Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ayrılır, çağ, çağlar, kaça, nelerdir, tarih, öncesi

Tarih Öncesi Çağlar Nelerdir? Tarih Öncesi Çağlar Kaça Ayrılır? Tarih Öncesi Çağ

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarih Öncesi Çağlar Nelerdir? Tarih Öncesi Çağlar Kaça Ayrılır? Tarih Öncesi Çağ



Tarih Öncesi Çağlar Nelerdir? Tarih Öncesi Çağlar Kaça Ayrılır? Tarih Öncesi Çağ
Tarih Öncesi Çağlar Nelerdir? Tarih Öncesi Çağlar Kaça Ayrılır? Tarih Öncesi Çağ
TARİH ÖNCESİ ÇAĞLAR

PALEOLİTİK ÇAĞ

Tarihöncesi uygarlığının gelişme sürecinde, kültürel evrelerin en uzunu ve buzul çağlarının kültürel karşılığı olan; insanlığın ilk ortaya çıkışından, MÖ yaklaşık 10000 yıl öncesine kadar süren arkeolojik çağ Bu çağda çaytaşı, çakmaktaşı, hayvan kemikleri ve ağaç gibi doğal maddelerden yapılan ilk aletlerin kullanılmaya başlandığı ve insanların mağara, kaya sığınağı gibi yerlerde "büyük gruplar"/"kalabalık aileler" biçiminde yaşadıkları bilinmektedir Paleolitik insan, besinini avcılık ve toplayıcılık yoluyla tüketime hazır olarak sağlamakta; kendisi besin üretmemekteydi Ateş, bu çağda bulunmuş ve çiğ yenemeyen besinleri pişirmeye, ısınmaya, yırtıcı hayvanlardan korunmaya yaramıştır Mağara ve kaya sığınaklarının duvarlarına çizilen resimler yine bu çağın belirgin özelliklerindendir Paleolitik Alt, Orta ve Üst olmak üzere üç alt döneme ayrılmaktadır Epipaleolitik Çağ ise, doğayı denetimi altına almaya başlayan insanın, besi üretimine geçişinin hemen öncesinde yer alan çağdır Anadolu ve Trakya için ise, bugüne kadar bilinen 212 Paleolitik/Epipaleolitik yerleşme arasında Yarımburgaz (İstanbul) ve Karain (Antalya) mağaraları, bu çağı en iyi yansıtan yerleşmelerdir

NEOLİTİK ÇAĞ (MÖ 8000-5500)

Son buzul çağının bitişiyle iklimde meydana gelen değişim daha ılıman ortamda yaşayan bitki ve hayvan türlerinin çoğalmasına olanak vermiş, günümüzdekine benzer doğal bir ortam oluşmuştur Arpa, buğday gibi bitkilerle koyun, keçi ve domuz gibi hayvanların yabani ataları bu ılıman ortamın flora ve faunasının arasına girmiştirBu olumlu değişimin sonucunda insanlık tarihinin ilk büyük devrimi olarak kabul edilen NEOLİTİK DEVRİM yaşanmıştır Neolitik devrim insan topluluklarının binlerce yıl boyunca geçimini sağladığı avcılık ve toplayıcılık yerine üretime başlaması yani tarım ve hayvancılığı öğrenmesidir Neolitik devrim elbette ki dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan değişik insan guruplarınca aynı anda yaşanabilmiş değildirElde edilen arkeolojik verilere göre, bu devrim ilk kez Ortadoğu’da ve MÖ 9000-7000 yılları arasında uzun bir süreç sonunda gerçekleşmiştir

Bu dönemde Anadolu’nun güney kesimlerinin uygun şartlara sahip olması ve sözü edilen bitki ve hayvan türlerinin doğal yaşama alanı olması nedeniyle Neolitik Çağın ilk kez burada başladığı düşünülmekte ve bu düşünce de arkeolojik verilerle sürekli olarak desteklenmektedir

İnsan topluluklarının bu dönemde üretime geçmesi bir dizi gelişmeyi de beraberinde getirmiştir Artık beslenmek için av hayvanlarının peşinde göçetmeye veya tükenen bitkilerin yerine yenilerini aramaya gerek kalmamış, aksine ekilen tohumların yetişmesini, üreyen hayvanların büyümesini uzun süre bir yerde bekleme gereği doğmuştur Bunun sonucu olarak da insanlar göçebe hayat tarzından yerleşik düzene geçmeye başlamışlar, ilk köy toplumları da böylece yavaş yavaş ortaya çıkmıştır Güneşte kuruyan çamurun sertleşmesinin öğrenilmesiyle ilk evler, daha sonra da kilin pişirilmesiyle çanak çömlek yapımı gelişmiştir

