Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
boşanmalarda, çocuk, hakkımız, hakları, kadın, mağdur, olucak, yasası

Bizim Hakkımız Ne Olucak? Boşanmalarda Mağdur Kadın Ve Çocuk Hakları Yasası

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bizim Hakkımız Ne Olucak? Boşanmalarda Mağdur Kadın Ve Çocuk Hakları Yasası



Bizim Hakkımız Ne Olucak? Boşanmalarda Mağdur Kadın Ve Çocuk Hakları Yasası
Bizim Hakkımız Ne Olucak? Boşanmalarda Mağdur Kadın Ve Çocuk Hakları Yasası

2eş mademki herşeye ortakzamanında dişiyle tırnağıyla yapılmış herşeyimiz 2ci evlilikte hatunun bu nasıl bir sistemki çocukların hakkını savunmuyor benimle eşit haklara sahip nasıl oluyor bunu anlamıyorum zaten o gelene kadar her şey edinilmiş bir imza hoop birden ev sahibi mal sahibi mülk sahibi olunuyorbiz uğraşalım didinelim yemeyelim içmeyelim gece gündüz çalışalım kendi çocuklarımıza bir şeyler bırakmak için hepsi bir yabancıya gitsinadalete güveniyoruz ama biz mağdur çocuklar için yeni bir düzenleme yapılmasını istiyorum hiç bir şey bu kadar kolay değil 2nci kadınların da bunu bilebile adamları kandırıp çoluk çocuğun haklarını böyle kolay yemesinler bana destek olmanızı rica ediyorum teşekkürler şimiden

Alıntı Yaparak Cevapla

Bizim Hakkımız Ne Olucak? Boşanmalarda Mağdur Kadın Ve Çocuk Hakları Yasası

Eski 09-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bizim Hakkımız Ne Olucak? Boşanmalarda Mağdur Kadın Ve Çocuk Hakları Yasası



Mallarda tasarruf yetkisi

Madde 199 sırf kadına nafaka veya tazminat ödememek için mevcut mallarını başkalarına devretme yoluna giden boşanmaya kararlı kocalara karşı bir önlem getirmektedir Bu maddeye göre eşlerden birinin tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına karar verme yetkisi hakimdedir Hakim ayrıca taşınmaz mallarla ilgili olarak tasarruf yetkisinin kısıtlanmasına kendiliğinden de karar verebiliyor Böylece başkalarının üstüne ev yaparak başkalarına devrederek eşlerin birbirlerinden mal kaçırmaları engellenmiş oluyor

MAL REJİMİ / NAFAKA / MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT

Mal Rejimi Mal rejimi evlilik süresince malların nasıl tasarruf edileceğini (idare harcama) ve boşanma veya ayrılık durumunda bu malların eşler arasında nasıl paylaşılacağını düzenler

Yasal Mal Rejimi: Yasal mal rejimi kendiliğinden ve genel olarak geçerli olan mal rejimidir Yeni Medeni Kanun’un 1 Ocak 2002’de yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yasal mal rejimi Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi olmuştur

YENİ MEDENİ KANUNA GÖRE MAL REJİMLERİ

Yeni Medeni Kanunda dört çeşit mal rejimi vardır a) Edinilmiş mallara katılma b) Mal ayrılığı c) Paylaşmalı mal ayrılığı d) Mal ortaklığı Başka bir mal rejimi seçilmediği takdirde edinilmiş mallara katılma rejimi kendiliğinden geçerlidir Diğerleri seçimlik rejimdir

Mal ayrılığı paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimleri tarafların noterde yapacakları bir “Mal Rejimi Sözleşmesi” ile seçilebilir ve ortaklığa girecek mallar burada belirlenir Ayrıca taraflar evlenme başvurusu sırasında da hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak bildirebilirler (madde 205) Bu gibi bir durumda evlenme başvurusu yaparken kadının neye imza attığını iyi bilmesi çok önemlidir

Edinilmiş mallara katılma rejimi kendiliğinden geçerli mal rejimi olduğu için evlilik sırasında herhangi bir sözleşme yapmaya gerek olmaksızın bütün evlilikler için geçerlidir; diğer üç seçenek ile yasaya girmiş olan mal rejimleri ise eşlerin evllik sırasında veya sonradan seçimi üzerine uygulanabilmektedir

Edinilmiş mallara katılma rejiminde iki çeşit mal vardır 1 Edinilmiş mallar
2 Kişisel mallar

Kişisel mallar bölüşülmeyecek sadece evliliğin başından beri edinilmiş olan mallar boşanma veya ölüm durumunda eşler arasında eşit olarak bölüşülecektir Eşler bir sözleşmeyle kişisel mallar listesine ekler yapabilirler Eşlerden biri mal devrederek hediye verip bağış yaparak diğer eşin payını azaltmaya çalışmışsa bile yargıç paylaştırma yaparken bu malları hesaba katar Ölüm halinde ise sağ kalan eş önce evlilik sırasında edinilen malların payına düşen yarısını alacak miras kalan yarım paydan ise diğer mirasçılarla birlikte payına düşeni alacaktır Ayrıca sağ kalan eş istediği taktirde evlilik sırasında oturduğu ev ve kullandığı eşyanın mülkiyetinin kendisine verilmesini isteme hakkına sahiptir

Bölüşüme girmeyecek olan kişisel mallar:

Evlilik öncesinde edinilmiş mallar
Miras payları
Hibe yoluyla elde edilen şeyler
Manevi tazminat alacakları
Eşlerden birisinin sadece kişisel kullanımına yarayan eşya (giysi spor aletleri vs)
Bölüşüme girecek edinilmiş mallar:

