Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çeşitleri, denir, nelerdir, neye, virüs, virüsler

Virüs Nedir? Virüs Çeşitleri Nelerdir? Virüs Neye Denir? Virüsler Nelerdir?

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Virüs Nedir? Virüs Çeşitleri Nelerdir? Virüs Neye Denir? Virüsler Nelerdir?



Virüs Nedir? Virüs Çeşitleri Nelerdir? Virüs Neye Denir? Virüsler Nelerdir?
Virüs Nedir? Virüs Çeşitleri Nelerdir? Virüs Neye Denir? Virüsler Nelerdir?

Virüsler değişik biçimlerde sınıflandırılmaktadır; aşağıda sadece virüslerden bazı örnekler verilmiştir
DOSYA VİRÜSLERİ

Bu virüsler aslında programların kendisine denilmektedir Bunlar silinebilir dosyaları (genelde COM ve EXE uzantılı dosyaları ) etkilemekte ve o dosya silindiği anda virüs de harekete geçmektedir Bu virüsler, virüsten etkilenmiş dosyaların disket alışverişi sonucu yayılmaktadır
BOOT SEKTÖR VİRÜSLERİ

Bu virüsler çok yaygındır; ancak engellenmesi de bir o kadar kolaydır Bir boot sektörü virüsü, içinde virüs olan bir disketin sürücüde bırakılması ve bilgisayarın tekrar açılmasıyla bilgisayara sızmaktadır Bilgisayar açılırken disketten boot etmeye çalışır ve virüs disketten sisteme girer Bu tip virüsleri önlemek için; bilgisayarı açarken sürücüde bir disket olmadığından emin olmak gerekir Çünkü bu virüsler, fabrika etiketli orijinal yazılımlarda bile bulunabilir

MAKRO VİRÜSLER

Bunlar son zamanlarda bilgisayarlarda en çok karşımıza çıkan virüslerdendir Bazıları gerçekten zararlı olurken, bazıları ise kelime işlemci dökümanları şablonlara dönüştürmek veya dökümanların çeşitli yerlerine rastgele "Wazoo" yazmak gibi sadece insanın sinirini bozan şeyler yapmaktadır Bu gibi şeyler, kullanılan bilgilere zarar vermese de üretkenliği etkilediği için zararlı sayılmaktadır Bir makro virüs, kelime işlemci veya veri tabanı programlarının dili olan makro dilinde yazılır Bir makro dilinin nasıl kullanıldığını öğrenmek ise kolaydır, bu da bir virüs yaratmanın oldukça kolay olması anlamına gelir Bu virüslerin bu kadar çok yayılmasının nedeni tek bir kelime işlemci veya veri tabanı dökümanını birden fazla kullanıcının kullanmasından kaynaklanır Makro virüslerin çoğu virüslü dökümanın bir elektronik posta mesajı ile bir ofis ağı veya Internet aracılığıyla aktarılması ile yayılmaktadır POLYMORPHİC VİRÜS

Her bulaşmada kendisini değiştirmektedir Bu tür virüslerin imzaları sürekli değiştiği için, hem de bu değişiklik sıklıkla rasgele bir şekilde yapıldığı için normal imza yöntemiyle arandıklarında tespit edilemeyebilir Antivirüs programları bu tür virüsleri yakalamak için tahmin yürütmeye dayalı özel teknolojiler kullanmaktadır STEALTH (CASUS) VİRÜSÜ

Kendisini antivirüs programlarından korumak için özel yöntemler kullanmaktadır Bu tür virüsler çoğunlukla DOS'u etkilemektedir EVCİL VİRÜS

Çoğunlukla araştırma laboratuarında yaşamaktadır Dış dünyaya çıkamamıştır (Simon, Barry ve Erözen,Aybars 1997; Erkun, Rıza Cem 1997; PC Magazine Türkiye 1999


Alıntı Yaparak Cevapla

Virüs Nedir? Virüs Çeşitleri Nelerdir? Virüs Neye Denir? Virüsler Nelerdir?

Eski 09-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Virüs Nedir? Virüs Çeşitleri Nelerdir? Virüs Neye Denir? Virüsler Nelerdir?



