Prof. Dr. Sinsi
|
Abdülhamid Han'ın Siyonistler Ve Masonlarla Mücadelesi
1875 yılında Osmanlı İmparatorluğu, tarihinde görülmedik derecede ciddi ekonomik ve siyasal bir bunalıma girmişti Dış borç kaynaklarının azalmasının yanısıra iç borçların ödenmesi artık imkansız hale gelmişti Aynı yıl Bab-ı Ali de kısmi bir ekonomik batışı kabul etti Mayıs 1876'da Süleyman Paşa komutasındaki Harbiye öğrencileri, yanlarına Şeyh-ül İslamlığın medreseli öğrencilerini de alarak Sultan Abdülaziz'i tahttan indirdiler Darbeye, medreseli öğrencilerin katılımı nedeniyle "Softalar Darbesi" adı verildi Ancak darbenin sonuçları, darbenin "softalar"ın kontrolünde olmadığını gösteriyordu Aksine, darbe "masonik"ti; darbeden sonra ön plana çıkarılan mason Sadrazam Mithat Paşa, tahta mason biraderi 5 Murad'ı geçirmişti
Üstad-ı Azam Kemalettin Apak, Beşinci Murad'ın masonluğunu hakkında şöyle der: "O vakıtlar henüz Veliahd olan 33 Osmanlı Padişahı Beşinci Sultan Murad dahi bu locaya (Fransız Ser Locası) kaydolmuş ve 18 dereceye kadar yükselmiştir " (Kemalettin Apak, Türkiye'de Masonluk Tarihi, sf 24)
Sultan Abdülhamid'in Tahta Çıkışı
Padişah 5 Murad'ın tahta çıkışı üzerine ülke mason Sadrazam Mithat Paşa'nın kontrolüne geçmişti Mithat Paşa'nın kafasında ise, aydınlanmacı ve pozitivist bir temele dayanan yeni bir Osmanlı toplumu yaratma hedefi vardı Ancak 5 Murad'ın dengesiz kişiliği bu masonik projenin uygulamasına izin vermedi Padişahın aniden psikolojik rahatsızlık geçirmesi üzerine yerine yeni bir isim aranmaya başlandı Tek alternatif olarak görülen Abdülhamid, Meşrutiyet'i ilan etmeyi ve bir anayasanın oluşturulmasını kabul edince 31 Ağustos 1876 tarihinde tahta çıktı
Mason 5 Murad'ın bağlı bulunduğu İstanbul'daki Prodos Locası'nın üstadı Kleanti Skalyeri ise Abdülhamid'in tahta çıkarılmasına büyük tepki gösterdi Tarihimize "Çırağan Vakası" olarak geçen olayda Skalyeri 5 Murad'ı kaçırarak tahta tekrar çıkarmaya çalıştı, ancak Abdülhamid olayı önceden haber alarak darbeyi önledi Bu olay, Türk yakın tarihinde önemli bir rol oynayacak olan "masonik darbe" kavramının da ilk önemli örneğiydi
Ancak Skalyeri'nin Abdülhamid'in istihbaratçıları tarafından durdurulması, bu örgüt çevresinde örgütlenen gizli güçlerin bertaraf edilmesi anlamına gelmiyordu Aksine, Batı kültürünün büyüsüne kapılan aydınlardan (Jön Türkler) gelen ve azınlıklardan destek bulan muhalefet, kısa bir süre sonra Abdülhamid'in önüne büyük bir engel olarak çıktı Çünkü Abdülhamid dağılmakta olan İmparatorluğu ayakta tutmak için yegane çözümün pan-İslamizm olduğunu görmüştü ve İmparatorluk bünyesindeki tüm Müslümanları İslam kimliği ile birarada tutmayı hedefliyordu Bu ise, Osmanlı'nın zaafiyetlerini İslam'ın kendisinde gören ve kurtuluşu Batı pozitivizmini ve sekülerizmini ithal etmekte bulan Jön Türkler açısından kabul edilemez bir durumdu Bu muhalefet, Abdülhamid'i ve onun İslam birliği amacını baltalamak için onyıllar süren bir çaba içine girdi
Abdülhamid, karşısındaki bu masonik cephe ile sabırlı bir mücadele yürütürken -ki bu mücadele hiçbir zaman abartıldığı gibi "kanlı" değil, aksine son derece ılımlı yürütülmüş, rejim muhalifleri sadece sürgün edilmişlerdir- yüzyılın sonunda karşısına ilginç bir pürüz daha çıktı
Siyonizmin Vadedilmiş Topraklarına Ulaşmasındaki Engel
Padişahlık görevini yürüttüğü 33 sene boyunca masonlukla büyük mücadele veren Abdülhamid'e diğer bir tepki Siyonistlerden gelmişti 1897 yılında ilk olarak siyasi bir yapıya sokulan Siyonizmin vazgeçilmez hedefi olan Yahudi devletinin sınırları Tevrat'ta şöyle tarif edilmiştir:
"Ayak tabanınızın bastığı her yer sizin olacak Sınırınız çölden Lübnan'dan ırmaktan, Fırat ırmağından Garp Denizine kadar olacaktır Önünüzde kimse duramayacak, Allah'ın izniyle Rab size söylediği gibi dehşetinizi ve korkunuzu ayak bastığınız bütün diyar üzerine koyacaktır " (Tevrat, Tekvin Bölümü 12/25)
Siyonistler kendilerine Tevrat tarafından vadedilen bu topraklara ulaşmak amacıyla 19 yüzyıl sonlarında resmi girişimlere başladılar 1897 yılında Basel'de yapılan 1 Siyonist Kongresi'nde Yahudi lider Theodor Herzl, Yahudi devletinin sınırlarını şöyle açıklamıştı:
