09-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Da Vinci Şifresi Romanı Nasıl Yazıldı?
Da Vinci Şifresi Romanı Nasıl Yazıldı?
Da Vinci Şifresi Romanı Nasıl Yazıldı?
Da Vinci Şifresi Romanı Nasıl Yazıldı?
Kitap büyük bir sır üzerine kurgulanmıştır Bu sır Hıristiyanlığın temellerini derinden sarsacağına inanılan, uğruna ölümlere sebep olacak kadar önemli olan bir sırdır
Sır hakkında kesin bir görüş olmaması onun “kutsal kase” ile betimlenmesi hatta kutsal kase olup olmadığı konusundaki şüpheler ve en nihayetinde yıkıcı etkileri göz önüne serilen bir yapıt olmasına, akıcılık, ilgi çekicilik gibi nitelikler kazanmasına vesile olmuştur
Olay Profesör Langdon’ın bir gece Louvre müzesine çağrılmasıyla başlar Müze müdürü öldürülmüştür ve arkasında bir dizi gizemli simgeler bırakmıştır Langdon da ünlü bir simge bilimcidir Kendisinin de tehlikede olduğunu fark eden Langdon kriptolog Sophie Neveu ile birlikte sırları çözmek için çabalar Sophie aynı zamanda öldürülen kütüphane müdürünün torunudur Bu uzun ve meşhakatli bir yoldur ve onları gizli bir topluluğa götürür
Profesör ve Sophie Paris, Londra ve İskoçya’daki heyecan verici serüvenleri boyunca şifreyi kırmak için çabalarlar Bütün sırlar teker teker çözülür ve anlaşılır ki aranılan şey olan Kutsal Kase Louvre Müzesinde’dir Ancak bu da Langdon’da saklı kalacak olan bir sırdır
SION TARİKATI
Hıristiyanlığın temelindeki görüşe göre hiç evlenmediğine inanılan İsa peygamber aslında evli olarak düşünülür Hatta karısı da Magdalalı Meryem olarak bilinir ki; Magdalalı Meryem fahişe olarak tanınmaktadır İsa çarmıhtayken karısının kızları Sarah’a hamile olduğuna inanılır Nesillerinin devamı için Meryem ve doğmamış çocukları kutsal topraklardan kaçırılmıştır Fransa’ya getirilen Meryem çocuğunu burada dünyaya getirmiştir ve Sarah İsa soyunun devam ettiricisi bir kadın olarak çok önemli bir yere sahip olmuştur
İşte İsa’nın bu sırlarını saklayan Roma Kilisesi İsa’nın neslinin artmasından ve İsa ile Meryem’in sırlarının açığa çıkmasından korkmaktaydı Çünkü bu sırlar temel Katolik öğretilere meydan okuyacaktı Roma Kilisesi’nin ve bugünkü Vatikan’ın tüm çabalarına rağmen bu nesil 15 yy’a kadar devam etti İsa’nın neslinin son temsilcilerinden birinin Fransız asillerinden biriyle evlenmesiyle Merovingian diye bilinen bir soy oluştu Vatikan bu soyu yok etmek için çok çabaladı Kral Dagobert, Meravingian’ın kralıydı 17 yy sonlarında bu krallık yok olma aşamasına geldi, kral öldürüldü, kralın oğlu kaçmayı başardı: Sigisbert
Aileye sonradan bir isim eklendi ve bu isim İsa’nın sırrının gizli bir cemiyetin himayesine girmesini sağladı: Godefroi de Bouillon
İsa'nın bu sırrını koruyan Sion tarikatı kuruldu İşte Da Vinci Şifresi’nde adı geçen tarikat bu sırları saklamakla yükümlüydü Tarikat üyeleri güvenilirdi ve bu sırrı hayatları yettiğince taşıma kararı almışlardı Son temsilcilerden geriye dört kişi kalmıştı ve bunlardan biri de romanın başında öldürülen müze müdürü yani Sophie’nin dedesiydi Vatikan bu sırrın açıklanmasını engellemek için dört üyeyle de konuşup aynı fakat yanlış cevapları alınca öldürülme kararları verildi Verilen cevaplar kelimesi kelimesine aynı olunca Kutsal Kase’nin yerinin öğrenildiğini düşünen Vatikan Piskoposluğu kaseyi bulmak için işe koyuluyor Bu sırrın kendisiyle birlikte gitmesini istemeyen Sophie’nin dedesi Jacques Sauniere küçükken şifre çözmeyi öğrettiği torununa ipuçları bırakarak sırrın çözülmesini istiyor
