Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı (19. Yy- ) - Tanzimat Devri Türk Edebiyatı |
09-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı (19. Yy- ) - Tanzimat Devri Türk EdebiyatıBatı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı (19 yy- ) - Tanzimat Devri Türk Edebiyatı Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı (19 yy- ) - Tanzimat Devri Türk Edebiyatı Tazimat Edebiyatı Çağdaş Türk Edebiyatı, Osmanlı Devleti’nin gerilemesinin hızlandığı, yapılan yeniliklerin başarıya ulaşamadığı, batıya yönelme gereğinin duyulduğu bir zamanda, yani 1839’da Tanzimat Fermanı’nın ilân edilmesiyle başlayan medeniyet ve kültür değişikliği ve bu değişikliğin dayandığı Batılılaşma olgusunun belirlediği bir gelişim sürecinde değerlendirilebilir 19 yüzyılda Türk edebiyatı, batılılaşma hareketine bağlı olarak roman, hikâye, tiyatro gibi yeni türlerin denenmesiyle çağdaş bir çizgiye girdi Türk edebiyatının yönü batı düşüncesinin temel alınması sonucu değişti Batıyla ilişkiler, aydınların bir batı dilini öğrenmeleri, batı edebiyatından yapılan çeviriler, batıdaki fikir akımları ile tanışma bir kültür ve medeniyet değişimini gündeme getirdi Sosyal, ekonomik ve siyasî hayatta meydana gelen değişiklikler edebiyata da yansıdı, Cumhuriyetin kuruluşuna kadar arayışlar devam etti 1 Tanzimat Devri Türk Edebiyatı Tanzimat Fermanı ile beraber edebiyatta da batıya yönelme başlar Tanzimat dönemi edebiyatının kesin olmamakla birlikte başlangıç tarihi olarak 1860 gösterilebilir Bu tarih, Tercüman-ı Ahval’in yayımlanmaya başlayış tarihidir Bu dönemde batı edebiyatlarından birçok yeni tür ve şekiller alınmış; önceleri çevirme, sonraları taklit ve telif etmek suretinde bu türlerde eserler verilmiştir Tanzimat Edebiyatının temsilcilerinin amacı batı örneğine göre bir edebiyat yaratmak ve batı hayatını tanıtmak olduğu için, sanatçıların hepsi edebiyat türlerinin romandan şiire kadar en az bir kaçı ile örnekler yazmışlardır Bu dönemde telif eserler yanında çok sayıda tercüme ve adapte eser de Türk Edebiyatına dahil edilmiştir Bu dönemde yapılan yenilikler ve alınan türler şunlardır Gazete Bir yayın organı olarak 1831’de çıkmaya başlayan Takvim-i Vakayi, resmî bir gazete idi Daha sonra yarı resmî olarak 1840’ta İngiliz Churchill tarafından Ceride-i Havadis çıkarıldı İlk edebî ve özel gazete ise 1860 yılında Şinasî ve Âgâh Efendiler tarafından çıkarılan Tercüman-ı Ahvaldir Daha sonra Şinasî, 1862’de Tasvir-i Efkâr’ı çıkarmaya başlar Bunların dışında Muhbir (1866), Hürriyet (1867), Basiret (1869), İbret (1871), Devir (1872), Bedir (1872) gazeteleri çıkar Hikâye ve Roman Türk edebiyatı romanla ilk defa 1859’da karşilaşir Yusuf Kâmil Paşa Fenolen’in Telemak (Telemaque) adlı romanını tercüme eder İlk yerli roman Şemsettin Sami’nin Taşşuk-i Talât ve Fitnat (1872)’ıdır İlk hikâye Ahmet Mithat Efendi’nin Letaif-i Rivayet’idir Tiyatro İlk tiyatro Şinasi’nin Şair Evlenmesi adli, iki perdelik, komedi türündeki eseridir