Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
halk, hikayeleri, hikayesi, türleri

Halk Hikayeleri (Halk Hikayesi) Halk Hikayesi Türleri

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Halk Hikayeleri (Halk Hikayesi) Halk Hikayesi Türleri



Halk Hikayeleri (Halk Hikayesi) Halk Hikayesi Türleri
Halk Hikayeleri (Halk Hikayesi) Halk Hikayesi Türleri

HALK HİKAYESİ

Halk anlatılarının önemli bir türü olan halk hikayeleri, batıda ve bizde üretiliş tarz ve biçimi belirli bir tür olarak ele alınmış ve diğer anlatı türleri ile karşılaştırmalı olarak incelenmiştir

Halk hikayelerinde de bu anlatım ananesi devam etmekle beraber mühim bazı farklar onu destandan ayırır Bunları şöyle sıralamak mümkündür:

A-) Tarihi bir vakanın olması şart değildir

B-) Nazım-Nesir karışıktır Zamanla nesir nazıma üstünlük kazanmıştır

C-) Şahısları ve olayların anlatılmasında realist, çizgilere daha çok yer verilmiştir

D-) Kahramanlıktan çok aşk maceraları konunun ağırlığını teşkil etmektedir

Konuları Bakımından Halk Hikayeleri:

1-) Aşk Hikayeleri

2-) Kahramanlık Hikayeleri

3-) Aşk ve Kahramanlık Hikayeleri

Coğrafi Yayılışları Bakımından Halk Hikayeleri:

1-) Anadolu'da Bilinen Halk Hikayeleri

2-) Türk Dünyasının Bir Bölümünde Bilinen Halk Hikayeleri

3-) Türk Dünyasının Genelinde Bilinen Halk Hikayeleri

Çeşitli ve sayıları pek çok olan Anadolu Halk hikayeleri, çok değişik kaynaklardan gelmişlerdir Bunlar arasında, kökleri binlerce yıl önceki Türk tarihinin derinliklerinde olanlar bulunduğu gibi, yeni olaylardan doğanlar veya yabancı kültürden aktarılanlar da vardır Halk hikayelerini kaba bir sınıflandırma ile, aşağıdaki türlere ayırabiliriz:

1) Destanlar ve Destanımsılar
2) Tarihler ve Menkıbeler
3) Aşık Hikayeleri
4) Masallar, Fıkralar ve Efsaneler

1) Destanlar ve Destanımsılar:
Destan, kelime anlamı olarak Epos demektir; destanın diğer bir türü olan aşık şiirinde tamamen farklıdır Destanın başlıca niteliği uzun soluklu bir anlatım olmasıdır Örneğin Oğuzlardan bize kalmış Dede Korkut Kitabı adlı destan, dresden yazmasında 12 boy ve 300 sayfalık bir metindir Kırgızların Manaz Destanı ortalama olarak 90000 dize tutar Görüldüğü gibi destanlar en uzun halk edebiyatı türlerindendir
Destanlar çoğunlukla nazımla düzenlenmiştir Aynı diğer halk edebiyatı türlerinde olduğu gibi destanda da söz, ezgi ve seyirlik anlatım biçimi kullanılmaktadır Bütün bunların dışında destanlar ölçülü söz biçiminde söylenmiş, yani ölçü kullanılmıştır Destanlarda anlatılanlar kahramanlık hikayeleri ve doğa üstü varlıkların geçtiği olaylardır
Destanlar ulusların yazı öncesi çağlarında oluşmuş ve gelişmiş yapıtlardır Destanlar da, o çağlarda insanları yaratılış, tanrılar, hem de toplumun geçmişine dair bilgiler vemek amacıyla yazılırdı bu yüzden destanlar konuları bakımından iki grupta toplanır

1) Kozmogoni ve mitoloji konuları - Tanrılar ve evrenin yaratılışını inceler
2) Ulusun geçmişindeki önemli olaylar ve büyük önderler
Destanların günümüze kattıkları, geleneklerimiz, göreneklerimiz ve tarihimiz hakkında verdiği bilgilerdirEn önemlileri: Oğuz Destanı, Dede korkut hikayeleri, Ergenekon Destanı

2) Tarihler ve Menkıbeler:
Önemli bazı tarih olayları, halk arasında, hikaye şekline dökülerek anlatılır Ağızdan ağıza dolaşan bu hikayeler, zaman geçtikçe, asıl hallerinden uzaklaşırlar Bunlar, zaman zaman, kimlikleri bilinmeyen kişiler tarafından yazıya geçirilir Anlatılan tarihi olay, eski çağlara doğru uzaklaştıkça, hayalle beslenerek destana masala doğru kaymaya başlar Bu kayma, olaylar yazıya üstünden uzun süre geçtikten sonra geçirildiği zaman görülür "Tevarih-i Al-i Osman" (Osmanoğulları Tarihleri) adlı eser, olaylar yaşandığından çok kısa bir süre sonra yazıya geçirildiği için esasına bağlı kalmıştır Olağan üstü olaylarla bezenen eserler de, İslam tarihinde görülmektedir: "Seyyid Battal Gazi", "Cafer-i Tayyar", "Hz Ali'nin Cenkleri" gibi

