Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
edilen, etrusci, etrüskler, iddia, kökeni, medeniyet, olduğu, tuskiler, türklerin

Türklerin Kökeni Olduğu İddia Edilen Medeniyet: Etrüskler ( Etrusci, Tuskiler )

Eski 10-07-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türklerin Kökeni Olduğu İddia Edilen Medeniyet: Etrüskler ( Etrusci, Tuskiler )







Türklerin Kökeni Olduğu İddia Edilen Medeniyet: Etrüskler (Etrusci, Tuskiler, Tusci, Rasena)

Kategori: Gizemli Medeniyetler

Etrüskler, İtalya'da Romalılardan önce yaşamış bir kavimdir[1] İtalya'nın Tiber ile Arno nehirleri arasında yer alan Etruria bölgesinde yaşamış ve MÖ 6 yüzyıla dek varlığını sürdürmüşlerdir[2] Romalılar, bunlara "Etrüskler" (etrusci) veya "Tuskiler" (tusci) derken; onlar, kendilerini "Rasena" diye adlandırıyorlardı Etrüskler, İtalya Yarımadası'na göç ederek Arno ve Tiberius ırmakları arasında yerleştiler Buraya nereden göç ettikleri, ırkî husûsiyetleri ve dilleri hâlâ tartışma konusu olan Etrüskler; merkeziyetçi büyük bir devlet kurup, medeniyet ve güzel sanatlarda kendi asrındaki kavimlerden çok ileriydiler

MÖ 8 yüzyıldan başlayarak oligarşiler tarafından idâre edilen, konfederasyonlar meydana getirmiş zengin şehirler kurmuşlardı MÖ 7 yüzyılın ikinci yarısında da Roma'yı ele geçirmişlerdi Etrüsk asıllı Roma hükümdârları şunlardır: Eski Tarquinius, Servius Tuluis veya Mastarna, Turquinius Superbus Roma surlarını, Cloaca Maxima denilen büyük kanalizasyon inşâatını, Capitolium'un üç gözlü tapınağını bu krallar yaptırmışlardır



Etrüsklerin gücü MÖ 6 yüzyılda en yüksek seviyeye ulaştı Etrüskler Capua'da Yunanlılarla savaştı Denizlerde Kartaca ile birlik kurarak, 535 yılında Alalia'da Massilia (Marsilya)nın Foçalılarını yendiler Aynı yüzyılda Appennin Sıradağlarını aşarak Padus (Po) Vâdisine yayılan Etrüskler; burada Etruia'daki on iki büyük şehir gibi, on iki site kurdu ve Felsina'yı bu bölgenin başkenti yaptılar Sitelerin bağımsızlık eğilimleri, lüks hayâtın yol açtığı gevşeklik, Tarquinius Superbus'un zorba idâresine karşı 509'daki Roma ayaklanması, 506'da Yunanlıların karşı koyması, 474 Capua Deniz Savaşında yenilgi ve 423'te Capua'nın Samnitlerin eline geçmesi Etrüsklerin sonunu hazırlayan olaylar oldu MÖ 3 yüzyıla kadar Romalıları uğraştıran Etrüskler medeniyetlerine son verilmesine rağmen, İtalya'da ve Roma'da etkilerini bir süre daha devâm ettirdiler

MÖ 3 yüzyılda Romalıların üstünlük kurmasıyla târihe karışan Etrüsklerin, İtalya'ya kara yoluyla kuzeyden, deniz yoluyla doğudan geldikleri târihçiler tarafından kabul edilmektedir Son araştırmalar Etrüsklerin Anadolu'dan gittikleri tezini kuvvetlendirmektedir

Etrüsk dili, Orta İtalya'da konuşulurdu Sağdan sola, soldan sağa yazılan Etrüsk yazısı, büyük bir karmaşıklık ifâde eder Okununca hemen anlaşılmaz Anlaşılabilmesi için çeşitli metotların kullanılması gerekir Hint-Avrupa dilleriyle teması olmasına rağmen, bu dil grubundan sayılmaz Etrüsk dili yapı ve menşe bakımından aydınlatılmış değildir



Metinlerde ve arkeolojik eserlerde, Etrüsklerin maddî hayâtı, şehir medeniyetinin zenginliği ile kendini gösterir Kazılar sonucu mezarlardaki mücevher ve freskler, Etrüsklerin lükse düşkünlüğünü ve hayâta olan bağlılıklarını göstermektedir Bunda dinlerinin de tesiri vardır Yunanlılarda ve Romalılarda da görülen puta tapıcılık ve çok tanrıcılık, Etrüsklerde de görülür İsimlerinde de benzerlik vardır Apulu-Apollo, Artumes-Artemis, Tinia-Zeus, Maris-Mars tanrılarının isimleridir

Etrüskler, demircilikte çok ileriydiler Altın ve bronz işlemekte gâyet usta olup, seramik işleri de yaparlardı İki tekerlekli yarış arabalarını İtalya'ya bunlar getirdi Etrüsk eserleri bakımından en zengin müzeler, Floransa, Romanya, Tarquinia'dır



Marzobotto, Perusia, Volaterrae ve Roma, Etrüsk güzel sanatlarının önemli örnekleri bulunan şehirlerdir Şehircilik ve mîmâride göstermiş oldukları rolü buralarda görülebilir Ölümden sonraki hayâta inanan Etrüskler ölülerini ev şeklinde yaptıkları içi süslü mezarlara gömerlerdi[1]
Etrüsk halkı ve kültürü, zamanla Roma İmparatorluğu içinde erimiştir Etrüskler İtalya'daki diğer kavimlerden çok daha ileri bir uygarlık düzeyindeydiler Roma uygarlığının, mitolojisindeki ilahlardan, hukukundan yol yapım tekniklerine kadar, kökünü hemen hemen tümüyle Etrüsk uygarlığından almış olduğu günümüzde saptanmış durumdadır Etrüskler'in dini, Çiçero'nun değindiği gibi, vahyedilmiş bir dindi ve 12'li sistemi baz alan bir inisiyatik örgütlenmeleri vardı

