Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ahlakı, muhammedin, özellikleri

Hz Muhammedin Ahlakı Özellikleri

Eski 09-08-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hz Muhammedin Ahlakı Özellikleri



Hz Muhammedin Ahlakı Özellikleri
Hz Muhammedin Ahlakı Özellikleri

Peygamber Efendimizin Ahlaki Özellikleri
Hz Muhammed sas ahlakı
Peygamberimizin güzel ahlakı

Hz Muhammed üstün kişiliği, güvenilirliği , insana değer vermesi , hakkı gözetmesi , sabırlı ve hoşgörülü oluşuyla en güzel örnektir
Hz Muhammed’in en önemli özelliği , başkalarına önerdiği öğütleri ve ahlak kurallarını önce kendi yaşamında uygulamasıdır O , kendini başkalarından üstün görmemiş , Kur’an’ın öğütlerini ve yasaklarını yaşamının her anında uygulamıştır Bu konuda , Kur’an’ın ,”Ey iman edenler ! yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz” Ayetlerini kendine ilke edinmiştir

Peygamberimizin ahlâkının en önemli özelliği, Allah vergisi oluşudur O bütün güzel vasıfları, çalışıp, emek verip, bir çaba sonucu kazanmış değildir Onun ahlâkı Allah tarafından ihsan edilmiş, ikram edilmiştir Yüce Allah onu insanların örnek alacağı kusursuz, eksiksiz ve seçkin bir şekilde yaratmıştır

O dünyaya gözünü açıp kapayıncaya kadar hep aynı huy ve ahlâk üzerinde yaşamıştır Ondaki güzel vasıflar yaratılışında mevcuttu Onu eğiten, edep ve ahlâkın en üstün özellikleriyle süsleyen Yüce Rabbidir İşte bundan dolayı, onu kendisine örnek kabul eden insan, onu ne kadar taklit edebilirse, o kadar istifadesi fazla olur, o nurdan aldığı feyiz, o nisbette çoğalır Peygamberimizin ahlâkının en belirgin özelliklerinden birisi de, insan yaratılışında var olan birbirine zıt ve ters huyları en mükemmel şekilde bağdaştırıp, bütün duyguların ideal noktasını bulmasıdır Hiçbir şekilde aşırılığa kaçmadan, orta yola, doğruya ulaşmasıdır Peygamberimiz, herkesin arzu edip de bir türlü ulaşamadığı en üstün değerleri ve olgunluğu mükemmel bir şekilde hayâtı boyunca ümmetine göstermiş, bütün insanlığın gözleri önüne sermiştir Bazı anlar olmuş, en cesur bir fedai olarak, düşmanın kat kat üstünlüğüne hiç aldırmadan, binlerce düşmana tek başına meydan okumuştur Ama bu halinde bile yumuşak kalpliliğini, merhametini geri bırakmamıştır Meselâ bir savaş sonrası, öldürülmüş olarak gördüğü düşman çocuklarına o kadar acımıştı ki, düşman da olsa çocukların öldürülmemesi gerektiğini, çünkü onların suçsuz ve Cennetlik olduklarını haber vermişti O, bütün insanlığın kurtuluşu ve İslâmın dünyaya yayılması gibi yüce bir gaye için zihnini yorarken; bu arada binleri bulan ve Arabistan'ın her tarafına dal budak salan ümmetinin halini ve işlerini düşünürken; çevresinde bulunan yoksul ve fakir Müslümanları hiçbir zaman unutmamış; kendi çoluk çocuğunu, onların eğitim ve ihtiyaçlarını da ihmal etmemiştir Birincisini büyük görürken, öbürünü küçümsememiştir Bu kadar ağır ve sorumluluk isteyen bir görev üzerinde bulunduğu halde, o yine kendisini Rabbine vermiş, günün büyük bir kısmını ibadet ve zikirle geçirmiştir Kalbi her an Allah'a bağlıdır Bu haliyle dünya ile ilişkisini kesmiş gibi görünse de, yine o dünyanın içindedir Bütün işlerinde Allah'ın rızasını gözetmiştir Peygamber Efendimiz, dâva arkadaşlarını gözü gibi korumuş, onlara ana-babalarından görmedikleri şefkat ve yakınlığı göstermiş, kendi şahsına yapılan kötülüğü affetmiş, intikam almayı düşünmemiştir Kendisini öldürmek için tuzak kuranları yakaladığında serbest bı- rakmış, ama Allah düşmanlarını asla bağışlamamış, onların yakasını bırakmamıştır İçi bozuk, dıştan Müslüman gibi görünen münafıkların kalbine devamlı Cehennem korkusunu vermiş, âhiretteki acı hallerini hatırlatmıştır İslâm toprakları, güneyde Yemen'e kuzeyde İran ve Suriye sınırına dayandığı sırada Peygamberimiz, Arapların sultanı, Arabistan'ın hakimi idi Savaş sonrası düşmanın bırakıp gittiği mallar ve ganimetler mescidin içini doldururken, en kıymetli mallar Müslümanların eline geçtiği halde, yine o kuru bir hasır üzerinde yatacak kadar engin ruhlu; içi ot dolu bir yastığa yaslanacak kadar mütevazı; her türlü imkân mevcutken, açlık sıkıntısı çekecek kadar kanaatkar ve tok gönüllü idi Hz Ömer'in "Bizans kralı ve İran şahı dünya nimetleri içinde yüzerken, Resulullah kuru hasır üstünde yaşıyor" diyerek ağlaması üzerine, Sahabîsinin gönlünü hoş tutan yüce Peygamberimiz: "Yâ Ömer, varsın, Kisra ve Kayser dünya nimetlerinden zevklerini alsınlar, keyif sürsünler Âhiret nimeti bize yeter" diyerek tevekkül ve rızasını dile getiriyordu Peygamberimizin ahlâkı bir meleke halindeydi, öz olarak mevcuttu Güneş nasıl ışık saçar, çiçekler nasıl rengi ve kokusuyla ortalığı Cennete çevirip burcu burcu kokular saçarsa; ağaçlar nasıl türlü türlü meyveler verir, yaratılışlarında var olanları ortaya çıkarırsa; Resul-i Ekrem Efendimizin ahlâkî hayâtı da o şekilde normal bir seyir içinde cereyan ediyordu Öyle ki, her gören, Peygamberimizin o faziletle birlikte yaratıldığı kanaatine varırdı Hiç kimse ondan o fazilete aykırı bir şeyin görüleceğine inanmazdı O her zaman muhtaçlara yardım eder; zayıfları korur; tatlı sözlü, güler yüzlü bulunur; izzet ve vakarını muhafaza eder; tevazu ve hoşgörüsünü hiç kimseden esirgemezdi Güneş nasıl ki, Allah'a inananın da, inanmayanın da üzerine doğarsa, Peygamberimizin dünyayı kaplayan şefkati de küçük-büyük, gençihtiyar, müslim-gayr-i müslim herkese aynı şekilde yayılırdı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.