Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
1699, 1718, 1774, antlaşmaları, hakkında, karlofça, kaynarca, küçük, pasarofça

Karlofça (1699), Pasarofça (1718) Ve Küçük Kaynarca (1774) Antlaşmaları Hakkında

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karlofça (1699), Pasarofça (1718) Ve Küçük Kaynarca (1774) Antlaşmaları Hakkında



Karlofça (1699), Pasarofça (1718) ve Küçük Kaynarca (1774) Antlaşmaları Hakkında
Karlofça (1699), Pasarofça (1718) ve Küçük Kaynarca (1774) Antlaşmaları Hakkında

Karlofça (1699), Pasarofça (1718) ve Küçük Kaynarca (1774) Antlaşmalarını doğuran yenilgiler, Osmanlı Devlet adamlarına kendi ülkelerinin her alanda Batıdan geri kaldığını ve yeniden onların düzeyine erişmenin, hatta geçmenin ancak ıslahat hareketleriyle gerçekleştirilebileceğini gösteriyordu 18 Yüzyılda Osmanlı Devleti'nde Avrupa Devletleri tarzında reformlar yapılmak istenmesinin sebebi budur Ne var ki, devletin üst seviyedeki yöneticilerin çoğu kendi kişisel çıkarları sebebiyle köklü bir toplumsal yapı değişikliğini benimsemiyor, ancak eski üretim ve egemenlik sisteminin korunması şartıyla başta asker" alanda olmak üzere bazı kurumlarda ıslahat yapılmasını uygun görüyorlardı Bu sebeple Avrupa'ya geçici elçiler gönderildi Bu amaçla Yirmisekiz Mehmed Çelebi ve oğlu Sait Efendi 1721'de Paris'e gitmiş ve görevi sırasında matbaa ile ilgilenmişlerdir Paris dönüşünde Sadrazam Damat İbrahim Paşa'nın desteğini de alan Sait Efendi ve İbrahim Müteferrika 1726 yılında verilen bir fermanla matbaanın kurulması müsaadesini aldılar
Bu eğilime uygun olarak Osmanlı Devleti'nde ıslahat hareketleri askerî alanda yoğunlaştı Avrupa tarzında Humbaracı kıtalarını oluşturmak ve mevcutlarını ıslah etmek için Eylül 1731'de Sadrazam Topal Osman Paşa tarafından Fransız asıllı Comte de Boneval (Humbaracı Ahmet Paşa) görevlendirildi 1734'de Üsküdar'da yeni bir öğretim merkezi Hendesehane açıldı Ancak bu okul ve Bonneval'ın evlatlık edindiği Süleyman'ın komutasında teşkil edilen mühendisler kıtası uzun süreli olmadı Yeniçeriler tabiatıyla bu tür yeni moda fikirlerin hepsine şiddetle karşıydı Görünüşte tasarıyı onlardan gizli tutma çabasına rağmen, okulun yerini keşfedip kapatılmasını sağladılar Böylece Osmanlı ordusu 1769'a kadar teknik öğretim kurumlarından mahrum kaldı
1773'de denizcilik için yeni bir matematik okulunun açılışıyla daha ciddi bir çaba başladı Bu okulun başına önce Macar asıllı Fransız Kontu Baron de Tott getirildi Baron de Tott hatıralarında bu okulun öğrencileri arasında beyaz sakallı kaptanların ve altmış yaşını geçmiş olanların bulunduğundan bahseder Bununla birlikte bu okul, zamanına göre eğitilmiş bir subay sınıfı çekirdeği meydana getirdi ve daha sonra açılacak okullara örneklik etti

