Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
değer, değerlerimiz, hakkında, milli, nelerdir

Milli Değerlerimiz Nelerdir - Milli Değerlerimiz Hakkında - Milli Değer Nedir

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Milli Değerlerimiz Nelerdir - Milli Değerlerimiz Hakkında - Milli Değer Nedir



Milli Değerlerimiz Nelerdir - Milli Değerlerimiz Hakkında - Milli Değer Nedir
Milli Değerlerimiz Nelerdir - Milli Değerlerimiz Hakkında - Milli Değer Nedir

Milletlerin, tarih boyunca geçirdikleri pek çok sarsıntılı anlardan bile hiç elden bırakmadıkları bir takım değerleri vardır Bu değerler, fert fert olduğu kadar toplumun bütün katlarında da aynı şevk ve heyecan kaynağı olur Çünkü bu değerler o milleti meydana getiren bütün kişilerin ve zümrelerin ortak var oluş kaynakları, var oluş sebepleridir Devletler, başka devlet ve milletlerle olan münasebetlerine hep bu millî değerleri açısından bakmak zorundadırlar Yeni ortaya çıkan durumları da milletler ve millî değerler çerçevesinde değerlendirip yollarını ona göre çizmek durumundadırlar Bu millî değerlerin bir kısmı ortaktır Yani diğer milletler ve devletler de aynı değerlere sahip olmak arzusu besleyebilirler O değerlerin yanında bir takım millîlik vasfı taşıyan pek çok özel değerler vardır Türk milleti olarak bizim millî değerlerimiz, vatan sevgisi, bayrak, millî marş, istiklal, dinî inançlarımız, gelenek ve göreneklerimiz, yakın tarihimizde geçirmiş olduğumuz mücadeleler, devlet ve millet büyüklerimiz, tarihî kişiliklerimiz vb sayılabilirBu eserde bizim üzerinde durmak istediğimiz millî değerler; İstiklâl Marşı’dır Ne zaman bir bayram yapsak, ne zaman bir millî heyecan duysak hemen İstiklâl Marşı söyleriz onu söylerken de tüylerimiz diken diken olur Yapılan milletler arası karşılaşmalarda, sporcularımız birincilik kürsüsüne çıktıklarında İstiklâl Marşı’nın söylenişinin ne kadar gurur verdiğini hepiniz bilirsiniz İstiklâl Marşı bizim millî gururumuzdurİstiklâl Marşı’nı incelerken, onun yazılmasına vesile olan olayları, Türk milletinin gösterdiği kahramanlık ve azmi, millî birliği, dayanışmayı; onu yazan ve yazdıran manevî gücü, millî ruhu da açıklamak durumundayız Çünkü İstiklal Marşı’nın anlaşılması bunların da anlaşılmasına bağlıdır

Milli ve Manevi Değerlerimize Sahip Çıkalım
Bir medeniyetin oluşumunda maddi unsurlar kadar milli ve manevi değerlerde önemlidir Medeniyetleri oluşturan insandır İnsan ise hem maddi hem manevi özellikleri olan bir varlıktır Bedeni özelliklerinin yanı sıra manevi özellikleri de insanı insan yapan özelliklerdir Maddeye önem verip maneviyatını unutan bir insan yaşam bulduğu bu dünyada mutlu bir hayat sürmesi mümkün değilse, maddi değerlere önem verilip manevi değerler unutulduğu müddetçe bir medeniyetin uzun sürmesi de aynı şekilde mümkün değildir
Günümüzde bir yandan şiddet ve terör olayları, hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk olayları dünyada yaşayan bütün insanların maddi hayatını tehdit ederken, diğer yandan da maddiyata önem vermenin, inanç değerlerinin arka plana itilmesi gerekliliğini ortaya koymaya çalışan bilimsel izahı olmayan birçok yanlışlıklar ortaya sürülmektedir Bizleri kurtaracak pek çok model önümüze sürülmek istense de çağımızda ki bu problemlerle başa çıkabilmemizin yolu, milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmakla olacaktır Nitekim bugün birçok toplum kurtuluşu kendi milli ve manevi değerlerine geri dönmekle mümkün olacağını ifade eder hale gelmiştir