Virüs
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Virüs, bakterilerden küçük olan ve konak olarak canlılar dünyasının her üç üst âlemini (Archaea, Bacteria, Eukarya) de kullanabilen parazit nitelikli enfeksiyon ajanlarının genel adıdır

Virüs, canlı hücreleri enfekte edebilen mikroskopik taneciktir Virüsler ancak bir konak hücreyi enfekte ederek çoğalabilirler En temel haliyle bir virüs, kapsit adlı bir protein örtü içinde bulunan genetik malzemeden oluşur Ökaryot (hayvan, mantar ve bitkiler) ve prokaryotlar (bakteri ve arkaeler) virüsler tarafından enfekte edilebilirler Bakterileri enfekte eden virüsler bakteriofaj veya kısaltılmış olarak fajdiye adlandırılırlar Sözcük Latince virus (zehir) sözcüğünden türemiştir; sıfat hali viraldir Virüslerin incelendiği bilim dalına viroloji denir; bu dalın bilim insanları da virologlardır Virüsler birçok insan hastalığına neden olurlar; bunlara AIDS, grip ve kuduz örnek verilebilir Bu tür hastalıkların tedavisi zordur, çünkü antibiyotikler virüslere etki etmezler ve az sayıdaantiviral ilaç bilinmektedir Viral hastalıkları engellemenin en iyi yolu, bağışıklık geliştirmeye yarayan aşıdır
Virüslerin canlı olup olmadığı uzun boylu tartışılagelmiştir Hayat tanımının genel kabul görmüş olan tüm kıstaslarını karşılamadığı için çoğu virolog onları cansız sayar Konak hücre dışında çoğalamadıklarından, zorunlu hücre içi parazitlerine benzerler ama parazitlerden farklı olarak virüsler gerçek organizma sayılmazlar Diğer farklılıkların yanısıra, virüslerin hücre zarı ve kendi metabolizmaları yoktur Canlı sayılan bazı organizmalar da virüsler gibi hem canlı hem cansızların özelliklerine sahip olduklarından bu konuda kesin bir yanıt bulmak zordur Virüsleri canlı sayanlara göre onlar Theodore Schwann tarafından öne sürülmüş hücre teorisinin bir istisnasıdırlar, çünkü virüsler hücre değildirler

Konu Başlıkları
  • Keşif
  • Kaynakları
  • Sınıflandırma
  • Yapı
    • Büyüklük
  • Genetik malzeme
  • Çoğalma
  • Canlılık tartışması
  • Virüsler ve hastalık
  • Tespit, saflaştırma ve tanı
  • Korunma ve tedavi
  • Uygulama alanları
    • Biyoloji
    • Silah
Keşif