Osmanlı Devleti'nde Islahat faaliyetleri III Selim döneminde artarak devam etti III Selim (Saltanatı 1789-1807) 18yüzyılın ıslahatçı geleneği içinde yetişmiş ve daha veliaht iken, ihtilâl öncesi Fransa'nın son kralı olan XVLui ile, yapılabilecek ıslahat konusunda gizlice mektuplaşmış, O'ndan tavsiyeler almıştı Bu davranış, III Selim'in ıslahat yolunda hedeflerinden daha ileri gitmek niyetinde olduğunu gösterir
III Selim tahta çıktığı vakit ard arda gelen başarısızlıklardan dolayı kafası sürekli şu soru ile meşguldü: "Bu devlet nasıl kurtarılabilir" Kırım'ın kurtarılması için 1787 yazında başlatılmış olan savaştan henüz çıkılmış olması sebebiyle ilk akla gelen çözüm yolu, Avrupa'ya açılımı sağlayarak orduyu Avrupa tarzında yeniden techiz etmekti Ama bu yeterli olacak mıydı? Sultan bu yüzden kafasındaki soruyu şahsilikten çıkararak devlete mal etmek düşüncesiyle oluşturduğu meşveret grubunda dönemin seçkinlerine de sordu ve Batı karşısında devletin niçin geri kaldığı, ne gibi tedbirlerle kötü gidişin durdurulabileceği konusunda incelemeler yapılarak kendisine "layihalar" (raporlar) sunulmasını istedi III Selim'e bu hususta 22 rapor sunuldu
III Selim kendisine sunulan raporlar doğrultusunda ıslahatlar başlattı Bu dönemin en anlamlı ıslahatı hiç şüphesiz Nizam-ı Cedit hareketidir III Selim bu projeyi kendi kadrosu ile gerçekleştirmek istediğinden Sadrazam ve Serdar Koca Yusuf Paşa'yı görevinden aldı Kendisine karşı başlatılan şiddetli muhalefet ve dedikoduya aldırmadan, daha önceden mektuplaştığı 16 Luis'nin tavsiyeleri ile başta Ebubekir Ratip Efendi'nin sefaretnamesi ve kendisine sunulan 22 layihadan çıkardığı sonuçlardan Nizam-ı Cedit hareketine girişti III Selim, ıslahatı için kullandığı bu deyim ilham kaynağını açıkça ortaya koymaktadır Fransız İhtilâli'nin getirdiği düzene "yeni düzen" adını takan III Selim kendi ıslahatı için de aynı adı benimsedi Nizam-ı Cedit hareketinin karakterindeki en belirgin özellik, Batı'nın Osmanlı İmparatorluğu'ndan her yönü ile üstün olduğunu kabul etmiş olmasıdır
Dar anlamda Nizam-ı Cedit, yeni bir ordunun kurulmasından başka bir şey değildir Ordunun kuruluşuna Yeniçeri Ocağı'nın tepki göstereceği bilindiği için Nizam-ı Cedit Ordusu Bostancı Ocağına bağlandı ve resmi adı Bostancı Tüfekçisi Ocağı oldu Ordu'nun ilk başarısı Akka Zaferi ve Napolyon'un Mısır'dan kaçması sırasında görüldü Bunun ardından 23111799'da Üsküdar'da kıyafetlerinin rengi ayrı olan ikinci orta kuruldu Mısır'daki başarıları olmasaydı, belki de Nizam-ı Cedit Ocağı küçük bir nüve bir çeşit pilot proje olarak kalacaktı Ordu 1801'de 9263 er 27 subay iken, bu sayı 1806'da 22685 er ve 1590 subaya ulaştı Bunların yarısı kadarı Anadolu'da gerisi de İstanbul'daydı
Nizam-ı Cedit hareketinin geniş anlamı "mevcut rejimin yerine yenisini koymaktı" ve şu hususları içine alıyordu:
1- Yeniçeri ocağını kaldırmak,
2- Ulema sınıfının nüfuzunu kırmak,
3- Avrupalılaşmak
Bu radikal düşünceler bizi ilk defa olarak gerçek bir ıslahatçı padişah tipi ile karşılaştırmaktadır Ancak bu nokta da aklımıza şu soruyu getirmektedir III Selim bu büyük değişimi gerçekleştirebilir miydi? Bu soruya evet cevabı vermek zordur Çünkü Osmanlı Devleti'nin hükümet prensipleri ve idare sistemi başlangıçta Batıya karşı üstünlüklere sahipti Bir dönem Batıya karşı tartışmasız bir üstünlüğe sahip bir devletin, Batı esaslarını benimsemek zorunda kalması başlı başına büyük bir zorluğu ve batılılaşma talebi içinde onlara karşı da tepkiyi ortaya çıkarmıştır
