Asit Yağmurları |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Asit YağmurlarıAsit Yağmuru Nedir Asit Yağmurları Asit yağmuru esas olarak sanayi tesislerinden, konutların ısıtılmasından ve otomobillerden kaynaklanan ;sülfür ve azot oksitleri içeren su buharı emisyonlarının yol açtığı asit çökelmesidir ![]() Endüstriyel faaliyetler, konutlarda ısınma amaçlı olarak kullanılan fosil kökenli yakıtlar, motorlu taşıtlardan çıkan egzoz gazları ve fosil yakıtlara dayalı olarak enerji üreten termik santraller faaliyetleri sonucu havayı kirletmekte, kükürtdioksit, azotoksit, partikül madde ve hidrokarbon yaymaktadır 2 ile 7 günarasında havada asılı kalabilen bu kirleticiler atmosferde çeşitli kimyasal reaksiyonlara uğrayarak zamanla çok uzaklara taşınabilmektedir Bu kirleticiler,atmosferdeki su partikülleri ve diğer bilişenlerle tepkimeye girerek sülfüroz asit (HSO), sülfürik asit (H2SO4) ve nitrik asit (HNO3) oluşumuna neden olmaktadır Hiçbir yabancı maddeyle kirletilmemiş bir atmosferde bileyağmursuyu hafif asidik karakterdir ve pH derecesi 5 6 civarındadır Çeşitliyanma olayları sonucu havaya karışan SO2, SO3, NOx gibi gazlar atmosferde asit oluşumuna neden olmakta ve bunların yeryüzüne ulaşması ile asit yağmurları oluşturmaktadır Bunların yeryüzüne dönüşleri kuru ve yaş asitdepolanması sonucu oluşur ![]() Hava kirleticilerinin en yaygın olanı SO2’dir Her yıl tonlarca SO2 çeşitlikaynaklardan yayılarak atmosfere karışmaktadır Bu emisyonların en önemlibölümü elektrik üretmek amacıyla çok büyük miktarlarda katı ve sıvı yakıtlar yakan termik santrallerden oluşmaktadır NOx’in atmosferdeki bulunuşu yaklaşık olarak yarıyarıya taşıt egzozu ve sabit yakma tesislerinden kaynaklanmaktadır Bu gazlar atmosferde gazçevrimine girerek nitrik asit (HNO3) oluşumu ile sonuçlanan zincirleme reaksiyonları tamamlayarak asit yağışların oluşmasını etkilemektedir ![]() Asit Yağmurunun Oluşumu Havayı kirletmekte olan, kükürtdioksit, azotoksit, partikül madde ve hidrokarbon yaymaktadır, bu kirleticiler atmosferde çeşitli kimyasal reaksiyonlara uğrayarak zamanla çok uzaklara taşınabilmektedir Bu kirleticiler, atmosferdeki su partikülleri ve diğer bilişenlerletepkimeye girerek sülfüroz asit (HSO), sülfürik asit (H2SO4) ve nitrik asit (HNO3) oluşumuna neden olmaktadır Hiçbir yabancı maddeyle kirletilmemiş bir atmosferde bileyağmursuyu hafif asidik karakterdir ve pH derecesi 5 6 civarındadır Bundan dolayıyağmursuyunun pH derecesi çok kolay 5 6 nın üstüne çıkabilir Böylece asit yamurlarıoluşur Ayrıca Hava kirliliğine CO’nun %52, SO2’nin %18, Hidrokarbonların %12 ,NO2’nin%6 ve diğer parçacıkların %12 oranında katkıları vardır ![]() Asit Yağmurlarının İnsanlara Etkisi Yaş ve kuru çökelme sonucunda atmosferden yeryüzüne geçen sülfat, nitrat gibi anyonlarla toksik metallerin, kırsal bölgelerde toprağın ve göllerin asitleşmesine neden olan ve kentlerde ise insan sağlığını doğrudan etkileyebilecek düzeylere erişmelerinin yanında, toprağa çökelmeleri sonucunda da insanların özellikle çocukların sağlığını dolaylı olarak etkilediği bugün artık bilinmektedi Özellikle çoçuklarda olmak üzere solunum yolu enfeksiyonu olmak üzere çesitli iltihaplanmalar ve bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi sağlık sorunlarına sebep olmaktadır Hava kirliliği olmayan yerlerle karşılaştırıldığında, hava kirliliği olan bir yerde ikikat daha fazla insan kronik