Prof. Dr. Sinsi
|
Sabit Diskler Hakkında Kapsamlı Bilgi
Sabit Diskler Hakkında Kapsamlı Bilgi
Sabit Diskler Hakkında Kapsamlı Bilgi

Bundan çok değil, on yıl önce sabit diskler 40 MB ‘lar civarında kapasiteye sahip, hantal, bu günün birçok teknolojisinden yoksun, oldukça pahalı cihazlardı…
Oysa şimdi kullandığımız sabit diskler, o zamanlar düşünemeyeceğimiz kadar büyük, hızlı ve becerikliler Üstelik her tür bilgiyi onlar sayesinde depoluyor onlar sayesinde işliyoruz Bu sebeple onları biraz daha yakından inceleyeceğiz
Hard diskler yaklaşık 25 yıldan beri bilgisayar dünyasında kullanılmaktalar Aslında bu küçük pandora kutuları halen ilk keşfedildikleri zaman bulunan basit mekanizmalarla çalışıyorlar Fakat bu günün sabit diskleri tabii ki eski sabit disklerden daha farklı ve gelişmiş durumda Bu gün alabileceğiniz sabit diskler, eski sabit disklerden daha karışık ve daha fazla teknolojik gelişmeyi barındırıyorlar Bu nedenle dikkat etmeniz gereken detayların sayısı bir hayli fazla Bu yüzden temelden,yazma&okuma işleminden başlayarak bu küçük kutuların içini tanıyacağız Hard disklerinizin aslında oldukça karmaşık ve hareketli bir dünya olduğunu görecek ve halen basit ama kusursuza yakın mekanizmalarla yaşadıklarına şahit olacağız
Diskler Nasıl Çalışıyor ?
Sabit Disklerin temel görevleri, üzerlerine yazılan bilgiyi tutmak ve istenildiği zaman bu bilgileri geri vermektir Peki sabit diskler bu bilgileri üzerlerinde nasıl depo ederler? Temelde sabit diskleriniz basit birer mıknatıstır Ve üzerlerine veriler yazıldıkça bu mıknatısın kutupları değişir Sabit diskinizin içini açtığınızda içinde altı ya da yedi adet siyah renkli ve görünümü CD ‘ye benzeyen plakalar görürsünüz Bu plakalar verilerinizin tutulduğu küçük kayıt ortamlarıdır Plakalar milyarlarca küçük parçadan oluşur Bu parçalara yakından (mikroskopla) bakıldığında balık pullarına benzerler ve her biri birbirinden bağımsız birer mıknatıstır Bir tabaka üzerinde metalden yapılarak birleştirilmiş milyonlarca mıknatıs… Amaç bu mıknatısları üzerlerinde kendi verilerimizi kayıt edip, onlardan aynı verileri değiştirmeden okuyabilmektir Bunu başarmak için bu mıknatıslar verilerimizi bir şekilde temsi etmek zorundadırlar Bu fikri gerçekleştirmek için mıknatısların temel özelliklerinden biri olan kutuplanmadan yararlanılmıştır Bildiğiniz gibi mıknatısların artı ve eksi kutupları bulunur Eğer biz bazı mıknatısları daha güçlü mıknatısların etkisiyle farklı yönlere bakacak şekilde kutuplayabilirsek bu mıknatıslar farklı birer sembol olarak kullanılabilir Yani eğer mıknatısınızın kutuplarında artı kutup örneğin sağ tarafa bakıyor ve diğer mıknatısınızın artı kutbu onun hemen yanındayken sol tarafa bakıyorsa farklı şeyleri sembolize edebilirler Yine aynı mantıkla belli bir tarafa doğru kutuplanmış olan mıknatıslar 1 rakamını ve ters yöne doğru kutuplanmış olan mıknatıslar da 0 rakamlarını temsil edebilir Bu da bilgisayarımızın çalışma sisteminin temelini oluşturan ikili sayı düzenini göstermek için yeterli bir yoldur