Eserde görücü usulü ile yapilan evliliklere gönderme yapılır Şiir Tanzimat döneminde en önemli yenilik şiirde görülür Şekil olarak divan şiirine bagli kalinmiş, fakat konu bakimindan hem eski terk edilmiş hem de oldukça yeni ve çeşitli konular işlenmiştir Aruz ölçüsünün yaninda az da olsa hece kullanılmıştır Gazel, kaside, terkib-i bent gibi şekiller kullanilarak hak Adaler, kanun, medeniyet, eşitlik hürriyet kavramlari işlenmiştir Tanzimat yazar ve şairleri hem yaşadıkları dönem hem de -daha önemlisi- edebiyata bakış açıları ve işledikleri konular bakımından iki gruba ayrılır: a Birinci Dönem (1860-1876 arası) 1860-1876 yillari arasinda Tanzimat edebiyatinin birinci dönem temsilcileri Şinasi, Ziya Paşa, Namik Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami ve Ahmet Vefik Paşa'dir Bu dönemde sanat toplum içindir görüşü benimsenmiştir Bu sebeple şiirde söyleyişe değil fikire önem verilmiştir Dilde sadeleşme fikri savunulmuş ama uygulanamamiştir Hece vezni ve halk edebiyati da savunulmuş ama sözde kalmiştir Divan edebiyatina tümden karşi çikilmiş ve agir bir dille eleştirilmiştir Fransiz edebiyati örnek alinarak romantizmden etkilenilmiştir Roman, tiyatro, makale gibi batidan alinan türler ilk defa bu dönemde kullanilmiştir Noktalama işaretleri de ilk defa bu dönemde kullanilmiştir Kölelik ve cariyelik, romanlarda sikça işlenmiştir Romanlar teknik bakimdan oldukça zayiftir Yer yer olaylarin akişi kesilerek okuyucuya bilgiler verilmiştir, uzun uzun tasvirler yapilmiş, tesadüflere sikça yer verilmiştir Edebiyatçilar edebiyatin yaninda devlet işleriyle, siyasetle de bilfiil ilgilenmişlerdir Dönemin Edebiyatçıları Şinasi (1826-1871): Türk edebiyatinda yeniliklerin öncüsüdür 1860’ta Tercüman-ı Ahval’i (ilk özel gazete), 1862’de Tasvir-i Efkâr’ı çıkardı İlk makaleyi (Tercüman-ı Ahval mukaddimesi), ilk piyesi (Şair Evlenmesi) o yazdı Noktalama işaretlerini de ilk defa o kullandı La Fontaine’den fabllar tercüme etti Lamartin’den de manzum çevirileri vardır İlk şiir çevirilerini de o yaptı Nesirlerinde dili sade; şiirlerine ise ağırdır Tanzimat Fermanı’nı ilân eden Mustafa Reşit Paşa için yazdığı iki kasidesi ünlüdür Bu kasidelerdeki övgüleri divan şiirindekinden daha abartılıdır O, başarılı bir şair ve yazar olmamasına rağmen batı edebiyatından alınan yeni türlerle edebiyatımızın batılılaşmasında en çok onun emeği vardır Eserleri: Şair Evlenmesi (Piyes; edebiyatımızdaki ilk tiyatro eseri), Müntehabat-ı Eşar (Şiir), Divan-ı Şinasi (Şiir), Durub-ı Emsal-i Osmaniye (ilk ata sözleri kitabı), Tercüme-i Manzume (çeviri şiirler) Ziya Paşa (1829-1880): Doğu kültürüyle yetişmiş, sonradan batı edebiyatına yönelmiştir Fikren yenilikçi olmasına rağmen eserlerinde eskiyi, divan şiiri geleneğini devam ettirmiş, gazel ve kasideler yazmıştır En meşhur terkib-i bent ve terci-i bent şairimizdir Harabat adlı bir divan şiiri antolojisi vardır Daha önce “Şiir ve Inşa”da divan şiirinin bizim şiirimiz olmadigini, asil