Bilgisayarda yaratılmış adenovirüs resmi

Kuduz gibi viral hastalıklar, insanları asırlarca etkilemiştir Eski Mısır'da çiçek hastalığı olduğuna dair hiyeroglif kanıtlar vardır Ancak, bu hastalıkların nedeni ancak yakın zamanlarda keşfedilmiştir 1717'de Osmanlı İmparatorluğu'nda İngiliz sefirinin eşi olan Mary Montagu, Türk kadınlarının çiçek hastalığına karşı çocuklarını aşıladığını gözlemlemiştir 18 yy sonlarında Edward Jenner, daha evvel inek çiçeği hastalığı geçirmiş Sarah Nelmes adlı bir sütçü kadının, benzer bir hastalık olan çiçek hastalığına bağışıklığı olduğunu farkedip, bu gözlemine dayanarak ilk başarılı aşıyı geliştirmiştir Uzun süreli bir aşı kampanyası sonucunda Dünya Sağlık Örgütü1979'da çiçek hastalığının ortadan kalktığını ilan etmiştir
19 yy sonlarında Charles Chamberland porselenden yapılmış bir filtre imal etmiştir[4] ve bu filtre ilk tanımlanmış virüs olan tütün mozaik virüsünün araştırılmasında kullanılmıştır Kısa bir süre sonra Dimitri İvanovski enfekte olmuş tütün bitkilerinin yapraklarından elde edilen özütün, içindeki bakteriler bu filtreden geçirilerek arındırıldıktan sonra dahi sağlıklı bitkileri hasta edebildiğini göstermiştir Yaklaşık aynı zamanda, başka araştırmacılar da filtrelenebilen enfeksiyöz etmenlerin varlığını belgelemiş ve başka deneylerle de virüslerin bakterilerden farklı olduğunu, fakat canlılarda hastalık yapabildiklerini göstermişlerdir "Virüs" terimi, ilk olarak Hollandalı mikrobiyolog Martinus Beijerinck tarafından kullanılmıştır
20 yy başlarında Frederick Twort, bakterilerin virüslerin saldırısına uğrayabildiğini keşfetmiştir Ondan bağımsız olarak çalışmakta olan Felix d'Herelle, virüs çözeltisinin agar üzerine yayılmış ince hücre kültürlerinde ölü hücrelerden oluşan bölgelere yol açtığını göstermiş ve ölü bölgeleri sayarak süspansiyondaki virüs sayısını hesaplayabilmiştir Virüsleri görmek ise elektron mikroskopunun icadı ile mümkün olmuştur 1935'te Wendell Stanley tütün mozaik virüsünü kristalleştirip onun başlıca proteinden oluştuğunu göstermiştir Kısa bir süre sonra virüs, protein ve nükleik asit
kısımlarına ayrıştırılmıştır
Kaynakları
Modern virüslerin kaynakları bilinmemektedir Tüm virüslerin varlığını açıklayabilecek tek bir mekanizma olmayabilir Virüsler iyi fosilleşmediği için, onların nasıl ortaya çıkmış olabileceğine dair hipotezlerin oluşturulmasında moleküler teknikler yararlı olmuştur Halen iki ana hipotez vardır:
  • Birkaç genden oluşan virüsler canlı organizmaların genomlarından kaynaklanan nükleik asit parçaları olabilir Genetik malzemeleri plazmid veya transpozon gibi aktarılabilir genetik elemanlardan türemiş olabilir, çünkü bunlar genomların içinde yer değiştirebilir, genomlara girip çıkabilir
  • Büyük genomlu virüsler (Poxviridae gibi), bir zamanlar kendilerinden daha büyük konak hücrelerde parazitlik yapan küçük hücreler olabilirler Zaman içinde parazitik hayat tarzları için gerekli olmayan genler ters evrim süreci içinde kaybolmuş olabilir Ricketsia ve Chlamydia bakterileri konak hücreler içinde çoğalan canlı hücrelerdir Bu bakterilerin varlığı bu hipotezi desteklemektedir, çünkü hücre dışında yaşamalarına olanak sağlayan genlerini kaybetmiş olmaları muhtemel görünmektedir
Virüslerden daha da basit yapıya sahip olan enfeksiyöz tanecikler arasında viroid, uydu virüs ve prionlar sayılabilir

Sınıflandırma
Fosillerinin olmaması ve virüslerin canlı olup olmadığı tartışmaları nedeniyle taksonomide virüslerin sınıflandırılması sorunlu olmuştur Biyolojik sınıflandırmadaki üst âlemlerin (domain) içine kolayca yerleştirilemedikleri için sınıfları takımAcytota adı önerilmiştir Bu öneriye göre virüsler Bakteria, Arkea ve Eukaryota üst âlemlerine denk bir taksona aittirler Halen her familya bir takımın içinde yer almamaktadır ve her cins de bir familyanın içine yerleştirilmemiştir basamağından başlatılmıştır Ancak, bir üst âlem ismi olarak
Bir sınıflandırma örneği olarak su çiçeği virüsü Herpesviridae familyası, Alphaherpesviridae alt familyası ve Varicellovirus cinsine aittir Takım olarak yerini almamıştır
İsimlendirmede genel yapı şöyledir:
Takım (-virales) Familya (-viridae) Altfamilya (-virinae) Cins (-virus) Tür (-virus)Uluslararası Virüs Taksonomi Komitesi (International Committee on Taxonomy of Viruses, ICTV) mevcut sınıflandırma sistemini oluşturmuş ve familyaların homojenliğini sağlamak amacıyla virüslerin bazı özelliklerine daha fazla ağırlık verilmesi yönünde yönergeler hazırlamıştır Taksonomların bir virüsün takımını belirlerken içerdiği nükleik asit türüne, nükleik asitin tek mi, çift sarmallı mı olduğuna, ve bir zarının olup olmadığına dikkat etmesi gerekmektedir Bu üç ana özelliğin ardından diğer yönleri göz önüne alınabilir: konak tipi, kapsit şekli, bağışıksal özellikleri ve neden olduğu hastalık tipi
Bu sınıflandırma sistemine ek olarak Nobel ödüllü biyolog David Baltimore, Baltimore sınıflandırması sistemini geliştirmiştir Bu sistemde virüsler, çoğalma ve genom tiplerine bağlı olarak yedi gruptan birinde yer alırlar Modern sınıflandırmada ICTV sistemi, Baltimore sistemi ile beraber kullanılır

