Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cezalandırma, soykırımı, suçunu, sözleşmesi, önleme

Soykırımı Suçunu Önleme Ve Cezalandırma Sözleşmesi

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Soykırımı Suçunu Önleme Ve Cezalandırma Sözleşmesi



SOYKIRIMI İDDİALARI GERÇEGİ YANSITMAMAKTADIR
Soykırımı Suçunu Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi
Soykırımı hukuki bir terimdir; çerçevesi 9121948 tarihli (Jenosit) Soykırımı Suçunu
Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi [ 1 ] tarafından çizilmiştir

Sözleşmenin -özeti dipnotta sunulan- ilgili maddelerinin incelenmesi, tüzel kişilerin
değil, hakiki şahısların soykırımı ile suçlanabileceğini göstermektedir; yetkili
mahkeme -esas itibariyle- soykırımının uygulandığı ülke mahkemesidir; ayrıca Akit
Taraflar anlaşırlarsa dava bir uluslararası ceza mahkemesinde de görülebilir
Sözleşmenin 9ncu maddesi Devletin soykırımı alanındaki mesuliyetinden söz
etmektedir; bu bağlamda Akit Taraflar arasında Sözleşmenin yorumu,uygulanması ve
hayata geçirilmesi konusunda ihtilaf varsa, Taraflardan biri konuyu Uluslararası
Adalet Divanına götürebilir

Tehcire bağlı kayıplar-ölümler-öldürülmeler soykırımı mıdır ?

Ermeni tarafı Osmanlı Devleti ile savaştığını Sevres Anlaşması görüşmelerine katılan
Ermeni heyeti başkanı Bogos Nubar’ın imzasiyle açıkça ve resmen beyan etmiştir; bu
nedenle, ayrıca Jenosit Sözleşmesinin 1948 yılında aktedildiği gözönünde tutularak
1915 olayları için hukuken bir soykırımının varlığından söz edilemeyeceği açıktır

Öte yandan, Ermeni tarihçileri ve kimi başka tarihçiler, Ermeniler’in bir bölümünün
Osmanlı devletine karşı ayaklandıklarını ve savaştıklarını yadsımamaktadırlar; burada
da silahlı çatışma, ayaklanma ve isyanı bastırma eylemleri ile karşılaşıyoruz Öte
yandan, Türkiye’nin güneyini işgal eden Fransızlar, bir bölümü Osmanlı vatandaşı olan
Ermeniler’den Fransız Lejyonları kurmuşlar, bunlara Fransız askeri üniforması
giydirerek, silahlandırmışlar ve savaşa sokmuşlardırdır

Benzer şekilde, 1915 yılının başlarında, tehcir kararından hemen önce, Rus orduları ile
Van’a giren Ermeni silahlı çeteleri burada bulunan Müslümanları kılıçtan geçirdiler;
yerleşim birimlerini yıktılarBu olaylar da ayaklanma ve silahlı çatışma sınıfına girer
(1914’ten başlayarak Doğu Cephesinde Ermeniler’in Osmanlı orduları ile giriştikleri
çatışmalar hakkında bir özeti ayrıca sunuyorum) Bu saldırıların karşılıklı öldürmelerin,
tehcir kararının alınmasının en önemli nedenlerinden biri olduğunu unutmamak ve
unutturmamak lazımdır

Yahudi soykırımı ile paralellik arama çabası

Ermeniler ve destekçileri Yahudilere uygulanan soykırımı ile kendilerinin maruz
kaldığını ileri sürdükleri eylemler arasında paralellik kurma peşindedirler Oysa,
Hitler Almanya’sında Yahudilere uygulanan soykırımı ile bu olaylar arasında benzerlik
ilişkisi kurulamaz; zira Hitler Almanya’sında veya başka Avrupa ülkelerinde yaşayan
Yahudiler ülkelerine karşı ayaklanmadılar, savaşmadılar ve savaşan taraf statüsünü
talep etmediler Buna karşılık Osmanlı Ermenileri’nin bir bölümü devletlerine isyan
ettiler, savaştılar ve kayıplar verdiler İsyana bağlı çatışmalar yanında, tehcir sırasında
haydutların saldırıları sonucunda ya da halkın kin, intikam veya başka nedenlerle
birbirleriyle çatışmaları sonucunda öldürmüş bulundukları gerçeği de vardır Bunlara
ek olarak ,hastalık,yorgunluk vb gibi nedenler ile Ermeni olsun , olmasın Osmanlı
vatandaşları arasında büyük kayıplar olmuştur Ancak bu kayıplar iki taraflıdır
Sadece Ermeni kayıplarına hayıflanmak ve onların komşuları ve yurttaşları olan
Müslümanlar’ın kayıplarını olmamış saymak, küçümsemek ya da tarihin o sayfasını
okumamayı tercih etmek kabul edilecek bir davranış sayılmamalıdır Kanımca Ermeni
sorunu konusundaki uzlaşmazlığın kilit noktası buradadır