Neolitik Çağın ilk evresinde insanoğlu ilk yerleşimleri kurmuş olmasına rağmen henüz topraktan çanak çömlek yapma aşamasına gelememiştir Bu ihtiyacını ahşap ve taşları oyarak biçimlendirdiği kap kacaklarla sağlamışlardır Bu nedenle bu döneme ASERAMİK NEOLİTİK DÖNEM adı verilirBu dönemin başlıca merkezleri Çayönü, Nevala Çori, Aşıklıhöyük, Caferhöyük olarak sayılabilir

ÇAYÖNÜ

MÖ7300-6750 yılları arasında yerleşmeye sahne olan Çayönü özellikle mimarisiyle dikkat çeker Aseramik Neolitik döneme ait üç yapı katında ızgara ve hücre planlı iki değişik mimari yapılanmaya rastlanmıştır Erken döneme ait olan ızgara planlı yapılarda evlerin tabanı taş ızgaralar üzerine oturtulmuş, dallarla örtülen ızgaralar daha sonra çamur ile sıvanmıştır Bu şekilde yaratılan hava akımı sayesinde nemden korunma olanağı sağlanmıştır Daha geç dönem tabakalarında rastlanan hücre planlı yapılar ise birbirinden ayrı olarak bir meydan etrafına inşa edilmişlerdir İçinde dikili taşların bulunduğu böyle bir meydana ilk kez Çayönü’nde rastlanmıştır Meydanı çevreleyen binalardan ilk sıradakiler diğerlerinden daha büyük ve özel olarak muhtemelen törensel amaçlarla inşa edilmiştir Bu iki yapı türü arasında bir de ilginç olarak bir Ata Kültünün varlığını gösteren kesik kafataslarının bulunduğu yine dinsel amaçlı bir yapıya rastlanmıştır Bu yapının avlusunda bulunan sunak niteliğindeki bir taş insan ve hayvanların kurban edildiğini düşündürmektedir

Çayönü’nde ilk olarak buğdayın tarıma alındığı ve köpeğin evcilleştirildiği bilinmektedir Avcılık da üretimin yanında önemli bir şekilde yer almıştır Aletlerini yapmakta obsidyen ve çakmaktaşının yanısıra kemikten de yararlanmışlardır Ayrıca çevrelerinde buldukları bakırı da basit yöntemlerle işleyip kullanmışlardır

NEVALA ÇORİ

Üç yapı katına rastlanan yerleşmede 8-10 odalı ve hücre planlı yapılara rastlanmıştır Üzerinde kol kabartmalarının bulunduğu 3m yüksekliğindeki dikilitaşların ve bir insan yontusunun bulunduğu yuvarlak yapılı ve törensel işlevi olduğu düşünülen yapı dikkat çekicidir

AŞIKLI HÖYÜK

MÖ 7 binin ilk yarısına ait yerleşmelerin bulunduğu höyük Aseramik Neolitik Dönemin ilginç yerleşmelerinden biridir Henüz üretime geçilmediği halde yerleşik düzene planlı bir şekilde geçilmiştir Bu durum buraya yerleşenlerin daha önce başka bir yerleşim kurduklarını göstermektedir Ayrıca yapı malzemesi olarak çevrenin özgün malzemesi olan taş yerine yapay olarak elde edilen ker***in kullanılması da bu düşünceyi desteklemektedir Aşıklıhöyük’de evler gruplar halinde tek, iki veya üç gözlü olarak inşa edilmiş olup aralarında sokaklara rastlanmıştır Yakınlarında bulunan Melendiz Dağı kaynaklı Çiftlik yöresi obsidyenini işlemişler ve önemli ölçüde ticaretini yapmışlardır Ticaretten elde ettikleri gelir ve çevrelerinde bulunan av hayvanlarının bolluğu nedeniyle üretimle uğraşmadıkları düşünülmektedir

NEOLİTİK DÖNEM

Aseramik Neolitik dönemden sonra insanlar yavaş yavaş kilin özelliklerini keşfetmeye başladılar Kilin şekillendirilip ateşte pişirilmesiyle seramikli dönem başlamış oldu Bu dönem seramikleri monokrom olarak yapılmıştır Acemice pişirme teknikleri yüzünden genellikle dışları siyah, içleri ise kırmızı kalmaktaydıSeramikli Neolitik Erken ve Geç Neolitik olmak üzere iki evrede incelenmektedir