Çalışarak emek vererek elde edilen gelirler
Sosyal yardım kuruluşlarından edinilen gelirler
Ödenen tazminatlar
Kişisel malların gelirleri (örneğin miras yoluyla kalmış evin kira geliri)
Edinilmiş malların yerine geçen değerler (örneğin bir evin satılması yoluyla elde edilmiş gelir ya da sigorta parası)
Mal ayrılığı rejiminde her bir eş yasal sınırlar içerisinde kendi mal varlığı üzerinde yönetim yararlanma ve tasarruf haklarını korur Bu kural ilk bakışta kulağa hoş gelebilir çünkü bu durumda herkes neye sahip ise onun sahibi olmaya devam eder Ama bu durum çoğunlukla kadınların aleyhine işlemektedir Zira kadınlar para mal mülk vb – kendilerine ait olsa bile – erkeklerin üzerine kaydetmeye ses çıkarmamakta çoğunlukla da buna zorlanmaktadırlar Bu da kadının boşanması durumunda yoksullaşmasına veya bu yoksulluğu yaşamamak için evde şiddete boyun eğmesine neden olmaktadır

Ayrıca kadın ev dışında çalışmadığı takdirde—ki kadınların büyük çoğunluğu evlenmeden önce dışarıda bir işleri olsa bile evlendikten sonra işlerinden ayrılıp bütün vakitlerini evlerine çocuk ve kocalarının bakımına temizliğine ve beslenmelerine ayırmaktadırlar— erkek dışarıda çalışıp para kazandığı için alınan her şey erkeğin üzerine kaydedilmektedir Kadının evdeki çalışmasının parasal bir karşılığı olmadığı için bu durum kadının boşanma durumunda hiç bir şeye sahip olmadan ömür boyu bedavaya çalışmış olması ayrıca Türkiye koşullarında hiçbir sosyal güvencesi kalmaması anl***** gelir

Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi tarafların isteği üzerine kurulması gereken seçimlik bir mal rejimidir Buna göre ayrılık veya ölüm halinde eşler arasında eşit olarak paylaştırılacak mallar şunlardır: rejimin kurulmasından sonra edinilen ailenin ortak olarak kullandığı ve yararlandığı mallar ile ailenin geleceğini güvence altına almaya yönelik yatırımlar

İlk bakışta adil gibi görünen bu rejim istismara açıktır Nelerin ailenin ortak kullanımına nelerin de işyeri veya ticari kullanıma ait olduğu belirsizdir Ayrıca yukarıdaki önemli notta belirtilen hususlardan “Paylaştırmada işletmelerin ekonomik bütünlüğü gözetilir” maddesi burada da geçerlidir Örneğin eşinden mal kaçırmak isteyen bir koca ortak konut dışında evler alarak boşanma durumunda bu evlerin ticari amaçlı olduğunu söyleyerek paylaşıma dahil edilmemesini isteyebilir Aynı şekilde tarımla uğraşan bir koca traktörünün paylaşım dışı tutulmasını isteyebilir Böyle durumlarda bir malın kendisine ait olduğunu iddia eden taraf bunu kanıtlamak zorundadır

Mal ortaklığı rejiminin kabul edilmesi halinde eşler kişisel sayılan mallar dışında kalan ve mal ortaklığına giren mallara ve gelirlere ortaklaşa sahip olurlar ve hiçbiri hissesine bağımsız olarak tasarruf edemez (harcama yapamaz) Eşlerin kişisel mallarının gelirleri de genel mal ortaklığı rejimine dahildir

Eşlerden birinin:

kendi payına ait malvarlığı borca batmış veya haczedilmişse
Diğer eşe ait malvarlığını tehlikeye atmışsa
Evlilik birliğine ait mallar üzerinde bir tasarruf işlemi yapması haksız bir sebeple engelleniyorsa
Diğerine malvarlığı geliri borçları veya ortaklık malları hakkında bilgi vermiyorsa
Ayırt etme gücü sürekli yoksa O zaman diğer eş mal ayrılığı rejimine geçilmesini isteyebilir Eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesi yetkili olur

YÜRÜRLÜK YASASININ 10 MADDESİ

Eski Medeni Kanun’da kendiliğinden geçerli olan rejim mal ayrılığıydı Malları tapunun ve belgenin kimin üzerine olduğuna göre ayıran bu rejim (Türkiye’de tapuların sadece %8’inin kadınların üzerine olduğu göz önüne alındığında) boşanma veya ölüm durumunda kadının aleyhine işliyordu Kadın hareketi yıllarca daha eşitlikçi bir mal paylaşımını öngören ve böylelikle eşlerin evlilik birliğine kattıkları emeği de göz önüne alan “edinilmiş mallara katılma” rejiminin kendiliğinden geçerli rejim olması için çaba harcadı

1 Ocak 2002’de yürürlüğe giren yeni Medeni Kanun ile kadın hareketi çabalarının meyvelerini toplamaya başladı Edinilmiş mallara katılma rejimi kendiliğinden geçerli rejim oldu Ancak Meclis’te son dakikada yapılan bir hamleyle yasa bir darbe aldı Mal rejiminin uygulanmasına ilişkin YÜRÜRLÜK YASASI’nın 10 maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi 1 Ocak 2002’den itibaren geçerli sayılıyor ve bu tarihten sonra edinilen malları kapsıyor

Bu tarihten önce evlenmiş eşler yasayı evliliklerinin başından itibaren geçerli kılmak için birlikte notere gidip bu rejime geçmek istediklerini belirten bir sözleşme yapmak zorundalar Ve böyle bir sözleşme yapmak için sadece 31 Aralık 2002’ye kadar süreleri var Kadın hareketi maddenin bu şekilde geçmemesi için çok çaba sarfetti ancak Meclis’in kararlı direnişini aşamadı

SONUÇ:

