Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aldığı, birimlerinin, kararlara, kimler, uygulamalarına, verebilir, yerel, yön, yönetim

Yerel Yönetim Birimlerinin Aldığı Kararlara Ve Uygulamalarına Kimler Yön Verebilir

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yerel Yönetim Birimlerinin Aldığı Kararlara Ve Uygulamalarına Kimler Yön Verebilir



Yerel Yönetim Birimlerinin Aldığı Kararlara Ve Uygulamalarına Kimler Yön Verebilir
Yerel Yönetim Birimlerinin Aldığı Kararlara Ve Uygulamalarına Kimler Yön Verebilir

YEREL YÖNETİM VE ÖZELLİKLERİ

YEREL YÖNETİMLER

Yerel yönetimler devlet sınırları içinde yerleşmiş irili ufaklı insan topluluklarının(köy,kasaba,kent vb) ortak ve yerel nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla belirli bir hukuk düzeni içinde oluşturulmuş anayasal kuruluşlardır
Bu ihtiyaçlara iç ve dış güvenlik,adalet,ülke düzeyinde toplumsal refah ve kalkınmanın sağlanması,sosyal güvenliğin etkin bir biçimde gerçekleştirilmesi gibi hususlar dahildirDevlet bu tür görevlerini etkin bir biçimde gerçekleştirebilmesi için faaliyet alanları tüm ülkeyi kapsayan bir “ merkezi yönetim” örgütü kurmuşlardırÜlkemizdeki il,ilçe ve bucak merkezi yönetimin taşra örgütünü kurmuşlardır
Yönetim birimlerinin her biri ayrı bir hukuki kişiliğe sahiptirAncak görev ve yetki açısından “merkezi” olan tüm ülkeden “yerel” olanları da kanunlarla belirlenen kendi sınırları içindeki alanlardan sorumludurlar

TOPLUCA YAŞAMA VE YERLEŞME BİRİMLERİ

Adeta kendiliğinden ortaya çıktığı için doğal bir özelliğe sahip bulunan bu tür topluluklara komün adı verilirBu komünler,yerleşme alanlarının büyüklüğüne ve yerleşenlerin sayısına göre değişmek üzere köy,kasaba ve kent olarak adlandırılırYerel yönetimler,burada sözü edilen yerleşme birimlerinin yönetim açısından örgütlenmeleri ve hukuki bazı yetkilerle donatılmaları tüzel kişiliğe sahip olmak gibi sonunda ortaya çıkan kuruluşlardır

KAMUSAL İHTİYAÇLAR VE ÜRETİCİ BİRİMLERİ

Beşeri ihtiyaçların mümkün olan en iyi biçimde giderilmesi dün olduğu gibi bugün de toplumların başta gelen sorunudurBeşeri ihtiyaçlar özel ihtiyaçlar ve kamusal ihtiyaçları olmak üzere iki kısımdan oluşur

Özel ihtiyaçlar insanların fizyolojik varlıklarından,kamusal ihtiyaçlar ise toplu halde yaşamalarından doğarÖrneğin insan acıkır ve karnını doyurmak isterİnsanın karnını doyurmak ihtiyacı fizyolojik varlığının bir sonucudurAynı insanın üyesi bulunduğu toplumun ise,insanların bir arada yaşamaları nedeniyle ortaya çıkan başka tür bir takım ihtiyaçları vardırBu topluluk örneğin devlet ise,milli savunma ve diplomasi gibi tam kamusal mal ve hizmetlere ihtiyaç duyacaktırKent türündeki bir toplumun da kent içi ulaştırma,mezbaha,kanalizasyon,itfaiye teşkilatı vb diğer bazı hizmetlere ihtiyacı vardır

Devletin merkezi örgütünün yanı sıra,daha sonraki bölümlerde açıklanacak sebepler dolayısıyla bölgesel nitelikteki bazı kamusal ve yarı kamusal malların üretimini üstlenecek diğer bazı üretici birimlerine ihtiyacı vardırİşte bunlar yerel yönetimlerdir

ÇEŞİTLİ TOPLULUKLAR VE YEREL YÖNETİMLER

Yerel yönetimlerin hukuki yetkileri kavramı,özgürlükçü demokrasinin yürürlükte olduğu ülkelerde idari özerkliğin ifadesi olan tüzel kişilik ile mali özerkliğin ifadesi olan bağımsız bütçe yapma hakkıdırBu iki ayrıcalık,doğal olarak,seçimle iş başına gelen bir takım karar ve yürütme organlarına sahip olma hakkını da beraberinde getirirAncak devlet,bütün bu hakların sınırını anayasadaki esaslara bağlı olarak bizzat saptadığı gibi yetkilerin kullanılmasını da idari vesayet adı verilen yerel yönetimlere vererek özel yöntemlerle denetler
Görülüyor ki, ister kapitalist,ister sosyalist olsun,bütün ekonomik düzenlerde devletin içinde fakat merkezi yönetimden ayrı bir hukuki kişiliğe sahip yerel yönetim adı verilen diğer bir topluluk türü daha vardır
Yerel Yönetimler kuşkusuz bir takım görevler ifa edecekler,bir diğer söyleyişle toplumsal ve yarı kamusal hatta gerektiğinde özel mal ve hizmetler üreteceklerdir
Merkezi yönetim gibi yerel yönetimler de üretim faaliyetlerine girişebilmek için kaynak bulmak ve kullanmak zorunda kalacaklardırAncak,yerel yönetimler merkezi yönetim oranında egemen ve özerk olmadıklarından doğrudan vergi salmak yetkisine sahip değillerdirYerel yönetimler hemen her ülkede,ancak merkezi yönetimin kendilerine yetki vermesi halinde ve verilen yetki sınırları içinde vergi salmak yetkisine sahip olabilmektedirler

YEREL YÖNETİMLERİN GEREKLİLİĞİ

Devlet,ulusal sınırlar içerisinde yaşayan bir topluluğun ortak nitelikteki ihtiyaçlarını karşılar,genel menfaatlerini gözetir,korur ve temsil ederDevlet bu görevini merkezi yönetim adı verilen bir örgüt aracılığı ile yerine getirirBu örgütün gerektirdiği irili ufaklı çeşitli hizmet birimleri ülkenin her yanına yayılır ve hiyerarşik anlayışına uygun bir biçimde kendilerine verilen görevleri yerine getirirlerTürkiye’deki iller,ilçeler,nahiyeler merkezi yönetimin ülke yüzeyine yayılmış,irili ufaklı hizmet birimlerinin somut örnekleridirAncak bütün toplumlarda,devletin yanı sıra ulusal sınırlar içinde yaşayan topluluğu oluşturan diğer birçok yerleşme birimleri daha vardırBunların bazıları çok küçüktürörneğin köy gibiBazıları da son derece büyüktür,milyonluk kentler ve metropoller gibiBu sonuncu yerleşme birimlerinin kendi bölgesel sınırları için geçerli olan bir takım genel ve ortak ihtiyaçları vardırBüyük bir çoğunlukla bölgesel bir niteliğe sahip olan ve bu nedenle de esas olarak yerel yönetimlerin görevleri arasında gözüken hizmetler,daha önemli bulunmuşturNitekim günümüzde yerel yönetim denildiğinde bu kuruluşların tüzel kişiliğe,ayrı mal varlığına ve bütçeye,seçimle iş başına gelenlerden oluşan karar organlarına,sınırlanmış da olsa belirli bir özerkliğe sahip bulunmaları zorunlu birer ön koşuldur
Bugünkü hukuki niteliklerine ve etkinliklerine sahip olmasalar da yerel yönetimler ilk kez merkezi otoritenin yetkilerinden bir kısmını bazı yerel otoritelere devretmesinin ve yerel bazı topluluklara bazı haklardan yararlanma imkanını tanımış olmasının bir sonucu olarak da ortay çıkmışlardır
Yeni bir devlet kurulmakta olduğunu varsayalımBöyle bir devlet,kamusal ve yarı kamusal hizmetlerin sunulmasını sadece merkezi yönetim hizmet birimleri aracılığı ile sağlayabilir mi?Bir takım zorlamalarla sağlayabilse dahi böyle bir tutumun rasyonel bir davranış olacağı söylenebilir mi?Elbette ki söylenemezÇünkü,kamusal hizmetlerin sunulmasının sadece merkezi yönetim birimleri aracılığı ile gerçekleşmesi hukuki,siyasal ve ekonomik bir takım gereklere ve gerçeklere aykırı düşer

YEREL YÖNETİMLER VE HUKUKİ FAKTÖR

Merkezi Yönetim ve Yerinden Yönetim

Her devlet varolması doğal olan yasama,yürütme ve yargıya ilişkin tüm yetkiler,kamu gücünün tamamı,merkezi bir otoritede toplanır ve her iş merkezden yönetilirse merkeziyetçi bir sistem olduğu anlaşılırBu durumda,ister yerel düzeyde ister ülke düzeyinde olsun tüm kamu hizmetleri devletin tüzel kişiliğinde toplanır ve merkez ya da merkez hiyerarşisine dahil örgütlerce gerçekleştirilir
Yerinden yönetim (ademi merkeziyet) ise, yerel nitelikteki kamusal hizmetlerin devletin tüzel kişiliği dışındaki kamu tüzel kişilerinde gerçekleştirilmesi için bir kısım kamu güçlerinin daha az yetkili bir otoriteye transfer edilmek amacıyla merkezi otoriteden geri çekilmesini ifade eder

Yerinden Yönetim Özelliklerine İlişkin Bazı Açıklamalar

Yerel yönetimler ki yerinden yönetim ilkesinin öngördüğü kuruluşlardırHer şeyden önce özerktirlerKarar ve yürütme organları seçimle iş başına gelirlerİdari özerkliklerinin simgesi olan tüzel kişilikleri,mali özerkliklerinin simgesi olan kendilerine özgü bütçeleri vardırHemen belirtelim ki burada sözü geçen özerklik kayıtsız şartsız başlı başına buyrukluk ya da geniş anlamda bir bağımsızlık değildirBütün bunlardan ötürü yerel yönetimler kuruluş amaçlarına ters düşmeyecek bir biçimde ve yasalarda öngörülen sınırlar içinde merkezi yönetimin denetimine tabi tutulurlar

Yetki Genişliği İle Yerinden Yönetimin Arasındaki Farklar

Yerinden yönetim,bilindiği gibi merkezden yönetimin tam bir karşıtıdırBu uygulamadan yürütmeye ilişkin bir kısım yetkiler merkeze değil seçimle iş başına gelmiş bazı yerel organlara verilirYetki genişliği ise, merkezden yönetimin bazı sakıncalarını giderebilmek için merkez tarafından kendi memurlarına bazı yetkilerin devredilmesinden ibarettirŞöyle ki,her işin merkezden yürütülmesi bazı önemli ve acele işlerin gecikmesine sebep olabilirBu durumu önlemek için merkez kendi memurlarına,örneğin vali’ye,yürütmeye ilişkin bazı hususlarda merkeze sormaksızın karar alma yetkisini veririKısacası valinin yetkisini genişletirVali genişletilen bu yetkiyi yine de merkez adına kullanırİşte buna yetki genişliği denilir

Yerinden Yönetimin Türleri ve Özellikleri

İdari Yerinden Yönetim

İdari yerinden yönetim merkeziyetçi sistemin,yerel nitelikteki ortak yararları gereği gibi koruyamaması sonunda ortaya çıkmış bir sistemdirBu sistemde yasama ve yargı konularındaki bütün yetkiler merkezi yönetime aittirİdari yerinden yönetimde yerel kuruluşlara sadece yürütmeye ilişkin bazı yetkiler tanındığından kamu kudreti aslında yasama ve yargı güçlerini kullanma hakkını elinde bulunduran merkezi yönetime aittir

Hizmet Yerinden Yönetimi

Hizmet yerinden yönetimin esası,belirli bir kamu hizmetinin merkezin dışında bağımsız bir örgüte bırakılmasıdırMerkezi hiyerarşiye tabii bulunmayan bu örgüt,kendisine verilen hizmetle ilgili konularda yürütme ile ilgili kararlar almak zorundadırÖrneğin; üniversiteler,ticaret odaları

Yerel Yerinden Yönetimi

Yerel yerinden yönetimin esası,bir bölgenin sakinlerine ve o bölgedeki topluluğun ortak ve genel yararlarını gereğince koruyabilmek için sözü geçen yararları kendi organları vasıtasıyla saptamak ve gereğinin yerine getirmek hususunda özerklik verilmesidirTürkiye’de belediyeler ve köyler yerel yerinden yönetimin tipik birer örnekleridir
İdari yerinden yönetimin sonucu olarak ortaya çıkan yerel yönetimler merkezi yönetimin tüzel kişiliğinden ayrı birer tüzel kişiliğe,yani idari özerkliğe sahiptirlerYerel yönetimlerin devlet bütçesinden ayrı bütçeleri ve bağımsız gelir kaynakları vardırAyrı bütçeye sahip olma hakkı,yerel yönetimlerin mali özerkliğe de sahip olduklarının bir ifadesidirBunun sonucu olarak,yerel yararların gerektirdiği harcamaları yapmak ve bu harcamaları karşılayabilecek gelirleri tarh ve tahsil etmek yetkisi de o yerel yönetimin sınırları içinde oturanların seçtikleri yerel organlara aittirDolayısıyla bu yönetimler bütçelerini de kendileri düzenlerler ve uygularlarAyrıca merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerinde denetim yetkisi de vardırBu denetim hiyerarşik bir kontrol değildirİdari vesayet adı verilen ve yerel yönetimlerin idari ve mali özerkliği ile bağdaşabileceği kabul edilen özel bir denetim türüdür

Yerel Yönetimlerin Denetlenmesi Sorunu

Merkezi yönetimin,yerel yönetimlerin hem genel hem de yerel yararlara uymayan karar ve eylemlerine engel olması gerekirBütün bu sebepler dolayısıyla merkezi yönetim,yerel yönetimleri denetlemek(idari vesayet) zorundadırBu denetleme ise idari ve mali vesayet yoluyla olur

İdari vesayette ise,merkezi yönetime,yerel yönetim organlarının işlemleri üzerinde denetim yetkisi tanınırBu yetki,karar ve işlemleri uygun bulma,erteleme ya da iptal etme şeklinde kullanılabilirBu yetkileri kimlerin kullanacağı,yerel organların hangi kararlarının önceden uygun bulma işlemine tabii tutulacağı ve idari vesayete ilişkin diğer bütün hususlar kanunla düzenlenirBu durumda yerel yönetimler ancak kanunla belirlenen esaslar içinde yine kanunla belirlenen kendileri dışındaki merkezi yönetimce denetlenebilirlerYerel yönetimlerin bütçelerinin,merkezi yönetimin yetkili kıldığı otoriteler tarafından onaylanmadan yürürlüğe konulamaması ise mali vesayetin(denetimin) en belirgin bir uygulama şeklidir

