Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
destanı, farklı, kaan, oğuz, yorum

Oğuz Kaan Destanı Farklı Yorum

Eski 10-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Oğuz Kaan Destanı Farklı Yorum



1 OĞUZ DESTANININ ÖZELLİKLERİ

Eski Türk tarihinde hükümdarların doğuşu, efsanelere büründürülmüş ve kutsal bir olay gibi anlatılmışlardı Hükümdarlar böyle kutsallaştırılıp, gökten indirilir iken; elbetteki Oğuz-Kağan gibi, bütün Türk kaviminin atası olan kutsal bir kişinin menşeleri de, Tanrıya ve göğe bağlanacaktı Eski Türklere göre herşeyi yaratan ve her varlığın sahibi olan tek kutsal şey, gökteki biricik Tanrı idiAslında göğün kendisi olan Tanrı değildi Çünkü gök de, yer gibi, maddî birer varlık ve yüce Tanrı tarafından yaratılmış, dünyanın birer parçası idiler Gök, bir tane idi ve dünyamızın üstünü, bir kubbe şeklinde kaplıyordu Fakat bu kubbenin üstünde, daha bir çok gökler vardı Ayın güneşin ve türlü yıldızlar ile burçların dolaştıkları, ayrı ayrı gökler, uzayın sonsuzluklarını kendi aralarında paylaşıyorlardı Bütün bunların üstünde, bir gök daha vardı ki, bu gökte yaratıcı, büyük ve tek Tanrı oturuyordu Eski Türkler, ğögün katlarını üst üste koyma yolu ile saymamışlardı Fakat sonradan, biraz da dış tesirler sebebi ile gökleri, yedi veya dokuz kat olarak tarif etmeğe başladılar

"Oğuz-Kağan destanına, Uygur çağından sonra, hafif dış tesirler girmeğe başladı":

Göktürk çağında, eski Türk dini ile inançları, bozulmadan devam etmekte ve gittikçe de gelişmekte idi Uygur devleti kurulup da, yeni bir çok dinler Türkler arasına girmeğe başlayınca, durum biraz daha değişti Çünkü Uygurlar, çok daha önceleri Çin'in ortalarında gezmişler, ticaret yapmışlar ve birçok insanlarla karşılaşarak, konuşmuşlardı "Bu dış ilişkiler, Uygurlara birçok yeni görüşler getirmiş ve onlarda, büyük dinlere inanmak ihtiyacını doğurmuştur" Ticaret, eski Türk savaşçılarının dini ile, pek bağdaşan bir meslek değildi Eski Türk dini, disiplin, otorite ve savaşçılığı, herşeyden üstün tutuyordu Halbuki tüccarlar, daha geniş ve rahat bir hayata sahip olmak zorunda idiler İşte bunun içindir ki, bu zamana kadar Türkler göğe ve gökten gelen kutsallıklara inanırlar iken, Uygur çağında durum birdenbire değişiyordu Uygurlar, köklerini Suriye'den alıp, İran'da gelişen Mani dinini aldıktan sonra, aya daha çok önem vermeye başladılar Aslında ise Türklerde, kutsal olan en önemli şey, gökten sonra dünyamızı ışıtan güneş idi "Uygurların, güneşten aya geçmiş olmaları, yeni bir düşüncenin başlangıcı gibi sayılabilirdi" Bu sebeple, Uygurlar çağında yazılmış Oğuz-Kağan destanlarında, eski Türklerin dedikleri gibi kutsal kişiler, artık "Göğün oğlu" değil; "Ayın oğulları" oluyorlardı Oğuz-Kağan da "Ay Tanrı" nın bir oğlu idi Destan, daha başlangıçta, şöyle başlıyordu:

"Aydın oldu gözleri, renklendi ışık doldu,
"Ay-Kağan'ın o gündü, bir erkek oğlu oldu!"

Eski Türkler de iyi ve güzel olayları, aydınlık ve ışıkla anlatırlardı Biz, nasıl yeni bir oğlu olan dostumuza, "Gözlerin aydın olsun" diyor isek, onlar da Oğuz-Kağan'ın doğuşu dolayısı ile, "Ay Kağan'ın gözleri aydın oldu, renklendi", diyorlardı

"Müslüman olmuş Oğuz Türklerinin destanları da, Türk mitolojisinin en eski motifleri ile dolu idiler":

Fakat Türkler, çoktan müslüman olmuş ve İslâmiyetin ana prensiplerine gönülden bağlanmışlardı Aslında ise, İslâmiyet ile eski Türk dini arasında büyük ayrılıklar da yoktu Buna rağmen, eski Oğuz-Kağan destanları, elbetteki İslâmilyetin birçok inançları ile uygunluk gösteremeyecekti Bunun içindir ki, İslâmiyetten sonra yazılan Oğuz-Kağan destanlarında, biraz daha değişiklik yapılmış ve İslâmiyete uydurulmuştu İslâmiyeti kabul eden Türkler bizce Uygurlara nazaran, eski Türk an'anesini ve töresini daha çok korumuşlardı Tabiî olarak biz Oğuz Türkleri üzerine, daha büyük bir önem veriyoruz "Çünkü Oğuzlar, bütün Ortaasya ve Türk âleminin, en soylu ve en gelişmiş zümreleri idiler" Şehir hayatına çoktan başlamış olmalarına rağmen, eski Türk devlet teşkilâtı ile disiplini, onların ruhlarından henüz daha silinmemişlerdi Bu sebeple Oğuz Türklerinin destanlarında, Uygurlarınkine nazaran, daha eski ve daha köklü motifler görüyoruz İslâmiyetten sonraki Türk destanlarına göre, "Oğuz-Han'ın babası Kara-Han" idi Oğuz Han'ın babasının, "Kara-Han" adını alması da boş değildi Eski Türklerde, "Ak ve kara soylular ile halkı birbirinden ayıran, sembolik renkler" idi "Ak-Kemik", Kağanlar ile, onların oğulları idiler "Kara-Kemik" ise, halk tabakasından başka bir şey değildi Diğer kitaplarımızda da her zaman söylediğimiz gibi, Türk halklarının "ak" ve "kara" şeklinde ayrılmış olmalarına rağmen, aralarında bir sınıf mücadelesi yoktu Müslüman Türkler, Oğuz-Han'ın babasına "Kara-Han" diyorlardı Çünkü kendisi Müslüman değildi Müslüman olmak isteyen oğlu Oğuz-Han'a da engel olmak istemişti Tabiî olarak bu fikirlerimiz tam ve kesin değildir Fakat Türk tarihi ve an'aneleri hakkındaki bilgilerimiz, bizi bu sonuca doğru sürüklemektedirler Oğuz Han Müslüman Türklere göre, babasından çok, an'anesine bağlıdır Bu sebeple Oğuz destanını anlatmağa başlarlar iken, hemen şöyle derler:

Üç gün üç gece geçti, annesine gelmedi,
Annenin memesinden, bir damla süt emmedi
Bana gelmedi diye, annesi ağlıyordu,
Sütümü emmedi diye, kalbini dağlıyordu
Ağlayıp sızlıyordu, beşiğe dolanarak,
Sütümü, az em diye, çocuğa yalvararak!

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.