EVLİLİK İÇİNDE 1 OCAK 2002’DEN SONRA EDİNİLEN MALLAR EŞİT PAYLAŞIMA TABİ EVLİLİĞİN BU TARİHTEN ÖNCEKİ BÖLÜMÜNDE EDİNİLMİŞ MALLAR İSE:
31 ARALIK 2002’YE KADAR SÖZLEŞME YAPILIRSA YENİ REJİME YANİ EŞİT PAYLAŞIMA TABİ
SÖZLEŞME YAPILMAZSA ESKİ REJİME TABİ Oysa kadın hareketinin önerdiği ve desteklediği gibi yeni mal rejimi EVLİLİK TARİHİNDEN İTİBAREN geçerli olsaydı ne böyle bir eşitsizlik ne de böyle bir kargaşa söz konusu olacaktı
Nafaka : Boşanma durumunda genel olarak kadının mağduriyetini hafifleteceği varsayılan maddi karşılıklardan en çok bilinen ve uygulananı nafaka

Boşanma davası devam ederken mağdur olan kadın ve varsa çocukların geçimini sağlamak üzere hakim talebe bağlı olmaksızın tedbir nafakasına karar verir Tedbir nafakası dava tarihinden itibaren bağlanıp dava sonuçlanana kadar devam eden bir nafakadır (madde 169)

Tedbir nafakasının dava sonrasında yoksulluk nafakasına dönüşmesi talep edilebilir Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan eş kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer eşten mali gücü oranında süresiz nafaka isteyebilir (madde 175) Buna yoksulluk nafakası diyoruz Ancak eski Medeni Kanun’a göre erkeğin kadından yoksulluk nafakası talep edebilmesi için kadının refah içinde olması gerekirken bu madde “eşitlik” adına kaldırılmıştır Yoksulluk nafakasının istenirse her ay değil toptan ödenmesine de karar verilebilir (madde 176)

Velayet kendisine verilmemiş olan taraf mali gücü oranında çocuğun geçim ve eğitim-öğrenim masraflarına katılmakla yükümlüdür Çocuk lehine bağlanan bu nafakaya da iştirak nafakası adı verilir

Ayrıca az bilinen bir uygulama daha vardır Medeni Kanun’un 364 maddesine göre “Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan annesine babasına çocuklarına ve kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür” Zor durumda olan boşanma nedeniyle ailesinin sırt çevirdiği bir kadın bu maddeyi kullanarak aile veya kardeşlerinden nafaka talep edebilir

Maddi-manevi tazminat (madde 174): Maddi tazminat talep edebilmek için “mevcut veya beklenen bir yararın boşanma nedeniyle zedelenmiş olması” gerekmektedir Manevi tazminat talep edebilmek için ise boşanmaya yol açan olaylar nedeniyle “kişilik haklarının saldırıya uğramış olması” gerekiyor Yani dayak kötü muamele hakaret istek dışı cinsel ilişkiye zorlama tecavüz zina itibarın zedelenmesi sosyal çevrede yaşayamaz duruma gelmek vb koşullarda manevi tazminat talep etmek mümkün

Alıntı Yaparak Cevapla

Bizim Hakkımız Ne Olucak? Boşanmalarda Mağdur Kadın Ve Çocuk Hakları Yasası

Eski 09-11-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bizim Hakkımız Ne Olucak? Boşanmalarda Mağdur Kadın Ve Çocuk Hakları Yasası



Türk Ceza Kanunu Kadınlara Neler Getiriyor?

KaDıN HaKLaRı
Sevgili Kadınlar

Bildiğiniz gibi ceza yasaları bir toplumun huzur içinde ve bir diğerinin haklarına saygı du***** yaşaması için kurallar getirirler Yasaların içinde suç sayılan davranışların tanımı ve suç sayılan eylemi gerçekleştiren kişilere verilmesi gereken cezalar yer alır Yasaları bilmek esas olarak haklarımızı bilmek demektir Çünkü tüm yasalar devletle toplum ya da bireyler arasında yapılmış sözleşmelerdir Devlet yasa eli ile hem kendisini hem de yurttaşlarını korur Bizler de TC yurttaşları olarak bu korumadan eşit olarak yararlanma hakkına sahibiz Kadınlar olarak bizi koruyan yasalara Cumhuriyet Devrimimizle sahip olduk Cumhuriyet’in temelinde harcı bulunan kadınlar 1926 tarihinde yani cumhuriyetimizin ilanından üç yıl sonra Medeni Yasa’ya TCK’ya ve yurttaşlık haklarımızı koruyan diğer yasalara sahip oldular 1926’lı yıllarda kabul edilen yasalar bizi ümmet olmaktan ulus olmaya kul olmaktan yurttaş olmaya taşıyordu Bu değerli kazanım doğal olarak yılların ilerlemesi ile daha ileri ve daha çağdaş olana doğru evrilecekti Bu gerçeği görebilmek için anneannelerimiz annelerimiz biz ve kızlarımız arasındaki anlayış ve kavrayış farklarını anımsamak yeterlidir Tüm insan hakları gibi kadın hakları da bilimin aydınlığı arttıkça yeni bir ışığa doğru adım atıyor Tüm insanlığa olduğu gibi toplumumuza ve bizlere adalet ve eşitlik fikri yol gösteriyor

İşte bu nedenledir ki ilerleyen süreç var olan yasalarımızda kadını erkeğin gerisinde ve onun hizmetinde gören anlayışların yanlış olduğunu kadınların da erkekler gibi tüm yurttaşlık haklarından eşit yararlanmaları gerektiğini bize kavrattı 4320 Sayılı Ailenin Korunması Yasası Medeni Yasa İş Yasası Anayasa ve ardından Yeni Türk Ceza Yasası bu anlayışların ve kadınların kendi hakları için verdikleri etkin mücadelenin bir ürünü oldu

