Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
doğal, kaynaklarımız, kaynaklarımızı, kullanırız, neler, verimli

Doğal Kaynaklarımızı Daha Verimli Nasıl Kullanırız? Verimli Doğal Kaynaklarımız Neler

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Doğal Kaynaklarımızı Daha Verimli Nasıl Kullanırız? Verimli Doğal Kaynaklarımız Neler



Doğal Kaynaklarımızı Daha Verimli Nasıl Kullanırız? Verimli Doğal Kaynaklarımız Neler
Doğal Kaynaklarımızı Daha Verimli Nasıl Kullanırız? Verimli Doğal Kaynaklarımız Neler

Suyun verimli kullanımı

Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı-Türkiye (WWF-Türkiye) verilerinden derlediği bilgiye göre, bugün güncel bir sorun olarak susuzluğu yaşayan Türkiye'nin, su kaynaklarını verimli kullanmadığı takdirde 2050 yılından sonra çok ciddi su krizi ile karışı karşıya kalması öngörülüyor

Genel kanının aksine bir 'su zengini ülke' olmayan Türkiye, bugün için yıllık 7 bin 600 metreküp olan dünya kişi başına kullanılabilir su miktarına karşılık, kişi başına sadece bin 430 metreküp suya sahip bulunuyor Bu miktarın, Devlet Su İşleri'nin 2030 yılında kaynakların yüzde 100 verimle kullanılacağını öngörmesine karşın, bu tarihte 80 milyona ulaşacak nüfus dikkate alındığında bin 100 metreküpe düşeceği hesaplanıyor

Kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarının bu seviyeye gerilemesi ile birlikte dünya standartlarına göre 'su sıkıntısı çeken bir ülke' durumuna gelecek olan Türkiye'nin, bu veriler ışığında, 2050-2100 yılları arasında ciddi su krizi yaşaması ise kaçınılmaz görünüyor

Bu tehdidin en aza indirilebilmesi için su kaynaklarının verimli şekilde kullanılmasının bir gereklilik olduğunu savunan WWF-Türkiye, bunun için barajların planlanmasından su kaynaklarının yönetimine kadar bir dizi öneride bulunuyor

Hazırladığı 'Baraj Gerçeği Rehberi' ile baraj yatırımlarının, doğru risk, fayda ve maliyet analizleri ile gerçekleştirilmesi gerektiğini belirten WWF-Türkiye, hem enerji ve su kaynaklarında sürdürülebilir kullanımın hem de nehirlerin korunması için yatırımların özellikle Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecinde bu rehber dikkate alınarak planlanması gerektiğini belirtiyor

WWW-Türkiye, Yeni baraj ve sulama projelerinin, AB Su Çerçeve Direktifi'nin gerekleri de göz önünde bulundurularak, ilgi gruplarının da katılımıyla oluşturulacak tüm su kaynakları için havza bazında entegre yönetimi ile oluşturulması gerektiğine işaret edİYOR

-SULAK ALANLARIN DURUMU-

WWF-Türkiye'nin verilerine göre, Türkiye'deki sulak alanların durumu, bu alanların yönetiminden kaynaklanan sorunlar nedeniyle hiç de 'iç açıcı değil'

Akarsular üzerinde doğru planlama olmaksızın yapılan barajlar nedeniyle doğal su rejimi bozulan sulak alanlar, kirlenme, sürdürülebilir olmayan balıkçılık ve avcılık, yabancı türlerin aşılanması gibi nedenlerle geçen yüzyılın ikinci yarısında bir kısmı tamamen kaybedilen doğal yaşam alanları olarak öne çıkıyor

Buna göre, Hatay'daki Amik Gölü, Burdur'daki Kestel Gölü, Kahramanmaraş'taki Gavur Gölü, Konya'daki Suğla ve Samsam gölleri, DSİ tarafından bu bölgelerin tarıma açılması için yürütülen drenaj çalışmalarıyla kurutularak özelliklerini tümüyle kaybederken, Konya Akşehir Gölü ise kendisini besleyen su kaynaklarının aşırı kullanımı sonucu 350 kilometrekare alandan 15 yıl içinde 30 kilometrekareye geriledi

Türkiye'deki en önemli sulak alanlardan olan Tuz Gölü de benzer şekilde önemli ölçüde küçülmenin yaşandığı alan olarak öne çıkıyor 1997'de 260 bin hektar alanı kaplayan Tuz Gölü, 7 yılda 100 bin hektar azalarak 160 bin hektara gerilerken Konya ilinin kanalizasyonu ve tarımdan dönen sular arıtılmadan Tuz Gölü'ne verilmesi de göle yönelik büyük tehdit oluşturuyor

