Prof. Dr. Sinsi
|
Kazak Türkleri, Kazakistan Cumhuriyeti,Kazakistan Tarihi Hakkında
Kazak Türkleri, Kazakistan Cumhuriyeti,Kazakistan Tarihi Hakkında
Kazak Türkleri, Kazakistan Cumhuriyeti,Kazakistan Tarihi Hakkında
Kazak Türklerinin yaşadığı ülke manasına gelen Kazakistan, 46o-87o doğu meridyeni ile 40o-56o Kuzey enlemi arasında orta Asya'nın geniş bozkırları ile eski Türk anayurdu Altay'larda kadar uzanan sahayı içine alan bir vilayetleri; Kuzeyde Omsk vilayeti; Kuzeydoğuda Sibirya Bölgesi; Doğusunda Doğu Türkistan; güneyinde Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Özbekistan'a bağlı Kara kalpak Muhtar Bölgesi bulunmaktadır Kazakistan batıdan doğuya doğru İdil(Volga) nehrinin aşağı mecrası ve Hazar Denizinin kuzey sahillerinde Doğu Türkistan'a kadar 2 500 km Uzunluğunda ve kuzeyden güneye doğru aşağı-yukarı 1 700 km Genişliğinde 2 717 300 km2 bir saha kaplamakta olup 1989 yayımlarına göre nüfusu 18 227 878'dır Bu nüfusun 8 137 878'i Müslüman Türklerden, 10 090 000'ı ise Ruslardan ve Ukraynalılardan meydana gelmektedir Başkenti memleketin güneydoğu köşesinde bulunan Almatı şehridir
Coğrafi Özellikleri
Memleketin doğu ve güneydoğusundaki dağlık alan bir tarafa bırakılacak olursa, Kazakistan'ın büyük kısmı ova ve bozkırlardan meydana gelmektedir Memleketin en alçak bölgesini Hazar Denizi sahillerindeki topraklar teşkil eder Hazar Denizinin güneybatı kısmında Aral ve Hazar ovasında yüksek Üst-Yurt ve Mangışlak ovaları bulunur Kazakistan ovasının orta kısmı, Turan ovasının bir kısmını teşkil eden kumluk sahadır Kazakistan'a dahil Batı Sibirya ovasının güney kısmındaki çok sayıda ve ekserisi tuzlu olan küçük göller hususiyet teşkil eder
Kazakistan'ın doğu ve güneydoğu kısımlarının kaplayan dağ silsileleri Altay, Tarbağatay ve Tiyan-Şan dağ sistemine dahildir Kuzeyde Zaysan Gölünden İrtiş Nehrinin sağ kıyısını takip eden Altay'ın bir kısmı ile 3 000 m yüksekliğinde, daimi kar ve buzlar ile kaplı bulunan Güney Altay sırtları Kazakistan'a dahildir Zaysan'dan güneye doğru uzanan Tarbağatay Dağları doğuda Savur ile birleşir ve Kazakistan ile Çin idaresinde kalan Doğu Türkistan arasında hudut teşkil eder Tiyan-Şan silsilesinin küçük bir kısmı Kazakistan'a dahil olup, bunun kuzey kısmını teşkil eden Yedi Su Alatarı iki paralel silsile halinde, batıya ve güneybatıya doğru uzanır İli Nehrinin güneyinde, aynı istikamette uzanan İli Ala-Tavı ulaşır ve Kazakistan ile Kırgızistan arasında hudut vazifesi görür
İklim
İklim bakımından Kazakistan'ın durumu kıta içindeki mevkii ile ilgili olup, umumiyetle çok kurak ve bariz bir kıta iklimi hususiyetinin taşır Kış ve yaz mevsimleri arasındaki ısı farkı büyüktür Yıllık ortalama ısı derecesi kuzeyde 1o ile güneyde 13o arasıda değişir Yazın sıcaklar +40o ve hatta +50o'ye kadar çıkar ve kışın soğuklar -40o'ye düşer Güney ve güneybatıya doğru kuraklık gittikçe artar Çöl kısımlarında yazın bir damla yağmur düşmediği zamanlar da olur Memleketin güneydoğusundaki dağlarda yağışlar artar
Akarsular
Nehirlerden yanlış İrtiş Nehri Obi havzasına dahil olup, Kuzey Buz Denizine ulaşır Diğer bütün nehirler memleketin içindeki göllere dökülür Kazakistan'ın başlıca nehirleri şunlardır; Hazar Denizi havzasında Ural ve Emba, Aral Havzasında Sır-Derya, Balkaş'ta Ayaguz ve "Yedi Su"nun en mühimlerinden olan Lepsa, Karatal ve Aksu, sadece güneydeki nehirlerden sulamada istifade edilmektedir Mevcut göllerin önemli bir kısmı tuzlu olup, bunlardan az olmakla beraber tuz istihsal edilir Tatlı su göllerinden en mühimleri Balkaş ve Saysan gölleridir Yeraltı sular bilhassa güneyde olup, memleketin iktisadi hayatında önemli yer tutar