Yeni TCK’da Tüm Kadınların Emeği Var

2004 yılında ise yepyeni bir TCK’ya sahip olduk Kadın kuruluşları baroların sendikaların kadın hakları kurulları hatta tek tek kadınlar bu yasanın toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde yapılabilmesi için yoğun emek harcadılar Bir devlet kuruluşu olan Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü siyasi partilerin kadın milletvekilleri ve kadın emeğine saygı duyan diğer Adalet Komisyonu üyeleri bilim adamları elbirliği ile bu yasada kadının insan haklarının bir üstün değer olarak tanınıp korunması için çalıştılar

Pek çok kadın arkadaşımız da yasalardaki koruyucuların yeterli olmamasının acılarını bizzat yaşa***** yaşadıklarını bizlerle paylaşarak sorunun görünür ve bilinir kılınmasını sağladılar Onlar evlerinde iş yerlerinde alanlarda meclis salonlarında basın yayın organlarında insan haklarına dayalı bir ceza yasası için seslerini yükselttiler Böylece kimimiz acılarımızla kimimiz okuyup yazdıklarımız ve yaşadıklarımızla sorunun çözümüne katkı sunmaya çabaladık

TCK’daki Kazanımlar

Örgütlü Önderlik ve

Örgütler Arası Birlik Deneyiminin

Başarısıdır

Son üç yılda güçlerini TCK Kadın Platformu adı altında birleştiren Kadınlar “Kadın Bakış Açısından TCK Reformu” kampanyası ile birlikte ve kararlılıkla bu çalışmanın ürününü elde ettiler

Yeni Türk Ceza Yasası kadınları ilgilendiren hükümler yönünden önemli ölçüde kazanımların bulunduğu bir yasa metnine dönüştü Elbette eksik ve yetersiz olan hükümler de var Ancak kadınlar deneyerek biliyorlar ki çok azdan olur Üstelik bu sefer çok olanı elde ettik Geride azı kaldı Yürümeye devam edeceğiz

Ankara TCK Kadın Platformu

Alıntı Yaparak Cevapla

Bizim Hakkımız Ne Olucak? Boşanmalarda Mağdur Kadın Ve Çocuk Hakları Yasası

Eski 09-11-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bizim Hakkımız Ne Olucak? Boşanmalarda Mağdur Kadın Ve Çocuk Hakları Yasası



1 SORU: YENİ TCK’NIN ‘KADIN’A TEMEL YAKLAŞIMI NEDİR?

YANIT: Yürürlükten kalkmış olan TCK; kadının vücut bütünlüğüne yönelik tecavüz ve taciz gibi cinsel şiddet içeren suçları birey - insan olarak kadına yöneltilmiş eylemler olarak değerlendirmiyordu Cinsel şiddet içeren suçların öncelikle toplumun genel ahlak ve adabını rencide ettiğini kabul ediyordu Bu nedenle de bu tür suçları ‘Topluma Karşı Suçlar’ başlığı altında ele alıyordu Yeni TCK bu yaklaşımı reddederek cinsel suçlarda korunması gereken değerin toplumsal ahlak gelenek ve göreneklerden önce öncelikle bir insan olarak kadının kendisi ve onun vücut bütünlüğü olduğunu kabul etmiştir Bu nedenle anılan suçlar Yeni TCK’de ‘Kişilere Karşı Suçlar’ ana başlığı altına alınmış bulunuyor Bu suç grubu yasada “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” alt başlığı ile yer alıyor (TCK:102-105)

2 SORU: “CİNSEL DOKUNULMAZLIK TCK’DE NASIL KORUNMAKTADIR?

YANIT: Yeni TCK “Cinsel Dokunulmazlığı” kişilerin vücudu üzerinde rızaları dışında cinsel davranışlarda bulunularak beden bütünlüklerinin ihlali olarak tanımlamaktadır “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” TCK’nın 102103104 ve 105 maddelerinde yer almıştır

Yeni TCK’nın ‘bireyin vücut bütünlüğünü koruma’ amacını birinci sıraya almış olması nedeni ile eski yasamızda “ırza tecavüz ve ırza tasaddi” olarak anılan eylemler yukarıdaki maddelerde ‘cinsel saldırı’ olarak ifade edilmekte ve cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişi cezalandırılmaktadır

Cinsel saldırı suçlarının oluşabilmesi için aranan önemli koşul bu suçu oluşturan eylemlerin mağdurların isteği dışında ve zorla ya da aldatma ile gerçekleştirilmiş olmasıdır (TCK:102-103)

Yasamız cinsel saldırıyı; “Cinsel arzuları tatmin amacına yönelik fakat cinsel ilişkiye varmayan davranışlarla bir kişinin vücut dokunulmazlığını ihlal etme” olarak tanımlamaktadır Bu eylemin şehevi arzularla yapılmış olması yeterlidir Bu suçun oluşması için şehevi arzuların fiilen tatmini aranmaz Bu tür eylemleri yapanlar mağdurların şikayeti üzerine hapis cezası alırlar (TCK:102/1)

3 SORU: NİTELİKLİ CİNSEL SALDIRI NE DEMEKTİR?

YANIT: Yukarıda tanımladığımız cinsel saldırı fiili; “Mağdurun vücuduna organ ya da başka bir cismin sokulması yolu ile işlenirse” suçun nitelikli halinin oluştuğu kabul edilir Burada dikkat çekici olan nokta nitelikli cinsel saldırı suçunun kabulü için yalnızca cinsel ilişkinin gerçekleşmesinin aranmamasıdır Vücuda vajinal anal ya da oral yoldan herhangi bir cismin ithali de bu suçu oluştur Ayrıca bu suçun oluşması için beden bütünlüğüne yapılan saldırının cinsel arzuların tatmini amacı taşıması şart olarak kabul edilmez Bu suçlarda eylemci hapis cezasına mahkum olabilir (TCK:102/2)

