|
|
Konu Araçları |
çanakkale, çanakkalenin, kadınları, kadını, marta, marttan |
Çanakkale Kadını - 18 Mart'tan 8 Mart'a Çanakkale'nin Kadınları |
09-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Çanakkale Kadını - 18 Mart'tan 8 Mart'a Çanakkale'nin KadınlarıÇanakkale Kadını - 18 Mart'tan 8 Mart'a Çanakkale'nin Kadınları Çanakkale Kadını - 18 Mart'tan 8 Mart'a Çanakkale'nin Kadınları Çanakkale Savaşı yalnız bizim tarihimizin değil yakın dünya tarihinin en önemli savaşlarından biridir Çanakkale Boğazı'nı savaş gemileriyle zorlayarak aşma, böylece İstanbul'a kavuşma isteği Avrupa büyük devletlerinin öteden beri özlemidir 1914 yılında I Dünya Savaşı'nın başlamasıyla İtilaf devletleri bu isteklerini gerçekleştirme fırsatının doğduğuna inandılar Bu inançla İngiltere ve Fransa işbirliği yaparak 3 Kasım 1914 günü alacakaranlıkta Bozcaada'dan Boğaz'ın ağzına doğru yaklaştılar Buradan istihkamlarımıza doğru ateş açtılar, İngilizler Seddülbahir ve Ertuğrul tabyalarını, Fransızlar da Anadolu yakasında Kumkale ve Orhaniye tabyalarını havantopu ile dövdüler <div align="center">18 Mart Çanakkale Zaferimiz Kutlu Olsun !</div> Cephaneliğimize isabet eden top mermisiyle on bir ton barut havaya uçtu, subay ve erlerimiz şehit düştü, İngiliz Donanma Komutanı Amiral Carden Çanakkale önlerinde gösteriler yaptı, düşman denizaltıları boğazı geçmeye kalktılar 24 Kasım 1914 günü bir Fransız denizaltısı Boğaz sularında görüldü bu denizaltıyı gören topçularımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladı 2 Aralık günü İngiliz denizaltısı da bir deneme yaptı Derinden engelleri aşarak Boğaz'a girdi Yediyüzelli metre ilerde bulunan Mesudiye zırhlısına torpil atarak bu gemimizi batırdı Zırhlımızda bulunan subaylardan on'u ve erlerimizden yirmi dördü şehit düştü 19 Şubat 1915 günü düşman savaş gemileri öğleye kadar uzun menzilli bir bombardımana girişti Boğaz'a iyice sokuldular Tabyalarımız akşama doğru düşman savaş gemilerine karşılık verdi Ertuğrul ve Orhaniye tabyalarından atılan ateş karşısında düşman oldukça bocaladı İtilaf devletleri gemileri diledikleri gibi ilerleyemiyor, amaçlarına ulaşamıyordu Lodos fırtınasını başarısızlıklarının nedeni olarak görüyorlardı Havalar düzelince yeni saldırılar düzenlendi Yine sonuç alınamayınca düşman gemilerine komuta eden Amiral Carden görevden alındı Yerine 17 Mart 1915 günü Robeck atandı Yeni komutan 18 Mart 1915 günü donanmayla Boğaz'a saldıracağını, yakında İstanbul'da olacağını Londra'ya bildirdi Bu arada Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Albay Cevat Çobanlı 17/18 Mart gecesi boğaz'a mayın hattı döşenmesi emrini verdi Aldığı emir gereği Binbaşı Nazmi Bey Nusret Mayın gemisi ile o gece yirmi altı mayın, Boğaz'a on birinci hat olarak döşendi Boğaz'daki mayın sayısı on bir hat olarak 400'ü aşmıştı 18 Mart 1915: İngiliz ve Fransız savaş gemilerinden oluşan, o dönemin en büyük deniz gücü, üç filo olarak sabahleyin Çanakkale Boğazı'na girdi Bu donanmanın ilk grubunu oluşturan filoda, İngilizlerin Queen Elizabeth zırhlısı ile İnflexible, Lord Nelson ve Agamemnon savaş gemileri bulunuyordu İkinci grupta İngiliz Kalyon Kaptanı komutasında Ocean, İrresistible, Wengeance Majestic gibi savaş gemileri yer almıştı Üçüncü filo ise Prince, Bouvet, Suffren gibi Fransız savaş gemilerinden oluşuyordu İngilizler ve Fransızlar zayıf Türk savunmasını kolayca susturarak Boğaz'ı kolayca geçebileceklerim umuyorlardı Bu umut ve güvenle 18 Mart 1915 günü düşman savaş gemileri şiddetli bir ateşe başladılar Rumeli Mecidiyesiyle merkez bataryaları şiddetli bir ateşe tutuldu Boğazdaki düşman gemileri Hamidiye istihkamlarına yüklendi Bunu gören Dardanos bataryaları ateşi üzerlerine çekmeye çalıştı Az sonra, tüm gemiler, Dardanos'a saldırdı Dardanos tabyamız saldırılara şiddetle karşı koydu Bu arada Mesudiye tabyası da ateşe başlamıştı Mesudiye üzerine ateş açılınca Hamidiye onun yardımına koştu Bu arada kıyı bataryalarımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladılar Bunalan düşman kaçmak isterken topçu atışlarıyla karşılaşıyordu Düşman gemilerine göz açtırılmıyordu Karşılıklı bu korkunç bombardıman bir saat kadar sürdü Bu karşılıklı bombardımanı bir yabancı yazar şöyle anlatıyor: «İnsan manzarayı gözlerinin önünde canlandırabilir Kaleler, toz duman bulutları içinde kaybolmuşlarda Yıkıntıların arasından arada bir alevler yükseliyordu Gemiler, çevrelerinde fışkıran sayısız su sütunları arasında yavaş yavaş hareket ediyorlar, bazen duman ve serpintiler arasında iyice görünmez oluyorlardı Tepelerden ateş eden havan toplarının alevleri görülüyor, ağır toplar yer sarsıntıları gibi gümbürdüyordu» Bombardıman sırasında Türk tabya ve bataryaları büyük zarar görmüştü Amiral Robeck Fransız gemilerini geri çekerek İngiliz savaş gemilerini ileri sürdü Tam bu sırada müthiş patlamalar oldu Bouvet ve Suffren savaş gemileri mayına çarparak sarsıldılar, manevra kabiliyetini kaybettiler Bir gece önce Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar görevlerini yapmışlardı Boğazın berrak sulan üzerinde bir dev gibi yatan Bouvet ve Suffren'e tarihi Hamidiye bataryamızın keskin nişancıları ateş açtılar Çanakkale Geçilmez kitabının yazarı Alan Moorehead olayı şöyle anlatıyor «Saat 1345'de Suffren'in az gerisindeki Bouvet müthiş bir patlamayla sarsıldı Güverteden göğe kesif bir duman yükseldi Gittikçe hızlanarak yana yattı, devrilip gözden kayboldu Olayı görenlerden birinin ifadesine göre «Bir tabak, suda nasıl kayıp giderse o da öylece kayıp gitti» Türk tabyaları, Boğaz'ı geçmeye çalışan düşman gemilerine durmadan ateş ettiler Bu arada düşman Boğazdaki mayınları temizlemek için mayın tarayıcılarını boğaza soktu Tabyalarımız mayın tarayıcılarına ateş açtılar Açılan ateş yağmur gibi yağmaya başlayınca düşmanlar panik içinde kaçtılar Bu arada düşman savaş gemilerinden İnflexible, İrressitible büyük hasar gördü Batanlar oldu Daha sonra Queen Elisabeth ve Agamemnon yaralandı İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı'nı denizden aşamadılar Büyük kayıplar vererek: Çanakkale Boğazı'nın geçilemeyeceğini öğrendiler İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı'nın savaş gemileri ile aşamayınca bu kez çıkarma yapmayı planladılar Artık Çanakkale kara savaşları başlıyordu Kara savaşında düşmanın nereden çıkarma yapabileceği tartışıldı Mustafa Kemal Kabatepe ve Seddülbahir'den, Alman komutan Von Sanders ise Bolayır ve Anadolu yakasından çıkarma yapılabileceği görüşündeydi Alman komutanı Von Sanders'in görüşü ağır bastı, ve askerler o yöreye yerleştirildi Düşman güçleri 25 Nisan 1918 sabahı Mustafa Kemal'in düşündüğü noktadan saldırdı 19 Tümen Komutanı Mustafa Kemal Kocaçimen'de Conkbayır'da, savaştı Cephanesi biten askerlere: — Süngü tak emrini verdi Daha sonra ; — «Ben size taarruz emretmiyorum Ölmeyi emrediyorum Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir» dedi Tarihin bu en büyük siper savaşı başlamıştı Siperler arası uzaklık sekiz on metre kadardı Türk siperlerinden hiçbir asker ayrılmıyordu Şehit düşenlerin yeri hemen dolduruluyordu Her adım başına bir mermi düşüyor; toprak adeta tüterek kaynıyordu Düşman dalgalar halinde Conkbayır'a doğru ilerliyordu Bu arada Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığına atandı Anafartalar Savaşı'nda düşmanın attığı şarapnel misketi Mustafa Kemal'in göğsüne isabet etti Ancak cebindeki saate çarptığından bir şey olmadı Kısa sürede Türk ordusu her yerde büyük başarılar kazandı Düşman şaşkına döndü, bozguna uğradı Çanakkale kara savaşlarının en önemli cepheleri; Kumkale, Beşike, Bolayır, Seddülbahir, Anbumu, Kabatepe, Conkbayırı ve Anafartalar'dır 19 - 20 Aralıkta Anafartalar ve Arıburnu cephesi, 8 - 9 Ocak'ta Seddülbahir düşmanlar tarafından boşaltıldı Böylece 1915 baharında parlak umutlarla karaya ayak basan birleşik düşman ordusu 1916 kışında bozguna uğrayarak çekip gitti <div align="center">18 Mart Çanakkale Zaferimiz Kutlu Olsun !