Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
asit, çevreye, eserlere, etkisi, tarihi, yağmurlarının, zararları

Asit Yağmurlarının Çevreye ( Tarihi Eserlere) Etkisi - Asit Yağmurlarının Zararları

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Asit Yağmurlarının Çevreye ( Tarihi Eserlere) Etkisi - Asit Yağmurlarının Zararları



Asit Yağmurlarının Çevreye ( Tarihi Eserlere) Etkisi - Asit Yağmurlarının Zararları
Asit Yağmurlarının Çevreye ( Tarihi Eserlere) Etkisi - Asit Yağmurlarının Zararları

benim kimyadan ödevim var bana yardımcı olursanız sevinirmkonum:asit yağmurlarının tarihi eserler üzerindeki etkisi en kısa zamnda cvpnızı bekliyrumteşekkürler

Alıntı Yaparak Cevapla

Asit Yağmurlarının Çevreye ( Tarihi Eserlere) Etkisi - Asit Yağmurlarının Zararları

Eski 09-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Asit Yağmurlarının Çevreye ( Tarihi Eserlere) Etkisi - Asit Yağmurlarının Zararları




Havadaki nitrik ve sülfürik asitlerin tarihi eserlerdeki kalkerli taşları deforme ederek, taşların kimyasal yapısının bozulmasına neden olmaktadır buda tarihi eserlerin daha erken dönemde yıpranmasına ve yok olmasına sebebiyet vermektedir
Kömür ve fueloil kullanımıyla oluşan sülfürik ve egzoz gazından oluşan nitrik asitlerde aynı etkiyi göstermektedir


Asit yağmuru nasıl meydana gelir? Böyle bir durumda gerçekten gökyüzünden asit mi yağıyor?
Doğal yağmurun pH derecesi 56 civarındadır PH seviyesi 56dan daha az olan yağmurlar, asit yağmurları olarak adlandırılırlar Doğal yağmur da, atmosferdeki karbondioksiti çözdüğü için, biraz asidiktir Özellikle sanayileşmenin yoğun olduğu bölgelerde yüksek miktarlarda oluşan sülfür oksit ve nitrojen oksitlerin yağmur suyunda çözünmesi ile, sülfürik asit (H2SO4), nitrik asit (HNO3) ve hidroklorik asit (HCl) oluşur
Bu nedenle, gökyüzünden asit yağıyor demek aslında yanlış olmaz Asit yağmuru, sadece bitkileri ve balıkları (göllerdeki pH seviyelerini değiştirdiği için) kalmaz, yapısında kalsiyum karbonat (CaCO3) bulunan heykelleri bile zamanla bozunmaya ve aşınmaya uğratır

Alıntı Yaparak Cevapla

Asit Yağmurlarının Çevreye ( Tarihi Eserlere) Etkisi - Asit Yağmurlarının Zararları

Eski 09-11-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Asit Yağmurlarının Çevreye ( Tarihi Eserlere) Etkisi - Asit Yağmurlarının Zararları



ASİT YAĞMURLARI VE ÇEVREYE ETKİSİ

Asit Yağmurları kükürt ve azot dioksitlerin atmosferdeki nemle birleşerek sülfürik ve nitrik asitli yağmur, kar ya da dolu oluşturması biçiminde kirliliğe yol açmasıdır Bu tür yağmurda tanecikler siste asılı olarak süspansiyon oluşturabilir ya da en kuru halde birikebilirler

Asit yağmurlarının verdiği ileri sürülen zararın bir bölümünün aslında bazı doğal nedenlerden kaynaklandığı yapılan araştırmalar sonucunda anlaşılmışsa da, petrol ve kömür yanmasından oluşan kükürt dioksit ile otomobil motorlarından çıkan azot oksidin, asit yağmuru sorununu büyük ölçüde şiddetlendirdiği kesindir

Kirliliğe yol açan tanecikler, kaynaklarından binlerce kilometre uzağa rüzgarla taşınabilir Sözgelimi ABD‘nin kuzey doğusundaki asit yağmurlarına, Kanada'dan yayılanlar da katılmış, Kanada'nın doğusundaki kükürt içeren yağış, ABD 'den kaynaklanmıştır

Bilim adamlarının tümü asit yağmurlarının denetlenmesi için bir an önce yasalar çıkarılmasını istemektedirler Ne var, ki söz konusu yasaların yol açacağı harcamalar çok yüksektir, bu yüzden de sorunun çözülmesi sürekli ertelenmektedir

Ekonomik faaliyet, kıtlığa karşı yapılan bir savaştır İnsan bu savaşta bir takım değerleri üretip tüketirken başka bir değer olan kaliteyi ÇEVRE ’yi de tüketmektedir Hava, su, yeşil ve toprak gibi Biri kirlendiği zaman beraberinde, zincirleme olarak, diğerleri ve bunlardan yararlanan insanlar da kirlenmekte ve yok olmaktadır

