Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
beslenirler, beslenmesleri, canlılar, canlıların, doğadak, doğadaki, nasıldır

Doğadak Canlıların Beslenmesleri Nasıldır? Doğadaki Diğer Canlılar Nasıl Beslenirler?

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Doğadak Canlıların Beslenmesleri Nasıldır? Doğadaki Diğer Canlılar Nasıl Beslenirler?



Doğadak Canlıların Beslenmesleri Nasıldır? Doğadaki Diğer Canlılar Nasıl Beslenirler?
Doğadak Canlıların Beslenmesleri Nasıldır? Doğadaki Diğer Canlılar Nasıl Beslenirler?

BESİN ZİNCİRİ VE BESİN PİRAMİTLERİ

Besin zincirleri

Doğada canlılar başka bir canlıyı besin olarak kullanırken kendileride başka canlıların besini olurlar Canlıların birbirlerini tüketmelerine göre sıralanmaları ile oluşan zincire besin zinciri denir Zincirin her halkası ayrı bir tür tarafından oluşturulur Ancak hiçbir zaman doğada tek sıralı zincire rastlanmaz Bir canlı besin olarak birden fazla türü besin olarak kullanırken kendiside birden çok türün besini olur Bu durum zincirlerin birbirine karışıp beslenme ağları oluşturmasına neden olur

· Besin zincirleri ile canlılar arasında organik madde ve enerji akışı gerçekleşir

· Zincir ne kadar kısa ise madde ve enerji o kadar ekonomik kullanılır

· İlk halkada ototroflar bulunur

· Son halkada 3tüketiciler (Yırtıcılar) bulunur

· Zincirdeki canlılar fonksiyonlarına göre üç tiptir

1) Üreticiler

2) Tüketiciler: a) Birincil tüketiciler (Herbivorlar)

b) İkincil tüketiciler (Karnivorlar)

c) Üçüncül tüketiciler (Karnivorlar)

3) Ayrıştırıcılar

· Ayrıştırıcılar zincire her halkadan katılabilir

· Her halkada önceki halkadan alınan organik madde ve enerjinin %90 ‘ı canlının yaşamsal olaylarında tüketilirken , canlı vücudunda saklı tutulan % 10 ‘u besini olduğu sonraki halkaya geçer Bu duruma % 10 yasası denir


Alıntı Yaparak Cevapla

Doğadak Canlıların Beslenmesleri Nasıldır? Doğadaki Diğer Canlılar Nasıl Beslenirler?

Eski 09-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Doğadak Canlıların Beslenmesleri Nasıldır? Doğadaki Diğer Canlılar Nasıl Beslenirler?



Ekosistem - Besin Zincirleri

Ekosistem,belirli bir alanda bulunan canlılar ile bunları saran cansız çevrelerinin karşılıklı ilişkileri ile meydana gelen ve süreklilik arz eden ekolojik sistemlere ekosistem denir Eğer söz konusu ekosistem bir tarım alanı içinde gelişiyorsa buna "agroekosistem" adı verilir Organizmalarla cansız çevre elementleri birbiriyle sıkı sıkıya bağlıdır Karşılıklı olarak madde alışverişi yapacak biçimde birbirlerine etki yapan organizmalarla, cansız maddelerin bulunduğu herhangi bir doğa parçası bir ekosistemdir

Ekosistem yaklaşımı, bireysel organizmalar ya da topluluklardan çok tüm alanın işlevlerinin nasıl olduğuyla ilgilenir Bir alandaki organizmalar ve cansız çevreleriyle olan ilişkilerine bakar Bir ekosistem, temel olarak abiyotik maddeler, üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılardan oluşur Ekosistemlerde yaşam, enerji akışı ve besin döngüleriyle sürer Açık bir sistem olan ekosistemde, enerji ve besin giriş-çıkışı süreklidir(Sistem Teorileri ve Sibernetik düşüncesi de ekosistemden doğar)

Bir ekosistemin dört temel bileşeni vardır Üreticiler ototroflar, tüketiciler (hetotroflar), ayrıştırıcılar (saprofitler) ve doğal çevre İlk üç bileşen, dördüncü bileşenin oluşturduğu cansız doğa içinde varlıklarını sürdüren canlı yaşamı kapsar Cansız doğal çevre ile bu çevre içinde yaşamlarını sürdüren canlılar arasındaki ilişkileri ve etkileşimleri inceleyen bilim dalına ekoloji adı verilir

Ekosistemde enerji çevrimi

Ekosistemde enerji çevrimi, ototrof organizmaların katabolizma faaliyetleriyle başlar Fotosentetik organizmalar, güneş enerjisini sentezledikleri organik bileşiklerin bağlarında depolarken, kemosentetik organizmalarda enerji kaynağı bazı inorganik bileşiklerin oksitlenmesinden sağlanır Heterotrof organizmalar ise diğer organizmaların bünyesindeki enerjiyi kullanırlar

EKOSİSTEM

Canlı varlıklar, canlı ve cansız çevreleriyle çeşitli karmaşık ilişkiler kurarak yaşamlarını sürdürürler ve böylece ekolojik sistemleri oluştururlar Ekosistem olarak isimlendirilen bu karmaşık sistem “Belli bir bölgede yaşayan ve birbirleriyle devamlı etkileşim içinde olan canlılar ile bunların cansız çevrelerinin oluşturduğu bir bütün şeklinde” tanımlanır Ekosistem = Kommunite (canlılar) + Cansız Çevre Büyüklüğü çok değişik olan tüm ekosistemlerin öğeleri ve işlevleri aynıdır, yani her ekosistem üretici tüketici ve ayrıştırıcılar şeklinde canlılarla, inorganik ve organik maddeler, fiziksel koşullar gibi cansız öğelerlerden oluşmuştur

