Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anılar, bilgiler, çanakkale, geniş, ile, ilgili, savaşları, savaşı

Çanakkale Savaşları İle İlgili Anılar - Çanakkale Savaşı İle İlgili Geniş Bilgiler

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çanakkale Savaşları İle İlgili Anılar - Çanakkale Savaşı İle İlgili Geniş Bilgiler



Çanakkale Savaşları ile ilgili Anılar - Çanakkale Savaşı İle İlgili Geniş Bilgiler
Çanakkale Savaşları ile ilgili Anılar - Çanakkale Savaşı İle İlgili Geniş Bilgiler

ahmet başaran
yenice-çınarcık köyü'nden

tahir oğlu ahmet benim adım 1303 (1887) doğumluyum 94 yaşındayım 6 yıl askerlik yaptım çanakkale cephesinde ağır topçuydum

çanakkale'ye ilk vardığımda çimenlik kalesi'nde 60-70 gün talim yaptırdılar sonra bizi bölüklere dağıttılar ben 6 bölüğe düştüm nara kalesi'ne verdiler nara kalesi'nde 6 ay filan durmuştuk ki seferberlik ilan edildi bizi dardanos bataryalarına gönderdiler dardanos'ta 5 bölüğe verdiler biz 150 kişi kadar vardık başımızda yüzbaşı ahmet bey vardı 75'luktu toplarımız biz seri ateşli toplardaydık 4 topumuz vardı mermileri aynı tüfek fişengine benzerdikucaklayıp kakardık topun içine 18 mart günü kepez'in altında bulunuyorduk düşman gemileri hep zırhlı tabii selanik açıklarından ateş ede ede geliyorlar kumkapı ve seddülbahir taraflarını ateşe tuttular o taraflardaki tabyalar ateş içinde kaldılar toplar paralandıcephanelikler tutuştular bir zaman sonra kumkale ve seddülbahir'deki bataryalar sustular düşman zırhlıları ateş ederek boğaza yaklaştıkça bizim de mesafemize giriyorlardı intepe ve çakaltepe bataryaların ateşe başlamalarından sonra biz de bizim mesafemize girince başladık zırhlılara ateşe

ben mermi sürüyordum 2 erdim topta çanakkale boğazı karabulut gibi gemi doluydu hangisine atarsan atakşamüzeri gün inmeye yakın düşman zırhlılarından birisi bizim önümüzde battı bize yakındı ya kilitbahir'den ya hamidiye tabyası'ndan attılar kepez çayı'nın denize döküldüğü yeri bile geçmişti çanakkale'ye yakınlaşmıştı mermi geldi zırhlıya denizin dibine kaynadı gitti
o gün batanı battı batmayanı geri çekilip kaçtıgittiler
18 mart'ın ilk günü bizim tabyada 11 kişi şehit vermiştik
soğandere kerevizdere taraflarında dağıldılargeriye gittiler düşman zırhlılarıtoplarımızın önlerine çam ağaçları dikerdik gavurlar görmesin diye

çam ağaçlarını geceleri sökerdik geceleri projektörümüz vardı yakardıkdüşman zırhlılarına onunla ateş açardık projektörümüzü parçalamak için çok mermi attı kafir yapamadı bir şey
o gün gece yarısı da geldiler batan zırhlılarının yerini araştırdılar biz de verdik ateşi gerisin geriye gittilersabaha karşı oldu bu
ertesi gün düşman gemileri tekrar hücum ettilergene olmadı sonra akşam sabah hücum ettiler gemileriyle boğazagene olmadıvazgeçtilerhücumu kesti gemiler sonra geri çekilip verdi topu seddülbahir'everdi toputopuyla bizim askeri kırıp kendi askerini çıkardı
denizden balon kaldırıyordu ben gördüm keleter gibi bir şey kalkıyor havaya o zaman asker arasında "balon çıkarıyor" derlerdi balon çıkardığını görünce biz saklanırdık çünkü bizi görürmüş balondantoplar patlamaya başlardı ardından
bizim koğuşun yanlarına da çok mermi düştü ancak kimseyi öldürmedi

