Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
devletinde, gereksinimleri, için, kaynak, osmanlı, reformlar, savaşlar

Osmanlı Devletinde Savaşlar Ve Reformlar İçin Kaynak Gereksinimleri

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Devletinde Savaşlar Ve Reformlar İçin Kaynak Gereksinimleri



OSMANLI BORÇLARININ KÖKENİ:
Osmanlı Devletinde SAVAŞLAR VE REFORMLAR İÇİN KAYNAK GEREKSİNİMLERİ Osmanlı Devletinde SAVAŞLAR VE REFORMLAR İÇİN KAYNAK GEREKSİNİMLERİ

SAVAŞLAR VE REFORMLAR İÇİN KAYNAK GEREKSİNİMİ
Bu ayrıcalıklara ek olarak dış borçlar da Osmanlı ekonomisini büyük bir baskı altında tutuyordu Bu baskı, sonunda ekonomik ve malî yıkıma kadar gitti 19 yüzyılın ortalarına doğru, Osmanlılar kendi imparatorlukları üzerindeki dene*timlerini bütünüyle yitirmişlerdi, İngiliz Elçisi Sir Stratford Cunning, impara*torluğa kendisinin önerdiği yenilik atılımlarının (reformların), malî olarak des*teklenmesi için dış borçlanmaya gidilmesini öğütlüyordu (Çavdar, 1970:39) Pa*dişah ve vezirleri, ilk başta, malî bağımlılığın, siyasal bağımlılığa yol açacağı kaygısı içinde bu öğüde uymak istemediler Fakat sonradan, 1852 yılında, ilk dış borç anlaşması yapıldı Kırım Savaşı'ndan sonra da, 1854'ten başlayarak tahvil karşılığı borçlanmalar sürekli bir yükselme gösterdi (Minibaş, 1994:42)"Osmanlı ekonomisinin yapısı ve kötü yönetilen hazine, bu yükselmenin ardında yatan ne*denler arasındaydı Osmanlılar için bir başka kısırdöngü başlamıştı Her kez, da*ha pahalı koşullarla alınan dış borçlar, ekonominin üzerine ek bir baskı yapıyor*du Ekonomi, dış borçların ana para ve faiz ödemeleriyle, daha da güçsüzleştikçe, imparatorluk yeni borçlanmalara gidiyordu Dış borçlanma yoluyla elde edilen kaynaklar, verimli alanlara yatırılmadığından, ekonomik durum gün geçtikçe kötüleşiyordu Ekonominin ve borçlanmanın koşullan o derece kötüleşmişti ki, Osmanlılar kimi zaman kâğıt üzerinde borçlandıkları paranın ancak yarısını alabili*yorlardı (Eldem,1970:60-261)
ÇİZELGE (V) - (1) OSMANLI BORÇLARININ DAĞILIMI

1881-1914 (Milyon İngiliz Sterlini Olarak)

1881

%

1890

%

1898

%

1914

%

Fransa

450

343

446

376

534

422

753

530

İngiltere

435

332

274

231

226

179

199

140

Almanya

83

75

138

117

190

150

299

210

Belçika

66

50

103

87

144

114

120

84

Avusturya

79

60

77

65

75

59

Hollanda

70

53

53

45

35

28

51

36

İtalya

54

41

32

27

10

08

İmp içinde tutulan

73

56

62

52

50

40

Toplam

1310

1000

1185

1000

1264

1000

1422

1000

KAYNAK: Pamuk, 1994:84
Sonuç pek doğal olarak, yıkıma gitti Muharrem Kararnamesi adı verilen bir yönetmelikle, Osmanlı borçlan birleştirildi ve "Düyun-u Umumiye" yönetimi de*nilen bir örgüt ile, 1881 yılında, bu borçların ödenmesi için imparatorluğun malî kaynaklarına el kondu "Düyun-u Umumiye" yönetiminin kuruluşu, Osmanlıla*rın bütünüyle, yabancı denetimi altına girmesi demekti, örgüt, alacaklılar adına yedi temsilciden oluşuyordu
Birinci Dünya Savaşı'nın başında, Osmanlı borçlarının durumu Çizelge (V) -(l)'de gösterilmiştir 1909 yılında, alacaklılara Ödenen para, tüm devlet giderleri*nin yüzde 312'sine kadar yükselmişti (Eldem, 1970:244)
Başlangıçta, yalnızca, devlet tekellerinden ve gümrük vergilerinden gelen paralar "Düyun-u Umumiye" yönetimine verilmişti Fakat, bir süre sonra, bu kaynak*lar, dış borçları ödemekte yetersiz kaldı Bunun üzerine, doğrudan ve dolaylı baş*ka vergiler de, Yönetim'in denetimi altına kondu Böylece, "Düyun-u Umumiye" Yönetimi, imparatorluğun gelirlerinin üçte birine el koymuş bulunan dev bir ör*güt niteliği kazandı (Eldem, 1970:265)
Pamuk, Düyun-u Umumiye İdaresi'nin kuruluşundan sonra, Osmanlı borçlarında ikinci dönemin başladığını söyler Bu dönemin önemli özelliği, Batı ülkele*rinin imparatorluk üzerinde kurdukları güçlü denetim sayesinde net fon akımla*rının yönünün değişmiş olmasıdır
"Bu dönemde yeni dış borçlanma yoluyla giren miktarın iki katından fazlası dışarıya aktarılmıştır Yeni borçlanmalar yoluyla hazineye giren miktar yılda orta*lama 18 milyon sterlinde kalırken, toplam borç ödemeleri yılda ortalama 37 mil*yon sterline ulaşmıştır" (Pamuk, 1994:69)
TİCARET: BAĞIMLILIĞIN TARİHSEL KÖKENÎ