Yapı
Bir bütün virüs taneciği, virion olarak da adlandırılır, aslında bir gen taşıyıcısından fazla bir şey değildir; kapsit olarak adlandırılan bir protein örtü ile çevrili nükleik asitten ibarettir Kapsit, viral genom tarafından kodlanan proteinlerden oluşur, şekli ise virüsün morfolojik ayrımında kullanılır Protomer olarak adlandırılan protein birimler kendi kendilerine bir araya gelerek kapsiti oluştururlar, bu süreçte genomun bir katkısı olmaz Ancak, bazı virüsler kapsidin oluşmasına yardım eden proteinler kodlar Nükleik asitle temas halinde olan proteinler nükleoprotein olarak adlandırılırlar, nükleik asitle temas halinde olan kapsit proteinlere nükleokapsit denir
Genel olarak dört ana virüs morfoloji tipi vardır:

1 Sarmallı virüsler

Sarmallı kapsit şeması

Sarmallı kapsitler merkezî bir boşluk etrafına dizilmiş, spiral merdiven gibi bir yapı oluşturan, tek tip bir protomerden oluşur Bu düzenden çubuk şekilli virionlar meydana gelir, bunlar kısa ve bükülmez, veya uzun ve esnek olabilirler Uzun sarmallı tanecikler dış güçler tarafından kırılmamak için esnek olmak zorundadır Genetik malzeme korunaklı bir şekilde tüpün içinde yer alır Sarmallı kapsitin uzunluğu içindeki nükleik asiitn uzunluğu ile ilintilidir, çapı ise protomerlerin toplam uzunluğu ve yerleşme düznüyle iliskilidir İyi çalışılmış olan tütün mozaik virüsü bir sarmallı virüs örneğidir

2 İkosahedral virüsler

İkosahedral virionların elektron mikrografı

İkosahedral kapsit simetrisi az büyültme ile bakılınca küresel bir görünüm verir ama aslında kapsomerler düzenli bir geometrik düzen içinde yerleşiklerdir, bir futbol topuna benzerler Kapsomerler, protomerlerin beş veya altı kopyasından oluşan halkasal yapılardır Bunlar kovalent olmayan bağlarla birbirleriyle birleşerek viral nükleik asiti içlerine alırlar Ancak, bu kapsitler, sarmal kapsitler kadar sıkı bir şekilde nükleik asidi sarmazlar ve bir veya iki protomerden oluşabilirler İkosahedral yapı, R Buckminster-Fuller tarafından jeodezik kubbe tasarımında da kullanılmıştır Tek tip yapı taşı kullanarak dayanıklı ve kapalı bir yapı oluşturmanın en verimli yoludur
Küresel bir virüs meydana getirmek için gereken protein sayısına T-sayısı denir, bu sayı proteın sayısının 60 katıdır Hepatit B virüsü durumunda T-sayısı 4'tür, dolayısıyla kapsiti oluşturmak için 240 protein birleşir

3 Örtülü virüsler

Örtülü HIV'in şekli

Protein kapsite ek olarak bazı virüsler hücredeki zarlardan birinin (hücrenin dış zarı veya, çekirdek, endoplazmik retikulum gibi hücrenin içindeki yapılardan birinin zarının) değişime uğramış bir biçimini de ele geçirip viral örtü denen bir lipit zar elde ederler Bu zarda bulunan proteinler hem viral, hem konak genom tarafından kodlanmıştır, ama zardaki lipit ve karbonhidratlar tamamen konağa özgüdür Grip virüsü ve HIV bu stratejiyi kullanırlar Örtü, virionları kimyasallara ve enzimlere karşı korur, bu yüzden örtülü viruslerin sadece kapsidi olan virüslere kıyasla bir üstünlüğü vardır Üzerinde bulunan proteinler arasında reseptör işlevi gören glikoproteinler de bulunabilir Bunlar sağlıklı hücrelerin virionları "dost" olarak algılayıp onları hücre içine almalarını sağlayabilir Çoğu örtülü virüs enfeksiyon yapabilmek için örtüsüne muhtaçtır