Görüldüğü gibi hava doğal ve yapay etmenlerce kirletilmektedir Yapay etmenlerin temelinde insan bulunmaktadır Fabrikadan, evlerden ve araçlardan çıkan dumanlar tarafından atmosfer durmadan kirlenmektedir Bu kirlilik doğrudan olduğu gibi asit yağmurları yoluyla da bitkiye, insana, suya, toprağa ve taşa etki etmektedir

Termik santrallerde, ısıtmada ve endüstri kurumlarında kullanılan kömür atmosfere kül (kadmiyum, arçelik, kurşun) CO2 ve SO2 yaymaktadır Dünyada olduğu gibi Türkiye’de kömür ve petrol tüketimi giderek artmaktadır Artan taşıt sayısı da petrol tüketimini dolayısıyla atmosferdeki karbon monoksit gazını yükseltmektedir Yanardağlar da havadaki SO2 ve CO2 gibi gazların miktarını arttırmaktadır Bu gazlar havadaki su buharı ile birleşirler

H2O+SO2 ______ H2SO4 (sülfirikasit) ve

H2O+NO2 ______ HNO3 (nitrik asit) olarak yere düşerler

Hava kirliliği, ışınların yere ulaşmasını ve atmosfere yayılmasına da engelleyerek iklim üzerinde olumsuz etki yapmaktadırAsit yağışları yapraklardaki klorofilin bozulmasına ve bitkinin sararıp kurumasına neden olmaktadır

Bilindiği gibi bitkiler, fotosentez sırasında CO2 tüketir Asit yağmurları, bitkileri kurutarak, diğer yandan atmosferdeki CO2 (karbondioksit) tutarının artması için ortam hazırlamaktadır Başka bir anlatımla, bir olumsuzluk bir başka olumsuzluğu üretmektedir

Bu asit yağışlarının etkilerini görebilmek için iki aşamadan oluşan deneylere girişilmiştir :

Birinci aşamada 16 saksıya kızıl çam, 20 saksıya fasulye ve nohut ekildi

Kızıl çam ve fasulyeler 4 ’er saksıdan oluşmak üzere 5 ’er gruba ayrıldı Her grup PH3, PH4,5, PH6, yağmur suyu ve çeşme suyu gibi asidik değeri farklı sularla sulandı Çalışma 2 ay sürdü Çalışmalara çeşitli sınıflardan 15 öğrenci katıldı

Çalışmalarımızda kullanılmak üzere, topladığımız yağmur suyunun asidik değeri ölçüldü: İlk yağış PH5,5, ikinci ve daha sonraki yağışlar PH6 olarak saptandı Bu da bize hava kirliliği ve onun oluşturduğu asit yağmurlarının çevremizde bir realite olduğunu kanıtlamaktadır

AŞAMA
A ) TOHUM GRUBU

20 saksıya fasulye ile nohut karışık olarak ekildi Bu 20 saksı, her biri 4 saksıdan oluşacak şekilde 5 gruba ayrıldı Ekildiği tarihiden itibaren, her grup asidik değeri PH3, PH4,5, PH6 olan sularla, normal su (musluk) ve yağmur suyu ile sulandı Her grupta 3 saksı esas alındı İki ay boyunca gözlem ve ölçümler yapıldı

Tohum – 1 Grubu (Yağmur suyu)

15111999 22121999 03012000 24012000
1 Saksı Ekim – Dikim
Çimlenme Nohut = 22 cm
Fasulye = 4 cm Nohut = 23 cm
Fasulye = kuru
2 Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Nohut = 30 cm
Fasulye = 5 cm Nohut = 30 cm
Fasulye = 17 cm
İkisi de solgun
3 Saksı Ekim – Dikim
Çimlenme Nohut = 26 cm
Fasulye = 8 cm Nohut = 38 cm
Fasulye = 8 cm

Tohum – 2 Grubu (PH3)

15111999 22121999 03012000 24012000
1 Saksı
Ekim – Dikim Çimlenme Nohut = 20 cm
Fasulye = 4 cm Nohut solgun,
Fasulye kuru, toprakta beyazcıklar
2 Saksı
Ekim – Dikim Çimlenme Nohut = 31 cm
Nohut = 24 cm
Fasulye yok Sararmış ve kurumuş
3 Saksı
Ekim – Dikim Çimlenme Nohut = 10 cm
Nohut = 10 cm
Fasulye yok İkisi de kurumuş

Tohum – 3 Grubu (PH4,5)

15111999 22121999 03012000 24012000
1 Saksı Ekim – Dikim Yok Yok Yok
2 Saksı Ekim – Dikim Yok Yok Yok
3 Saksı Ekim – Dikim Yok Yok Yok

Tohum – 4 Grubu (PH6)

15111999 22121999 03012000 24012000
1 Saksı Ekim – Dikim Fasulye = 20 cm 22 cm 23 cm
2 Saksı Ekim – Dikim Fasulye = 18 cm
Fasulye = 11 cm 19 cm
13 cm 20 cm
135 cm
3 Saksı Ekim – Dikim Fasulye = 19 cm
Fasulye = 19 cm 20 cm
20 cm 21 cm
21cm