bronşitten şikayet etmektedir ![]() Asit yağmurunun doğaya etkileri Hava kirliliğinin sonucu olan azot oksitler özellikle bitki örtüsüne zarar veriyor (asit yağmuru) Hava kirliliği, başka etmenlerin yanı sıra ormanların ölmesine de neden oluyor 1989’a değin Almanya’daki ormanların yüzde 52’sinin hasta olduğu belirlenmişti İsveç’te ise asit yağmuru nedeniyle 18 bin göl zarar görmüştür, 4 bin göl ise artık ölü sayılmaktadır![]() Güney Kutbu üzerindeki ozon katmanı 1970’lerin ortasından bu yana her yıl biraz daha inceliyor Bu katmanın başka yerlerde de inceldiği, örneğin 1969-86 arasında Almanya üzerindeki bölümünün yüzde 3 oranında azaldığı belirlenmiştir Bugünkü bilgilerimize göre ozon katmanındaki bu azalmaya kloroflüorokarbon gazları yol açıyor Birçok ülkenin gündeminde bu koruyucu katmanı kurtarmak için alınacak önlemler tartışılmaktadır Yeni Zelanda’da ozon katmanının yüzde 7’sinin ortadan kalkması sonucu morötesi ışınlarda yüzde 14 oranında bir artış olacağı, bunun da deri kanseri hastalıklarını yüzde 28 oranında artıracağı hesaplanmıştır Morötesi ışınların artması ayrıca biyolojik etkinlikte de azalmaya, dolayısıyla yiyecek maddesi üretiminde önemli düşüşlere yol açmaktadır![]() Ozon katmanındaki deliğe koşut olarak sera etkisi dene bir olay daha yaşanıyor Bu, atmosferin giderek daha çok ısınması anlamına geliyor Sera etkisine yol açan nedenler arasında karbon dioksit, su buharı, metan (yüzde 15’i sığırlar tarafından üretilmektedir), kloroflüorokarbon ve ozon gibi ısı tutucu gazların atmosferde gittikçe çoğalması gösterilmektedir![]() Yalnızca atmosferde bulunan karbon dioksitin iki katına çıkması durumunda, yıllık sıcaklığın ortalama 3 derece artacağı düşünülüyor Böyle bir değişimin tarıma, dolayısıyla dayiyecek maddesi üretimine yapacağı etkinin felaket düzeyinde olacağı açıktır Bu durum,bugünkü tarım alanlarının daha kuzeye kaymasına da yol açabilir Ama bu bölgelerde toprako kadar verimli değildir, ayrıca güneydeki verimli topraklarda susuzluk nedeniyle çöle dönüşebilir ![]() Asit Yağmurlarının İncelenmesi Ülkemizde asit yağmurlarını Araştırma Şube Müdürlüğü tarafından araştırılmaktadır Araştırma Şube Müdürlüğü bünyesinde Hava Kirliliği ve Asit Yağmurları Araştırma Grubu olarak ODTÜ ile de ortaklaşa yürütülen çalışmalar çerçevesinde, özellikle asit yağmurları ve sınır ötesi kirlilik taşınımının belirlenmesine yönelik olarak çalışmalar yapılmaktadır Bu amaçla 13 Nisan 1999 Çamkoru’da yağmur suyu toplamak üzere toplama sistemi kurulmuştur Özellikle sınırlar ötesi kirliliğin iyi tespit edilmesi amacıyla çevresel ve kentsel kirlilikten etkilenmemesi için kentten uzak bir bölge olan Çamkoru bölgesi seçilmiştir Ayrıca yer seçimi yapılırken asit yağmurlarının ülke ormanlarına verdiği zarar dikkate alınmıştır Genel atmosferik sirkülasyonun yanısıra kentsel hava kirliliğinin etkilerinin de gözlenmesi amacıyla, benzer bir yağmur toplama düzeneği 19 Nisan 1999’da Ankara Bölge Meteoroloji Müdürlüğünde kurulmuştur![]() İstasyonlardan toplanan örnekler sonucu elde edilen veriler kullanılarak yapılan genel kirlilik belirleme çalışmaları sürmektedir Çamkoru ve Ankara Bölgedeki yağmurtoplama sistemlerinden alınan yağmur örnekleri içindeki eser miktarlardaki katyon ve anyonlar belirlenerek yağmur suyundaki kirlilik izlenmektedir Elde edilen yağmur suyu örneklerindeki