</div> Çanakkale savaşlarında 250 binin üzerinde askerimiz şehit düştü Düşman kayıpları ise bu rakamın üstündedir Çanakkale savaşlarının unutulmaz kahramanı, Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal'in başarısı ilerde başlayacak Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızın kaynağı oldu Bağımsızlığımızı savunmak, yurt topraklarımızı korumak için yapılan savaşlar kutsaldır Çanakkale, Ulusal Kurtuluş Savaşımız kutsal destan savaşlara birer örnektir <div align="center">18 Mart Çanakkale Zaferimiz Kutlu Olsun ! |
Çanakkale Kadını - 18 Mart'tan 8 Mart'a Çanakkale'nin Kadınları |
09-11-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Çanakkale Kadını - 18 Mart'tan 8 Mart'a Çanakkale'nin KadınlarıŞu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi, Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!" Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi Mahşer mi, hakikat mahşer Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında, Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk; Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ! Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil, Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil, Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb, Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam, Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak, Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere, Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer; Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi; "O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi Âsım'ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb Seni ancak ebediyyetler eder istiâb "Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına; Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın Heyhât! Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber Mehmet Akif Ersoy |
Çanakkale Kadını - 18 Mart'tan 8 Mart'a Çanakkale'nin Kadınları |
09-11-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Çanakkale Kadını - 18 Mart'tan 8 Mart'a Çanakkale'nin Kadınları18 Mart 1915 günü Türk'ün tarih boyunca defalarca çarpştığı kahpe düşmanlara karşı canla başla vuruşurak zafer kazandığı kutlu bir gündür Bu kutlu günün yıldönümünde her Türk evladının vatanın birliğine, ülkenin bölünmez bütünlüğüne canla başla sahip çıktığını göstermesi milletimizin düşmanlarına hala ayakta olduğumuz mesajını vermesi bakımından çok önemlidir Çünkü 1915 deki düşman hala bizim düşmanımızdır Çünkü 1915 de Anadolu'nun dört bir yanından savaş meydanlarına düşmanla vuruşmaya gelen Türk evladı canını ortaya koyarken, servetine servet katmaya uğraşan Agopyanlar, Salamonlar, Kirkorlar hala Türk'ü umursamayan, servetine servet katmaya devam eden kansızlardır Ne yazık ki içteki hainler bunlarla da sınırlı değildir 1915 de Çanakkale'de verdiğimiz şehitleri bugün Güneydoğu'nun soğuk ve ıssız dağlarında vermeye devam ediyoruz Biz bu hainlere şu noktayı gözden kaçırmamalarını tavsiye ediyoruz: Türk milletinin öfkesini ve kinini üzerine çekenler iyi bilsin ki, bu millet çok sabırlıdır Fakat sabrı taştığında da önüne gelenin ne olduğuna bakmaz, yıkar geçer Bizim atalarımız Yemen'de, Çanakkale'de, Sakarya'da savaşırken servetlerine servet katan Kirkorların, Salamonların, Agopyanların torunları da, bizim arkadaşlarımız,agabeylerimiz, yakınlarımız, Güneydoğu'da bu vatan, bu bayrak için canını feda ederken Türk bayrağını yakmaya kalkan sözde vatandaşlar da, Apo'nun paçavralarıyla sokağa çıkarak askerimize, polisimize saldıranlar da, bu vatanın evlatlarına dağda kurşun sıkanlar bunu kafasına iyice soksun Bilmeyenlere bundan önce bildirdik, öğrettik Hala anlayamayanlar varsa onlara da bildirir, öğretiriz Bu vesile ile Çanakkale'de vatan için can veren aziz şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyoruz Ruhları şad olsun Nur İçinde Yatsınlar |
|