Prof. Dr. Sinsi
|
Fosil Yakıtlar Nelerdir?Fosil Yakıt Nedir?Fosil Yakıtlar-Küresel İsınma Asit Yağmuru
Fosil Yakıtlar Nelerdir?Fosil Yakıt Nedir?fosil yakıtlar-küresel ısınma ve asit yağmuru
Fosil Yakıtlar Nelerdir?Fosil Yakıt Nedir?fosil yakıtlar-küresel ısınma asit yağmuru
FOSİL YAKIT DÖNEMİ
İnsanların ateşi bulmasından bu yana geçen binlerce sene içerisinde son 150 yıl dışında, kullanılan yakıtların başında odun gelmektedir Bundan başka yel değirmenleri ile rüzgar ve su enerjileri sayılabilir Odun, özünde güneş enerjisinin bitkilere depolanması olayı olan fotosentezle oluşan ve biyo kütle olarak tanımlanan doğal ve yenilenebilir bir yakıt olup çevre zararı yok denilecek kadar azdır Ancak, yetişmesi için üzün yıllar alan ağaçların kesilerek yakıt olarak kullanılması, ormanların yok olmasına ve büyük çevre felaketlerine yol açmaktadır Bu sorunu çözmek için, hızlı yetişen enerji bitkilerinden yararlanılarak, ağaç kesimi önlenebilir Son 150 yılda ise, yer altı kaynakları olarak ortaya çıkan ve sınırlı rezerve sahip, petrol, kömür, doğalgaz, yoğun bir şekilde bulunmaktadır Ancak milyonlarca yılda oluşan bu yer altı kaynakları çok kısa bir süre içerisinde hızla tüketilmektedir
Hidrojen enerjisinin, özellikle güneş-hidrojen sisteminin yararlarını daha iyi anlayabilmek için, halen yoğun bir şekilde kullanılan bu fosil yakıtların çevre etkilerine kısaca bir göz atmak iyi olacak Bilindiği gibi kömür, petrol, doğal gaz gibi yakıtlar kullanıldığında, çevreye çeşitli gazlarla birlikte bazı toz parçacıkları atmaktadır Atılan bu gaz karışımı parçacıklar arasında karbon oksitler, kükürt oksitler, hidrokarbonlar, birincil kirleticiler; poli-nükleer aromatik hidrokarbonlar, olefinler, aldehitler, bazı aerosoller ise ikincil kirleticiler olarak adlandırılır Hava kirliliğinin çevre üzerindeki etkileri küresel, bölgesel ve yerel ölçekte ortaya çıkmaktadır Küresel ölçekte, başta karbondioksit olmak üzere, sera gazlarının yol açtığı küresel ısınma ve ozon tabakasının delinmesi sayılabilir Bölgesel ölçekte asit yağmurları, ormanların tahribi göllerin asitlik değerinin artması sonucunda ekolojik dengenin bozulması en önemli belirtilerdir
Küresel Isınma (Sera etkisi – Greenhouse effect)
Fosil yakıtların yoğun bir şekilde yakılması sonucu, başta karbondioksit olmak üzere, atmosferde sera gazlarının giderek artması ve buna bağlı olarak dünyamızın ısınması olayı, sera etkisi nedeniyle kürsele ısına olarak tanımlanmaktadır Genelde sera etkisi yapan gazlar arasında, karbondioksit, metan, karbonmonoksit, hidrokarbonlar ve kloroflora karbonları saymak olasıdır Örneğin CO2 derişimi 19 yy başlarına kadar 290 ppm basamağında iken yaklaşık 100 yıl içinde 330 ppm basamağına yükselmiştir CO2 güneşte gelen ve genelde kısa dalga boyunda olan ışınımlar geçirmekte buna karşılık, yerden yansıyan uzun dalga boyunda ışınımlar emmektedir Bu nedenle son yüzyılda artan CO2 derişimi ne koşut olarak dünyamızın ortalama sıcaklığında bir artma olduğu saptanmıştır Bu artmanın, yeryüzüne yakın yerlerde ısınma ve hava kürenin yukarı kısımlarında yaratacağı soğuma nedeniyle yüksek basınç sistemlerinin etkileneceği, buna bağlı olarak da aşırı iklim koşullarının görüleceği tahmin edilmektedir