Bunu keşfeden mühendisler, milyonlarca minik mıknatısı yan yana getirdikten sonra bazılarının kutuplarını belli bir yöne, bazılarının kutuplarını da diğer bir yöne bakmasını sağlayarak bilgisayardaki bir ve sıfır verilerini göstermeyi başarmışlardır Böylece bu tabakaların üzerinde milyonlarca farklı yöne kutuplanmış mıknatıs oluşmuş ve bunların her biri farklı 1 ve 0 ‘ları göstermiştir Bu sayede hard diskler pek çok veriyi tutabilmekteler Bu temelde basit fakat hayata geçirmesi güç bir fikirdir Kullanmakta olduğumuz diskler üzerinde gigabyte başına 8 589 934 592 tane minik mıknatıs bulunuyor Ve hard diskiniz bir saniyede, bu son derece küçük mıknatıslardan 5 ile 134 milyon tanesini okuyor ya da onları değiştirerek onlara bilgi depoluyor
Eğer bu işlemin nasıl yapıldığını anlamak istiyorsak hard diskimizi oluşturan fiziksel bileşenlerini tanımamız gerekir Bir sabit disk temelde dört ana fiziksel bölüm bulunur Bunlar: Daha önce bahsettiğimiz ve verilerin üzerinde bulunduğu tabakalar; tabakaların üzerine veriyi yazan ve onlardan veriyi okuyan kafa dediğimiz kısım; tabakaları ve kafaları hareket ettiren motorlar; son olarak da tüm bu bölümleri yöneten ve dışarıya ilişki kuran elektronik kontrol çipler ve bu çipleri üzerlerinde barındıran elektronik kartlardır
Bilgisayarınızda verileri tutan kısımların birer tabakadan ibaret olduğunu söylemiştir Bu tabakaların üzerinde ise onlardan, verileri okuyup yazan kafalar bulunur Bu kafalar, bilgisayarınız güç düğmesi çevrilip de hard diskinize elektrik geldiği an, hard diskin içinde bulunan motorlar tarafından bir başlangıç pozisyonuna getirilir ve bu kafalar üzerindeki elektrikle çalışan kuvvetli mıknatıslar yardımıyla plakalar üzerlerine yazıp okumaya başlarlar Tabakalar dakikada birkaç bin devirle döner ve bu sırada kafalar plakaların üzerinde içeriden dışarıya veya tersi yönde hareket eder Bu hızda dönerken oluşan bir hava sirkülasyonu nedeniyle kafalar plakaların üzerine sürtünmezler ve plakalarla, kafa mekanizmasının arasında kalan hava yastığı o kadar incedir ki araya girebilecek küçük bir toz parçası bile tüm mekanizmayı bozmaya yeter
Verilerimizi diskimizden okumak istediğimizde, verilerimiz içi diskimizin tabakaları üzerinden başlayıp işletim sistemimizde biten uzun bir yolculuk başlar Önce kafa plakalar üzerinde istenilen verilerin olduğu bölgeye ulaşıncaya kadar hareket eder İstenen yere ulaştığında verinin bulunduğu yere kalibre olur ve veriyi okumaya başlar Burada okunan verileri önce hard disk içindeki kontrol ünitelerine daha sonra çevre birimlerini kontrol eden arabirim kartına ve en sonra da BIOS ‘a gider Buradan da ayarlandığı biçime göre verileri, ya doğrudan hafızaya ya da işletim sisteminin istediği bir yerde bir daha yazılıncaya kadar tutulurlar Verilerin bu yolculuğu sırasında anlattığımız işlemler inanılmaz bir kesinlikle yürütülür Örneğin hard disklerin kafası 1mm2 ‘lik bir alanda yer alan 1-2 milyon mıknatısı, disk dakikada 10 000 devirle dönerken bire tek tek ayırabilir ve içlerindeki verileri okuyup yazabilir Bu işlemlerin sağlıklı yapılması için bir çok teknoloji o sırada çalışmaktadır Yine aynı işlemler için yüzlerce protokol ve elektronik standart geliştirilmiştir
Diskler Üzerinde Bilgilerin adresi
Tahmin edebileceğimiz gibi veriler, disklerimizin üzerinde gelişi güzel yazılsalardı, bir süre sonra diskin yüzeyinde neyin nerede olduğu ya da hangi bilginin hangi sektör, hangi track üzerine yazıldığını bilmek mümkün olmazdı Disk üzerinde aradığımız veri hangi plakada, plakanın hangi yüzeyinde ve o plakanın neresinde olduğunu bulmamız imkansızlaşırdı Bunun için disklerimiz sabit bir hiyerarşiye göre belli bölümlere ayrılmıştır