Türkler, Anadolu'ya geldikleri zaman ticaret Bizanslıların denetimindeydi Selçuklular, Anadolu'yu aldıklarında, Müslüman tüccarlar, Venedikliler gibi Hıristiyanlarla doğrudan ticaret ilişkileri kurduklarından, Bizans ve Anadolu, eko*nomik olarak zayıflamaktaydı (Akdağ, 1974a:431-432)
11 yüzyıl sonlarında Haçlılar, Suriye ve Antakya'yı alınca, Doğu Akdeniz ile Avrupa arasındaki ticaret, Bizans'ı dışarıda bırakan bir biçimde gelişti ve imparatorluğun ekonomik olarak çökmesine yol açtı (Goitein, 1970:55) Doğu Akdeniz'de küçük devletler biçiminde örgütlenen Haçlı kalıntıları, Batı'ya, Doğu ile doğrudan ticaret yapma olanakları sağlamıştı Bu olanak 13 yüzyıl dolaylarında, Avrupa'da önemli ölçüde bir sermaye birikimine yol açtı,
Doğu'nun (Anadolu'nun) örgütlenmemiş tüccarları, "kredi mektubu" gibi ye*ni yöntemler kullanan Batılı tüccarlar tarafından sömürülüyorlardı
13 yüzyılda Doğu ve Batı arasında ekonomik ilişkilerin ardında yatan belirleyici temel öğeler şöyle özetlenebilir: Papa, Mısır'a ve öteki Müslüman ekonomile*re karşı, Doğu Akdeniz ticareti üzerinde birtakım kısıtlamalar yapmıştı, İtalyan tüccarları sürekli olarak Doğu'dan (Bizans'ı da içeren bir biçimde) Batı'ya serma*ye aktarıyorlardı Ekonomik sömürü düzeni son derece özenle, sağlam bir biçim*de kurulmuştu Bu arada, Batı'da ortaya çıkmakta olan ulusal devletler, ticareti devlet eliyle de desteklemeye başladılar Batı'nın sanayi merkezleri bakımından yoğun etkileşim, mamul maddeler ticareti bakımından Doğu'yu dışarıda bıraktı ve onu, bir hammadde üreticisi olarak, Avrupa'ya bağımlı kıldı (Akdağ, 1974a:439) Bütün bu öğelere ek olarak, Anadolu'nun Moğolların saldırısına uğraması, "Müs*lüman dünya"nın ekonomik kargaşalığını artırdı
Osmanlılar, Anadolu'yu ellerine geçirdikleri zaman, yüksek göç oranı ve Türk*lerle Bizanslılar arasındaki yeni işbirliği, yarımadanın ekonomisini geçici olarak yeniden canlandırdı Bu canlanma, savaş sonucu ele geçirilen malların Kümeliden Anadolu'ya aktarılması ile de bir süre için pekiştirildi
Fakat, tarih içinde yerini şaşırmış denilebilecek bu canlanma bir süre sonra, zorunlu olarak sona erecekti Çünkü bu canlanma Türklerin üstün yönetim yete*neklerinin bir ürünü olarak yapay bir biçimde gerçekleştirilmişti Oysa, Doğu Ak*deniz, çoktan, "kapitülasyonlar denilen ayrıcalıklar biçiminde kurumlaşmış iliş*kilerle, Batı'ya bağımlı duruma gelmişti Böylece, imparatorluğun her türlü sermaye birikimini engelleyici toplumsal ve siyasal yapışma ek olarak Akdeniz'de ve Anadolu'da çok önceden belirlenmiş olan ekonomik koşullar da, Batı'ya sermaye aktaran ticarî ilişkiler yoluyla, Osmanlı ekonomisinin kuyusunu kazıyordu Eko*nomiyi zayıflatan bu süreç, Batı, yeni ticaret yollarını bulduktan, Yeni Dünya'ya ulaştıktan, oralardan altın ve gümüş getirdikten ve "merkantilist" bir siyaset izle*meye başladıktan sonra daha da hızlandı
ULUSLARARASI ANTLAŞMALAR:
EKONOMİK BAĞIMLILIĞIN ONAYLANMASI
