Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
haini, miydi, sultan, vahdettin, vatan, vatanperver

Sultan Vahdettin Vatan Haini Mi, Yoksa Vatanperver Miydi?

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sultan Vahdettin Vatan Haini Mi, Yoksa Vatanperver Miydi?



Sultan Vahdettin Vatan Haini miydi?

Ortaöğretim ders kitaplarında öğretilen Türk Tarihi, 1941 yılından itibaren yanlış ve eksik olarak öğrencilerimize aktarılmaya başlanmıştır Bilindiği üzere 1941 yılında ABD ile Türkiye arasında bir eğitim anlaşması imzalanmış; bu anlaşma esaslarına göre Türk eğitim sistemi şekillenmişti Amerikan Kültür Emperyalizmi’nin doğal sonucu olarak Sultan Abdülhamit “Kızıl Sultan”, Vahdettin, “Vatan Haini”, eğitim ve kültür mektebi olan Harem, “zevk-i sefa” mekânı olarak gençlerimize öğretilmiştir Zamanın şartlarına göre; Osmanlı’nın parçalanmasını hedefleyen ve bu amaca ulaşabilmek için dış yardımlarla Osmanlı Ali’ye saldıran şehzadelerin, keyfi olarak ya da iktidar hırsı ile öldürüldükleri de ders kitaplarına giren yanlış bilgiler arasındadır Bu dönemleri tarafsız bir göz ile inceleyenler, şehzadelerin keyfi öldürülmediğini anlayacaklardır
Sultan Vahdettin Vatan Haini mi, Yoksa Vatanperver miydi?
Tarih kitaplarına giren yanlış bilgiler, zaman geçtikçe araştırmacılarımız tarafından elde edilen bilgiler ışığında gün yüzüne çıkmaya başlamıştır Bu yanlış bilgilerden nasibini alan Vahdettin’in iki yönünü (Sevr öncesi ve Sevr sonrası) ortaya koyarak izah etmeye ihtiyaç vardır

Sultan Vahdettin’in vatan haini olup olmadığını anlamak için 1918 ile 1922 yıllarına; yani mütareke ve Milli Mücadele yıllarına dönmemiz, o dönemi dikkatle incelememiz gerekir

Öncelikle şu soruların cevabını arayalım:

a-) Vahdettin’in; Milli Mücadele başladıktan sonra, yani; Sevr sonrasında politikalarında herhangi bir değişiklik olmuş mudur?
b-) Anadolu’da başlayan Milli Mücadele’ye şiddetle karşı çıkan Sadrazam Damat Ferit Paşa bu dönemde görev başında mıdır?
c-) Bu dönemde İstanbul’da basılan tüm gazetelerin işgalcilerin yanında yer aldığını; yani mütareke basını olduğunu söyleyebilir miyiz?
d-) İstanbul Hükümeti, (Vahdettin) Milli Mücadele yıllarında Ankara’ya (Atatürk’e) yardım yapmış mıdır, yapmış ise hangi boyuttadır?

Soruların cevaplarını bulabilmek için dönemin yayınlarına bakmak yeterlidir Dönemin gazetelerine baktığımızda Sultan Vahdettin’in tavrının Milli Mücadele’den yana olduğunu çok net olarak görmekteyiz

30 Ekim 1918 yılında İhtilaf Devletleriyle Osmanlı Devleti arasında nihai barış antlaşması imzalanmıştır Mondros Antlaşması; Wilson Prensipleri çerçevesinde, Türk ve Müslüman unsurların hâkim olduğu Misak-ı Milli sınırlar içerisinde bir barış antlaşmasıdır Ancak; başta İngiltere olmak üzere itilaf devletleri bu karara karşı çıkarak 16 Mart 1920 yılında İstanbul’u işgal etmişlerdir Ayrıca; Misak-ı Milli kararı alan Meclis-i Mebusan’da yine itilaf devletler tarafından dağıtılmıştır Meclisin dağıtılmasından hemen sonra, İstanbul’dan kaçanlar Ankara’ya gelip, Milli Mücadelecilerin yanında yer almışlardır

Sevr öncesinde İngiliz siyaseti izleyen Sultan Vahdettin, yine koyu bir İngiliz hayranı olan Damat Ferit Paşa’yı sadrazamlık makamına getirerek, İngiliz siyasetini sürdürmekte olduğunu İngilizlere göstermek istemiştir Damat Ferit Paşa, göreve gelir gelmez Anadolu’da bağımsızlık meşalesini yakmış olan Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını idam cezasına çarptırmıştır Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, tüm bu olumsuzluklara rağmen Ankara’da 23 Nisan 1920 yılında Millet Meclisi’ni açmışlardır Meclisin açılmasıyla Milli Mücadeleciler daha da güçlenmişlerdir