4 SORU: CİNSEL SALDIRI SUÇLARININ EYLEMCİLERİ HANGİ HALLERDE DAHA AĞIR CEZALAR ALIRLAR?

YANIT: Cinsel saldırı fiilleri; Beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak kişiye karşı Kamu görevi ya da hizmet ilişkisinin sağladığı gücü kötüye kullanarak 3 derece dahil kan ve kayın hısımlığı ilişkisi olan kişiye karşı Silahla veya birden çok kişi tarafından birlikte işlenirse eylemciye verilecek ceza yarı oranında artırılır

5 SORU: CİNSEL SALDIRI SONUCU YARALANMA PSİKOLOJİK YA DA FİZİKSEL BAŞKACA ZARARLAR DA VARSA BU CEZA MİKTARINI ETKİLER Mİ?
YANIT: Cinsel saldırı sırasında direncin kırılmasına neden olacak cebir kullanılmışsa bu şiddet eylemi nedeni ile ayrıca ceza verilir İşlenen suç nedeni ile mağdurun beden ya da ruh sağlığının bozulması halinde eylemciye 10 yıldan az olmamak üzere ceza verilir

Cinsel saldırı nedeni ile mağdurun ölümü ya da bitkisel yaşama girmesi durumunda eylemci ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum olur

6 SORU: EVLİLİK İÇİ CİNSEL SALDIRI NE DEMEKTİR?

YANIT: TCK Cinsel saldırı eyleminin evlilik birliği içinde gerçekleşmesi halini şikayete bağlı bir suç olarak kabul etmiştir Hukuk sistemimize yeni girmiş olan bu suç türü yasamızın bireyi her koşulda şiddete karşı koruma kararlılığının bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor Yasaya hakim olan ‘Önce insan’ düşüncesi evlilik kurumunu koruduğumuz zannıyla kimse ile paylaşmadığımız “özel alanımız” diyerek içimize attığımız aile içinde yaşanan pek çok olumsuzluğun özünde aileyi içinden kemiren ve çürüten unsurlar olduğunu görmemize yardımcı oluyor Cinsel şiddet çoğu zaman evin içinden birinden hatta eşimizden gelebilir Evlilik birliği eşlerin birbirine dayak atmasına hakaret etmesine aşağılamasına aç susuz bırakmasına eve kapatılmasına nasıl izin vermiyorsa zorla cinsel birlikteliğe de izin vermez Evimiz içindeki bu şiddeti de yargı ile bölüşerek çözebiliriz Unutmayalım ki yasalar cezalandırmak yok etmek için değildir Önlemek düzeltmek onarmak gibi görevleri vardır Biz de evlilik birliğimizi onarmak istiyorsak yasaların bize verdiği hakları kullanmaktan çekinmemeliyiz (TCK:102/2)

Alıntı Yaparak Cevapla

Bizim Hakkımız Ne Olucak? Boşanmalarda Mağdur Kadın Ve Çocuk Hakları Yasası

Eski 09-11-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bizim Hakkımız Ne Olucak? Boşanmalarda Mağdur Kadın Ve Çocuk Hakları Yasası



7 SORU: CİNSEL TACİZ VE İŞ YERİNDE CİNSEL TACİZ NE DEMEKTİR?

YANIT: Cinsel taciz bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlali niteliği taşımayan cinsel davranışlarla gerçekleştirilir Yeni yasamıza göre bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında mağdurun şikayeti üzerine ceza verilmektedir Yeni yasa işyerinde cinsel taciz eylemini bu eylemin nitelikli hali olarak tanımlamıştır Yasamız çalışma yaşamı içinde bulunan bir kişinin işyerinde hiyerarşi ve hizmet ilişkisinin yarattığı güçten ya da aynı iş yerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanarak diğer çalışana cinsel tacizde bulunması halinde verilecek cezanın yarı oranında artırılmasını emretmektedir (TCK:105/2)

8 SORU: ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI NE DEMEKTİR?

YANIT: Yeni Türk Ceza Yasası’nda yetişkinlere yönelik olarak gerçekleşen cinsel amaçlı eylemler ‘Cinsel Saldırı Suçu’ olarak adlandırılırken çocuklarımıza yönelik cinsel amaçlı saldırılar “Cinsel İstismar” olarak adlandırılmaktadır İstismar ‘kötüye kullanma- iyi niyeti sömürme’ anlamına gelmektedir Aynı nitelikteki bu eylemin çocuklar yönünden farklı adlandırılmasının nedeni erişkin yönünden cinsel suçlardan söz edebilmek için ‘rızanın olmaması- zor unsurunun bulunması’ gerekirken çocuklara yönelik cinsel suçlarda çocukların rızasından söz etmenin olanaksız oluşudur Çocuklar kendilerine yönelik cinsel amaçlı saldırının ayırdında değildir Bu saldırının kendileri üzerinde yaratacağı olumsuzluk ve zararları bilmemektedirler Bu nedenle saldırı karşısında hareketsiz ve dirençsiz olmaları halinde dahi bu duruma rızaları dışında tahammül ettiklerini- boyun eğdiklerini kabul etmek gerekmektedir Çocuk Hakları Sözleşmesi onsekiz yaşına kadar herkesi çocuk saymaktadır (Madde:1) Aynı Sözleşme’nin 19 ve 34 maddelerinde ise çocuğa yönelik her türlü bedensel ve zihinsel saldırı; istismar ve suiistimal olarak değerlendirilmekte ve bu hallerde çocuğun korunması sorumluluğu devlete verilmektedir Bu nedenle TCK çocuklara yönelik cinsel saldırı eylemlerini ‘istismar’ olarak nitelemiştir Yasa’da çocukların durumu yaşlarına ve cinsel farkındalıklarına göre iki grupta ele alınmıştır Yasamız 103 maddesinde ‘cinsel istismar’ı şöyle tanımlamaktadır: “Cinsel istismar deyiminden; “Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış; diğer çocuklara karşı sadece cebir tehdit hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar” anlaşılır