Bütün bu olumsuz ve köstekleyici koşulların varlığına karşın, Osmanlılar, Selçukluların ve Bizanslıların çöküşünün bıraktığı boşluğu, Anadolu ve Balkanlar üzerinde bir imparatorluk kurarak doldurdular Aslında, sonradan imparatorlu*ğun çöküşüne yol açan ekonomik koşullar, başlangıçta oldukça olumlu ve yar*dımcı bir rol oynadı Fakat Osmanlıların tımar düzenine dayalı yapısı dış dünya*nın ekonomik baskılarına sonsuza kadar karşı koyamazdı, imparatorluk, hem iç hem de dış öğelerin etkisiyle siyasal gücünü yitirmeye başladı Siyasal gücü zayıf*ladığı oranda ekonomik baskılar arttı Örneğin, 1774'teki Küçük Kaynarca Antlaşması'yla, Osmanlılar, Karadeniz'deki ticaret tekellerini Ruslara verdiler, impa*ratorluğun ekonomisi üzerindeki dolaylı Batı denetimi, uluslararası antlaşmalarla doğrudan doğruya somut bir nitelik kazanıyordu
1838'de İngiltere ile yapılan ticaret antlaşması, ekonomik ilişkilerde, Venediklilerin, Hollandalıların ve Portekizlilerin oynadıkları rolü, İngilizlere verdi Bu antlaşma, imparatorluk üzerinde uzun yıllar sürdürülen ekonomik sömürüyü, uluslararası alanda hukuksallaştırıyordu (Hourani, 1957) Antlaşmanın birinci maddesi şöyle diyordu: "Mevcut Kapitülasyonlar ve Antlaşmalarla Büyük Britan*ya'nın teb'asına veya gemilerine tanınan ve işbu sözleşmede özellikle değiştirilen*ler dışındaki bütün hak, imtiyaz ve muafiyetlerin şimdi ve sonsuza dek süresiz ta*ahhüt olunur ki, Bab-ı Âli tarafından herhangi bir diğer yabancı gücün gemilerine ve teb'asına şimdi bahşolunmuş veya ilerde bahşolunacak bütün hak, imtiyaz ve muafiyetler veya diğer herhangi bir yabancı Güç'ün gemilerinin ve teb'asının ya*rarlanmasına sunulan müsamaha, aynen Büyük Britanya'nın teb'asına ve gemile*rine de eşit biçimde bahşolunacak, uygulanacak, yararlandırılacaktır" (Ürünlü, 1975:15)
Antlaşma, yalnızca eski "kapitülasyon"ları onaylamakla yetinmiyor, yeni ayrıcalıklar da tanıyordu Madde 4, şöyle diyordu: "Eğer herhangi bir Türk üretim, imalat ve mamulü Britanyalı tacir veya onun mümessili tarafından ihraç edilmek üzere satın alınırsa, bu emtia herhangi bir gemiye yükleme yerine götürülecek ve emtia yüklendiğinde bütün iç vergiler yerine yüzde 9 oranında sabit bir ad valorem vergi ödemekle yükümlü olacaktır
"Sonradan ihraç edildiğinde, şimdi mevcut olan yüzde 3 vergi ödenecektir Fakat limanlarda ihraç için satın alınmış ve halihazırda dahilî vergisini limana girer*ken ödemiş bulunan bütün mallar sadece yüzde 3 ihracat resmi ödeyeceklerdir" (Ürünlü, 1975:16)
Böylece bütün imparatorlukta geçerli olmak üzere gümrük vergileri pek düşük bir düzeyde donduruluyor, bütün tekeller kaldırılıyor ve tüm Osmanlı ekonomisi İngiliz tüccarlarının denetimine veriliyordu (Bailey, 1970:119-128)Beklene*ceği gibi, öteki Avrupa ülkeleri de çok geçmeden, bu antlaşmanın hükümlerinden yararlanmaya başladılar
Aslında, 1838 Balta Limanı Anlaşmasının etkileri, gerçekten çok derin yapısal sonuçlar doğuruyordu
Örneğin, Pamuk şu sözleriyle, sonradan Düyun-u Umumiye'ye kadar gidecek olan bir dış borç sürecinin başlamasını da 1838 Balta Limanı Anlaşması'na bağlar:
"Ayrıca Osmanlı Devleti özellikle malî bunalım dönemlerinde başvurduğu önemli bir ek gelir kaynağını da kaybetmekteydi Nitekim bir sonraki savaş döne*minde, Kırım Savaşı sırasında, dış ticaretten ek vergi alınamayacak ve bunun da etkisiyle Avrupa para piyasalarında borçlanmanın yolu açılacaktır" (Pamuk, 1994:18)
OSMANLILARDA SANAYİ: DIŞA BAĞIMLILIĞIN YÜKSELİŞİ