Canlı öğelerin başında üreticiler yani yeşil bitkiler gelir Tüketicilere ise hayvanlar dahildir Bunlar da 1 derecede tüketiciler (otoburlar) ve 2 derecede tüketiciler (etoburlar) iki gruba ayrılır Canlı öğelerin son basamağı ayrıtımcılarıdan (bakteri ve mantarlar) oluşmuştur Bunlar ölü canlı parçalarını ayrıştırarak hayatlarını sürdürürler ve bu maddeleri canlıların yeniden kullanabileceği bir şekle sokarlar
Ekosistemdeki madde ve enerji nakli organizmalar arasında görülen besin zinciri yoluyla olur Besin zinciri ekosistemdeki canlılardan birinin diğerini besin olarak alması sonucu oluşan bir zincirleme olaydır Bazı canlılar doğal enerjiden faydalanarak ürettikleri maddeleri besin zinciri yoluyla diğer canlılara vermek suretiyle enerji akışını sağlarlar Enerji akışı iki aşamada gerçekleşir Birinci aşamada yeşil bitkiler güneş enerjisini fotosentez yoluyla kimyasal enerjiye çevirerek besinsel ürünlerde depolar, ikinci aşamada ise hayvanlar bu bitkileri ve birbirlerini yiyerek gerekli enerjiyi sağlarlar, Yani otoburlar, yeşil bitkileri yiyerek organik maddeyi alır ve birkısmını enerji şeklinde kullanır, bir kısmını depolar Karnivorlar (etçiller) ise otoburları ve birbirlerini yiyerek bu depolanmış organik maddeyi enerji üretimi, büyüme, gelişme ve üretimi için kullanır Besin zincirinin son halkasını ayrıştırıcılar (parçalıyıcılar) oluşturur Bunlar canlı artıkların (ceset, dışkı vb) ayrıştırarak organik maddeleri, minaralleri tekrar toprağa iade eder Bu minerallerde yeşil bitkiler tarafından kullanılır Böylece tabiattaki madde döngüsü devam eder
Besin zincirine örnekler:
1- Ot, fare, tilki, dağ aslanı (üç üyeli bir zincir)
2- Ot, çekirge, kurbağa, yılan, atmaca (dört üyeli bir zincir)
3- Yonca, dana, insan, (üç üyeli bir zincir)
İnsan genellikle besin zincirinin son halkasıdır Tabiatta birçok küçük besin zinciri birbiri içine geçmiş durumdadır İç içe geçmiş besin zincirlerinin tümüne besin ağı denir Besin zinciri veya besin ağını oluşturan canlılar arasında bir denge vardır Herhangi bir basamaktaki bir değişim hayvan populaşyonları arasındaki dengeyi bozar ve herhangi bir basamaktaki değişimi onun üzerindeki veya onunla beslenen basamağı etkiler, değişimlere hatta açlıktan ölüme sebep olur Örneğin; fareler ortadan kalktığında bunla beslenen yılan, tilki çakal, yırtıcı kuşlar, baykuş gibi hayvanlar açlıktan ölür Veya tersi bir durumda, ortamdaki yılın, tilki, çakal yırtıcı kuşlar, başkuş gibi hayvanlar ortamdan kaldırılırsa köyler ve kentler fare istilasına uğrar (Üç sene önceki Samsun ve Muğla’daki sıçan istilası gibi) Fare ve sıçanların çoğalmasıyla tarladaki sebzeye, meyveye verilen zarar arttığı gibi, veba, kuduz, tularemi, beyin zarı iltihaplanması, kolera, kanamalı sarılık gibi birçok hastalıkların yayılmasına sebep olur
Kısacası zincirin bozulması, türlerden birinin azalmasına diğerinin çoğalmasına sebep olur Bu dengenin bozulması ise besin ağının son halkası olan insanı her yönden etkiler ve insan soyunun geleceğini tehdit ederek, sonunda insan soyu da ortadan kalkabilir

BİYOLOJİK ÇEVRE

Ekosferde yaşayan canlı türlerinin işlevlerine göre üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılar olmak üzere 3 gruba ayrıldığını belirtmiştik Biyolojik çevremizle ilgili bazı terimlerin anlamlarından bahsedelim
Populasyon : Populasyon, belli bir bölgede yaşayan, aynı türden bireylerin oluşturduğu topluluktur
Komünite : Ekosistemlerdeki yaşama birliğidir Örneğin; bir adada yaşayan bütün bitki ve hayvan türleri o bölgede komünite oluşturur
Habitat : Belli bir türün yaşadığı bölgedir
Ekolojik Niş : Organizmanın uyum gösterdiği cansız ve biyolojik koşulların bütünüdür
Ekosfer : Canlı ve cansız öğelerden oluşur Canlı öğeler; kendi aralarında üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılar olarak cansız öğeler ise; inorganik ve organik maddeler, fiziksel koşullar olarak ayrılır

EKOSİSTEMLERDE BESİN VE ENERJİ İLİŞKİLERİ

Ekosistemdeki enerjinin birincil kaynağı güneştir Bitkiler tarafından üretilen enerji önce otoburlara oradan da etoburlara geçer (Bkz Enerji Akışı)
Doğada varolan enerji, beslenme ilişkileri ve diğer ekolojik ilişkilerle, biçim ve yer değiştirerek sürekli yenilenir, asla kaybolmaz