Bir milleti millet yapan temel değerlerin başında milli ve manevi değerler gelmektedir Vatan, bayrak, kültür, dil, marş vb gibi unsurlar milli değerlerimizi Din ise, manevi değerlerimizi ifade etmektedir Bugünkü konumuzda milli ve manevi değerlerimizin neler olduğunu ve hayatımızın neden vazgeçilmezlerinden olduğunu ifade etmeye çalışacağız
Vatan
Üzerinde yaşanılan ve kültürün oluşturulduğu topraklara vatan denilmektedir[1] Vatan sadece toprak parçası değildir Vatan üzerinde yaşayan insanlar için hürriyet demektir Esaret altında olmamak demektir Bu sebeple yaşadığımız bu topraklara bir toprak parçası olarak bakmamak gerekir Nitekim Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşında vatanımızın önemini şöyle ifade etmektedir
Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ
Vatanı sevmek, düşmanlara onu terk etmemek, kendisine gelecek her türlü zarara karşı gerekli tedbirleri almak ve gerektiği zaman onun için canını vermek kutsal bir vazifedir Türkiye’miz bizim için en vazgeçilmezlerdendir Atalarımız bu topraklar için kendilerine düşen bütün vazifeleri layıkıyla yerine getirmişler, bu topraklara namahrem elini değdirmektense ölmeyi şeref sayarak şehitliğe sevinçle uçmuşlardır Bugün, vatanımızı muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak için bize düşen vazifeleri en güzel şekilde yerine getirmeliyiz Ayrıca şu husus unutulmamalıdır ki, vatan sevgisi imandandır
Bayrak
Bir milletin, belli bir topluluğun veya bir kuruluşun simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimle özelleştirilmiş, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş, olarak tarif edilen bayrak, sadece kumaştan ibaret değildir Bayrağa değer veren bir milletin kendisidir Arif Nihat Asya Bayrak şiirinde bu hususu ne güzel ifade etmiştir
Ey, mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü!
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder
Gölgende bana da, bana da yer ver !
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar
Yurda ay yıldızın ışığı yeter
Şanlı bayrağımız al kırmızısını, Yüce Şehitlerimizin kanından ay yıldızını ise, şehitlerimizin tertemiz kanına yansımasından almıştır Bayrağımız her birimizin sevdasıdır Milletimizin temel nişanesidir Her nerde görülürse Şanlı tarihimizi hatırlar ve Yüce Milletimizin varlığını yanımızda hissederiz
Kültür
Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları oluşturmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütününe denir[2] Kültür, toplumların oluşturduğu bütün güzellikleri ifade eden bir kavramdır Şiir, hikaye, müzik, vb gibi sözlü veya yazılı edebiyatın ürünü olan ve dili oluşturan bütün eserler, bayramlar, seyirlik oyular, mimari, yeme-içme, giyim-kuşam ve halk oyunları hep kültürün birer parçasıdır
Bugün özellikle bozulmamasına yönelik en büyük gayreti kültürümüze göstermeliyiz Çünük bugün, kendi kültürümüzde olmayan birçok şey kendi kültürümüz gibi yansıtılmaktadır Düğünlerimizde, eğlencelerimizde, cenazelerimizde toplum yaşantımızın her kesiminde kendi özümüze ait şeylerin yavaş yavaş yıpratılarak hayatımızdan çıkarılmaya çalışıldığına şahit olmaktayız Mesela yılbaşı eğlenceleri tamamen kendi kültürümüzün mahsulü değildir Bu tür eğlencelerde hem bedenimizi yıpratan hem de toplumsal bütünlüğümüzü bozan alkollü içecekler çokça alınmakta, harcamalar israf boyutunu aşmakta ve kumar gibi aramıza düşmanlık sokan oyunlar oynanmaktadır Oysaki bu gibi şeyler kültürel mirasımıza ve dini inançlarımıza tamamen ters şeylerdir Bu sebeple dinimizle bir bütün olarak birleşmiş kültürümüze sokulacak her türlü yanlışlıklar, toplumumuzdaki birlik ve beraberliği sekteye uğratacaktır
