![]() |
Türkiye Ekonomi Tarihi,1923-1980 Türkiye Ekonomisi Hakkında Geniş Bilgiler |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türkiye Ekonomi Tarihi,1923-1980 Türkiye Ekonomisi Hakkında Geniş BilgilerTürkiye Ekonomi Tarihi,1923-1980 Türkiye Ekonomisi Hakkında Geniş Bilgiler Türkiye Ekonomi Tarihi,1923-1980 Türkiye Ekonomisi Hakkında Geniş Bilgiler 1920'lerden günümüze kadar Türkiye ekonomisi tarihini incelerken üç iktisat kongresinin de ekonomi politikalarında önemli değişimlerin yaşandığı dönemlerin başlarına rastladığı gözlenmektedir ![]() ![]() Birinci İktisat Kongresi'nin düzenlendiği 17 Şubat 1923 tarihinde, Kurtuluş Savaşı'ndan galip olarak çıkan Türkiye, iktisadi açıdan Osmanlı İmparatorluğu'ndan devraldığı "Duyunu Umumiye" ile karşı karşıya kalan, halkın büyük çoğunluğu fakir ve eğitimsiz, sanayi kuruluşları yok denecek kadar az ve sermaye birikiminden yoksun, geri kalmış bir ülke konumundaydı ![]() ![]() 1981 yılında düzenlenen İkinci İzmir İktisat Kongresi ise, iktisadi ve siyasi bunalımların gözlendiği, iktisadi olarak içe dönük sanayileşmenin yarattığı bunalımların biriktiği ve hemen ardından bu alanlarda büyük değişimlerin gözlendiği bir dönemde düzenlenmiştir ![]() 21 ![]() ![]() Birinci Dünya Savaşı'ndan 5 yıl sonra, dünyanın kendine bir düzen vermeye çalıştığı uluslararası konjonktürde toplanan Birinci İktisat Kongresi, daha çok içerdeki dengeleri tesis etmeye ve iktisadi yapıyı oluşturmaya yönelikti ![]() ![]() Bu çerçevede, Kongre kapsamı içinde, siyasi bağımsızlığın iktisadi bağımsızlıkla birleştirilmesi ve Türk girişimcisinin güçlendirilmesi en temel hedeflerdi ![]() Kongre'de milliyetçi ve liberal politikaların temelleri benimsenmişti ![]() ![]() ![]() Dışa açık politikaların benimsenmesinin bir diğer nedeni ise Lozan Antlaşması'nın iktisadi hükümleriydi ![]() ![]() ![]() 1923-29 yılları arasında devlet özel girişimi teşvik etmek için yoğun çaba harcamıştır ![]() ![]() ![]() Milli bankalar kurularak (İş Bankası, Tütüncüler Bankası ![]() ![]() ![]() Madenler ve sigara üretimi devletleştirilerek milli üretime dönük bir biçimde işletilmeye başlanmış, şeker fabrikaları için teşvik kanunu çıkartılmıştır ![]() ![]() Tüm dünyayı iktisadi açıdan büyük bir çıkmaza sokan 1929 dünya ekonomik bunalımı ise liberal iktisat politikalarını izleyen ülkemizi de etkilemiştir ![]() ![]() 1924-1929 döneminde GSMH yılda ortalama %10,9, sınai üretim ise %8,5 oranında artış kaydetmiştir ![]() ![]() ![]() 1930 yılından sonra tüm dünyada, devletçi, müdahaleci ve korumacı politikalara yönelinmeye başlanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1933 yılında ise, Sümerbank'ın kurulması ve Mevduatı Koruma Kanunu ile Ödünç Para Verme İşleri Kanunlarının kabul edilmeleri başlıca iktisadi olaylardır ![]() ![]() ![]() Devletin iktisadi hayata girişi, doğrudan doğruya devlet işletmeciliğine başlaması, 1934-1938 yılları arasında uygulanan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı ile başlamaktadır ![]() ![]() Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı döneminde toprak reformu yapılarak tarıma teşvik sağlanmış ayrıca hammaddesi yurtiçinde bulunan malları işleyecek sanayi kuruluşları ile devletçe finanse edilmesi mümkün olan kuruluşların kurulmasına öncelik verilmiştir ![]() Birinci Beş Yıllık Sanayi Planının başarılı uygulaması