DOĞA GEÇİMİN POTANSİYELİ (KAPASİTESİ)

Beslenme İlişkileri
Organizmaların beslenme ilişkileri her zaman bir organizmanın diğerini besin kaynağı olarak kullanması biçiminde görülmez Değişik türden canlılar, herhangi bir besin kaynağını elde etmek için yarışabilirler Bu olaya, “ekolojik rekabet” denir Otobur hayvanların belli bir bölgedeki ot varlığı için rekabet etmesi örnek verilebilir
Canlılar arasındaki beslenme ilişkilerinin her zaman düşmanca olduğu düşünülmemelidir Bazen iki ayrı tür biraraya gelerek ortaklık kurabilir Ekoloji biliminde bu olaya “simbiyoz yaşam” denir Bunun ilginç örneği, kaya ve taşların üzerinde yaşayan likenler verilebilir (Mantar ve alg ortaklığı)
Beslenme ilişkileri, aynı tür canlılar arasında da görülür Bu ilişki, bir arada beslenme, besin yerini birbirlerine bildirme ya da tersi olarak besin içi birbirleriyle savaşma şeklinde kendini gösterir

ENERJİ AKIŞI

Her ekosistemde temel üreticiler, güneş enerjisini fotosentez yoluyla kimyasal enerjiye dönüştürürler Bitki dokularında organik madde olarak depolanan bu enerjinin bir kısmı, bitkilerin yaşamları için kullanılır, diğer kısmı beslenme yoluyla otobur hayvanların vücuduna geçer Onlar da besin yoluyla aldıkları bu enerjinin bir kısmı kendi yaşamları için kullanılır; kalan kısmı, otobur hayvanları yiyen etobur hayvanlara aktarılır Böylece, son tüketicilere doğru sürekli ve tek yönlü bir enerji akışı sağlanır

BESİN ZİNCİRİ

Bitkilerde birincil net üretim biçiminde biriken kimyasal enerji, beslenme yoluyla bir hayvandan diğerine zincirleme olarak geçer Bu geçiş sırasında bitkiyi oluşturan organik maddelerle inorganik maddeler, onları yiyen hayvanlara aktarılmış olur Böylece, ekolojide besin zinciri ortaya çıkar Bitkiler, otobur ve etobur hayvanlar besin zincirinin halkalarını oluştururlar
Etobur hayvanlar
Otobur hayvanlar
Bitkiler

MADDELERİN DEVİR DAİMİ

Ekosistem içindeki yeşil bitkilerin üreticiler olduğunu belirtmiştik Bitkileri yiyen hayvanlar (otoburlar) birincil tüketicilerdir (tavşan, zürafa gibi) Bunlar bitkisel maddeyi hayvansal maddelere dönüştürürler Birincil tüketiciler, ikincil tüketiciler (etoburlar) tarafından yenir ve bunların da bazen üçüncül bir tüketici (aslan, kaplanvb) tarafından yendiği olur Bu tür besin zinciri hiçbir etobur tarafından yenmeyen etoburla son bulur Zincirin her bağlantısı yiyecek düzeyi olarak bilinir Bir canlı her zaman bir yiyecek düzeyine bağlı olmayabilir Örneğin; insanlar bitki yedikleri zaman birincil tüketicilerin yiyecek düzeyine bağlı olurken, et yedikleri zaman ikincil tüketici olurlar
Ölmüş bitki ve hayvan artıklarının yapısındaki organik maddeleri parçalayarak toprağa karışmasını sağlayan canlılara indirgeyici (ayrıştırıcı) denir İndirgeyiciler, organik maddeleri ayrıştırarak inorganik maddelere dönüştürürler İnorganik maddeler de toprak aracılığıyla bitkiler tarafından alınarak organik maddelere çevrilirler
Besin Ağı
Besin ağı, besin zinciri kavramının doğadaki beslenme ilişkilerini daha gerçekçi olarak gösterebilmek amacıyla genişletilmiş biçimidir
Besin Zinciri ve Besin Ağının Bazı Kuralları
1 Avcı hayvanın boyca büyük olması ona avantaj sağlar
2 Avcı hayvanların, en az emekle kendilerine en yüksek enerji ve besin değeri sağlayacak boy ve nitelikte av seçtikleri varsayılır Ekolojide bu kurala optimum beslenme stratejisi denir
3 Bir çok türde, bir avcı hayvanın ne kadar büyük olacağı, besin olarak kullandığı av hayvanının büyüklüğüne, hareketliliğine geniş ölçüde bağlıdır

EKOSİSTEMLERDE REKABET

Ekosistemlerde rekabet, iki ya da daha çok organizmadan her birinin yaşaması için gerekli kaynağı ele geçirmeye çalışması anlamına gelir Rekabet edilen kaynaklar, besin, besleyici tuzlar, ışık, yer (saklanma, yavrulama, dinlenme, avlanma, beslenme) olarak sayılabilir
Ekosistemlerde rekabet kavramını 2’ye ayırarak inceleyebiliriz
Tür İçi ve Türler Arası Rekabet : Aynı türün bireyleri arasındaki rekabete “tür içi rekabet” denir Etobur hayvanların av için rekabet etmeleri, tür içi rekabetin küçük bir örneğidir
Birden çok türün birbirleriyle rekabetine ise “Türler Arası Rekabet” denir Aynı türden canlıların birçok özelliği aynıdır Bu nedenle, birbirleriyle rekabetleri de çakışan çıkarları yüzünden olur Bunlar arasında beslenme ve barınma ilk başta gelir Yavruların anne sütü için rekabet etmeleri tipik bir örnektir
Türler arası rekabet ise yetersiz beslenme ve barınma kaynaklarına ulaşmak için yapılır Aynı kaynaktan beslenen iki farklı tür, aynı ortamda uzun süre yaşayamaz Sözgelimi, aynı ot kaynağı için rekabet eden geyik ve gergedanlardan birisi ortamı terketmek zorunda kalır Bu, ya türlerden birinin tükenmesi ya da başka bir yere göç etmesi biçiminde olur Bu olaya “Rekabette Elenme İlkesi (Gause ilkesi)” denir