bir gün nöbete gidiyordum aceleyle potinlerin birinin iplerini bağlamamışım bir arap subay vardı görmüş beni çağırdıiki tokat çekti
-şimdi büyük bir amir gelse ben ne diyeceğim dedi
bana öfkesinden gidip koğuşların arkasındaki iğde ağaçlarının dibine oturdu o sırada bir bomba düştütoprağı altüst ettiyakın düşmüş kafirin mermisisubaylar çavuşlar koşup gittik
-korkmayınkorkmayınbende yara yok dedi

bizim bölüğün yanında başka bir bölük daha vardı o bölüğün toplarından birine bir düşman mermisi düşmüştü subayları vardı hasan efendi diyeo şehit düşmüştü oradakumandanlarıydışimdi hasan mevsuf dedikleri yerde18 kişi de yaralanmıştıben görmüştüm onları orada

bizim tabur kumandanımız binbaşı mustafa bey bölük kumandanımız yüzbaşı ahmet efendi'ydi birliğimi de şöyle söyleyeyim: 3 ağır topçu alayı 1 tabur 5 topçu bölüğü

çanakkale'ye yakın kepez yolunun altında bir gemimiz vardı bizim çanakkale'yi bekliyordu düşman gemileri deniz altından bomba yollayıp torpille batırdılardı hatta batmadı gemi de yan yattıydı da askerleri bir istimbot gelip almıştı çanakkale'denbir gün de bizim dışarıya çıkıp gavur gemilerini bombalayan bir gemimiz yaralanmış geri dönüyordu adını bilemeyeceğim yavuz mu turgut mu bilmem boğaz'dan içeri girip nara'ya gitmişti biz o zaman selama durmuştuk

sonra harp bitti silahlar terk edildi sabaha kadar kimse kalmasın burada dediler ben de o zaman köye döndüm

bir zaman sonra anzavur çıktı orta yere kuvayi milliye'ye karşı köyden de anzavur'a asker topladılar sonra gidenler de kaçıp geri geldiler çetecilikti ortalıkkarma karışıktı
milliler de vardı yenice'de anzavur'un elinde bir de top varmışhavaya uçuyormilliler bozuldular o zaman yenice'deben köydeydim bunları duydumanzavurcular sonra ağunya taraflarına kadar gitmişler onlar da oralarda bozulup dağılmışlar
yunanlılar köyümüze geldiler çok dövdüler milleti 100 kişi kadar vardılar yunan askerleri "silah çıkarın" diye çok dövdüler köylüleri
harman vaktiydikorkudan kimse çıkamazdı orta yereöküzler insansız harman sürüp harman dönerlerdi
askerden geldikten sonra evbark olduk 18 seneyi geçti nine ölelihatice'ydi adıüç tane çocuk oldu 2 oğlan bir kız oğlumun biri askerde öldü adana taraflarında dörtyol'daşimdi burada kalan oğlumun yanında yaşıyorumelverirbakıyormemnunumoğl anda n dakomşulardan da
maaş da veriyorlar şimdilerdemadalyam filan yokaramadık arkasınıbiz çok çektik açlık bir yandanbit akardı yakamızdanbu kararda durursa çok iyi memleketin durumu

ahmet fehmi türkan
çanakkale - sarıcaeli köyü'nden

1313 (1897) de doğdum 84 yaşındayım beni şubeden sarıcaeli köyü'nün yanındaki tepenin üzerindeki çanakkale müstahkem muharebe okulu'na gönderdiler asker olarak okulda iki bölük kurdular ben 2 bölükle kilitbahir'e gittim kilitbahir'deki askeri telgrafhane'de 15-16 ay kadar bulundum seferberlik yeni açıldığında mecidiye kalesinde talim terbiye görmüştüm sabah kaleye giderdik akşama kadar talim yapar sonra köye dönerdik

kilitbahir'deki askeri telgrafhane limanda denizin kenarındaydı arıburnu'nda harp yeni bitmişti fakat denizde düşman gemileri vardı

telgrafhanedeyken şöyle bir şey olmuştu aklımdayken anlatayım

yavuz'la midilli çıktı bir akşam boğazlardan o şifreyi ben aldım o geçişle ilgili şifreyi miralay talat beye götürdüğümde gözlerinden yaşlar akmaya başladı emir verdi:
-bu gece lapseki'den kumkale'ye gelibolu'dan seddülbahir'e kadar her taraf karanlık kalacak gemiler dış denize çıkacaklar hiçbir ışık yanmayacak dedi ekledi:
-bu emri iki tarafa da telgrafla yaz
seddülbahir'de yüzbaşı kadir bey vardı iyi konuşurduk ona dedim ki: "gemiler geçerken ben sana bildiririm sen de dönerlerken bildirirsin"