Tabii Zenginlikler
Kazakistan tabii zenginlikler bakımından büyük bir hazinedir Eskiden bazı yerlerde işletilmiş olan yeraltı servetleri son zamanlarda yapılan araştırmalar ile yeniden ele alınıp genişçe işlenmeye başlanmıştır II Dünya Harbi öncesinde (1936) çıkarılan kömür miktarı 51,3 milyon ton idi Bugün bu rakam 140 milyon tonu bulmuştur Karaganda bölgesinden çıkarılan bu kömürden sonra Ural-Emba havzasında zengin petrol ve doğalgaz yatakları keşfedilmiştir Bakır madeni 9,8 milyon ton ile o yıllarda Sovyetlerin istihsal ettiği bakır madeninin %57,4'ünü karşılardı Kurşun 2,4 milyon ton ile Sovyet döneminin ihtiyaç duyduğu kurşunun % 56,3'ünü karşılamıştı Kurşun, Altay, Karatave, Ala-Tav ve Tekeli bölgelerinde bolca bulunur Çinko 4,4 milyon ton istihsal edilir ki bu da Sovyet döneminde çıkarılan çinkonun %49,8'ini teşkil etmiştir Karkaralı, Baklaş,Cez-Kazgan ve Ata-Su'da çıkarılan demir madeni 93,3 milyar ton olup, bunu Mangışlak, Ulu-Tav ve Ata-Su'da çıkarılan 33,6 milyon ton manganez takip etmektedir Ayrıca Altay Dağlarında kalay, Ak-Tübe'de nikel, Obi nehri boyunda Kolbin dağlarında volfram, Altay'da molibden, Turgay'da antimuan, Bustandık'ta arsenik, Akmolla'da boksit madenleri bulunmaktadır Ayrıca kimyevi madenlerden fosforit ve güherçile bolca bulunmaktadır Göllerdeki maden tuzları da önemli bir yekûn tutmaktadır
Nüfus
1989'da yapılan nüfus sayımına göre Kazakistan Cumhuriyeti'nin nüfusu 18 milyonu aşmıştır Bugün ise 20 milyona vardığı tahmin edilmektedir Bu 18 milyonluk nüfusun 8,3 milyonu Kazak Türklerine, 6,4 milyonu Ruslara, 1 milyonu Ukraynalılara, 2,3 milyonu da Alman, Beyaz Rus, Koreli, Polonyalı, Moldovyalı, Yahudi, Dungon ile Tatar, Özbek, Uygur, Azeri, Çuvaş ve Başkurt Türklerine aittir Kazak Türkleri kendi öz vatanlarında azınlıkta yaşamaktadırlar Kazak Türklerinin azınlığına düşmelerinin en büyük sebebi, 1926-1941 yılları arasında Kolhozlaşmanın sebep olduğu göç ve ölüm ile Rusların buraya gayri hukuki olarak Rus göçmenleri iskan etmeleri ve Kazakistan'ı diğer milletler için bir nevi sürgün yeri olarak kullanmasıdır Ayrıca, Sovyetlerin, Semipalatinik bölgesinde kurduğu "üs"de yapılan nükleer denemeler, o bölge merkez olmak üzere geniş bir sahada insan sağlığına büyük zarar vermiştir Bir taraftan bu nükleer denemeler, diğer taraftan rejimin getirdiği alkolizm, Kazak Türklerinde nüfusu sıhhatli bir şekilde çoğalmasına mani olmuştur Her şeye rağmen, son yıllardaki şuurlu nüfus artışı ile Kazak Türklerinin, önümüzdeki on yıl içinde kendi anavatanlarında yeniden çoğunluğa kavuşacakları anlaşılmaktadır
İktisadi Durum
Kazak Türklerinin iktisadi durumu, son elli yıla kadar umumiyetle hayvancılık ve bundan elde edilen maddelere dayanıyordu Hayvanları için zaruri olan geniş saha ve otlaklar yüzünde çıkan dahili ve harici kavgalar, Kazak Türklerinin iktisadi ve içtimai durumlarının daima etkilemiştir Başkurdistan'ın işgalinden sonra bilhassa XVIII asrın başlarından itibaren Ruslar, Kazak bozkırlarını haksız bir şekilde işgal etmiştir Mümbit arazilerinin önemli bir kısmı ellerinden alınan Kazakların iktisadi hayatı oldukça çalkantılı geçmiştir 1854 ve 1893'de Rus hükümetinin aldığı kararlar ile pek çok Rus göçmeni Kazak Türklerinin topraklarına yerleştirilmiştir Bu gayri hukuki durum, Kazakların hem iktisadi hem de içtimai hayatlarının altüst etmiştir Bu ayrıca Kazak Türklerinin fakirleşmesine sebep olmuştur