ve hedeflere ulaşılması üzerine 1938 yılında İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı hazırlanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Savaşın bitmesi ve tüm dünyada liberal politikaların etkin olmaya başlamasıyla birlikte Türkiye'de de bazı değişiklikler olmaya başlamıştır ![]() ![]() 1946 yılında yapılan devalüasyon ile TL'nin değeri %53,6 oranında düşürülerek 1 Amerikan Doları karşılığı 2,80 TL olarak kur sabitlenmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Türk ekonomisini dar kalıplardan ve kısır kaynaklardan kurtarmak için 1947 yılında liberal karakterde bir Kalkınma Planı (1948-1952) hazırlanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Tarım ve tüketim malları sanayine önem veren, özel girişimin öncülüğünü savunan ve dış ticaret ile kambiyo rejimlerinde serbestleşmeyi öngören bu stratejiler, 1947 yılında üye olunan IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşların görüşleriyle de uyumlu idi ![]() ![]() 1950-1953 döneminde gerek tarımda gerekse sanayileşmede önemli gelişmeler sağlanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() 1954'den sonra plansız yatırımların yapılması nedeniyle artan ithalatın finansmanında, dış yardımlara paralel olarak döviz rezervlerinin kullanılması sonucu zorluklarla karşılaşılmıştır ![]() ![]() Bankaların tarım ve sanayi sektörüne açtığı kredilerin yükseltilmesi yanında plansız yatırımların yapılması ve 1956 yılında Milli Koruma Kanunu'nun yeniden yürürlüğe konulması sonucunda, fiyatlar üzerinde suni bir baskı yaratılmış, enflasyon körüklenmiştir ![]() 1958 yılında tekrar ekonomik istikrarı sağlamak için sıkı para ve maliye politikaları ve ihracatı teşvik tedbirleri gibi bir takım ekonomik tedbirler alındıysa da enflasyonist gidiş önlenememiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1963-1967 yılları arasındaki Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ile 1968-1972 yıllarını kapsayan İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, ekonomik ve siyasi bunalımların sonunda istikrarlı bir büyüme hızı ve kalkınma sağlanması amacıyla 15 yıllık bir perspektif içinde hazırlanmıştır ![]() ![]() Yılda %7'lik bir büyüme sağlanması ![]() İstihdam sorunun çözümlenmesi ![]() Dış ödemeler dengesinin sağlıklı bir yapıya kavuşturulması ![]() Her alanda yeterli sayıda ve üstün nitelikli bilim adamı ve teknik eleman yetiştirilmesi ![]() Bu hedeflerin sosyal adalet ilkesiyle uyumlu bir biçimde sağlanması ![]() Bu hedefler çerçevesinde ele alınan Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın yürürlüğe konulmasıyla, ithal ikameci sanayileşme de yeni bir evreye girmiştir ![]() ![]() Kamu yatırımlarının, vergiler, kamu teşebbüslerinin yaratacağı fonlar ve dış alemden sağlanacak kaynaklar gibi gerçek tasarruflarla finanse edilmesi öngörülmüştür ![]() ![]() Sanayi için yıllık %12,3 gelişme hızı öngörülmüş, bu oran %10,6 olarak gerçekleşmiştir ![]() Dış finansman kaynaklarının hedeflenen ölçüde sağlanamamış olması ve tarım kesiminin gelişiminin büyük ölçüde hava şartlarına bağlı bulunması nedeniyle %7'lik büyüme hızına ulaşılamamış, yılda ortalama %6,5 oranında büyüme gerçekleştirilmiştir ![]() Toplam yatırımların GSMH içindeki payı başlangıç yılı olan 1963'te %18'e yükselmiştir ![]() Kamu gelirleri artmış olmakla birlikte öngörülen seviyeye