Kendilerine ait özgün bir dile sahip olan Etrüskler, Yunanlılar tarafından Tyrrhenoi veya Tyrrsenoi adlarıyla bilinmişlerse de kendilerini Rasna veya Raśna olarak tanımlamışlardır Roma kenti, Etrüsklerin hakimiyet bölgesinde kurulmuş olup Romalıların Veii kentini talan etmelerine dek (MÖ 396) kentin Etrüsklerin yönetiminde olduğu sanılmaktadır[2]



Tarihi Arkaplan

Etrüsk Tarihi'nin Kaynakları

Etrüsk Tarihi ile uğraşacakların önündeki en büyük zorluk, Etrüskler'den bize kalan belgelerin yok denecek kadar az olmasıdır Bu yüzden Etrüskleri ilişkili oldukları halklarla, Yunanlılarla, Kartacalılar'la ve Romalılarla olan ilişkileri çerçevesinde Grek ve Romalı yazarların gözü ile tanıyabiliyoruz İlk Çağ'da Etrüskler için yazılmış kitapların bir çoğunun da günümüze ulaşmadığı hesaba katılınca iş daha da zorlaşmaktadır

Etrüskler hakkında elimizdeki ilk kaynaklardan biri, yukarıda da aktardığımız bölüm ile ünlü tarihçi Herodotos'tur Daha önce de gördüğümüz gibi Herodotos Etrüskler'in kökenini Lydia'lılara bağlamaktadır Herodotos'tan sonra gelen antik yazarların hemen hemen hepsi de Herodotos'un tezini desteklemişlerdir Herodotos'tan hemen hemen beş yüzyıl sonra, Halikarnassos'lu Dionisios bu teze karşı çıkar ve Lydia dili ile Toscan dili arasında benzerlik olmadığını ve Etrüsklerin buranın yerli halkı olduğunu iddia eder

Roma Döneminde Etrüskler konusu ile ilgilenenlerin arasında Nigidius Figidus'u, Varron'u ve Çiçero'yu görebiliyoruz Roma İmparatorluğu döneminde bu konu ile layığı ile ilgilenen ve büyük bir eser veren ise ünlü imparator Claudius'tur İmparator olmadan önce yirmi beş ciltlik Tyrrhenika adlı eseri Etrüsk tarihi üstünedir Claudius'un çeşitli kaynaklara ilk elden ulaştığını ve onun döneminde Etrüsk dilinin hala konuşulduğunu düşünürsek bu eser kaybolmasa idi elimizdeki en önemli kaynak olacağından kuşku yoktur

Orta Çağ boyunca bu konuda çalışmalar yok denecek kadar azdır Orta Çağın sonunda, 1498'de bir Dominiken olan Annio de Viterbe tarafından yazılan Antiquitatum Variarum Volumina XVII'de Etrüskler ve kitabeleri hakkında bilgi verilmektedir De Viterbe burada Etrüsk yazılarını İbranice yardımı ile okumaya çalışmıştır

Rönesans aydınları Etrüskler hakkında bilgi sahibi olmuş olsalar da (Örneğin Michael Angelo Etrüsk tümülüslerini ziyaret etmiş ve buradaki figürlerden etkilenerek eserlerinde kullanmıştır) bu konu üzerine eğilmemişlerdir Etrüskler hakkında elimizdeki ilk ciddi araştırma, on yedinci yüzyılda bir İskoç baron olan Thomas Dempster tarafından De Etruria Regali Libri Septem'dir 1616-1619 yılları arasında yazılan bu eser ancak yazarının ölümünden bir asır sonra basılabilmiştir

Etruria'da ilk sistemli kazıların yapılmaya başladığı 1828 yılına kadar sürede Etrüskler hakkında coşkulu fakat dağınık çalışmalar yapılmıştır 1830 - 1870 yılları arasında yapılan kazılarda ise bugün mevcut koleksiyonlarda bulunan bir çok eser gün ışığına çıkmıştır 1870 - 1880 yılları arasında çalışmalar daha teknik bir hal almış ve modern Etrüsk arkeolojisinin doğuşu gerçekleşmiştir Bugün Etrüskler hakkında en büyük bilgi kaynağımız modern arkeolojinin verileridir Toscana bölgesi hava arkeolojisinin en iyi uygulandığı yerlerden biri olarak geçer Yapılan kazıların yakın gelecekte Etrüsk dili ve Etrüsklerin kökeni hakkında bir çok soruyu yanıtlayacağı umulmaktadır

Etrüsk Tarihinin Ana Hatları

Etrüskler'in tarihine başlarken ilk söylenecek, kuşkusuz Etrüskler'in Roma'dan dört asır önce İtalya birliğini sağlamaya çalıştıklarıdır MÖ 8 yüzyılda İtalya'nın güney kıyıları Grek tüccarlar tarafından iskan edilmişti Grekler MÖ 750'de Cumae'yi kurarak kolonileşmeye buradan başlamışlardı İtalya'nın kalan kısımlarında ise daha ilkel bir kültür vardı ve halk tarım ve hayvancılıkla geçiniyordu Etruria diye anılacak topraklar üzerinde ise Villanova kültürü sürmekteydi

MÖ 700 yılı civarında Etruria şaşılacak bir gelişme göstermiş ve yüksek bir uygarlık düzeyine varmıştır Etrüskler, bu devirde Doğu ülkeleri ve Yunanistan ile büyük bir ticaret hacmine ulaşmışlardı Etruria hammadde ve gıda maddesi ihraç edip işlenmiş ürünler ve lüks eşyaları alıyordu Yapılan kazılarda da Etruria'da Yunan ve Doğu kökenli bir çok eşya bulunmuştur Grek kolonileri ile ticaretin büyük bölümü deniz yolundan oluyordu, çünkü kara yolu Latin kabileleri tarafından kapatılmıştı Bunun sonucu olarak Etrüskler denizde oldukça kuvvetlenmişlerdi