Öncelikle plakaların iki yüzüne de veri yazılabilir Her plakanın yüzü, track adı verilen ve merkezden dışarıya doğru yayılan yüzük biçimindeki bölgelere ayrılır Track’ler de sektör ismindeki bölgelere bölünürler Örneğin yaklaşık 1 GB ‘lik bir diskte 8 ya da 16 adet plaka, plaka başına iki ya da dört adet kafa, her kafa için 1024 adet track ve her track’de 63 adet sektör bulunur Ve bu sektörler işletim sitemlerince parçalara bölünür Sektörler içindeki işletim sistemlerince sanal olarak yaratılan bu bölümlere de cluster adı verilir Cluster’lar sabit uzunlukta olan sektörleri yine sabit uzunluktaki parçalara bölmeye yarar Böyle bir şeyin yapılmasının nedeni sektörleri daha akıllıca ve verimli kullanmaktır Diskinize bir şey yazarken işletim sistemi “Şu kafada yer alan, x numaralı track’e, y numaralı sektöre ve z numaralı cluster’a veriyi yaz (ya da) oku!” şeklinde bir emir gönderir Diskinize veriler yazılırken bir seferde o cluster kadar bir bölüm yazılır ya da okunabilir Tek seferde belli uzunluktaki bir bölge Bu bölgelerin içinde tek bir programa ait bilgi bulunması gerekir Yani bir cluster içinde birden fazla programa ait bilgi bulunamaz Cluster 4 kilobyte’lıksa ilk 2 kilobyte’ını bir program, kalanını başka bir dosya kullasın diyemeyiz Zira işletim sisteminiz ve bilgisayarınız cluster’ınızın içinde ne olduğunu kontrol edemez Onları taşırken, yazarken, silerken tek bir parça olarak düşünür; tek bir küme olarak ele alır Bilgisayarınız cluster’larıyla yalnızca bir bütün olarak ele alındığında işlem yapılabilir Örneğin bir diskte veriler bir yerden bir yere taşınırken cluster’lar halinde taşınırlar Cluster’ın yarısı ya da bir kısmı taşınamaz
Düşünün bir kere Eğer biz sektörleri parçalara bölmemiş olsaydık ve bir seferde yalnızca tüm sektörü yazmak ya da değiştirmek gerekseydi ne olurdu? Öncelikle bir sektör oldukça büyük bir bölümdür Kilobyte’larca veri tutabilir ve siz bir sektöre yalnızca birkaç kilobyte’lık bir veri yazarsanız O sektörü tamamen çöpe atmış olursunuz Sektörleri teker teker ve bir bütün olarak ele aldığımızı farz etmiştik Küçücük bir bilgi için koskoca bir disk alanını boşa harcamış olurduk Bunun yerine sektörleri de parçalara bölersek yazacağımız küçük verilerde dahi tüm bir sektörü harcamamız gerekmez Fakat unutmamamız gereken bir şey, bu sektörlerin içindeki cluster’ların da belli bir uzunlukta olmasıdır Örneğin 5,1 GB ‘lık bir hard diskte cluster’lar 4 KB boyundadır ve bir kilobyte’lık bir Word dosyası açtıysanız, 4 KB’lık bir cluster’ın tümünü kullanmış olursunuz Ya da 5 KB ‘lik bir dosyanız varsa bunun ilk dört klibyte’ı bir cluster’a kalan 1 kilobyte’ı diğer bir cluster’a yazılacaktır Fakat ikinci cluster’ın tümü kullanılmış şekilde işaretlenecek ve 5 kilobyte’lık bir dosya aslında 8 KB’lık bir yer tutacaktır Zira ikinci cluster’ın içine başka bir dosyanın kalan kısmı yazılamaz Şimdi başa dönelim eğer tüm bir sektörü, tek bir parça olarak ele alıyor olsaydık 5 KB’lık bir dosya için yaklaşık 512 KB’lık bir alanı tamamen doldurmuş olacaktır Oysa bunu o sektörleri de alt birimlere (cluster’lara) bölerek 8 KB’ye indirmiş olduk
