![]() |
Doğa Ve Evren Nedir? Doğa Ve Evren Hakkında Bilgiler Nelerdir? |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Doğa Ve Evren Nedir? Doğa Ve Evren Hakkında Bilgiler Nelerdir?Doğa Ve Evren Nedir? Doğa Ve Evren Hakkında Bilgiler Nelerdir? Doğa Ve Evren Nedir? Doğa Ve Evren Hakkında Bilgiler Nelerdir? Doğa-Evren ve Dünya ![]() Göründüğünün tam tersine, evren çok az sayıdaki maddi cisimlere göre çok daha büyük oranda bir boşluktan oluşmuştur: nitekim gökcisimleri, yıldızlar arası boşluk'ta tek tek kalmışlardır ![]() ![]() İlkçağ'dan beri Aristoteles gibi bilginler, «doğanın boşluktan nefret ettiğini» öne sürerlerdi ![]() ![]() İtalyan fizikçisi Torricelli (1608-1647) ancak XVII ![]() ![]() ![]() ![]() Günümüzde bütün laboratuvarlarda ve sanayide bunun için geliştirilmiş araçlar (döner tulumbalar, sulu veya civalı hortumlar) kullanılır ![]() ![]() ![]() Ağırlıkları ne olursa olsun bütün cisimler boşlukta eşit hızla düşer ![]() ![]() ![]() İçinde maddesel iletken olmadığından sesi iletmez; ısıya karşı da mükemmel bir yalıtkandır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Doğa Ve Evren Nedir? Doğa Ve Evren Hakkında Bilgiler Nelerdir? |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Doğa Ve Evren Nedir? Doğa Ve Evren Hakkında Bilgiler Nelerdir?Doğa Felsefesi Vikipedi, özgür ansiklopedi İlk insan topluluklarının doğaya bakış açılarından başlarsak, onlar tam anlamıyla doğanın bir parçasıydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peki neden insan doğadan koptu? Çünkü insan biyolojik evrim sonucunda kendine dışarıdan bakabileceği, duygulardan uzak, mantık kurallarına baglı bir beyine sahip oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlk çağlarda özellikle Yunanlı filozoflar doğa üzerinde yoğun bir sekilde düşünmeye başladılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doğa felsefesi, felsefe tarihinde ilk çağ Yunan felsefesinin başlagıcında merkezi tema olarak doğanın ele alındığı felsefe yönelimidir, daha sonra çeşitli biçimlerde sürmüş, yeni nitelikler kazanmış ve yeniden değerlendirilmiştir ![]() Doğa Felsefesinin Ana Problemi Varolanların nedenin ne olduğunun araştırılması ve bu yönelimle doğanın düşüncenin temel meselesi olarak düşünülmeye başlanması doğa felsefesinin çerçevesini oluşturmuştur ![]() ![]() Thales bu anlamda felsefenin babası sayılmakta ve onunla başlayan felsefi düşünce de doğa felsefesi ya da varlık felsefesi olarak değerlendirilmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Thales için ana mdde su 'dur; belirli bir maddedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Böylece belirli tarzda bir maddecilik anlayışı da belirginleşmeye başlar ![]() ![]() Pisagorcularda örneğin anamadde ya da varlığın temeli sayı oarak belirtilecektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Farklı Okullar Sokrates öncesi felsefe içinde doğa felsefesi çok önemli bir yer tutar; ilk doğa filozoflarından sonra doğa felsefesinin felsefi problemini sürdüren başka okullar da meydana gelmiştir ![]()
![]() ![]() ![]() ![]() Modern Doğa Felsefesi Ortaçağ'ın sonundan itibaren Rönesans'la birlikte hem felsefe alanında yeni bir canlanma meydana gelmeye başlamış, hem de bilimler de önemli gelişmeler kaydedilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doğa Felsefesi ve Doğa Bilimi Doğa felsefesi ve doğa bilimi 17 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Doğa Ve Evren Nedir? Doğa Ve Evren Hakkında Bilgiler Nelerdir? |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Doğa Ve Evren Nedir? Doğa Ve Evren Hakkında Bilgiler Nelerdir?Atmosfer Yerküreyi saran hava tabakası ![]() ![]() Atmosfer Yüksekliğe Göre Değişir Hayvanlar ve bitkiler ancak atmosfer içinde yaşayabilir, çünkü atmosfer onları dış tehlikelerden (göktaşları, morötesi ve kozmik ışınlar) korur, onlara hem ısı, hem de yaşamaları için mutlaka gerekli olan oksijen gibi maddeleri sağlar ![]() ![]() Yerden yukarıya yükseldikçe, atmosferin tekdüze olmadığını anlarız: basıncı, yoğunluğu, sıcaklığı ve bileşimi, yükseldikçe değişikliğe uğrar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 500 Kilometre Yükseklikte Atmosfer Sıcaklık da aynı şekilde değişir; önce azalır, sonra yavaş yavaş artarak çok yükseklerde birkaç yüz dereceye ulaşır ![]() ![]() Vazgeçilmez Bir Korunma Güneş, bizi aydınlatan ışık ışınlarından başka morötesi ışınlar da yayar; ama morötesi ışınlar yaşam için o kadar tehlikelidir ki, eğer bunlar yere kadar ulaşabilseydi yeryüzünde yaşama olanağı bulunmazdı ![]() ![]() ![]() Tüm meteoroloji olayları atmosferde olup biten hareketlerden doğar ![]() ![]() Boşluk Göründüğünün tam tersine, evren çok az sayıdaki maddi cisimlere göre çok daha büyük oranda bir boşluktan oluşmuştur: nitekim gökcisimleri, yıldızlar arası boşluk'ta tek tek kalmışlardır ![]() ![]() İlkçağ'dan beri Aristoteles gibi bilginler, «doğanın boşluktan nefret ettiğini» öne sürerlerdi ![]() ![]() İtalyan fizikçisi Torricelli (1608-1647) ancak XVII ![]() ![]() ![]() ![]() Günümüzde bütün laboratuvarlarda ve sanayide bunun için geliştirilmiş araçlar (döner tulumbalar, sulu veya civalı hortumlar) kullanılır ![]() ![]() ![]() Ağırlıkları ne olursa olsun bütün cisimler boşlukta eşit hızla düşer ![]() ![]() ![]() İçinde maddesel iletken olmadığından sesi iletmez; ısıya karşı da mükemmel bir yalıtkandır ![]() ![]() Enlem ve Boylam Dünya üzerinde bir yeri veya bir noktayı saptamağa yarayan dereceli ölçüler ![]() Dünya, iki ucundan, yani kutuplardan hafifçe basık bir küre biçimin*dedir ![]() ![]() PARALELLER VE ENLEM Ekvator Dünya'yı, Güney Yarımküre ve Kuzey Yarımküre olmak üzere iki eşit bölüme ayıran hayalî bir dairedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() MERİDYENLER VE BOYLAM Kutuplardan geçen daireler ise me*ridyenleri meydana getirir ![]() ![]() ![]() Meridyenler, boylamı ölçmeğe yarar ![]() ![]() ![]() ![]() BİR NOKTAYI İŞARETLEMEK Okyanusun ortasında bulunan bir gemici hangi noktada bulunduğunu anlamak için bir yer belirlemesi yapar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bugün bu çok eski teknik, yerini gittikçe daha yaygın olarak radyoelektrik ölçü yöntemlerine bırakmaktadır ![]() Depremler ve Astronomi Anadolu bilginlerinden Thales, astronomi hesaplarına dayanan Güneş tutulmalarını hesaplayan ve bunların depremlerle olan bağlantısını bulan ilk kişi sanılmaktadır ![]() ![]() Bu konuda Thales'in tutulma olayına bağladığı kehanetlerinin önemli bir rol oynadığı düşünülebilir ![]() ![]() Hesaplara göre bir tam Ay tutulmasının ardından 23 ![]() ![]() ![]() ![]() Kuzey yarım kürede başlayan bir tutulma devresi, Güney yarımkürede kısmi tutulmalar ile sona erer ![]() ![]() Önemli zarar oluşturacak bir depremin meydana çıkması için Ay'ın gerçek bir tetikleme yapması gerekir ![]() ![]() ![]() Tetikleme burçlarından geçen Ay'ın, diğer burçlardaki gezegenler ile "Görünüm Rotasyonu" adı verilen 30 derecelik yolculukta yapacağı açılar çok önemlidir ![]() ![]() ![]() Ay'ın Oluşumu Dünya'nın uydusu Ay'ın, Dünya ile Mars büyüklüğündeki bir asteroidin çarpışması sonucu oluştuğu ileri sürüldü ![]() ![]() Bilim adamları ayrıca, aralarında Dünya'daki yerçekiminin Ay'ı yakaladığı ya da Dünya ve Ay'ın eş zamanda oluştuğunun bulunduğu diğer teorileri geçersiz sayıyorlar ![]() Öte yandan, Mars büyüklüğündeki asteroid teorisini ilk ortaya atan Harvardlı araştırmacı Al Cameron, Canup'un canlandırmasının tam oluşumu değil, ilk çarpışmayı kapsadığını ve çarpışmadan çıkan materyali taş yığını değil sert bir kaya varsaydığını bildirdi ![]() ![]() Barisfer Dünya'nın derinliklerinde, ağır madenlerden meydana gelmiş bir tabakadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Doğa Ve Evren Nedir? Doğa Ve Evren Hakkında Bilgiler Nelerdir? |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Doğa Ve Evren Nedir? Doğa Ve Evren Hakkında Bilgiler Nelerdir?En Yakın Yıldızlar Güneş sıradan bir yıldızdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tek başına bulunan yıldızların kütleleri, ışıma güçleri ve renkleri gözlenerek, dolaylı bir yoldan ölçülür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yakın yıldızlar arasında her renkten ve parlaklık sınıfından örnekler vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buradan bir model çıkıyor: yıldızların yüzey sıcaklığına karşı ışıma güçlerinin çizildiği diyagramda yıldızların çoğunluğu ana kol adı verilen düz bir çizgi üzerinde yer alırlar ![]() ![]() ![]() Ana kolu farklı kütlelerde oldukları halde tümü de hidrojen yakan yıldızların geometrik yeri olarak yorumlayabiliriz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buna ek olarak ana koldan uzakta yer alan yıldızlar da vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Evrenin Genleşmesi 1920'lerde, Edwin Hubble, Wilson Dağı Gözlemevi'ndeki 100" lik yeni inşa edilmiş teleskopu kullanarak, birkaç nebuladaki (bulutsu) değişen yıldızları, doğası astronomi çevrelerinde hararetli bir tartışma konusu olan, dağınık cisimleri ortaya çıkarmıştır ![]() ![]() Daha önceden, Harvard Koleji Gözlemevi'nde çalışan bir kadın astronomlar grubunun üyesi, Henrietta Levitt, bir Sefeid Değişken Yıldız'ın bu periyotları ve bunun parlaklığı arasında yoğun bir korelasyon olduğunu göstermişti ![]() ![]() Hubble'ın ikinci devrimsel keşfi, O'nun Sefeid'e dayalı galaksi mesafe belirlemeleri ve bu galaksilerin göreli hızlarının ölçümleri planıdır ![]() ![]() ![]() Bugün, Sefeid Değişkenleri, galaksilere olan uzaklıkları ölçmek için en iyi metot olarak kalmıştır ve bunlar genleşme oranı ve Evren'in yaşını belirlemede çok önemlidir ![]() Sefeid Değişkenleri Nedir? Güneş ve Sefeid Değişen Yıldızlar dahil, bütün yıldızların yapısı yıldızdaki maddenin donukluğu (opaklığı) ile belirlenir ![]() ![]() Eğer madde neredeyse saydam ise, o zaman fotonlar yıldızın içinde kolaylıkla hareket ederler ve herhangi bir sıcaklık eğrisini silerler ![]() ![]() ![]() Bu büyük basınçlar, tabakanın (ve tüm yıldızın) genleşmesine sebepolur ![]() ![]() ![]() Sefeid Değişken Yıldızlar, beş ila yirmi Güneş kütlesi arasında kütlelere sahiptirler ![]() ![]() ![]() Sefeidleri Kullanmadaki Zorluklar Sefeidleri mesafe belirteçleri olarak kullanmakla birlikte, çok sayıda zorluk da olmaktadır Yakın geçmişe kadar, astronomlar, yıldızlardan gelen akıları ölçmek için fotoğraf klişeleri kullanmışlardır ![]() ![]() Kütleli yıldızlar, daha kısa ömürlü olduklarından, daima kendi tozlu doğum yerlerinin yakınında konumlanmış olurlar ![]() ![]() Sonuç olarak, uzak galaksilerdeki Sefeidleri, yerden tespit etmek çok zor olmaktadır: Yerküre'nin dalgalanan atmosferi, bu yıldızları ana galaksilerinin yayılan ışığından ayırmayı imkansız hale getirmektedir ![]() Sefeidleri, mesafe belirteçleri olarak kullanmaktaki bir diğer tarihi zorluk, yakınındaki bir Sefeid modeline olan mesafeyi belirleme problemi olmuştur ![]() ![]() ![]() Son Gelişmeler Son teknolojik ilerlemeler, astronomların çok sayıdaki diğer eski zorluğun üstesinden gelmesini sağlamıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu ilerlemeler, "Lokal Grup"tan oluşan yakın galaksiler üzerine doğru bir çalışmayı sağlamıştır ![]() ![]() ![]() Bu ilerlemelere rağmen, astronomlar, Yerküre'nin atmosferi ile sınırlı olarak, sadece en yakın galaksilerin mesafelerini ölçebilmişlerdir ![]() ![]() ![]() Evren'in daha derinlerine inmeye çalışırken, astronomlar, galaksilere izafi mesafeleri belirlemek için bir dizi yeni teknik geliştirmiştir: bu bağımsız izafi mesafe ölçekleri şu anda 10'dan daha iyisinde anlaşmışlardır ![]() ![]() Astronomlar aynı zamanda, bir beyaz cücenin patlayıcı yanmasına bağlı olduğu düşünülen, hepsi hemen hemen aynı tepe parlaklığına sahip, Tip Ia Süpernovası'nı bulmuşlardır ![]() ![]() ![]() Geçen