MÖ 7 yüzyıla tarihlenen tümülüslerden çıkan eserler, Etrüsklerin bu çağda büyük bir zenginlik içinde olduklarını ve uygarlık ve sanatta ilerlediklerini göstermektedir Ayrıca buralarda; Suriye, Urartu, Kıbrıs ve Grek kökenli eşyalar bulunması da Etrüsklerin bu devirlerde diğer ülkelerle olan ilişkilerini göstermektedir Etrüskler, artık İtalya'da yayılma siyasetine de girişmişlerdi Etrüskler ilk önceleri on iki şehir devletinden oluşan bir konfederasyon oluşturarak birleşmişlerdiAdı geçen bu ilk şehir devletleri Arretium, Caere, Clusium, Cortona, Perusia, Populonio, Rusellae, Tarquinii, Vetulonia, Volaterra, Volcii ve Valsinii'dir Daha önceleri Falerii ve Veii şehirlerinin de bu birliğe dahil oldukları tahmin edilmektedir MÖ 7 yüzyılın ikinci yarısında ise Etrüskler bölgede birlik sağlayıp Roma'ya kadar ulaşmışlardı MÖ 616 yılında ise Etrüsk kökenli Tarquin sülalesi Roma'da yönetimi ele geçirmişti Bu durum Roma'da Cumhuriyet'in kuruluşuna, yani MÖ 510 senesine kadar devam edecekti

MÖ 6 yüzyılda ise Etrüskler bölgede büyük bir güç oluşturmuşlardı Roma yazarları da Etrüsklerin parlak zamanlarını tanırlar Titus Livius Etruria için “Tanta opibus Etruria erat ut jam non terras solum sed mare etiam per totam Italiæ longitidunem ab Alpibus ad fretum siculum fama nominis sui implisset / Etruria o kadar kudretli idi ki, yalnız karada değil denizde de, Alpler'den Messina Boğazına kadar, bütün İtalya boyunca şöhreti yayılmıştı diye yazmıştır(Ab Urbe Condita I, 2) Bu dönemler, İtalya'da ve Roma'da Grek etkisinin en yoğun olduğu dönemlerdir İşte bu dönemde Grek kültürü bölgeye tam olarak nüfuz edebilmiştir

MÖ 550 yılı civarında Roma büyük bir Etrüsk şehri görünümünü almıştı Arkeolojik veriler de bunu desteklemektedir Bu dönem Roma sanatı Toscanyalı bir karakter almıştı ve yazıtlardan anlaşıldığı kadarı ile Latince'nin yanında Etrüsk dili de konuşuluyordu Capitol'deki tapınak ise Etrüsk karakterinde idi Şehir büyük bir refaha kavuşmuştu Mezarlardan çıkan altın, gümüş, fildişi eserler, bulunan Grek eserleri, şehirciliğin, özellikle de lağım sisteminin gelişmiş olması bunun göstergelerindendir Etrüsklerin bu yayılma siyaseti, kaçınılmaz olarak Grekler'le karşı karşıya gelmelerine neden oldu Aslında Etrüskler daha önce Korsika kıyılarında Grekler'le çatışmışlardı ve yeni bir savaş kaçınılmazdı

MÖ 565 senesinde, Korsika'nın doğusunda, Etruria'nın tam karşısında Alalia şehri kurulmuştu MÖ 545 senesinde ise Pers akınlarına dayanamayarak buraya kaçan Foçalılar Etruria için tehlike oluşturuyordu Etrüskler bunun üzerine Grek yayılmasından endişe duyan Kartaca ile ittifak kurdular Aristo Politika adlı eserinde buna değinmektedir (III, 9, 36 ):

“Devlet, bir karşılıklı koruma sözleşmesinden ya da mal ve hizmetleri değiş tokuş etmek için yapılan bir anlaşmadan da fazla bir şeydir; çünkü öyle olsaydı, Etrüskler, Kartacalılar ve birbirlerine sözleşmeden kaynak olan yükümlülüklerle bağlı bulunan ötekileri tek bir devletin yurttaşlar saymak gerekirdi Elbette bunların arasında ticaret anlaşmaları, saldırmazlık sözleşmeleri, ve bağlaşmalarını tanımlayan yazılı belgeler vardır Fakat bu tek bir devlet, tek bir yurttaşlıktan çok farklıdır

Kaçınılmaz savaş MÖ 540 senesinde Alaia'da patlak verdi Herodotos bu savaşı ve öncesini şöyle anlatır:

“[ Phokaia'lılar ] (Foça'lılar ) Kyrnos'a (Korsika'ya ) vardıkları zaman beş yıl, oraya ilk olarak yerleşmiş olan kolonlarla ortak yaşadılar, tapınaklar kurdular Bütün çevrede çapul yaptıkları için, Etrüsk'ler ve Kartaca'lılar aralarında anlaşarak, bunlara karşı yürüdüler Bir deniz savaşı oldu; bu Phokaia'lılar için bir çeşit Kadmos yenilgisiydi, zira gemilerinin kırk tanesi batmış, kalan yirmisinin de mahmuzları kırılmış, işe yarar hali kalmamıştı Alalia'ya dönerek kadınlarını ve çocuklarını aldılar, eşyalarından gemiye yüklenecek ne varsa hepsini yüklediler, sonra Kyrnos'u bırakarak Rhegium'a gittiler “ (I, 166 )

Savaş Etruria - Kartaca ittifakının zaferi ile bitmişti Fakat Etruria bu zaferden Kartaca kadar yararlanmasını bilemedi, bundan yararlanan Kartaca oldu Böylece Etrüsler'in denizdeki hareket sahaları güneyde Yunanlılar doğuda Kartacalılar tarafından kısıtlanmış oldu