Tohum – 5 Grubu (PH6)

15111999 22121999 03012000 24012000
1 Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Nohut = 18 cm Nohut = 21 cm
2 Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Fasulye = 9 cm Fasulye=11 cm
3 Saksı Ekim – Dikim Çimlenme Fasulye = 5 cm Fasulye=7 cm

GENEL GÖZLEMLER :

a) Gövde ve renkte görülen değişimler

• PH3 = Çimlenme yavaş, önce hızlı olan büyüme yavaşlıyor İki ay sonra sararma ve kuruma başlıyor

• PH4,5 = Çimlenme yok

• PH6 = Fasulye ve nohut diğer gruplara göre erken çimleniyor ve hızla büyüyor

• Normal su : Nohut ve fasulye normal sürede çimleniyor ve büyüyor

• Yağmur suyu : Normal sürede çimleniyor Büyüme hızı normal Ancak 2 ayın sonunda sararma başlıyor

b) Bazı bitkiler topraktan çıkarıldı ve kök gelişmeleri incelendi

• PH3 = Köklerin ince, seyrek ve yukarıya doğru kıvrıldıkları gözlendi

• Yağmur suyu (PH5,5-6) = Gövde daha kalın, köklerin sık ancak kısa olduğu gözlemlendi

• Normal su = Köklerin uzun, kalın ve sık olduğu gözlendi

• SONUÇ = Suyun asitlik değeri arttıkça köklerin uzunluk, kalınlık ve sıklık özelliklerinde normal olmayan gelişmeler görülmektedir

B) KIZILÇAM GRUBU

Kızıl çam –1 Grubu (PH3)

91299 221299 12012000 Fark
1Saksı 85 cm 95 cm 98 cm 13 mm
2 Saksı 15 cm 155 cm 16 cm 10 mm
3 Saksı 2 cm 22 cm 23 cm 3 mm
4 Saksı 1 cm 15 cm 19 cm 9 mm

Ortalama Büyüme : 875 mm
Aylık Büyüme : 71 mm

Kızıl çam –2 Grubu (PH4,5)

91299 221299 12012000 Fark
1Saksı 8 cm 8 cm 8 cm 0 mm
2 Saksı 6 cm 6 cm 7 cm 11 mm
3 Saksı 45 cm 45 cm 5 cm 11 mm
4 Saksı 5 cm 5 cm 6 cm 11 mm

Ortalama Büyüme : 85 mm
Aylık Büyüme : 6083 mm

Kızıl çam – 3 Grubu (Normal Su)

91299 221299 12012000 Fark
1Saksı 5 cm 55 cm 6 cm 11 mm
2 Saksı 1 cm 3 cm 4 cm 21 mm
3 Saksı 55 cm 6 cm 8 cm 25 mm
4 Saksı 4,5 cm 5 cm 6 cm 15 mm

Ortalama Büyüme : 18 mm
Aylık Büyüme : 14875 mm

Kızıl çam – 4 Grubu (PH6)

91299 221299 12012000 Fark
1Saksı 3 cm 37 cm 5 cm 20 mm
2 Saksı 3 cm 38 cm 4 cm 20 mm
3 Saksı 15 cm 2 cm 25 cm 15 mm
4 Saksı 5 cm 6 cm 66 cm 16 mm

Ortalama Büyüme : 1775 mm
Aylık Büyüme : 38416 mm

Tablolardan ve grafikten de anlaşılacağı gibi kızıl çamlardaki büyüme oranı, PH değeri arttıkça azalma gösteriyor Ayrıca renkte koyulaşma ve az da olsa yaprak azalması görülüyor Bilindiği gibi hava kirliliği ve asit yağışları öncelikle yapraklardaki klorofili olumsuz olarak etkilemekte, bu nedenle yaprak fotosentez yeteneğini yitirmekte; besin üretemez duruma gelen bitki kurumaktadır
Gerçekten, asit yağışlarının yaygın olduğu yerlerde çamların gövdesi kesilmek suretiyle incelenecek olursa (Resim – 5) yalnız kabuk çevresi (2 ile gösterilen yerler) kuru, orta kesimler aşırı derecede ıslaktır Böyle bir ağacın kereste değeri yoktur Halk arasında bu şekilde hiçbir işe yaramayan insanlar için “su yutkunan adam” nitelendirilmesi yapılır Görülüyor ki hava kirliliği ve yağışlar bitkilerin yalnız morfolojik yapısını bozmakla kalmıyor, aynı zamanda örneğin bir ağacı “ekonomik” olmaktan da uzaklaştırabiliyor

Araştırmalar, iğne yapraklı ağaçların geniş yapraklara göre daha çok etkilendiği yargısını güçlendirmektedir

YATAĞAN ZİRAAT MD’DEN YÜKSELEN SES

Yatağanda da termik santralin yarattığı hava kirliliği ve oluşan asit yağmurları çevreye büyük zararlar vermektedir