4 Karmaşık virüsler

Bacteriofaj şeması

Bu virüslerin kapsitleri ne sırf sarmallı, ne sırf ikosahedraldir, ayrıca protein kuyruk veya karmaşık bir dış duvar gibi yapılara sahiptirler Bazı bakteriyofajların ikosahedral bir kafaya bağlı sarmallı bir kuyruktan oluşan karmaşık bir yapıları vardır Kuyruğun ucunda altıgen şekilli bir plaka, ondan da dışarı doğru uzanan protein lifler vardır Çiçek virüsgiller (Poxviridae'ler) ender morfolojiye sahip büyük, karmaşık virüslerdir Viral genom nükleoit olarak adlandırılan merkezi bir diskin içindeki proteinlere bağlıdır Nükleoit, bir zar ve işlevi bilinmeyen iki yan cisimle çevrilidir Virüsün, üzeri kalın bir protein tabakasıyla kaplı bir dış zarı vardır Viral tanecikler ovoid ile tuğla biçim arasında değişebilen bir biçimsel çeşitlilik gösterir

Büyüklük

Virüslerin diğer canlılar ve biyomoleküllere göreceli olarak büyüklük dağılımı

Bir virüsün büyüklüğünün bir pireninkine oranı, bir insanın boyununun Everest dağının iki katı yükseklikte bir dağın yüksekliğine olan oranına yaklaşık eşittir Bazı filoviruslerin toplam uzunluğu 1400 nm'yi bulur, ama kapsit çapları sadece 80 nm'dir Üzerinde çalışılmış virüslerin çoğunluğunun kapsit çapı 10 ile 300 nanometre arasındadır Çoğu virüs ışık mikroskobuyla görülemeyecek kadar küçük olmakla beraber bazıları en küçük bakterilerden daha büyüktür ve yüksek büyültme altında görülebilirler Virüs taneciklerin gözlemlenmesinde hem tarama hem de transmisyon elektron mikroskobu yaygın olarak kullanılır
Normal virüslerin büyüklükleri konusunda yukarıda verilen rakkamlara bir istisna, 400 nm çaplı mimivirüslerdir Bunlar viral genom büyüklüğünde 1000 gen (bazı bakterilerin sadece 400 geni vardır) ve 12 megabaz uzunluk ile rekor büyüklüğe sahiptir Büyük genomları hem prokaryot hem de ökaryotlarda korunmuş pek çok gen içerir Bu virüslerin keşfi, virüsleri sadece hareketli genetik elemanlar olarak gören mevcut bakış açısına bir tezat oluşturmuş, birçok bilim insanının canlı organizmalarla virüsler arasındaki tartışmalı sınırı yeniden gözden geçirmeye itmiştir

Genetik malzeme

Poliyoma virüsü virionlarının elektron mikrografı

Virüslerde hem DNA hem RNA bulunabilir ama genelde ikisi birden olmaz Bunun bir istisnası insan sitomegalovirüsüdür, onda bir DNA çekirdek ve birkaç mRNA parçası bulunur Virüslerde bulunan nükleik asit, türüne bağlı olarak tek veya çift iplikli olabilir Dolayısıyla virüslerde dört olası nükleik asit türü de vardır: Çift iplikli DNA, tek iplikli DNA, çift iplikli RNA ve tek iplikli RNA Hayvan virüslerinde bu kombinezonların hepsi gözlemlenmiştir, bitki virüslerin ise genelde tek iplikli RNA'ya sahiptirler Bakteriyofajlarda genelde çift iplikli DNA olur Ayrıca, virüs nükleik asitleri arasında doğrusal da halkasal da olanlar vardır
Genom büyüklüğü viral türler arasında büyük çeşitlilik gösterir En küçük genom yalnızca dört protein kodlar ve yaklaşık 106 dalton ağırlığındadır, en büyüğü ise yüzden fazla protein kodlar ve 108 dalton ağırlığındadır Bazı virüs türlerinin genomunda sitozin yerine hidroksimetilsitozin gibi anormal nükleotitler bulunur
Tek iplikli RNA virüslerindeki zincirler ya pozitif anlamlı (artı iplikli de denir), ya da negatif anlamlı (eksi iplikli denir) olarak adlandırılabilir, viral mRNA'yı tümleyici olup olmadıklarına bağlı olarak Pozitif anlamlı viral RNA, viral mRNA'nın aynısıdır ve derhal konak hücre tarafından çevirisi yapılabilir Negatif anlamlı viral RNA, mRNA'yı tümleyici olduğu için bir RNA polimeraz tarafından önce pozitif anlamlı RNA'ya dönüştürülmesi gerekir, çevrilebilmek için
Çift iplikli RNA genomlarının hepsi ve bazı tek iplikli RNA genomları parçalıdırlar, yani ayrı parçalardan oluşurlar Her parça bir protein kodlayabilir ve bu parçalar genelde bir kapsidin içinde yer alırlar Enfeksiyöz olmak için bu genom parçalarının hepsinin aynı virion içinde yer alması gerekmez, brom mozaik virüs'de görüldüğü gibi