o gece akşam karanlığından bir saat sonra gemiler boğazdan dışarıya çıktılar üzerlerinde hiçbir ışık yoktu öylece sessiz ve karanlıkta geçip gittiler

kadir beye bildirdim gemilerin çıktığını o gece sabaha karşı iki gemimiz yavuz ve midilli imroz adası'ndaki ingiliz karargahını bombalamışlar midilli bir torpile çarpıp batıyor yavuz da geri dönerken bir serseri torpile çarpıp yaralanıyor

seddülbahir'den yavuz dönerken kadir bey telefonda hem ağlıyor hem konuşuyor:
-gemide bir hal var sallanarak geliyor
yavuz'un birkaç bölmesi su almış gelirken hepimiz sahile çıktık ağır ağır gelişini takip ediyoruz soğandere'nin önlerinde bir düşman tayyaresi yavuz'a ateş etti yavuz'da uçaksavar toplarıyla tayyareye ateş açtılar bu arada kilitbahir'in üzerindeki top da ateş etti tayyareler dağıldılar

yavuz sol tarafından yaralıydı yavaş yavaş geldi kilitbahir'in önünden nara burnu'na yöneldi gitti kıyıya baştan kara yaptı

birkaç gün orada kaldı yavuz düşman tayyareleri gelip yavuz'a ateş ederlerdi 20 kadar tayyaresini gördüm düşmanın ateş ederlerken yavuz'a

sonra yavuz istanbul'a gitti

kilitbahir'den istanbul pendik'teki harp okulu'na gönderdiler orada karargahta 7 ay kaldım o sırada arabistan'da ordularımız bozulmuş mütareke yapıldı ben hava değişimine köye geldim çanakkale'de ingilizler vardı

ben idadinin 2 sınıfından ayrıldım bursa ziraat mektebine gitmek için gidemedik kilitbahir'de subay adayıydım pendik'te de subay adayı olarak talim terbiye gördüm kendim de ders verdim din hocaları gelmişti talim yerine ben onlara öğretmen olarak ders verdim

neyse bir sene geçince köyde hava değişimim bitti

başvurdum çanakkale müstahkem mevkii jandarma kumandanlığında tekrar göreve başladım bir tabur jandarma vardı kumandan olarak başımızda tabur kumandanı binbaşı ali rıza bey vardı

akköy bezirganlar kumarlar gibi karakollarda çete takibine çıkan kuvvetlerin başında da bulundum anadolu harbi yeni başlamıştı karakollarda bulunduğum sırada yunanlıların zalimliğini yakından gördüm

bir görevle sarıçalı köyüne gitmiştim orada yüzbaşı niyazi bey üsteğmen hüsamettin teğmen suphi beyler çete takibi için kuvvetleriyle bulunuyorlardı

o akşam ezandan sonra köyü yunanlılar sarmışlar arkadaşlar da kahveye gitmişlerdi gitmeyin filan dedimse de dinletemedim gittiler yanımda yusuf isminde bir arkadaş kalmıştı yusuf ev sahibinin ufak bir çocuğu var 7-8 yaşlarında onu gönderdi aşağı kahveye çocuk geldi "jandarmaların silahlarını topluyor gavurlar" dedi yusuf'a dedim: "sür atları" köyün dışında yol kenarında bir evdi alçak avlulu bir ev atlara bindik sürdük atları ben önde yusuf arkadan geliyor yunan askerleri köyün etrafını sarmışlar biz gürültüyle iki atla çıkınca bir takur takur oraya buraya koşturmalar oldu yunanlılar bizi üzerlerine hücuma geçmişiz diye kaçışırlarken

köyün etrafını saran yunan askerlerinin paniğe kapılmalarından yararlanıp köyün dışına çıktık