MÖ Altıncı yüzyıl boyunca Etrüsk yayılması kuzeye doğru da gerçekleşti Kuzeyde daha Villanova kültürünü yaşayan halklar bulunmaktaydı Buralarda yapılan kazılar, bu yayılmadan sonraki Etrüsk etkisini açıkça göstermektedir Bunun sonuçlarından biri de kuzeydeki verimli topraklar sayesinde Etruria tarım ürünleri deposu haline geldi Kuzeye doğru ticarette çok gelişmişti Kelt ülkelerinde yapılan kazılarda Etrüsk ve İtalya kökenli eşyaların çıkması bu ticaretin ne kadar geliştiğini göstermektedir

Bu yüzyılın sonunda Etruria gücünün doruğuna ulaşmıştı Etrüsk hanedanının Roma'dan kovulması da bu zamana rastlar Titus Livius bu olayı şöyle anlatır:

Roma Etrüsk hanedanından kurtulduktan sonra saldırıya da geçmeye başlar MÖ 496 da Latium bölgesinde hegemonya sağladıktan sonra MÖ 485 - 474 seneleri arasında Veies ile savaşır MÖ 474'te üstünlük Roma'ya geçmiştir

Aynı yıl Etrüsk donanması Cumae'de büyük bir bozguna uğrar Sicilya'lıların da yardımı ile Cumae'liler Etrüsk donanmasını yok ederler Roma'nın kaybı ile karayolunu kaybeden Etrüskler'in donmanın kaybı ile de güneye ulaşmaları iyice olanaksızlaşır Bu arada Pers baskısı İtalya'daki Grek ticaretinin gerilemesine de yol açmaya başlamıştır Bunun sonucu olarak bu döneme ait mezarlarda Grek eserleri oldukça azalmıştır Etruria artık giderek fakirleşerek içine kapanmaya başlamıştır Samnitler'in istilaları ise Etrüskler'i iyice zayıflatır

Roma - Veies savaşı MÖ 438'de yeniden başlar ve MÖ 395 de Roma'nın kesin Zaferi ile noktalanır Bundan sonra Roma Etruria topraklarında ilerlemeye başlayacaktır

Bu arada Etrüskler için yeni bir tehlike doğmuştur; bu Kuzeyden gelen Keltler'dir

Keltler'in savaş biçimlerine alışkın olmayan Etrüskler topraklarını Keltler'e kaptırmaya başlarlar MÖ 350'de Mediolanum (Milano ) bir Kelt şehri olarak kurulur

Keltler MÖ 390'da Capitol'e kadar ulaşmışlardır Kuzeyde Keltler, güneyde de Romalılar arasında kalan Etrüskler, Roma'nın Kelt istilaları altında zayıflamasını fırsat bilerek son bir çaba da bulundularsa da başarılı olamazlar

MÖ dördüncü yüzyılın ortalarında Etrüsk İmparatorluğu artık bir hatıra olmuştur Etrüskler iyice sıkışıp güçlerini kaybetmişlerdir

MÖ 293 yılında Keltler'in Roma tarafından bozguna uğrayıp İtalya'yı terk etmesi ile bölge Roma'ya kalmıştır Bir birlik sağlayamayan Etrüsk toplulukları ise Roma önünde düşmeye başlar MÖ 280'de son Etrüsk toplulukları olan Vulci ve Volsini'lerin bozgunu ile Etruria tarihten silinir Buna rağmen Etrüsk halkı varlığını daha uzun seneler sürdürecektir

Romalılar Etrüsk halkını da Romalılaştırmaya başlar Eski Etruria'dan Via Aurelia, Via Clodia, Via Cassia gibi önemli yollar geçmeye başlar Etrüskler Roma hakimiyeti altında sakin yaşamaya başlarlar

MÖ 91 senesinde Roma lejyonları yanında yer alan Toscanlar Lex Julia ile şehir olma hakkını kazanırlar Marius ile Sylla arasındaki iç savaşta ise Etrüsk şehirleri Marius'un tarafını tutarlar Sylla'nın kazanması ile Etrüsk şehirleri şiddetli bir şekilde cezalandırılırlar

Artık Etrüsk kültürü de silinmeye başlamıştır Hıristiyanlığın ilk zamanlarında bölgede Etrüsk dili yerini tamamen Latince'ye bırakmıştır Ve böylece Etrüskler tarih sahnesinden çekilirler[3]

Göçün Kaynağı

Etrüskler'in İtalya'ya göçüyle ilgili varsayımlar şu görüşlerde toplanmaktadır:[*]Kimi Batılı bilim adamlarına göre göçün kaynağı Anadolu'dur[*]Göç Anadolu üzerinden olmuşsa da, kaynak Orta Anadolu değildir; Etrüskler'in ataları Doğu Anadolu veya Kafkasya civarında yaşıyordu[*]Kimi Macar araştırmacılara göre, göçün kaynağı Orta-Asya'dır[*]Etrüsk göçünün dünya tarihçilerine göre Doğu Anadolu Bölgesinden yapıldığı kabul görmekte ve göçün nedeni ise Ermeni Krallığı'nın Etrüsklere katliam amaçlı yaptığı saldırılar olduğu kabul edilmektedir[2] Etrüsklerin yaşadığı ve Etruria adı verilen bölge Orta İtalya'da kuzeyden güneye 250 km, Doğuda batıya da 150 km tutan bir yerdi

Etrüsklerin buraya nereden gelip yerleştikleri bilinmiyor Bu konuda değişik varsayımlar var

Bunlardan birincisi Etrüsklerin İtalya kökenli ve Villanova kültürünün devamı oldukları Bu tezin savunucuları, haklı olarak, Etrüsk kültürünün erken dönemleri ile Villanova kültürünün son dönemleri arasındaki benzerliğe dikkat çekiyorlar

Fakat burada dikkat çekici olan Etrüsk uygarlığının gelişim evrelerini çok hızlı yaşayıp bir anda ortaya çıkması