Bu tanım Yasa’da yukarıda belirtilen ölçütten ayrı bir tanımın da yapıldığını göstermektedir Yasa Koyucu onbeş yaşın üzerindeki çocuklara yönelik eylemlerde onbeş yaş üstü çocukların uğradıkları saldırının hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğine sahip olmaları halinde eylemin rıza dışı ve iradeyi etkileyen bir nedenle gerçekleştirilmesi halini ‘istismar’ olarak kabul etmiştir

9 SORU: ÇOCUKLARA YÖNELİK NİTELİKLİ CİNSEL SALDIRI EYLEMLERİ HANGİLERİDİR VE NASIL CEZALANDIRILIR?

YANIT: Kız ve kadınlara yönelik cinsel saldırı suçlarında olduğu gibi çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarında da ‘Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumu’ nitelikli hal sayılmış ve bu tür fiillere daha ağır ceza verilmiştir (TCK:103/2)

Cinsel istismarın üstsoy ikinci veya üçüncü derecede kan veya kayın hısmı üvey baba evlat edinen vasi eğitici öğretici bakıcı sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi halinde de verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır (TCK:103/3)

Cinsel istismarın onbeş yaşını tamamlamamış ya da onbeş yaşından yukarı olsa da uğradığı saldırının anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda da ceza yarı oranında artırılacaktır (TCK:103/1)

Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması halinde ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanacaktır (TCK:103/5)

Suçun sonucunda mağdurun beden ve ruh sağlığının bozulması halinde onbeş yıldan az olmamak üzere ceza verilecektir (TCK:103/6)

Cinsel istismar eylemi nedeni ile suçun mağdurunun bitkisel yaşama girmesi veya ölümüne neden olunması durumunda eylemciye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilecektir (TCK:103/7)

10 SORU: 15 YAŞINI BİTİRMİŞ REŞİT OLMAYANLA ŞİDDET OLMADAN KURULAN CİNSEL İLİŞKİ SUÇ MUDUR?
YANIT: TCK’da bu başlık altında cezalandırılan 15-18 yaş arasındaki çocuklarla zor kullanmadan yani cebir tehdit ve hile olmaksızın cinsel ilişkide bulunan kişidir Zor unsurunun olmayışı ve çocuğun içinde bulunduğu yaş gereği cinsel farkındalık içinde bulunması nedeni ile bu tür fiillerin cezalandırılması şikayete bağlı kılınmıştır

Şayet eylemci çocuktan 5 yaş daha büyük ise zor kullanılmamış dahi olsa şikayet koşulu aranmaksızın cezası iki kat artırılacaktır (TCK:104)

Bu maddenin düzenlenmesi sırasında TCK Kadın Çalışma Grubu farklı bir önermede bulunarak 15-18 yaş arasındaki çocukların rızaları ile cinsel ilişkiye girmeleri halinde ceza verilmemesi gereğine dikkat çekti

SORUN: 15-18 yaş arası Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre bireylerin çocuk sayıldıkları yaşlardır Ancak özellikle coğrafi ya da biyolojik nedenlerle çocuklar daha erken yaşlarda cinsel yetişkinliğe ulaşabilirler Bu durumda 15-18 yaş arasındaki çocukların zora dayalı olmayan ve ortak iradeleri ile oluşan cinsel birlikteliği bir cinsel istismar ya da cinsel saldırı olarak değerlendirmek cezaevlerini bu çocuklarla doldurmak anlamına gelecekti Bu nedenle önümüzdeki süreç içinde bu sorun yeni bir uğraş alanı olarak önümüzde durmaktadır

11 SORU: YENİ TCK SUÇLULARI CEZALANDIRIRKEN MAĞDURUN KIZ YA DA KADIN OLMASINI FARKLI DEĞERLENDİRİYOR MU?

YANIT: Yeni yasal düzenlemeyle cinsel suçlar karşısında evli kadın ile kızları farklı korumaya alan düzenlemelerden vazgeçildi Önceki yasamızda evli kadın bekar kadına göre daha fazla korunmakta idi Bu ayrıcalıklı koruma ne yazık ki bireye değil evlilik kurumuna idi Oysa tecavüz ya da taciz fiilleri karşısında kız ya da kadın olmanın daha ağırlaştırıcı sonuçlar yaratmayacağı haksızlığın medeni durumları ne olursa olsun tüm mağdurları eşit etkileyeceği açıktır

12 SORU: TECAVÜZCÜ MAĞDURLA EVLENEREK CEZADAN KURTULABİLECEK Mİ?

YANIT: Eski TCK’da yukarıda da işaret ettiğimiz gibi cinsel saldırı ya da kız-kadın kaçırma suçlarında “etkin pişmanlık” adı verilen suçun mağdurunu korumak yerine suçluyu korumaya alan bir düzenleme bulunuyordu; Cinsel saldırıda bulunan ya da kız kaçıranın mağdurla evlenmesi halinde cezası 5 yıl süre ile ertelenmiş oluyordu Beş yıl süre ile evlilik birliğinin sürmesi halinde de eylemcinin cezası ortadan kaldırılıyordu