şiirimizin halk şiiri oldugunu söyleyen şair, eski şiir gelenegini sürdürmüş, Harabat’ta âşik şiirini eleştirmiştir Bunun yaninda sade dilden yanadir, ama kendisi agir bir dil kullanir Bu onun içinde bulundugu bir ikilemdir Hem eskiyi eleştirmekte hem de gelenegi devam ettirmektedir Eserleri: Harabat: Divan Şiiri antolojisi, Külliyat-i Ziya Paşa/Eş’ar-ı Ziya: Divan şiiri tarzındaki şiirleri (gazel, kaside ve şarkılar), Terkib-i Bent, Terci-i Bent: Bugün dahi dillerden düşmeyen beyitleri vardır Zafername: Hiciv türünde bir kasidedir Âlî Paşa’yı yermek için yazmıştır Rüya: Mensur, Defter-i Âmal: Hatıraları Namık Kemal (1840-1888): Tanzimat edebiyatının en hareketli ve heyecanlı ismidir Vatan şairi olarak tanınır Şiirlerinden çok nesirleri ile tanınır Edebiyatta hürriyet kavramını ilk kullanan şairdir Şiirlerinde “hürriyet, vatan, kanun, hak, adalet” kavramlarını işlemiştir Hürriyet Kasidesi, Vatan Şarkısı ve Vatan Mersiyesi bu konuları içerir Namık Kemal de eski kültürle yetişmiş, divan şiiri eğitimi almış, gazeller, kasideler yazmıştır Fakat o da sonradan divan edebiyatını eleştirmiştir Ziya Paşa’nın Harabat’ına karşı Tahrib-i Harabat’ı yazarak eskiye olan tepkisini ortaya koymuştur Şinasi’nin kurduğu Tasvir-i Efkâr’ı, Şinasi Paris’e kaçınca Namık Kemal çıkarmaya başladı Daha sonra kendisi de Ziya Paşa ile Paris’e kaçarak orada Hürriyet gazetesini çıkardı İstanbul'a döndükten sonra İbret gazetesini çıkardı Eserlerinde romantizmin etkisi görülür Tiyatroyu faydalı bir eğlence olarak görmüştür Eserleri: İntibah: İlk edebî roman Cezmi: İlk tarihî roman Tahrib-i Harabat, Takip: İlk edebî eleştiri Ziya Paşa’nın Harabat’ını eleştirmek için yazmıştır Renan Müdafaanamesi: İlk eleştiri Vatan Yahut Silistre: oyun Celâlettin Harzemşah: oyun Gülnihal: oyun Onun en başarılı tiyatro eseridir Âkif Bey: oyun Zavallı Çocuk: oyun Kara Belâ: oyun, Osmanlı Tarihi, Kanije Muhasarası, İslâm Tarihi: tarih Ahmet Mithat Efendi (1844-1912): Edebiyat, tarih, coğrafya, ziraat, iktisat alanlarında eserler vermiştir Edebiyat yapmak için değil, okuma zevki aşılamak ve halkı eğitmek gayesiyle yazmıştır En velût yazarımız odur Yazı makinesi olarak bilinir Asıl ilgi alanları, gazetecilik, romancılık ve hikâyeciliktir Otuz altısı roman olmak üzere iki yüze yakın eseri vardır Romanları tür bakımından çeşitlilik gösterir: macera, aşk, polisiye, tarih Dili sadedir, çünkü eser vermekteki amacı halkı eğitmektir Hatta romanlarında olayın akışını keserek okuyucuya bilgiler de vermiştir Eserleri: Romanları: Hasan Mellâh, Hüseyin Fellâh, Felâtun Bey’le Rakım Efendi, Paris’te Bir Türk, Yeniçeriler Çıkardığı gazeteler: Bedir, Devir, Tercüman-ı Hakikat Hikâyeleri: Letaif-i Rivayet Şemsettin Sami (1850-1904): Dil alanındaki eserleri ile tanınır Kamus-ı Türkî adlı sözlüğü edebiyat ve dil alanında en önemli eserlerdendir Kamus-ı Arabî ve Kamus-ı Fransevî: Diğer sözcükleri Kamusul-a’lâm: Ansiklopedik sözlük Sefiller: Hugo’dan çeviri Robenson Cruose: çeviri roman Ahmet Vefik Paşa (1823-1891): Milliyetçilik ve Türkçülük akiminin en önemli isimlerindendir Tiyatro uyarlamalari ve çevirileri vardir Bursa’da bir tiyatro yaptırmış, burada tercüme ettiği eserleri sahnelettirmiş, halkı tiyatroya gitme konusunda yönlendirmiştir Moliere’in hemen hemen bütün eserlerini çevirmiştir Tarih ve dil alaninda da eserleri vardir Ebulgazi Bahadir Han’ın Şecere-i Türk’ünü Çağataycadan çevirmiştir Lehçe-i Osmanî: sözlük Atalar Sözü: ata sözleri mecmuası Hikmet-i Tarih ve Fezleke-i Tarih-i Osmanî adlı, tarihle ilgili eserleri de vardır b İkinci Dönem (1876-1896 arası) 1876-1896 yılları arasında ikinci dönemin tanınmış temsilcileri Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Sami Paşazade Sezai ve Nabizade Nazım'dır İkinci dönem edebiyatçıların sanat anlayışları birincilerden farklıdır İkinci dönemde sanat sanat içindir anlayışıyla eserler verilmiştir Bunun sebebi bu devirde idarenin daha baskıcı davranmasıdır Bu dönemde batı edebiyatı örnekleri daha başarılı bir şekilde ortaya konmuştur Dönemin sanatçıları devlet işleriyle, siyasetle, toplum meseleleriyle değil sadece sanatla ilgilenmişlerdir Birinci dönem sanatçılarının toplumsal sorunlarla ilgilenmelerine karşın bu dönem sanatçıları kişisel konu ve temaları işlemişlerdir Bu yüzden dilleri daha ağırdır Dönemin romanlarında realizmin, şiirinde ise romantizmin etkisi vardır Dönemin Edebiyatçıları Recaizade Mahmut Ekrem (1847-1914): Şiir, roman, hikâye, tiyatro, eleştiri, edebî bilgiler türlerinde eserler vermiştir Şiirlerinde hüznü ve elemi işlemiştir Ölümü hatırlatan tabiat manzaraları, hüzünlü duygular, romantik güzellikler, solgun güller, kitap yaprakları arasında kurutulmuş çiçekler, küçük kuşlar onun şiirlerinin konuları arasındadır Oğlu Nejad’ın ölümü; işli, üzüntülü şiirler yazmasında etkili olmuştur Edebiyatta yenileşmeden yanadır Muallim Naci ile aralarında bu konularda tartışmalar olmuştur Eserleri Nağme-i Seher: Şiir Yadigâr-ı Şebab: Şiir Pejmürde: Şiir Zemzeme: Şiir Önsüzünde edebiyat hakkındaki düşünceleri ve edebî eleştirileri vardır (Bu esere Muallim Naci “Demdeme” ile karşilik vermiştir) Muhsin Bey: Hikâye Şemsa: Hikâye Araba Sevdasi: Roman Realizmin etkisiyle yazilmiştir ve bati hayranligi yolunda düşülen garip durumlari eleştirir Çok Bilen Çik Yanilir: Komedi Afife Anjelik: Tiyatro Vuslat: Tiyatro Atala: Tiyatro Talim-i Edebiyat: Edebî bilgiler içerir Samipaşazade Sezai (1860-1936) Batili tarzda hikâyeleri ve bir romani vardir Sergüzeşt adli romani realizme dogru atilmiş bir adimdir Küçük Şeyler adli hikâye kitabi Fransiz realistlerinin sanat anlayişlarina uygundur Rumuzul-edeb, bazi makale, hikâye ve sohbetlerini içerir Romantik özellikler taşiyan şiirler de yazmiştir Şiir isimli bir de piyesi vardir “İclâl”de, yeğeni İclâl’in ölümü üzerine yazdığı mersiye, bazı nesirleri ve hatıraları vardır Abdülhak Hâmit Tarhan (1852-1937): Edebiyatta batılılaşmanın asıl ihtilâlcisidir Şair-i Azam