Bugün Kazakistan bir tarım ve hayvancılık ülkesi olarak bilinir Kuzeydeki bozkırlar, güneydeki yaylalar hayvancılık için gerekli zemini oluştururken, sulama ile yapılan tarım da istenen zirai istihsalı artırmaktadır Bugün sulanan toprakların 2,5 milyon miktara ulaşması zirai alanda büyük bir ferahlık yaratmıştır
İktisadi bakımdan Kazakistan'ı dörde ayırmak mümkündür:
1 Yerleşmiş Zirai Bölge: Umumiyetle buğday, ikinci derecede darı, ayçiçeği, hardal yetiştirilir Hayvanlardan büyükbaş hayvanlar beslenir Süt ve tereyağı istihsal edilir
2 Geçiş Bölgesi: Bu bölgede buğday yerine darı ve büyükbaş yerin de koyunculuk ağır basar
3 Hayvan Besleme Bölgesi: Burada en çok koyun yetiştirilmekle beraber, güney bölgelerinde deve ve atta yetiştirilir Ziraat bölgelerine yakın yerlerde ise büyükbaş hayvan yetiştirilir Burada ziraat ancak ikinci derecede bir uğraştır
4 Sulanmış Bölge: Bu bölgede pamuk, pancar, tütün, kendir, yağlı tohumlar, pirinç ve darı ile buğday yetiştirilir
Ulaşım ise, demir yolu, karayolu ve su yolları ile yapılır Son yıllarda kurulan Kazakistan Havayolları da taşımada önemli bir rol oynamaktadır Kazakistan'da halkın ihtiyaçlarını karşılayacak derecede meyvecilikte yapılmaktadır Ne var ki, yetiştirilen her şeyin yüzde sekseni ile yüzde doksanı Moskova yönetimi tarafından alındığı için, Kazak Türkleri kendi topraklarında yetiştirdikleri malların çoğundan istifade edememektedir
Kazakistan'a şimdilik göçmen akını durmuş gibi görünmekle beraber bilhassa Kuruşçev'in "Bakir Topraklar" projesi ile başlattığı son göçmen akımı ile yüzbinlerce Rus ve Rus olmayan göçmen Kazakistan'ın Akkmolla (Zeliograd) bölgesine yerleştirilmiştir Bu göçmenlerle birlikte Kazak Türkleri'nin ürettikleri buğday, 1970'lerin sonlarına doğru 19 340 milyon tona ulaşmış iken, bu üretimin 1980'li yıllarda biraz gerilediği göze çarpmaktadır Buna rağmen Kazakistan, Sovyet Döneminde tahıl ambar olmayan devam etmiştir Bugün müstakil Kazakistan Cumhuriyeti'nin ürettiği tahıl 25 milyon tona ulaşmıştır ki, bunun büyük çoğunluğunu buğday oluşturur Ayrıca 500 kadar kolhoz (kollektif çiftlik) ve 1 500 kadar da sovhoz (devlet çiftliği) bulunan Kazakistan'da 3 milyona yakın koyun ve keçi, 8 milyona yakın sığır, 1 milyondan fazla at ve Hıristiyan ahali için de 2 milyondan fazla domuz üretilmektedir
Kazakistan'da tarım ve hayvancılık kadar olmasa da, bir endüstri hayatının geliştiğini görmekteyiz Maden ocaklarının çok bulunduğu Karagan da makine, tekstil ve gıda endüstrileri: Temir-Tavı'da demir döküm ve kimya endüstrisi; Cez-Kazgan ve Balkaş'da bakır döküm atölyeleri, Kuzeybatıda Aktübe'de demir çelik fabrikaları (yıllık üretim 8 milyon ton), yine kuzey ve güney bölgelerinde gıda maddeleri endüstrisi gelişmiş bulunmaktadır
Ne var ki; yetmiş küsur yıl devam eden Sovyet hakimiyeti döneminde Kazak Türkleri'nin, yeraltı-yerüstü bütün zenginlikleri ile çalışıp ürettikleri malların % 93'ü Moskova tarafından elinden alınmıştır İngilizlerin, girdiği ülkelerin milli gelirinin % 49'unu: Hollandalıların ise % 56'sını aldığını göz önüne getirirsek, Rusların aldığı % 93'lük pay dünya sömürge tarihinde eşine rastlanmayan bir rekordur Bugün istiklalini kazanmış olan Kazakistan Türkleri ile Türkmenler, Özbekler, Kırgızlar ve Azerbaycan Türleri'nin uğradığı bu haksızlık karşısında medeni dünyanın susmaması ve bu insanların böyle bir sömürü düzeni ile esarete bir daha düşmemesi için onlara yardımcı olmak bir insani vazife olması gerekir
Eğitim ve Kültür Hayatı