EKOSİSTEM

Belli bir bölgede canlı ve cansız ögelerin oluşturduğu sisteme ekosistem denir Örneğin; Akdeniz Bölgesi, Van Gölü birer ekosistemdir En büyük ekosistem Dünya’ dır
Ekosistemleri kara ve su ekosistemi olarak gruplandırabilirizÇöl, orman, çayır, mera, köy karasal ekosistem; dere, nehir, baraj, göl, deniz ise birer su ekosistemidir
Bir ekosistemin varlığını sürdürebilmesi için, ekosistemdeki canlı ve cansızlar arasında sağlıklı ilişkiler olması gerekir Ayrıca gerekli olan enerji ve besin sürekli sağlanmalıdır
Ekosistemdeki üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılar arasında doğal bir denge vardır Bu canlı gruplarından biri yok olursa veya aralarındaki denge bozulursa ekosistemdeki diğer canlılar da bundan etkilenirÖrneğin; bir ormandaki ağaçların büyük bir bölümü kesilirse ormanda yaşayan canlılar yok olur Ekosistemdeki ayrıştırıcılar zarar görürse bitki ve hayvan kalıntıları parçalanamaz Madde döngüleri aksar ve ekosistemdeki canlılar olumsuz etkilenir Bir göl veya denizdeki balıklar aşırı avlanarak yok edilirse balıklarla beslenen diğer canlıların sayısı azalır
Ekosistemlerin kendine özgü fiziksel ve kimyasal özellikleri vardır Bu duruma orman ve göl ekosistemlerini örnek verebiliriz

Ekosistemlerdeki Koşulların Mevsime Göre Değişmesi

Kara ve su ekosistemlerindeki sıcaklık, ışık, nem, tuzluluk, iklim gibi koşullar değişebilir Canlılar bu değişmelerden etkilenir
İklim,ortamın özellerini belirleyen ana öğelerden biridir İklim, canlıların yeryüzündeki dağılışında önemli rol oynar Uzun bir zaman aralığı içinde belirli bir bölgede etkin olan atmosfer koşullarına,iklim adı verilir Kutup bölgelerinden ılıman iklimlere,hatta ekvatordan sıcak ve soğuk akıntılarının bulunduğu okyanuslara kadar bir çok canlı,kendilerine uygun kilim koşullarında dağılmıştır
Sıcaklık,yağış ve diğer iklimsel etmenler,bitki ve hayvan türlerinin gelişim ve,davranış ve dünya üzerindeki dağılışlarını belirler İklim ve yeryüzü şekilleri karşılıklı etkileşimle yaşamın sürmesi için gereken çevrenin oluşmasını sağlar
Yeşil alanların azalması volkanik etkinlikler vb nedenlerle atmosferde artan toz tabakası,ısının azalması ,dünyadaki hava olaylarını dolayısı ile iklimi belirler
Işık,yeryüzündeki enerjinin kaynağını oluşturur Işığın dalga boyu,şiddeti ve süresi ekosistemler üzerinde önemli etkendir Işık bitkilerin fotosentez,terleme,çiçeklenme, ve çimlenmeleri üzerinde etkilidir
Sıcaklık, türden türe değiştiği gibi aynı türün gelişim evrelerine bağlı olarak da değişmektedir Normal metabolik etkinliklerini 0-500 C arasında sürdürebilen canlılar,00C’un çok altında (-2000C) veya 500C’un çok üzerinde (-1000C) de yaşayabilmektedir
Hayvanlar dünyası,sıcakkanlı hayvanlar ve soğukkanlı hayvanlar olarak iki gruba ayrılır Kuş ve memelilerin içinde olduğu sıcakkanlı hayvanlarda vücut ısısı durağandır Omurgasız hayvanlardan kurbağa ve sürüngenlerin içinde olduğu soğukkanlı hayvanlarda ise vücut ısısı durağan olmayıp çevre sıcaklığına bağlı olarak değişir
Su canlıların temel yapısını oluşturur Organizmaların metabolik etkinliklerini sürdürebilmeleri için hücre ve dokularda belli oranda su bulunması gerekir
Ekin durumdaki canlıların sitoplazmasındaki su oranı genelde %70 ile %90 kadardır Bu oran kimilerinde %50 ye düşmesine karşın kimilerinde %98 kadar yükselebilir
Toprak bitkilerin gelişmesi için gerekli olan su ve mineralleri içerdiği gibi aynı zamanda bitkilerin kökleriyle tutunabilecekleri sağlam bir temeldir