Damat Ferit Paşa, idam fermanı çıkarmakla İngilizlerin gönlünü aldığını düşünerek, 1 Dünya Savaşı öncesi sınırlara ek olarak, Kıbrıs Adası’nı ve Mısır’ı almak hayali ile gittiği Sevr’den eli boş dönmüştür 10 Ağustos 1920 yılında imzalanan Sevr Anlaşması, Türkiye’nin tüm umutlarını yok eden bir anlaşma olmuştur Tek ümit, Anadolu’da başlatılan Milli Mücadele olmuştur

Sultan Vahdettin, kendisine dayatılan Sevr Anlaşması’nı hiç tereddüt etmeden elinin tersiyle iterek imzalamamıştır İngiliz hayranı Damat Ferit Paşa ise, Sevr’in İstanbul Hükümeti tarafından imzalanmaması sonucunda görevinden istifa ederek yurt dışına kaçmıştır

Sultan Vahdettin’in Sevr’i imzalamaması itilaf devletlerini şaşkınlığa uğratmıştır Türklere Sevr Anlaşmasını imzalatmanın mümkün olmadığını gören itilaf devletleri, anlaşmada birtakım değişiklikler yapmak üzere Londra’da bir konferans düzenlemişlerdir Konferansa Ankara temsilcilerini davet etmişler; ancak Ankara Hükümeti, temsil etme yetkilerinin kendilerinde olduğunu ileri sürerek konferansa katılmamışlardır Konferansın 23 Şubat 1921 tarihli oturumunda söz alan Tevfik Paşa, şu konuşmayı yapmıştır; “Şimdi sözü milletin gerçek temsilcilerine bırakıyorum” diyerek Türkiye’nin vekâletinin Ankara Hükümeti’nde olduğunu beyan etmiştir Tevfik Paşa’nın bu tutumu, konferansta soğuk rüzgârlar estirmiştir Tevfik Paşa’nın bu inanılmaz çıkışı sonucunda İstanbul ve Ankara heyetleri birlikte çalışmaya başlamıştır

Tevfik Paşa’nın bu çıkışının bireysel bir çıkış olduğunu düşünürsek yanılırız Zira Tevfik Paşa, Sultan Vahdettin’den habersiz herhangi bir söz söylemeye ve karar almaya yetkili değildi Hal böyle olunca; tüm olup bitenlerin önceden Sultan Vahdettin tarafından düşünülmüş ve uygulatılmış olduğunu anlayabiliriz Bu gelişmeler sonucunda İstanbul Hükümeti artık Ankara Hükümeti’nin yörüngesinde hareket etmeye başlamıştır

Sultan Vahdettin’in tavrı, 2 İnönü Zaferinden sonra daha net olarak ortaya çıkmaktadır Balkan Savaşı ve 1 Dünya Savaşı yenilgilerinden sonra elde edilen bu zafer, Kemal Atatürk’ün deyimiyle; “milletin makûs talihinin” değişeceğinine işaret etmiş, tüm yurtta büyük bir coşkuyla karşılanmıştır Kazanılan bu zaferin ardından yurt genelinde, bütün camilerde mevlitler okutulmuştur Mevlit okutanlardan biri de Sultan Vahdettin’dir Ayrıca; zaferin ardından tüm gazetelerde, başta Kemal Atatürk olmak üzere tüm Milli Mücadelecilerin isimleri ve resimleri basılmıştır Fetih Suresi’nin ilk ayeti olan “İnna fetahna leke fethan mubina” (Muhakkak ki biz sana apaçık bir fetih verdik) ayet-i kerimesi yine dönemin gazetelerinin ilk sayfalarında başlık olarak basılmıştır

Hanedan Ailesinden Anadolu’ya Yardım Yapıldı mı?

İstanbul Hükümeti’nin işgal altındaki bir başkentin (İstanbul)’un Anadolu’ya resmi yollarla ayni ve nakdi yardımda bulunması imkânsızdı Sultan Vahdettin, Anadolu’ya yardımları uluslararası bir yardım kuruluşu olan Kızılay aracılığı ile ulaştırmıştır 1921 yılında İstanbul’da başlatılan yardım kampanyaları zaman içinde 40000 Osmanlı Lirası’na ulaşmıştır Ancak mücadele için elbette bu yardımlar yetersizdi 12 Nisan 1921’de Sultan Vahdettin bizzat yardım kampanyalarının içinde yer almış, yardım kampanyalarının seyri bir anda değişmiştir Sultan Vahdettin, kendi bütçesinden Anadolu Hareketi’ne tam 10000 Osmanlı Lirası vermiştir Bu haber, 12 Nisan tarihli Akşam Gazetesi’nde halka şöyle duyurulmuştur: “Padişahımız Anadolu’daki asker evlatlarına yardım için Hilal-i Ahmer’e 10000 Lira ihsan buyurdular Bugün saat on birde Hilal-i Ahmer Katib-i Umumisi Hikmet Beyefendi, Hazine-i Hassa’ya davet edilerek zat-ı hazret-i padişahî tarafından Hilal-i Ahmer’e teberru buyrulan 10000 Lirayı Osmanî kendisine tevdi edilmiştir Osmanlı padişahlarının altı asırlık şan ve şeref mirası olan bu mülk-ü milletin beka ve istiklali ve hilafet ve saltanat topraklarının düşmandan kurtarılması için meydan-ı gazada kanlarını akıtan, Anadolu’da sevgili padişah babaları uğruna feda-yı can eden kahraman asker evlatlarına karşı, zat-ı akdes-i hazret-i padişahînin bu eser-i merhamet ve atıfetleri payitahtta (İstanbul’da) ve Anadolu’da büyük şükranlar uyandıracaktır… Harem-i hümayundan dahi 3000 lira ihsan buyrulduğu maa’l-şükran haber alınmıştır”