3) Aşk Hikayeleri:
Aşk hikayelerinin khramanı bir aşıktır Rürk halkı şiire ve şaire karşı büyük saygı duyduğu için, birçok saz şiarlerinin hayatlarını acı-tatlı olaylarla süsleyerrek hikaye etmişlerdir Kimi aşıklar da bu halk geleneğine uyarak, kendi hayatlarından kendi aşklarından söz eden hikayeler düzenlemişlerdir
Bir saz şairinin hayatı çevresinde doğan hikayelerin en tanınmışları: Köroğlu, Aşık Kerem, Aşık Garip'tir Köroğlu'ndan bir örnek:

Dinleyin ağalar dinleyin beyler
Sorarım bunları birgün olur ki
Adam olup koç bir ata binmişim
Kırarım belleri bir gün olur ki
Ben yükümü dağ başında çözersem
Sıra sıra koç yiğidi dizersem
Yiğitler elinde bade süzersem
Ararım bunları bir gün olur ki


4) Masallar, Fıkralar ve Efsaneler:
Masallar nesirle söylenmiş, dinlik ve büyülük inanışlardan ve törelerden bağımsız, tamamiyle hayal ürünü, gerçekle ilgisiz, ve anlattıklarında inandırmak iddiası olmayan, kısa bir anlatıdır Ancak, masalı sadece "olağanüstü" olayları konu eden yazı biçimi olarak tanımlamak da hata olur, çünkü, hayal ürünü olup olağanüstü olmayan masallar da vardır Masalı hikaye, destan ve efsaneden ayıran başlıca özellik, masalın, gerek olağan-üstü, gerek gerçek hayattan alınma olayları, hayal ürünüymüş gibi anlatmasıdır
Fıkra terimi, genelde, fıkra, latife, nükte, ve birçok hallerde sadece hikaye anlatılarına verilen genel addır Fıkralarda kısa ve yoğun bir anlatım tekniği kullanılır Bu anlatı biçimi, halk edebiyatında, gerek sözlü, gerek yazılı olsun, bir hazine değerindedir ancak tam olarak derlenmiş, sınıflanmış ve incelenmiş olmadıkları için bu hikayelerden yeterince yararlanılamaz
Efsaneyi, diğer anlatım türlerinden farklı kılan efsanenin geçmiş hakkında söylediğinin gerçek olarak kabul edilmesidir Efsaneler gerçek niteliktedir Diğer bir anlatım farkı ise, efsanelerin günlük anlatım diliyle, uslüpsüz, düz yazı biçiminde yazılmış olmasıdır Bir destan parçası karmaşık ve uzun soluklu anlatı bütününden kopup, kendine özgü üslup niteliklerini yitirince, sadece olağanüstü yönleriyle bir kişiyi ya da bir olayı bildirmek göreviyle sınırlanınca "efsane" olur

Alıntı Yaparak Cevapla

Halk Hikayeleri (Halk Hikayesi) Halk Hikayesi Türleri

Eski 09-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Halk Hikayeleri (Halk Hikayesi) Halk Hikayesi Türleri



BOĞAÇ HAN

Halk Hikayesine Örnek

Dirse Han Oğlu Boğaç Han, Bayındır Han'ın sohbetine giden Dirse Han'ın Kara Otağa oturtulması ile Dirse Han'ın karşılanması sırasındaki duygu ve düşünceleri ile oğlu Boğaç Han'ın kahramanlıklarını anlatan Dede korkut hikayesi

Bayındır Han hükmettiği halka her sene büyük şölen düzenler, yine bir sene gelecek konukların üç ayrı çadırda ağırlanmasını emreder Bunlar Ak, Kızıl ve Kara çadırlardır Ak çadır oğlan çocuğu olanlara, Kızıl kız çocuğu olanlar için Kara çadır ise hiç çocuğu olmayanlar içindir Bayındır Han çocuğu olmayanları, üremeyenleri Tanrı'nın lanetledikleri olarak görür Dirse Han'ın ise çocuğu yoktur yanındaki 60 adamıyla geldiğinde bu davranışı hoş karşılamaz ve hanımına hesap sormaya karar verir Hanımından hesap sorarken kendini öğüt dinlerken bulur, ama öğüdü de tutar ve büyük yemek düzenler İnsanlara yardım eder hayır duası alır ve sonunda sağlıklı bir oğlu olur Oğlan büyür ve Bayındır Han'ın büyük boğasıyla güreşir, kuvvetli yumruğuyla boğayı dizginler ve yener Şan kazanır Dede Korkut'un iltifatlarına nail olur, babası tarafından da ödüllendirilir Bunu kıskanan babasının 40 adamı fesatlık düşünürler ve babasını Boğaç Han'a karşı doldururlar Bir av düzenlerler ve o sırada türlü oyunlarla oğlanı babasına vurdururlar Boğaç Han mucizevi şekilde annesinin yardımıyla kurtulur ve babasına eziyet eden, kaçıran 40 adamı yener halkına barış getirir
Seyit Battal Gazi Destanı da olur:
Efsaneye göre Seyit Battal Gazi, Abbasi Halifeleri Mutasım ve Vathig zamanında yaşamıştır Fakat dünyaya geleceği, Hz Muhammed'e ölümünden önce Cebrail tarafından haber verilmiştir Bu yüzden peygamberin bir adamı mağarada saklanarak 200 yıl bekler Peygamberin sözünü yerine getirir ve Seyit Gazi'nin atı Aşkar Divzade'yi kendisine verir