EKOSİSTEMLER NEDEN DEĞİŞİYOR VE BOZULUYOR

Doğadaki her varlık sürekli bir değişim içindedir Bu değişimin bir bölümü doğal yollar la bir bölümü de insanların etkisi ile ortaya çıkar

aDoğal Kaynaklı Bozulmalar

Doğal afetler çevrenin bozulmasında etkili olur Doğal kuvvetlerden gücünü alan depremler, seller, arazi kaymaları, yanardağ ve kuraklık olayları çevrenin değişmesine neden olur Bu saydığımız doğal afetler aynı zamanda can ve mal kaybına da sebep olur Ülkemizin %90’nı deprem kuşağı üzerindedir
1900 yılından günümüze kadar ülkemizde 16 büyük deprem olmuştur Bu depremlere 100000 yakın insan hayatını kaybetmiştir Deprem sonrası meydana gelen yıkıntı ve moloz yığınları çevre kirliliğine yol açar Ayrıca, depremin neden olduğu zararları karşılaya bilmek için çok fazla kaynak tüketilmiştir
Sel felaketinin neden olduğu su baskınları, yerleşim ve tarım alanlarına zarar vermektedir Büyük yağışlar sonucunda toprak kaymaları ve arazi yapısında değişiklikler görülmektedir Hindistan ve Pakistan da görülen muson yağmurları büyük zarar vermektedir Bütün bu olaylar çevreyi olumsuz etkilemektedir
Amerika da her yıl 50-100 bin fırtınanı arasında ortalama 770 kasırga meydana gelir Meteorologların kasırga şeridi dedikleri belirli bir yerde gerçekleşen bu kasırgalar, Teksas’ tan başlayıp Oklahoma, Kansas, Missouri, Nebraska, ve Güney İllinois ten geçerek Kuzey Iowo da bitmektedir Bu kasırgaların çoğu 15-20 dakika sürmektedir Fırtınanın büyümesine aşırı nenli ortam neden oluyor Şiddetli fırtınaların büyük bir bölümü ayrı nemlilikteki hava kütlelerinin karşılaştığı yerde doğmaktadır
Bir bölgedeki su kaynaklarının, bitki ve özellikle ekinlerin yetişmesinde yetersiz kaldığı geçici çoğu zaman felaket niteliği taşıyan aşırı susuzluk kuraklık olarak adlandırılır Kuraklık , atmosferden gelen yağışların miktarı buharlaşma ya da başka bir sebeple toprağın yitirdiği su miktarından az olduğu zaman görülürşiddetli rüzgarlar, nem derecesinin düşük olması ve sıcaklık bu duruma neden olabilir Yılın her mevsimini benzer koşullar arasında geçiren bölgelerde kurak mevsimden söz edilir
İnsanoğlunu yüzyıllar boyu korkutmuş olan ve zaman zaman büyük yıkımlara yol açan yanardağlar bir takım karmaşık jeolojik olayların ürünüdür Magma yuvası yer yuvarlağı içinde 10-20 km derinlikte bulunur Magma üzerinde basıncın azalması , sıcaklığın düşmesi, kristalleşme gibi etkenler magma içindeki gazların ayrışmasına yol açar Genleşen gazlar magma yuvasının yanlarını büyük bir güç ile iter Oluşan yarıklardan dışarı çıkar Bu gün yer yüzünde yaklaşık 500 etkin yanardağ vardır Bunlardan duman gaz , kül yada lav püskürür Türkiye’de ki başlıca sönük yanardağlar; kula dolaylarındaki küçük koniler, Karadağ , Hasan dağı, Erciyes, Nemrut, Süphan, Tendürek ve Ağrı dağıdır

bİnsan Kaynaklı Bozulmalar

1Aşırı Nüfus Artışının Etkileri

Belirli bir bölgede toplu olarak yaşayan insanlar,o yerin nüfusunu meydana getirirler
O bölgenin nüfusu,ölüm ve doğumlara göre değişir Bundan önceki yüzyıllarda ölüm ve doğum oranları birbirine yakın olduğu için Dünya’nın nüfusu fazla artmamıştır17 yüzyılda Dünya nüfusu 500 milyon civarında iken bu gün 6,5 milyar dolayında olduğu bilinmektedir
Son yıllardaki tıp ve teknolojik alanlardaki hızlı gelişmeler,insanın refah düzeyini ve ömrünü artırmıştır Bu olay,nüfus artışında çok etkili olmuştur
Artan nüfusun ihtiyaçları karşısında,sınırlı olan Dünya’daki doğal kaynaklar hızla tüketilmekte ve yetersiz kalmaktadır İnsanların giyim,beslenme,barınma ve sosyal ihtiyaçları hızla çoğalmaktadır Bu ihtiyaçlarını karşılamak için çok fazla ham madde tüketmek zorunda kalmışlardır Bu durum ise çevre kirliliğine neden olmaktadır
Kırsal yerleşim bölgelerinde artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla tarlaya gereksinim duyulmaktadır Bunun için ormanlık alanlar yakılıp kesilmekte ve meralar tarım alanlarına açılmaktadır Bu durum,o bölgenin doğal hayat düzenini olumsuz etkilemekte ve çevre sorunlarına neden olmaktadır
Ayrıca,son yıllarda kırsal kesimden kentlere hızlı göç olayları yaşanmaktadır Bu durum sosyal ve ekonomik sorunlara neden olduğu gibi plansız,alt yapısız ve kontrolsüz yerleşime neden olmaktadır Bu olumsuz gelişmeler, çevreyi hızla kirletmektedir

