06-10-2007
|
#1
|
bessraa
|
Mustafa Kemal Atatürk'ün Gençlere Söylediği Bursa Nutku ve Ayrıntısı..
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır Mahkeme onu yargılayacaktır Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”
Onu hapse atacaklar Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım Araya girişimde ve eylemimde haklıyım Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir ”
İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
Bu nutkun söylenişine sebep olan gelişme  
Şubat 1933'ün ilk günlerinde Bursa Ulucami'de toplanan 100 kadar irticacı kişi camilerde Türkçe ezan okunmasına karşı bir ayaklanma girişiminde bulunurlar Ayaklanma kısa sürede bastırılır Atatürk olayın hemen ardından Bursa'ya gider Çekirge yolu üzerinde bulunan bir köşkte akşam yemeği yenildiği sırada bir kişi Atatürk’e ayaklanmayla ilgili olarak şöyle diyecek olur: "Bursa gençliği olayı hemen bastıracaktı, fakat zabıtaya ve adliyeye olan güveninden ötürü  " Atatürk'ün hemen konuşmakta olan kişinin sözünü kestiği ve günümüzde "Bursa Nutku" diye anılan konuşmayı yapmıştır
Bu konuşmayla ilgili olarak Prof Dr Ahmet Taner Kışlalı, "Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi" adlı kitabında şu yorumu yorumu yapar: "Tarihte bu sözleri söyleyebilen bir başka devrimci çıkmış mıdır? Başında bulunduğu devletin bile 'zaaf' içinde olabileceğini düşünen, geleceğin siyasal iktidarlardan kuşkulanabilen, ama gençliğe böylesine 'sınırsız' bir güven besleyen, böylesine 'çek' veren, gençliği böylesine 'son çare' olarak gören bir devrimci yoktur! Ve Atatürk, hem gelecek iktidarlar hem de gençlik konusunda yanılmamıştır "
__________________
TaPaRsAn TePiLiRsİn , TePeRsEn TaPıLıRsIn
|
|
|