Kadını kendisine tecavüz eden ya da zor kullanarak kaçıranla evlendirip cezalandıran ve onun yaşamını zindana çeviren bu uygulamanın insan haklarının korunması ile uzaktan yakından ilgisi yoktu Bu uygulamada mağdur suçlu suçlu ise ödüllenen durumunda bulunuyordu Yeni yasamızda tecavüze uğrayan genç kızların tecavüzcüsü ile evlenmesi halinde tecavüz edenin cezadan kurtarılmasına olanak sağlayan bu hukuka aykırı düzenleme kaldırıldı

13 SORU: BEKARET KONTROLÜ YASAL MI?

YANIT: “Bekaret kontrolü” her zaman hukuka aykırı idi Yeni yasamızda “Bekaret Kontrolü” deyimi açıkça ifade edilmiyor Bu kavram yerine “genital muayene’ terimi kullanıldı Bundan böyle ancak bir suçun araştırılmasına bağlı olmak koşulu ile ve yargıç ya da savcı kararı ile bu tür muayene gerçekleştirilebilecek Yetkili hakim ve savcı kararı olmaksızın kişiyi genital muayeneye gönderen veya bu muayeneyi böyle bir karar olmaksızın yapan eylemci ceza görecek (TCK: 287)

Ancak bulaşıcı hastalıklar nedeni ile kamu sağlığını korumak amacı ile kanun ve tüzüklerde öngörülen hükümlere uygun olarak yapılan muayeneler için bu madde hükmü uygulanmayacak

SORUN: Bu düzenlemede eksik olan yan bu tür muayeneler için mağdurun olurunun aranmamış olmasıdır Bir suçun araştırılması hali dahi olsa bireyin beden bütünlüğüne müdahalenin onun iznine bağlı olması gereklidir İnsan haklarına uygun bir koruma ancak bu müdahaleye bireyin onayı ile mümkün olmalıdır Hasta hakları yönünden dahi korumaya alınan bu hakkın suçun mağduruna da tanınması yerinde olacaktır

Özellikle delil elde etmek için seçilmiş olduğu ileri sürülen bu yöntem çok ikna edici değildir Bugün ulaşılan teknik cinsel saldırı suçlarında saldırganın ve eylemin niteliğinin saptanması için geniş olanaklar tanımaktadır Cinsel saldırı suçunun mağdurunun genital muayene nedeni ile ikinci bir travma altında kaldığı unutulmamalıdır

Alıntı Yaparak Cevapla

Bizim Hakkımız Ne Olucak? Boşanmalarda Mağdur Kadın Ve Çocuk Hakları Yasası

Eski 09-11-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bizim Hakkımız Ne Olucak? Boşanmalarda Mağdur Kadın Ve Çocuk Hakları Yasası



14 SORU: EVLİLİK DIŞI DÜNYAYA GELEN ÇOCUĞUN ÖLDÜRÜLMESİNE CEZA İNDİRİMİ SÜRÜYOR MU?

YANIT: Yeni TCK’da evlilik dışı dünyaya gelen çocuğun annesi tarafından namus kurtarma gerekçesi ile öldürülmesi eylemine ceza indirimi getiren bir düzenleme artık yoktur Yeni TCK; insan yaşamını korunacak en yüksek değer olarak kabul etmekte ve namus kavramının yaşama hakkının üzerinde tutulmasını reddetmektedir

15 SORU: NAMUS CİNAYETLERİNE YENİ TCK NASIL YAKLAŞIYOR?

YANIT: Kadınların yıllardır ısrarla savundukları ‘Namus cinayetleri’ne indirim sağlayan düzenlemelerin yürürlükten kaldırılması ve nitelikli adam öldürme fiili olarak tanımlanıp cezalandırılması istemi kısmi bir kabulle TCK’da yer almış bulunuyor TCK değişikliği tartışmalarında en önemli sorun alanlarından birini oluşturan bu istem yasamıza ‘töre cinayetleri’ nitelemesi ile girmiş oldu

Ayrıca yeni TCK 29 maddesinde daha önce ceza indirimine olanak sağlayan ‘Haksız Tahrik’ maddesini yeniden düzenlemiş bulunuyor Buna göre ‘haksız tahrik’in (Hukuk düzeninde onaylanmayan eylem) kabulü için hiddet ve şiddetli eylemin haksız bir fiil sonucu ortaya çıkması ve doğrudan haksız fiil eylemcisine yönelik olması aranıyor Örneğin tecavüz sonucu hamile kalmış bir kadının öldürülmesi eyleminde fail ceza indiriminden yararlanamıyor Suçun mağduruna yönelik eylemlerde ceza indiriminin uygulanmasının önüne geçilmiş oluyor

SORUN: Namus ve töre cinayetlerinin içerik olarak farklı anlamlar taşıması karşısında bu maddedeki düzenlemeyi yeterli bulmadığımız açıktır Ancak yasanın özellikle ‘haksız tahrik’ başlıklı 29 maddesinin gerekçesinde yasa koyucunun bu iki kavramı aynı anlamlar yükleyerek açıklamış olması namus cinayetlerinin de aynı madde içinde ve nitelikli adam öldürme fiili olarak değerlendirilmesine olanak sağlamaktadır

16 SORU: AİLE BÜYÜKLERİ EŞ YA DA ÇOCUKLARA YÖNELİK ŞİDDET CEZA YASASI KAPSAMINDA MIDIR?

YANIT: TCK bu tür suçları vücut dokunulmazlığına karşı suçlar olarak nitelemektedir Şiddet her biçimde suçtur Aile bireylerinden biri olmak diğerine şiddet uygulamaya izin vermez Hukuk bireyin yaşama hakkını en temel değer olarak kabul eder Bu nedenle TCK’nın 86 ve 87 maddelerinde bir başka kişiye karşı kasıtlı olarak zarar veren onun sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişinin cezalandırılacağı belirtilmektedir