Soykırımı sözcüğünün etik çerçevede ya da günlük hayatta kullanımı

Soykırımı terimi hukuki olmakla birlikte,günümüzde politikacılar, gazeteciler ve kimi
entellektüeller bu terimi,katliam, toplu öldürme, etnik temizleme, isyanı bastırmada
toplu cezalandırma veya insanlık suçu anlamında da kullanmaktadırlar Öte yandan
kültürel soykırımı gibi soykırım çeşitleri de üretilmektedir Soykırımı sözcüğünün ,bu
eylemleri tanımlamak için kullanılmağa devam edileceğini sanırım; bunun bizim için
oluşturduğu güçlükleri, bunların etrafından dolaşarak aşmamız gerekmektedir
Filhakika, çok sayıda politikacı,gazeteci, yazar, düşünür, sanatçı konuşma veya
yazılarında soykırımının hukuki yanını bir kenara bırakarak -herkes hukukçu değil- ,
bu terimin felsefi , ahlaki veya halk arasında çokça kullanılan toplu öldürme yanını öne
çıkarmaktadırlar Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devletinde yaşayan
Ermeniler’e karşı soykırımı yapıldığı savı, formel olarak 1948 Jenosit Sözleşmesi
çerçevesinde değil de bu bağlamda dile getirilmektedir Soykırımı sözcüğü, o
dönemdeki olayları, kırım, insanlık trajedisi, trajik olay veya katliamla eşanlamlı ya da
yakın anlamlı olarak kulanılmaktadır Ancak, -bize destek olduklarını düşündüklerimiz
dahil- büyük çoğunluğun, bir insanlık trajedisi yaşandığına ve bundan Ermeniler’in
büyük zarar gördüklerine inandıkları gerçeği yadsınamaz

Bunun nedenlerinin akılcı bir analizini yapmakta yarar vardır[ 2 ] Bu analiz sonunda
karşımıza her biri geçerli olabilecek çeşitli nedenler çıkacaktır Bunlarla ilgili olarak
tek düze düşünce ve tepki oluşturmak yerine, her duruma uygun farklı tavırlar
takınmanın ve stratejiler oluşturmanın yararlı olacağına inanıyorum

Öte yandan, farklı veya nüanslı düşünceye sahip bulunanların görüşlerindeki
çeşitlililiğe karşı tahammülsüz davrananlarımız –çoğunluktadır dememek için- vardır;
bu konudaki olumsuz ve kimi kez şiddet öğesi içeren tepkilerimizin de zamanla
değişmesinde yarar bulunuyor; tepkiler duygusal değil akılcı olmalıdır

Soykırımı teriminin siyasal amaçla kullanımı

Bazı ülkelerin Parlamentoları ile Avrupa Parlamentosu, Ermeniler’e soykırımı
uyguladığını belirten kararlar almışlardır Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi
de kimi üyelerinin önerisi ile o yönde bir açıklama yayımlamıştır[ 3 ] Konu Birleşmiş
Milletler İnsan Hakları Komisyonunun Alt Komitesinde ele alınmış ancak Komisyon
kendisine Ermeni soykırımı konusunda sunulan bir raporu kabul eylememiş, not
etmekle yetinmiştir Önümüzdeki dönemde şimdiye kadar soykırımının tanınması
konusunda karar almamış başka ülkeler parlamentolarının da bu konuda benzer
siyasal kararlar almaları beklenmektedir Bu siyasal kararların ardında, çok farklı
amaçlar bulunduğu kuşkusuzdur

Oysa, soykırımının suçunun varlığını ya da yokluğunu parlamentolar ya da tarihçiler
saptayamaz; soykırımı suçunun işlendiğini tesbit edecek makam yargıdır; hangi
mahkemenin yetkili olduğu hususu da Sözleşmede belirtilmiştir Bu nedenle
derneklerin ya da parlamentoların alacakları soykırımı kararlarının hiç bir hukuki
sonucunun bulunmaması lazımdır Yahudilere uygulanan soykırımı konusunda çeşitli
ülke parlamentolarının kararlar aldıkları ve o suçun inkarını cezalandıralacak eylem
saydıkları bir gerçek ise de, o Parlamentolar, varlığı bir yargı organı (Nürnberg
Mahkemesi) tarafından karara bağlanmış soykırımı suçuna dayanarak mezkur
kararları almış ve yasaları çıkarmışlardır Bu nedenle yetkili yargı tarafından varlığı
karara bağlanmamış bir jenosit suçu olmadan, siyasi organların veya derneklerin
aldıkları kararları yok saymak gerekir