Sultan Vahdettin’in bizzat yardım kampanyasında öncülük yapması İstanbul Halkının ilgisini daha da artırmıştır 14 Nisan 1921 yılında toplanan yardım paraları 81000 Osmanlı lirasına ulaşmıştır İstanbul Hükümeti’nin Milli Mücadele için Kızılay aracılığı ile ulaştırdığı yardımlardan Ankara Hükümeti memnun olmuş; Kemal Atatürk bu memnuniyetini bizzat teşekkür ederek ifade etmiştir Sultan Vahdettin’in ve hanedan üyelerinin Milli Mücadele’yi desteklemek amacıyla başlattığı yardımlar, 20 Mayıs itibariyle 208000 Osmanlı lirasına ulaşmıştır Bu demek oluyor ki; Vahdettin’in ve hanedan üyelerinin payı %10 civarında gerçekleşmiştir

Sultan Vahdettin’in Anadolu Hareketi’ne verdiği destekleri göstermek için bu bilgilerle yetinmeyelim 1921 yılında İstanbul’da bulunan İngiliz yüksek Komiseri Sir Horaca Rumbold’un kaleme aldığı raporları da burada aktarmak gerekir Raporda; Padişah Vahdettin’in Milli Mücadele’ye açıkça destek verdiğini; İstanbul’daki nazırlardan birinin bu süreçte Milli Mücadele güçlerine silah ve cephane tedarikinde bulunduğunu da açıkça belirtiyor Yine Raporda Anadolu’ya asker ve savaş malzemeleri göndermek için İstanbul’da gizli örgütlerin kurulduğuna da dikkat çekiliyor Raporda resmi tarihleri alt-üst edecek şu bilgilere de yer verilmiş; “İstanbul Hükümeti, Yunanlılarla mücadelede Ankara Hükümeti’nden yana tavır koymuştur”

Türkiye hakkında ayrıntılı ve çarpıcı bilgiler içeren belgeleri yayımlayan Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd Doç Dr Ali Satan, söz konusu raporlarında; “İstanbul Hükümeti, Yunanlılarla mücadelede doğal olarak Ankara’dan yana tavır koymuştur… Sadrazam ve hariciye nazırı, Ankara Hükümeti ile doğrudan ilişkilerinin olmadığını söylese de buna inanmak güçtür” diyor

Satan Raporunda; İstanbul Hükümeti nazırlarının, Ankara’dan bağımsız görünmekle beraber, Ankara’nın görüşlerini göz önünde tutuyorlardı Öte yandan İngiliz diplomatlar, yazdıkları raporda İtilaf Devletlerinin Türk-Yunan savaşında tarafsız olduklarını ilan etmelerinden sadece birkaç gün sonra bu karara uymama konusunda anlaştıklarını da itiraf ediyor

Ali Satan, Ankara’nın Milli Mücadele zamanında Müslüman ülkelerden yardım istemesinin İtilaf Devletleri’ni kaygılandırdığını raporlardan anlaşıldığını ve bu durumun raporlara; “Ankara’nın dış ilişkilerinde Panislamist bir etki görülmektedir” diye geçtiğini ifade ediyor

Bu makaleyi hazırlarken; 10 Nisan 2011 tarihli Zaman Gazetesi’nden, İnternette yayımlanan İngiltere Devlet Arşivi’nden ve Doç Dr Ali Satan’ın İnternette yayımladığı bilgilerden faydalandım Tüm bilgilerin aynı noktada birleştiğini gördüm

Dokümanların ortaya koyduğu ortak noktalar şunlardır:

* Sadrazam ve Harbiye nazırının inkâr etmesine rağmen, İstanbul Hükümeti, Anadolu direnişini destekliyor, silah ve cephane gönderiyor
* Ankara’nın dış ilişkilerinde Panislamist etki görülmektedir
* İngiltere, Türklerin mukavemetini, direncini görmek istiyor
* Türkler, Yunanlıların arkasında İngiltere’nin olduğunu bilerek hareket ediyor

Çeşitli kaynaklardan faydalanarak hazırladığım bu makalemde, Sultan Vahdettin’in hain olup olmadığını siz değerli okuyucuların takdirine bırakıyorum

Saygılarımla,

Halit DURUCAN

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.