Dil
Bizi birbirimize bağlayan aramızdaki iletişimi sağlayan büyük nimetlerden biride “dil” dir Görünüş itibariyle küçük bir et parçası olan dil, yaptığı işler bakımından büyük bir vasıtadır İyi veya kötü düşünceler dil ile açıklanır Sevgiler ve nefretler dil ile ifade edilir
Yüce Kitabımızda dilimizi kötü sözlerden korumamız istenmekte, gerçek kurtuluşa erenlerin özelliklerinden biri de dillerini kötü şeylerden koruyanlar olduğu[3] ifade edilmektedir Sevgili Peygamberimiz de bir hadisinde müminlerin özelliğinden bahsederken sözü güzel söyleyenler olduğunu bildirmiştir Konumuzla ilgili hadis şöyledir
« لَيْس المُؤْمِنُ بالطَّعَّانِ ، وَلا اللَّعَّانِ ، وَلا الْفَاحِشِ ، وَلا الْبَذِيء »
“Mümin, insanları lanetlemeyen, kötü söz ve çirkin davranışlar sergilemeyen kimsedir”[4]
İnsan olarak bize yakışan konuştuğumuz zaman incitmeden, kötü kelimeler kullanmadan ve kendi dilimizin güzelliklerini kullanarak hoş söz söylemek olmaktır
Bizim en büyük zenginliklerimizden biri Türkçemizdir Bugün üzülerek görmekteyiz ki, güzel dilimiz Türkçe yerine yabancı kelimelerin kullanımı çokça fazlalaşmıştır İletişimimizi sağlayan dil artık insanlar arasındaki iletişimi tam anlamıyla sağlayamaz hale gelmiştir Kuşaklar arasında dile bağlı çatışmalar olduğunu görmekteyiz Bu sebeple bizlere düşen büyük görevler vardır Öncelikle kendimiz güzel dilimiz Türkçeyi tam anlamıyla öğrenmeli, öğrendiğimizi hayata tatbik ederek örnek bir hayat sürmeli ve kendi öz dilimizi gelecek nesillerimize aktarmalıyız
İstiklal Marşı
Her milletin kendine özgü bir marşı vardır Bizim marşımız İstiklal Marşı ise, toplumsal birlikteliğimizden, düşmana esir olmamayı şeref saymaktan, bu vatan uğruna can vermekten, cennet vatanı kimselere bırakmamayı ahdetmekten ortaya çıkmıştır Marşımız Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınsa da aslında İstiklal Marşı, her birimizin yüreğindeki sevdanın dışa yansımasıdır Her bir kıtası ayrı bir heyecanın ifadesidir Nitekim her zaman dile getirdiğimiz ilk iki kıta hepimizin zihinlerine kazınmıştır
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal
Aile
Yüce Rabbimiz yaşadığımız bu alemi ve içinde var etmiş olduğu her şeyi insan için, onun mutlu ve huzurlu olması için yaratmıştır İnsanın en mutlu ve en huzurlu olduğu yer ise ailesinin yanıdır Aile hayatı sayesinde insan mutluluğa sükûnete erer Bu hususu Yüce Rabbimiz bizlere şöyle bildirmektedir
وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجاً لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır”[5]
Aile bir toplumun en küçük birimi ve temel taşıdır İnsanların meydana gelişi, olgunlaşması ve sağlıklı nesillerin oluşması aile müessesesi ile mümkündür Sağlıklı ve sağlam bir toplumun oluşması için birbirlerini seven, yardımlaşma ve dayanışma ruhu içerisinde kederleri ve sevinçleri paylaşan aile yapısına ihtiyaç vardır Aileler ne kadar mutlu ve huzurlu olursa, toplumda o kadar güçlü ve kuvvetli olur Bu sebeple toplumumuzun en önemli yapı taşlarından biri olan aile hayatının korunması hepimize üşen bir vazifedir