II Plansız Sanayileşmenin Etkileri

Toplumun artan ihtiyaçlarını karşılamak için sanayileşmek gereklidir Çağdaş uygarlık düzeyini yakalayabilmek için tüm toplumların sanayileşmeleri şarttır Sanayi tesisleri pahalı yatırımlardır Sanayi tesislerinin, daha ekonomik üretim yapması ve daha az çevre kirliliğine neden olması için belirli bir bölgede toplanmaları gerekir Bu şekilde ihtiyaçları daha kolay sağlanır Bu bölgede meydana gelecek sorunlara, toplu olarak daha kolay çözümler bulunabilir
Sanayi tesisleri, toplumun ihtiyaçlarına göre planlanmadan ve gelişi güzel yerlere kurulursa daha büyük sorunlara yol açar Sanayi kuruluşlarının sıvı, katı, ve gaz halindeki artıkları çevre kirliliğine neden olur Sıvı atıklar su kaynaklarına dökülerek biyolojik yaşamı ve tarımı olumsuz etkiler Su ekosistemi ortamlarına zarar verir
Kimyasal karakterli katı atıklar ise toprağı kirleterek biyolojik dengenin bozulmasına sebep olur Katı atıkların atıldıkları çöplük alanlara yağan yağmurlar,buradaki maddeleri çözerek toprağın derinliklerine sızarlar Böylece, yer altı su kaynaklarının kirliliğine yol açar
Sanayi tesislerinin bacalarından çıkan kükürt dioksit,karbon dioksit ,karbon monoksit azot oksit ve metan gibi gaz atıklar ise havayı kirletir Bu zehirli ve zararlı gazlar,atmosfer içinde birikerek yeryüzündeki ısının uzaya yayılmasını engeller Bu durum, Dünya’nın ısınmasını sağlar Bu olaya sera etkisi adı verilir Sera etkisi olayı,ekolojik dengeyi bozarak iklimin değişmesine neden olur Ayrıca,kükürt dioksit gazı atmosferdeki su buharıyla birleşerek sülfürik asitleri meydana getiriroluşan sülfürik asitler yağışlarla yeryüzüne düşer Asit yağmurları;ormanlara,doğal bitki örtüsüne,su ve karada yaşayan canlılara zararlar verir Kısacası doğal dengeyi bozar Ulaşım amacıyla yapılan yol ve liman çalışmaları da çevre tahribatına neden olmaktadır

IIIDoğal Kaynakların Bilinçsiz Kullanımı

Çevre tahribatı ve kirliliğine sebep olan faktörlerden biri de ekonomik sorunların getirdiği faaliyetlerdir Ekonomik ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan insanlar,bilinçli ve bilinçsiz olarak çevreye zarar veririler Aşırı kaynak tüketmek durumunda kalırlar Tarımla uğraşan insanlar,daha iyi ekonomik koşullara ormanlık bölgeleri yakarak veya keserek tarım alanları açmaya yönelirler
Bu ve benzer faaliyetler sonucu ulusal değerlerimiz sayılan ormanlar büyük zarar görür Plansız kentleşme ve turizm yatırımları da ormanlarımıza büyük zara verir
Tarımla uğraşan insanlar,daha çok üretim yapabilmek adına yapay gübreler,kimyasal ve hormonlu ilaçlar kullanmaktadırlar Anız yakımı,yanlış ekim ve sürüm faaliyetleri de buna eklenerek toprağın yapısını ve ekolojik dengeyi bozar
Toplum ve bireylerin yaşam düzeyleri,ekonomik kalkınmaya bağlıdır Ekonomik kalkınma milli gelirle ölçülebilir Ulusal kaynakların tüketimi ve çevre tahribatı,milli gelirin düşük olduğu bölgelerde daha sık yaşanır Çünkü;insanlar için yaşam,çevre değerlerinden daha önceliklidir Isınma,barınma ve beslenme ihtiyaçlarını ucuz bir şekilde karşılamaya çalışırlar Kalitesiz kömür kullanarak çevreyi kirletirler Barınma ve beslenme gereksinimleri için de aynı şekilde davranarak daha çok hammadde tüketmek zorunda kalırlar

EKOSİSTEDEKİ BOZULMALAR NELERİ DOĞURUR?

Bilinçli ve de bilinçsiz çevreye verilen zararlar tabiattaki bazı varlıkların azalmasına neden olur Buna bağlı olarak madde döngü gerçekleşemez Bu nedenle doğa enerjisiz kalır Enerjinin olmadığı bir ortamda hiçbir şey gerçekleşmez
Ekosistem ortamında meydana gelen ekolojik denge bozulmaları aşağıda belirtilen olumsuz sonuçlara yol açar

1 Dünya’ nın Coğrafyası Ve İklimi Değişir

Biyolojik zenginlik,doğanın yapısına bağlı olarak değişir Bir çöl ortamı ile orman veya göl ortamlarındaki biyolojik zenginlikler yanı değildir Her ortamın kendine özgü iklimi,sıcaklığı,nem oranı, ışık ve tuzluluk gibi yapısal farklılıkları vardır Bu yapısal farklılıklara bağlı olarak biyolojik canlı türleri de değişir Doğadaki canlı varlıklar,çevrenin iklimi üzerinde etkili olurlar Sıcaklık,nem,ışık ve yğış olaylarının meydana gelmesinde katkıda bulunurlar
Bir ekosistem ortamındaki bozulmalar,kendiliğinden o bölgenin iklimini değiştirir Bu durum ise biyolojik dengeyi etkiler Canlıların tür ve sayılarının azalmasına veya çoğalmasına neden olurlar İklimdeki bu değişmeler,yeryüzü şekilleri ile üretim-tüketim ilişkilerini değiştirir Ormanların yok edilmesi sonucunda o bölge hızla çölleşir Yağış ve nem azalırken sıcaklık artarbir gölün kuruması sırasında buna benzer olaylar meydana gelir Bütün bu olaylar,o bölgenin coğrafi yapısının değişmesine neden olur