Konya'daki Hotamış Sazlığı, tahliye ve sulama kanallarıyla su rejimine yapılan müdahaleler sonucu büyük ölçüde kururken, Aksaray sınırındaki Eşmekaya Sazlığı ise DSİ tarafından 1995'te başlanan ancak tamamlanamayan sazlığı baraj gölüne çevirme çalışmaları sonucu büyük ölçüde zarar görerek tamamen kurudu

-SU KAYNAKLARININ YÖNETİMİ-
WWF-Türkiye, sulak alanlarda yaşanan sorunların su kaynaklarının yönetiminden kaynaklandığını savunarak, su kaynaklarının etkin yönetimini öneriyor

Su kaynaklarının yönetimi, planlanması ve izlenmesiyle ilgili çalışan fazla sayıda kurumun olmasının uygulamada bazı sorunlara yol açtığını görüşünü savunan WWF-Türkiye, Türkiye'deki mevcut sisteme göre, su kaynaklarının izlenmesinden Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü sorumlu iken, su kaynaklarının kirlilikten korunması, ilgili izin ve denetlemelerden ise Çevre ve Orman Bakanlığı'nın sorumlu olduğuna işaret ediyor

Bunun sonucunda su kaynaklarının yönetiminde kurumlararası koordinasyon ve işbirliği eksikliği, entegre su yönetimi için yetersiz planlama yapısı, yönetmeliklerin uyumsuzluğu ve yetki çakışması gibi önemli sorunların yaşandığını ileri süren WWF-Türkiye, su kaynaklarının korunmasında ayrıca yasal zorunlulukların yaptırım kapasitesi ve yeteneği ile dengeli olmaması, maddi yetersizlikler, yönetimde katılımcı yaklaşım eksikliği ile veri üretimi ve etkin izlemede yetersizlikler yaşandığını belirtiyor