Din
Bizi birbirimize bağlayan manevi unsur Yüce Dinimiz İslam’dır İslam dini inananları kardeş olarak tanımlar Kuran-ı Kerimde إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ “Muhakkak ki, inananlar kardeştir”[6] buyrularak bu hususa işaret edilmektedir
İslam Dinini üç ana unsuru vardır: İman, ibadet ve ahlak İman altı iman esasından teşkil etmekte, ibadetler ve ahlak, Yüce Rabbimizin emri ve Peygamber Efendimizin hayatında şekillendirdiği unsurlardır Dinin aslî unsurlarından olan iman bir bakıma dinin Tanrı’yı tanıma ve bilme (marifetullah) boyutu, ibadetler Tanrı'ya itaat boyutunu ve ahlâk ise Tanrı’yı sevme (mâhabbetullah) boyutunu teşkil eder İmanın akıl ve bilgi, ibadetlerin inanç ve kanaat, ahlâkın ise gönül ve duygu kaynaklı olması her birinin mahiyeti gereğidir[7]
İslam Dininin temel kaynağı Kuran-ı Kerimdir Kutsal Kitabımız bizleri yanlışla doğruyu birbirinden ayırt etmeye yönelten bir kitaptır Dünya ve ahiret hayatımızın mutluluğu açısından bizlere bir hidayet rehberidir Kuran-ı Kerimde bizlere bu husus şöyle hatırlatılmaktadır
ذَلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِّلْمُتَّقِينَ
“Bu, (Kuran) kendisinde şüphe olmayan kitaptır Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir” [8]
İslam Dininin ikinci kaynağı ise, Sevgili Peygamberimizin sünnetidir İslam Dininde, Kur’an-ı Kerim’den sonra bilgi ve uygulama açısından en büyük kaynak, Hz Peygamberin Sünneti kabul edilmiştir Kur’an-ı Kerim’de tafsilatlı bir şekilde yer almayan emirlerin ve yasakların uygulama sahasına çıkması hep Sünnetle olmuştur Bir beşer olarak günlük yaşantımız nasıl şekillenmeli, insanca yaşam nasıl olmalı, dünya ve ahiret huzurunu nasıl elde edebiliriz? sorularının en güzel cevabını, Sevgili Peygamberimizin Sünnetinde buluyoruz Ailevi ilişkilerde mutluluğun anahtarı Hz Peygamberin Sünnetinde saklıdır Hz Peygamberimizin Sünneti, Kur’an-ı Kerim’in en büyük tefsiridir Bu sebeple, Sünnete tabi olmak, Kur’an’a tabi olmak anlamına gelmektedir Kuran-ı kerimde bu hususa şeyle işaret edilmektedir
قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“(Ey Muhammed) De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir”[9] Bu iki temel kaynaktan hareketle kıyas ve icma olmak üzere iki temel kaynağın yanı sıra, daha birçok kaynak geliştirilmiştir
Şanlı Ecdadımız, İslam dinini benimsemiş, tarihten getirmiş olduğu kültürle özümsemiş, mimaride, sanatta ve daha birçok alanda eserler ortaya çıkarmıştır
Sonuç itibariyle; Milli ve manevi değerler et ve tırnak gibi bir bütünün iki parçasıdır Biri diğerinden daha az önemli değildir Müslüman-Türk milleti olarak bizler, hür yaşamış, vatanını hiçbir düşmana terk etmemiş ve bu uğurda ölmeyi kendine şeref saymış, bayrağını gönderden indirmemiş, kendi kültürünü bütün dünyaya bildirmiş ve kendi kültürünü birçok medeniyete aktarmış, aile hayatını en sağlam temellere dayandırmış ve dini birikimlerini terk etmemiş bir millettir İnsan, hayatından bir değer kaybolduğu zaman onun yerini dolduracak mutlaka bir şeyler bulmaya meyillidir Bu sebeple milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmalı, tarihten getirdiğimiz güzelliklerimizi benimseyip hayatımıza adapte ettikten sonra bu hususlardan her birini çocuklarımıza aktarmalıyız Unutmayalım ki, gelecek çocuklarımızın ellerinde şekillenecektir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.