ERKEN NEOLİTİK DÖNEM

Bu dönem yerleşmeleri daha çok Anadolu’nun güney yörelerinde yoğunlaşmışlardır Çatalhöyük binden fazla konut ve 6000’e ulaşan nüfusu ile Yakın Doğunun en büyük Neolitik yerleşmesi olarak kabul edilmektedir Biri doğuda diğeri batıda olmak üzere iki höyükten oluştuğu için bu adı almıştır Erken Neolitik tabakaları doğu höyüktedir MÖ6250-5400 yıllarına tarihlenen Çatalhöyük Konya Ovasının en verimli yerine kurulmuştur Hasan Dağı kaynaklı zengin obsidyen yataklarına da yakın olan Çatalhöyük bu avantajı hem obsidyen işlemede hem de obsidyen ticaretinde iyi kullanmıştır

Çatalhöyük evleri taş temeller üzerine ker***ten, tek katlş ve düz damlı olarak inşaa edilmişlerdiEvler birbirlerine bitişik olarak yapıldıkları için aralarında sokaklar bulunmuyordu Fakat evler arasında yer yer büyük avlular bulunmaktaydı Ulaşım düz damlar üzerinden sağlanmaktaydı Evlerde kapı pencere gibi oluşumlar bulunmamaktadır Evlere giriş dam üzerindeki bir açıklıktan sağlanmakta ve bu açıklık aynı zamanda baca görevini görmekteydi Evlerin içlerinde ocak, fırın, küçük depolar ve oturma yatma gibi işlevleri olan sekiler bulunmaktaydı Ölüler bu sekilerin altına bacaklar karına çekik (hoker) durumda ve sepetler içerisinde gömülmekteydi 20-25 metrekare genişliğindeki dikdörtgen planlı bu evlerin yanısıra daha büyük ve daha özel yapıldıkları farkedilen binalar bulunmaktaydı Sayıları 63’ü bulan bu yapıların duvarları beyaz kille sıvanmış daha sonra da av, tapınma ve daha birçok konudaki renkli fresklerle bezenmişlerdir Tapınak olarak nitelenen bu yapılardan ele geçen pişmiş topraktan yapılmış kadın figürinleri bir Anatanrıça inancının varlığına işaret etmektedir Yine bu yapılarda Anatanrıçanın doğa üzerindeki egemenliğini simgeleyen arslan, boğa, geyik gibi vahşi hayvan figürin ve kabartmalarına da rastlanmıştır

Avcılığın önemi sürmesine rağmen tarım ve hayvancılık oldukça ilerlemiştir Buğday, arpa, mercimek, bezelye gibi ürünler tarıma alınmıştı Önce büyük baş hayvanlar daha sonra da koyun ve keçi evcilleştirilmiştir Seramikler elde biçimlendirilip tek renkli olarak, kalın çeperli, ağır ve basit şekillerde yapılmışlardır Seramiklerin yanında dokumacılık ve sepetçiliğin varlığı mezar buluntularından anlaşılmaktadır

Bu dönemin diğer önemli merkezleri arasında Köşkhöyük(Niğde), Erbaba (Beyşehir), Kuruçayhöyük (Burdur), Yümüktepe(Mersin), Gözlükule (Tarsus) sayılabilir

GEÇ NEOLİTİK DÖNEM

Bu dönem ekonomisinde avcılığın yeri oldukça azalmış, bunun yerine kuru tarım yaygınlaşmıştır Çanak çömlek yapımı da iyice yaygınlaşmış, elde biçimlendirmenin devam etmesine rağmen daha ince çeperli, daha iyi pişirilmiş, kahve, gri, devetüyü renklerinde seramikler yapılmıştır Oldukça az sayıda krem astar üzerine kımızı bezemeli kaplara da rastlanmıştır İlk olarak insan başı ve hayvan biçimli kaplara da bu dönemde rastlanır Yaşama biçiminin değişimiyle birlikte inanç sisteminde de değişiklikler ortaya çıkmıştır Av ile ilgili sahneler unutulmuş yerine üreme, çoğalma kaygısı ile ilgili olarak Anatanrıça inancı yaygınlaşmıştır Kadının doğurganlığı ön plana çıkmış, avcılıkla birlikte doğumdaki rolü henüz bilinmeyen erkek ikinci plana itilmiştir Ortak kutsal alanlarda azalmış, ölüleri yerleşme dışına gömme geleneği başlamıştır

Çatalhöyük, Hacılar, Can Hasan, Kuruçay, Gözlükule, Yümüktepe, Fikirtepe bu dönemin önemli yerleşmelerindendir Geç Neolitik dönemin sonlarında Konya Ovası ve Göller Yöresi yerleşmeleri nedeni bilinmeyen birtakım yıkıcı felaketten olumsuz olarak etkilenmişlerdir Birçok yerleşme yeri büyük yangınlardan sonra terk edilmiş, batıya taşınan Çatalhöyük gibi kimileri de yer değiştirmiştir


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.