çinko, demir, kadmiyum, kalsiyum, klor, krom, kurşun, magnezyum,mangan, nikel, nitrat, potasyum, sodyum, sülfat, vanadyum maddeleri konsantrasyonları OTDÜ ile ortak proje çerçevesinde ODTÜ Çevre Mühendisliği laboratuarlarında ve deAraştırma Şube Müdürlüğü bünyesindeki laboratuarda yapılmaktadır Her iki istasyonda kurulu olan yağmur toplama sistemi toplam kirlilik birikimini ölçmeye yönelik olarak hazırlanmış sistemlerdir Bundan sonraki çalışmalarda alımı kararlaştırılan otomatik yağmur toplama sistemlerinin kullanılması düşünülmektedir Alınacak otomatik yağmur toplama sistemi sayesinde kuru ve ıslak birikim ayrı ayrı kontrol edilebilecektir Bu sayede yağmur suyundan gelen kirlilik ve havadaki serbest halde dolaşan toz zerrelerinin neden olduğu kirlilik miktarı belirlenebilecektirAylara Göre Asit Yağmuru Miktarı |
|
Asit Yağmurları |
|
|
#2 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Asit YağmurlarıAsit Yağmurları Kükürt ve azot dioksitlerin atmosferdeki nemle birleşerek sülfirik ve nitrik asitli yağmur, kar ya da dolu oluşturması biçiminde kirliliğe verilen genel ad Bu tür yağmurda tanecikler siste asılı olarak süspansiyon oluşturabilir ya da en kuru halde birikebilirler Süspansiyon : Bir katının bir sıvı içerisinde ya da havada (sis içinde) çözünmeden dağılmasıyla oluşan heterojen karışımlardır Ayran,kahve,tebeşir tozu+su![]() ![]() ![]() Asit yağmurlarının verdiği ileri sürülen zararın bir bölümünün aslında bazı doğal nedenlerden kaynaklandığı yapılan araştırmalar sonucunda anlaşılmışsa da, petrol ve kömür yanmasından oluşan kükürt dioksit ile otomobil motorlarından çıkan azot oksidin, asit yağmuru sorununu büyük ölçüde şiddetlendirdiği kesindir ![]() Kirliliğe yol açan tanecikler, kaynaklarından binlerce kilometre uzağa rüzgarla taşınabilir Sözgelimi A B D‘nin kuzey doğusundaki asit yağmurlarına, Kanada'dan yayılanlar da katılmış, Kanada'nın doğusundaki kükürt içeren yağış, A B D 'den kaynaklanmıştır![]() Bilim adamlarının tümü asit yağmurlarının denetlenmesi için bir an önce yasalar çıkarılmasını istemektedirler Ne var, ki söz konusu yasaların yol açacağı harcamalar çok yüksektir, bu yüzden de sorunun çözülmesi sürekli ertelenmektedir![]() Ekonomik faaliyet, kıtlığa karşı yapılan bir savaştır İnsan bu savaşta bir takım değerleri üretip tüketirken başka bir değer olan kaliteyi ÇEVRE ’yi de tüketmektedir Hava, su, yeşil ve toprak gibi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Biri kirlendiği zaman beraberinde, zincirleme olarak, diğerleri ve bunlardan yararlanan insanlar da kirlenmekte ve yok olmaktadır Görüldüğü gibi hava doğal ve yapay etmenlerce kirletilmektedir Yapay etmenlerin temelinde insan bulunmaktadır Fabrikadan, evlerden ve araçlardan çıkan dumanlar tarafından atmosfer durmadan kirlenmektedir Bu kirlilik doğrudan olduğu gibi asit yağmurları yoluyla da bitkiye, insana, suya, toprağa ve taşa etki etmektedir Termik santrallerde, ısıtmada ve endüstri kurumlarında kullanılan kömür atmosfere kül (kadmiyum, arçelik, kurşun) CO2 ve SO2 yaymaktadır Dünyada olduğu gibi Türkiye’de kömür ve petrol tüketimi giderek artmaktadır Artan taşıt sayısı da petrol tüketimini dolayısıyla atmosferdeki karbon monoksit gazını yükseltmektedir Yanardağlar da havadaki SO2 ve CO2 gibi gazların miktarını arttırmaktadır Bu gazlar havadaki su buharı ile birleşirler H2O+SO2 ______ H2SO4 (sülfirikasit) veH2O+NO2 ______ HNO3 (nitrik asit) olarak yere düşerler Hava