Yatağan Ziraat Müdürlüğü’nden gelen feryada kulak verelim :

“TERMİK SANTRALİNİN BİLİNEN BAZI BİTKİLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ”

Zeytin ağacının yapraklarında SO2 etkisiyle çeşitli form ve büyüklükte, kırmızı kahve renkli parankima dokusunun tahribi ve çekmesi sonucu oluşmuş lezyonların meydana getirdiği, bu lezyonların birleşmesine takiben normalde ağaçta 18-20 ay kalması gereken yaprakların erkenden döküldükleri, böylelikle ağaçların çıplaklaştığı ve verimlerinin azaldığı kaydedilmiştir SO2’nin (kükürt dioksit) neden olduğu bu prim er belirtiler yanında, yine yaprak kaybı ve bunun sonucunda beslenme yetersizliğine bağlı olarak sürgün uzunluğunda ve yaprak boyutlarında küçülme şeklinde sekonder belirtileri de oluşmaktadır

Badem ağaçlarının yapraklarının damarlarında renk açılması, şeklinde beliren SO2 yanıkları oluşmakta bu, ağaçların erken yaprak dökmelerini ve meyve tutumlarının azalmasına neden olmuştur
Tütün Bitkisi : Kükürt dioksit (SO2) gazının hassas olan tütün bitkilerinin özellikle sulama sonrası açık durumda olan yapraklarındaki stomalarından tolore edilebilir Dozun üzerinde alınan SO2 hücreler ve yaprak dokusu düzeyindeki kimyasal ve fizyolojik reaksiyonları etkileyerek akut bir şekilde tütün yapraklarında kahverengi, eşit taraflı, yaprak leke ve yanıklarının oluşmasına neden olmaktadır”

Bu feryat bindiği dünya gemisini delen insanoğlunun çığlığıdır Bu ses, çevresel intiharın resmen belgelenmesidir

MURGUL BAKIR İŞLETMELERİNİN ETKİNLİKLERİ

Murgul bakır fabrikalarının, çevresine günde 560 mg/m3 SO2 yaymakta olduğu bildiriliyor Çevredeki tarım alanlarında armut, kiraz, elma, erik ve ceviz gibi meyve ağaçları bakır fabrikasının açılmasından sonraki 5 yılda kurumuştur Kurum, zarar eden köylülere tazminat ödemek zorunda kalmıştır Göktaş vadisindeki ormanlar büyük zarar görmüştür

Ankara’da topoğrafik etkilerin sonucu (çukurda bulunması), 698 mg/m3’e kadar yükselen SO2, rüzgar tarafından dağıtılamamış ve çevredeki ibreli ağaçlara zararlı olmuştur Yer yer kuruma olayları görülmüştür

Ankara’da olduğu gibi, İstanbul’da da kış mevsiminde SO2 tutarı yükselmekte, insan ve bitki sağlığını tehdit etmektedir

Soma, Tavşanlı ve Elbistan santralleri da atmosferdeki kükürt toz ve CO2 tutarını artırarak canlı yaşamı riske sokmaktadır

Kentlere göç, plansız kentleşme, yakıt olarak kullanılan niteliksiz linyit tutarının artması ve alternatif enerji yerine elektrik üretiminde fosil kaynaklara (kömür, petrol) ağırlık verilmesi; gelecekte hava kirliliğinin daha da artacağını göstermektedir

Ülkemizde demiryolları ve denizyolları gibi toplu ulaşım sistemleri yerine, karayollarına önem verilmesi, dumandan ve asitten daha uzun yıllar zarar göreceğimizin habercisidir

AVRUPA ORMANLARI

Avrupa’da Büyük Sanayii Devrimi ile insanoğlu mal ve para olarak büyük kazanımlara kavuşurken, diğer taraftan “ çevre” gibi doğal bir zenginliği yitirdiğinin farkında değildi Yalnız kazanmaya ve zengin olmaya koşullanmıştı Zenginleştiği o ölçüde saldırgan tutumunu artırıyordu

20 yy başlarına gelindiğinde Avrupa Kıtası ormanlarını büyük ölçüde yitirmiş bulunuyordu Geniş orman alanları, yer yer yangın görmüş gibi örselenmişti

Günümüzde dünyanın en kirli kentlerini Avrupa kentleri oluşturuyordu :

Milano : 195 mgrS (mgKükürt)
Paris : 83 mgrS
Madrid : 71 mgrS
Frankfurt : 67 mgrS
Brüksel : 59 mgrS
Glasgow : 62 mgrS
Londra : 57 mgrS
New York : 55 mgrS

Okumamış bir Crée Kızılderilisi ’nin sözleriyle gelişmiş olduğu söylenen Avrupa uluslarının yaptıklarıyla karşılaştırırsak: “okumuş” ya da “yüksek öğrenim görmüş” Avrupa ’lının bizde olduğu gibi yanlışlar içinde bulunduğunu görürüz