En çok kabul gören görüş Etrüsklerin buraya sonradan yerleştikleri Fakat Etrüsklerin nereden geldikleri konusunda bugüne kadar fikir birliğine varılabilmiş değil Bu konuda ilk fikir beyan edenlerden biri de Herodotos'tur ve Etrüsklerin aslında kıtlıktan kaçıp yeni yerler bulmak üzere Etruria'ya göç eden Lydialılar olduklarını söyler:

“ Kendileri anlatırlar ki, bugün gerek kendi ülkelerinde, gerekse de Yunanlılarda oynanan oyunları türetenler de kendileridir ve bu Etruria'nın koloni haline getirildiği zamana rastlar; bakınız ne anlatıyorlar bu konuda Manes oğlu Atys zamanında kıyıcı bir kıtlık sarmıştı bütün Lydia'yı Bir süre dişlerini sıktılar Lydialılar, sonra kıtlık sürüp gittiği için, çareler aradılar, her biri kendince bir çare sürdüler ileriye Bu oyunlar, zar, aşık (kemiği) ve top oyunları,tavladan gayri, hepsi o zaman ortaya çıkmıştır; zira Lydialılar tavlayı biz bulduk demiyorlar Bunları bulduktan sonra bakınız ne yapıyorlardı açlıklarını bastırmak için; yiyecek peşinde koşmayı unutmak için, iki günün birini oyuna veriyorlardı; ertesi gün oyunu bırakıp yemek yiyorlardı On sekiz yıl boyunca böyle yaşadılar Ama kötülük, azalacağı yerde kırımını büsbütün arttırınca kral Lydialılar'ı ikiye ayırdı,' Kim kalacak, kim gidecek kur'a çekilsin' dedi, kaderin kalmak üzere ayırdıkları gene kendi hükmü altında bulunacaktı göç edecek olanlara da oğlunu veriyordu kral olarak, ki adı Tyrsenos'tu Böylece ülkeden çıkmak için üzere ayrılmış olanlar İzmir'e indiler, orada gemiler edindiler, işlerine yarayacak şeyleri yüklediler, bir yurt ve yaşama çaresi peşinde kıyı kıyı dolanıp sonunda Umbria'ya yanaştıkları güne kadar denizlerde gezdiler; orada kentler kurdular ve torunları bugün de orada oturmaktadırlar Lydialı adını değiştirdiler, kendilerini yola çıkaran kral adını aldılar; yeni adları olan Tyrsen'ler sözünü onun adına göre üretmişlerdir ( I, 94 )

Herodotos bunları MÖ beşinci yüzyılda yazmıştır Ondan sonra gelenler için de de bu görüşü benimseyenler çoğunluktadır Aslında günümüzde de Etrüskler'in Anadolu'dan göçtükleri tezi çok yandaş toplamaktadır

Etrüsklerin Anadolu'dan göçtükleri tezini savunanların gösterdikleri en önemli kanıt Lemnos ( Limni ) mezar stelidir Etrüsklerin göçünün Herodotos'un anlattığı gibi olduğunu kabul edersek, aynı kavimden başka toplulukların da Anadolu'da kaldığını da kabul etmemiz gerekir ( Bunların mutlaka Lydialılar olması gerekmez) Antik kaynaklarda adı geçen Tyrrhen'lerin bu geride kalan topluluk olduğu düşünülmektedir Tyrrhen'ler Lemnos Adası'nı da zaptetmişlerdir 1885 yılında Limni adasında, Kaminia köyünde bulunan bir mezar steli bir anda dikkatleri bu teoriye çekmiştir Stelin üzerinde bir savaşçı resmi ile Etrüsk yazısına çok benzeyen bir yazı bulunuyordu Bu stel MÖ yedinci yüzyıla tarihleniyordu ve adanın Atina'lılar tarafından MÖ 510 senesindeki zaptından çok önce idi

Bunun dışında Etrüskler'in ölü gömme adetleri (Örneğin ahşap odalar), toplumsal hayatları (Örneğin kadına verdikleri önem) ve sanatları Anadolu'daki başka toplulukları hatırlatmaktadır

Etrüsklerin Kuzey'den geldikleri, Hint-Avrupa'lı bir kavim oldukları yolunda teoriler de olmasına rağmen çok fazla yandaş bulamamışlardır[3]

Etrüskler'in Kökeni

Yunan tarihçi Herodot'a göre Etrüskler Lidya'dan İtalya'ya göç etmişlerdir, bunun yanı sıra pek çok tarihçi de Etrüskler ile doğu uygarlıklarının adetleri arasında bağ kurmaktadır Bu sebeplerden dolayı Etrüsklerin kökeninin Doğu uygarlıklarına dayandığını savunurlar
Etrüsklerin kökeni hakkında yapılan en yeni çalışma, 2004 yılında çeşitli İtalyan üniversitelerinden gelen bir grup genetik bilimci tarafından yapılmıştır Bu araştırma çerçevesinde MÖ 7-3 yüzyıllar arasında yaşamış Etrüsklere ait 80 iskeletten alınan DNA örnekleri alınarak çok titiz bir çalışma ile günümüzde yaşayan çeşitli milletlere ait DNA'lar ile karşılaştırılmıştır

Sonuç olarak Etrüsklerin genetiğinin diğer milletlere göre en çok bugünkü Anadolu Türkleri ile yakınlık gösterdiği ortaya çıkmıştır (Vernesi et al 2004) Eski Yunan efsanelerinde de sıkça anlatıldığı gibi bu durum antik çağda Anadolu'dan İtalyan yarımadasına yapılan göçlerle açıklanmıştır[2]

Etrüskler ile Türkler'in Ortak Bir Kökeni Olduğunu Destekleyen Bulgular

Etrüskler hakkında bir ilginç tez de Etrüsklerin Türk oldukları yolundadır Atatürk'ün tarih tezi doğrultusunda Etrüsklerin de Etiler ve Sümerler gibi Türk kökenli olduklarına inanılmıştır Atatürk'ün nezaretinde yazılan “Türk Tarihinin Ana Hatları “ adlı kitapta bu konuya da değinilir:

“ Özet şudur: Etrüskler, Türsenler, Türkalar Ege adalarında, Anadolu'da önceden oturmuş kavimlerdir Bunlara Akalar, Ekeler, Etiler denildiğini biliyoruz

Bu kavimlerin Türk kökenli oldukları ise daha önceden belirtilmiştir
Adile Ayda da babası, Atatürk'ün yakın çevresinden Sadri Maksudî 'nin yolundan giderek Etrüskler'in Türk oldukları yolunda pek de yabana atılmayacak deliller sunar ( Bkz Kaynakça ) Buna göre Latin dilinde etimolojisi açıklanamayan bir çok sözcük de Türkçe'den gelmektedir

Bu arada Tyrrhen sözcüğü Yunanca'da Turrhnoi şeklinde yazılır ve h'nin eskiden “a” sesi verdiğini hesaba katarak Turan adı ile bir ilişki düşünebiliriz[3][*]Soyunu kurta dayandıran halklar, yalnızca Türkler, Moğollar ve Etrüsklerdir[*]Etrüsk dilindeki ve Türkçe'deki sözcük benzerlikleri[*]Ölümle ilgili adetlerdeki benzerlikler[*]Etrüsk iskeletleri üzerinde ve Anadolu'da yapılan DNA testlerinin sonuçları[*]Örneklerine yalnızca Anadolu'da rastlanan kulplu kazan gibi metalurji örneklerinin Etrüskler'de de görülmesi[*]Etrüskçe'nin Türkçe gibi eklemeli (agglutinant) bir dil olması[*]Etrüsk yazısında kullanılan birçok yazı karakterinin Orta-Asya'da ve Doğu Anadolu'da rastlanan ÖN Ön -Türkler'e ait runik yazıdaki karakterlere eş olması Sonuç olarak son bulgulara da bakılırsa Etrüsklerin Türk kökenli oldukları ve Türkistan'dan geldikleri görülürKamunlar Vadisi ve İsviçre'ye yerleşen Türkler'den bir kısmı olan Etrüskler Roma İmparatorluğu'nun da kökenidirRoma İmparatorluğunun kurucularıdır[2]

Etrüskler'in İnançları

Din Etrüskler'in hayatında büyük bir yer tutmakta idi Titus Livius onlar için “Gens eo magis dedita religionibus quod excelleret arte colendi eas “ demektedir

Etrüsklerin inançları, doğal olarak dillerine oranla daha iyi bilinmektedir Latin yazarları onların dini hakkında yeterli olmasa da bilgi aktarmışlardır Etrüsklerin dini “vahiy edilmiş” bir din idi Latin yazarları bu yönde bilgiler vermişlerdir

De Divinatione adlı eserinde Çiçero bunu ilginç bir şekilde anlatır:

Çok eski zamanlarda (Diğer yazarlar Tarquinia'nın kurucusu Tarchon zamanı diye belirtirler) bir köylü (belki de Tarchon'un kendisi ) toprağı sürerken topraktan bir çocuk fırlar Tages adındaki bu yaratık çocuk görüntüsünde olmasına rağmen kendinde bir yaşlı adama yakışan bir bilgelik vardır Etruria'nın her yerinden toplanırlar ve Tages de Etrüskler'e Haruspici (Kurbanın karaciğerine bakarak fal ) sanatını ve dinin esaslarını açıklar (Tages quidam dicitur in agro Tarquiniensi cum terra araretur et sulcus altius erat impressus, exstitisse repente et eum affratus esse qui arabat Is autem Tages, ut in libris est Etruscorum, puerili specie dicitur visus sed senili fuisse prudentia … Tum illum plura locutum multis audientibus qui omnia ejus verba exceperint litterisque mandaverint…De Divinatione II,23 )

Bu efsanede dikkat çekici yönlerden biri de Tages'in anlattıklarını dinlemek için Etruria'nın her yerinden gelip toplanmalarıdır Burada bu dinin Etrüskler arasında bağlayıcı olduğunu ve “milli” bir din olduğunu görüyoruz

Başka yazarlar göre bu “vahiy”in bir bölümü bir peri olan Vegoia (ya da Begoe ) tarafından Etrüskler'e bildirilmiştir Bu peri ayrıca yıldırımları de yorumlamayı öğretmiştir Bu bilgileri kapsayan Libri Vegonici Augustus zamanından itibaren Palatin'deki Apollon tapınağında saklanmıştır

Etrüskler'in kutsal kitapları bunlarla da bitmemektedir Etrüskler'in din esaslarını içeren kitapları üç başlık altındadır:

Libri Haruspicini kurbanın ciğerine bakarak kehanette bulunma sanatını anlatır

Libri Fulgurales yıldırımları yorumlamayı öğretir Etrüskler'de on bir çeşit yıldırım vardır ve sadece dokuz tanrı yıldırım atabilir Bunlardan sadece Jupiter-Tania üç çeşit yıldırım gönderebilirdi Etrüskler yıldırımları inceleyebilmek için gökyüzünü on altı bölüme ayırmışlardı ve gözlemlerini buna göre yapıyorlardı Her bölüm bir ya da bir kaç tanrıya aitti Böylece yıldırımı hangi tanrının gönderdiğini anlayabiliyorlardı (Aynı şekilde Babilliler de gökyüzünü dört bölüme ayırmışlardı)

Libri Rituales ise çok daha geniş kapsamlı idi dini esasların yanında devletlerin bireyler gibi yaşamı, şehirlerin ve tapınakların kurulması, ordu ve devlet düzeni gibi konuları da içeriyordu Ritüel kitapları arasına Mısır'ın Ölüler Kitabı'na benzeyen Libri Acheruntici'yi ve mucizelerden söz eden Ostentaria'yı da katabiliriz

Etrüsk dininin özelliklerinden biri de sadece rahiplerin tekelinde olması idi Rahipler soylu ailelerden seçilir ve toplumda etkili olurlardıBütün bu kitaplara rağmen unutulmaması gereken bir nokta da Etrüsk dininin sözlü olarak aktarılması ve inisyatik bir karakteri olmasıdır Bu kitapların MÖ 1inci yüzyılda yazıya geçirildiği tahmin edilmektedir Nigidius Figulus ve Tarquitus bunları Latince'ye tercüme etmişlerdir