Windows 98′in FAT32 disk kontrol sistemiyle yaptığı şey, bu alanları eskilerine göre daha küçük bölgelere ayırmaktır Diskinizdeki sektörleri olabildiğince küçük cluster’lara böler Böylece birkaç kilobyte’lık veri yazdığımız zaman tüm bir sektörü harcamazsınız Hantal FAT dosya sistemiyle sektörler, 32 KB’lik cluster’lara bölünürdü Fakat Fat32 ‘de sektörler ortalama 4 ile 16 KB’lik cluster’lara ayrılıyorlar Böylece boşu boşuna diskinizi çöpe atmamış oluyorsunuz Hem diskten hem de performanstan kazanmak mümkün hale geliyor
Diskteki Her Bölüm Bir Etikete Sahiptir
Bütün bu bölümleme ve gruplama işlemleri oldukça mantıklı Fakat bir işletim sistemi yazacağı dosyaların disk üzerindeki yerini, nereden başlayıp nerede bittiğini bilmek zorundadır Aksi bir durumda tüm veriler birbirlerinin üzerine yazılırdı Tüm bu verilerin disk üzerindeki adresini tutan bir tablo vardır ki diskinizle ilgili hemen hemen her tür veriye üzerinde bulundurur: FAT (File Allocation Table - Dosya Ayırma yerleştirme- Tablosu) Windows ve DOS’un dosyalama sistemlerinin adı buradan geliyor Bu tabloda bir sorun olursa, ya ScanDisk programımız diskinizde hatalar olduğunu söylemeye başlar ya da bir süre dosyalarınızı kaybetmeye başlarsınız Aslında ScanDisk’in Windows’u “Başlat” düğmesinden kapatmadığınız her sefer çalışma sebebi FAT tablonuzda bir problem olup olmadığını kontrol etmek istemesidir Zira bir bilgiyi diske yazdıktan sonra o bilginin hangi kafa, track, sektör ve cluster’a yazıldığını gösteren bir etiketi de FAT’a yazılır Sonuç olarak bu etiket FAT’a yazılırken siz bilgisayarınızı kapatmışsanız, FAT düzensizleşmiş olabilir Bunun için ScanDisk her defasında önlem almaya çalışır FAT’ın diğer bir görevi de parçalara ayrılmış olan dosyalarınızın bir tablosunu tutmaktır Bunu bir örnekle anlatalım: Oldukça dolu bir diskiniz var Diskinizde 5 MB’lik bir dosyayı sildiniz Bu durumda bu dosyanın yeri FAT tablosunda boş olarak işaretlenir Daha sonra diskinize 8,5 MB’lik bir dosya kopyalamaya kalkıştığınızda işletim sisteminiz 8,5 MB’lik dosyanın ilk 5 MB’lik kısmını daha önce sildiğiniz ve boş gözüken kısma yazacak, kalan 3,5 MB’lik kısmı da diskinizdeki diğer boş yerlere paylaştırarak kayıt edecektir İşte elinizde bir bütün gibi gözüken fakat diskinizin pek çok irili ufaklı boş bölümüne serpiştirilmiş bir dosyanız oldu Güle güle kullanın
FAT’ın buradaki görevi dosyanın hangi parçasının, diskte nerede olduğunu göstermek, dosyanın nerede başlayıp nerede bittiğini işletim sistemine bildirmektir Böylece dosyanız diskte farklı yerlerde tutuluyor olsa da işletim sisteminiz, dosyanızı okumaya ya da değiştirmeye kalkıştığında her parçanın yerini FAT’e bakarak belirleyecek ve gerekli işlemleri yapacaktır FAT böylece dosyaların birbirinin üzerine yazılmasını da engellemiş olur
Disklerin Performansını Neler Belirler ?
Diskinizin performansı genel sistem performansınızda oldukça önemli bir pay alır Yavaş bir hard disk çok hızlı bir işlemciniz olsa bile sisteminizde beklemelere yol açacaktır O halde bir hard disk alırken nelere dikkat etmeliyiz? Sabit diskimizin cache belleği hızı ne kadar arttırır? Dönme hızı mı yoksa veri aktarım hızı mı daha önemlidir? Track-to-track erişim hızı ortalama erişim hızından daha mı önemlidir?