Yerel yönetimlerin idari vesayet yolu ile denetlenmesinde önceden denetimde yerel yönetim işleminin gerçekleştirilmesi veya oluşturulması aşamasında talepte bulunabilmek,uyulmadığı takdirde de işlemi durdurmak ya da yerel yönetimin yağacağı işi onun yerine geçerek bizzat yapabilmek mümkündürÖnceden denetim bazı durumlarda imar mevzuatı ve bütçe denetimi gibi etkin bir biçimde kullanılabilmektedir

Yerel Yönetimler ve Siyasi Faktör

Yerel yönetimlerin varoluşlarının siyasal gerekçesinin özünde demokrasi inancı yatarHer şeyi merkezden yürütmek ,hizmetlerin sunulmasına ilişkin tüm kararları merkezden almak imkansızdır,en azından rasyonel(akılcı)değildirÇünkü,ister ulusal,ister bölgesel düzeyde olsun,merkezden alınacak bütün kararların toplum üyelerinin tercihlerine,diğer bir söyleyişle kamusal ve yarı kamusal mal ve hizmetlere olan taleplerine tam olarak uygun düşmemesi her zaman için mümkün değildirAncak ne var ki ulusal düzeydeki kararların merkezden alınması zorunludurBölgesel düzeydeki kararların ise merkezi yerine bölgelerden alınması pekala mümkündür
Kamu ekonomisinde kamu kesimince üretilen toplumsal malların özel mallarınkine benzer biçimde ne piyasası vardır,ne de talebi belirlenebilmektedirBu durumda merkezi yönetimin kendi üretici birimleri aracılığıyla ile üreteceği malların türlerini ve miktarlarını kim,hangi göstergeye göre saptayacaktır?Kamu kesimindeki bu fonksiyonu siyasal süreç yerine getirirSiyasal süreç özgürlükçü demokrasi modelinde siyasi partiler ve seçmenlerden oluşurGörülüyor ki, kamu ekonomisinde arzı belirleyen faktör siyasal bir niteliğe sahiptirOysa özel ekonomide arzı belirleyen faktör taleptir
O halde yapılan şey toplumu ilgilendiren kararların temsili demokrasi kurallarına uyarak toplum üyelerinin seçimle belirlenen temsilcileri tarafından alınmasıdırKendi kendine yönetme adı verilen bu yöntemde siyasal partilere büyük görevler düşer
Toplum üyeleri kamusal ve yarı kamusal mallara olan tercihlerini ancak siyasal süreç aracılığı ile belli edebilmektedirBölgesel sınırlar içinde yaşayanların kendi sorunları ile daha yakından ilgilendiklerini,dolayısıyla kendi sorunlarını bizzat çözümlemelerine hukuki imkan sağlamasının ve bu amaçla da yerel yönetimler kurulmasının hem demokratik hem de rasyonel bir davranış olacağını belirttikBölgesel nitelikteki hizmetlerin yerel bilgi ve anlayışa sahip üretim birimlerince örneğin yerel yönetimlerce gerçekleştirilmesi her türlü itibari ile daha avantajlıdır

Yerel Yönetimler ve Ekonomik Faktörler

Bölgesel nitelikteki kamusal hizmetlerin yerel yönetimler tarafından sunulmasının iktisadi gerekçesi,kaynakların optimum etkinlikte kullanılmasını gerçekleştirmek,kısacası kaynaklardan mümkün olan en çok faydayı sağlamaktır

Pareto optimumuna göre,tam rekabet koşullarının bulunduğu kabul edilmek kaydıyle,yani gelir dağılımının bir veri kabul edildiği ve dışsallıkların olmadığı varsayımı altında,piyasa güçleri kamu kesiminin bulunmadığı bir ekonomide kaynakların optimal dağılımını sağlayabilecektirÇünkü fayda maksimizasyonu peşinde koşan tüketici kendisini en çok tatmin sağlayan mal ve hizmetinden talep edecek,kar maksimizasyonu peşinde koşan üretici de üretimini marjinal maliyetlerin piyasa fiyatları ile eşitlendiği noktaya kadar üretim yapacak ve çabasını sürdürecektirBöylece marjinal maliyetlerle marjinal faydanın eşitleneceğinden hem talep hem arz yönünden optimum koşullar gerçekleşmiş olacaktır

Bunu kamusal mal üretimi yapan kamu kesiminde de tam rekabet koşulları altında,marjinal sosyal fayda=marjinal sosyal maliyetin eşitlendiği noktada optimum koşullar gerçekleşmiş olacaktır

Kamusal malların temel karakteristiği olan bölünmezlik bazı mallar için ulusal düzeyde milli savunma gibi,bazı mallar içinde bölgesel düzeydedirBölgesel düzeyde olan bu bölgelere özgü salgın hastalıklar,göz hastalıkları,yüzlerdeki çıbanlar,jeolojik yönden deprem bölgesi olma gibi mücadeleyi yerel nitelikteki kuruluşlar verir

İKTİSADİ REFAH VE YEREL YÖNETİMLER

İKTİSADİ REFAH VE PARETO OPTİMUMU

Pareto bir toplumun üyeleri,belirli bir durumda,bu durumu toplum üyelerinin her birinin sağladığı tatmindeki durumunu bozmadan veya arttırmadan iyileştirilemiyorsa bu bir optimum durumun varlığını kanıtlarBuna “pareto optimumu” denir

Devlet cebire dayalı faaliyetlerini bu denetim ve gözetimin marjinal maliyetin toplumdan gelen marjinal faydaya eşitlendiği noktaya kadar sürdürebilirMarjinal faydanın marjinal maliyeti aştığı noktada bireyler o mal veya hizmetten daha fazla fayda elde ettikleri bu bir sosyal refah anlayışındaki devletin pareto optimum anlayışı değildir

İktisadi refahı gerçekleştirmek yönünden kamu ekonomisinin görevleri;

-Kaynak dağılımında etkinliğin sağlanması,
-Adil bir gelir dağılımının gerçekleştirilmesi,
-İktisadi istikrarın temin edilmesi ve iktisadi büyümeyi gerçekleştirmek

Yerel yönetimler ise, sözü geçen görevlerden sadece kaynak dağılımında etkinliğin sağlanması ile ilgilenirlerÇünkü, diğer görevlerin gerçekleştirilmesi ülke çapında alınacak kararlarla mümkün olabilir

Tam Rekabetten Sapmalar ve Kamu Ekonomisi

Piyasa,varlığının asıl nedeni olan özel ihtiyaçları karşılama görevini dahi her zaman etkin bir biçimde yerine getiremeyebilirİşte bu noktada kamu ekonomisi ortaya çıkar ve etkinliği sağlayacak önlemleri gerçekleştirir

Kamusal Mallar(Kollektif Mallar,Pür Kamu Malları)

İhtiyaçları karşılayacak mal ve hizmetlerin bir kısmı bazı özellikleri gereği piyasada üretilmezlerBunlar kamusal mallardırMilli savunma,diplomasi ve iç güvenlik hizmetleri gibi

Bölünmezlik hassası dolayısıyla, tüketimde rakip olmama ve tüketimden mahrum bırakılamama özelliklerine sahip bulunan kamusal malların faydası genellikle ülke genelinin tümüne,bazen de belli bir bölgeye yayılırTüketici,milli savunma ve diplomasi gibi hizmetlerin,arzının kendi talebinden bağımsız olduğunu bildiği için bunların faydasından yararlanmak hususunda doğal olarak gönüllü bir ödemede bulunmak istemeyecektirAncak ne var ki,bu malları toplumun tüketimine arz etmek zorunda olan üretici-örneğin merkezi yönetim örgütü aracılığı ile milli savunma hizmetlerini üreten devlet karşılığında bir bedel ödemeyenlerin bu malların faydasından yararlanmalarını önleyemeyecektirÇünkü,bu tür malların faydasını bölüp sadece fiyatını ödeyenlere,ödedikleri bedel ile orantılı olarak tahsis etmek mümkün değildirO halde gönüllü ödemeler(fiyat) yolu ile finanse edilmesi mümkün olmayan kamusal malların üretimini,zaruri olarak zorunlu ödemeler (vergi veya benzeri yükümlülükler) yolu ile finanse etmek gerekecektir

Ulusal Düzeydeki Kamusal Mallar

Kamusal malların bazılarının faydaları ulusal düzeyde bölünmezdirDış güvenlik,iç güvenlik ve diplomasi hizmetleri bu tür malların tipik örnekleridirBunların merkezi yönetim dışındaki kuruluşlarca üretilmeleri mümkün değildirBu ekonomik faktörün yanı sıra gelenekler ve devletin egemenliğine ilişkin diğer bazı hukuki faktörler de sözü geçen hizmetlerin devletin merkezi yönetim örgütünün dışında kalan kuruluşlarca üretilmelerine imkan tanımazÖrneğin dış ve iç güvenlik hizmetleri ile adalet hizmetlerinin bütünü üniter devletlerde merkezi yönetim tarafından gerçekleştirilirYerel yönetimlerle ilgili bulunmayan bu tür hizmetlerin finansmanı genellikle zorunlu ödemler olan vergilerle karşılanır
Bölgesel Kamu Malları ve Optimum Hizmet Alanı

Ulusal sınırlar içindeki toplumun tümü bunların faydasından yaralanmaz,sadece belli bölgelerin sınırları içindeki yaşayanlar bu hizmetlerden yarar sağlarlarÖrneğin büyük kentlerdeki hava kirlenmesine karşı alınacak önlemler bu kentlerde oturanlara yarar sağlarlar; idari yönden kente bağlı köy ve kasaba halkı bu hizmetlerden faydalanmazÖrneğin bazı bölgelerdeki su baskınlarından koruma önlemleri de yine bölgesel düzeydeki bölünmez hizmetler arasında yer alırÇevrenin tarihsel ve doğal güzelliklerini muhafaza edebilmek için gerçekleştirilen önlemleri de bu konunun örnekleri arasında sayabilirizBütün bu hizmetlerin faydasını bölmek ve tüketicilere bir bedel karşılığında sunmak mümkün değildirKamusal malların özellikleri arasında yer alan tüketimden mahrum bırakılamama yukarıdaki örneklerde sözü geçen hizmetler içinde geçerlidirHizmetin faydasının yayıldığı alanın genişliğini saptayarak yerel anlamda bu bölgede yer almayan bireylerin bu hizmetlerden faydalanmaları mahrum bırakılabilir

Arz Yönünden Etkinlik,Optimum Hizmet Alanı ve Yerel Yönetim

Bölgesel düzeydeki kamusal malların üretiminin bölgesel üretici birimleri,örneğin yerel yönetimler tarafından daha etkin bir biçimde sunulabileceğini açıkça ortaya koymaktadırÇünkü nüfus ve teknoloji veri olarak kabul edilirse yerel yönetimin eşit miktarda faktör kullandıkları varsayımı altında merkezi yönetime oranla daha kaliteli hizmet üretmesi doğaldırÜretim etkinliğini sağlayacak kararların zamanında ve isabetle alınması merkezi yönetim için oldukça güçtürMerkezi yönetimin hareket kabiliyetini sınırlayan bürokrasi ve hiyerarşik denetimin bezdirici etkileri kaliteli hizmet üretimin nispi olarak engellerKaldı ki,yerel yönetim,optimum hizmet kalitesini kendi yetki alanının gereklerine göre çok daha gerçekçi biçimde saptayabilirMerkezi yönetim ise büyük bir ihtimalle tüm bölgeler için ortak nitelikte standart bir üretimi tercih edecektirBu standardın gerekenden büyük olduğu bölgelerde kaynak israfı,düşük olduğu bölgelerde ise yetersiz üretim sebebiyle optimumdan uzaklaşma söz konusu olacaktırCTiebout ( Bireyler,tercih ettikleri vergileri ve hizmetleri sağlayan yerel ünitelerde toplanma eğilimindedirler)’a göre yerel yönetimler arasındaki rekabet bu idareleri bireylerin istedikleri malları etkin bir biçimde üretmeye sevk edecektirÇünkü bireyler,özel malları satın alırken açıkladıkları tercihlerini bölgesel kamusal mallar için de oy verirken açıklayacaklardırKaldı ki,firmalar,üretim kararları için bireylerin tercihlerini öğrenebilmek konusunda gerektiğinde araştırmalar yapmaktadırlarAynı yöntemden yerel yönetimler de yararlanabilirlerAksi takdirde bireyler,kendi tercihlerine uygun üretim ve vergileme yapan idarelerin bölgelerine göç edeceklerdir

Gelir dağılımı ve nüfus yoğunluğunun yanı sıra hizmetin kalitesi de veri olarak kabul edilirse,bölgesel kamusal mallarda etkin kaynak kullanımı optimum hizmet alanının saptanması sorununa bağlanmaktadırGerçekten,belirli bir nüfusa sunulan belirli bir hizmetin marjinal maliyeti,hizmet alanı genişledikçe azalacaktır

Devlet uygulamada,yerel hizmet birimlerinin faaliyet alanlarını genellikle teorik olmayan,deneyime ve gözleme dayanan bir şekilde ve ekonomi dışı faktörlere bağlı olarak saptamaktadır

Üretimin Tüketici Tercihlerine Göre Düzenlenmesi ve Yerel Yönetimler

İktisadi optimumun sağlanabilmesi için gerçekleştirilmesi gereken koşullardan biri de üretimin tüketici tercihlerine göre düzenlenmesi ve bu suretle fayda maksimizasyonuna imkan sağlamaktırAncak kamusal mallarda fiyatı belirleyen şey siyasal süreçtirÖzel mallarda ise talebe göre fiyat mekanizmasıdır
Ancak ne var ki,yerel yönetimler,bölgesel kamusal mallara olan toplumsal talebi ,merkezi yönetime oranla daha etkin ve gerçekçi bir biçimde saptayabilmektedirler

Yarı Kamusal Mallar Ve Dışsallıklar

Sosyal ihtiyaçları karşılamaya yönelik kamusal nitelikteki mallardan bazıları için tüketimden mahrum bırakılamama ilkesi geçerli değildirBunun sebebi, bölünmezlik ilkesinin bu tür mallar için geçerli olmamasıdırBu konuda örnek olarak eğitim ve sağlık hizmetlerini gösterebilirizSözü geçen hizmetlerin faydalarından bazılarından yararlandırmak,diğer bazılarını ( örneğin bu mallar fiyat karşılığında arz ediliyorsa piyasa fiyatını ödemeyenleri) yararlandırmak pekala mümkündür

Yukarıda açıklanan özelliklere sahip yarı kamusal malların piyasada üretilip pazarlanabilmeleri ve dolayısıyla fiyat karşılığında tüketicilere sunulmaları mümkün olduğu halde bunların kısmen veya tamamen devlet tarafından üretilmelerinin ya da özel kesimin bu alandaki üretim faaliyetine yine devletçe müdahale edilmesinin nedeni,bu tür malların üretilmeleri ve/veya tüketilmeleri dolayısıyla ortaya çıkan dışsallıklardır

Dışsallık ne demektir?