Etrüsk tanrıları da Roma inançlarına geçmişlerdir Ancak belge eksikliğini ve Grek etkisini de hesaba katarsak Etrüsk panteonunu tam olarak belirlemek çok zordur

Panteonda en önemli yerlerden biri Tinia'ya aittir Tinia, Roma'lıların Jupiter'i (Bir çok kaynakta Jupiter-Tinia diye geçer) ya da Grekler'in Zeus'u ile bir tutulur Ancak onlardan farklı olduğu bellidir Roma Junon'u ile bir tutulan Uni ve Menerva ile bir üçlü meydana getirir Etrüsk krallar zamanında bu üçlü Roma'ya da girmiştir Roma'da da diğer kültürlerde olduğu gibi üç tanrı için kurulmuş tapınaklar vardıEtrüskler'e göre bir şehir kurulduğunda bu üçlüye tapınak yapılmamışsa, o şehir dini kurallara uygun olarak kurulmamış demektir

Panteondaki önemli tanrılardan biri de Vertumnus'tur Köken olarak Volsinii kökenli olup sonradan Romalılara da geçmiştir Ünlü Latin şairi Propertius Vicus, Tuscus yakınlarında heykelini gördüğünü belirtir Propertius'a göre Bahçe ve ürün tanrısı idi Propertius, ona Volsinii'yi terk ettiğini fakat üzülmediğini söyletir:

Tuscus ego, Tuscis orior nec pænitet inter
prœlia Volsinios desruisse focos… (IV Kitap )

Etrüsk tanrılarından biri de Fufluns idi Etrüsler'in şarap tanrısı olan Fufluns, zamanla Grekler'in Dionisos'unun karakterini almıştır Diğer bazı tanrılarda olduğu gibi başlangıçta Etrüsk kökenli olan bu tanrı, Grekler ile olan ilişkiler sonucunda, özellikle de Dionisos törenlerinin buralarda yayılmasını takip ederek Dionisos'un özelliklerine de sahip olmuştur Etrüskler'de, özellikle törenleri ile popüler olan bu tanrı için yapılan ayinler zamanla **** alemlerine dönmüştür Titus Livius, bu adetlerin zamanla Roma'ya da geçtiğini söyler:

Hujus mali labes ex Etruria Roman veluti contagitione morbi penetravit / Bu bela Etruria'dan Roma'ya bir salgın gibi geçti (XXXIX, 9, 1)

Etrüskler'in ateş tanrısı ise Sethlans idi Bazı yerlerde Grekler'in Hermes'ine benzer bir tanrı olan, tüccarların koruyucusu, ölülere yol gösteren Turms'a benzer bir tapımı vardı Bir başka ateş tanrısı ise Romalılar'ın Vulcanus'una benzeyen Velchans idi Velchans daha korkulan bir tanrı idi Etrüskler'in savaş tanrısı ise yıldırım atan tanrılardan Maris idiAres'in hikayesi Etruria'da yayıldıktan sonra Maris Turan'ın aşığı olduTuran Roma'nın Venus'üne benzeyen aşk tanrıçası idi Etimolojik olarak Grekçe turannoV (tiran, kral, kraliçe anlamında ) ile aynı kökten geldiği düşünülmektedir Gösterimleri Afrodit'e benzemektedir Grekler'in Apollon ve Artemis'i ise Etrüsk panteonunda Aplu, Apulu, Aplum, Artemes, Aritimi, Artumi, Artimnes adları ile bulunmaktadır Diğer tanrılar arasında Saturnus'a eşdeğer Satre de vardı Satre için yapılan vahşice kurban törenleri tapımının en belirgin özelliği idi

Dikkat çeken Etrüsk adetlerinden biri de, Titus Livius'un yazdığına göre, Etrüskler'in her geçen sene için Nortia tapınağına bir çivi çakmaları idi Bu adet daha sonra Romalılar'a da geçmiştir Roma'da da her sene Eylül ayında praetor maximus Capitol Jupiter'inin bölmesinin duvarına çivi çakardı

Etrüsk inançlarında yarı tanrılar ve doğa ruhları da önemli bir yer tutardı Aynalarda ve bronz tabletlerde Turan'a eşlik eden çıplak perilere rastlanmıştır Lases adı verilen bu perilerin bazen Tinia ve Minerva'ya da eşlik ettikleri de görülmüştür

Etrüskler'in öteki dünya hakkında da inançlar geliştirmişlerdir Sanat eserlerinin büyük bir bölümü öteki dünya kültünün bir parçası olarak oluşturulmuştur Elimizde yazılı metinler olmasa da ölülerle beraber konulan eşyalardan, yapılan resimlerden, kabartmalardan öteki dünya inançları hakkında bir fikir sahibi olabiliyoruz Etrüsk inançlarına göre ölen kişinin ruhu kanatlı cinler tarafından öteli dünyaya götürülürdü Bu tema bir çok mezar odasındaki resimlerde işlenmiştir Burada oyunlar oynanıp ziyafetler veriliyordu Burada Etrüskler'e özgü bir çok cin vardı (Bazen kader kitabını açan Culsu ve Vanth gibi) MÖ dördüncü yüzyıldan itibaren ise bu resimlerde öteki dünyanın efendileri de gösterilmeye başlanmıştır Bunlar Greklerden alınan Eita (Hades ) ve Phersipnai (Persefone ) dir Bu yüzyıldan itibaren öteki dünyanın tasvirleri de değişmeye başlamıştır Burası artık eziyet çekilen korkunç bir yer olmaya başlar Charus ve Tuchulcha adında iki korkunç cin de tasvirlerde yer alır Etrüsk Krallığı çökmeye yaklaştıkça tasvirler daha da korkunçlaşır