Sabit disk sürücünüzün performansını kendi benzerleri arasında en fazla etkileyen şey, daha önce bahis ettiğimiz plakların, kendi eksenleri etrafındaki dönme hızıdır Bir veri okunurken kafa altından geçen milyonlarca küçük mıknatıstan gelen veriler bilgisayarınıza aktarılmaktadı8r Bu kafa altında dönen plak şekilli diskler daha hızlı dönerse, bir saniye içinde kafanın okuyacağı veri miktarı daha fazla olacaktır Zira dönme hızı ne kadar artarsa, birim zamanda kafanın altından geçen ve işlem yapılabilir olan mıknatıs sayısı da o kadar artar Şu halde diskinizdeki plakaların saniyede yaptığı dönüş sayısı, veri aktarım hızını doğrudan etkilediği sonucuna varabiliriz Hemen ekleyelim CD-DOM ve benzeri cihazlardan farklı olarak, sabit disklerin içindeki plakalar devamlı ve değişmeyen bir hızda döner Tüm bunlara rağmen alacağınız disk sürücünün arabirimi de oldukça büyük bir önem taşır Arabirim denen şey, bilgisayarınızdaki sabit disk sürücüyle, bilgisayarınızın diğer kaynaklarının (işlemci, RAM, işletim sistemi) konuşmasını sağlayan elektronik köprüdür Sabit diskimizde bizim düşündüğümüzden çok daha fazla işlem olur Verileri adreslenmesi, diskin durumu, diskin aşınma toleransını aşıp aşmadığının kontrol edilmesi, yanlış okunan verilerin düzeltilmesi ve kafaların doğru yerlere kalibre edilmesi gibi birçok işlem yapılır Bu işler arabirim kontrolünü sağlayan çiplerle, diskin kendi üzerindeki devrelerin birlikte çalışmasıyla mümkün olur Ayrıca kontrol işlemini yapan çipler, verilerin bilgisayarın işlemcisi ya da hafızasında doğru yere doğru şekilde ulaştırmaktan da sorumludur Bu işlemleri yapan çipler ve bu çiplerin uyduğu iletişim kurallarının tümüne arabirim denir Farklı diskler farklı arabirimlerle çalışmak için tasarlanmışlardır Zira her arabirim kendine has üstünlükler taşır Bu sebeple farklı kullanıcılar farklı arabirimler seçebilir Dolayısıyla bu arabirimlere uygun farklı hard disk tasarımları da olacaktır
Eskiden arabirimlerin kalbini oluşturan kontrol çipleri bilgisayarımızda ayrı bir kart üzerinde tutulurdu Bu kart da genişletme yuvalarımızdan birimde takılı olurdu Fakat EIDE arabirimi son derece ucuz ve tatmin edici olduğundan anakartlarda standart olarak monte edilen bir çip haline geldiler Bugün alacağınız en basit anakartta dahi bu çipler mevcut ve bağlantı soketleri vardır SCSI adlı arabirim çipleri ise halen ya ayrı kontrol kartlarında ya da seyrek olarak kimi anakartların üzerinde yer almakta ve bir çok çeşidi bulunmaktadır Bu standartların farklı veri aktarım hızı bulunur ve bu arabirimlere uyan diskleri genellikle de farklı hızlarda dönerler Genelde EIDE arabirimini kullanan diskler 5400 rpm’lik(Rotates Per Minute-Dakikadaki Dönüş Sayısı) bir hızla dönerler SCSI arabirimini kullanan diskler genelde 6000 ve 7200 rpm’lik hızlara çıkarlar 1997 yılında Seagate firması Cheetah modeliyle 7200 devirlik bir sürücü çıkarttığında oldukça önemli bir bombayı bu pazarda patlatmış oldu Bu yıl içinde de Hitachi firması, aşılması oldukça zor olduğu düşünülen 10 000 devirlik hız barajını aşan bir sabit sürücü piyasaya sürdü Üstelik bu sürücü dakikada 12 000 devir yapmakta Asıl problem: son derece hızlı dönen bir sabit diskiniz olsa bile hızlı olarak okuduğu verileri aynı hızla işlemciye gönderemezse, bu hızın hiçbir anlamının olmamasıdır Örneğin şu anda en hızlı EĞDE arabirimi tek bir kanal üzerindeki sabit disklerden bilgisayara teorik olarak 33 MB/saniyelik bir veri aktarımı yapabilir Bu Ultra Wide LVD SCSI-2 arabirimini kullanan cihazlar için teorik