kirliliği, ışınların yere ulaşmasını ve atmosfere yayılmasına da engelleyerek iklim üzerinde olumsuz etki yapmaktadır Asit yağışları yapraklardaki klorofilin bozulmasına ve bitkinin sararıp kurumasına neden olmaktadır![]() Bilindiği gibi bitkiler, fotosentez sırasında CO2 tüketir Asit yağmurları, bitkileri kurutarak, diğer yandan atmosferdeki CO2 (karbondioksit) tutarının artması için ortam hazırlamaktadır Başka bir anlatımla, bir olumsuzluk bir başka olumsuzluğu üretmektedir![]() Bu asit yağışlarının etkilerini görebilmek için iki aşamadan oluşan deneylere girişilmiştir : Birinci aşamada 16 saksıya kızıl çam, 20 saksıya fasulye ve nohut ekildi ![]() Kızıl çam ve fasulyeler 4 ’er saksıdan oluşmak üzere 5 ’er gruba ayrıldı Her grup PH3, PH4,5, PH6, yağmur suyu ve çeşme suyu gibi asidik değeri farklı sularla sulandı Çalışma 2 ay sürdü Çalışmalara çeşitli sınıflardan 15 öğrenci katıldı![]() Çalışmalarımızda kullanılmak üzere, topladığımız yağmur suyunun asidik değeri ölçüldü: İlk yağış PH5,5, ikinci ve daha sonraki yağışlar PH6 olarak saptandı Bu da bize hava kirliliği ve onun oluşturduğu asit yağmurlarının çevremizde bir realite olduğunu kanıtlamaktadır![]() YATAĞAN ZİRAAT MD ’DEN YÜKSELEN SESYatağanda da termik santralin yarattığı hava kirliliği ve oluşan asit yağmurları çevreye büyük zararlar vermektedir ![]() Yatağan Ziraat Müdürlüğü’nden gelen feryada kulak verelim : “TERMİK SANTRALİNİN BİLİNEN BAZI BİTKİLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ” Zeytin ağacının yapraklarında SO2 etkisiyle çeşitli form ve büyüklükte, kırmızı kahve renkli parankima dokusunun tahribi ve çekmesi sonucu oluşmuş lezyonların meydana getirdiği, bu lezyonların birleşmesine takiben normalde ağaçta 18-20 ay kalması gereken yaprakların erkenden döküldükleri, böylelikle ağaçların çıplaklaştığı ve verimlerinin azaldığı kaydedilmiştir SO2’nin (kükürt dioksit) neden olduğu bu prim er belirtiler yanında, yine yaprak kaybı ve bunun sonucunda beslenme yetersizliğine bağlı olarak sürgün uzunluğunda ve yaprak boyutlarında küçülme şeklinde sekonder belirtileri de oluşmaktadır![]() Badem ağaçlarının yapraklarının damarlarında renk açılması, şeklinde beliren SO2 yanıkları oluşmakta bu, ağaçların erken yaprak dökmelerini ve meyve tutumlarının azalmasına neden olmuştur ![]() Tütün Bitkisi : Kükürt dioksit (SO2) gazının hassas olan tütün bitkilerinin özellikle sulama sonrası açık durumda olan yapraklarındaki stomalarından tolore edilebilir Dozun üzerinde alınan SO2 hücreler ve yaprak dokusu düzeyindeki kimyasal ve fizyolojik reaksiyonları etkileyerek akut bir şekilde tütün yapraklarında kahverengi, eşit taraflı, yaprak leke ve yanıklarının oluşmasına neden olmaktadır ” Bu feryat bindiği dünya gemisini delen insanoğlunun çığlığıdır Bu ses, çevresel intiharın resmen belgelenmesidir MURGUL BAKIR İŞLETMELERİNİN ETKİNLİKLERİ Murgul bakır fabrikalarının, çevresine günde 560 mg/m3 SO2 yaymakta olduğu bildiriliyor Çevredeki tarım alanlarında armut, kiraz, elma, erik ve ceviz gibi meyve ağaçları bakır fabrikasının açılmasından sonraki 5 yılda kurumuştur Kurum, zarar eden köylülere tazminat ödemek zorunda kalmıştır Göktaş vadisindeki ormanlar büyük zarar görmüştür![]() Ankara’da topoğrafik etkilerin sonucu (çukurda bulunması), 698 mg/m3’e kadar yükselen SO2, rüzgar tarafından dağıtılamamış ve çevredeki ibreli ağaçlara zararlı olmuştur Yer yer kuruma