Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilgiler, fatımanın, hakkında, hayatı, nelerdir

Hz. Fatıma'nın Hayatı - Hz. Fatıma'nın Hayatı Hakkında Bilgiler Nelerdir?

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hz. Fatıma'nın Hayatı - Hz. Fatıma'nın Hayatı Hakkında Bilgiler Nelerdir?



Hz Fatıma'nın Hayatı - Hz Fatıma'nın Hayatı Hakkında Bilgiler Nelerdir?
Hz Fatıma'nın Hayatı - Hz Fatıma'nın Hayatı Hakkında Bilgiler Nelerdir?

HZ FATIMA
Hz Fâtıma, Hicret’ten 11 yıl önce, Cemaziyelahir’in 20 gününde, Mekke’de dünyaya gelmişlerdir

Hz Fâtıma; HzPeygamber’in, HzHatice’tül Kübra’dan doğan ikisi erkek, dördü kız olan çocuklarından, hayatta kalan tek kızlarıdır Diğer evlâtları, kendi zamanlarında genç yaşlarda âhiret âlemine göç etmişlerdir Bu nedenle HzPeygamber’in nesli, HzFâtıma’tüz Zehrâ’dan yürümüştür HzPeygamber’de bu konu da şöyle buyurmuşlardır:

“Gerçekten de Allah her Peygamber’in soyunu o Peygamber’den yürüttü; benim soyumu ise Ebû Tâlib oğlu Ali’den izhâr etti”

HzFâtıma’nın künyeleri; Ümm’ül Hasan, Ümm’ül Hüseyin ve Ümm’ül Muhsin’dir

Mübarek lâkabları ise; Sıddıyka (Gerçekleyen, özü-sözü tam gerçek olan), Mübâreke (Kutlanmış, kutlu olmuş), Tâhire (Tertemiz), Zekiyye (Arınmış), Râdıyye (Allah’tan râzı olmuş), Mardıyye (Allah râzılığını kazanmış), Muhaddise (Allah ilhâmiyle söz söyleyen), Betül (Arınmış), Zehrâ (Parıl parıl parlayan), Seyyide (Kadri yüce ve ulu) ve Meryem’ül Kübra’dır (Ulu Meryem)

HzFâtıma söz ve söyleyiş bakımından, HzResûl-ü Ekrem’e pek benzerlerdi
Hadîs kitapları, HzPeygamber’in; “Fâtıma bendendir, onu kızdıran, beni kızdırmıştır”, “O, benim kızımdır; vücudumdan bir parçadır; onu inciten beni incitmiştir” buyurduklarını yazarlar

HzResûlullah’a, en çok kimi severlerdi diye sorduklarında; ”Fâtıma’yı” derdi Erkeklerden kimi severlerdi sorusuna da; “Ali’yi” diye cevap verirdi

HzHatice’tül Kübra, HzMuhammed’in Peygamberliğinin 10 yılında, Hicretten 2 yıl önce (Milâdi 620) Mekke-i Mükerreme’de Hak’ka kavuşmuştur Esasen büyük ruhlu yaratılmış olan HzFâtıma’tüz Zehrâ, HzPeygamber’e, âdeta koruyucu bir melek kesilmişti Bu yüzden de HzMuhammed, HzFâtıma’ya; “Ümmi Ebîhâ”(Babasının anası) lâkabını vermişlerdi

HzPeygamber’in sevgili kızları HzFâtıma’yı almak, bu şerefe ulaşmak isteyenler çoktu; fakat HzResûl-ü Ekrem, her isteyene, Allah’ın emrini beklediklerini söylüyorlardı HzAli’de HzFâtıma’yı istemeyi kurmakta; fakat bunu, bir türlü açamamaktaydı Nihayet sahâbenin teşvikiyle durumu HzResûlullah’a arzetti HzResûl, bu isteği ilâhi emre uygun bulup HzFâtıma’ya konuyu açtılar HzFâtıma, utançlarından hiçbir söz söylemediler HzFâtıma’nın sükûtunu ikrâr sayan HzResûl-ü Ekrem, bu durum üzerine nikâh hutbesini ve akid sigasını, ashâbın topluluğunda okudular, evlilik hazırlıklarına başladılar HzMuhammed daha sonra sevgili kızı HzFâtıma’tüz Zehrâ’yı, HzAli’nin evlerine, gösterişsiz bir düğün alayıyla, fakat ilâhi bir sevinçle gönderdiler Kendileri de gidip her ikisine hayır duâ da bulundular; böylece nûr nûra kavuştu
HzFâtıma’nın, HzAli ile Hicret’in 2 yılının son ayı olan Zilhicce ayında olan bu evliliklerinden; Hzİmâm Hasan, Hzİmâm Hüseyin ile doğmadan düşen ve adı HzPeygamber tarafından konulan Muhsin ile Zeyneb ve Ümmü Gülsüm dünyaya gelmişlerdir

Bu evlilik için HzPeygamber şöyle demiştir:

“Ey Fâtıma, seni ilim bakımından en yüksek, ahlâk bakımından en ileri, Müslümanlığı kabul bakımından en önde gelen biriyle evlendirdim

HzFâtıma’nın tüm yaşamı zorluklarla, güçlüklerle doludur Çocukluğu İslâmiyetin ilk yıllarına rastlar

HzFâtımâ’nın İslâm Peygamberi’nin kızı oluşu ve HzAli gibi yüksek erdemlerle dolu bir insanın eşi oluşu, gerekse İslâmiyetin doğuşu ve gelişmesine en yakından şahit oluşu, kendisine derin bir kavrama ve sezme yeteneği ile anlayış kazandırmıştır HzFâtıma da, güçlüklerle dolu zor bir yaşam sürdüren insanlara özge, bir zeka ve kavrayış vardı

HzMuhammed; “Ali olmasaydı” buyurmuşlardı; “Fatıma’ya lâyık bir eş bulunamazdı

HzPeygamber, HzFâtıma hakkında:

“HzFâtıma’nın cennet kadınlarının, inanan kadınların, Muhammed ümmetinden olan kadınların, yani bütün kadınların en üstünü ve ulusu olduğunu“ bildirmişlerdir ki; bu husustaki hadîsleri, bütün hadîs, ricâl sahipleri tarafından tefsir edilmiş ve tarih kitaplarında yazılmıştır

HzFâtıma’tüz Zehrâ, anneleri HzHatice’tül Kübra’dan kalan mirası, tamamıyla İslâm uğruna HzPeygamber’e vermişler ve bu uğurda harcamışlardır Kendileri de bütün hayatı boyunca geçim sıkıntılarına tahammül etmişlerdir

HzMuhammed’in Hak’ka kavuşmasından sonra, HzFâtıma’nın hiçbir zaman gülmediği ve gönlünden hiçbir sûretle üzüntüsünün gitmediği bir gerçektir O kadar ki, bir gün Medine halkı ağlayıp inlemelerinden teessür duyarak dediler ki;

-Ey Resûlullah’ın kızı, ya gündüz ağla gece dinlen, ya gece ağla gündüz acıya dayan Böylece halk biraz rahat yüzü görsün

HzFâtıma, halkın ricâsını kabul etti Geceleri ağladı, gündüzleri sabır dağı ile yüreğini dağlayıp tahammül gösterdi

HzPeygamber’in, Hak’ka kavuşmasından hemen sonra yaşanılan ve gelişen olaylar HzAli ve HzFâtıma için bir o kadar da üzüntü kaynağı olmuştur Daha HzPeygamber’in naaşı yıkanmadan halîfelik kavgalarının başlaması, HzAli’ye vasiyyet edilmiş olan halîfeliğin, çeşitli hile ve aldatmalarla nasıl alınacağının hesaplarının yapılmış olması, yüreklerinden hiçbir zaman dünyevi ihtirâslarını çıkartmayan insanların, bu kadar çabuk arsızlaşmaları, her ikisini de derin bir üzüntüye boğmuştu

Nitekim kendi aralarında toplanıp, halîfe seçtikleri Ebû Bekir; halîfeliğini kuvvetlendirdikten hemen sonra, HzPeygamber’in sağlığında iken kızı HzFâtıma’ya ve “Ehl-i Beyt”e vermiş olduğu Fedek hurmalığından, HzFâtıma’nın adamlarını çıkartmış ve araziyi beyt’ül-mâl (devlet malı) adına zabdetmişti

HzPeygamber Fedek Hurmalığını; Kur’ân-ı Kerîm’deki âyetlerde belirtilen emir üzerine, en yakını olan kızı HzFâtıma’tüz Zehrâ’ya vermişlerdi Burası Hayber fethinde, kendi hisselerine düşmüştü Bu konudaki âyetler de şunlardır:

“Hısımlara (akrabalara), yoksullara, yolda kalmışlara, haklarını ver, malını ulu orta saçıp dağıtma” (İsrâ 26 âyet)

“Hısıma (akrabaya), yoksula, yolcuya haklarını ver, bu hâl Allah’ı hoşnut etmek isteyenler için daha iyidir, umduklarına erenler de onlardır” (Rûm 38 âyet)

HzFâtıma, Fedek hurmalığının hasılatını yoksullara verirdi HzFâtıma’nın Ebû Bekir’e müraacatları; HzAli, HzHasan ve HzHüseyin ile Ümmü Eymen’in şahitliklerinin kabul edilmeyişi, hadîs ve tarih kitaplarının yazdıklarından anlaşılmaktadır

HzFâtıma, Fedek hurmalığının zabtı dolayısıyla Mescid-i Nebevî’ye gelmişler, orada pek dokunaklı, pek beliğ bir hutbe îrâd buyurmuşlardı:

“Önce Allah’a hamd-ü senâ, Resûl’üne ve «Ehl-i Beyt»ine salât-ü selâmdan, Allah’ın lûtuflarını, nimetlerini bildirip, Resûl’ünün ve «Ehl-i Beyt»inin fazîletlerini beyân buyurduktan sonra İslâmın esaslarını, imânın, namazın, zekâtın, orucun, ihlâsın, haccın, adâletin, imâmetin, cihâdın, sabrın, ma’rufu buyurmanın, münkeri nehyetmenin , anaya-babaya itâatta bulunup onları gözetmenin, yakınlarla buluşup onları korumanın, kıssâsın, nezre ve vefâda bulunmanın, ölçeği, teraziyi doğru tartmanın, farzların ve haramların teşri’i hikmetlerini açıkladıktan sonra” şöyle devam etmişlerdi:

“Bilin ki ben Fâtıma’yım; babam Muhammed Ne söylüyorsam yanlış değil; ne yapıyorsam yersiz değil Muhammed’i üstün tutuyorsanız, onu tanıyorsanız, bilmeniz gerek ki; O sizin kadınlarınızın babası değil, benim babamdır; sizin erkeklerinizin değil, benim amcamın oğlunun kardeşidir Putları o kırdı; küfrün, şirkin sergerdelerini o yüz üstü serdi Sonunda toplum bozguna uğradı; ardını dönüp kaçtı Gece, sabahtan sıyrılıp gizlendi, âlem aydınlandı; Hak ve hidâyet, zulmetten kurtuldu, ışıyıp göründü; âlemi ışıttı Din önderi söze geldi; yol kesenlerin dilleri kesildi; sustular; şeytanlar lâl oldular, sözden kaldılar; nifaka uyanlar, helâk olup gittiler; küfrün, azgınlığın düğümleri çözüldü; siz de ibâdetten, oruçtan karınları aç, yüzleri ak olanlarla beraber ihlâs sözünü söyler oldunuz

Hastalıklarında, kendilerini ziyarete gelen kadınlara hitabeleri de belâgate bir numunedir Onun da bir kısım çevirisini sunuyoruz:

“Dünyadan usanarak sabahı ettim; adamlarınızdan, erkeklerinizden ikrâh ederek bugüne yettim Sınadım da attım, uzaklaştırdım kendimden onları; denedim de vazgeçtim onlardan, kötü buldum onları Ne de çirkin şeydir kılıcın keskin yüzünün gedilmesi; gerçekten sonra olmayacak oyuna gidilmesi; mızrakların kırılması; yanlış düşüncelere sapılması; insanın, hevâ ve hevese kapılması

Gel de kulak ver, dinle: Yaşadıkça zaman, sana ne şaşılacak şeyler gösterecek; şaşmak istersen, onların sözleridir ancak seni şaşırtacak, ömrüme yemin ederim ki bu yaptığınız işler gebedîr; bekleyin bırakacağı anı; sonra da tutun tâze kanla, zehirle, öldüren sitemle dopdolu kâseyi, o kâsedeki kanı

«Allah’ın azap hakkındaki fermanı gelince işler doğrulukla biter (doğrular kurtulur, doğru olmayanlar azâba duçar olurlar), bâtıla sülûk edenler (bâtıl yolunu tutanlar), işte o zaman ziyana uğrayacaklar» ( Mü’min 78 âyet)

Sonra gelenler ise, işi önce kurup düzenlerin ne yaptıklarını, sonunda anlarlar, bilirler

Bundan böyle rahatça oturun, tam inançla fitneyi bekleyin durun Müjde olsun size; kesip biçen kılıç geliyor; zâlimlerin her yanı kaplayan hükümleri yürüyor Hakkınızı çarpıp almadalar; toplumunuzu darma-dağan etmedeler Size son pişmanlık gelip çatar; nice olur hâliniz o zaman ki şimdi görmedikleriniz meydana çıkar

«Nûh dedi ki: Ey kavmim! Ne dersiniz? Rabbim tarafından açık bir mucizem olsa, tarafından bana bir de nübüvvet ihsân etse, bu husus ise size kapalı kalsa siz onu istemediğiniz halde ben sizi ona zorlayabilir miyim? » (Hûd 28 âyet)

Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a, onun salâvatı, Peygamberlerin sonuncusu, gönderilenlerin ulusu Muhammed’e

HzFâtıma’tüz Zehrâ, “Ehl-i Beyt”ten gelen rivâyetlere göre; HzPeygamber’in Hak’ka kavuşmalarından 6 ay sonra, Hicret’in 11yılı (Milâdi 632) Cemaziyelahir ayının 13 gününde Hak’ka kavuşmuş ve bu fânî dünyadan ebedî âlem olan âhiret yurduna göç etmişlerdir HzFâtıma, Hak’ka vuslat ettiklerinde 22 yaşında idi

Hastalıklarında kendilerini ziyarete gelen, Ebû Bekir ve Ömer’e dargınlıklarını bildirmişler ve HzAli’ye, cenazelerini gizlice defnetmelerini vasiyyet buyurmuşlardır HzAli de, kendilerini geceleyin defnederek vasiyyetlerini yerine getirmişlerdir Defnedildikleri yer Medine’deki Baki Mezarlığı’dır

En doğrusunu Allah bilir


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.