olarak bilinir Kurallara uymayan, batı şiirinde gördüğü her yeniliği Türk şiirine uygulayan, divan şiirini bitiren o olmuştur Doğu ve batı şiirini işlendikleri yerlere giderek öğrenmiştir Sanatında romantik etkiler vardır Zengin bir lirizm bulunan şiirlerinde vezne, kafiyeye, söze, dile pek önem vermemiştir Taşkınlık ve yücelik, söyleyişteki tezat onun şiirinin önemli özellikleridir Şiirlerinde ve tiyatrolarında tarihî konular önemli bir yer tutar Soyut kavramlar, hayat, tabiat, ölüm, insan, onun işlediği konulardır Şiirleri: Sahra, Belde, Makber, Ölü, Bunlar O’dur, Hacle, Bâlâdan Bir Ses, Garam Yirmiye yakın tiyatrosu vardır Sahnelenmesi imkânsız tiyatro eserleri yazmıştır Bu eserlerde insanların yanında ölüler, ruhlar, hayaletler, periler de rol alır Tiyatroda egzotik, tarihî, millî ve dinî konuları işlemiştir Bazı oyunlarında Shakespeare’in tesiri görülür Hepsi de dramdır ve bazıları mensur bazıları da manzumdur İlk tiyatro eseri Macera-yı Aşk’tır Tarık, Finten, Eşber, Nesteren, Sardanapal, İlhan, Hakan, Liberte önemli tiyatro eserleridir Nabizade Nazım (1862-1893): Romanlarıyla ve hikâyeleriyle realizmin ve natüralizmin temsilcisidir Karabibik, edebiyatımızda Anadolu konulu ilk hikâyedir Köy romanı olarak bilinir Köy hayatı tam bir realizmle yansıtılmıştır Zehra, ilk psikolojik roman örneğidir Eserde tasvir ve tahliller geniş yer tutar Diğer hikâyeleri: Yadigârlarım, Bir Hatıra, Sevda, Haspa Muallim Naci (1850-1893) Eski şiirin savunucusu ve temsilcisidir Eski-yeni konusunda Recaizade ile aralarında tartışmalar olmuştur Naci göze hitap eden kafiyeyi savunurken, Recaizade kulağa hitap eden kafiyeyi savunmuştur Tartışma konusu, “abes” ve “muktebes” kelimelerinin -eski yazıda- kafiyeli olup olmadıklarıdır Batılı şiiri benimsememesine rağmen bu alanda başarılı şiirler yazmıştır Şiir kitapları: Ateşpare, Şerare, Füruzan, Sünbüle Edebî eseri: Istılahat-ı Edebiye Sözlüğü: Lûgat-ı Naci Ara Nesil (1880-1896) Tanzimat edebiyatının ikinci kısmı ile Servet-i Fünun arasında kalan dönem Bu nesil Servet-i Fünun’un hazırlayıcısıdır En çok Recaizade Mahmut Ekrem’in ve Muallim Naci’nin etkisinde kalmışlardır Bu dönemde eski-yeni tartışmaları yaşandı (Ekrem-Naci) Natüralizm bu dönemde edebiyatımıza girdi ve tartışıldı (Natüralizmi Beşir Fuat savundu) Serbest müstezat ve sone kullanıldı Cümlelerin bir tek dizede bitmesi anlayışı terk edildi Yeni terkipler ve kelimeler bulundu Kafiyesiz şiirler de yazıldı Kulak için kafiye denendi Dönemin Sanatçıları Abdülhalim Memduh, Ali Ferruh, Ali Kemal, Ali Nusret, Andelib Mehmet Faik Esad, Beşir Fuad, Fatma Aliye, Fazlı Necib, İsmail Safa, İsmet Bey, Mehmed Celâl, Menemenlizade Mehmed Tahir, Nabizade Nazım Bu dönemde elliye yakın çıkan mecmuadan birkaçı: Bahçe, Şark, Hazine-i Evrak, Mecmua-i Âşâr-ı Edebiye, Mecmua-i Ebuzziya, Hafta, Âfak, Güneş, Berk, Gayret, Risale-i Hafi, Nokta, Servet-i Fünun (1928’den sonra Uyanış adıyla), Mekteb, Hazine-i Fünun Malûmat, Resimli Gazete |
|