birkaç on yıl içinde, önde gelen astronomlar, farklı veri setlerini kullanarak, Hubble Sabiti için 50 km/sn/Mpc ila 100 km/sn/Mpc arasında değişen değerler rapor etmişlerdir ![]() ![]() Evren Sonsuz mudur? "Bazıları Dünya'nın ateş içinde sona ereceğini söylüyorlar, diğerleri de buz içinde ![]() Sonsuz Genleşme Büyük Sıkıştırma Evren'in oluşumu genleşme devinirliği ve kütle çekim gücü arasında bir savaşımla belirlenmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Evren'in Geometrisi Evren'in yoğunluğu aynı zamanda onun geometrisini de belirler ![]() ![]() ![]() ![]() Eğer Evren'in yoğunluğu tam olarak kritik yoğunluğa eşit olursa, o zaman Evren'in geometrisi bir kağıt parçası gibi düz olur ![]() ![]() Büyük Patlama Kuramı'nın bir uzantısı olan Şişirilme Teorisi'nin en basit versiyonu, Evren'in yoğunluğunun kritik yoğunluğa çok yakın olduğunu ve Evren'in geometrisinin bir kağıt parçası gibi düz olduğunu tahmin etmektedir ![]() MAP'tan Gelen Ölçümler MAP Uydusu, Evren'in geometrisi dahil olmak üzere Büyük Patlama Kuramı'nın temel parametrelerini ölçmeyi amaçlamaktadır ![]() ![]() ![]() Eğer Evren kapalı olursa, dalgalanmalar daha büyük ölçekte bile en büyük olur ![]() ![]() Güneş Sistemi İçinde yaşadığımız Evren'i tanıma çabamız, binlerce yıldan bu yana sürüyor ![]() ![]() ![]() Uzay Çağı'nın başlangıcından bu yana yapılan çalışmaların büyük bölümü, Güneş Sistemi'ni keşfetmek içindi ![]() ![]() Güneş Sistemi'nin bir bulutsudan oluştuğu düşüncesini, aynı zamanda bir fizikçi de olan Prusyalı filozof, Immanuel Kant ortaya attı ![]() ![]() ![]() ![]() Kant, bunu da çözdü ![]() ![]() ![]() ![]() Benzer olarak, kütleçekiminin etkisiyle sıkışmaya başlayan gazlar da giderek hızlanır ![]() ![]() ![]() Kant'ın bu düşüncesi, daha sonra birçok gökbilimci tarafından kabul gördü; ancak, herhangi bir yıldızın çevresinde böyle bir oluşum gözlenemediği için, 1980'lere değin bu düşünce, bir varsayım olarak kaldı, kanıtlanamadı ![]() ![]() Yıldızın etrafındaki toz bulutu, yıldızın yaydığı kısa dalgaboylu ışınımı soğuruyor; sonra daha uzun dalga boyunda, yani kızılötesi ve radyo dalga boylarında ışınım yayıyordu ![]() Birkaç yıl sonra, gökbilimciler bazı yıldız oluşum bölgelerine radyo teleskoplarla baktıklarında yıldızların etrafındaki karanlık, toz içeren diskleri doğrudan görebildiler ![]() ![]() ![]() Güneş Bulutsusu Güneş Sistemi'ni oluşturan madde, çok büyük oranda, 12-16 milyar yıl önce gerçekleşen Büyük Patlama'nın ürünü olan hidrojen ve helyumdan meydana gelmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bugün, Güneş Sistemi'ni oluşturan bulutsudan geriye pek birşey kalmadı ![]() ![]() ![]() ![]() Bu gökcisimleri, küçük olmaları ve çoğu zaman Güneş'ten çok uzakta yeralmaları sayesinde, oluştukları andaki maddeyi bozulmamış halde saklıyorlar ![]() ![]() Gezegenleri, göktaşlarını ve kuyrukluyıldızları oluşturan diskten artakalan parçacıkların bir bölümü, atmosferin üst katmanlarından özel uçaklarla toplanabiliyor ![]() ![]() ![]() ![]() Gezegenler oluşmadan önce, Güneş'i çevreleyen disk, merkeze, yani Güneş'e yakın yerlerde çok sıcak; kenarlardaysa çok soğuktu ![]() ![]() ![]() Bu bölgelerdeki sıcaklık, gezegenlerin oluşumu sırasında, suyun buz halinde katılaşmasını engelliyordu ![]() ![]() ![]() Sıcaklık, diskin kenarlarına doğru ilerledikçe düşüyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu göktaşları, yani kuyrukluyıldız çekirdeklerinin bulunduğu bölgeye Kuiper Kuşağı deniyor ![]() ![]() Karasal Gezegenler Karasal (kayasal) gezegenlerin, sadece, bulutsudaki toz parçacıklarının bir araya gelerek oluştuğunu söylemek pek yeterli olmaz ![]() ![]() ![]() Kondritler, kondrül denen küresel biçimli küçük parçacıkların bir araya gelmesiyle oluşmuştur ![]() ![]() ![]() Yüz yılı aşan bir süre önce, mikroskopuyla göktaşlarını inceleyen Henry Cliffton Sorby adlı bir bilim adamı, kondritlerin, yağmur damlasına benzeyen camsı parçacıkların bir araya gelerek oluşturduğu taşlar olduğunu söyledi ![]() ![]() ![]() Daha sonra, kondrülleri laboratuvar fırınlarında yapma deneyleri gösterdi ki bunların göktaşlarındaki özelliklerini kazanmaları için, bir saatten kısa sürede soğumaları gerekiyor ![]() ![]() ![]() Bu, ancak, diskin iç bölgelerinin, birtakım yüksek enerjili olaylarla daha dışarıda kalan katmanları etkilemesiyle açıklanabilir ![]() ![]() ![]() ![]() Kondrüller ve toz parçalarının nasıl olup da bir araya gelerek kondritleri oluşturmaya başladığı pek de iyi anlaşılmış değildir ![]() ![]() ![]() Ancak, sadece Van der Waals kuvvetleri, bulutsunun çalkantılı ortamında çarpışarak birleşen bu parçacıkları bir arada tutamaz ![]() ![]() ![]() Yörüngede dolanan katı bir cisim, (bir parça kondrit gibi) Güneş'in kütleçekimi sayesinde dengede kalır ![]() ![]() ![]() Merkeze doğru ilerleyen kondrit parçaları, buralarda birikirler ve bir araya gelerek büyürler ![]() ![]() ![]() Yeni oluşmakta olan bir gezegen sisteminde, benzer boyutlarda çok sayıda gezegenimsi bulunur ![]() ![]() ![]() ![]() Eğer çarpışma yeterince yavaş gerçekleşirse, iki kütle birleşir ve daha büyük bir gezegenimsi ortaya çıkar ![]() ![]() ![]() Bilim adamları, bir sistemdeki gezegen oluşumunun ne kadar süreceğini, bilgisayar yardımıyla hesaplamaya çalışıyorlar ![]() ![]() Gezegenlerin hemen hemen tam boyutlarına ulaşmalarıysa yaklaşık 10 milyon yıl alıyor ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Doğa Ve Evren Nedir? Doğa Ve Evren Hakkında Bilgiler Nelerdir? |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Doğa Ve Evren Nedir? Doğa Ve Evren Hakkında Bilgiler Nelerdir?Asteroid Kuşağı Karasal gezegenlerle dev gezegenler arasındaki bölgede Asteroid Kuşağı yer alır ![]() ![]() ![]() Her gezegenin yörüngesi, bir içtekinden %75 geniştir ![]() ![]() ![]() ![]() Kuşakta bulunan asteroidlerin toplam kütlesinin az olması, Jüpiter'in ya da birbirlerinin