Bir üretim ve/veya tüketim faaliyeti ile üçüncü şahısların fayda ve/veya maliyet fonksiyonları etkileniyorsa,dışsallık söz konusudur

Bir kısım hizmetlerin faydası onu tüketen kişilerin dışına yayılırÜçüncü şahıslar da bu hizmetin üretilmiş olması sebebiyle bazı yararlar sağlarÖrneğin eğitim ve sağlık hizmetlerinde olduğu gibi,özel faydanın yanı sıra toplumda ülkede sağlıklı kişilerin çoğalmasının sağlayacağı faydalardan yararlanırAncak,bu hizmet sadece özel kesim tarafından üretilirse firma bu üretim faaliyetine optimum kaynak ayıramazBunu sebebi,kar maksimizasyonu peşinde koşan firmanın sadece özel faydayı yansıtan talep oranında üretimde bulunmak istemesidirTopluma yapılan sosyal fayda için,bu tür hizmetlerde bölünmezlik özelliği geçerli olduğundan,firmanın eksik üretimde bulunması kaçınılmazdırO halde,kamu kesimindeki üretici birimlerin bu alanda üretim faaliyetine girişmeleri doğaldır

Bazı durumlarda bazı malların maliyeti,üreticilerin dışına taşıp toplumun bazı kayıplara uğramasına,bir diğer söyleyişle sosyal bir maliyet yüklemesine sebep olabilirBu da dış kayıp yani negatif bir dışsallıktırBu konuda örnek olarak çevre kirlenmesine ya da doğal kaynakların tükenmesine sebep olan sanayi faaliyetlerini gösterebilirizBu koşullar altında firma bu defa üretime gereğinden fazla kaynak ayırıp yine optimumdan uzaklaşılmasına sebep olacaktırÇünkü firma topluma taşan maliyetleri ödememektedirO halde,kamu kesimi üretici birimleri duruma yine müdahale etmek zorundadırlarAncak,dışsallıkları önlemek amacıyla üretim sürecine katılacak birimi merkezi yönetim mi,yoksa yerel yönetimler mi olmalıdır

Ulusal Düzeydeki Yarı Kamusal Mallar

Bazı yarı kamusal malların üretilmeleri ve/veya tüketilmeleri dolayısıyla ortaya çıkan dışsallıklar ülkenin siyasal sınırları içinde kalan bütününe yayılabilir

Bölgesel Düzeydeki Yarı Kamusal Malları

Yarı kamusal mallardan bazılarının üretim ve/veya tüketimlerinin sebep oldukları dışsallıklar genellikle bölgesel sınırlar içinde kalırBölgesel düzeydeki dışsallıkların söz konusu olduğu hizmetleri yerel yönetimler merkezi yönetime oranla daha etkin bir biçimde üretirlerAncak,bölgesel dışsallıkların söz konusu olduğu hizmetlerin yerel yönetimler tarafından üretilmesinin ortaya çıkardığı bazı özel durumları ayrıca belirtmekte yarar vardır

Bölgesel yarı kamusal mallara örnek olarak su,kanalizasyon,park,mezarlık ve itfaiye hizmetlerini gösterebilirizBölünebilmeleri ve fiyat karşılığında sunulabilmeleri mümkün olan bu malların üretiminin firmalara bırakılmayışının nedeni bunların üretim ve/veya tüketimi sebebiyle ortaya çıkan ve günlük toplumsal yaşantıyı önemli ölçülerde etkileyen dışsallıklardırKanalizasyon hizmetleri üretiminin firmalara bırakıldığını varsayalımTalep elastikiyeti özellikler fakir mahallerde fazla olan bu hizmetlere firmalar yeterli kaynak ayıramayacaklardırAncak, bu takdirde,bir bedel ödememek için talepten vazgeçenlerin mahrum kalacakları özel faydanın yanı sıra toplum açısından çok önemli dış kayıplar söz konusu olacaktırÖrneğin,kanalizasyon hizmeti talebinden vazgeçip basit septik çukurları tercih edenler bilerek ya da bilmeyerek tifo vb salgın hastalıklara bir ortam hazırlayacaklardırBu durumda,üretimin bir kamu otoritesi,örneğin yerel yönetimlerce üretilmesi kaçınılmazdırAncak,örneğimizdeki açıklamalar,sözü edilen hizmetin yerel yönetim tarafından bedava sunulması gerekeceği anlamına gelmezSosyo-ekonomik ve sosyo-politik faktörlere göre yetkili kamu otoritelerince saptanacak bir fiyat,özelikle siyasal çıkarlar gözetilerek marjinal maliyetin altında da belirlenebilirAncak,ne var ki,bütün bu durumlarda tüketimden yararlanmayı ve karşılığında bedel ödenmesini zorunlu kılmak gerekir

Bölgesel nitelikteki yarı kamusal malların üretim ve/veya tüketiminin sebep olduğu dışsallıklar ya bölge içinde kalır ya da bölge dışına taşarÖrneğin itfaiye ve park hizmetlerinin sebep olduğu dışsallıklar belediye sınırlarının dışına taşmazAncak,hava kirlenmesinin yarattığı negatif dışsallıklar yerel yönetim biriminin hizmet alanını aşıp komşu yerel yönetim biriminin hizmet alanına da yayılabilirÖrneğin,bir kentte kanalizasyon hizmeti iyi düzenlenirse yakın kentlerdeki su arzının kirlenmesi de bir ölçüde belki de tamamen önlenmiş olurBir metropoliten alanda ormanların yok edilmesi komşu kentlerin su baskınına uğramasına,aksi ise su baskınlarından korunmasına sebep olabilir

YÖNETİMLER ARASI İLİŞKİLERİN KAPSAMI VE ÖZELLİKLERİ

GİRİŞ

Hizmet bölüşümüne ilişkin teorik plandaki araştırmalarda genellikle bazı temel ilkeler üzerinde durulmaktadırÖrneğin, “merkezi yönetim öylesine kamusal mallar üretmelidir ki bunlar tüm ülke halkına yarar sağlasın,ya da yerel yönetimler faaliyetlerinin seviyesini o mahalle yaşayanlarının ihtiyaçlarını karşılayacak ayırmalıdırlar

Yerel yönetimlerin bazı hizmetleri üretebilmeleri için faktörleri elde etmesine,faktörleri elde etmesi için de gelire ihtiyacı vardırBu süreç aynen merkezi yönetim için de geçerlidirMerkezi yönetim ile yerel yönetimler kaynak elde etmek için gerekli geliri milli gelirden sağlayacaklarına göre bu konudaki kaynak ya da gelir bölüşümü hangi kriterlere göre ve nasıl düzenlenmelidir

Türk maliye literatüründe,merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki meydana gelen gelir ve gider bölüşümü olayına “mali tevzin” denirSöz konusu olan husus,yetkiyi elinde bulunduran organın,örneğin yasama organının görevleri ve kaynakları merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında paylaştırmasıdır

YÖNETİMLER ARASI İLİŞKİLERİ DÜZENLEMEYİ GEREKTİREN NEDENLER

Merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki ilişkilerin akılcı esaslara göre düzenlenmesi çeşitli sebeplerden ötürü zorunludur

Kamu Düzeninin Korunması ve Yönetimler Arası Çekişmelerin Önlenmesi Gereği

Kamu düzeninin korunması gereğini incelerken her ülkede ulusal ve bölgesel düzeylerde olmak üzere iki ayrı kamu otoritesinin mevcut olduğu gerçeğini göz önünde tutmak gerekirBir yerde birden fazla yetkinin bulunması,kimin,hangi alanda ve hangi ölçüler içinde ne gibi yetkilere sahip olduğunun açıkça belirlenmesi gerekirAksi halde yetki çatışmasının sebep olacağı olaylar yönetim açısından bir anarşinin doğmasına,dolayısıyla kamu düzeninin ve toplum huzurunun bozulmasına sebep olurBazen de,görevin ve sorumluluğun açıkça belirtilmemiş olması gerekçesi ile yetkililerden hiçbiri kamu düzeni yönünden önem taşımayan bir işe sahip çıkmayıp kendi yetki alanına girmediği gerekçesi ile duruma seyirci kalabilirlerBöylece huzurun ve kamu düzeninin bozulması ortaya çıkarÖrneğin,kent içi trafik düzen ve güvenini merkezi yönetim mi yoksa yerel yönetimler mi sağlayacaktır?Bu konudaki görev ve yetkiler önceden açıkça belirlenmez ise kent içi trafiğinde düzeni,can ve mal güvenliğini sağlamak,hatta bu alanda suç işleyenleri cezalandırmak mümkün olmaz

Kaynak İsrafının Önlenmesi Gereği

Hangi görevlerin kimler tarafından yapılacağının önceden açıkça belirlenememesi iki sebepten ötürü kaynak israfına sebep olabilirBunlardan birincisi aynı görevin hem merkezi yönetim,hem de yerel yönetim tarafından gerçekleştirilmek istenmesi yani,sebepsiz yere aynı işi değişik otoritelerin ayrı ayrı yapmaları dolayısıyla ortaya çıkabilirÖrneğin bir belediyenin imar sorunlarına ilişkin kararları o beldenin belediyesi mi yoksa,idari vesayet makamı mı yani(İmar ve İskan Bakanlığı) mı yetki alacaktır?Durum açıkça belirlenmediği takdirde her iki otoritenin aynı alanda ayrı ayrı yapacakları çalışmalar sonuçta yetki çatışmasına hem de kaynak israfına sebep olur

Bazen ise,yetkinin açıkça belirtilmemesi halinde,görevi yönetim yapısının özelliği dolayısıyla daha fazla kaynak kullanımı durumunda olan otorite(merkezi yönetim) üstlenebilirBu da kaynak israfının diğer bir görüntüsüdürÖrneğin gıda maddelerinin sağlık koşullarına uygun bir biçimde satılmasının denetlenmesi yerel yönetim tarafından merkezi yönetime oranla çok daha ucuza gerçekleştirilebilirKendisine bu konuda açıkça görev verilmediği gerekçesi ile yerel yönetim sözü geçen görevi yerine getirmez ise merkezi yönetim bunu üstlenmek durumunda kalabilir

Kaynak Sapmalarının,Özellikle Göçlerin Önlenmesi Gereği

Şöyle ki, dışsallıkların olmadığı varsayımı altında,iş gücü ve sermaye göçünün fakir bölgelerden zengin bölgelere doğru olacağını ve bu halin faktörlerin marjinal verimlerin eşitleneceği noktaya kadar süreceğini belirtmiştikAncak,göçlerin etkisi ile ortaya çıkacak negatif dışsallıklar özellikle yoğun nüfusun sebep olacağı sosyal zararlar zengin bölgelerdeki faktörlerin marjinal verimini düşüreceğinden bu defa sermaye dışsallıklarından daha az olduğu fakir bölgelere kayacaktır

Çeşitli bölgelerde sunulan kamusal hizmetler arasındaki kalite farkları da göçlere ve sapmalara sebep olabilirKaynak yönünden daha avantajlı bulunan bölgeler daha fazla harcama yapabilmek imkanına sahip olduklarından kendi bölgelerinin sakinlerine saha kaliteli hizmeti sunabilmektedirler(CTieubot Etkisi)

Metropoliten bölgelerin ürettikleri kamu hizmetlerinin sadece bölge sınırları içinde ikamet edenlere değil,pozitif dışsallıklar nedeniyle,banliyö ve çevre bölgelerde oturanlara da yarar sağlaması ekonomik optimum açısından üzerinde durulması gereken bir diğer sorundurGerçekten,hizmeti üreten metropoliten idarenin vergi ve benzeri yükümlülükleri salma yetkisi kendi yerel sınırları içinde kalacağından fiilen hizmet arz ettiği kimseleri,kendi yetki alanı dışında kalmaları sebebiyle sunduğu hizmetin finansmanına iştirak ettirmeyecektirBu durumda sözü geçen idarenin hizmeti eksik üretmesi doğaldır

Yukarıda bazı örneklerle açıklamaya çalışılan göçlerle,kaynak sapmaları ancak görevlerin ve özellikle kaynakların dağılımının tüm bölgelerde eşit kalitede hizmet sunabilmesini mümkün kılacak bir biçimde gerçekleştirilmesi ile önlenebilir

Aynı Kaynaktan Gelir Sağlama Zorunluluğu

Modern kamusal finansman anlayışında kamu gelirlerinin temel kaynağı milli gelirdirDolayısıyla gerek merkezi yönetim,gerek yerel yönetimler yerine getirmekle yükümlü bulundukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği harcamaları karşılayacak kamu gelirlerini ortak bir kaynaktan,milli gelirden elde edeceklerdir

Merkezi yönetim ile yerel yönetimlerin aynı kaynaktan gelir sağlama zorunluluğunda bulunmaları,kaynak bölüşümünün düzenlenmesini hem sözü geçen yönetimler,hem de vergi yükümlüleri yönünden zorunlu kılarYerel yönetimler yönünden sorunun önemi şu noktadadırİdari vesayet yolu ile merkezi yönetimin denetiminde bulunan yerel yönetimler kendilerine yasa ile yetki verilmedikçe doğrudan vergi salamazlar ve kendilerine izin verilen sınırları aşarak kaynak yaratamazlarAncak görevlerini yapabilmek için de milli gelirden yeterince pay almak zorundadırlarAksi halde,hizmetlerini gelirlerine göre kısıtlamak zorunda kalırlar ve bu da kaynak dağılımını tam yapamayan yerel yönetimlerin iktisadi refahı sağlamak konusunda yetersiz bırakır

Bütün bunların ötesinde,aynı kaynaktan yararlanma zorunluluğunun ortaya çıkardığı bölüştürme olayın çözümünü gerçekten güçlük arz eden sosyo-politik bir yönü de vardırKamusal gelirin temel kaynağı olan milli gelir içinden kamusal fon olarak ayrılacak tutarın bir sınırı,bir optimumu vardırBu sınır,ülkemizde ülkelerin özelliklerine göre %25-40 arasında değişmektedirSonsuz olmak niteliğine sahip sosyal ihtiyaçları karşılamak durumunda bulunan merkezi yönetim ile yerel yönetimler sınırlı olan bu fondan pay alacaklar ve görevlerinin gerektirdiği harcamaları bu tutarla karşılayacaklardır

Bölgeler Arası Eşitsizliklerin Giderilmesi Gereği

Çoğunlukla coğrafi ve tarihsel faktörlerin sebep olduğu bu bölgeler arası eşitsizliği gidermek için kaynakların bölüştürülmesinde hem yatay hem de dikey adaletin gerçekleştirilmesi gerekirEşitlere eşit muameleyi yansıtan yatay adalet,örneğin belediyeler arasındaki eşitliğin sağlanmasına,farklılıklara,farklı muameleyi yansıtan dikey adalet ise,örneğin il,belediye,köy bir ayırım yapılmak suretiyle eşitliğin sağlanması gerekirBuradaki eşitlik basit bir sayısal eşitlik değildirBaşta nüfus yoğunluğu olmak üzere bir kısım faktörleri göz önünde tutmak suretiyle toplam fayda da bir eşitliğin sağlanması söz konusudurBu da ancak,gelir ve gider bölüşümünü kapsayan,merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki ilişkilerin adil ve rasyonel olduğu genellikle kabul edilebilen esaslara göre düzenlenmesi suretiyle gerçekleştirilebilir