Bu fiil ‘üstsoya altsoya eşe veya kardeşe karşı’ yapılmışsa ceza artırılacaktır

Şayet kasten yaralama gebe bir kadına karşı işlenir de çocuğun vaktinden önce doğmasına neden olursa ya da sürekli bir bedensel zaafa yol açarsa veya yaşam tehlikesi yaratırsa verilecek ceza bir kat artırılacaktır

Yaralama mağdurun bitkisel yaşama girmesine iyileşmesi olanağı olmayan bir hastalığa yakalanmasına duyularından ya da organlarından birinin işlevini yitirmesine konuşma ya da çocuk yapma yeteneğinin yitirilmesine yüzünde sürekli değişikliğe gebe kadının çocuğunun düşmesine neden olursa verilecek ceza iki kat artırılacaktır

Kasten yaralama vücutta kemik kırılmasına neden olduysa kırığın yaşam fonksiyonlarındaki etkisine göre ceza artırılarak verilebilecektir

17 SORU: TCK İŞKENCEYİ VE EZİYETİ NASIL TANIMLIYOR?

YANIT: Anayasamızın 17 maddesinde ve ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde kimseye eziyet ve işkence yapılamayacağı açıkça belirtilmiştir

Uluslararası sözleşmeler ve iç hukukumuz işkenceyi insan onuruna aykırı görmekte ve cezalandırmaktadır İşkence suçu ile korunan değer bireyin vücut dokunulmazlığı ve onurudur

Yeni TCK’nın 94 Maddesi’nde işkence suçu şu biçimde tanımlanmaktadır:

‘Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur

Suçun çocuğa beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı işlenmesi halinde 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilecektir

Eylemin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleşmesi halinde on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunacaktır

Yasanın 95 Maddesi’nde de işkence fiilinin yarattığı sonuçlara bağlı olarak artırımlı halleri sıralanmaktadır

Bu tanımda ‘suçun sadece kamu görevlileri tarafından ve suç işlediği savı ile gözaltında tutulan kişiye karşı ikrar elde etmek amacı ile işlenmesi’ kabulünden daha ileri bir kabul ve tanımlamaya gidildiği açıkça görülmektedir

Eziyet TCK’nın 96 maddesinde tanımlanmaktadır Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunmasıyla gerçekleşen sistemlilik ve süreklilik arzeden davranışlardır

Yasanın 96 maddesinde eziyet fiilinin çocuğa beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı üstsoy veya altsoya babalık veya analığa veya eşe karşı işlenmesi halinde kişi hakkında artırılarak hapis cezası verilecektir

18 SORU: ÇOCUK DÜŞÜRME VE ÇOCUK DÜŞÜRTME HANGİ KOŞULLARDA SUÇTUR?
YANIT: TCK’nın 99 100 ve 102 Maddelerinde rızası olmaksızın bir kadının çocuğunu düşürten kişinin cezalandırılacağı belirtilmemektedir

Rızaya dayalı olarak çocuğun aldırılması gebelik süresinin 10 haftadan az olması koşuluna bağlıdır Bu durumda çocuğun düşürtülmesine rıza gösteren kadın ve çocuğu düşürten kişi ayrı ayrı ceza alır Bu eylem nedeniyle kadının beden ve ruh sağlığında zarar ortaya çıkmışsa ceza artırılır

SORUN: TCK Platformu bu sürenin 12 hafta olmasını talep etmiştir

19 SORU: KISIRLAŞTIRMA HANGİ HALLERDE SUÇTUR?
YANIT: Bir erkek ya da kadını rızası olmaksızın kısırlaştıran kimseye ceza verilir Bu eylem kısırlaştırma işlemi yapma yetkisi olmayan bir kişi tarafından yapılırsa ceza artırımı uygulanır

20 SORU: EŞİM AİLE BİREYLERİMDEN BİRİ YA DA HERHANGİ BİRİ BENİ BİR YERDE KALMAYA ZORLAYABİLİR Mİ?

YANIT: TCK’nın 109 Maddesinde ‘Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitme veya bir yerde kalma özgürlüğünden yoksun bırakan kişiye’ ceza verilmektedir Bu eylem sırasında cebir tehdit veya hile kullanılması halinde ceza miktarı artırılır

Bu suçun; silahla üstsoy altsoy eşe karşı ya da çocuğa veya kendini savunamayacak durumda olan kişiye karşı işlenmesi halinde de artırılarak ceza uygulanacaktır

Bu suç cinsel amaçla işlenmişse verilecek cezalar yarı oranında artırılacaktır Ancak suç işleyen soruşturmaya başlamadan önce mağdura bir zarar vermeden ve kendiliğinden mağduru güvenli bir yerde serbest bırakırsa cezası üçte bir indirilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Bizim Hakkımız Ne Olucak? Boşanmalarda Mağdur Kadın Ve Çocuk Hakları Yasası

Eski 09-11-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bizim Hakkımız Ne Olucak? Boşanmalarda Mağdur Kadın Ve Çocuk Hakları Yasası



mrb bn 8 aylık evli 6 aylıkta hamileyim eşimin daha evlilik yaptı ve 5 ay evli kalmiş 5 sene önce ama boşanma süresinin sonucu tam karara çıkması 25 yıl oldu karşı tarafa 300 tl nafaka ödeniyor

5 yıldır davanın başladığından beri ortada çocuk yok üstelik karşı taraf çalişiyor nafakanın kalamaması içinde sigorta yaptırmıyor

bizim maddi sorunlarımız var yakında çocuk doğacak karşı tarafa neden bu kadar para ödeniyor

bu hakmıdır revamıdır biz bu nafakadan nasıl kurtuluruz

dilekçe verecek ücreti bile bulmakta zorlanıyoruz

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.