Kuzey sınırımız Kapadokya'daki (Orta Anadolu) dağlara kadar uzanır Güneyde de Süveyş Kanalı'na; sloganımız Davud ve Süleyman'ın Filistin'i olacaktır
Herzl, bütün dünya Siyonistlerinin vereceği destekten emin olarak kongrede şunları da söylemişti:
Basel'de ben Yahudi Devleti'ni kurdum Eğer yüksek sesle söylersem bütün dünya bana güler Fakat beş sene içinde veya elli sene sonra herkes bunu bilecek
Basel'de yapılan ilk Siyonist kongrede çizilen hayali sınırlar Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenliği altında bulunuyordu Theodor Herzl bu toprakları ele geçirmek için birçok kez İstanbul'a geldi Bu yıllarda Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomik olarak zor durumda olduğu biliniyordu Herzl Sultan Abdülhamid'in bu zor durumundan yararlanarak Filistin'i para karşılığında ele geçirmek istiyordu Fakat Abdülhamid'in tepkisi Theodor Herzl'in tahmin ettiği gibi olmadı
Filistin topraklarına göz diken Siyonistlerin Sultan Abdülhamid'den olumsuz cevap almaları, hatta saraydan kovulmaları Siyonistlerin Abdülhamid'e olan düşmanlıklarının ilk tohumlarını atmıştı O günleri yaşayan Mustafa Turan (Bey) hatıralarında Siyonistlerin Abdülhamid'le olan diyaloglarını ve daha sonraki gelişmeleri şöyle anlatıyor:
1893 baharında Siyonist cemiyetin kurucusu Theodor Herzl, bu konuda görüşmeler yapmak için İstanbul'a gelmiş, Hahambaşı Moşe Levi ile beraber Yıldız Sarayı'nda Abdülhamid'in karşısına çıkmışlardı:
"Padişahımız hazretlerine, Yahudi kullarından bir istirham sunmaya geldik Bu sadık kullarınız Mukaddes Filistin'e yerleştirilmeleri için emirlerinizi bekliyorlar Ve bir şükran armağanı olarak beş milyon altın kabul buyurmanızı arz ediyorlar "
Halbuki Sultan Abdülhamid, onların planlarını çoktan haber almış ve cevabını çoktan hazırlamıştı Sonuç; gelen heyetin saraydan hemen kovulması oluyor, çıkarılan bir fermanla Yahudilerin Filistin'e yerleşmeleri yasaklanıyordu İşte masonlar ve Siyonistler bunlardan dolayı Abdülhamid'e düşmandılar Abdülhamid'e karşı mücadele de böyle başlamış oluyordu  Önce Balkanlar karıştırılıverdi  Sırp ve Bulgar çeteleri desteklendi, kışkırtıldı Sonra, Taşnak komitesince plan kurdurtulup Yıldız'da Cuma selamlığında Abdülhamid'e karşı suikast planlandı Suikastte Abdülhamid kurtulmuş ama birçok asker şehit olmuştu Bu suikastte başarısız olan masonlar-Yahudiler çalışma alanlarını Paris'e kaydırdılar Çünkü Paris'te birçok Jön Türk vardı Siyonistler Jön Türkler'e her türlü desteği vermeye başladılar Yayın ve diğer faaliyetleri oluşturulup Abdülhamid aleyhine kampanyalar başlattılar (Mustafa Yalçın, Jön Türkler'in Serüveni, İlke Yayınları, İstanbul, 1994, s 186-187)
Abdülhamid'in bu kararlı tutumu üzerine Yahudilerin tek çıkış yolu onun iktidarına ivedilikle son vermek olacaktı Herzl "Siyonizmin amaçlarına ulaşabilmesi için Osmanlı'nın dağılmasını beklemeliyiz" diyordu Bunun için de ilk hedef Abdülhamid'in tahttan indirilmesiydi Abdülhamid'i dış müdahalelerle düşüremeyeceğinin farkında olan Herzl, bunun için devlet içinde güçlü bir kuruluşla işbirliği yapmayı tercih etti Amacına en uygun kuruluş, Jön Türk hareketinin uzantısı olan İttihat Terakki Cemiyeti'ydi (Harun Yahya, Siyonizmin Dünya Egemenliği Politikası)
İttihat Terakki Cemiyeti'nde önemli bir etkiye sahip olan grupların biri Selanik'li Yahudi kökenliler, yani dönmelerdi Bu isimler Abdülhamid'i devirmek için uluslararası finans çevrelerinden yardım sağlamaktaydılar Cemiyetin diğer bir yardım kaynağı ise Mısır Cemiye-i İsrailiyesi'ydi Mısır'da bulunan Yahudilerden oluşan bu cemiyet, Jön Türklerin çıkarmış olduğu yayınların Mısır'da kolayca dağıtılmasına yardımcı oluyordu
Devlet sınırları içindeki Siyonist ve mason hakimiyetinin farkına varan Sultan Abdülhamid, kendine bağlı olarak kurmuş olduğu istihbarat örgütü vasıtasıyla masonları sıkı takibe aldı Selanik'te bu gelişmeler olurken, masonlardan büyük bir tehlikenin geleceğini hisseden Abdülhamid, mason localarını denetim altına almaya çalıştı 1894 yılından sonra localarda neler konuşulduğu ve orada yapılan faaliyetlerin içeriği konusunda bir örgütlenme kurmuştu Osmanlı üzerinde güçlü etkisi olan Ser Locası, Abdülhamid'in etkili istihbarat çalışmalarına fazla dayanamayarak kapanmak zorunda kaldı
|