Yerel Yönetimlerin Merkezi Yönetime Karşı Korunması Gereği

Kabul etmek gerekir ki kamu hukuku açısından merkezi yönetim,idari vesayet altında tutuğu yerel yönetime karşı bir üstünlüğü vardırŞayet yerel yönetimlerin hakları,yetkileri,görevleri önceden kesinlikle belirlenmezse merkezi yönetim keyfi tasarruflar sonucu yerel yönetimlere bir takım külfetler yükleyebilir;ya da yerel yönetimlerin bazı haklarını elde etmesine engel olabilirBu gibi durumlara bazen ekonomik,fakat genellikle politik faktörler sebep olurÖrneğin merkezi yönetim gerekli kaynağı sağlamadan yerel yönetime,önemli harcamaları gerektiren bir hizmetin yapılması görevini verebilirVeya yerel yönetime kendi aracılığıyla transfer edilebilecek bu fonu bloke edebilir;transferini geciktirebilir;miktarında indirim yapabilirBu gibi durumlarda görev ve kaynak bölüşümü sorunu şayet rasyonel bir esasa bağlanıp hukuki teminat altına alınmamışsa yerel yönetimler kendi bölgelerindeki hizmetleri ya hiç,ya da gereğince gerçekleştirememek durumu ile karşı karşıya kalabilirler

Fakat genellikle yerel yönetimlerin gerekli kaynakları elde edemeyip optimum düzeyde mal ve hizmet üretememelerinin bir diğer nedeni ise politik oyunlarla ortaya çıkar Merkezi yönetimler ile yerel yönetimlerin seçimle iş başına gelen organlarına farklı siyasal partilerin egemen oldukları dönemlerde gözlenmektedir

YÖNETİMLER ARASI İLİŞKİLERİN DÜZENLENMESİ SORUNU TATMİN EDİCİ ORTAK BİR ÇÖZÜME BAĞLANABİLİR Mİ?

Ekonomik ve Siyasal Düzenlerdeki Farklılıklar

Bölgeler Arasında Aşırı Eşitsizliklerin Bulunması

Bölgeler arası kültürel ve ekonomik eşitsizlikler büyüdüğü ölçüde yönetimler arası yönetimler arası ilişkilerin düzenlenmesi güçleşmektedirBuna,doğal kaynakların bölgeler arası farklı dağılımının sebep olduğu eşitsizlikleri de eklemek gerekir

Bir ülkenin yüzölçümü büyüdüğü ölçüde bölgeler arası eşitsizlikleri de nispi olarak artmaktadırYüzölçümü büyüdükçe doğal koşullar da önemli değişmeler gösterdiğinden bölgeler arası eşitsizlikler giderek artmaktadırTürkiye’de bölgeler arasında ekonomik ve kültürel potansiyeli açısından büyük farklılıklar vardırGüçlü bir merkezi yönetim,izleyeceği bir iktisat ve maliye politikası sayesinde belli bir sürede bölgeler arası eşitsizliği mümkün olan en az indirilebilir

Geleneklerin Etkisi

Bir ülkenin geleneklerinin de yönetimler arası ilişkilerin düzenlenmesinde önemli rolü vardırVatan savunması,dış politika,ulaştırma işleri,para politikası,en yüksek vergi oranı,yasama hakkı gibi merkezi hizmetler,zaten doğal olarak merkezi yönetimin elindedirBuna karşılık,şehir,yolların yapımı,şehir suyu temini,kanalizasyon,ilkokullar,mezarlıklar ve hasta haneleri yönetmek gibi mekan bakımından kısıtlanmış hizmetlerin yapılması yerel yönetimlerin elindedir

Dışsallıklar Sorunu

Eşit derecedeki yerel yönetimler örneğin belediyeler arasında ve yatay seviyede bu ilişkilerin düzenlenmesi gerekmektedirÇünkü,yerel yönetimlerin gerçekleştirdikleri hizmetlerden bazılarının ve/veya negatif dışsallıkları(maliyetleri) bazen kendi bölgelerinin dışına taşarDışsallık adını verdiğimiz bu tür fayda ve/veya maliyetleri parasal olarak ölçmek son derece güç ve hatta imkansızdır

Giderlerin Ve Gelirlerin Giderek Merkezileştirilmesi Gereği

Hizmetler (dolayısıyla giderler) ve gelirler giderek merkezileştirilmektedir

Yerel Yönetimler Maliyesinin Nisbi Öneminin Azalması

Örneğin ademi merkeziyetçiliğin(yerel yönetim merkeziyetçiliğinin) yaygın ve hakim olduğu bir ülkede yerel yönetimler maliyesinin nisbi önemi elbette merkeziyetçi bir ülkeye oranla daha fazladırAncak kamu maliyesi içinde merkezi yönetimin payı,yerel yönetimlere oranla nisbi şekilde artmıştır

Savunma Giderlerinin Devamlı Artışı

Savaş durumlarında milli savunma ile ilgili giderlerin,özellikle yeni silahlar konusundaki araştırma ya da bu silahları satın alma giderlerinin,çok yüksek seviyelere ulaşmasına,dolayısıyla merkezi yönetim maliyesinin nisbi olarak öneminin artmasına sebep olmuştur

Müdahaleci Sosyal Devlet Anlayışının Etkileri

Ekonomiye müdahaleci sosyal devlet anlayışının 1930’lardan bu yana gelişip yayılması evvelce yerel planda yer alan bazı kamu hizmetlerinin merkezi plana aktarılmasına sebep olmuşturBu durum doğal olarak yerel yönetimler maliyesinin nisbi öneminin azalması sonucunu doğurmuştur

YÖNETİMLER ARASI HİZMET BÖLÜŞÜMÜ
GİRİŞ

Hizmet bölüşümü yönetimler arası ilişkilerin düzenlenmesinin ilk aşamasıdırHizmet bölüşümü ile kast edilen husus kamusal ve yarı kamusal hizmetlerden hangilerinin merkezi yönetim,hangilerinin yerel yönetimler tarafından görüleceğinin saptanmasıdırHizmetlerin gerçekleştirilmesi mutlaka bir harcama gerektirdiğinden hizmet bölüşümü gider bölüşümü ile beraber olurBütün bu sebeplerden ötürü,yönetimler arası ilişkileri önce hizmet, sonra da gelir bölüşümü yönleriyle incelemek zorunludur

İKTİSADİ KRİTER(OLMASI GEREKEN)

Her devletin ekonomik alandaki amacı sınırları içindeki toplumun iktisadi refahını maksimize etmektirBunun koşullarından biri de kaynakların optimum etkinlikte kullanılmasını sağlamaktırBu sorunun çözümü,kamusal ve yarı kamusal hizmetlere olan talep ve kaynak miktarı veri olarak kabul edildiğinde,iktisadi refahın maksimizasyonu açısından söz konusu hizmetlerin kamu üretici birimlerinin hangisi tarafından ve ne şekilde üretileceğinin saptanmasıdırBunu belirlenmesi için hizmet alanının yayıldığı alan ve dışsallıklardır

Hizmet Faydasının Yayıldığı Alan

Kamusal hizmetlerin fayda alanları birbirinden son derece farklıdırKaynak kullanımında etkinliğin sağlanması açısından,faydası belli bir bölgeye yayılan hizmetlerin merkezi yönetim tarafından görülmesini düşünmemek gerekirÇünkü,bölge sakinlerinin tercihlerini yerel yönetim kadar anlayabilme olanağına sahip bulunmayan merkezi yönetim,hizmete de gerekli kaynağı ayıramaz

Bölgesel Değerlendirilmiş Mallar

Yerel yönetimler tarafından gerçekleştirilen hizmetlerin tamamına yakın bir kısmı,bölgesel düzeydeki değerlendirilmiş mallardır “Değerlendirilmiş mal”, tüketimleri dış fayda yaratan hizmetleri ifade etmektedirEğitim,sağlık ve konut hizmetleri bu tür malların tipik örnekleridirDeğerlendirilmiş malların marjinal sosyal faydası marjinal özel faydasından büyüktürBu sebepten ötürü bu tür malların üretimi tamamen piyasaya bırakılamazÇünkü,piyasa,bunların üretimine optimum düzeyde kaynak ayıramazPiyasanın ayıracağı kaynak miktarı ancak pazarlayabileceği ürüne yetecek düzeydedirBu düzeyi belirleyecek olan özel faydayı yansıtan taleptirBu durumda değerlendirilmiş malların üretimi kısmen veya tamamen kamu tüzel kişileri tarafından gerçekleştirilirDeğerlendirilmiş malların faydası bazen ülkenin tümüne,bazen de belirli bir bölgeye yayılırÖrneğin,yüksek öğrenim hizmetlerinin fayda alanı ülkenin tümü olduğu halde(merkezi yönetim),ilk öğrenim hizmetleri ile bir kısım sanat okullarının fayda alanı genellikle(yerel yönetim) bölgeseldirAyrıca bataklık vb doğal bazlı özellikler sebebiyle ortaya çıkması muhtemel sıtma türünden hastalıklara karşı gerçekleştirilen sağlık hizmetlerinin fayda alanları bölgeseldirBu gibi durumlarda fayda alanı bölgesel olan değerlendirilmiş malların üretimini yerel yönetimlere bırakılması gerekirAncak bu takdirde merkezi yönetime sübvansiyon şeklinde özel veya bağışlar yolu ile mali yardımlarda bulunmak suretiyle bölgesel değerlendirilmiş malların fiyatının( bu tür malların tüketiciye bir bedel karşılığında sunulduğu varsayımı altında) marjinal maliyetinin altına düşürülmesine yardımcı olabilir

Hizmetlere Olan Talebin Optimum Düzeyde Belirlenmesi

Bu görüşe göre,bireyler,kamusal hizmetlere olan taleplerinin tercih sırasını ve miktarlarını oy mekanizması aracılığıyla belirtirlerBu varsayımdan hareketle,yerel hizmetlere olan tercihlerin sırası ve miktarı seçimlerde daha kesinlikle belirlenebilir

Dışsallıkların Giderilmesi Sorunu

Kaynakların optimum etkinlikte kullanılması amacından uzaklaşılmasına,bir diğer söyleyişle bazı sapmaların meydana gelmesine sebep olan en önemli faktörlerden biri de dışsallıklardırBölgeler arasında paylaşılmış faydalar kadar paylaşılmış zararların da mevcut olması yatay seviyedeki mali ilişkilerin ortaya çıkmasına sebep olmuşturÇünkü yerel yönetimlerin giriştikleri faaliyetler sebebiyle komşu alanların bir takım faydaları paylaşmaları ya da bir takım zararları paylaşmaları biçiminde etkilenmeleri doğaldır

Azalan Verimler Kanununun Etkisi

Fayda alanı bölgesel olan hizmetlerde de işletme büyüklüğünün belli bir noktadan sonra artması halinde azalan verimler ortaya çıkabilirBu da üretimdeki verimin düşmesine neden olurBundan dolayıdır ki,hizmet bölüştürülmesinde hizmetin gerektirdiği optimal işletme büyüklüğü ile hizmet ünitesinin kapasitesi ve faaliyet alanının genişliği arasındaki ortak ilişkileri iyi değerlendirmek gerekir

GELENEKSEL VE DENEYSEL KRITER(OLAN)

Ulusal düzeydeki bölünmezlik ve mahrum edilemezlik özelliklerine sahip milli savunma,diplomasi,iç güvenlik,adalet vbpür kamusal mallar kesinlikle merkezi yönetim tarafından üretilmektedirYerel yönetimler ise genellikle bölgesel düzeydeki yarı kamusal mallar ki bunların çoğu değerlendirilmiş mallardırBu sonunculara örnek olarak su kanalizasyon,mezbaha,kent içi ulaştırma ve bir kısım sağlık hizmetlerini gösterebiliriz

HİZMETLERİN GİDEREK MERKEZİLEŞTİRİLMESİNİN NEDENLERİ

Gelirlerin Merkezileştirilmesi

Kamu maliyesi alanında özellikle üniter devletlerde,bol gelir getiren vergilerin hemen hemen tamamı merkezi yönetimin elinde toplanmıştırGelir Vergisi,Kurumlar Vergisi,KDV türünden muamele vergileri,gümrük vergisi,çeşitli servet vergileri bugün için tamamen merkezi yönetimin tasarrufundadır
Yerel yönetimler gelir kaynaklarını kaybettikleri ölçüde hizmet gelire bağlı olduğundan hizmet görme olanaklarını da yitirmişlerdirBu durumda,geliri sahiplenen merkezi yönetim hizmeti de üstlenmek durumunda kalmıştır

Teknik ve Ulaştırmadaki Gelişmeler

Teknikte ve özellikle ulaştırmada kaydedilen gelişmeler uzaklıkları kısaltmış,nüfus hareketliliğini arttırmış ve sonuçta bölgesel ayrılıklar kavramında çok köklü değişikliklere sebep olmuşturUlaştırmada sağlanan hız,özellikle yüzölçümüyle çok büyük olmayan ülkelerde,nüfus hareketliliğinin de bugüne kadar görülmemiş bir biçimde artması sonucu bir anlamda ülkenin bütününü tek bir bölge seviyesine indirmiştirYerel yönetimlerin bu tür hizmetleri sağlayabilmesi için merkezi yönetimin koşullu bağışlar politikası aracılığı ile çeşitli yerel yönetimlerin eşit kalitede hizmet üretmelerine yardımcı olması,küçük hizmet birimlerinin birleştirilmesine gitmek suretiyle uygun daha geniş hizmet birimleri kurma yoluna gitmesi veya görevi bizzat kendisinin devralmasıdırUygulama,hemen hemen her ülkede üçüncüsü yani hizmetin merkezi yönetim tarafından yürütülmesidir

Göçlerin Sebep Olduğu Değişiklikler

İktisadi ve sosyal bir kısım sebepler dolayısıyla köylerden kentlere yoğun bir nüfus akımının varlığı XXyüzyılın ikinci yarısının temel toplumsal sorunlarından biridirMerkezi yönetimin ulusal düzeydeki hizmetleri üstlenmesi ise hizmet bölüşümünün ilk ve temel koşuludur

Hizmetlerin Alışılmamış Boyutlara Ulaşması

Teknolojideki gelişmeler sonucu bazı hizmetler öylesine boyutlar kazanmıştır ki,bazen merkezi yönetim de tek başına karşılayamaz duruma düşmüştürSonunda hizmetin,uluslar arası kuruluşlar ya da çok taraflı anlaşmalar yolu ile gerçekleştirilmesi zorunlu hale gelmiştirÇevre korunması bunun tipik örneklerindendir