Çoğalma
Viral topluluklar hücre bölünmesiyle büyümezler çünkü hücresel değillerdir; konak hücrenin metabolizması ve mekanizmasını kullanarak kendilerini kopyalarlar Litik veya lisojenik döngüleri olabilir, bazı virüslerde bunların ikisi de olabilir Bir virüs hücreyi öldürmeden ona zarar verici etkiler gösterebilir, bunlara sitopatik etkiler denir
Litik döngüde (örneğin T4 fajında), virüsün etkisiyle konak hücreler virüsün çoğalması için gerekli olan proteinleri imal etmeye başlarlar Proteinlerin yanısıra virüs genomunun da çoğaltılmasını sağlar Bunun için kullanılan yöntem virüsün genom tipine bağlıdır Oluşan yeni virionlar kendiliklerinden bir araya gelebildikleri gibi moleküler şaperonların yardımıyla da oluşabilirler Genom kopyalandıktan ve kapsit oluştuktan sonra virüs, yeni virionların salınabilmesi için hücrenin parçalanmısını sağlar Bazı virüsler ise hücreyi parçalamak yerine, eksositoz adı verilen yolla, hücre zarından geçerek dışarı salınırlar, bu arada hücre zarının bir kısmını da viral örtü olarak alırlar
Buna tezat olarak, lisojenik döngüde hücre parçalanmaz, viral genom konak DNA ile bütünleşir ve onunla beraber çoğalır Virüs hücrenin yavrularına aktarılır konak hücrenin bir parçası haline gelen virüs uzun bir süre öyle kalabilir, ama uygun şartlarda tekrar aktif hale gelip litik döngüye geri girebilir

Bakteriyofajların renklendirilmiş elektron mikrografı

Bakteriofajlar kendilerine has bakterileri enfekte ederler, bunun için bakterinin yüzeyünde bulunan reseptör proteinlere bağlanıp hücrenin içine girerler Kısa bir süre içinde, bazen birkaç dakikada, bakterinin polimerazları viral mRNA'nın proteine çevirisine başlarlar Bu proteinler ya yeni virionları oluşturular, ya yeni virionların oluşmasına yardımcı olurlar veya hücre parçalanmısını sağlarlar Viral enzimler hücre zarını parçalarlar ve T4 fajı durumunda, enfeksiyondan yirmi dakika sonra üç yüzden fazla faj salınır
Hayvan DNA virüsleri, (herpes virüsleri gibi) konak hücrenin içine endositoz yoluyla girerler Genelde, virüs uygun bir hücre zarı reseptörü ile tesadüfi bir çarpişma sonucunda ona bağlanır sonra da hücre içine alınır Viral genom kapsitten dışarı salınır ve konak polimerazlar viral mRNA'yı okumaya başlarlar Yeni virionlar ya hücre paçalanması ya da hücre zarında tomurcuklanarak hücreden dışarı salınırlar
Hayvan RNA virüsleri çoğalma mekanizmalarına bağlı olarak üç farklı gruba ayrılabilirler RNA'nın tek veya çift iplikli olması, ve tek iplikli olması durumunda onun polaritesi, virüsün çoğalma mekanizmasını belirler Tek iplikli RNA'lar pozitif veya negatif anlamlı olabilirler, ayrıca çift iplikli RNA virüsleri vardır Bazı RNA virüslerinin içinde DNA vardır ama çoğalmak için önce RNA'ya kopyalanırlar RNA virüsleri çoğalmak için virüs tarafından kodlanan bir RNA replikaz enzimine muhtaçtırlar
Retrovirüsler ters transkripsiyon yoluyla çoğalırlar, yani bir RNA şablonundan DNA oluşurtururlar RNA genomlu virüsler bir DNA ara ürün aracılığıyla çoğalırlar, DNA genomlu olanlar ise bir RNA molekülü oluşturarak çoğalırlar Her iki tip ters trasnkripsiyon virüsü de nükleik asit dönüçümü üçün ters transkriptaz enzimi kullanırlar