olarak saniyede 80 MB’dır Bu rakamlar çoğunlukla teorik olmasına rağmen yine de aralarındaki oran, gerçek hayatta da alacağınız performansların arasındaki oranlara eşittir Kısaca veri aktarımı söz konusu olduğunda EIDE arabirimi oldukça ucuz ve kullanışlıdır Fakat SCSI arabirimi EIDE arabirimine göre 1/2 veya 1/1,5 ‘luk bir oranda daha hızlı veri aktaracaktır Üstelik SCSI arabirimine göre üretilmiş sürücüler çoğu EIDE hard diskinden daha hızlı dönerler Eğer bir son kullanıcıysanız, büyük ihtimalle EIDE arabirimini kullanıyor olacaksınız Ve bu arabirimde dikkat edeceğiniz şey her zaman daha hızlı dönen ve her zaman daha yeni bir modeli tercih etmektir Zira, özellikle Maxtor, Quantum ve Hitachi gibi firmalar her zaman sabit disklerinde küçük değişiklikler yaparlar Ve bu değişiklikler hem sabit diskinizin ömrü için hem de performansı için önemli gelişmeler sağlar Eğer profesyonel amaçlarla bir sabit disk alacaksanız, EIDE ve SCSI çeşitleri arasında tercih yapmak zorunda kalabilirsiniz Üstelik böyle bir durumda diskinize ne kadar ihtiyaç duyacağınızı göz önünde bulundurun Eğer yoğun olarak disk işlemleri yapacaksanız, yatırabileceğiniz kadar parayı, iyi bir SCSI kontrolör kartına ve yüksek hızda dönen bir SCSI sürücüye ayırın SCSI’nin diğer bir yararı, bu arabirimle bilgisayarınıza bağlayabileceğiniz sürücü sayısının EIDE’den daha fazla olmasıdır
SCSI arabirimlerinin çeşitleri varadır Güncel bir Fast Wide SCSI kontrolör kartıyla beraber 15 adet diski bilgisayarınıza bağlayabilirsiniz İyi bir kontrolör kartıyla beraber iyi bir SCSI sürücü alamayacaksanız, kaliteli ve performanslı bir EIDE sürücüyü tercih edin Zira daha ileride iyi bir SCSI kontrolör katı ve performanslı bir SCSI sürücü alabilme şansınız halen olacaktır EIDE standardının yeri versiyonu olan Ultra DMA/66 adlı teknoloji geçen ay piyasaya çıktı
Performansı etkileyen diğer bir faktör de, disk üzerinde gezinen kafanın ne kadar hızlı hareket ettiğidir Bu kafa diskin bir noktasında duran bir veriden diskin diğer bir noktasında duran veriye ulaşmak için devamlı hareket eder Bu geçen süreye ortalama erişim zamanı denir Erişim zamanları testler sırasında farklı farklı teknikler kullanılarak ölçülür Öncelikle kafanın track’ten track’e ne kadar hızlı olarak kaydığı belirlenir Daha sonra farklı ve daha önceden aralarındaki mesafe belirlenmiş olan noktalar arasında kafa hareket ettirilir ve hareket süresi test programları tarafından ölçülür Elde edilen verilerin bir ortalaması alınarak bir erişim zamanı verilir Genelde 10 milisaniye altındaki erişim zamanları başarılı değerler olarak kabul ediliyor Eğer sıkça hard diskinizde arama işlemleri ya da animasyon ve ses kaydı yapıyorsanız, alacağınız diskin erişim zamanına çok dikkat edin
Bununla birlikte diskler üzerlerinde tampon bir hafıza barındırabilirler Bu hafızalara, diski tontrol eden çipler sıkça kullanılan track’lerde ya da sektörlerdeki bilgilerin bir kopyasını koyarlar Sıkça okunan bu track’lerdeki ve sektörlerdeki verilere ulaşılmak istendiğinde veriler bu tampon hafızadan okunarak verilir Her zaman diske ulaşılmaya çalışılmaz Bu da oldukça büyük zaman tasarrufu sağlar Zira bildiğiniz gibi hafıza çipleri, disklerden (en az 100 kat) daha hızlıdır Keşke bütün diskimiz, bir tampon hafızada tutulabilseydi! Eğer alacağınız diskin tampon hafızası çok olursa bu tür sık eriştiğiniz verilerinize daha hızlı ulaşacaksınız demektir