Alıntı Yaparak Cevapla

Yerel Yönetim Birimlerinin Aldığı Kararlara Ve Uygulamalarına Kimler Yön Verebilir

Eski 09-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yerel Yönetim Birimlerinin Aldığı Kararlara Ve Uygulamalarına Kimler Yön Verebilir



YEREL YÖNETİMLERİN ÖNEMİNİ ARTTIRAN NEDENLER

Hizmetlerin giderek merkezileştirilmesinin doğal sonucu yerel yönetimlerinin öneminin azalmasıdırAncak uygulamada görülen durum tam tersinedirYerel yönetimlerin toplum yaşantısı içindeki yeri ve önemi gün geçtikçe artmaktadırDiyebiliriz ki,yerel yönetimlerin görmekte oldukları hizmetler sayısal yönden önemini yitirirken,kalite yönünden bunun tam tersi bir durumla karşılaşılmaktadır

Refah Artışının Etkileri

Milli gelirdeki yükselmeler sonucu kişi başına düşen gelir önemli ölçülerde artmış,sosyal refah devlet anlayışının yerleşip gelişmesi sayesinde de asgari yaşam özellikle gelişmiş ülkelerde devlet güvencesi altına alınmıştırDolayısıyla bu hizmetleri görmekle görevli yönetimlerin önemi de giderek artmıştır

Sosyal Yapıdaki Değişiklikler

Toplumların sosyal yapısı da hızla değişmektedirBu değişmenin en önemli etkenlerinden biri kentleşme hareketinin günümüzde ulaştığı boyutlardırKentleşmenin yoğunlaşması ile beraber yerel bazı hizmetlerin önemi de artmaktadırÖrneğin,kentleşme yoğunlaştıkça çocuk ve özel otomobil sayısı artmakta ve dolayısıyla çocuk bahçeleri de oto parklarına olan ihtiyaç da çoğalmaktadırKentleşmenin yoğunlaşması ayrıca kanalizasyon,itfaiye,park vb hizmetlere olan talebi de arttırmaktadır

MERKEZİ YÖNETİM İLE YEREL YÖNETİMLER ARASINDA İŞBİRLİĞİ YAPMAK ZORUNLUĞU

Artık yerel karakterde olan mal ve hizmetler yerel yönetimlere,ulusal karakterde olan mal ve hizmetler ise merkezi yönetime bırakılmalıdır kriterine göre bölüştürülmesi yetersiz hale gelmiştir

Merkezi Yönetim İle Görülen Ortaklaşa Bazı Hizmetler

Bayındırlık ve İmar Hizmetleri

Ana yol,köprü,baraj ve liman gibi alt yapı tesisi niteliğindeki hizmetler merkezi yönetim tarafından gerçekleştirilmektedirAncak kent içi yolların bakımı ve onarımı,köylerdeki küçük ve basit köprülerin yapımı,köyleri ilçelere ya da ana yola bağlayan ikinci derecedeki yolların yapımı ve bakımı genellikle yerel yönetimlerin sorumluluğuna terk olunmuşturKent içinde park,meydan yapımı gibi hizmetler ise belediyelerin görevleri arasında yer almaktadır

Sağlık Hizmetleri

Sağlık hizmetlerinin genellikle merkezi yönetim görevleri içinde yer aldığı ülkelerde yerel yönetimler de kendi olanaklarına göre hastaneler açmakta salgın hastalıklarla mücadele çalışmalarına katılmakta,dispanser ev gibi kuruluşlar meydana getirmeye çalışmaktadırlar

Eğitim Hizmetleri

Sağlık hizmetlerinin bütün ekonomik özellikleri aynen eğitim hizmetleri için de geçerlidirFaydasının genellikle bölgesel olduğu kabul edilen ilk öğretim hizmetleri pek çok ülkede yerel yönetimler tarafından gerçekleştirilmektedirEğitimin yanı sıra kültüre katkısı bulunan tiyatro,kütüphane,müze vb hizmetler hem merkezi hem de yerel yönetimler tarafından ayrı ayrı gerçekleştirilebilmektedir

Sosyal Yardım Hizmetleri

Fakir ve kimsesizlere yardım şeklinde somutlaşan sosyal yardım hizmetleri yardımı alan kimseye sağladığı özel faydanın yanı sıra fakirliği giderebildiği ölçüde topluma da yarar sağlar(Dışsallık)Sosyal yarım hizmetlerinin sonucu olarak topluma taşan dış faydalar bu hizmetlerin pür yarı kamusal mallar arasında yer almasını gerektirirBu yardımlar devletin asli ve önemli görevlerinden biridirBu anlamdaki yardımların artık yerel yönetimler aracılığı ile yürütülmesi düşünülemezÇünkü,yerel yönetimlerin mali güçleri buna yetmeyeceği gibi eşit mali güce sahip olmayan yönetimlerin yapacakları farklı yardımlar da vatandaşlar arasında ayrıcalıkların doğmasına neden olabilirBundan dolayı ki,sosyal yardımlar günümüzde esas itibari ile merkezi yönetimin görevleri arasında yer almıştırYerel yönetimler ise kendi bölgelerindeki fakir ve kimsesizlere olanakları ölçüsünde geçici yardımlar yapmakla yetinmektedirler

Sadece Yerel Yönetimler Tarafından Görülmekte Olan Hizmetler

Bunların başlıcaları;(değerlendirilmiş bölgesel yarı kamusal mallar=belirli bir fiyat karşılığında sosyal marjinal faydanın sosyal marjinal maliyetin üzerinde kaldığı harcamalar için alınan paralarla karşılanır) çöp toplama hizmetleri,itfaiye hizmetleri,lağım ve kanalizasyon hizmetleri,kent içi ulaştırma hizmetleri,eğlence ve istirahat yerlerinin temizlik,kalite ve fiyatlarının kontrolüne ilişkin hizmetler,bahçe ve parkların düzenlenmesi hizmetleri,müzelerin açılması ve kent’in görünümünün korunması ile ilgili hizmetler,her türlü yiyecek ve içecek maddelerinin temizliğinin ve fiyatlarının kontrol edilmesine ilişkin hizmetler,imar faaliyetleri ile ilgili yapı kontrolü vb hizmetler,kent içi su gaz ve elektrik sağlanmasına ilişkin hizmetler,oto park hizmetleri,mezarlık hizmetleri vb
Belediyelerin hemen her yerde en önemli yerel yönetim birimi olarak kabul edilmelerinin nedeni,gördükleri hizmetlerin günlük yaşantı üzerindeki tartışılmaz etkisidir

YÖNETİMLER ARASI GELİR BÖLÜŞÜMÜ

GELİR BÖLÜŞÜMÜNÜ ZORUNLU KILAN SEBEPLER

Merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasındaki gelir bölüşümü sorununun,rasyonel ve adil esaslara göre çözümlenmesi yerel yönetimlerin varlıklarını sürdürebilmelerin vazgeçilmez temel mali koşuludurYerel yönetimler yerel düzeyde hizmet üreten birimler olduklarına göre görevlerini yerine getirebilmeleri,doğal olarak,görmekle yükümlü oldukları hizmetin gerektirdiği harcamayı yapabilecek mali kaynaklara sahip olmalarına bağlıdırHarcama yapabilmek için de gelire sahip olmak gerekirBu sebepten ötürü gelir ile gider arasında fonksiyonel bir ilişki vardırGider,yani hizmet merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında bölüşüldüğüne göre,gelirin de bölüşülmesi en azından aklın ve adaletin bir gereğidirAksi halde,yerel yönetime hizmet yüklememek ki bu bir anlamda yerel yönetimin varlığına son verip sadece merkezi yönetim ile yetinmek demektir ya da hizmetin gerektirdiği gelirleri bizzat kendisinin sağlaması için dilediği şekilde hareket etmesine imkan tanımak gerekirUygulamada bunların ikisi de mümkün değildirBizzat kendisinin dilediği şekilde gelir sağlamasına izin verilmesi de elbetteki söz konusu olamazÇünkü dilediğince vergileme yetkisine sahip binlerce yerel otoritenin bu anlamda birbirinden bağımsız olarak alacakları kararların,kısa sürede mali anarşiye sebebiyet vermesi son derece doğaldırŞu halde gelir kaynaklarının tümüne tasarruf edebilme yetkisini elinde bulunduran merkezi yönetimin yerel yönetimlere hangi yöntemlerle gelir transferi edeceğinin önceden belirlenmesi gerekirAyrıca,yerel yönetimlerin bizzat kendi kararları ile gelir elde edebilmelerine de esaslarını ve sınırlarını önceden belirlemek kaydıyla imkan tanımak gerekirBütün bunlar yapılırken göz önünde tutulması gereken önemli noktalar vardırŞöyle ki: Önce,yerel yönetimlere sağlanacak gelirin bu yönetimlerin görmek zorunda odluları hizmetlerin gerektirdiği harcamaları karşılayacak düzeyde olması gerekirBunun yanı sıra bölgeler arasındaki gelir farklılıklarını göz önünde tutmak ve bölüşümü bu farklılıkları giderecek biçimde düzenlemek gerekirBunun yanı sıra,gelir bölüşümünü düzenlerken,yerel yönetimlerden komşu ülkelere taşan dış faydaları ve dış zararları da göz önünde tutmak ve bunların olumlu ve olumsuz etkilerini dengeleyecek bir gelir bölüşümü politikası izlemek gerekirBu görüşe göre,yönetimin üst kademesinden alt kademelere yapılan yardımlarla ilgili olarak ileri sürülen fikirler,yerel yönetimlerin içinde bulundukları güçlükler nedeniyledirEsas itibariyle kendi kontrolleri dışında olan faktörler ve kendi kontrolleri içinde olmakla beraber politik bazı nedenlerle kontrol edilmeyen faktörlerYerel yönetimlerin kontrolleri dışında olan faktörler bölgeler arası eşitsizlikler ve dışsallıklardırKontrolleri içinde olmakla beraber politik bazı nedenlerle kontrol edemedikleri faktörlerin başında,yerel vergi ve harçların gelir esnekliğinden yoksun olması ve borçlanma olanaklarının sınırlandırılmış olmasıGerçekten yerel yönetimlere bırakılan vergi,resim ve harçlar genellikle dar tabanlı ve esneklikten yoksun kaynaklara dayandırılmıştırYerel yönetimlerin bunlar üzerinde bazı tasarruflarda bulunmaları genellikle çok güçtürÇünkü idari vesayet makamları bazen kamu düzeni gerekçesi ile bazen de çeşitli politik baskılar nedeniyle yerel yönetimlerin bu alandaki tasarruflarını engellemektedirlerYerel yönetimlerin borç alabilmeleri ise genellikle önceden idari vesayet makamından izin almasına bağlanmıştır

GELİR BÖLÜŞÜMÜ YÖNTEMLERİ VE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

Vergi Yapısının Toplum Tercihlerine Uydurulabilmesi

Yerel yönetimler,yerel özelliğe sahip bazı vergi dirençlerini kırabilmekte,merkezi yönetime oranla daha avantajlıdırÇünkü,yerel yönetimler toplum üyelerinin tercihlerinin ve eğilimlerinin saptanmasında,merkezi yönetime oranla daha etkindirAncak,uygulamada,bu olanağın vergileme alanına uygulanabilmesi çoğu kez hukuki bazı engellerle karşılaşmaktadır
“ Vergi,resim,harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur,değiştirilir veya kaldırılırVergi,resim,harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık,istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yuları ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir
Anayasa’nın yetkileri kısıtlayıcı ve sınırlandırıcı yukarıdaki hükmü karşısında,Türkiye’deki yerel yönetimlerin kendilerine bazı vergileri toplamak yetkisi verilse dahi,bunları toplumsal tercihlere uydurabilmek hususunda vergi matrahında,oranında,istisna ve muafiyetlerde değişiklik yapabilmek gibi gerekli hukuki tasarruflarda bulunamayacakları açıktırKaldı ki,olaya eşitlik ilkesi ve bazı sapmalara sebebiyet verilmemesi açısından bakılırsa Anayasa’nın sözü geçen hükmünün isabetine ve üniter bir devletin gerek ve gerekçelerine uygunluğunu kabul etmek gerekir

İdari Etkinliğin Sağlanması

Bazı vergiler merkezi yönetime kıyasla yerel yönetim tarafından daha etkin bir biçimde tarh ve tahsil edilebilirVergilemede idari etkinlik,herhangi bir verginin tarh ve tahsili için zorunlu olan reel kaynakların en aza indirgenmesini ifade ederBunun için gerekli koşullardan biri de,vergi tabanının vergilemeyi yürüten otoritenin yetkili olduğu bölge içinde kalmasıdırÖrneğin,gelir vergisinin konusu olan gerçek kişinin geliri,ülkenin herhangi bir noktası ile ilgili iktisadi ve hukuki bazı bağlantılar sonucu ortaya çıkabilirBu sebeple gelir vergisinin özellikle üniter devletlerde yerel yönetimce tahsil edilebilecek bir vergi haline getirilmesi düşünülemezBuna karşılık emlak vergisinin konusunu oluşturan bina ve arazi herhangi bir bölgede tam anlamı ile lokalize edilmiş durumdadırYerel yönetim bu durumda tam anlamı ile kontrol fonksiyonunu rahatça yerine getirebilirİşte bu sebepledir ki, emlak vergisi,Türkiye’nin de aralarında bulunduğu pek çok ülkede belediyeler tarafından tarh ve tahsil edilmektedir

Geleneksel Ve Tarihsel Faktör

Örneğin Türkiye gibi yerel yönetim geleneği olmayan ülkelerdeki merkezi yönetimin tüm gelir kaynaklarını kendi tasarrufunda bulundurması yadırganmamakta,hatta 1972 yılındaki uygulamada olduğu gibi yerel yönetimlerin gelirleri arasında yer alan Emlak Vergisinin,merkezi yönetim gelirleri arasına aktarılması dahi hiçbir tepki yaratmamaktadır

GELİR BÖLÜŞÜMÜNÜ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Devlet Yapısındaki Farklılıklar

Gelir bölüşümünü üniter bir devlette,federal bir devlette aynı esaslara göre düzenlemek imkansızdırHer iki tip devlette de,bölüştürülmeden pay alacak kademelerin sayısal yönden farklı oluşları soruna değişik yaklaşımlar getirilmesini zorunlu kılmaktadır

Milli Gelir Düzeyindeki Farklılıklar

Paylaşılacak gelirin kaynağını oluşturan milli gelirin düzeyi ülkelerin gelişmişlik derecelerine göre büyük farklılıklar göstermektedir
Merkeziyetçilik İle Yeriden Yönetim Anlayışının Sebep Olduğu Farklılıklar