Canlılık tartışması

Rotavirüs virionları

Virüsler ve canlı hücreler, DNA veya RNA, ve proteinler gibi ortak bileşiklere sahiptirler Lakin biyokimyacı Wendel Stanley'nin tanımına göre virüsler biyolojik moleküllerden "basit" oluşumlardır Organik moleküllerin kendi kendilerine yapısallaşma özeliklerinin bir sonucudurlar ve dolayısıyla canlı sayılmazlar François Jacob da virüsler hakkında "bir kültür ortamına yerleştirildiklerinde virüslerin bir metabolik faaliyeti yoktur, enerjiyi ne üretebilirler ne de kullanabilirler, ne büyür ne çoğalabilirler, canlıların bu ortak özelliklerinden hiç biri yoktur onlarda" der Virüsler ancak canlı bir hücrenin enzimlerini kullanarak çoğalabilirler Ayrıca, virüsler DNA veya RNA'dan birine sahip olsalar da, canlı hücrelerde olduğu gibi bunların ikisi birden yoktur
Öte yandan son yıllarda yapılan yeni keşifler virüslerin canlılığı hakkındaki tartışmayı yeniden gündeme getirmiştir Amipleri enfekte eden Mimivirüsün 1200 geni vardır, ki bu rakkam bazı bakterilerin gen sayısından daha fazladır Bu virüslerin genleri arasında normalde virüslerde bulunmayan, canlı hücrelerde bulunan 30 kadar gen vardır, örneğin protein sentezi ve DNA tamirinden sorumlu enzimleri kodlayan
Virüslerin canlı olup olmadığı tartışması sürmektedir Sorunun cevaplandırılması için "hayat nedir?" sorusunun cevabı gerekmektedir Zooloji ve botaniğe dayalı kıstaslara göre virüsler canlı değildir Ancak, bu çıkarım canlı olduğu kabul görmüş varlıkların özelliklerinden genelleme yaparak elde edilmiştir ve yıllar boyunca keşfedilmiş, gittikçe daha küçük canlı türlerini göz önüne alarak sürekli değiştirilmiş tanımlara dayalıdır Eğer hayat temel ilkelere göre tanımlanırsa, canlılığın en temel kıstası çoğalma yeteneğidir Virüsler çoğalabildiklerine göre canlı oldukları, veya konak hücreler olmadan çoğalamadıkları için canlı olmadığı iddia edilebilir Öte yandan pek çok canlı da diğer canlıların ürettiği gıdalar olmadan ne büyüyebilir ne çoğalabilir Virüslerin canlı olup olmadığı kullanılan hayat tanımına bağlıdır

Virüsler ve Hastalık

Ebola virüsü

Marburg virüsü

Virüslerin neden olduğu yaygın hastalıklara örnek olarak soğuk algınlığı, grip, su çiçeği ve uçuk gösterilebilir Virüslerin neden olduğu daha ciddi hastalıklar arasında Ebola, AIDS, çiçek gibileri örnek verilebilir Ebola virüsü kanamalı ateşe neden olur Virüslerin hastalık yapma yeteneğine virülans denir
Virüslerin hastalığı meydana getirmesine sağlayan çeşitli mekanizmalar vardır Hücresel seviyede bunların başlıcası hücrenin parçalanması (lizis) sonucu ölümüdür Çok hücreli canlılarda yeterince çok sayıda hücre ölürse canlının kendisi de bundan etkilenmeye başlar Çoğu virüsler homeostaz bozulmasına neden olur, ama bazıları nispeten zararsız bir şekilde canlının içinde varlıkların sürdürebilirler Bunun bir örneği uçuk yapan herpes simpleks virüsünün insan vücudunda inaktif olarak bulunmasıdır Bazı virüsler girdikleri hücre uygun değilse çoğalamazlar ama gene de hücrenin genomuna kendilerini dahil ederek varlıklarını sürdürebilirler Onkojenik virüsler bu yolla hücrede bir değişim meydana getirirler, hücrenin kontrolsuz bir şekilde çoğalmasını sağlayıp kansere yol açarlar