Test programlarında yer alan ve fakat kullanıcıların gözden kaçırdığı diğer bir nokta, track-to-track (track’den track’e) kafanın erişim zamanıdır Bu diskiniz üzerinde kafanın ne kadar hızlı hareket ettiğini gösteren diğer bir özelliktir Bu ölçümün geleneksel ortalama erişim zamanı ölçümünden farkı, disk kafasının sıralı verileri okurken ne kadar hızlı yer değiştirdiğini göstermesidir Oysa ortalama erişim zamanına ait veriler diskin üzerinde farklı yerlere yayılmış olan verilerin okunması sırasında kafa hızını ölçer Eğer diskiniz yüksek hızda dönen bir ürünse, o zaman track-to-track erişim zamanının düşük olmasına özellikle dikkat edin
Performansı Etkileyen Diğer Unsurlar
Bilgisayarınızdan alacağınız verim aslında pek çok parametreye bağlıdır İçindeki herhangi bir bileşen diğerlerinden daha yavaş ise bu tüm sistemin yavaşlaması manasına gelir Zira bilgisayarınızdaki her parça diğerinin performansından etkilenir Bu da herhangi bir bileşenin performansının tek başına ölçülmesini engeller Sabit diskleri tüm sistemden izole edip test etmek neredeyse imkansızdır Bu sebeple kullanacağınız veri yolu, RAM tipi ve miktarı, işlemci hızı ve diğer çevre birimleri aslında diskinizden alacağınız verimi doğrudan etkiler İşte size diskinizden alabileceğiniz performansı çalabilecek başlıca unsurlar:
İşlemciniz : Her disk işlemi, belli bir oranda işlemcinize bağlıdır Diski çalıştıran ve disk kontrolörleriyle arabirim kartlarını yönlendiren komutların çoğu işlemcinizde ele alınır Bu sebeple hızlı bir veri yolu ve hızlı bir işlemci her zaman iyi bir disk performansı verir Özellikle Web sunucuları ve server’lardaki işlemcilerin veri yollarının hızlı olmasına dikkat edilmelidir
Veri yolu, RAM tipi, Chipset ve Kullanılan Genişletme Yuvaları : Daha önce de bahis ettiğimiz gibi, hızlı bir veri yolu performansı, özellikle de veri aktarım hızını doğrudan etkiler Bir diğer husus da bu veri yoluna ayak uydurabilecek hızda RAM’lara sahip olmaktır Eğer RAM’larınız bu hıza ayak uyduramazsa veri yolunuzdan alabileceğiniz verim de düşer Eğer kritik işler için bir bilgisayar alıyorsanız, RAM’larınızın hem hızlı ve senkronize hem de hata kontrolü yapan (ECC) cinsten olmasını sağlayın Böylece verilerinizin tutarlılığı daha da garanti altına alınacaktır Diğer bir etkende anakartınızda bulunan ve diski de kontrol eden çip setlerdir Bu konuda yapabileceğiniz en iyi şey yukarıdaki tavsiyelere uymak ve çipset üreticisinin çıkardığı sürücüleri işletim sisteminizde kullanmaktır Bunun için üreticinin web sitesini belli aralıklarla kontrol edin
System BIOS ayarları : BIOS’unuzun ayarları ve BIOS tarihiniz verileriniz işlenmesinde oldukça önemli bir rol oynar Eğer hızlı ve verimli bir BIOS’a sahip olmak istiyorsanız, BIOS upgrade’i yapmalı ve BIOS ayarlarını iyice öğrenmelisiniz Örneğin BIOS’unuz, LBA ya da block modlarını, SMART özelliğini ve DMA özelliğini kontrol eder Bunlar diskinizi doğrudan etkileyen ayarlardır Bu ayarları detaylı olarak öğrenmeye çalışın
Dosyalama Sistemleri : FAT ve FAT32 dışında da kullanılmakta olan çeşitli dosyalama sistemleri vardır Bu dosya sistemleri farklı avantajları birlikte getirmektedir Basitçe FAT32 ile FAT’ı karşılaştıracak olursak, FAT32, geleneksel FAT’e göre %8-10 arasında daha hızlıdır Ayrıca disk alanından da %10 - %20 tasarruf eder Wındows NT’nin NTFS doya sistemi de buna benzer avantajlar getirmektedir Bugüne kadar PC’lerde kullanılan en hızlı dosya sistemi OS/2 Warp4′te bulunan HPFS’dir (High Performance File System - Yüksek Performanslı Dosya Sistemi) Bu sisteme en yakın sistem Win98′in FAT32’sidir Aralarındaki performans farkı ise neredeyse yok denecek kadar azdır
|