O zaman en büyük doğal felaketlerin eğitimin içeriğine bağlı olarak ortaya çıktığını söyleyebiliriz Eğitim sistemlerimizi gözden geçirmek durumundayız!
Avrupa kentlerinin uzak olduğuna bakarak kendimizi asit etkisinden korumuş ya da kurtulmuş saymamalıyız Çünkü SO2 ve CO2 gazları, rüzgarlar tarafından 2000 – 3000 km ötelere taşınabilmektedir Örneğin; İstanbul’a kuzey ve kuzeybatı rüzgarları ile gelen yağışlar 4,2 PH – 4,5 PH arasında değişirken, güneyden esen rüzgarlarla gelen yağışların PH oranı 6 – 7 düzeyine inmektedir

Hava sisli olduğu zamanlarda bu oran 3,8 PH olarak gerçekleşmektedir

Görüldüğü gibi asit yağmurları, günümüzde ulusal olmaktan çok, uluslar arası bir özellik taşımaktadır Her ülke kendisi bazı önlemler alırken, bütün dünya ülkelerinin birlikte almaları gereken daha büyük ölçekli önlemler bulunmaktadır

EĞİTİM VE ÇEVRE

Eğitim ile çevre arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla bir anket düzenlendi Anket, İzmir’de yapıldı ve ankete 117 kişi katıldı Katılanlardan 75’i yüksek okul mezunu idi Asit yağmurları konusunda bilginiz var mı,sorusuna 62 kişi “evet” yanıtı verdi Yüksek okul mezunu (75-62=) 13 kişinin asit yağmurlarından habersiz olduğu anlaşıldı Eğitim bu ise, bu nasıl eğitim? Bu değilse, eğitim nedir?

Asit yağmurlarından etkileniyor musunuz, sorusuna 45 kişi “evet” yanıtını verdi Yüksek okul mezunu (75-45=) 30 kişi başına yağan asit yağmurlarından bihaberdi Başına düşenin asit mi, yoksa su mu olduğunu bilmeyen yüksek okul mezunu olan 30 kişi eğitimli midir?

Çevre sizin için önemli mi, sorusuna 45 kişi yanıtsız bırakmış, 3 yüksek öğrenimli de çevrenin önemini kavrayamadığı için “ evet” diyememiştir
27 kişinin herhangi bir çevre örgütünü tanımadığı 4 sorunun yanıtından anlaşılmaktadır Gerçek nerede? Eğitim nerede?

Çevre ile girişimleri olmayan veya çevre koruma ilgili girişimlerin ne olduğunu bilmeyen 71 kişinin bulunduğu, 5 sorunun yanıtından anlaşılmaktadır
Okuduğunu yaşama uygulayamayan yüksek okul mezunu da olsa eğitimli midir?
6 soruda belirtilen hava kirliliği ve asit yağmurlarının nasıl önlenebileceği, sorusuna büyük bir çoğunluk (43 kişi) “eğitimle” yanıtını vermiştir “Eğitimle” diyenlerin büyük bir bölümü de “mevcut eğitim sistemiyle değil” uyarısında bulunuyordu
Crée Kızılderilisi’nin ülkesinde, 19yy kadar Avrupa’da ve 20 Yy kadar Türkiye’de hava kirliliği ve onun etkisiyle oluşan asidik yağışlardan eser yoktu: Orman kurumuyor, toprak kirlenmiyor, bitkiler, hayvanlar ve insanlar zehirlenmiyordu

Endüstrinin, zenginliğin ve buna bağlı olarak eğitimin gelişmesiyle daha sağlıklı bir çevre beklenirken, insanoğlunun havayı solunamaz, suyu içilemez ve bitkiyi yenilemez duruma getirdiğini görüyor ve dehşete düşüyoruz

Eğitim yükseldikçe havada duman, suda asit artıyor!

Murgul’u, Ankara’yı, Soma’yı, Elbistan’ı, Yatağan’ı, kirletenler Gökovayı kirletecek olanlar mühendis, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı gibi “okumuşlar” değil mi?

“İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir” Sen kendin bilmezsen bu nice okumaktır”

Diyebildiğimiz zaman yemek yediğimiz sofraya bıçak sokmaktan vazgeçeriz Aksi takdirde biz karadumanı yaratmaya, karaduman da bizi karartmaya devam edecek; bir olumsuzluk başka bir olumsuzluğu üreterek :

Ankete katılanların eğitim durumu :
İlkokul: 17 kişi
Ortaokul: 25 kişi
Yüksek okul: 75 kişi

II AŞAMA (KONTROL) DENEMELERİ

Kontrol amacını güden ikinci aşama çalışmalarımız 26022000 de başladı, 12042000 tarihine dek sürdü
Yine, her birine hem fasulye ve hem de nohut ekilmiş, her biri 4’er saksıdan meydana gelecek şekilde 5 grup oluşturuldu