Tespit, Saflaştırma ve Tanı

Viral plak testi

Laboratuvarda virüsleri çoğaltma ve tespit etmek için çeşitli yöntemler vardır Kültürlenmiş hücreler bir virüsle enfekte edildikten sonra ortama salınan virüslerin saflaştırılması için santrifüjleme yöntemleri, amonyum sülfat veya etilen glikol ile çökeltme, veya hücre bileşenlerinin organik çözücülerle arıtılması gibi teknikler kullanılır
Virüslerin tespiti ve miktarlarının belirlenmesi için kullanılan yöntemler arasında:
  • Hemaglütinasyon testi Bir alyuvar süspansiyonuna virüsler eklenir, alyuvarların kümeleşmesine (aglütinasyonuna) bakılarak virüs sayısı belirlenir Kümeleşmenin nedeni, virüslerin alyuvarların yüzeyine bağlanarak hücreleri birbirine bağlamalarıdır
  • Elektron mikroskobu ile doğrudan sayım Derişik bir virüs süspansiyonu, konsantrasyonu bilinen bir mikroskopik bilye süspansiyonu ile karıştırılır ve bu karışım özel bir yüzeyin üzerine damlatılır Yüksek büyültme altında virüs tanecikleri ve suni bilyeler sayılarak virüslerin konsantrasyonu hesaplanır
  • Plak sayımı Kültür kaplarında konak hücreler ince bir tabaka halinde büyütülür Bir virüs süspansiyonu ayrı tüplerde farklı oranlarda seyreltilip bu kaplara eklenir Her bir virüs tanesi çoğalarak birbirine bitişik çok sayıda hücreyi öldürür, hücre tabakasında bir delik (plak) oluşmasına neden olur Plakların sayısından o kaba kaç tane virüs eklenmiş olduğu anlaşılır, buna dayanarak virüs konsantrasyonu hesaplanabilir
Hastalardan yeni bir hastalığın virüsünün tespiti (yakın geçmişten ebola veya HIV örnekleri verilebilir) ve o virüsün saflaştırılması özelleşmiş laboratuvarlar, ayrıca moleküler biyolog ve virolog gibi uzmanlar gerektirir Bu genelde devlet laboratuvarlarının gayretleriyle gerçekleştirilir ve zor durumlarda Dünya Sağlık Örgütü gibi kuruluşların yardımını gerektirebilir

Korunma ve Tedavi
Virüsler konaklarının hücresel mekanizmalarını kullanarak çoğaldıkları için konağı öldürmeden onları yok etmek mümkün değildir En etkili tıbbî müdahele enfeksiyona karşı korunmayı sağlayan aşılanmadır Enfeksiyon sonucu oluşan semptomları tedavi etmek için çeşitli ilaçlar mevcuttur Antibiyotikler (tanımları gereği) bakteriler içindir, virüsler üzerinde etkisizdir Ancak acil durumlarda hastanın belirtilerinin nedeni olan enfeksiyonun viral mi bakteriyel mi olduğu anlaşılana kadar antibiyotik tedavisine başlamak tedbirlidir
Hücre ortamı dışında virüsler dezenfektan malzemelerle (çamaşır suyu, etanol, gluteraldehit, formaldehit) etkisiz hale getirilebilirler

Uygulama Alanları

Polio virüsü
- Biyoloji
Virüsler moleküler ve hücresel biyolojide hücrelerin işlevlerini anlamak için kullanılırlar Örneğin genetikte, ayrıca DNA çoğalması, transkripsiyon, RNA işlenmesi, translasyon, protein taşıması ve immünoloji gibi temel hücresel mekanizmaların anlaşılmasında virüslerin büyük katkısı olmuştur
Genetikçiler hücrelerin içine genleri sokmak için virüsleri taşıyıcı araç (vektör) olarak kullanır Hücrenin yabancı bir birleşiği üretmesini sağlamak, veya bir genin genomda yer almasının etkisinin anlaşılmasında kullanılan yararlı bir yöntemdir bu Bu yöntem kanser tedavisi ve gen terapisinde de kullanılır

- Silah

Yeniden yaratılmış 1918 influenza virüsü

Virüs salgınlarının insan toplumları üzerindeki etkileri onların biyolojik savaş için silah olarak kullanılabileceği endişesini gündeme getirmiştir 1918 influenza salgını virüsünün laboratuvarda yeniden yaratılması bu yöndeki endişeleri daha da artırmıştır Çiçek virüsü yok edilmeden evvel tarih boyunca pek çok toplumu harabetmiştir Günümüzde çiçek virüsü güvenlik altında tutulan bir kaç laboratuvarda hâlâ mevcuttur ve onun çalınıp silah haline getirilebilmesi olasılık dahilindedir Modern dünya toplumlarında çiçek hastalığına karşı oluşmuş bir bağışıklık olmadığından dolayı, bu virüsün salgını kontrol altına alınana kadar muazzam hayat kaybı meydana gelebilir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.