Vatikan’ın işlerine karışmasına rağmen bu kadar başarılı bir yapıt olmayı başaran Da Vinci Şifresi 42 dile çevrilip 17 milyon satmıştır Yine de eleştirilmekten yoksun kalmamıştır Bazı eleştiriler onun konusunun tamamen Philipp Vanderberg’in “5 İncil” adlı romanıyla benzerlik taşıdığı yönündedir Bu romanın basım tarihi 1993tür Konular, mekanlar, kahramanlar neredeyse aynı deniliyor Hıristiyanlıkla ilgili bu tarz eleştiriler ve İsa peygamberle ilgili bu tarz iddialar her dönemde olmuştur, olacaktır da Bu gerçekten bir sır perdesidir Bir şey açıkça ortadadır ki o da Vatikan’ın dine el sürdürmemesidir El sürenler, sürmeye çalışanlar susturulmuştur Aslında bu konuda sır gibi görünen şeyleri açıkça olmasa da dile getirmiş olmasını ve bu romanın bu kadar çok beğenilmesini –ki bunu Vatikan’a rağmen ayakta kalması şeklinde yorumlayabiliriz- kuşkusuz Dan Brown’un ustalığına bağlayabiliriz Bilinen ve daha önce dile getirilen konuları çok güzel bir şekilde cilalamıştır Nitekim ne kadar başarılı olduğu da ortadadır Konusuna çalıntı ya da alıntı demek ne derece doğru olur bilinmez Birçok yapıt arasında benzerlikler görülür Hıristiyanlığın gizemli bir din olarak düşünülmesi, Vatikan tarafından yeni doğmuş bir bebek korunması; onu incelemeye ve eleştirmeye daha teşvik edici bir hale getirmiştir Ancak Dan Brown’un yaptığı hem bu şüphelere yer vermek hem de bazı mesajlar vermektir
Tüm bunları yaparken bazı hataları olduğu anlaşılmıştır İngiliz Mirror gazetesinde yazanlara göre bu romanın pek çok hataları vardır Bunlar zaman, mekan gibi hatalardır Tüm bunlara rağmen kitabın ayakta kalmasının sebepleri arasında kuşkusuz verilen mesajlar çok önemli bir yerdedir Bu roman şifreler kırılamaz ya da kırmak zordur varsayımlarını benimseyen insanların önyargılarını yıkmak için çok güzel bir örnek oluşturuyor İstenilirse her şey çözülebilir Zor da olsa Langdon ve Sophie bütün sırları çözdüler ve gerçeğe ulaştılar Sarsılmaz gibi görünen, dogmalara dayanan ve sırf bu yüzden bile olsa eleştiriye kapalı sayılan dinler-dogmaların karşısına hiçbir şey ile çıkamayız- bile farklı bilgiler barındırıyor olabilirler Her zaman için buzdağının görünmeyen bir kısmı vardır Bu kısmı görmek görmemek, görmeye çalışmak çalışmamak ise bize kalmıştır
Kutsal Kase meselesine, İsa’nın tanrının oğlu olup olmadığı mevzusuna ya da evlenip evlenmediğine birçok eserde yer verilmiştir Stigmata filmi de bunlara örnek olabilir Vatikan’a bulaşılan ya da onun görüşlerine karşı çıkılan eserlere de pek hoş bakılmamıştır Örneğin, Baba1 ve Baba2 filmleri çok başarılıyken Baba3 filmi aynı ilgiyi görememiştir
Dan Brown ağır bir taşın altına elini koymuştur Baştan sona sürükleyici bu romanı yazmıştır, eleştirilmiştir ancak hem bu tarz gerçeklerin de olabileceğini gözler önüne sermiştir hem de bunu tüm şimşekleri üstüne çekmeden yapmıştır Kitapta adı geçen Sion Tarikatı’nda Da Vinci’nin bir zamanlar yer aldığı da söylentiler arasındadır Bu tarz tarikatların varlığı Vatikan tarafından yok sayılsa da, kapatılmaya çalışılsa da, 5 İncil’ler hep yok edilse de madalyonun öteki kısmını da görmek gerekir Bu romanda bakmamızla görmemiz arasındaki farkı belirginleştirmek için, daha önceden söylenegelmiş şeyler cilalanmış bir şekilde önümüze sürülmüştür Hiçbir şey göründüğü, bize söylendiği, yıllardır konuşulageldiği ya da otoriteler tarafından dayatıldığı gibi olmayabilir…
Dogmalar bile  
|
|
|