kütleçekimlerinin etkisiyle yörüngelerinden çıktığı düşüncesini destekliyor ![]() ![]() ![]() Dev Gezegenler Güneş bulutsusunun dış katmanları, iç katmanların aksine suyun katı halde bulunabilmesine olanak tanımıştı ![]() ![]() ![]() Suyun ana bileşenlerinden oksijen Güneş Sistemi'nde magnezyum, silisyum ve demir gibi karasal gezegenleri oluşturan elementlerden çok daha fazladır ![]() ![]() Ne var ki, en büyük gezegenler Jüpiter ve Satürn, beklendiği gibi ağırlıklı olarak sudan değil, büyük oranda hidrojen ve helyumdan oluşuyor ![]() ![]() ![]() ![]() Jüpiter ve Satürn, kütlelerinin önemli bir bölümünü, doğrudan bulutsudan almış olmalılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Uydular Uyduların oluşumuyla ilgili en popüler modellerden birisi şöyle: Dev gezegenler, yoğunlaşmanın etkisiyle başlangıçta çok sıcaktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Uyduların çoğu yukarıda söz ettiğimiz biçimde oluşmuş olsa da, bazı uyduların gezegenler tarafından sonradan yakalanmış oldukları düşünülüyor ![]() ![]() ![]() ![]() Bizim doğal uydumuz Ay'ın oluşumu başlı başına bir öykü ![]() ![]() ![]() ![]() Roche sınırı denen ve Dünya'nın yüzeyine yaklaşık 10 bin km'den uzakta kalan cisimler, yörüngeye girdiler ve topaklaşmaya başladılar ![]() ![]() ![]() Kuyrukluyıldızlar "Güneş Sistemi nerede bitiyor" sorusuna verilen geleneksel cevap, Plüton'un yörüngesidir genellikle ![]() ![]() ![]() Nitekim, son yıllarda yapılan teleskoplu gözlemler, bu cisimlerin varlığını kanıtladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kuşaktaki gökcisimlerinin yörüngelerinden çıkıp iç Güneş Sistemi'ne yönelmelerini sağlayan etki kendi aralarındaki çarpışmaların yarattığı kararsızlıklardır ![]() ![]() ![]() ![]() Oort'a göre, uzun dönemli kuyrukluyıldızlar, Güneş'i küresel biçimde çevreleyen bir bölgeden geliyorlardı ![]() ![]() Oort Bulutu'nun oluşumu şöyle anlatılıyor: Dev gezegenler, özellikle de Jüpiter, yakınlarından geçen gezegenimsileri çok basık yörüngelere yerleştirir ![]() ![]() ![]() Güneş'ten uzak olduklarında, hızları da azaldığından, zamanlarının büyük bölümünü, yörüngelerinin uzak yarısında, yani Oort Bulutu'nda geçirirler ![]() ![]() ![]() Hava Basıncı Dünya, kalınlığı 800 km kadar olan bir hava katmanı ile çevrili ![]() ![]() ![]() ![]() Bu bilim adamları, dünya atmosferinin bir basınç oluşturduğunu kanıtladılar ve küçük kaplardaki havayı boşaltabilen pompalar yaparak laboratuvarlarda ürettikleri 'boşluk'üzerine araştırmalar yaptılar ![]() ![]() Boşluk kavramından işlevsel amaçlarla yararlanmaya çalışanlardan biri de Fransız bilim adamı Denis Papin'di ![]() ![]() Papin, Hollandalı bilim adamı Christian Huygens'in önerileri üzerine yaptığı ilk deneylerde, bir piston ve bir valfa bağlanmış olan dikey bir silindirin içindeki havayı boşaltmak için az miktarda barutla elde edilen patlamadan yararlanmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() Madencilikte en büyük sorun, maden ya da kömürün çıkarılması değil, ocakta biriken suyun boşaltılmasıydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1644 yılında Galile'nin öğrencilerinden Evangelista Torricelli (1608-1647), su yerine yoğunluğu suyunkinden 13 ![]() ![]() ![]() Toriçelli, bir metre kadar uzunlukta, bir ucu kapatılmış bir cam tüp aldı, civa ile doldurdu, açık ucunu da civa çanağı içine dikkatlice daldırdı ve tüpü dik olarak tuttu ![]() ![]() ![]() Toriçelli de böyle düşünüyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Blaise Pascal (1623-1662), 1648 yılında yaptığı deneyle, Toriçelli'nin çalışmalarını bir adım daha ileri götürdü ![]() ![]() ![]() ![]() Dünya üzerinde en yüksek dağ zirvesi Everest (8,848 metre), en çukur okyanus dibi (Mariana çukuru 11 035 metre) arasında yaklaşık 20 kilometrelik düzey farkı vardır ![]() Barometre o zamanlardan bu yana, meteoroloji biliminin vazgeçilmez aracı olarak kullanılılıyor ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Doğa Ve Evren Nedir? Doğa Ve Evren Hakkında Bilgiler Nelerdir? |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Doğa Ve Evren Nedir? Doğa Ve Evren Hakkında Bilgiler Nelerdir?Vakumda Yaşam Var mı? Guericke'nin hava pompasının gelişmesine katkısı yadsınamaz; ancak ona bir deha gözüyle bakamayız ![]() ![]() ![]() Boyle, havası boşaltılmış kap içine koyduğu çeşitli nesneler üzerinde havasızlığın etkisini belirleme yoluna gitti ![]() ![]() ![]() ![]() Nitekim kitabında, başta gelen amacının, "solunum üzerinde daha iyi bilgi edinerek insaoğlunun sağlıklı yaşamına yardımcı olmaktı" diyor ![]() ![]() ![]() Kullandığı yöntem temelde çok basitti: Aklına gelen değişik nesneleri, havası boşaltılmış kaba koymak, havasızlığın bunlar üzerindeki etkisini saptamak ![]() Örneğin ince bir ipliğe bağladığı saati kabın içine sarkıttı ![]() ![]() ![]() ![]() Boyle bu deneyle, sesin iletilmesi için havanın gerekli olduğunu göstermiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Boyle, ışık gibi manyetik çekimin de havaya bağımlı olmadığını belirlemiştir ![]() ![]() ![]() Hava boşaltıldığında, hayvanların solunum güçlüğü çektiği ve çok geçmeden öldüğü görülüyordu ![]() ![]() ![]() Boyle bir adım daha ileri gitti ![]() ![]() ![]() ![]() Bildiğiniz gibi yanan bir madde oksijenle birleşir; solunumda da oksjien gazı, kan aracılığıyla vücudun diğer bölümlerine taşınır ve gittiği yerde diğer maddelerle birleşir ![]() ![]() ![]() ![]() Boyle, hava pompasıyla bir dizi deney yapmıştı ![]() ![]() Küresel Isınma Birkaç yıl öncesine kadar küresel ısınma denildiği zaman, herkesin aklına ancak korku filmlerinde görülebilen türden korkunç sahneler geliyordu ![]() ![]() ![]() İnsanoğlunun yüreğine su serpen bilgiler özetle şunlar: Fizik kurallarına göre Güneş ışınları Yeryüzü'ne düştüğü zaman, Yeryüzü aynı miktarda enerjiyi Uzay'a geri yansıtır ![]() ![]() ![]() Moleküller seralardaki cam gibidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Böylece gelecek milenyumda sorulması gereken soru, sera etkisinin devam edip etmeyeceği ile ilgili değil, fosil yakıtı kullanmaya devam eden insanoğlunun atmosfere salacağı karbondioksitin sera etkisinde önemli bir değişiklik yaratıp yaratmayacağı ile ilgili olmalı ![]() Sera etkisine yol açan etmenler bilindikten sonra, gelecek yüzyılda Dünya'nın ne kadar ısınacağı konusunda bir tahminde bulunmak da çok zor olmayabilir ![]() ![]() ![]() ![]() Yine de herkesin birleştiği tek nokta, atmosfere salınan karbondioksit miktarının giderek artması ![]() ![]() ![]() Buna bağlı olarak Dünya'nın sıcaklığının da son yüzyılda 0 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eğer orta derecede bir ısınma olduğu varsayımından yola çıkarsak, insanların bu olgudan sorumlu olup olmadıklarını ve gelecekte Dünya'daki iklimlerin nasıl değişeceğini görmek için bilgisayar modellerinden yararlanmamız gerekecek ![]() ![]() Bu elektronik simülasyonlarda önemli bir yer tutan bulut veya okyanus akıntıları gibi etmenler hata kaldırmıyor; en ufak bir hesaplama hatası geleceğe ilişkin tahminlerde çok büyük yanılgılara yol açabiliyor ![]() ![]() Küresel ısınmaya ilişkin en güvenilir tahminler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nden (IPP) gelmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tarihsel ısınma trendine bir gözattığımız zaman M ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Geçmişte yaşanan bu sıcaklık dalgalanmaları bugün yaşansa, bazı bölgeler sular altında kalırken, bazı bölgeler kuraklıktan kırılacak ve sonuçta insanoğlu çeşitli hastalıklarla uğraşmak zorunda kalacak ![]() ![]() IPP'nin tahminlerindeki bu farklılık insanların havaya saldıkları karbondioksit miktarının bilinememesinden kaynaklanıyor ![]() ![]() ![]() Bazıları karbondioksiti kontrol edebilmek için bacalardan salınan gazı yeraltına vermeyi önerirken, kökten çözümden yana olanlar en başta karbondioksit üretimini kontrol altına almanın en akılcı yol olduğunu ileri sürüyor ![]() Bu görüş 1997'de 84 ulus tarafından imzalanan Kyoto Protokolu'nda dile getirildi ![]() ![]() Küresel ısınma konusuna aşırı tepki vermek ne kadar yanlışsa, gözardı etmek de o kadar yanlış ![]() ![]() ![]() Litosfer Yeryuvarı dıştan içe doğru çeşitli bileşim ve fiziksel özelliklerdeki kalın katmanlardan yapılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yeryüzünün 100 km derinliğinden başlayarak manto içindeki kayaçlar sağlamlıklarını büyük ölçüde kaybedecek kadar yüksek sıcaklığa ulaşırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Levha (plaka) adı verilen ve büyük kırık zonlarıyla sınırlanan çok sayıda mozaik şeklindeki parçalardan oluşmuştur ![]() ![]() ![]() Meteor Meteor sözcüğü, gökyüzünde olağanüstü olay anlamındaki latince meteoron'dan gelir ![]() ![]() Halk arasında 'kayanyıldız', 'yıldız kayması' ve benzeri sözcüklerle ifade edilen olaydır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Meteoroid sözcüğü ise olayı değil, düşen cismin kendisini ifade eder ![]() ![]() ![]() Meteorit ise tamamen buharlaşamadan dünya yüzeyine ulaşan meteoroidlerdir ![]() ![]() ![]() Meteoritlerin büyük bir bölümünün kaynağı asteroidlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() Yerçekimi Bu kuvvet algılayabildiğimiz tek kuvvet olmasına rağmen, aynı zamanda da hakkında en az bilgi sahibi olduğumuz kuvvettir ![]() ![]() ![]() Evrendeki galaksilerin, yıldızların birbirlerinin yörüngelerinde kalmalarının nedeni bu kuvvettir ![]() ![]() ![]() ![]() En ufak bir artma olursa da yıldızlar birbirine çarpar, dünya güneşe yapışır ve bizler de yer kabuğunun içine gireriz ![]() ![]() Ünlü moleküler biyolog Michael Denton, Nature's Destiny: How the Laws of Biology Reveal Purpose in the Universe (Doğanın Kaderi: Biyoloji Kanunları Evrendeki Amacı Nasıl Gösteriyor) adlı kitabında bu gerçeği şöyle vurgular: Eğer yerçekimi kuvveti bir trilyon kat daha güçlü olsaydı, o zaman evren çok daha küçük bir yer olurdu ve ömrü de çok daha kısa sürerdi ![]() ![]() ![]() Diğer kuvvetler arasındaki dengeler de son derece hassastır ![]() ![]() ![]() ![]() Bu durumda evrende hiç hidrojen olmayacak, yıldızlar ve galaksiler oluşsalar bile, şu anki yapılarından çok farklı olacaklardı ![]() ![]() ![]() Yıldızların Güç Kaynakları Bir an için kütleçekiminin Güneş'in tek güç kaynağı olduğunu düşünelim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() L ile gösterilen Güneş'in ışıma gücü -yani enerjisini yayma hızı- ise saniyede 4xl033 erg civarındadır ![]() ![]() ![]() ![]() Modern simya olarak adlandırabileceğimiz nükleer füzyon yoluyla elementlerin birbirine dönüşmesi yıldızlara gücünü veren enerji kaynağıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güneşimizin yaşam süresini hesaplayabilmek amacıyla, tüm çekirdeğini (ki bu, kütlesinin yaklaşık olarak %10'udur) nükleer yakıt olarak kullanabileceğini varsayalım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu da yıldızların enerji deposunun, eğer tümüyle helyuma dönüşebilirse, çekirdeklerinin kütlesinin yüzde 0 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güneş'in çekirdeğinde sürüp giden nükleer reaksiyonların sonuçlarından biri de nötrino adı verilen zayıf etkileşimli parçacıkların üretilmesidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güneş'ten kaynaklanan nötrinolar Güney Dakota'da yeryüzünün yaklaşık iki kilometre altında bulunan Homestake altın madeninde yaklaşık 300 000 litre karbon tetraklorür (GG14) sıvısının gözlendiği büyük ve önemli bir deney sistemi sayesinde algılanabiliyor ![]() ![]() ![]() Her iki ayda bir karbon tetraklorür sıvısı boşaltılmakta, filtre edilmekte ve çok küçük miktarlarda da olsa radyoaktif argon içerip içermediği büyük bir titizlikle araştırılmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güneş'in merkezinde