2Erozyon Toprakları Bitirir

Toprak,bir ülkenin en önemli zenginlik kaynağıdır Bitkisel ürünlerin yetiştiği toprak aynı zamanda hayvanlara da barınaklık eder Toprak,bütün canlıların besin kaynağı sayılır
Toprağın su ve rüzgar gücüyle denizlere taşınması olayına erozyon denir Toprak, bitki örtüsü bakımından zengin olursa erozyona uğramaz Çünkü, bu alanlardaki su ve rüzgarın etkisi kontrollüdür Bitki örtüsü ve toprak birbirini korur Bitki örtüsü, yağışlara karşı toprağın aşınmasını önler Toprak da bitki örtüsüne tutunarak sürüklenmez Kısacası, toprak ve bitki örtüsü bir bütünün iki ayrı parçası bibidir Birinin yokluğu, diğerinin de yok olmasına neden olur
Göl ve orman alanlarındaki biyolojik denge bozulduğu zaman,yoğun bitki örtüsü giderek azalır Buna bağlı olarak da toprağın erozyonu hızlanır Çünkü, toprağı koruyan faktörler eksilmiştir Bunlar ile birlikte yanlış sürüm, uygun olmayan ekim, kimyasal atık ve tarım ilaçları, yapay gübreleme vb etkiler toprağı verimsizleştirmektedir Verisiz topraklar ise üzerindeki bitki örtüsünü besleyememektedir Bitki örtüsü olmayan topraklar korumasız kalırlar Dolayısıyla erozyona uğrarlar
Toprak kaybı, ulusal bir kayıptır Verimli olan bu toprakları, doğa elimizden almaktadır Çevre tahribatına neden olan insanlar, farkında olmadan geleceğimizi de yok etmektedirler Toprak kaybı, telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden olur Toprak kaybı ile biyolojik zenginliklerimiz de kaybedilmektedir

3Su Kaynakları Azalır ve Kurur

Ekosistem ortamlarındaki bozulması sonucunda su kaynakları da giderek azalır ve kurur Bir orman ekosistemi bozulduğu zaman, o bölge eskisi gibi düzenli yağış alamaz Buna bağlı olarak ta su havzaları beslenemez Suyla beslenemeyen havzalar da yer altı su kaynaklarını oluşturamaz Böylece o ortamlardaki su kaynakları kurumaya başlar
Asya kıtasındaki Aral gölünü besleyen nehirler, sulama ve enerji elde etme amaçlı kullanılınca, göl kurumaya başlamıştır Doğal olarak göl ve çevresi hızla çölleşmiştir Bu olaya bağlı olarak ekolojik denge değişmiş ve biyolojik zenginlik azalmıştır

4Enerji Kıtlığı Başlar

Bir ekosistemde bulunan canlılar, karşılıklı yarar ve çıkar ilişkileri içinde yaşarlar Bu canlıları bir arada bulunuş nedenleri, birbirlerine olan ihtiyaçlarından ileri gelmektedir Birinin varlığı, diğerinin yaşamasına bağlıdır Besin maddeleri canlıların enerji kaynağıdır Enerji olmada hiçbir canlının yaşaması mümkün değildir Canlılar, enerji ihtiyaçlarını beslenerek karşılarlar Bu nedenle, her canlı beslenebileceği bir ortamda yaşar
Ekosistem ortamı çeşitli etkilerle bozulmaya başlayınca, o ortamın biyolojik dengesi de bozulur Buna bağlı olarak canlı sayısı da azalarak yok olmaya başlar Canlı sayısındaki azalma ise o ortamın beslenmesini zorlaştırarak enerji kıtlığına neden olur

5Biyolojik Çeşitlilik Azalır-Beslenme Sorunu Doğar

Bozulan ekosistem ortamlarında bazı canlı türleri azalarak yok olur Ölen canlılarla beslenen canlı türleri de bundan olumsuz etkilenerek azalırlar Kısacası besin zinciri halkasını oluşturan bütün canlılar olumsuz olarak etkilenirler
Beslenme sorununa bağlı olarak biyolojik çeşitlilik de azalır

İnorganik bileşikleri kullanarak organik bileşikler dediğimiz karmaşık ve uzun molekül zincirlerini üretebilen canlılara ototrof adı verilir Diğer bir anlatımla bu canlılar, yaşamsal etkinliklerini sürdürebilmek için gereksinme duydukları tüm organik bileşikleri, doğrudan doğruya inorganik bileşikleri sentezleyerek elde ederler Bu canlılar, karbondioksidi indirgiyerek organik bileşikler sentezlerken, işlemin kimsayal karakteri dolayısıyla enerjiye gereksinim duyarlar Bu enerji, ışık -büyük ölçüde güneş ışığı- ya da kimyasal enerjidir

Besin maddeleri olarak da adlandırılan, enerji depolanmış organik bileşiklerin sentezlenmesinde güneş ışığını kullanan canlılara fotosentetik canlılar ya da Fototroflar, kimyasal enerjiyi kullanan canlılara da kemosentetik canlılar ya da Kemotroflar adı verilir
a Fotoototroflar: Klorofilleri sayesinde ışık enerjisi kullanarak organik besin sentezleyenler Klorofilli bakteriler,Mavi-yeşil algler, Kloroplast taşıyan protistalar ve bitkiler bu gruptan canlılardır