Merkeziyetçiliğin geleneksel bir durum aldığı ülkelerde gelirlerin de merkezileştirilmesi de kaçınılmazdırBu takdirde gelir bölüşümü,toplanan gelirler üzerinden değişik yöntemlerle pay verilmesi ve bazı düzensiz bağışlarda bulunulması esasına dayandırılacaktırİdari yönden kuvvetli bir yerinden yönetim geleneğinin mevcut olduğu ülkelerde ise bu geleneğin yarattığı etki sebebi ile yerel yönetimler daha tatminkar özerk bir gelir kaynaklarına sahip olabilmektedir

YEREL YÖNETİMİN GELİR TÜRLERİ

Vergiler
Bağışlar
Şerefiyeler
Harçlar
Harcamalara Katılma Payları
Fiyatlar( Kamusal Ticari ve Sınai İşletmelerin Ürünlerinin Satışından)
Borçlanmalar
Emlak Gelirleri

VERGİLER YOLU İLE GELİR SAĞLAMA YÖNTEMİNİN TÜRLERİ

Sınırsız Vergileme Yetkisi Verilmesi
Vergi Kaynaklarının Paylaştırılması
Merkezi Yönetim Vergilerinin Bazılarından Veya Toplam Vergi Gelirleri Üzerinden Pay Verilmesi

Sınırsız Vergileme Yetkisi Verilmesi

Bugüne kadar tamamen teorik planda kalıp uygulamaya saf bir biçimde aktarılamayan bu yöntemde,yerel yönetimlerin hiçbir sınırlamaya tabii olmaksızın tam bir vergileme yetkisine sahip olmaları öngörülmektedirGerçekten,yerel yönetimlere diledikleri şekilde vergi alabilmek yetkisi verilse dahi,siyasal,ekonomik ve teknik bazı sebepler dolayısıyla üst yönetimin önceden bazı objektif kriterler koyması ve bazı kısıtlamalar getirmesi kaçınılmazdır
Şöyle ki: Bir yerel yönetim,ancak kendi sınırları içinde ve idari vesayetin elverdiği ölçüde egemendirVergi konusunun bu sınırların dışına taşması halinde ki bugünkü toplumsal eve ekonomik organizasyonda bu durum olağandır yerel yönetimin vergileme yetkisini kullanması söz konusu olamaz
Gerekli kısıtlamaların önceden getirilmemesi halinde,her yönetim kendi yönünden aynı vergi kaynağını aşırı ölçüde zorlayabileceğinden kaynağın kuruması,sapmaların meydana gelmesi,vergi direncinin doğması,çift vergileme olayının görülmesi gibi sonuçlarla da karşılaşılabilir

Vergi Kaynaklarının Paylaştırılması

Bu yöntemin esası,çeşitli vergilerin yönetimler arası paylaştırılması ve bazı vergilerin merkezi yönetime,bazılarının da yerel yönetimlere bırakılmasıdır

Bu durumda,şahsi vergiler,örneğin gelir vergisi en az geçim indirimi,artan oranlılık vb tekniklerle şahsileştirilip adil hale getirilebilirBu tekniklerin uygulanabilmesinde merkezi yönetim yerel yönetime oranla çok daha etkindir

Yerel yönetimin faaliyetleri,ayni(objektif) vergilerin konusu üzerinde etkili olurÖrneğin,Emlak Vergisinin konusu olan bina ve arazi değerleri yerel yönetimlerin faaliyetlerinden etkilenirAyrıca,vergi konusu yerel yönetimlerin sınırları içinde bulunup sabit olduğundan bu idareler tarafından kolayca izlenebilirBu nedenlerden dolayı objektif vergilerin yerel yönetimlere bırakılması daha isabetlidir

Vergi Kaynaklarının Paylaştırılmasının Ortaya Çıkarabileceği Sorunlar

Vergilemede Optimal Yapıya Erişme Sorunu

Vergi politikası çeşitli yönetim kademeleri tarafından aralarında bir uyum sağlanmaksızın bağımsız bir biçimde ve ayrı ayrı saptanırsa vergilerde genel optimal yapıya erişmek güçleşir

Vergi Kapasitesinde Azalma Meydana Gelmesi Sorunu

Konusu kendi sınırları içinde kontrol edilmeyen vergileri,yerel yönetimlerin etkin bir biçimde yürütmeleri mümkün olamazÇünkü,vergilemenin yürütülmesinde etkinliği sağlayabilmenin iki koşulu vardırÖnce vergi konusu hakkında yeterli bilgiye,sonra da vergilemede gerekli yetkilere sahip olmakKonusu kendi sınırları dışına taşan vergilerde yerel yönetimi,etkinliğinin gerektirdiği bu koşulların ikisinden de yoksundur

Ayrıca,yönetim ünitelerinin tam anlamıyla bağımsız vergileme yetkilerine sahip olmaları halinde,sermaye ile emeğin mobilitesi nedeniyle yönetimler arası vergi rekabeti de doğabilir

Mali Kapasitede Eşitsizlik Meydana Gelmesi Sorunu

Görevlerin yönetimler arasındaki bölüşümü veri iken,vergi kaynaklarının paylaşılması,görevlerin gerektirdiği harcamalara kıyasla yerel ünitelerin farklı vergi kapasitelerine sahip olmalarına yol açabilirÖrneğin,iki üniteden birinde az gelirli,çok çocuklu fakir ailelerin çoğunlukta olduğunu,diğer ünitede şayet az çocuklu,çok gelirli ve mülk sahibi ailelerde oluşmuşsa burada refah hizmetlerine fazlaca ihtiyaç duyulmayacaktırAyrıca,bu sonuncu ünitede kişi başına düşen gelirin yüksek oluşu vergi kapasitesinin de yükselmesi sonucunu doğuracaktırBu durumda,hizmetleri zengin ünitenin altındaki seviyede gerçekleştirebilmek için dahi fakir ünitedeki vergilerin zengin ünitelerinkine oranla daha yüksek seviyelerde tutulması zorunluluğu vardırBu durum hem adaletsizdir,hem de bölgeler arası gelişmişlik farklarını da arttıracaktır

Vergi Kaynaklarını Paylaştırmanın Olumlu Yönleri

Mali Otonomiye Sahip Olabilme Olanağı

Vergi kaynaklarını yönetimler arası paylaştırmanın en olumlu sonucu yerel yönetimlerin mali açıdan arzulanan bir otonomiye sahip olabilmeleridir

Yerel Sorumluluk Duygusunun Artması İhtimali

Vergi kaynaklarının paylaştırılması bu konuda tam bir otonomiye kavuşan yetkili yerel organları daha dikkatli davranmaya sevk edebilirÇünkü,yerel organların kararlarını daha yakından izlemek ve değerlendirmek olanağına sahip olan seçmenlerin oluşturacağı kamuoyu,yerel otoritelerin zorunlu olarak kararlarında seçmen tercihlerini göz önünde tutmaya tercih eder

Uygulamada Yerel Yönetimlere Bırakılan Vergiler

Bu alandaki genel eğilim,özellikle üniter devletlerde,gelir ve kurumlar vergisi gibi dolaysız vergiler,özel tüketim,muamele ve gümrük vergileri gibi dolaylı vergilerin merkezi yönetime bırakılması ve emlak vergisi gibi vergilerin ise yerel yönetimlere bırakılması yönündedir

Emlak Vergisi

Bu verginin yerel yönetimlere bırakılmasının nedenleri; vergi konusunun yerel sınırlar içinde sabit olması ve emlak değerinin etkileyen faktörler arasında belediye hizmetlerinin de önemli bir yer tutmasıdır

Merkezi Yönetim Vergilerinin Bazılarından veya Toplam Vergi Gelirleri Üzerinden Pay Verilmesi

Bu alandaki ana kural vergilerin önce merkezi yönetim tarafından toplanması,sonra da hangi yönetimlere,hangi vergiler üzerinden ve hangi kriterlere göre pay verilecekse öngörülen bu esaslar üzerinden paylaştırmanın yapılmasıdırÖrneğin,Türkiye’de (1981 öncesinde) Gelir ve Kurumlar Vergileri İle Tekel Maddeleri Safi Gelirinden Belediyelere %5,Akaryakıt İstihsal Vergisinden de İl Özel İdarelerine %22 oranında pay vermekte idi

Bu yöntemin avantajlarının çifte vergilemeyi önlemesi gelmektedirVergileme tek bir yönetim tarafından yürütüldüğü için,bilinçli olarak çift vergileme amacı güdülmediğinden,değişik vergi otoritelerinin birbirlerinden bağımsız olarak alacakları kararlar sebebiyle aynı konu üzerinden birden fazla vergi alınması mümkün olmayacaktır

Pay verme yönteminin en önemli sakıncası,pay alan yönetimleri pay veren yönetimin mali yönden bağımlısı haline gelmesidirPaylaşmanın yöntemlerini,özellikle payın miktarını merkezi yönetim tek başına sağladığından uygulamada sonuç daima yerel yönetimler aleyhine olmaktadır

BAĞIŞLAR

Yerel yönetimlerin hizmetleri veri iken gelirleri giderlerini karşılamaya yetmiyorsa,merkezi yönetimin aradaki farkı kapatacak bir bağış sistemini gerçekleştirmesi gerekirKısacası,merkezi yönetim belli koşullar altında yerel yönetimlerin harcamalarına iştirak etmek zorundadırBu da ancak,bağış adı verilen ve üst yönetim kademesinden alt yönetim kademelerine karşılıksız olarak yapılan gelir transferleri ile gerçekleştirilebilir

Koşula Bağlı Bağışlar

Koşula bağlı bağışın amacı,bağış yapılan yerel yönetimin belli bir görevi,belli bir seviyede gerçekleştirecek mali güce kavuşturulmasıdırBir yerel yönetim birimi,mali gücünün yetersizliği dolayısıyla belli bir görev ya da görevleri hiç ya da yeterince gerçekleştiremeyebilirBu durumda merkezi yönetim,belli bir hizmet ya da hizmetlerin bizzat kendisinin arzuladığı seviyede gerçekleşebilmesinin gerektirdiği fonları,sadece belirlenen amaç için kullanmak koşuluyla,yerel yönetime transfer ederBuna “sübvansiyon(karşılıksız bağış)”denir

Bağış yolu ile gelir transferi yönteminin üç temel nedeni vardır

Bunlardan birincisi mali karakterdedir ve yerel yönetimlerin gelirlerinin giderlerini karşılamaya yeterli olmayışının bir sonucudurİkincisi sosyo-ekonomik karakterdedir ve bölgeler arası mali güç farklılığının giderilmesi gereğinin bir sonucudurÜçüncüsü tamamen ekonomik karakterde olup,dış faydalar yaratan bazı hizmetlerin belli bir seviyede gerçekleştirilmesinin merkezi yönetim tarafından desteklenmesi zorunluluğunun bir sonucudurÖrneğin sağlık,eğitim,çevre korunması,hava kirliliğinin önlenmesi,bazı ana yolların yapım ve bakım hizmetleri gibi durumlarda ortaya çıkan olumlu veya olumsuz dışsallıklar değerlendirilip topluma fayda sosyal fayda şeklinde dönüştürülmesinde veya olumsuz dışsallıkların etkisinin minimuma indirilmesinde yerel yönetimin mali yönden yetersiz kalması durumlarında olur

Bağış Dağıtım Kritelerleri

Birinci kritere göre,bağışı alan yönetimlerin faaliyetlerini bizzat kendilerinin finanse etme güçlerine bakılmaksızın sadece harcama ihtiyaçları göz önüne alınarak verilir
İkinci kritere göre ise,harcamaya olan ihtiyacın yanı sıra bölgelerin fakirlik ve zenginlik durumları göz önünde tutulup aynı zamanda eşitleyici amaçlarında gerçekleştirilmesine çalışılır

Koşula Bağlı Bağışın Yararları

Koşula Bağlı Bağışların en büyük yararı,hizmetlerin bölünüşü yönünden iktisadi optimumun gerçekleşmesindeki rolüdürŞöyle ki: Bölgesel düzeyde fayda sağlayan kamusal ve yarı kamusal malların yerel yönetimler tarafından üretilmelerinin iktisadi optimumun sağlanması üzerindeki etkileri tartışılmazdırKoşula bağlı bağışlar,mali yetersizliklerin sebep olduğu hizmetlerin merkezileştirilmesi eğilimini önleyeceği için,bölgesel fayda sağlayan malların yerel yönetimler tarafından etkin bir biçimde üretilmelerine olanak sağlarBunun yanı sıra,yerel yönetimlerin belli kaynaklar üzerinde aşırı vergi yükü yaratmalarına engel olmak suretiyle ülke açısından optimum vergi yapısının gerçekleşmesine de yardımcı olurKoşula bağlı bağışlar bölgeler arası gelir farklılıklarını düzeltmek amacıyla eşitleyici bir biçimde kullanılır ve bunda başarı sağlanırsa sosyo-ekonomik ve sosyo-politik yönlerden büyük önem taşıyan bir sorunun çözümüne olumlu katkılarda bulunmuş olur

Koşula Bağlı Bağışlara Yöneltilen Eleştiriler

Koşula bağlı bağışlara yöneltilen eleştirilerin başında bu tür yardımların yerel yönetimlerin idari ve mali otonomisini zedeleyeceği görüşüdürÇünkü bağışta bulunan merkezi yönetim,transfer ettiği fonların yerel yönetimlerce etkin bir biçimde kullanılmasını güvence altına almak için bir takım kontrol önlemlerini de birlikte uygular
Diğer eleştiri ise bu tür bağışların kaynak saptamalarına sebebiyet vereceği ve bu suretle optimum kaynak dağılımını engelleyeceği görüşüdür

Koşulsuz ve Blok Bağışlar
Hizmetin türünü ve seviyesini önceden saptamadan,bir diğer söyleyişle kullanımı ve kontrolü hakkında ön belirlemelere gitmeksizin yapılan bağışlara koşulsuz veya blok bağışlar ya da götürü hibeler denilirBu tür bağışlarda bağışı alan yönetim,yasalara uygun olmak kaydıyla parayı dilediği bir harcaması için kullanabilir

ŞEREFİYELER

Şerefiye uygulamasında öngörülen amaç,kamu tüzel kişilerinin özellikle belediyelerin,gerçekleştirdikleri bayındırlık ve alt yapı hizmetleri ile imar faaliyetlerinden dolayı,bazı kimselerin mal varlığında meydana gelen değer artışlarının vergilendirilmesidirÖrneğin yeni yolların yapılması,mevcut yolların çok daha iyi hale getirilmesi,yeni meydanların açılması ve yeniden düzenlenmesi gibi faaliyetlerin gerçekleştirildikleri yerlerdeki ev,dükkan,arsa ve tarlaların değerlerinde artış meydana gelirDeğer artışının nedeni belediyelerin sözü geçen hizmetleri gerçekleştirmiş olmalarıdırİşte bu gibi durumlarda mal varlığında değer artışı meydana gelenlerin bu artışa sebep olan faaliyetin harcamalarına katılmaları öngörülmekte ve bu amaçla salınan yükümlülüğe şerefiye denilmektedir