üretilen nötrinoların gerçekten algılanabiliyor olması son derece şaşırtıcı bir sonuçtur ![]() ![]() ![]() ![]() Bunlardan ikisinde (İtalya ve Rusya'da olanlar) bir nötrino galyum atomuna çarptığında ortaya çıkan germanyum izotopunun radyoaktif çekirdeğini inceleyebilmek amacıyla detektör sıvısı olarak galyum kullanılmaktadır ![]() ![]() Yıldızların Yaşlanması İlkel yıldız yavaş bir biçimde büzülerek ısınmaya başlar ![]() ![]() ![]() ![]() Nükleer füzyon yoluyla enerji üretebilmek için protonlar arasındaki karşılıklı itme kuvvetinin yenilmesi gerekir Nükleer reaksiyonlar yıldıza dengeli ve kalıcı bir ısı kaynağı sağlar ![]() ![]() ![]() ![]() Füzyon yoluyla helyumun nasıl daha ağır elementlere dönüşebileceği, iki teorisyen tarafından bulundu ![]() ![]() ![]() ![]() Bununla birlikte hemen hemen aynı yıl Fred Hoyle, berilyumla karbonun en yaygın izotopu olan C12'nin de çekirdekleri uyarıldığında en azından bir ortak enerji seviyesine sahip olmaları gerektiğini ileri sürdü ![]() ![]() ![]() ![]() Yakalama olasılığındaki bu artışlar, bir beyzbol oyuncusuna beyzbol eldiveni vererek onun topu yakalama olasılığını arttırmaya benzer ![]() ![]() ![]() Çekirdekte helyum yanmaya başlayınca yıldızın ışıma gücü çarpıcı bir biçimde artar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dünya Ne Kadar Hızlı Bir pazar günü kendi kendinize söz verdiniz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Koltuğunuzda otururken, dünya ile beraber dönüyor, Güneş'in etrafında dolanıyor, Güneş sistemi ile birlikte galaksi içinde yol alıyor, galaksideki diğer milyarlarca yıldızla birlikte uzayın uçsuz bucaksız karanlıklarına doğru gidiyorsunuz ![]() Dünyanın ekvatorundaki bir noktanın dönüş hızı saniyede 467 metredir yani bu noktada koltuğunda oturan biri zaten bu hızla hareket etmektedir ![]() ![]() Güneş sistemimiz Samanyolu galaksisinde merkezden 25 bin ışık yılı uzaklığında, ortalarda bir yerdedir ![]() ![]() ![]() Genişleyen evren teorisine göre galaksilerin hareketleri 'hız' terimi ile ifade edilemez ama yine de Samanyolu galaksisinin Aslan burcundaki takım yıldızlara doğru saniyede 600 kilometre hızla hareket ettiği varsayılıyor ![]() Bütün bu hızlar sabit bir noktaya göredir ![]() ![]() ![]() ![]() Peki nasıl oluyor da bu kadar büyük bir hızı hissetmiyoruz? Bunun nedeni vücudumuzda anatomik olarak hız ölçen bir organımızın olmamasıdır ![]() ![]() ![]() İnsanların duyu organları hız ve yöne değil, bunlardaki değişimlere hassastırlar ![]() ![]() ![]() Ses hızı saniyede 331 metre, ışık hızı 300 bin kilometre iken siz pazar günü oturduğunuz koltuğunuzda saniyede yaklaşık 400 kilometre hızla gidiyorsunuz ![]() ![]() Dünya Aniden Durursa Biz fark etmiyoruz ama dünya kendi ekseni etrafında epeyce hızlı dönüyor ![]() ![]() ![]() Dünyadaki her cismin üzerinde dönüşten dolayı bir merkezkaç kuvveti etkisi vardır ![]() ![]() ![]() Dünya aniden frene basılmış gibi durursa, güçlü yerçekiminden dolayı uzaya gitmezdik ![]() ![]() ![]() Dünya aniden durursa atmosfer dünyanın dönme hızı ile dönmesine devam ederdi ![]() ![]() Gerçi dünyanın böyle aniden durmasını yaratacak bir kuvvet bilinmiyor ve böyle bir olasılık yok ama ömrü yeterse dünyanın dönüşü ilerde, duruyormuş gibi yavaşlayabilir ![]() ![]() Nasıl dünyanın uydusu Ay'ın dönüşü, yerin çekim gücünden dolayı yavaşlamış ve kendi etrafındaki dönüş hızı ile dünya etrafındaki dönüşü eşit hale gelmişse, dünyanın dönüş hızı da Güneş'in çekim gücünden dolayı gittikçe yavaşlayarak aynı hale dönüşebilir ![]() Biz Ay'ın nasıl hep aynı yüzünü görüyorsak, o zaman Güneş'ten bakılınca da dünyanın hep aynı yüzü görülebilir ![]() ![]() Milyonlarca yıl sürecek bu dönemde, 6 ay gece, 6 ay gündüz olmasına, ortalığın epeyce ısınmasına, atmosferik hava akımlarının yönlerinin değişmesine, manyetik kutupların ve kuvvetin kaybolmasına, biyolojik ritmin alt üst olmasına rağmen, canlı yaşamın buna adapte olacağı muhakkaktır ![]() Ne var ki tüm bunlar oluşmadan önce, 5 milyar yıl sonra Güneş dev bir kızıl yıldıza dönüşeceğinden zaten dünyamız yaşanabilir bir yer olmaktan Güneşin Enerjisinin Kaynağı Nükleer enerjinin iki kaynağı vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu hafif atomların birleşmesi çok kolay olmaz ![]() ![]() ![]() ![]() Güneşin merkezindeki 15 milyon derece sıcaklıkta olan gaz halindeki madde büyük basınç altındadır ![]() ![]() ![]() Serbest kalan enerji ışınım ve iletim yoluyla Güneş'in merkezinden çevreye doğru ilerler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peki nasıl oluyor da, atomlar birleşip, başka bir atom oluşunca bu kadar büyük bir enerji ortaya çıkabiliyor? Bu soru Albert Einstein, o ünlü E=mc2 formülünü geliştirene kadar cevapsız kaldı ![]() Formül son derecede basitti ![]() ![]() ![]() ![]() Örneğin l litre hacmindeki (kütlesi l kilogram) olan bir kap suyu ele alalım ![]() ![]() Güneşin merkezindeki fizyon olayında birleşen atomlar ile ortaya çıkan atomların kütlelerini karşılaştırdığımızda çok az bir kütle eksilmesi görülür ![]() ![]() ![]() Gece Neden Karanlık Cevap çok basit gibi görünüyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak cevap bu kadar basit değildir ![]() ![]() ![]() Paradoks, yaygın görüşe aykırı, çelişkili yanlarıyla mantığı hiçe sayar görünen düşünce veya yanlışlığı herkesçe bilinen fakat doğruluğu büyük bir kesinlikle ortaya konulan (tam tersi de olabilir) sonuç olarak tanımlanır ![]() Gökyüzü karanlıktır ama bilimsel tüm verilere göre karanlık olmaması gerekir ![]() ![]() ![]() Olayı enerji yönünden açıklayanlar, yıldızlar da dahil, bilinen evrenin ortalama yoğunluğunun çok düşük olmasına bağlıyorlar ![]() ![]() ![]() Bu açıklama mantığa uygun gibi geliyor, ama bilimsel kanıtlanabilirliği biraz az ![]() ![]() Ünlü paradoksa en tatminkar açıklama, evrenin gittikçe genişlemekte olduğunun ispatından sonra geldi ![]() ![]() Aynı