Romalılar, Etrüskler'in inançlarından "mundus" kavramını da almışlardır Mundus, öteki dünya ile bu dünya arasında geçişi sağlayan bir çukurdur Mundus sözcüğünün de Etrüsk dilinden geldiği düşünülmektedir Etrüsk aynalarında görüntü tanrıçası Munqu'nun adı geçer Zaten Latince'de de mundus sözcüğünün ilk anlamı kadın görüntüsü demektir (Diğer anlamları da Gökyüzü ve Dünya) Roma inançlarına göre religiosi denilen günlerde Mundus açılıyordu ve ruhlar buradan bu dünyaya geliyorlardı[3]
Başlıca Etrüsk kentleri

Dodecapoli'de olanlar
[*]Arretium (bugünkü Arezzo)[*]Caisra, Cisra (bugünkü Cerveteri)[*]Clevsin, (Clusium bugünkü Chiusi)[*]Curtun (bugünkü Cortona)[*]Perusna (Perugia)[*]Pupluna, Fufluna (Populonia)[*]Veia (Veii bugünkü Veio)[*]Tarch(u)na (Tarquinii bugünkü Tarquinia-Corneto)[*]Vetluna, Vetluna (Vetulonia)[*]Felathri (Volaterrae bugünkü Volterra)[*]Velzna (Volsinii, bugünkü Orvieto)[*]Velch, Velc(a)l (Vulci bugünkü Volci) Dodecapoli dışındakiler
[*]Vi(p)sul (Faesulae Dodecapoli Fiesole)[*]Adria[*]Spina[*]Felsina (Bononia Dodecapoli Bologna)[*]Rusellae, Dodecapoli Roselle Terme[*]Alalia Corsica'da (Roma ve günümüz Aleria'sı)[*]Capeva (Capua)[*]Manthva (Mantua)[*]Inarime (?) (Pitecusa (Yunanca: Pithekoussai) Dodecapoli Ischia) [2] Başlıca Etrüsk Yöneticileri
[*]Osiniu[*]Mezentius[*]Lausus (Caere'de)[*]Tyrsenos[*]Velsu fl[*]Larthia (Caere)[*]Arimnestos (Arimnus'ta)[*]Lars Porsena (Clusium'da)[*]Thefarie Velianas (Caere'de)[*]Aruns (Clusium'de)[*]Volumnius (Veii'de)[*]Lars Tolumnius (Veii'de) [2]

Alıntı Yaparak Cevapla

Türklerin Kökeni Olduğu İddia Edilen Medeniyet: Etrüskler ( Etrusci, Tuskiler )

Eski 10-07-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türklerin Kökeni Olduğu İddia Edilen Medeniyet: Etrüskler ( Etrusci, Tuskiler )



Doğru bilgiler bence çünkü biz Türkler göçebe hayatı yaşayan milletiz zamanında dünyanın her yerine göç etmişiz ve göç ettiğimiz her bölgede o bölgenin yönetimini ele geçirmişiz bu bizim kanımızda var : )

-------------------------------------------------------------------

Etrüskler ile Türkler'in Ortak Bir Kökeni Olduğunu Destekleyen Bulgular

Etrüskler hakkında bir ilginç tez de Etrüsklerin Türk oldukları yolundadır Atatürk'ün tarih tezi doğrultusunda Etrüsklerin de Etiler ve Sümerler gibi Türk kökenli olduklarına inanılmıştır Atatürk'ün nezaretinde yazılan “Türk Tarihinin Ana Hatları “ adlı kitapta bu konuya da değinilir:

“ Özet şudur: Etrüskler, Türsenler, Türkalar Ege adalarında, Anadolu'da önceden oturmuş kavimlerdir Bunlara Akalar, Ekeler, Etiler denildiğini biliyoruz

Bu kavimlerin Türk kökenli oldukları ise daha önceden belirtilmiştir

Adile Ayda da babası, Atatürk'ün yakın çevresinden Sadri Maksudî 'nin yolundan giderek Etrüskler'in Türk oldukları yolunda pek de yabana atılmayacak deliller sunar ( Bkz Kaynakça ) Buna göre Latin dilinde etimolojisi açıklanamayan bir çok sözcük de Türkçe'den gelmektedir

Bu arada Tyrrhen sözcüğü Yunanca'da Turrhnoi şeklinde yazılır ve h'nin eskiden “a” sesi verdiğini hesaba katarak Turan adı ile bir ilişki düşünebiliriz[3]

Soyunu kurta dayandıran halklar, yalnızca Türkler, Moğollar ve Etrüsklerdir

Etrüsk dilindeki ve Türkçe'deki sözcük benzerlikleri

Ölümle ilgili adetlerdeki benzerlikler

Etrüsk iskeletleri üzerinde ve Anadolu'da yapılan DNA testlerinin sonuçları

Örneklerine yalnızca Anadolu'da rastlanan kulplu kazan gibi metalurji örneklerinin Etrüskler'de de görülmesi

Etrüskçe'nin Türkçe gibi eklemeli (agglutinant) bir dil olması

Etrüsk yazısında kullanılan birçok yazı karakterinin Orta-Asya'da ve Doğu Anadolu'da rastlanan ÖN Ön -Türkler'e ait runik yazıdaki karakterlere eş olması

Sonuç olarak son bulgulara da bakılırsa Etrüsklerin Türk kökenli oldukları ve Türkistan'dan geldikleri görülürKamunlar Vadisi ve İsviçre'ye yerleşen Türkler'den bir kısmı olan Etrüskler Roma İmparatorluğu'nun da kökenidirRoma İmparatorluğunun kurucularıdır[2]

----------------------------------------------------------------------------

Bu okuduğumdan anladığım tarihde Osmanlı İmparatorluğundan sona en güçlü devlet Roma İmparatorluğunuda zamanında oraya göç etmiş atalarımız kurmuş : ) inanılır gibi değil : )

Teşekkürler Hasankır güzel ve önemli bi paylaşım : )

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.