Göreme |
10-07-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
GöremeGöreme Nevşehir’in 15 km doğusunda ve Ürgüp’ün 5 km batısında Göreme’ye, Nevşehir’den otobüs, minibüs ve taksi ile ulaşılabilir Antik çağdaki adıyla Cappadocia, Bizans Dönemi’ndeki adıyla Korama ve bugün bilinen adıyla Göreme, bir yandan Orta Anadolu’yla Mezopotamya arasındaki geçişleri sağlarken diğer yandan da Ciliciya’yı Karadeniz’e bağlayan antik yolların kesiştiği noktada yer alan geniş bir bölge Göreme kasabasının eski adları “Korama, Matiana, Maccan ve Avcılar” Göreme ile ilgili 6 yüzyıla ait bir belgede ilk olarak “Korama’”adına rastlandığından dolayı en eski adının bu olduğu düşünülüyor Bu belgede Aziz Hieron’un 3yüzyıl sonlarında Korama’da doğduğu, Malatya’da 30 arkadaşı ile birlikte şehit olduğu ve elinin kesilerek annesine; Korama’ya getirildiğinden bahsediliyor Koramalı Şehit Aziz Hieron’un Göreme Açık Hava Müzesi içinde yer alan Tokalı Kilise’de oldukça büyük boyutta resmedilmiş bir tasviri bulunuyor Göreme ve çevresinin Roma Dönemi’nde Venessalılarca (Avanos) nekropol alanı olarak kullanıldığı düşünülüyor Gerek Göreme’nin merkezindeki anıt gibi büyük peri bacasının içine oyulmuş iki sütunlu Roma mezarı, gerekse civarında yer alan çok sayıdaki mezarlar bu görüşü destekliyor Orta çağın ilk evrelerinde Hristiyanlar için önemli bir dini merkez olan Göreme, 11ve 13 yüzyılda Aksaray yakınlarındaki Mokissos’a bağlı bir piskoposluk merkeziydi Göreme ve çevresinde çok sayıda manastır, kilise ve şapel bulunmasına karşın yapılış tarihleri hakkında yeterli bir kitabe bulunmuyor Yapılan arkeolojik çalışmalarda elde edilen buluntular, Göreme’nin yaklaşık 5000 yıl öncesine kadar giden yerleşim tarihi olduğunu açıkça gösteriyor Bölgede çıkarılan prehistorik höyüklerin yanı sıra, özellikle MÖ 2000’den başlayarak Hitit, Frig, Pers ve Makedonlar’ın bölgede hakimiyet kurmuş olduğuna dair bugün artık kesinliği kuşku götürmeyen birçok iz bulunuyor Büyük İskender’in kurmuş olduğu Makedonya Krallığı’nın yıkılışının ardından kendi haline kalan bölgede, MÖ 1 yüzyılda buraya kadar ulaşan Helenistik istilalara kadar bağımsız bir Cappadocia Krallığı’nın hüküm sürdüğünü de biliyoruz MS 17-18’de Cappadocia, artık Roma İmparatorluğu’nun sınır eyaleti Bu eski yerleşmenin de Aziz Büyük Basileos (329-379)’un kurduğu manastır ve hastane çevresinde geliştiği varsayılıyor 7 yüzyıldan itibaren başlayan önce Sasani ve ardından Arap istilaları yüzünden Bizanslılar, Toroslar’ın kilit noktalarına kaleler inşa etmek zorunda kalmışlar ve bölge ile başkente ardasındaki haberleşme bu noktalardan sağlanmıştı 10 ve 11 yüzyıllar boyunca Göreme ve çevresi Ermeni ve Rumların ayrı ayrı ama birbirine çok yakın yaşadığı ve ağırlıklı olarak manastır yaşamının hüküm sürdüğü bir bölge olmuştu Özellikle 13 yüzyıldaki Moğol istilası ve Türkler’in bunu izleyen gerileyişi sırasında bugün bile izleri görülen yarı-gizli bir dinsel mistik yaşam tarzı oluşturmuşlar 1270’de Asya’dan gelerek bugün Hacıbektaş olarak bilinen yeri kendisine merkez yapan Hacı Bektaş Veli’de aynı hayatı Türk dünyası adına kuran bir dervişti Lozan Antlaşması’ndan sonra Rumların boşaltmış olduğu Göreme bölgesinde, Sinasos ve Gelveri gibi köyler ve diğer mahallelerdeki fresko süslemeleri olan yeni yapılar bu toplulukların ürünleri Yoğun Arap saldırıları karşısında göç etmeye başlayan Hristiyan keşişler Cappadocia’nın güneyinde uzanan Melendiz Dağları ile Hasan Dağı’nın Arap saldırılarına karşı doğal bir kalkan işlevi görmesinden yararlanarak burada kalmaya ve faaliyetlerini sürdürmeye karar vermişler 10 yüzyılda Nicephorus Phocas’ın Bizans imparatoru olmasından sonra önem kazanan bölge, 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra bu kez Türkler’in istilasına maruz kalmış ve çok da fazla direnememişti Kayseri, önce Danişmentoğulları’na başkentlik etti, ardından 1174’de Selçuklu yönetimine geçti 1243’de Moğollar’ın eline geçen Kayseri, daha sonra Ertena Beyliği idaresine girdi Bölgenin Osmanlı hakimiyetine girişi ise 1515’de Yavuz Sultan Selim zamanında olmuştur |
|