olayları görülmüştür![]() Ankara’da olduğu gibi, İstanbul’da da kış mevsiminde SO2 tutarı yükselmekte, insan ve bitki sağlığını tehdit etmektedir Soma, Tavşanlı ve Elbistan santralleri da atmosferdeki kükürt toz ve CO2 tutarını artırarak canlı yaşamı riske sokmaktadır ![]() Kentlere göç, plansız kentleşme, yakıt olarak kullanılan niteliksiz linyit tutarının artması ve alternatif enerji yerine elektrik üretiminde fosil kaynaklara (kömür, petrol) ağırlık verilmesi; gelecekte hava kirliliğinin daha da artacağını göstermektedir Ülkemizde demiryolları ve denizyolları gibi toplu ulaşım sistemleri yerine, karayollarına önem verilmesi, dumandan ve asitten daha uzun yıllar zarar göreceğimizin habercisidir AVRUPA ORMANLARI Avrupa’da Büyük Sanayii Devrimi ile insanoğlu mal ve para olarak büyük kazanımlara kavuşurken, diğer taraftan “ çevre” gibi doğal bir zenginliği yitirdiğinin farkında değildi Yalnız kazanmaya ve zengin olmaya koşullanmıştı Zenginleştiği o ölçüde saldırgan tutumunu artırıyordu![]() 20 yy başlarına gelindiğinde Avrupa Kıtası ormanlarını büyük ölçüde yitirmiş bulunuyordu Geniş orman alanları, yer yer yangın görmüş gibi örselenmişti Günümüzde dünyanın en kirli kentlerini Avrupa kentleri oluşturuyordu : Milano : 195 mgrS (mgKükürt) Paris : 83 mgrS Madrid : 71 mgrS Frankfurt : 67 mgrS Brüksel : 59 mgrS Glasgow : 62 mgrS ![]() Londra : 57 mgrS New York : 55 mgrS Okumamış bir Crée Kızılderilisi ’nin sözleriyle gelişmiş olduğu söylenen Avrupa uluslarının yaptıklarıyla karşılaştırırsak: “okumuş” ya da “yüksek öğrenim görmüş” Avrupa ’lının bizde olduğu gibi yanlışlar içinde bulunduğunu görürüz ![]() ![]() O zaman en büyük doğal felaketlerin eğitimin içeriğine bağlı olarak ortaya çıktığını söyleyebiliriz Eğitim sistemlerimizi gözden geçirmek durumundayız!Avrupa kentlerinin uzak olduğuna bakarak kendimizi asit etkisinden korumuş ya da kurtulmuş saymamalıyız Çünkü SO2 ve CO2 gazları, rüzgarlar tarafından 2000 – 3000 km ötelere taşınabilmektedir Örneğin; İstanbul’a kuzey ve kuzeybatı rüzgarları ile gelen yağışlar 4,2 PH – 4,5 PH arasında değişirken, güneyden esen rüzgarlarla gelen yağışların PH oranı 6 – 7 düzeyine inmektedir Hava sisli olduğu zamanlarda bu oran 3,8 PH olarak gerçekleşmektedir ![]() Görüldüğü gibi asit yağmurları, günümüzde ulusal olmaktan çok, uluslar arası bir özellik taşımaktadır Her ülke kendisi bazı önlemler alırken, bütün dünya ülkelerinin birlikte almaları gereken daha büyük ölçekli önlemler bulunmaktadır EĞİTİM VE ÇEVRE Eğitim ile çevre arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla bir anket düzenlendi Anket, İzmir’de yapıldı ve ankete 117 kişi katıldı Katılanlardan 75’i yüksek okul mezunu idi Asit yağmurları konusunda bilginiz var mı,sorusuna 62 kişi “evet” yanıtı verdi Yüksek okul mezunu (75-62=) 13 kişinin asit yağmurlarından habersiz olduğu anlaşıldı Eğitim bu ise, bu nasıl eğitim? Bu değilse, eğitim nedir? Asit yağmurlarından etkileniyor musunuz, sorusuna 45 kişi “evet” yanıtını verdi Yüksek okul mezunu (75-45=) 30 kişi başına yağan asit yağmurlarından bihaberdi Başına düşenin asit mi, yoksa su mu olduğunu bilmeyen yüksek okul mezunu olan 30 kişi eğitimli midir? Çevre sizin için önemli mi, sorusuna 45 kişi yanıtsız bırakmış, 3 yüksek öğrenimli de çevrenin önemini kavrayamadığı için “ evet” diyememiştir 27 kişinin herhangi bir çevre örgütünü tanımadığı 4 sorunun yanıtından anlaşılmaktadır Gerçek nerede? Eğitim nerede? Çevre ile girişimleri olmayan veya çevre koruma ilgili girişimlerin ne olduğunu bilmeyen 71 kişinin bulunduğu, 5 sorunun yanıtından anlaşılmaktadır Okuduğunu yaşama uygulayamayan yüksek okul mezunu da olsa eğitimli midir? 