çınarlı köyü'ne gelip karakoldaki cafer çavuş'a haber verdim
-belki buraya da gelirler boş bulunma ben gidip tabur kumandanına haber vereceğim
olayı tabur kumandanına söyledim tabur kumandanımız ali rıza bey:
-"ne kadar askerimiz varsa etraftaki köylere dağıtın" diye emir verdi
dağıttık askerleri yakın köylere
tabur kumandanımız daha sonra çanakkale'deki ingiliz kumandanı ile konuşup yunanlıların aldıkları silahları geriye almıştı



benim rütbem filan yoktu fakat başçavuş gibi bana vazife verirlerdi askerin başında giderdim

çanakkale jandarma taburunda iken yunanlılar çan'ı yaktıklarında bir ingiliz heyetiyle beraber çan'a da gitmiştim heyette bir general bir binbaşı ve de bir yüzbaşı vardı çan'a girdiğimiz de dumanlar tütüyordu biz heyetin yanında 20 süvariydik heyettekiler çan'a yunanlıların yaptıkları hareketleri sordular rastladıkları insanlara tercümanları da vardı biga'dan karabiga'ya gittik ingiliz heyeti istanbul'a gideceklerdi vapura bindiler biz lapseki üzerinden çanakkale'ye döndük



bizim taburda iki tane cemal bey vardı biri yüzbaşı cemal bey diğeri tabur doktorumuz cemal bey o da yüzbaşıydı

yüzbaşı cemal bey beni çağırtmış dedi ki:
-oğlum biz kuvayi milliye'ye geçiyoruz gelecek misin?
onlarla beraber kuvayi milliye'ye katıldım taburdan 5 kişiydik sivillerle filan 30 kişi olduk taburun cephanesini iki katıra yükledik bayramiç tarafından gidiyoruz yiğitler köyüne geçtik evciler köyüne geldik kazdağı'nın eteklerinden saracağız dağı ingilizlerden haber getirdiler bize:
-dönsünler yoksa sivil halkı cezalandıracağız
bayramiç'te yunanlılar vardı türk jandarmalarını silahsız olarak yanlarında çalıştırıyorlardı bize haberi getiren de hafız abdullah ile izzet adında iki jandarmaydı
"gidin şu kağıdı kuvayi milliye'ye giden arkadaşlarınıza verin" deyip ellerine bir kağıt vermişler evcilerde bu iki kişi bize kağıdı yetiştirdiler

doktor cemal bey bize yeni gelmişti ankara'dan göndermişler kuvayi milliye'ye asker toplasın diye kuvvet toplamak için çok uğraştık ama başaramadık

cemal bey kağıdı aldı okudu yırttı attı
bana dedi ki:
-bunları bırakma

kazdağı'na sardık gidiyoruz yukarı abdullah'la izzet başladılar yalvarmaya:
-bizi götürmeyin bizim çocuklarımıza yunanlılar eziyet edecekler bizi bırakın
kumandana söyledim
-"dağın içine girince bırakırsın" dedi
dağın içine girdiğimizde bıraktık onları geri döndüler
o gece dağın üzerinde sabahladık sabah şafakla beraber tekrar yola koyulduk havran'ın üst taraflarında ormanlar köyü var orada yunanlıların karakolu olduğunu duyduk otmanlara geldiğimizde karakol yunan askerleri kaçmışlar yoktular bu sırada anadolu'da harp devam ediyordu tabii

otmanlar'dan bir kılavuz bulduk balıkesir'in solundan geçtik oralarda boşnak hamza arslan çetesi gibi çetelere rastladık her ikisi de 10'ar kişi ile geziyorlardı cemal bey'in gözü tutmadı bunları sonra mustafa efendi çetesine rastladık mustafa efendi bize "yunanlıları izmir'de deniz döktüler" dedi bunun üzerine balıkesir'den yunanlılar kaçmışlar balıkesir'de karakol kurduk bir ay falan düzeni sağlamaya çalıştık hükümet binasında çalışıyorduk cemal bey binbaşı oldu edirne'ye gitti doktor cemal bey kaldı bir çok subaylarla beraber halil fikri bey isminde yeni bir kumandan gelmişti

beni o sırada çanakkale'ye gitmek üzere hazırlanan jandarma taburuna verdiler inegöl taraflarında taburu buldum kumandanını gördüm tabura takıldım çanakkale taburunun başında şevki bey adında bir önyüzbaşı vardı çanakkale2ye gelmekte olan ziraat maliye savcı gibi memurlarda vardı teşkilat olarak geliyorlar taburla beraber gönen üzerinden biga'ya geldik