Nohut – fasulye (tohum) gruplarına ilk asit (PH) uygulaması 15 gün sonra başlatıldı 15 gün boyunca normal su ile sulandı Bu durum, II Aşama çalışmaları ile I aşamadakiler arasındaki farklılıktır Amacımız; topraktaki tohuma 15 gün boyunca çimlenme olanağı sağlamaktır Sonra PH değeri farklı olan (PH2, PH3, PH4,5, PH6, normal su, yağmur suyu) sularla sulandı

Yine kızıl çamlar da, her biri 4’er saksıdan oluşacak şekilde 5 gruba ayrıldı, bunlarda asidik değeri farklı sularla (PH2, PH3, PH4,5, PH6, yağmur suyu, normal su) ile sulandı Periyodik aralıklarla boyları ölçüldü, renk değişimleri gözlendi Her grup için elde edilen sonuçlar uygun olarak kaydedildi Bu sonuçlara uygun tablolar çıkarıldı Genel sonuçlara erişilmeye çalışıldı İtiraf etmek gerekir ki bu süre, çalışmalarımız için yeterli olmamıştır

TOHUM GRUBU

Tohum Grubu – 1 (PH2)

17032000 30032000 12042000
1 Saksı Çimlenme Yok Çimlenme Yok Çimlenme Yok
2 Saksı Çimlenme Yok Çimlenme Yok Çimlenme Yok
3 Saksı Çimlenme Yok Çimlenme Yok Çimlenme Yok

Tohum Grubu – 2 (PH3)

17032000 30032000 12042000
1 Saksı Çimlenme Yok Çimlenme Yok Çimlenme Yok
2 Saksı Çimlenme Yok Çimlenme Yok Çimlenme Yok
3 Saksı Yabani ot (çayır) çıktı Çayır 10 cm Çayır 10 cm

Tohum Grubu – 3 (PH4,5)

17032000 30032000 12042000

1 Saksı 3 fasülye: (2,5 cm, 2,6 cm,2,5 cm)
3 nohut : (15,5 cm, 10,5 cm,10,5 cm) 3 fasülye: (6 cm, 4 cm,4,5 cm)
3 nohut : (21 cm, 20 cm,16 cm) Fasülye sarardı
Nohut : (22 cm, 21 cm, 17 cm)
2 Saksı Çimlenme Yok Çimlenme Yok Çimlenme Yok
3 Saksı 1 Fasülye (4 cm)
1 Nohut : (8 cm) 1 Fasülye : 5 cm
1 Nohut : 18 cm 1 Fasülye : 5 cm
Nohut : 26 cm

Tohum Grubu – 4 (PH6)

17032000 30032000 12042000
1 Saksı Yalnız nohut var ve 3 cm Nohut : 4 cm Nohut : 6 cm
2 Saksı Çimlenme Yok Çimlenme Yok Çimlenme Yok

3 Saksı 1 Fasülye (5 cm)
1 Nohut : (10 cm) 1 Fasülye : 10 cm
1 Nohut : 13 cm 1 Fasülye : 12 cm
Nohut : 17 cm

Tohum Grubu – 5 (PH5,5-6 = Yağmur suyu)

17032000 30032000 12042000
1 Saksı Çimlenme yok Çimlenme yok Çimlenme Yok
2 Saksı Çimlenme Yok Çimlenme Yok Çimlenme Yok
3 Saksı Çimlenme yok Çimlenme yok Çimlenme yok

SONUÇLAR :

Yüksek asitlerde (PH) çimlenme olayı bile görülmedi
PH4,5 asidik durumunda çimlenme tam gerçekleşmedi (bazı saksılarda yok) Çimlenip büyüyenlerde de gövde ince uzun ve cansız kaldı
PH6 durumunda da çimlenme yok Fasulye ve nohut orta asitlikteki sulardan (Ör: PH4,5) hoşlanmıştı, az aitli sularda (Ör PH6) hiçbir gelişme göstermedi
Yağmur suyundaki PH oranı çimlenmeye bile fırsat vermedi
Nohudun, fasulyeye göre asitli sulara daha dayanıklı olduğu gözlendi
Asidik değeri PH2 olan sularla sulanan saksı açıldığında tüm tohumların, asidik değeri PH3 olan sularla sulanan saksılarda ise bazı tohumların çürüdüğü görüldü
Çayırların asidik yağışlardan etkilenmediği gerçeği ortaya çıktı

b) KIZILÇAM GRUBU

Kızıl çam –1 Grubu (PH2)

17032000 30032000 12042000
1Saksı 41 cm 41 cm 41 cm
2 Saksı 37 cm 37 cm 37 cm
3 Saksı 45 cm 45 cm 45 cm
4 Saksı 33 cm 33 cm 33 cm

Kızıl çam –2 Grubu (PH3)

17032000 30032000 12042000
1Saksı 30 cm 305 cm 31 cm
2 Saksı 35 cm 35 cm 355 cm
3 Saksı 40 cm 40 cm 40 cm
4 Saksı 29 cm 295 cm 30 cm

Kızıl çam – 3 Grubu (PH4,5)