B Hetotroflar: İhtiyacı olan organik besinleri diğer canlıların vücudundan karşılarlar Besinlerini almaları bakımından üç gruba ayrılırlar

a Holojoik beslenme:

· Besinlerini katı parçalar halinde alırlar

· Sindirim sistemleri ve enzimleri gelişkindir

· Hareket sistemleri gelişkindir

· Gelişkin duyulara sahiptirler

Holojoik canlılar kullandıkları besinin özelliklerine göre sindirim sistemleri ve beslenme davranışlara sahiptir

1 Herbivorlar: Bitkisel besinlerle beslenenler

· Öğütücü dişler gelişkindir

· Sindirim kanalları gelişkindir

· Mide gelişkin ve bölmelidir

· Bitkisel besinlerin besleyici değeri az olduğundan fazla besin alırlar

· Beslenmeleri uzun sürer

· Bitkisel besinlerden yararlanma azdır

· Bazı gruplar sindirim sistemlerinde selüloz sindiren enzimlere sahip bakteri vb canlılara simbiyoz yaşarlar

2 Karnivorlar: Hayvansal besinlerle beslenenler

· Parçalayıcı(Köpek) dişler gelişkindir

· Sindirim kanalı kısadır

· Hareket ve duyu sistemleri gelişkindir

· Etin besleyici değeri fazla olduğundan beslenmeleri kısa sürer

· Uzun süre aç kalabilirler

3 Omnivorlar:Hem hayvansal hemde bitkisel besinlerle beslenebilenler

· Sindirim Özellikleri ile karnivorlara benzerler

· Selüloz hariç diğer bitkisel besinlerden faydalanacak enzimlere sahiptirler

· Tohum,meyve ve hücre öz suları bitkisel besinlerini oluşturur

b Saprofit beslenme

· Sindirim sistemleri yoktur

· Sindirim enzimleri vardır

· Hücre dışı sindirim vardır

· Ölü bitki ve hayvan artıkları üzerinden beslenir

· Doğada madde döngüsü için önemli canlılardır

· Bazı bakteriler ve mantarlar bu gruptandır

· Üzerinde yaşadıkları canlıya zarar verirler

c Parazit beslenme

Hayvansal parazitler endo ve ekto olmak üzere ikiye ayrılır

-Ekto parazitler:

· Sindirim sistemleri ve enzimleri vardır

· Hareket sistemleri ve duyuları gelişmiştir

· Konakçının vücudu üzerinden besinlerini karşılarlar

-Endo parazitler:

· Sindirim sistemleri yoktur

· Sindirim enzimleri yoktur

· Üreme sistemleri hariç diğer sistemleri körelmiştir

Parazit canlıların konağa olan bağımlılığı bakımından ikiye ayrılırlar:

1 Yarı parazitlik: Belirli besinler için konağa bağlanan canlılar Örnek:Ökseotu Fotosentez yapmalarına karşı su ve mineralleri başka bitkilerin iletim demetlerinden emeçleri ile alırlar

2 Tam parazitlik: Bütün besinlerini konakçıdan alan parazitlerdir Bu parazitlerde üreme hariç diğer sistemler körelmiştir

Bazı özel parazitlik durumları:

-Parazit-patojen:Konukçu canlıda hastalık ve ölümlere neden olurlar

-Obligat parazitler:Yaşamsal evrelerinin çoğunu konukçu vücudunda geçirirler Bazı yaşamsal olayları ancak konukçu vücudunda gerçekleştirebilir

C Hem ototrof hem hetotrof beslenme:

Bazı ototrof canlılar fotosentezle besinlerini üretebilirler ancak ihtiyaç duyduklarında diğer canlılarıda besin olarak kullanabilirler

Örnekler: a)Protistalarda EUGLENA

· Tek hücreli

· Hücre ağızlarından aldıkları besinlerle hetotrof beslenirle

· İhtiyaç duyduklarında kloroplastları ile fotosentez yaparak ototrof beslenirler

· Göz lekeleri bulunur

· Hücre içi sindirim görülür

Örnek: b Bitkilerden Dionea,Drosera,Nephentes gibi insektivorlar

· Kloroplastları vardır ve fotosentez yaparlar

· Azotça fakir sulak topraklarda yaşarlar

· Yaprakları metamorfozla böcek kapanı haline gelmiştir

· Azot ihtiyaçlarını yaprakları ile yakaladıkları böcekleri, yapraklarında sindirerek sağlarlar

· Hücre dışı sindirim görülür

CANLILAR ARASINDAKİ BESLENME BAĞINTILARI

Bazı canlı türleri yaşamsal olaylarını devam ettire bilmek için diğer canlılarla beraber yaşamak zorundadırlar Canlılar beslenme,

üreme,barınma,hareket,korunma gibi yaşamsal olaylarda başka canlılara ihtiyaç duyarlar Bu ilişki yarar zarar ilişkisine göre üç şekilde gerçekleşir

1 Kommensalizm: Birlikte yaşayan türlerden biri birliktelikten yarar sağlarken diğer tür yarar veya zarar görmez

2 Mutualizm: Birlikte yaşayan iki ayrı türde birliktelikten yarar sağlarlar

3 Parazitizm: Birlikte yaşayan iki ayrtür bireylerinden biri bu durumdan faydalanırken diğeri bundan zarar görür

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.