HARÇLAR

Harç deyimi,kamu tüzel kişilerinin sundukları olumlu dışsallığa sahip yarı kamusal hizmetlerden yararlananların ödedikleri bedeli ifade ederBuna bir tür kamusal fiyat da diyebilirizEğitim,sağlık ve adalet hizmetleri olumlu dışsallığı olan yarı kamusal hizmetlerdirBu hizmetler,topluma sağladıkları sosyal faydanın yanı sıra bu hizmetten yararlananlara da özel faysa sağlarlarHizmetten yararlanan kimse sağladığı özel faydanın karşılığını ödemek istemez ise,bu faydadan mahrum bırakılabilirÖrneğin adliye harcını ödemeyenin davasına bakılmaması gibi
Yerel yönetimlerin ürettikleri hizmetlerin pek çoğu bölgesel nitelikte olumlu dışsallığa sahip yarı kamusal mallar-değerlendirilmiş mallar-kategorisinde yer almaktadırMezbaha,çöp toplama,kanalizasyon,aydınlatma,itfaiye vb Bütün bu hizmetlerin bir bedel karşılığında sunulmaları,bu bedeli ödemeye razı olmayanların hizmetten yararlanmalarına izin verilmemesi teorik olarak mümkündürAncak,bu kamusal fiyatlamada ortak bir ölçünün bulunması oldukça güçtürÖrneğin,mezbaha harcını ödemeyenlerin,kaçak et satışını arttırması şeklindeki olumsuz dışsallığa katlanmayı göze almak kaydıyla bu tesislerden yararlandırılmamaları mümkündürAma,itfaiye hizmetlerinin bir bedel karşılığında görülmesi halinde bu harcı ödemeye razı olmayanların evlerinin yanmasına seyirci kalmak elbetteki düşünülemez

HARCAMALARA KATILMA PAYLARI

Harcamalara katılma payları,yol ve kanalizasyon gibi alt yapı tesislerinin gerçekleştirilmesi sırasında bu tesislerden yararlanacak olanlardan örneğin,bu tesislerin yapıldığı caddeler üzerinde taşınmaz mallara sahip olanlardan alınan harcama karşılığını ifade eder
Harcamalara katılma payları şerefiyelere çok benzemelerine rağmen esasta onlardan farklıdırÇünkü,değer artışını vergilendirmek gibi sosyal bir amaçla değil,harcamayı finanse etmek için bir mali amaçla alınırAmaç,alt yapı tesislerinin harcamalarına,bu tesislerden yararlanacak olanların kısmen de olsa katılmalarını sağlamaktır

FİYATLAR

Fiyatlar,kamu tüzel kişilerinin ticari ve sınai faaliyetlerinin ürünlerini tüketicilere bir bedel karşılığında sunmaları sonucu sağladıkları geliri ifade ederAslında bir tür kamu fiyatıdırÇünkü kamusal ihtiyaç piyasada arz ve talebe göre oluşmazlar:kamu otoritelerince sosyal fayda amacı göz önünde tutularak idari kararlarla(siyasal süreç ile) saptanırlarÖrneğin belediyeler tarafından gerçekleştirilen su,havagazı,elektrik,kent içi otobüs vb hizmetlerin özel faydası sosyal faydasından üstündürBu sebeple bu hizmetten yararlananların bir bedel ödemeleri gerekirFiyat adı verilen bu bedelin bir piyasa fiyatı olmayıp kamusal fiyat oluşundan,özel faydasının yanı sıra az da olsa sosyal faydasının da göz önünde tutularak saptanmış olmasıdır

Kaynak israfını önleme,adalet,iktisadi etkinlik,gelir gibi sebeplerden ötürü sözü geçen hizmetlerin fiyat karşılığında sunulması gerekir

BORÇLANMA

Merkezi yönetim gibi yerel yönetimler de gerektiğinde borçlanma yolu ile gelir sağlama yoluna gidebilirlerBorçlanma,kamu yükünün zaman içinde geleceğe dönük olarak dağıtılmasını sağlayan ve dolayısıyla gelecek kuşakları da yükümlülük altına sokan bir finansman yöntemidir
Yerel yönetimler,hemen hiçbir ülkede borçlanma konusunda özgür değildirlerÜlkenin bütününün asıl sorumlusu olan yerel yönetimlerin borçlanmasını idari vesayet makamının önceden izin vermesi şartına bağladığı gibi ayrıca bir çok kısıtlamalar da getirmiştirÖrneğin,borçlanma yolu ile sağlanan fonların ne ve kimlerden oluştuğu,borcun alışındaki amaç için kullanılmasının zorunlu kılınması gibi

EMLAK GELİRLERİ

TÜRKİYE’DE YEREL YÖNETİMLER

YEREL YÖNETİMLERLE İLGİLİ ANAYASA’DA ÖNGÖRÜLEN İLKELER

1982 Anayasa’sının “Mahalli İdareler” başlığını taşıyan 127Maddesinden çıkan sonuçlar şu şekildedir:

Türkiye’de yerel yönetimler deyiminin kapsamına giren kuruluşlar,İl Özel İdareleri,Belediyeler ve Köyler’dirYukarıda aynen yer verdiğimiz madde de görüleceği gibi il özel idareleri deyimi yokturAncak anayasa’da belirtilen ilke doğrultusunda “il halkının müşterek mahalli ihtiyaçlarını karşılayacak kamu tüzel kişiliğinin” il özel idaresi olduğu bir başka kanunda açıkça belirtilmiştir

Yerel Yönetimler kamu tüzel kişiliğine sahip anayasal kuruluşlardır

Yerel Yönetimlerin karar organları seçimle oluşturulacaktır

Yerel Yönetimlerin kuruluşu,görevleri ve yetkileri ile ilgili çıkarılacak kanunlar,yerinden yönetim ilkesine uygun düzenlenmek zorundadır

Büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirilebilir
Yerel Yönetim seçilmiş organlarının,organlık sıfatını kazanma ve kaybetmeleri konusundaki denetim yargı yolu ile yapılabilir

Seçilmiş yerel yönetim organlarını veya bu organların üyelerini,geçici bir önlem olarak,İçişleri Bakanı görevden alabilirAncak bu işlem, görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan üyeler hakkında,yargının verebileceği kesin hükme kadar uygulanabilir

Merkezi Yönetim,Anayasa’da belirtilen amaçlar doğrultusunda,kanunda belirtilen esaslar çerçevesinde yerel yönetimler üzerinde idari vesayet yetkisine sahiptir

Yerel Yönetimlere görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır

YEREL YÖNETİMLERİN İLLER BANKASI İLE OLAN İLİŞKİLERİ

Yerel Yönetimlerin çok yakın ilişkide bulunduğu,deyim yerindeyse yerel yönetimlerin bankası olan İller Bankasını,kısaca tanıtmakta ve işlevleri hakkında bilgi vermekte yarar olabilir

1945 yılında kurulan İller Bankası’nın temel amacı,yerel yönetimlerin ve bu yönetimlerin kuracakları birliklerle adı geçen yönetimlere bağlı,tüzel kişiliği olan veya olmayan katma bütçeli idare ve kurumların finansman sorunlarına yardımcı olmak ve imar işleriyle uğraşmaktırKendi kanununa ve özel hukuk hükümlerine bağlı,tüzel kişiliğe sahip kendine özgü bir bankadır

İller Bankası’nın Sermayesi

İller Bankası İl Özel İdareleriyle,belediyelerin yıllık gelirleri hasılatının %5’ini alır

İl Özel İdareleriyle,belediyelere bağlı tüzel kişiliği haiz olan veya olmayan,katma bütçeli idare ve kurumların ve birliklerin bağlı bulundukları idare bütçelerine intikal etmeyen gelirlerinden vergisi çıktıktan sonra kalan safi kazançların %5’i

Bütçeden veya herhangi bir yerden yapılacak her türlü yardımlar

Belli bir tahsis yeri göstermeksizin veya sermayeye katılmak üzere yapılacak bağışlar

Özel kanunlarla banka sermayesine eklenmek üzere sağlanacak yardımlar

Bankanın,yıllık safi kazancından,köy idareleri sermaye payı olarak ayrılacak %30’lar

İller Bankası’nın İşlevleri

Kredi Sağlanması

İller Bankası,il özel idareleri,belediyeler ve köylerin ve bunların kuracakları birliklerden,bu idarelere bağlı,tüzel kişiliği olan,olmayan katma bütçeli idare ve kurumların yapacakları yerel kamu hizmetleri ile ilgili tesisleri,yapıları ve öteki işleri meydana getirebilmelerini kolaylaştırmak; şehir,kasaba ve köylerin kuruluş ve imar yolundaki plan ve programların gerçekleştirilmesini desteklemek amacıyla,yerel yönetimlere tüzüğünde yazılı koşullara göre krediler sağlamakla yükümlüdür

Teknik Yardım

İller Bankası’nın teknik yardım işlevine giren hizmetlerinin başlıcaları şunlardır;

Yerel yönetimlere ve istemleri üzerine onlara bağlı kurumlara harita,plan,etüd ve proje yapmak ya da yaptırmak,bunların meydana getirecekleri tesis ve yapılardan mahallince yaptırılmasına imkan bulunmayan ya da toplu olarak yaptırılmasında yarar bulunanları,yıllık yatırım programları içinde gerçekleştirmek,

Yerel Yönetimlere ve onlara bağlı kurumlara gerekli olacak makine,alet ve edevatı,olanakları çerçevesinde bu birimlere satmak ya da kiralamak,

Bankalardan alınan kredilerle yapılan işlerin fenni gözetimini ve denetimini,istem ve imkanlara göre üzerine almak,

Görevlerini yerine getirebilmek için,her türlü araç ve malzemeyi sağlamak,bu işler için gerekli tesisleri doğrudan doğruya veya ortaklıklarla gerçekleştirmek,bu konuda yapılacak işlere gerekli görülürse ortaklık etmek,

Yerel Yönetimlerin ve onlara bağlı kurumların,taşınır ve taşınmaz mallarını,istemleri halinde sigorta ettirmek

Vergi Geliri Paylarının Dağıtılmasındaki Aracılık

Genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamı üzerinden belediyelere,il özel idarelerine dağıtılmakta olan paylar İller Bankası aracılığı ile gerçekleştirilmektedirBu yöntemle, merkezi yönetim binlerce yerel yönetim birimi karşısında sadece İller Bankası’nı muhatap görmektedir

BELEDİYELER

Günümüz anlamında ilk belediye teşkilatı 1855 tarihinde İstanbul’da kurulmuşturCumhuriyet döneminde 1930 yılında çıkarılan 1580 sayılı Belediye Kanunu ve 1984 yılında çıkarılan 3030 sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanunu’na göre görev yapmışlardır2004 yılında yapılan düzenleme ile 5372 sayılı yeni yasanın kabulü ile belediye kanunu kabul edilmiştir5216 sayılı yasa ile Büyükşehir Belediyeleri Kanunu değiştirilmiştirHalen ülkemizde 16 büyük şehir belediyesi bulunmaktadır

Türkiye’de 4 ayrı belediye vardır;

-İl ve İlçe Belediyeleri
-Büyükşehir Belediyeleri
-Büyükşehir belediye sınırları içindeki ilçe belediyeleri
-Belde Belediyeleri

Türkiye’de nüfusu 5000’i aşan geçen yerlerde belediye statüsünün kazanılması 5272 sayılı kanunun 4maddesinde belirlenmiştirBir veya birden fazla köyün köy ihtiyar meclisinin kararı veya seçmenlerin en az yarısından bir fazlasının mahallinin en büyük mülki idare amirine yazılı başvurusu ya da valinin kendiliğinden buna gerek görmesi durumunda,valinin bildirimi üzerine mahalli seçim kurumları,on beş gün içinde köyde veya köy kısımlarında kayırlı seçmenlerin oylarını alır ve sonucu bir tutanakla valiliğe bildirirİşlem dosyası valinin görüşü ile birlikte İçişleri Bakanlığına gönderilirDanıştay’ın görüşü alınarak müşterek kararname ile o yerde belediye kurulurYeni iskan nedeniyle oluşturulan ve 5000’i aşan yerlerde İçişleri Bakanlığı’nın önerisi üzerine müşterek kararname ile belediye kurulur

Belediye’nin Organları

Belediye’nin üç organı vardır

Belediye Meclisi

Belediyenin karar organıdırGörevleri; “personelin performans ölçütlerini görüşmek ve kabul etmek,bütçe kesin hesabını kabul etmek,belediye imar planını kabul etmek,borçlanmaya karar vermek,kanunlarda vergi,resim,harç gibi mali yükümlülüklerin uygulanacak ücret tarifesini belirlemek,şartlı bağışları kabul etmek,meclis başkanlık divanını ve encümen üyeleri ile ihtisas komisyonları üyelerini seçmek” gibi görevleri vardırBelediye meclisleri her ayın ilk haftası,meclis tarafından önceden belirlenen günde,mutat toplantı yerinde toplanırEkim ayı bütçe görüşmesine rastlayan toplantı süreci 20 gün,normal zamanlarda toplantı süresi en çok 5 gün olabilmektedirBelediye meclisi üye tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanır ve katılanların salt çoğunluğu ile karar verir

Belediye Başkanı

Belediye başkanı,belediye idaresinin başı ve belediye tüzel kişiliğinin temsilcisidirİlgili kanunda gösterilen esas ve usullere göre seçilirBuna göre belediye başkanları halk oyuyla 5 yıllığına seçilmektedirGörevleri; “belediye teşkilatının en üst amiri olarak belediye teşkilatını sevk ve idare etmek meclise ve encümene başkanlık etmek,belediyenin taşınır ve taşınmaz mallarını idare etmek,belediyenin gelir ve alacaklarını takip etmek,belediye personelini atamak,şartsız bağışları kabul etmek” gibi görevleri vardır

Belediye Encümeni

Yürütme organıdır ve ilgili kanunla gösterilen esas ve usullere göre seçilmiş üyelerden oluşurSeçimler 5 yılda bir kez yapılırBelediye başkanının katılamayacağı toplantılarda belediye başkanının görevlendireceği başkan yardımcısı ve encümen üyesi encümene başkanlık ederGörevleri; stratejik planlar ile bütçe kesin hesaplarını inceleyip belediye meclisine görüş bildirmek,kamulaştırma kararını almak ve uygulamak,öngörülmeyen giderler ödeneğinin harcama yerlerini belirlemek,kanunlarda öngörülen cezaları vermek,umuma açık yerlerin açılış ve kapanış yerlerini belirlemektir

Belediyenin Görevleri

Belediye görevleri ile ilgili 3 ilke vardır

Genellik İlkesi: Belediyeler,yasaların belediyelerce yapılmasını yasaklamadığı ya da yapılmasını açıkça başka kuruluşlara bırakmadığı her türlü hizmeti görmeye yetkilidir
Yetki İlkesi: Belediyeler,yapmak istedikleri her hizmet için devletin üst kuruluşlarından yetki almak zorundadırlar
Liste İlkesi: Bu ilkeyi benimsemiş olan ülkelerde ise,belediyelerin yapacağı hizmetleri yasada tek tek sıralanmıştır