17032000 30032000 12042000
1Saksı 35 cm 36 cm 37 cm
2 Saksı 31 cm 32 cm 33 cm
3 Saksı 355 cm 355 cm 365 cm
4 Saksı 32 cm 32 cm 33 cm

Kızıl çam – 4 Grubu (PH6)

17032000 30032000 12042000
1Saksı 36 cm 37 cm 375 cm
2 Saksı 35 cm 355 cm 36 cm
3 Saksı 37 cm 38 cm 385 cm
4 Saksı 34 cm 355 cm 36 cm

Kızıl çam – 5 Grubu (PH5,5 -6)

17032000 30032000 12042000
1Saksı 30 cm 31 cm 31 cm
2 Saksı 34 cm 345 cm 345 cm
3 Saksı 37 cm 38 cm 38 cm
4 Saksı 33 cm 33 cm 335 cm

SONUÇLAR :

PH2 olan sularla sulananlarda hiçbir gelişme olmadı Yapraklarda dökülme görüldü İkinci ayın sonunda renkler matlaştı
PH4,5 asitli sularla sulananlar, ikinci ayın sonunda sarardılar
Yağmur suyu ile sulananlarda normal suya göre daha yavaş bir gelişme görüldü Tuğlarında küllenme ve dökülmelere rastlandı Kökler içeriye doğru kıvrılma özelliği gösterdi
Hava Kirliliği ve Asit Yağmurlarının Oluşturduğu Diğer Zararlar:
Hava : Ozan tabakası incelir Böylece güneşten gelen ültraviyole gibi zararlı ışınlar yere kadar ulaşır Bu da deri kanseri ve göz kataraktlarının oluşumuna yol açar
CO2, SO2 ve karbon monoksit gibi gazlar solunumu zorlaştırır Solunum yollarında çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur
İklim : CO2 ve SO2 gazlarının artması, sera etkisi yaparak, atmosfer sıcaklığının yükselmesine neden olur Bu durum, buzulların erimesine; deniz suyunun yükselmesine yol açar Kıyı ovaları sular altında kalır Bazı ürünlerin üretilmesi güçleşir
Su : Asitik yağışlar yerüstü ve yeraltı sularını kirlendirir Arkasından, bu suların ulaştığı göl ve denizler buralarda yaşayan canlılar (balık, bitki, kuş ) zarar görür Kirlenmiş kaynak suyunu içen, kirlenmiş göl veya denizdeki balıkla beslenen insan da bu kirlilikten nasibini alır
AntikYapıtlar :
Atmosfer Yağış Taş ve metal Sonuç

H2O+SO2 H2SO4 + Ca CaSo4+H2
(Sülfirikasit) (Kalker)

H2O + SO2 H2SO4 + 2Al Al2(SO4)3+3H2
(Aliminyum)

H2O + NO2 HNO3 + Al Al(NO3)2+3/2H2
(nitrikasit)
Görüldüğü gibi yere düşen asitli sular, taş ve metallerden yapılmış olan antik yapıtlarımızı da bozabilmekte, böylece insanlığın ortak mirasına zarar vermektedir
Tarihi bina ve yapılar son 20 yılda bir önceki 2000 yılına göre daha çok yıpranmıştır Efes’i ve Bergama’yı düşünün; bir süre sonra İngiltere’deki **stminister Manastır’ı gibi kopyalarını yapmak zorunda kalacağız Kaybettiğimiz geçmişimizi kaç dolara geri alabiliriz?

Kağıt ve tekstil de SO2 ve NOx gazlarını emiyor; emdikçe gevriyor Gerçekten, Britanya kütüphanesindeki kolleksiyonlardan % 5’i sülfür gazından zarar görmüştür
Toprak : Asit yağmurları topraktaki minarellerle tepkimeye girerek toprağın yapısını bozmaktadır Ayrıca, topraktaki su asitik özellik kazanmaktadır Yeni asitik ortama uymayan bitki türleri yok olurken, bir bölümü de asitli suyu bünyesinde depolamaktadır
Böylece;
Bitki örtüsünün azalması, bir taraftan erozyon ortamını hazırlarken, diğer taraftan da fotosentez olayının azalmasına ve sonucuda atmosferdeki CO2 tutarının artmasına neden olmaktadır
Asitli su ile sulanan sebze ve meyvelerle beslenen insan zarar görmektedir

ÖNLEMLER :