Aslında bu antlaşma, uygulamada Osmanlı ekonomisine yeni boyutlar kazandırıyordu Bütün yaptığı, ticarî ve ekonomik etkinliklere karşı geleneksel Osmanlı tu*tumunun doğurduğu, yüzyıllar süren uygulamalar sonunda ortaya çıkmış bulunan durumu, hukuksal güvence altına almaktı Fakat yine de, imparatorluğun çöküşü*nü hızlandırdığına hiç kuşku yoktur 1856'da Ubicini şöyle yazıyordu:" Osmanlı İmpatorluğu'ndaki imalat sanayii, eskisine oranla çok gerilemişti Bugün, Türki*ye'nin dışarı sattığı malların büyük bir kısmı, Avrupa'ya verdiği hammaddedir Av*rupa, bu hammaddeyi daha sonra mamul madde olarak Türkiye'ye geri satmakta*dır Eskiden, yalnızca imparatorluğun tüketimini karşılamakla kalmayan, aynı za*manda Doğu Akdeniz'in bütün bölgelerine ve Avrupa'daki kimi ülkelere de mal yollayan çok sayıdaki çeşitli imalatçılar artık ya çökmüş ya da bütünüyle yok ol*muşlardı" (Issawi, 1966:43)
Osmanlılarla, İngilizler arasındaki anlaşma, böylece, yeni doğmakta olan Os*manlı sanayiini de öldürmüştü Emekleme döneminde olan sanayi, bu sıralarda, Batılılaşma akımı çerçevesinde girişilen çabalarla geliştirilmeye çalışılıyordu (Sarc, 1940) Fakat "merkantilist" hükümet yaklaşımını bilmeyen geleneksel Osmanlı Devleti karşısında, Batı'daki "sanayi devrimi" ve Batı'nın Osmanlılar üzerindeki ekonomik denetimi, imparatorluğun ekonomisine gelişme olanağı tanımadı Os*manlı hükümetleri, başlangıçta "merkantilist" bir siyaset izlemeye istekli değillerdi Son zamanlarda da böyle bir siyaseti izleyecek güçleri kalmamıştı Böylece, Osmanlı pazarlarına mamul madde sürmek için baskı yapan ve buradan yün, pamuk ve tü*tün alan Avrupa, Osmanlı sanayisinin ortadan kalkmasına yol açtı
Aslında, imparatorluğun sanayisi 16 yüzyıldan beri, Avrupa'nın başa çıkılmaz baskılarıyla karşı karşıyaydı Türk-İngiliz ticaret antlaşmasından sonra, Batı'ya açılan bölgelerde etkinlik gösteren Osmanlı küçük üreticileri, bu baskılara dayanamayarak işlerini bıraktılar Güçlü bir sanayi yokluğu, Avrupa'nın sert baskısıyla da pekişince, Osmanlı imparatorluğu bütünüyle Batı'nın denetimi altına girdi Osmanlılar ile Batı arasındaki ekonomik ilişkiler, Ubicini'nin belirttiği gibi, Batı'ya hammadde satmak ve oradan işlenmiş ürün almak biçiminde belirlenmişti Pamuk, olayın pamuklu tekstil dalındaki ayrıntılı çözümlenmesinde, yıkılışı tüm çıplaklığı ile ortaya koyar (Pamuk, 1994:124-150)
SANAYİNİN YAPISI

Osmanlı sanayiinin genel nitelikleri şöyle özetlenebilir: imparatorlukta temel imalat etkinlikleri yoktu, örneğin bir maden sanayii kurulamamıştı, imalat etkin*likleri daha çok iç pazarlara tüketim maddeleri sağlamaya yönelmişti Gıda üreti*mi ve ilgili etkinlikler, sanayiinin önemli bir kesimini oluşturuyordu Ayrıca, sana*yi ile maden çıkarma ve tarım etkinlikleri arasında bir uyum yoktu Bir başka de*yişle, tarım ve maden çıkarma etkinlikleri Avrupa ekonomisi bakımından gerekli olan işlevleri yerine getiriyordu Bu nedenle de Osmanlı ekonomisine pek yararlı olmuyordu (okçun, 1970, IX-XI)
Yabancı sermaye kullanılması yoluyla kurulmak istenen imalat sanayii çabaları da yukarda kısaca değinilen nedenler sonunda başarıya ulaşamamıştı (okçun, 1972)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.