Ayrıca sera olayının en büyük etkisinin, kutuplardaki buzulların erimesine yol açması ve denizlerin yükselerek bir çok ülkenin sular altında kalması olacağı konusunda değişik senaryolar üretilmektedir Bu senaryolara göre CO2 derişimi 2050 yılında ikiye katlanmış olacak ve 2100yilinda ise kabul edilebilir sınırların çok ötesinde olacaktır Bu konuda yapılan çalışmalar, fosil yakıt tüketiminin aynı hızla sürmesi sonucunda, önümüzdeki 50 yıl içinde dünyamızın sıcaklığının 5 derece artacağını ve bunun da büyük felaketlere yol açacağını göstermektedir Okyanus yüzeyi sıcaklığının 1 derece artması bile fırtınalardaki en küçük dayanabilirlik basıncını 15-20 milibar arasında azaltmakta ve bu da tayfunların daha sık şiddetli olmasına neden olmaktadır Günümüzde yaşadıklarımızdan çok daha büyük tayfunlar ve sel felaketlerinin yanı sıra, kutuplardaki buzulların erimesi sonucu okyanusların 1 5-2 metre yükselmesi ile bir çok ada ve ülke toprakları sular altında kalacaktır Bütün bunların sonucu olarak da, insan kaybı ve büyük maddi zarar meydana gelmesi beklenmektedir
Ayrıca, sera etkisi nedeniyle yeryüzü sıcaklığının artması ile, denizlerden göllerden ve nehirlerden daha çok buharlaşma olacak, dolayısıyla daha fazla yağmur ve doğal sel felaketleri olacaktır Ayrıca, rüzgarların yön değiştirmesi sonucu normalde yağış alan yerlerde aşırı kuraklık görülmesi de olasıdır Dünyamızda 1980 yıllardan başlayarak günümüze kadar hiç görülmeyen yerlerde aşırı kuraklığa rastlanması da olasıdır Bütün bu doğal felaketlerin yarattığı tehlikeler ve manevi zarar yanında maddi kayıplar trilyonlarca dolar tutmaktadır Gelecekte beklenen daha büyük felaketler göz önüne alındığında, kayıpların ne olacağını hesaplamak bile son derece ürkütücüdür
Asit Yağmurları
Özellikle kömür ve petrol gibi fosil yakıtlardan hava ya atılan kükürt dioksit, azot oksitler ve karbon gazları, yağmur damlaları ile birleştirilerek sırayla sülfürik asit, nitrik asit ve karbonik asit oluşturur Yer yüzünde tarım alanlarına, binalara, insanlara ve tüm canlılara zarar veren tüm bu asit yağmurları nedeniyle Avrupa, Amerika ve daha bir çok ülkede ormanlık alanlar hasar görmüştür Bu hasarlar 1985 yılın dan sonra hesaplanmaya başlanmış ve fosil yakıtların sosyal maliyeti, yani insanlığa verdiği zarar altında toplanmaya başlanmıştır
Asit yağmurlarının zararı, ormanlarla sınırlı olmayıp, canlı varlıkların yanı sıra, demir yolları, binalar, köprüler ve tarihsel kalıntılar üzerinde de etkili olmuştur Bu etkiler, Paris teki Notre Dame Katedralinde ve benzeri bir çok yapıda belirgin olarak görmek mümkündür
Türkiye de hava kirliliğinin artması birincil fosil enerji kaynakları kullanımı, özellikle linyit tüketiminin artışı ile paralellik göstermektedir Türk linyitlerinin büyük bir çoğunluğu, toplam 8 3 milyar tonluk rezervin %63 gibi önemli bir bölümü, düşük kalori değerine sahip olup, bunların kükürt, kül ve nem içerikleri de oldukça fazladır Yerli linyit kullanımından dolayı 1986 yılında SO2 salımı1 6 milyon ton olarak hesaplanmış olup, toplam SO2 salımı %50 sinden fazlasını oluşturmaktadır
Fosil yakıtların yanma reaksiyonu sonucunda atmosferik sera etkisine yol açan CO2 salımı 1990 yılında 0 6 milyar ton/yıl iken, özellikle son 40 yılda büyük bir artış göstererek, 1998 yılında 5 5 milyar ton/yıl olarak gerçekleşmiştir Türkiye için sadece fosil yakıt kullanımından dolayı tahmini CO2 salımı 2005 yılında 410 milyar ton 2010 yılı için ise 550 milyon ton olarak hesaplanmıştır Türkiye deki NOx Salı nı mı ise %50 ulaşım sektöründen %20 si enerji sektöründen gelmektedir Fosil yakıtlardan kaynaklanan bazı kirleticilerin bir ton eşdeğeri petrol enerji üretmek için havaya attıkları miktarlar kg olarak verilmiştir
|