Hava kirliliği ve asit yağışlarının çevreye, özellikle bitkilere olan etkisinin kesin sonucu ve buna karşı isabetli önlemler alınmak isteniyorsa, çok sayıda bilimsel denemenin yapılması gerekir
Yakıtların (araç ve meskenlerde) kalitesi kontrol edilmeli
A ) Hava kirliliğine dayanıklı bitkiler (böğütlen, ıspanak, kızılcık,) ekilmeli
B) Kışın yaprak döken bitkiler ekilmeli
Kentlerin kurulma yerleri topografik açıdan iyi saptanmalı Başka bir anlatımla Yerleşmeleri (kent, köy,) çanak şeklindeki alanlardan uzaklarda kurmalıyız
Bacalara filitre takılmalı
Araçların bakımı zamanında yapılmalı
Alternatif enerji kaynakları kullanılmalı
(Güneş, rüzğar, gelgit, akıntılar, biyokütle, end ve evsel atıklar gibi)
Tüketim toplumu olduğumuz sürece yeni üretimlere yeni kirlenmelere neden olmamız kaçınılmazdır Onun için tüketim çılgınlığı yerine mevcutlardan haz almayı öğrenmeliyiz
Yakıtlardaki kükürt oranı azaltılmalı
Çevre insanlara öğretilmemeli; insanoğlu çevreyi içselleştirecek şekilde bizzat kendisi öğrenmeli
Kısaca; konunun sosyolojik, ekonomik ve politik boyutları aynı anda alınmalı ve hemen uygulamaya geçilmelidir Bunların içinde en önemli olanı ise yaşam ve eğitimi el ele tutuşturan uygulamalar olacaktır
Bu önlemler alınmadığı zaman en temiz kalan yerlerimizden biri olan Gökova Körfezi ve çevresi de son kurbanlardan biri olmaktan kurtulamayacaktır
Kirli hava ve asitik yağışlara etkileri yerel değildir Çünkü rüzgar kirli hava ve yağışları çok uzaklara taşıyabilmektedir Asit yağışları, düştüğü yerde kalmayıp akarsular ve denizler yoluylada dünyaya yayılmaktadır Onun için çözümler yerel değil, küresel olmalıdır Ancak öncelikle yerel düşünmeyi ve yerel davranmayı öğrenerek bu felaketten kurtulabiliriz

Alıntı Yaparak Cevapla

Asit Yağmurlarının Çevreye ( Tarihi Eserlere) Etkisi - Asit Yağmurlarının Zararları

Eski 09-11-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Asit Yağmurlarının Çevreye ( Tarihi Eserlere) Etkisi - Asit Yağmurlarının Zararları



Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd Doç Dr Nazım Koçu, geçmişle geleceği birbirine bağlayan tarihi eserlerin, hava kirliliğinin tehdidi altında olduğunu söyledi Dış ortamlarda bulunan tarihi ve kültürel eserlerin, hava kirliğinden etkilenmesinin, doğrudan hava şartlarına ve malzemenin dayanıklılığına bağlı olduğunu belirten Koçu, “Hava kirliliğini oluşturan duman, kum, toz, kükürtdioksit, karbonmonoksit ile otomobillerden çıkan zararlı gazlar, rüzgar yardımı ile eser üzerinde birikip kirli bir tabaka meydana getiriyor” dedi
Koçu, duman partiküllerinin isli bir tabaka oluşturup, suyun da etkisiyle tarihi eserlerin bozulmasını hızlandırdığını kaydederek, hava kirliliğinin oluşmasında sanayi tesisleri, konutların ısıtılması için kullanılan yakıtlar, ulaşım ve motorlu taşıtlar ve yeşil alanların yetersizliği gibi nedenlerin etkili olduğunu anlattı

ASİT YAĞMURLARI
Yağışların da tarihi eserler üzerindeki olumsuz etkisine değinen Koçu, doğal yapı taşlarının yüzeylerinde asitli yağış sularıyla oluşan sülfirik asidin malzeme tarafından emilmediğini ve bu asitlerden de en fazla kireç taşları, mermerler, traverten ve kalsit bağlayıcılı kum taşlarının etkilendiğini söyledi
Saf kumtaşı ve granitlerin ise asit yağmurlarından daha az etkilendiğini belirten Koçu, şunları söyledi: “Asidik karakterlerdeki yağışların tarihi eserlere etkisi, yağışın özelliğine, süresine ve sıcaklığına bağlı olduğu gibi, tarihi eserleri oluşturan yapı malzemesinin karakterine de bağlıdır Özellikle kış aylarında artan hava kirliliği sonucunda oluşan asidik yağmurlar, kültürel mirasın en önemlilerinden olan tarihi eserleri olumsuz yönde etkilemekte ve bozulmalarını hızlandırmaktadır Gelecek nesillere aktarmakla yükümlü olduğumuz kültürel mirasın özenle korunması ve bozucu etkilerden uzak tutulması gerekmektedir

AĞAÇLAR KORUYOR
Hava kirliliğinin neden olduğu tahribatın önüne geçilebilmesi için, öncelikle bireylerin bilinçlendirilmesi gerektiğini belirten Koçu, bunun yanı sıra özellikle ağaçlandırma çalışmalarına ağırlık verilmesinin yararlı olacağını kaydetti
Koçu, tarihi eserler üzerinde yapılan restorasyon çalışmalarının uygun ve aside dayanıklı malzemelerden yapılması ve ayrıca fiziksel bozucuların etkisinin azaltılması için eserlerin çevre düzenlemelerinin yapılmasının, eserlerin ömrünün uzatacağını sözlerine ekledi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.