05-26-2007
|
#1
|
RaHaTSiZ
|
Gayret Et..
Yine bir hüzün kapladı içimi aynı sahne gözlerimin önünde, aynı sesler kulağımda…yine o günü yaşıyorum tek başıma…sonbahardaki bir ağaç misali bütün yapraklarım savruluyor rüzgarda…dağılan her parçam başka başka yerlerde…bir bütün olamıyorum artık…her parçam ayrı bir hayata ayak uydurmaya, bense onlara uymaya çalışırken çırpınıp duruyorum olduğum yerde…binlerce parça halinde binlerce yere olmaya çalışırken hiçbir yere olamıyorum aslında…binlerce duyguyu tatmaya çalışırken hiçbir şey duyumsayamıyorum, hissedemiyorum…birçok yere gitmek için çabalarken yerimde sekiyorum sadece ne bir adım geri, ne de bir adım ileri atamıyorum  olduğum yerde bakınıyorum etrafıma, benden yitip giden yapraklarıma…uzatırken ellerimi bir çok yere kendimi aşamıyor ellerim  bir sonuca varamıyorum…her parçam ayrı bir ritme ayak uydurmaya çalışırken ben kılımı bile kıpırdatamıyorum  sesimi çıkartamıyorum…kelimeler anlamını yitirmiş sanki, cümle kurmaya çalışmak olağandışı bir mücadele gibi…
Bir bütün olamıyorum artık…dökülen hiçbir yaprağım tekrar dönmüyor bana  çabalamak nafile  yitip gidenlerin ardından hüzünle, buğulu gözlerle bakabiliyorum sadece  yine yalnız, rüzgarın ortasında çırılçıplak kalmış bir ağaç gibi hissediyorum kendimi  rüzgarda savrulan hiçbir parçamın bana tekrar dönmesinin imkansız olduğunu bilmek hüzünlere boğuyor beni  göz göre göre gidiyorlar, kopuyorlar benden ama benim elimden hiçbir şey gelmiyor, gidenleri izlemekten başka…
Giden her parça farklı bir iz bırakıyor ruhumda  kimi küçücük iken, kimi kapanması imkansız kara delikler açıyor ruhuma…içimde derin sızılar bırakıyor kimileri, kimileri nefesimi kesiyor  soluk alamıyorum…
Bir bütün olamıyorum artık  evet olamıyorum…her parçam farklı yerdeyken nasıl bir bütün olabilirim ki? nasıl kendimi yaşayabilirim? kalbimi ağrıtan binlerce sorudan hangi parçama hangi soruyu soracağımı nasıl bilebilirim? hangi parçam beni doğruya götürebilir, bir bütün olamadıktan sonra?
Cevapsız sorulardan, kendi peşimde koşmaktan yoruldum artık  ben’i orada burada aramaktan mecalim kalmadı…yoruldum…hem de çok yoruldum…
O kadar sızlıyordu ki içim nefes alıp vermeye çalışmak bile anormal bir olay gibi geliyordu  ben’i içime, içimdeki o ateşe hapsetmiştim ve bütün an(ı)larımı, bana mutluluk veren bütün o güzel şeyleri yakıyordu sanki o ateş  tekrar tekrar o kadar yanmıştı ki içim, artık acı hissedemez olmuştum…an(ı)larımın yok olması o kadar incitmişti ki beni, tekrar mutlu olmayı umut etmek bile anlamını yitirmişti artık…kalbimden kopup giden her parça aşılması imkansız duvarlar örmüştü sanki arkalarından…
An(ı)larımın ömrümden acımazsızca silinmesini izliyordum sessizce  ne ağlayabiliyordum, ne de herhangi bir şey hissedebiliyordum…bir ölüden farkım kalmamıştı artık  o yüzdendi zaten bir şey hissedememem, ağlayamamam…ne de olsa ölüler duyumsayamazdı hiçbir şey…
Derken o melodi çınlamaya başladı kulaklarımda…’’Gayret Et Güzelim …’’ işte o anda ayın geceyi aydınlatışı gibi içimi aydınlatmaya başladı ruhumu hareketlendiren o melodi, ölüm gibi huzur veren o ses…her şey birbirini tamamlıyordu  eksik hiçbir parça kalmamıştı…melodi  sözler…ses…sanki bir labirentin ortasında kalmış ve çıkışa gidecek yolu bulmuş gibiydim…o anda beni çıkışa götüren o şeye bıraktım kendimi  her şey alışılmadık bir şekilde doğru gitmeye başladı ve tarifi imkansız şeyler hissetmeye başladım  ölü ruhum yeniden can bulmuştu sanki  melodideki o hüzün bir şekilde umut ve huzur veriyordu ruhuma  öylesine huzur dolmuştu ki içim buğulanmaya başladı gözlerim…hiç çekinmeden ağladım saatlerce…tekrar tekrar gözümde canlanan o sahne anlamını bulmuştu şimdi ve sızlatmıyordu artık içimi…olması gereken şey olmuştu ve bunu kabullenmenin zamanı gelmişti artık  
Ve gayret etmeliydim artık  yaşamak, mutlu olmak adına biraz gayret etmeliydim  yanlış bir öyküde olabilirdim belki…ama ben’i yeniden yazmaya gayret etmeliydim ayağa kalktım o anda  birkaç dakika öylece kaldım ve kendi sesimi duydum birden…sadece iki kelime süzülmüştü dudağımdan kalbime  
’’Çok Şükür…’’
|
|
|