şekilde genişleyen evrende bizden gittikçe uzaklaşan yıldızların uzaklaşma hızları çok yüksek olduğundan, tersi yönde bize doğru gelen ışınlarının hızları göreceli olarak yavaşlamakta, bu nedenle biz onların büyük bir kısmını gökyüzünde göremiyor olabiliriz ![]() Gökyüzünde teorik olarak saptanan sayıda yıldız olmayabilir, olsa da bize görünmeyebilirler ![]() ![]() ![]() Aynı görüş Güneş gibi parlayan, yani yakıt yakıp enerji üreten yıldızların belirli ömürleri olduğunu, genç yıldızların ışınları bize ulaşana kadar mevcutların bir kısmı söneceğinden yine pek bir şeyin değişmeyeceğini savunuyor ![]() Doğan yıldızlar, sönen yıldızlar, uzaklaşan yıldızlar ![]() ![]() Uzayda Sıcaklık Sıcaklık bir cismin atomik yapısı ile ilgilidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Uzayın sıcaklığı yoktur ama uzayda bulunan cisimlerin sıcaklıkları vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Avrupa Uzay Ajansı'ndan yapılan bir açıklamaya göre ise uzayda dönüp duran Hubble teleskopu uzaydaki şimdiye kadar rastlanan en soğuk bölgenin fotoğrafını çekmiş ![]() ![]() İnsanların uzayın sıcaklığını merak etmelerinin asıl nedeni uzaya çıkan astronotlardır ![]() ![]() ![]() ![]() Buralarda güneş ışığını doğrudan alan yerler, suyun kaynama noktasından bile yüksek bir sıcaklığa, 120 dereceye kadar ısınırlar ![]() ![]() ![]() ![]() Yeryüzünde üzerimize kat kat giysiler bile giysek, vücut ısısını atmosfere oldukça çabuk veririz ![]() ![]() ![]() ![]() Ay'ın Gündüz Görülmesi Ay sadece gece görülebilir diye bir şey yok ![]() ![]() ![]() ![]() Ay dünyamıza çok yakın olduğundan gökyüzünde görüntü olarak yıldızlardan çok büyük görünür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gündüz havanın aydınlığı yıldızların parıltısını yok eder ![]() ![]() ![]() ![]() Güneşi büyük bir ampul, ayı da büyük bir ayna olarak düşünebiliriz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Genellikle 'ayın karanlık yüzü' diye kullanılan deyiş şekli yanlıştır ![]() ![]() ![]() Yıldızların Titremesi Geceleri gökyüzünde gördüğümüz yıldızların birçoğu bizim güneşimizden de büyüktürler ama o kadar uzaktadırlar ki, ancak birer nokta olarak gözükürler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güneş sistemimizde bile mesafeler o kadar büyüktür ki ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güneş sistemimizin dışındaki mesafeler ise inanılmaz ![]() ![]() ![]() ![]() Aysız berrak bir gecede gökyüzünde gözle görülebilen yıldız sayısı 7000'dir ![]() ![]() ![]() ![]() Yıldızların göz kırpıyormuş gibi ışıklarının kırpışmasının sebebi, çok uzaktan geliyor olmaları ve atmosferimizdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu evimizdeki sıcak radyatörün veya bir ateşin ya da yazın çok sıcak yolların üzerindeki yükselen havanın arkasındaki şekillerin görüntüsünü dalgalandırmasına benzer ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Doğa Ve Evren Nedir? Doğa Ve Evren Hakkında Bilgiler Nelerdir? |
![]() |
![]() |
#7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Doğa Ve Evren Nedir? Doğa Ve Evren Hakkında Bilgiler Nelerdir?Kuyruklu Yıldızlar Kuyruklu yıldızların diğer gökcisimlerinden farklı ve gizemli şekilleri, aniden ortaya çıkıp bir süre sonra yok olmaları, onların tarih boyunca insanlar tarafından Tanrıların habercileri olarak algılanmalarına yol açmıştır ![]() ![]() Milattan önce 43 yılında Sezar'ın ölümünden sonra çok parlak bir kuyruklu yıldız görüldü ve onun Roma imparatorunun göğe yükselen ruhu olduğuna inanıldı ![]() ![]() Bilim insanları Güneş sistemimizden çok uzakta ama yine Güneş çekimine bağlı olarak bir yörüngede dönen, her birinin kütlesi ve boyutu dünyamızdan çok az olan kirli kar topu şeklinde milyarlarca kuyruklu yıldız olduğuna inanıyorlar ![]() Bu görüşe göre başlangıçta görkemli kuyrukları olmayan bu gök cisimlerinden bazıları sistem içindeki karşılıklı çekim güçleri nedeni ile Güneş'e doğru hareket etmeye başlıyorlar ![]() Güneş'e yaklaştıkça, dış katmanlarında donmuş halde bulunan uçucu gazlar (karbondioksit, su, metan amonyum, vb ![]() ![]() ![]() Güneş yüzeyinde devamlı patlamalar olduğundan ve uzaya büyük hızlarla gaz bulutları fırlatıldığından, cisim Güneş'e iyice yaklaştığında bunların etki alanına giriyor ve etrafındaki gaz bulutu Güneş'in tersi yöne doğru savrularak bir kuyruk görünümünü oluşturuyor ![]() ![]() Kuyruklu yıldızın kuyruğunun parlaklığına Güneş ışınlarının, gaz bulutu ve parçacıklardan yansımaları neden olur ![]() ![]() ![]() Eğer dünyamız bir kuyruklu yıldızın kuyruğu içinden geçerse ne olur? Bu, korkulacak bir şey değildir ![]() ![]() ![]() Zamanımızda kuyruklu yıldızların normal gök cisimleri oldukları biliniyor ![]() ![]() ![]() ![]() Güneş'in Ömrü Güneş sistemimiz, bizim Güneş adını verdiğimiz tek bir yıldız ve onun etrafında dönen dokuz gezegen, bu gezegenlerin etrafında dönen 60'dan fazla uydu (Ay), yine Güneş'in etrafında dönen gezegen olarak kabul edilemeyecek kadar küçük 5 000 civarında astroit, sayısız göktaşı, toz ve parçalardan oluşur ![]() ![]() Güneş'e baktığımızda katı bir maddeymiş gibi görürüz ama aslında yanan bir gaz kütlesinden başka bir şey değildir ![]() ![]() ![]() Güneş evreni dolduran milyarlarca yıldızdan biridir ![]() ![]() ![]() ![]() Güneş bize çok yakın (150 milyon kilometre) olduğu için çok büyük ve parlak görünür ![]() ![]() Dünyamızdan bakınca Güneş sabitmiş gibi görünür ama o da kendi ekseni etrafında döner ![]() ![]() ![]() ![]() Güneş'in ısı ve ışık olarak yaydığı enerji, merkezinin hemen çevresinde sürüp giden nükleer tepkime (hidrojen bombasında olduğu gibi) yani hidrojen atomlarının helyum atomlarına dönüşürken çıkardığı büyük enerjidir ![]() ![]() ![]() Yeryüzünde yaşam Güneş ışınlarına bağlı olduğuna göre, Güneş'in insanlar için gerekli olan enerjiyi daha ne kadar zaman sürdürebileceğini bilmek hakkımızdır ![]() ![]() Daha sonra genleşmeye başlayacak, sıcaklığı bugünküne göre yüzde 20 artacak dev bir kızıl yıldıza dönüşecektir ![]() ![]() ![]() ![]() Deprem Deprem Nedir ? Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve Yeryüzeyi'ni sarsma olayına "deprem" denir ![]() ![]() Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının Yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "sismoloji" denir ![]() Deprem Türleri Depremler, oluş nedenlerine göre degişik türlerde olabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yer'in derinliklerinde, ergimiş maddenin Yeryüzü'ne çıkışı sırasındakifiziksel ve kimyasal olaylar sonucunda oluşan gazların yapmış oldukları patlamalarla, bu tür depremlerin maydana geldiği bilinmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Bir başka tip deprem de "çöküntü" depremlerdir ![]() ![]() ![]() Büyük heyelanlar ve gökten düşen meteorların da küçük sarsıntılara neden olduğu bilinmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Depremle İlgili Sıkça Sorulan Sorular Dünyada kaydedilen en büyük deprem hangisidir? 1900'den bu yana kaydedilen en büyük deprem, 22 Mayıs 1960'ta Şili'de olmuştur (magnitude 9 ![]() ![]() Yeryüzü'nde en az sallanan kıta hangisidir? Depremi en az olan kıta Antartika'dır ![]() Magnitüd ve şiddet arasındaki fark nedir? Magnitüd, depremin kaynağında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü; şiddet ise depremin yapılar ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür ![]() Depremin Magnitüdü Nedir? Depremin Magnitüdü, belli bir zaman diliminde kaydedilen sismogram üzerindeki, deprem dalgalarının genliğinin logaritması olarak tanımlanır ![]() Artçı deprem (Aftershock) nedir? Ana depremi izleyen daha küçük sarsıntılar dizisidir ![]() Artçı depremler (Aftershocklar) ne kadar süre ile devam eder? Belli bir süresi yoktur, 1 ay da olabilir 2 yıl da sürebilir ![]() Depremin şiddeti nedir? Depremin yer yüzeyindeki etkileri depremin şiddeti olarak tanımlanır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Depremler önceden belirlenebilir mi? Varolan koşullarda depremin önceden belirlenmesi olanaksızdır ![]() Fay nedir? Yerkabuğu'nu oluşturan kayaçların, bir yüzey boyunca kırılması ve oluşan iki parçanın birbirine göre göreceli olarak yer değiştirmesidir ![]() Kuzey Anadolu Fay Hattı nedir? Doğuda Karlıova ile batıda Mudurnu Vadisi arasında doğu-batı doğrultusunda bir yay gibi uzanır ![]() ![]() Deprem nerelerde oluşur? Deprem, herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda oluşabilir ![]() ![]() ![]() ![]() 1 ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() Depremin Nedenleri Dünya'nın iç yapısı konusunda, jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği bir Yeryüzü modeli bulunmaktadır ![]() ![]() ![]() Litosfer ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Manto, genelde katı olmakla beraber yüzeyden derine inildikçe, içinde yerel sıvı ortamları bulundurmaktadır ![]() ![]() ![]() Üst Manto'da oluşan konveksiyon akımları, radyoaktivite nedeni ile oluşan yüksek ısıya bağlanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Konveksiyon akımlarının yükseldiği yerlerde, levhalar birbirlerinden uzaklaşmakta ve buradan çıkan sıcak magma da okyanus ortası sırtlarını oluşturmaktadır ![]() ![]() ![]() İşte Yerkabuğu'nu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları Dünya'da depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır ![]() ![]() Birbirlerini iten ya da diğerinin altına giren iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu dalgalar geçtiği ortamları sarsarak ve depremin oluş yönünden uzaklaştıkça enerjisi azalarak yayılır ![]() ![]() ![]() ![]() Depremlerinin oluşumunun bu sekilde ve "Elastik Geri Sekme Kuramı" adı altında anlatımı, 1911 yılında, Amerikalı Reid tarafından yapılmıştır ve laboratuvarlarda da denenerek ispatlanmıştır ![]() ![]() Bu olay ani yer değiştirme hareketidir ![]() ![]() Aslında kayaların, önceden bir birim yer değiştirme birikimine uğramadan kırılmaları olanaksızdır ![]() ![]() İşte bu kırılmalar sonucu depremler oluşmaktadır ![]() ![]() ![]() Faylar, genellikle hareket yönlerine göre isimlendirilirler ![]() ![]() ![]() Düşey hareketlerle meydana gelen faylara da "Eğim Atımlı Fay" denir ![]() Deprem Kılavuzu Depremden Önce Bir deprem meydana geldiğinde, eğer bina içindeyseniz, sallanma ve ani bir gürültü duyarsınız ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Depremi önleyemezsiniz! Fakat; Yaralanmayı önlemeye, Evinizdeki hasarı minimuma indirmeye, Depremden sonra en az 72 saat yardımsız biçimde enkaz altında hayatta kalabilmeye hazırlıklı olmalısınız ![]() Önceden hazırlıklı olmak yaşamınızı kurtarabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Evinizdeki güvenli ve tehlikeli bölümleri bilin! Güvenli yerler: ağır masa ve sıraların altı, koridor içleri, odaların ve kemerlerinin köşeleri ![]() Tehlikeli yerler: cam ve ayna çevresi, düşebilecek herhangi bir nesnenin altı, mutfak: fırın, buzdolabı veya mutfak dolapları tehlike yaratabilir, kapı araları: çünkü kapı size çarpabilir ![]() Ailenizi yangın söndürme cihazı kullanma hususunda eğitin! Kalp masajı öğretilen bir ilk yardım kursuna kaydolun! Şimdiden sigortacınızdan randevu alıp, deprem sigortası hakkında görüşün ![]() ![]() ![]() Evinizi boşaltmanın planını yapın ve bunun alıştırmasını yapın! Çocuklarınıza deprem sırasında evde ya da okulda bulundukları zaman ne yapmaları hakkında bilgi verin ![]() ![]() Ailenizle dışarıda bulundukları süre içerisinde iletişim kurabilmeyi düzene koyun ![]() ![]() ![]() Aileniz bireylerine acil durum yetkililerine güvenmeleri gerektiğini öğretin! ![]() Radyo ve televizyon yayınları sizi bilgilendirecektir ![]() ![]() ![]() ![]() Aile üyelerinizin gaz, elektrik ve suyu kapamayı bilip bilmediklerinden emin olun ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|