ulaşılamamış; bu da kamu harcamalarının kısılması sonucunu doğurmuştur ![]() ![]() Bu plan döneminde yatırımları ve ihracatı teşvik amacıyla bazı kanunlar çıkarılmıştır ![]() ![]() Yatırımlarda kullanılacak hammaddelerin ithalatını kolaylaştırıcı gümrük indirimleri gibi kolaylıklar sağlanmıştır ![]() ![]() 1968-1972 yılları arasında uygulaması gerçekleştirilen İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planını birinci plandan farkı çok kesimli olmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda sanayi sektörü, ekonomik büyüme için "sürükleyici sektör" konumuna geçmektedir ![]() ![]() ![]() Birinci ve ikinci planda öngörülen kalkınma hızları eşit olmakla birlikte, Birinci Plan'da hizmetler kesimi için öngörülen kalkınma hızı %7,2'den %6,8'e indirilmiştir ![]() ![]() Yatırımların sektörlere dağılımına baktığımızda, ikinci planın imalat sanayi, ulaştırma ve turizm yatırımlarına ağırlık verdiği görülmektedir ![]() ![]() Türkiye ile AT arasında 1963 yılında imzalanan Ortaklık Anlaşması'nın 1 Ocak 1973 yılında kanuni olarak yürürlüğe girmesi ile birlikte gümrük indirimlerinin gerçekleşmesi ve geçen on yıllık dönem içinde ulaşılan sonuçlar ve karşılaşılan sorunlar, özellikle sanayide hedeflenen artış hızının gerçekleştirilememesi, belirli bir yapısal değişikliği zorunlu kılmıştır ![]() ![]() GSMH'nin yılda ortalama %9 dolayında artması ![]() Sanayinin milli gelir içindeki payının %23'ten %40'a çıkarılması, buna karşılık tarım kesiminin payının %28'den %10'a indirilmesi ![]() Toplam çalışanlar içinde sanayi kesiminin payının %11'den %22'ye yükseltilmesi, tarım kesiminin payının ise %60'tan %20'ye düşürülmesi ![]() Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Plan döneminin belirgin niteliklerinden birisi, başta altyapı olmak üzere, ekonominin darboğazlara girmesidir ![]() ![]() ![]() ![]() Sınırlı iç piyasa ve ihracata yönelmedeki yetersizlik, sermaye yoğunluğu daha yüksek yatırımlardaki artış ve sınırlı kapasite kullanımları, büyüme hızının sürdürülmesini gittikçe daha yüksek maliyetli hale getirmiştir ![]() 1973-1974 yılları arasında dört katına çıkan petrol fiyatları Türkiye'yi derinden etkilemiştir ![]() ![]() ![]() ![]() 1970'lerin sonuna doğru ulusal tasarruflar ve yatırımlar arasındaki uçurum genişlemiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1980-1982 Türkiye Ekonomisi Yaşanan ekonomik dengesizlikler sonucunda alınan 24 Ocak 1980 Ekonomik İstikrar Kararları ile, ihracatın ve döviz gelirlerinin artırılması, enflasyonun kontrol altına alınması ve ekonominin dışa açılarak uluslararası rekabet ortamına uygun dinamik bir yapıya kavuşturulması amaçlanmıştır ![]() Döviz gelirlerini artırıcı tedbirler ![]() İthalatın libere edilmesine yönelik tedbirler ![]() Fiyat oluşumu ile ilgili tedbirler ![]() Yabancı sermaye ile ilgili tedbirler ![]() İdari tedbirler ![]() Para politikası ile ilgili tedbirler ![]() Döviz Gelirlerini Artırıcı Tedbirler 24 Ocak 1980 tarihinde, Türk Lirası, Dolar karşısında yaklaşık %49 oranında devalüe edilerek Dolar kuru 47 TL'den 70 TL'ye çıkarılmıştır ![]() ![]() İhraç ürünlerimize dış pazarlarda rekabet gücü kazandırılması ve ihracatta sanayi mamullerinin payının artırılması amacıyla, yeni teşvikler uygulamaya konmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ticari bankaların kredilerinin %15'ini sınai ürün ihracatında kullanmaları zorunluluğu getirilmiştir ![]() ![]() ![]() Bu uygulamalar sonucunda ihracat gerek döviz getirisi açısından gerekse miktar açısından üç yılda iki katına yakın artmış, ihracatın GSMH içindeki payı 1979'da %4,1'den 1982'de %10,5'e yükselmiştir ![]() İthalatın Libere Edilmesine Yönelik Tedbirler İthalatta alınan damga vergisinin oranı %25'den %1'e indirilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Fiyat Oluşumuna İlişkin Tedbirler 24 Ocak kararlarının en önemli ve belirleyici öğelerinden biri fiyat politikalarının piyasa koşullarında belirlenmesidir ![]() ![]() ![]() Gübre, kömür, elektrik, demir ve denizyolu "yük" taşımacılığı dışında kalan tüm mal ve hizmetlerin fiyatının ilgili kamu kuruluşu tarafından serbestçe saptanabilmesine imkan tanınmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Yabancı Sermaye ile İlgili Tedbirler Yabancı sermaye girişini özendirmek amacıyla ise yönetimsel ve yasal düzenlemelere gidilmiştir ![]() ![]() ![]() Para Politikası ile İlgili Tedbirler Faiz oranlarının piyasa koşullarına bırakılması ile faiz oranları hızla artmış, 1 Temmuz 1980 tarihinden sonra kredi faizleri ile vadeli tasarruf mevduatı faizleri tümüyle serbest bırakılmıştır ![]() ![]() ![]() Bankalar sistemi aracılığı ile kaynak yaratılmaya başlanmasıyla kamu kesimi yerini özel sektöre bırakmaya başlamıştır ![]() ![]() 1 Ocak 1981'de yürürlüğe giren yeni vergi düzenlemeleriyle gelir dilimleri yeniden düzenlenerek ücretli kesim üzerindeki vergi yükü azaltılmıştır ![]() Sermaye ortaklıkları, kooperatifler ve vakıf gibi kuruluşlardan alınan vergilerde de yeni düzenlemeler yapılarak ortaklıkların pay sahiplerine dağıttıkları karlar üzerinden alınan vergi oranları azaltılmıştır ![]() İhracata yönelik mal ve hizmetleri üretenler ve ihracatçılar için özel istisna ve bağışıklıklar getirilmiştir ![]() ![]() 1983-1987 Türkiye Ekonomisi 1984 yılında, kur politikalarında esneklik sağlanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() 1985 yılı Haziran ayında ise, bankalar kur tespiti konusunda tamamen serbest bırakılmıştır ![]() ![]() ![]() 1986 yılının sonlarına doğru kur belirleme sistemi yeniden gözden geçirilmiş ve bankaların, döviz satış kurunda T ![]() ![]() ![]() Türkiye, 1985 yılında GATT'ın Sübvansiyon Kodu Anlaşması'nı imzalamış ve bu anlaşma gereğince de ihracatta doğrudan teşviklerin azaltılmasına başlanmıştır ![]() ![]() ![]() 1980 yılında T ![]() ![]() ![]() 1986 yılında yürürlüğe giren "İhracat Reeskont Kredisi"nden dış pazar bilgi ve deneyimine sahip ihracatçı veya imalatçı-ihracatçılar yararlandırılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() 1987 yılında tüzel kişiliği aynen devam etmek üzere, Devlet Yatırım Bankası'nın, özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirket haline dönüştürülerek "Türkiye İhracat Kredi Bankası" ünvanını taşıması hükme bağlanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrıca "Fona Tabi Mallar Listesi" açıklanmış ve bu listede yer alan malların ithali sırasında alınan fon tutarlarının Toplu Konut Fonu'na yatırılması öngörülmüştür ![]() ![]() ![]() 1983 yılından sonra kambiyo rejiminin serbestleştirilmesi konusunda önemli gelişmeler sağlanmış, kısıtlama ve yasakların büyük bir bölümü kaldırılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu dönemde kambiyo rejiminde yapılan başlıca değişiklikler şunlardır: Türkiye'ye döviz ithali tümüyle serbest bırakılmıştır ![]() ![]() ![]() Ekonominin tümünü kapsayan bu İstikrar Programı başarıyla uygulanmış ve 1980-1987 döneminde olumlu gelişmeler kaydedilmiştir ![]() ![]() 1986 yılında iç talepteki artış ve petrol fiyatlarındaki düşmenin yarattığı uygun koşulların da katkısıyla büyüme hızı hedefin üzerinde gerçekleşmiştir ![]() ![]() ![]() Kamu kesiminin borçlanma gereği ise 1980 yılında GSMH'nın %8,8'i (yeni seri) iken 1983 yılında GSMH'nın %6'sı, 1986 yılında GSMH'nın %3,7'si 1987 yılında ise GSMH'nın %6,1'i olarak gerçekleşmiştir ![]() ![]() Kişi başına milli gelir ise 1980 yılında 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1980'li yıllarda uygulanan liberal politikalar sonucunda dış ticaret hacmimiz hızla genişlemiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İhracatın pazar açısından analizi yapıldığında ise en büyük pazarın Avrupa Birliği ülkeleri olduğu görülmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1978, 1979 ve 1980 yıllarında Paris'te OECD üyesi ülkeler ve Japonya ile imzalanan ertelemeler dış borç stokumuza ek yük getirmiş, bunun sonucunda 1982 yılında dış borç stoku 17 ![]() ![]() ![]() ![]() 1980 sonrası dönemde, kamu açıklarının Merkez Bankası kaynaklarıyla finanse edilmesinin enflasyon üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle, genelde iç borçlanma yolu tercih edilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() 1971-1980 döneminde Türkiye'ye gelen toplam yabancı sermaye tutarı 100 milyon dolar civarında iken, 1980 yılından itibaren hızla artmıştır ![]() ![]() ![]() 1980 yılında %8,5 olan hizmetler sektörünün toplam yabancı sermaye izinleri içerisindeki payı, 1987 yılında %52,9'a yükselmiştir ![]() ![]() ![]() 1980 sonrasında sermaye piyasasında da önemli gelişmeler yaşanmıştır ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Türkiye Ekonomi Tarihi,1923-1980 Türkiye Ekonomisi Hakkında Geniş Bilgiler |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Türkiye Ekonomi Tarihi,1923-1980 Türkiye Ekonomisi Hakkında Geniş Bilgiler1987-1993 Türkiye Ekonomisi 1986-1989 döneminin ilk yarısında ekonomide canlılık, ikinci yarısında ise durgunluk görülmüştür ![]() ![]() ![]() Ekonomik büyüme oranlarında görülen bu yükselme, özellikle kamu kesimi yatırım-tasarruf farkının artmasına neden olmuş ve sonuçta kamu kesiminin borçlanma gereği 1986 yılında GSMH'nın %3,6'sı iken, 1987 yılında %6,1'ine ulaşmıştır ![]() ![]() ![]() İç borç stoku 1988 yılında 28 ![]() ![]() ![]() ![]() Ekonomideki dengesizlikleri gidermek amacıyla 1987 yılı sonunda kamu tarafından üretilen mal ve hizmetlerin fiyatları önemli ölçüde yükseltilmiş ve piyasalardaki dengenin yeniden kurulabilmesini sağlamak üzere Şubat 1988'de bir dizi önlemler alınmıştır ![]() ![]() Kamu açıklarını kısmak için kamu yatırımlarının azaltılması, özel kesimin üretim ve yatırım kararlarını da olumsuz etkilemiştir ![]() ![]() 1988 yılında reel GSMH büyüme hızı %1,5 olarak gerçekleşmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1988 yılında Türkiye'nin dış ticaretine bakıldığında; ihracatın 11 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1988 yılına kadar bu politikaları başarıyla uygulayan Türkiye, mevcut kurulu kapasitesini artıramaması