biga'da ben atımı savcı ramiz bey'e verdim mutasarrıf vahap bey'de var biga'dan çok yağmurlu bir havada yola çıktık çanakkale'ye geliyoruz geceyi karacaören'de geçirdik sabahleyin çanakkale'nin işgal kumandanı geldi saçaklı sırmalı rütbeleri var yanında da tercümanı vahap bey'in bulunduğu eve götürdük ingiliz kumandanını sonradan öğrendiğimize göre vahap bey'le ingiliz işgal kuvvetleri arasında şöyle konuşmalar olmuş;
ingiliz kumandanı:
-çanakkale'ye girecek misiniz?
-evet gireceğim
-ama bana bu konuda bir emir yok

vahap bey:
-bana kesin emir var
ingiliz kumandan vahap bey'den bir saat izin istemiş vahap bey'de peki demiş bizim tabur 200 kişi "kuvayi milliye gelmiş" diyerek köylerden inen genç yaşlı insanlarla biz olduk 10000 kişi o kadar kalabalık olduk

ingiliz kumandanı ayrıldıktan hemen sonra vahap bey hareket emri verdi
geldik çanakkale'nin kenarına tel örgüler var uzaktan görüyoruz ingilizlerde bir kargaşa vardı neyse ingiliz kumandanı geldi saatine baktı ne söylediğini biz sonradan öğrendik saatine bakınca:
-acele ettiniz daha bir çeyrek saat var
vahap bey de:
-benim saatim geldi diye söylemiş

orada bir anlaşma yapıldı askerin bir kısmı ile toplanan sivil halkı içeri girmeyecek dışarıda bekleyeceklerdi biz içeri memurlar kumandanlar ve 60 jandarma girdik hastane bayırına geldik çanakkale'den ileri gelenler hocalar bey kısımları geliyorlar yanlarında koçlar filan var kurbanlık kurbanlar kesildi dualar edildi vahap bey:
"vali konağına gideceğiz" dedi

çanakkale'de alayın önüne geldik müstahkem mevkii kumandanlığının binalarına girip yerleştik 1923 senesinin eylül ayında askerliğim sona erdi 85 sene sürdü askerlik bitince köyüme yerleştim

yaşlılık aylığı alıyorum hanımın adı hacer sağ yaşıyor ikisi erkek biri kız iç çocuğum oldu çocuklardan da sekiz tane torunum var

Alıntı Yaparak Cevapla

Çanakkale Savaşları İle İlgili Anılar - Çanakkale Savaşı İle İlgili Geniş Bilgiler

Eski 09-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çanakkale Savaşları İle İlgili Anılar - Çanakkale Savaşı İle İlgili Geniş Bilgiler



Çanakkale Savaşından Bir Anı

Kocadere köyünde büyük bi sargı yeri kuruluyor Kimi Urfalı , kimi Bosnalı , Kimi Adıyamanlı , Kimi Gürünlü, Kimi Halepli
çok sayıda yaralı getiriliyor
Bunlardan biri Lapsekinin Beybaş Köyündendir ve yarası oldukça ağırdırZor nefes alıp vermektedirAlçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışırNefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından
"Ölme ihtimalim çok fazla Ben bir pusula yazdımArkadaşıma ulaştırın" Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur:
"BenBen köylüm Lapseki'li İbrahim Onbaşından 1 Mecit borç aldıydımKendisini göremedimBelki ölürümÖlürsem
söyleyin hakkını helal etsin"
"Sen merak etme evladım" der Komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar
Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözüde
"söyleyin hakkını helal etsin" olur

Aradan fazla zaman geçmez Oraya sürekli yaralılar getiriliyorBunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit
düşüyor Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor İşte yine bir künye ve yine bir pusulaKomutan göz yaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştırPusulayı açar, hıçkırarakokur ve olduğu yere yığılır kalır Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine nede göz yaşlarına engel olamaz

PUSULADAKİ NOT:
"Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil'e 1 mecit borç verdiydim Kendisi beni göremediBiraz sonra taarruza
kalkacağızBelki ben dönememArkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.