Kişi başına düşen su yarı yarıya azalacak verimli kullanım şart

Yeni hükümetin öncelikli konusu olan ‘su’ geçen hafta masaya yatırıldı Yeni kurulacak olan Su ve Çevre Bakanlığı’na sunulacak rapora göre Türkiye su kaynaklarının yüzde 64’ünü kullanamıyor
Türkiye’de su kaynaklarını küresel ısınma değil, “nüfus artışı ve etkin kullanımsızlık” tehdit ediyor Ekonomi bürokrasisi tarafından hazırlanan su raporuna göre Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı 2030 yılında nüfus artışına bağlı olarak 1735 metreküpten 1000 metreküpe düşecek Türkiye’deki su kaynakları da verimli kullanılmıyor, halen Türkiye’deki tüketilebilir suyun yüzde 64′ü boşa gidiyor Su yönetiminin tek bir elde toplanması gerektiğine vurgu yapılan raporda, su mevzuatının dağınık olmasının da engellenmesi istendi
60 hükümetin öncelikli konusu olan su için ekonomi bürokrasisi harekete geçti Edinilen bilgilere göre geçen hafta yaşanan kuraklık ve bunun su kaynaklarına etkileri ilgili tüm kurum müsteşarlarının katılımıyla yapılan zirvede değerlendirildi Toplantıda, 2007 yılında “küresel ısınma kaynaklı” olmayan bir kuraklık yaşandığı sonucuna varıldı, su konusunda alınabilecek önlemleri belirlemesi için Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı başkanlığında bir komisyon kurulması da benimsendi Toplantıda yapılan tespit ve önerilerin bir rapor halinde, ilgili birimlere ve hükümet üyelerine de aktarılacak Toplantı sonrasında hazırlıkları son aşamaya getirilen su raporunda ise çarpıcı tespitler yer alıyor Türkiye’de kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarının 1735 metreküp olduğu kaydedilen rapora göre “kişi başı kullanabilir su miktarı 1000-2000 metreküp” arasında bulunan ülkeler “su sıkıntısı yaşayan ülkeler” olarak tanımlanıyor
Nüfus artışı tehdidi
Rapora göre Türkiye kısa vadede küresel ısınmadan değil, nüfus artışından dolayı sıkıntı yaşayacak 2030 yılında Türkiye’deki nüfusun 100 milyona ulaşmasına bağlı olarak kullanabilir su miktarında da ciddi azalma olacak 2030 yılında halen 1753 metreküp olan kişi başı yıllık kullanabilir su miktarı, bu tarihte 1000 metreküpe kadar gerileyecek Raporda, Türkiye’deki suyun kullanım alanlarının, dünya genelinden farklılıklar gösterdiğine de dikkat çekiliyor Buna göre dünyadaki kullanabilir su kaynaklarının yüzde 70′i tarım sektöründe, yüzde 22’si sanayi sektöründe, yüzde 8′i ise içme ve kullanım amaçlı olarak kullanılırken Türkiye’de toplam tatlı ve temiz suların yaklaşık yüzde 74′ü tarım sektöründe, yüzde 11′i sanayi sektöründe, yüzde 15′i ise içme ve kullanma amaçlı olarak tüketiliyor
Rapor, Türkiye’deki su kaynaklarının çok büyük bir bölümünün kullanılamadığını da ortaya koydu Buna göre Türkiye’de çeşitli amaçlara yönelik teknik ve ekonomik anlamda tüketilebilir su miktarı toplam 112 kilometreküp düzeyinde bulunuyor Bu suyun yüzde 36’sı çeşitli amaçlara yönelik olarak kullanıma sunulurken geriye kalan yüzde 64′ü ise halen kullanılamıyor Kullanılan suyun büyük bir bölümü de sulama faaliyetlerine gidiyor Halen gelişmiş ülkelerde yüzde 40, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 50, az gelişmiş ülkelerde de yüzde 85 düzeyinde olan toplam su kullanımı içindeki sulama suyu tüketimi payı Türkiye’de ise yüzde 74 düzeyinde bulunuyor Bu oranın, sulama projelerinin tamamlanmasıyla daha da artması öngörülüyor
Yönetimde çok başlılık
Su kaynaklarının etkin kullanılamamasının en temel nedeni olarak, su yönetimindeki çok başlılık gösteriliyor Su yönetimi konusundaki merkezi ve yerel düzeydeki yatırımcı kurum ve kuruluşlar, Devlet Su İşleri (DSİ), Çevre ve Orman Bakanlığı, İller Bankası ve Elektrik İşleri Etüt İdaresi olarak sıralanıyor Su konusundaki izleyici-denetleyici kurum ve kuruluşlar ise Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, belediyeler, il özel idare müdürlükleri, Sağlık Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, Türkiye İstatistik Kurumu ve GAP İdaresi olarak sıralanıyor
Su yönetimindeki çok başlılığın giderilmesi istenen rapora göre su kaynaklarının planlanması, tahsisi, kullanımı ve yönetimine dair bütüncül bir mevzuat da bulunmuyor Buna bağlı olarak su kaynakları etkin bir şekilde yönetilemiyor Su kaynaklarının etkin kullanım sorunu, en başta da tarım sektöründe ortaya çıkıyor Halen tarımda, damla sulama yönteminin payı yüzde 1′i aşamıyor Başta Gediz, Büyük Menderes, Burdur gölleri ve Akarçay havzaları olmak üzere, nehir havzalarındaki aşırı su kullanımı, yeraltı su seviyelerinin aşırı düşmesine neden oluyor
Türkiye’de içme suyu konusunda da ciddi kayıplar yaşanıyor Şebeke kayıplarının yüzde 30-40, kaçak kullanımın ise yüzde 40-60 düzeyinde olduğu kabul ediliyor Belediyeler ise su satış fiyatlarını politik kaygılarla düşük tutuyor Bu durum da suyun israfına neden oluyor Sanayi sektöründe ise etkin arıtma tesisi bulunmayan firmalar sıkıntı yaratıyor Ayrıca, GAP sulamaları tamamlandığında elektrik üretiminde sıkıntı yaşanması da kaçınılmaz olarak görülüyor GAP sulamaları tamamlandığında, Atatürk Barajı’na gelen su miktarında azalma görülebilecek
2030′da Gediz ve Menderes’te sular yüzde 20 azalabilir
Ekonomi bürokratlarının yaptığı su zirvesinde, Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nün bir sunum yaptığı öğrenildi Bu sunuma göre 1906-2005 yılları arasında ortalama dünya sıcaklığı 0,74 santigrat derece arttı Küresel ısınmaya bağlı olarak da 2070-2100 yılları arasında Türkiye’de minimum 18 derece, maksimum 44 derecelik bir sıcaklık artışı gündeme gelebilecek Gediz ve Büyük Menderes havzaları, iklim değişikliğinden ciddi biçimde etkilenecek 2030 yılı itibariyle yıllık sıcaklıkta 12 derecelik artış ve ortalama yağışta yüzde 5′lik bir azalma olması durumunda, 2030 yılında söz konusu yüzey sularında yüzde 20′lik bir azalma olacağı öngörülüyor
WWF-Türkiye ile Ereğli Sazlıkları Akgöl ve Çevresini Koruma ve Güzelleştirme Derneği (ESKOD) tarafından yürütülen “Ereğli-Ayrancı Havzasında Doğal Kaynakların Akılcı Kullanımı ve Doğal Alanların Korunması” projesi kapsamında, bölgedeki çiftçiler damlama sulamanın faydalarını, şahit parsel uygulamasıyla görecek ESKOD Başkanı Fatih Şentürk, projeyle, bölgede plansız su kullanımını önlemenin ve çiftçileri suyun tasarruflu kullanımı için damlama sulama ve organik tarıma yönlendirmenin amaçlandığını ifade ederek Ereğli ve Ayrancı’da 6 örnek parselde damlama sulama ve organik tarım pilot uygulamalarının başlatıldığını ifade etti




Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.