Başka bir efsaneye göre: Seyit Gazi'nin babası Malatya Sultanı'nın ordusunda kumandandır Rumlar'a karşı yaptığı bir savaşta ölür Seyit Battal on üç yaşına geldiğinde bütün İslam bilimlerini öğrenmiştir Kılıç kullanmakta ve ata binmekte üstüne yoktur Babasının intikamını almak üzere yola çıkar ve yirmi dört saat içinde düşman ordusunun kumandanını, kardeşini ve belli başlı on dört kumandanı daha öldürür Hint'ten, Mağrib'e, zaferden zafere koşar ve yedi deniz ötesine kadar adı korku saçar

Tanrı ona aynı zamanda doğa üstü güçler vermişti Öyle bir sesi vardı ki, savaş meydanında bir kükredi mi yetmiş iki bin kâfir darmadağın olurdu

Bir rivayete göre bir Rum Kalesi 'nin kumandanının kızı, Seyit Battal'a aşıktır Bu kalenin kuşatılması sırasında bir gün Battal kırda uyurken, kumandanın kızı kaleden bakar ve babasına imparator tarafından gönderilen yardımı görür Seyit Battal'ı uyandırmak üzere kâğıda birkaç satır yazar, bir taşa sarıp atar Bu küçücük taş, kahramanın tam kalbine rastlar ve onu hemen öldürür Bu kazada Allah'ın iradesi kendini göstermiştir Yoksa bu kadar olağanüstü güçleri olan bir kahramanın, hiçbir düşman tarafından yenilmesi mümkün değildir

Antik Çağ'da Nakoleia adıyla anılan Seyitgazi, o dönemde önemli bir kent durumundadır Ancak Hristiyanlık Çağı'nda, kent eski gücünü yitirir ve Synnada Metropollüğü'ne bağlanır 198 yılında ise tekrar "Metropollüğe" yükselir 9 yy/dan sonra artık Nepoleia adına rastlanmaz Bu arada Bizans eyaletlerine yayılan Selçuklular, 1074 yılında Frigya sınırına kadar gelirler Daha sonra arka arkaya gelen akınlar nedeniyle Napoleia önemini kaybeder Haçlıların 1079'da Napoliea üstünden, Anadolu'nun içlerine kadar girdikleri rivayet edilir
Köroğlu Destanı da olur:
Köroğlu Destanı, kahramanı Ruşen Ali'nin ve babası Koca(Seyis) Yusuf'un Bolu Beyi ile olan mücadelelerini ele alır Kahramanı 16yy da yaşamış halk ozanı Köroğlu'dur (Ruşen Ali)

Destan şöyle gelişir :
Bolu Beyi'nin haralarında baş seyis olan Koca Yusuf, Bolu Beyi'ne en iyi atları yetiştirmektedir Günlerden bir gün atlar deniz kenarında yayılırken Koca Yusuf denizden bir deniz aygırının çıktığını aygırın bir kısrağı döllediğini görür, takip eden iki gün daha aygır denizden çıkarak iki kısrağı daha döller

Kısraklar gebe kalınca Koca Yusuf Bolu Beyi'ne durumu anlatır Bolu Beyi'de kısrakları dönemin sultanına hediye etmek ister zira sultanla arası kötüye gitmektedir Gün gelir gebe kısraklar doğurur doğan taylardan birincisinin ayağı doğum esnasında taşa değer, ikincisinin ayağı ise kuma değer, son kısrak ise Koca Yusuf'un ellerine doğar İnanılışa göre doğum esnasında ayağı bir şeye değen at o şeyden korkar bir daha onun üzerinde hızlı koşamaz

Taylar doğmuştur fakat üçü de birbirinden cılızdır Tayların bu halini gören Bolu Beyi Koca Yusuf'un gözlerine mil çektirir ve sarayından kovar Taylarda haranın bir köşesine atılırlar Bu sırda Koca Yusuf'un oğlu Ruşen Ali'de tıpkı taylar gibi korkak bir çocuktur Zamanla Ruşen Ali büyür mertliğini kazanmaya başlar Babası ona haradaki tayları almasını söyler Ruşen Ali ancak bir tayı o da korkusuz tayı alabilir Babası Koca Yusuf tayı güneş görmeyen bir yerde uzun zaman yetiştirir Sonra oğlu Ruşen Ali ile Bolu Beyi'nden intikam almak için yollara düşer Yolda Bolu Beyi'nin baş fedaisi Arap'la yaptıkları kavgada ölür ve ölmeden önce oğluna Üç Anadolu Efsanesi maddesinde geçen nasihati eder

Bundan sonra Köroğlu Bolu Beyinden intikamını alır ve kardeşi ile evlenir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.