6 soruda belirtilen hava kirliliği ve asit yağmurlarının nasıl önlenebileceği, sorusuna büyük bir çoğunluk (43 kişi) “eğitimle” yanıtını vermiştir “Eğitimle” diyenlerin büyük bir bölümü de “mevcut eğitim sistemiyle değil” uyarısında bulunuyordu![]() Crée Kızılderilisi’nin ülkesinde, 19 yy kadar Avrupa’da ve 20 Yy kadar Türkiye’de hava kirliliği ve onun etkisiyle oluşan asidik yağışlardan eser yoktu: Orman kurumuyor, toprak kirlenmiyor, bitkiler, hayvanlar ve insanlar zehirlenmiyordu Endüstrinin, zenginliğin ve buna bağlı olarak eğitimin gelişmesiyle daha sağlıklı bir çevre beklenirken, insanoğlunun havayı solunamaz, suyu içilemez ve bitkiyi yenilemez duruma getirdiğini görüyor ve dehşete düşüyoruz Eğitim yükseldikçe havada duman, suda asit artıyor! Murgul’u, Ankara’yı, Soma’yı, Elbistan’ı, Yatağan’ı, kirletenler Gökovayı kirletecek olanlar mühendis, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı gibi “okumuşlar” değil mi? “İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir” Sen kendin bilmezsen bu nice okumaktır” Diyebildiğimiz zaman yemek yediğimiz sofraya bıçak sokmaktan vazgeçeriz Aksi takdirde biz karadumanı yaratmaya, karaduman da bizi karartmaya devam edecek; bir olumsuzluk başka bir olumsuzluğu üreterek : Ankete katılanların eğitim durumu : İlkokul: 17 kişi Ortaokul: 25 kişi Yüksek okul: 75 kişi ÖNLEMLER : Hava kirliliği ve asit yağışlarının çevreye, özellikle bitkilere olan etkisinin kesin sonucu ve buna karşı isabetli önlemler alınmak isteniyorsa, çok sayıda bilimsel denemenin yapılması gerekir Yakıtların (araç ve meskenlerde) kalitesi kontrol edilmeli A ) Hava kirliliğine dayanıklı bitkiler (böğütlen, ıspanak, kızılcık, ![]() ![]() ) ekilmeli B) Kışın yaprak döken bitkiler ekilmeli Kentlerin kurulma yerleri topografik açıdan iyi saptanmalı Başka bir anlatımla Yerleşmeleri (kent, köy,![]() ![]() ) çanak şeklindeki alanlardan uzaklarda kurmalıyız Bacalara filitre takılmalı Araçların bakımı zamanında yapılmalı Alternatif enerji kaynakları kullanılmalı (Güneş, rüzğar, gelgit, akıntılar, biyokütle, end ve evsel atıklar gibi )Tüketim toplumu olduğumuz sürece yeni üretimlere yeni kirlenmelere neden olmamız kaçınılmazdır Onun için tüketim çılgınlığı yerine mevcutlardan haz almayı öğrenmeliyiz Yakıtlardaki kükürt oranı azaltılmalı Çevre insanlara öğretilmemeli; insanoğlu çevreyi içselleştirecek şekilde bizzat kendisi öğrenmeli Kısaca; konunun sosyolojik, ekonomik ve politik boyutları aynı anda alınmalı ve hemen uygulamaya geçilmelidir Bunların içinde en önemli olanı ise yaşam ve eğitimi el ele tutuşturan uygulamalar olacaktır![]() Bu önlemler alınmadığı zaman en temiz kalan yerlerimizden biri olan Gökova Körfezi ve çevresi de son kurbanlardan biri olmaktan kurtulamayacaktır ![]() Kirli hava ve asitik yağışlara etkileri yerel değildir Çünkü rüzgar kirli hava ve yağışları çok uzaklara taşıyabilmektedir Asit yağışları, düştüğü yerde kalmayıp akarsular ve denizler yoluylada dünyaya yayılmaktadır Onun için çözümler yerel değil, küresel olmalıdır Ancak öncelikle yerel düşünmeyi ve yerel davranmayı öğrenerek bu felaketten kurtulabiliriz
|
|
|
|