Bu yüzden III Selim'in ıslahat programında da hemen hemen bütün Osmanlı ıslahat doktrininin ana temasını oluşturan "eskinin yanında yeniyi kurma" metodu ön plana çıkmıştır Bu metot, İngiltere örneğindeki olumlu sonucu vermemiş, aksine birbirini inkar eden iki ayrı tip müessesenin, kültür seviyesi düşük, aydın insanların yerini müneccimlerin aldığı ve onlardan medet beklendiği bir ortamda bir arada yaşatılmak istenmesi, ıslahat hareketlerinin çoğunu ölü doğmuş bir hale getirmiştir
III Selim'in bütün iyi niyetine rağmen yenilik hareketleri istenilen neticeleri vermedi Bunun başlıca sebeplerini aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür
1- Reformları uygulayacak yeterli sayıda inançlı kadronun bulunmayışı ve reformların halka anlatılamayışıdır III Selim'in iş başına getirdiği elemanların çoğu, inanmadıkları halde sadece mevkilerini korumak için ıslahat yanlısı görünüyorlardı Sayıları az olan reform taraftarları ise, Avrupa'nın bilim ve teknikte öne geçmiş olduklarını kabul etmekle beraber işe nereden, nasıl ve hangi metotla başlayacakları konusunda hem fikir değillerdi III Selim'e sunulan layihalardan tutucu, sentezci ve radikal olmak üzere belli başlı üç ayrı görüşün çıkmış olması da belli bir ortak fikre sahip olmadıklarını göstermektedir
2- Yenilik hareketlerinin başarısızlığa uğramasının bir diğer önemli sebebi, İstanbul'da hemen her alanda tekelciliğin baş göster-mesinin yanı sıra Anadolu'dan çok miktarda nüfusun İstanbul'a akması ile ortaya çıkan işsizlik ve buna paralel olarak Yeniçerilerin gelirlerinde görülen azalmadır Yeniçeri kahvelerinde, reformlar için toplanan gelirlerin büyüklerin cebine girdiği, zevk ve eğlencede harcandığı yolundaki dedikodular ise yeniliklere duyulan tepkinin bir ölçüde dışa yansımasıdır
3- Dış siyasette karşılaşılan başarısızlık ve dış dünyanın Osmanlı devletine tesirleri Aslında dünya çapında bir hareket olan Fransız İhtilâli ve Napolyon savaşları sırasında Osmanlı Devleti kendisini parçalayıp yıkacak iki kasırgaya tutuldu Bunlardan biri Fransızların ihtilâlci heyecanla her yanda ve bu arada Osmanlı topraklarında yaymakta oldukları hürriyetçi ve milliyetçi düşünce; ikincisi de Rusların bu ihtilâle "panzehir" ve emperyalizmlerinin silahı olarak Rumeli'de yaptıkları, fakat sonuç olarak aynı noktaya (Osmanlı ülkesini parçalamaya) ulaşan Ortodoksluk ve Slavcılık propagandasıydı Bu sırada Müslüman Osmanlıların ayanlık ve talimli asker- yeniçeri gaileleri ile uğraşıyor olması bu etkileri daha da yıkıcı kılıyordu Merkeze karşı başlarına buyrukluk davasında olan ayanlar her çeşit dış desteği kabule hazır durumdaydılar Mesela Canikoğullarından Tayyar Paşa gibi bazı ayanlar Ruslardan para ve silah yardımı alıyordu
Sonuçta ulema, ıslahatçı devlet erkanı ile birlikte III Selim'in de öldürülmesi fetvasını verdi Böylece olaya meşruluk kazandırılarak; ileride bu hareketi yapanların cezalandırılmasının önüne geçilmiş ve eski düzen taraftarı IV Mustafa padişah yapılmıştı Ancak Rusçuk ayanı Bayraktar Mustafa Paşa'nın isyandan kurtulmayı başaran Nizam-ı Cedit'çilerle İstanbul'a yürümesi ve olaylara el koymasından sonra 28 Temmuz 1808'de IV Mustafa'nın yerine II Mahmut tahta çıkarıldı Böylece Osmanlı tahtına kimin oturacağı, iyi niyetli de olsa, bir ayanın kararıyla belirlenmiş oluyordu

karlofca pasarofca, karlofçadan küçük kaynarcaya, pasarofça dan küçük kaynarcaya, 1718 karlofça,, karlofça ve küçük kaynarca antlaşması karlofça antlaşmasının sebepleri ,karlofça ve küçük kaynarca, karlofça ve pasarofça, pasarofça antlaşmasının getirdiği sonuçlar, pasarofça antlaşması yenilikleri, karlofçanın tarihi, karlofça dan küçük kaynarcaya ,küçük kaynarca antlaşmasının nedenleri, pasorofça dan küçük kaynarcaya, karlofça antlaşması nedenleri

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.