Kazak Türklerinin uğradığı haksızlıkların başında, eğitim ve kültür alanlarında Ruslar tarafından kasıtlı olarak geri bırakılmaları gelmektedir Hatalarla dolu eski usul medrese ve mektep eğitiminden bilhassa Gaspıralı İsmail Bey'in gayretleri ile yeni usul mekteplere XIX asrın son çeyreğinde kavuşan Kazaklar, Rusları, Ruslaştırmak ve Hıristiyanlaştırmak için açtığı okullardan kurtulmak için büyük mücadele verdiğini görmekteyiz Kazak Türkleri, Nikolay İlminsky önderliğinde açılan Kazak-Rus okullarında Kazak gençlerin verilen Rus eğitimi ile büyük zararlar görmüştü Açılan yüzlerce Kazak-Rus okulunda okuyan, Rus kültürünü ve Hıristiyanlığı zorla benimseyen Kazak gençleri, Kazak aileleri için büyük üzüntü kaynağı olmuştur Bu ıstıraplı gelişmeden, Gaspıralı İsmail Bey'in usül-i cedid mektepleri ile kurtulan Kazak Türkleri, karşılaştıkları bu Ruslaştırma ve Hıristiyanlaştırma faaliyetlerinden oldukça büyük zararlar görmüşlerdir
Kazak Türkleri, tam milli benliklerin kavuşmaya başladıkları sırada vuku bulan Bolşevik İhtilali ve getirdiği prensipler, onları tam manasıyla bir kültür asimilasyonu ile karşı karşıya getirmiştir Çarlık döneminde, bütün Türk boylarının Ruslaştırılması ve Hıristiyanlaştırılması çabalarının öncülüğünü yapmış olan İlminsky'nin geliştirdiği son metodu benimseyen Sovyetler, Kazakları, Türklerden ayrı bir milletmiş gibi eğitme yoluna gitmiştir İlminsky metoduna göre her Türk boyu kullandığı lehçedeki, Türkiye Türkçe'sinden ve İslami kültürden geçmiş ne kadar kelime varsa hepsini atarak, onların yerine Rusça kelimeler kullanılmasını mecbur tutarak eğitim yapmaya başlamıştır Bu sistem tatbik edilince Kazak Türklerinin kullandığı dil hem zayıf kalmış, hem de Türkiye Türkçe'sinden ayrı bir şekilde gelişmiştir Sovyet döneminde Kazak çocuklara Rusça eğitim verilmiştir 1988'de alınan bir karar ile bugünkü Kazakistan'da resmi dil olarak kazakça kullanılmaktadır Fakat uzun yılların tesiri ve hakimiyeti yüzünden aydınları çoğu birbirleri ile Kazak Türkçe'sinde değil Rusça konuşmaktadırlar Bu durum gitgide Kazak Türkçe'si lehine değişmektedir
Sovyet idaresi, Kazakları milli kültür ve tarihlerinde koparmak için büyük baskılar yapmışlardı Fakat Kazaklar sonunda kendi milli kahramanlarını, tarihlerini ve kültürlerini rahatça öğrenme imkanına kavuşmuşlardı Bu ise Kazaklarda milli şuurun hızla gelişmesini sağlamıştır Bugün Kazakistan'da biri Kırov'da, biri Alma-Atı'da ve biri de Türkistan şehrinde olmak üzere üç büyük üniversite eğitim ve öğretim yapmaktadır İlkokuldan üniversiteye kadar Kazak gençleri 10 yıl tahsil görmektedir Üniversitelerden sonra, 1948'de kurulmuş olan kazak İlimler Akademisi, 35 enstitü halinde faaliyet göstermektedir Ayrıca 50'ye yakın yüksekokul ve onlara bağlı araştırma enstitüleri faaliyet yapmaktadır
Milli şuurun artması ile birlikte milli kültüre ve tarihe karşı duyulan alakada artmaktadır Kazaklarda milli ruhun uyanmasında Muhtar Avezov, Olcar Süleymanov, Alimcanov, Murzaliev, Sonbayev, Kekilbayev ve daha pek çok edip ve şairin önemli rolleri olmuştur Bugün Kazak tarihçileri ile edip ve şairleri milli tarihlerini ve kültürlerini heyecanla işlemekte ve yeni nesillere öğretmektedirler
Son yıllarda Orta Asya'da başlayan yeniden demokratikleşme ve yapılanma hareketi çerçevesinde Kazak Türkleri, kendi milli eğitim, ilim ve ekonomileri hakkında modern plan ve programlar hazırlayarak çalışmalar yapmaktadırlar Kardeş Türkiye ile yapılan anlaşmaların, Kazakların bu sahalarda daha başarılı olmalarını sağlamasının arzu etmektedirler
|