ve kısa ömürlü sermaye stokunu yenileyememesi nedeniyle dur-kalk diye tanımlanabilecek istikrarsız bir büyüme ortamına girmiştir ![]() 1988 ve sonrasında, ödemeler dengesindeki olumlu gelişmeler dışında, işsizlik yüksek seviyesini korumuş, bütçe açıkları artmış ve buna paralel olarak fiyat artışları hızlanmıştır ![]() ![]() Plan döneminin son yılında, kamunun, alt yapı yatırımlarında belli hedeflere ulaştıktan sonra bu alana yönelik kaynak tahsislerini azaltması, cari işlemler dengesinde elde edilen fazla, yeni bir ekonomik döneme geçişe imkan vermiştir ![]() ![]() ![]() Kamu kesimi borçlanma gereğinin artışının en önemli nedeni KİT'lerin borçlanma gereğindeki artıştır ![]() ![]() ![]() ![]() 1989 yılında ihracat bir önceki yıla göre aynı seviyesini koruyarak 11 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1989 yılında büyüme hızının konjonktürel olarak düşük olması ile birlikte, tarım sektöründen elde edilen gelirdeki artış ve uygulanan bazı tedbirler sonucunda 1990 yılında reel GSMH artış hızı, %9,4 olarak gerçekleşmiştir ![]() ![]() ![]() İç talepteki canlılık, 1990 yılında tüketici fiyatlarının, toptan eşya fiyatlarından daha hızlı artmasına neden olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1990 yılı sonunda ihracat 12 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Körfez Savaşı'nın olumsuz etkileri sonucunda 1991 yılında büyüme hızında bir yavaşlama görülmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() Bu dönemde, bankaların kredi faiz oranlarını yükseltmeleri sonucunda kredi talebi ve kullandırılabilir miktarlar azalmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Enflasyon, 1991 yılında da yükselmeye devam etmiş, toptan eşya fiyat endeksi %59,2, tüketici fiyat endeksi %71,1 oranında artmıştır ![]() ![]() ![]() 1990 yılında dış ticarette görülen olumsuz gelişmeler 1991'de tersine dönmüştür ![]() ![]() 1991 yılında ihracatımız 1990 yılına göre %4,9'luk bir artışla 13 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Haziran 1992'de toplanan Üçüncü İzmir İktisat Kongresi'nde de bu gelişmeler paralelinde Türkiye'nin 21 ![]() ![]() ![]() 1992 yılında Türkiye'nin ihracatı 14 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1992'de enflasyon artış eğilimini sürdürmüş ve toptan eşya fiyatları endeksi %61,4, tüketici fiyatları endeksi ise %66,0 düzeyinde gerçekleşmiştir ![]() ![]() 1992 yılında 2 ![]() ![]() ![]() ![]() Bu yıl, kamu kesimi borçlanma gereğinin GSMH'ye oranı %11,2 olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1993 yılında tüketici fiyatları endeksi bir önceki yıla göre %71,1 oranında artarken toptan eşya fiyatları endeksindeki artış %62,5 oranında gerçekleşmiştir ![]() ![]() 1993 yılında TL mevduatlarında bir gerileme gözlenmiştir ![]() ![]() 5 Nisan Kararları 1994 yılının başına gelindiğinde, Cumhuriyet tarihinin en büyük cari açığı ve kamu açığı makroekonomik dengesizliklerin boyutu görmek açısından yeterlidir ![]() ![]() Diğer yandan kriz sinyallerinin alınmaya başlandığı 1993 yılının son ayları ile 1994 yılının Nisan ayı arasında geçen sürenin incelenmesi krizin yönetimi açısından da oldukça yanlış uygulamalara başvurulduğunu göstermektedir ![]() ![]() ![]() Bir başka deyişle, 1993 sonu ve 1994 başını kapsayan dönemde Türkiye, kriz yönetiminde de başarısız olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Siyasi otorite dövize olan talebi yüksek döviz rezervlerini satarak sınırlamanın mümkün olacağı, bu şekilde piyasada dolaşan paranın İMKB'ye yönlendirilebileceği varsayımı ile hareket etmekteydi ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer yandan İMKB, o dönem için 52 milyon dolar gibi dar bir işlem hacmine sahipti ve piyasada dolaşan spekülatif sermayeyi mas etme kapasitesine sahip olmaktan çok uzaktı ![]() ![]() 5 Nisan 1994'te hükümet dengeleri yeniden kurmak amacıyla yeni kararlılık önlemleri paketini ilan etti ![]() ![]() ![]() ![]() Uygulamanın İçeriği İstikrar programı, enflasyon oranını azaltma, TL'ye kazandırma, dışsatımı artırma ve bunları gerçekleştirerek, 'sürdürülebilir'bir ekonomik ve toplumsal gelişme sürecini elde etmeyi amaçlamaktadır ![]() ![]() Yaklaşım 'temel ilke'olarak 'üretim yapan, sübvansiyon dağıtan bir devlet yapısından, ekonomide piyasa mekanizmasının tüm kurum ve kurallarıyla işlemesini sağlayan ve sosyal dengeleri gözeten bir devlet yapısına geçmeyi'almaktadır ![]() Uygulama programı, ek olarak, döviz kurunun fiyat artışıyla uyumlu kılınmasını, TCMB'nin giderek 'özerk bir yapıya'kavuşturulmasını sağlıklı bir para politikası düzenlenmesi, sermaye piyasasında spekülatif işlemlerin sınırlandırılmasını ve dışsatımın ve yabancı sermaye girişlerinin artırılmasını öngörmekteydi ![]() 19 Şubat Krizi Kasım 2000'in ikinci yarısında artan likidite sıkışıklığı ile su yüzüne çıkan kriz, mali piyasaları derinden sarstı ![]() ![]() Borsa satışların etkisi altında kalarak 1999 yılı seviyelerine gerilerken gecelik faizlerde rekor artış yaşandı ![]() ![]() ![]() ![]() ENFLASYONLA MÜCADELE PROGRAMI 2000 yılının başında IMF ile yapılan stand-by çerçevesinde yürürlüğe giren yeni programın amacını enflasyonla mücadele oluşturuyordu ![]() ![]() ![]() ![]() Arka planda ise vahim sonuçlar yavaş yavaş ortaya çıkmaktaydı ![]() ![]() ![]() ![]() KRİZ BAŞLIYOR Kasım 2000 ortalarında piyasadaki sıkıntı artarak hissedilmeye başladı ![]() ![]() ![]() Bu gelişmeler yatırımcıların bono piyasasından kaçmasına yol açarken, 16 Kasım'da repo faizleri hızla yükseldi ![]() ![]() ![]() ![]() İMKB Ulusal-100 Endeksi yüzde 7 ![]() ![]() ![]() ![]() PİYASA DEDİKODULARA TESLİM OLDU Demirbank'ın içine düştüğü bunalım daha da artarken banka hakkındaki söylentiler iyice yayıldı ![]() ![]() ![]() ![]() 28 Kasım günü Borsa yüzde 9 daha düşerek, 9 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() IMF YARDIMA KOŞTU ![]() ![]() ![]() 30 Kasım'da Merkez Bankası'nın döviz karşılığı piyasaya para vereceği açıklaması, piyasalarda gecelik faizleri yüzde 400'e tırmandırırken, Borsa yüzde 8 daha geriledi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Merkez Bankası 1 Aralık günü piyasaya likidite vermekten vazgeçti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İŞADAMLARI HÜKÜMETİ ELEŞTİRİYOR Programa destek veren işadamları Kasım krizinin ardından hükümete yönelik eleştirilerini artırdılar ![]() ![]() ![]() ULUSLARARASI DESTEK Aralık ayında uluslararası kuruluşlardan Türkiye'ye yönelik olumlu destek moralleri artırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() YENİ YIL YENİ UMUTLAR Borsa yeni yıla 9 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() IMF 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|