Belediyelerin Yetki ve İmtiyazları

-Belde halkının mahalli müşterek ihtiyaçları için her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak,
-Kanunların verdiği yetki çerçevesinde yönetmelik çıkarmak,emir vermek,belediye yasaklarını koymak,
-Gerçek veya tüzel kişilerin faaliyetleri ile ilgili izin ve ruhsatı vermek,
-Özel kanunlar gereği belediyelere ait vergi,resim,harç ve bunlar dışındaki doğalgaz,su ile ilgili tarh,tahakkuk ve tahsil işlemlerini yapmak,
-Vergi,resim ve harçlar dışında kalan ve miktarı 25000,00 YTL Kadar olan dava konusu uyuşmazlıkların anlaşmayla tasnifine karar vermek,
- Borç almak ,bağış kabul etmek,
-Reklam panoları ve tanıtıcı tabelalar konusunda standartlar getirmek,
- Gayri sıhhi müesseseler ile umuma açık istirahat ve eğlence yerlerini ruhsatlandırmak ve denetlemek

Büyükşehir Belediyelerinin Görevleri

-Çöp fabrika ve depolama alanları yapmak ve işletmek,
-Toptancı halleri,mezbahalar,balıkhaneleri kurmak ve işletmek,
-Mezarlık hizmetlerini yapmak,
-Su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek,
-Toplu taşıma hizmetlerini yürütmek,
-Yolcu ve yük terminalleri yapmak,kapalı ve açık otoparklar yapmak,
-Birinci sınıf gayri sıhhi müesseselere ruhsat vermek,
-Coğrafi ve kent bilgi sistemlerini kurmak,
-Meydan,bulvar,cadde ve ana yolları yapmak,meydan,bulvar,cadde,yol ve sokak isimlerini ve numaralarını vermek,
-Ulaşım ana planını yapmak,
-Ruhsat vermek ve denetlemek,
-İlgili her ölçekteki imar planlarını,parselasyon planlarını ve her türlü imar uygulamalarını yapmak,
-Çevre düzenini planına uygun olmak kaydıyla Büyükşehir Belediye ve mücavir alan sınırları içinde 1/5000 ile 1/25000 sırasındaki her ölçekte nazım imar planlarını yapmak,
-İlçe ve ilk kademe belediyelerinin görüşlerini alarak stratejik planını,yıllık hedeflerini,yaptırım programlarını ve bunlara uygun olarak bütçesini hazırlamak

Belediyelerin Gelirleri

-İller Bankasının genel bütçe vergi tahsilatından belediyeler verdiği pay,
-Kanunlarla gösterilen belediye vergi,resim,harç ve katılma payları,
-Genel ve özel bütçeli idarelerden yapılacak ödemeler,
- Taşınır ve taşınmaz malların kira,satış ve başka suretle değerlendirilmesinden elde edilecek gelirler,
- Belediye meclisi tarafından belirlenecek tarifelere göre tahsil edilecek hizmet karşılığı ücretler,
- Faiz ve ceza gelirleri,
- Bağışlar,
- Her türlü girişim,iştirak ve faaliyetler karşılığı sağlanacak gelirler,
- Diğer gelirler,
- Belediye Gelirleri

Belediye Kanununa Göre Elde Edilen Gelirler

Belediye Gelirleri Kanunu,birinci kısmında belediye vergileri,ikinci kısmında harçlar,üçüncü kısmında ise harcamalara katılma payları yer alır

Belediye Vergileri

-İlan ve Reklam Vergisi
-Eğlence Vergisi
-Haberleşme Vergisi
-Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi
-Yangın Sigorta Vergisi
-Çevre Temizlik Vergisi

Belediye Harçları

- İşgal Harcı
- Tatil Günlerinde Çalışma Ruhsatı Harcı
- Kaynak Suları Harcı
- Tellallık Harcı,
- Bina Harcı,
- Hayvan Kesimi muayene ve denetleme harcı,
- Sağlık belgesi harcı,
- İşyeri Açma İzni Harcı,
- Kayıt ve Suret Harcı

Harcamalara Katılma Payları

-Yol Harcamalarına Katılma Payları,
- Kanalizasyon Harcamalarına Katılma Payları,
- Su tesisleri harcamalarına katılma payları

b- Emlak Vergisi

Emlak vergileri belediye gelirleri kanunu dışında özel kanunu olan vergilerdirEmlak vergileri 1971 yılına kadar il özel idareleri tarafından yürütülmüş,bu yıldan sonra vergiler merkezi idare geliri haline getirilmiştirAncak 1985 yılında emlak vergisinin tahsili belediyelere bırakılmıştır

Belediyelerin Bütçeleri

Belediye bütçeleri kararname hükmündedirBelediye başkanınca hazırlanan bütçe tasarısı Eylül başına kadar belediye encümenine sunulur ve İçişleri Bakanlığına gönderilirİçişleri Bakanlığı belediye bütçe tahminlerini konsolide ederek merkezi yönetim bütçe tasarısına ekleyerek Eylül ayı sonuna kadar Maliye Bakanlığına bildirirEncümen bütçeyi inceleyerek görüşüyle birlikte Kasım ayının birinci gününden önce belediye meclisine sunarMeclis bütçe tasarısını aynen veya değiştirerek kabul ederKabul edilen bütçe,mali yıl başından itibaren yürürlüğe girer

Her yıl bütçesinin kesin hesabı,belediye başkanı tarafından hesap döneminin bitiminden sonra mart ayı içinde encümene sunulurKesin hesap belediye meclisinin mayıs ayı toplantısı toplantısında görüşülerek karara bağlanırBelediye bütçesi ile muhasebe işlemlerine ilişkin esas ve usuller Maliye Bakanlığı’nın görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir

B- İL ÖZEL İDARELERİ

İl Özel İdaresinin Organları

İl Özel İdaresinin Organları; vali,il genel meclisi ve il encümenidir

İl Meclisi

İl Özel İdaresinin karar organıdırÜyeleri seçmenler tarafından 5 yılda bir seçilmektedir

İl Genel Meclisinin Görevleri

Stratejik plan ile yatırım ve çalışma programlarını kabul etmek,
Bütçe ve kesin hesabı kabul etmek,
İl çevre düzeni planı ile belediye sınırları dışındaki alanın imar planlarını görüşmek ve karar bağlamak,
Taşınmaz malların satılması ve kiralanması,
Şartlı bağışları kabul etmek,
Encümen üyeleri ve ihtisas komisyonları üyelerini seçmek,
Yönetmelikleri kabul etmek,
Ücret tarifelerini belirlemek

İl Genel Meclisi her ayın ilk haftası meclis tarafından önceden belirlenen günde düzenli olarak toplanırKasım ayı toplantısı dönem başı toplantısıdırBütçe görüşmesine rastlayan toplantı süresi 20 güne kadar uzayabilirİl genel meclisi üye tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanır ve katılanların salt çoğunluğu ile karar verirİl genel meclisi tarafından alınan kararların tam metni en geç 5 gün içinde valiye gönderilirVali hukuka aykırı gördüğü kararları 7 gün içinde gerekçesini de belirterek yeniden görüşülmek üzere il genel meclisine iade edebilirValiye gönderilmeyen meclis kararları yürürlüğe girmezVali meclisin ısrarı ile kesinleşen kararlar aleyhine 10 gün içinde idari yargıya başvurabilir

b- İl Encümeni

Valinin başkanlığında,il genel meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından bir yıl için gizli oyla seçeceği beş üye,diğerleri ise biri mali hizmetler birim amiri olmak üzere valinin her yıl birim amirleri arasından seçeceği beş üye toplam 10 üyeden oluşmaktadır

Görevleri,

Stratejik plan ve yıllık programı ve bütçe hakkında görüş bildirmek,
Çalıma programlarına alınan işlerle ilgili olarak kamulaştırma kararlarını almak,
Öngörülmeyen giderler ödeneğinin harcama yerlerini belirlemek,
Fonksiyonel bütçede ikinci düzeyleri arasında aktarma yapmaya karar vermek,
Belediye sınırları dışındaki umuma açık yerlerin açılış ve kapanış saatlerini belirlemek,
Vali tarafından havale edilen konularda görüş bildirmek gibi görevlerdir

c) İl Özel İdaresi Başkanı (Vali)

Vali il özel idaresinin başı ve tüzel kişiliğinin temsilcisidirMerkezi idare organı olan il genel idaresinin de başında olan vali,aynı zamanda il özel idaresinin de başkanlığını yapar
İl özel idaresi teşkilatı; genel sekreterlik,mali işler,sağlık,tarım,imar,insan kaynakları,hukuk işleri birimlerinden oluşur

Gelirleri;

Kanunlarda gösterilen il özel idaresi vergi,resim,harç ve harcamalara katılma payları,
Genel Bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylar (%1,12)
Genel ve Özel bütçeli idarelerden yapılacak ödemeler,
Taşınır ve taşınmaz malların kiralanması,satışı sonucu elde edilen gelirler,
Faiz ve ceza gelirleri,
Bağışlar,
Her türlü girişim,iştirak ve faaliyetler karşılığında sağlanacak gelirler

2- İl Özel İdarelerinin Bütçeleri

İl özel idaresi bütçesi, yıl başından sonuna kadar bir yıla ait gelir ve gider tahminlerini gösteren,gelirlerin toplanmasına,hizmetlerin yapılmasına ve harcamalara izin veren bir meclis kararıdırİl Özel idare bütçeleri vali tarafından hazırlanır ve eylül ayı başında il encümenine yollanırEncümende gerekli incelemeyi yaptıktan sonra Kasım ayının birinci gününden önce il genel meclisine sunarİl Genel meclisi bütçe tasarısını yıl başından önce aynen ya da değiştirerek kabul ederİl genel meclisinde görüşülerek karar bağlanan bütçenin iki örneği karardan itibaren 15 gün içinde İçişleri Bakanlığına gönderilirİçişleri Bakanlığına gönderilen bütçe en geç 30 gün içinde aynen veya değiştirilerek onaylanırBu süre içinde onaylanmayan bütçe kendiliğinden onaylanmış sayılır

C- KÖYLER

1924’de düzenlenmiştirNüfusu 2000’den az olan yerleşim birimleridirHerhangi bir yerleşim yerinin Köy Kanunu’na göre köy sayılabilmesi için nüfusunun en az 150 olması gerekmektedir

1-Köy İdarelerinin Görevleri

İsteğe Bağlı Görevler; köylülerin istediklerinde yaptıkları görevlerdirYoksullara yardım,cenazelerin kaldırılması,hamam yapılması,çamaşırlık yapılması,çarşı yapılması,kitaplık kurulması gibi

Zorunlu Görevler;yerine getirilmemesi durumunda ceza uygulanan görevlerdirBunlar,sağlıkla ilgili görevler,temizlik,yol,su,okul ve asker gönderme ile ilgili işlerdir

2- Köy İdaresinin Organları

a) Köy Derneği

Köy derneği köyde bulunan seçmen yaşındaki tüm kadın ve erkeklerin oluşturduğu bir meclistirBu meclis karar alma organıdırKöy derneği köy muhtarını ve ihtiyar meclis üyelerini seçme hakkı bulunmaktadır

b) İhtiyar Meclisi

Köy’e ait işleri görüşerek yürütmeye ilişkin kararlar alan ve bunları denetleyen bir organdırİhtiyar meclisi iki tür üyeden oluşurBir kısmı seçimle üyelik kazananlar,bir kısmı ise kanunen doğrudan ihtiyar meclisine gönderilenlerdirSeçilenler köy derneği tarafından 5 yıllığına seçilenlerdirDoğrudan katılanlar ise köy öğretmeni ve köy imamıdırİhtiyar heyetinin başkanı muhtardırİhtiyar heyetinin görevleri; köy işlerinin sıraya konulması,imece ve salmaya karar vermek,köy muhtarının harcamalarını denetler,köy bütçesini kabul eder,köylüler arasındaki uyuşmazlıkları uzlaşma yolu ile gidermeye çalışır,köyün zorunlu işlerini görmeyenlere ya da paylarını ödemeyenlere para cezası verir

c) Köy Muhtarı

Köy idaresinin başı muhtardırMuhtar köy tüzel kişiliğinin temsilcisi ve devlet memurudurKöy muhtarı ihtiyar meclisi üyeleri gibi köy derneği tarafından 5 yıl için seçilirKöy idaresinin zorunlu ve isteğe bağlı olan tüm işlerinin görülmesi köy muhtarının bizzat ya da köy halkına yaptırmasıyla olmaktadır

Köyde köy muhtarının dışında köy imamı ve köy öğretmeni devlet memurlarıdırKöy korucusunun maaşı köy bütçesinden ödenmektedir

3- Köy İdaresinin Gelirleri

a- İmece

İmece sadece köy gelirleri içerisinde yer almaktadırKöyün zorunlu işlerinin yapılması
İçin köy halkının hep birlikte çalışmak suretiyle iş yapmasıdırBedenen ödenen bir vergiye benzemektedir

b-Salma

Köy halkından hane başına alınan bir vergidirKöy ihtiyar meclisi tarafından salma salınırHerkesin mali gücüne göre alınmaktadırSalma yasal olarak en yüksek 20,000,00 YTL olarak tespit edilmiştir

c-Bakaya

Bir önceki yıl tahakkuk eden fakat tahsil edilemeyen gelirlerdir
d) Diğer Gelirler

Köy kanununa göre köy idaresinin bir çok konu üzerinden resim ve harçlara benzer gelirler elde edilebilmektedirBunlar;

Köy kanununa göre alınacak para cezaları,
Köy adına yazılı emlak ve arazi geliri,
Vakfedilen arazi ve emlak geliri,
Hediye ve Bağışlanmış paralar ve mallar,
Köy adına ekilen tarla geliri,
Köy,tezgah,ambar ve dükkan gelirleri,
Mühürlenecek ilmühaberlerden alınacak ücret,
Köy sınırları içindeki taş,kireç,tuğla,kiremit ocaklarından alınacak ücret,
Çay ve nehirler üzerindeki kayıt ve sallardan alınacak ücret,
Köy sınırları içindeki otlak ve mera kiraları,
Köyde satılmak için kesilen hayvanlardan alınacak bedel,
Köy sınırları içindeki kaplıca ve maden suları gelirleri

4- Köy Bütçeleri

Köy bütçeleri her yıl Kasım ayında hazırlanmaktadırKöy İdareleri Hesap Talimatına göre bütçe hazırlanmaktadırKöy bütçeleri köy idarelerinin bir yıllık tahmini gelir ve giderlerini gösteren ve bunların senesi içinde toplanıp kanunlarla belli edilen işlere ve hizmetlere harcanmasına izin veren bir kararname niteliğindedirMuhtarın bu çerçevede hazırladığı bütçe kaymakam veya vali tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girer


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.