Bu tip kararların siyasal veya etik ağırlığı olup olmadığı sorulacak olursa, bunların
uluslararası camiada etkili olduğu tecrübe ile sabittirBu yönde alınan bir karar
suçlanan ülke halkını da olumsuz yönde etkiler; hatta kışkırtarak tepki vermeye
zorlar Ancak, tarihte karşılıklı katliam yapıldığı belli iken, bunun tek taraflı kırıma
dönüştürülerek soykırımı yapıldığı savının dışardan yapılacak baskı ile ataları suçlanan
halka kabul ettirilmesi de olası değildir Gene de böyle bir kararın varlığı, tarihi
suçlanan ülkenin insanını bazı sorular sormağa ve gerçekleri aramaya sevkedebilir; bu
da soykırımı kararını alanlar açısından varılmak istenilen amaçlardan biri olabilir Ne
var ki bu kararların alınmasında uygulanan yöntem son derecede haksız ve dengesiz
olunca,karar “sorgulamayı teşvik amacına” da ulaşamaz Bu çerçevede, Ermeniler
konusunda alınan kararlarda, gerek ilgili ülke Parlamentoları, gerek Avrupa
Parlamentosu, gerek bunların tayin edip rapor yazdırdıkları militan raportörler
Türkiye’nin Ermeni tehciri ya ülke insanlarının birbirlerini hangi şartlar altında
kırdıkları konusundaki görüşünü almamışlar, gerekçelerini dinlememişlerdir Böylece
Türkiye’ye ortaçağ usulü yargısız infaz yöntemi uygulanmıştır

Parlamentolar aldıkları kararları değiştirirler mi?

Alınan karar veya çıkarılan kanun, çoğunluğu esir alan bir militan azınlığın iradesinin
ürünü olsa bile, Parlamentoların aldıkları kararların değiştirilmesine fazla ümit
bağlamanın yanlış olacağı kanısındayım Bu konuda hükümetten hükümete yapılan
baskılar geçici başarılar sağlamakta ise de bu çeşit tazyikler altında kalanların – uzun
vadede- hakkımızdaki tutumlarını olumlu yönde değiştirmelerini beklememek gerekir
Bizim yapmamız gereken iletişim kanallarını bıkmadan, usanmadan sürekli açık
tutmak, kanıtlarımızı sunmak ve görüşümüzü anlatma olanaklarını yaratmaktır

Karara bağlanmış soykırımının reddi suçu

Yetkili yargı organı tarafından karara bağlanmış bir soykırımı suçu var ise, o
soykırımının vuku bulmadığının ileri sürülmesi bazı ülkelerde –örneğin Fransa’da- yasa
ile suç sayılmıştır Ermeni soykırımının reddinin bir suç olduğunu belirten yasa
olmamakla birlikte, 1993 yılında bir Fransız mahkemesinin ünlü yazar Bernard Lewis’i
ve onunla yapılan söyleşiyi yayımlayan Le Monde gazetesini mahkum ettiğini
hatırlamak lazımdır Oysa, o söyleşide Bernard Lewis, Ermeni kayıpları konusundaki
Ermeni yaklaşımının Türkler tarafından paylaşılmadığını ifade etmiş ve tarihçi olarak
görüşünü son derecede dikkatli bir biçimde dile getirmişti

Şimdi Fransa Parlamentosunun aldığı kararın yaptırımı bulunmadığı, bu nedenle
rahatsızlık duymamamız gerektiği, anılan Parlamentonun bazı üyeleri veya Hükumet
tarafından söylenmekle birlikte, bir Fransız Mahkemesinin Bernard Lewis davasında
aldığı karara benzer bir mahkumiyet kararı alması olasılığı yüksektir, hatta artmıştır

Sorunu tarihçilere havale etmek bir çözüm müdür?

Tarih yazımının sübjektifliği

Kanımca tarih yazımı sübjektiftir Hele tarihteki olayları, nedenleri ile birlikte ele alıp
incelediğimizde, varacağımız sonuçlar bakış açımıza bağlı olarak,ayrıca incelemenin
yapıldığı zamana ve inceleme döneminde geçerli olan hukuk veya etik normlara göre
farklı olacaktır

Ermeni olayları konusunda, her iki tarafın tarihçileri ile tarafsız denebilecek tarihçiler
bu konuda yıllardır çalışıyorlar; kanımca söylenebilecek olanlar söylenmiş, yazılmıştır
Öte yandan, kimi tarihçiler, özellikle Ermeni tarihçileri tarihin bazı sayfalarını
okumamakta, yok saymaktadırlar Bu durumda,sorunu şimdi yeniden inceleyecek olan
tarihçiler, “bugüne kadar ortaya çıkarılan vesikalardan farklı olarak ne bulacaklar ?”
sorusunu sormak gerekir Bundan sonra ortaya çıkarılacak olan “belgeler” karşı taraf
için inandırıcı olmaz; zira oluşmuş bulunan kanının, objektif denebilecek tarihçilerin
ulaşacakları sonuçlar ile soykırımını kendi kimliklerinin ayrılmaz bir parçası haline
getiren dogma sahiplerini ikna etmesi beklenmemelidir Ermeniler “kendi gerçekleri
konusunda” “bu gerçekleri” sorgulama sonucunu verebilecek olan araştırma veya
inceleme yapılmasını istemiyorlar; bir dini inanış gibi “nihai gerçeği” ellerinde
tuttukları kanısındadır; bizden beklediği tek şey “nihai ve mutlak gerçeği” kabul
etmemizdir Karşı görüş veya kanıtlar tartışılmadan reddedilecektir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.