Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gül, sultan

Gül Sultan

Eski 09-08-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gül Sultan



Gül Sultan

Gül Sultan

Günlerden beri çölde yürüyorlardı
Ebva Köyü'ne yaklaştıklarında Gül Sultan iyice halsizleşmişti
Çölde pek rastlanır bir şey değildi ama bir ağaç bir başına çölü bekliyordu
Ya da kutlu yolcularını
“Şu ağacın dibinde biraz soluklanalım oğlum” dedi ve ılık kumların üzerine bırakıverdi yorgun bedenini
“Biraz su” diye inledi
Gül kokulu yavrusu koştu suyu yetiştirdi
“Nasılsın anacığım!”
Gül Sultan, yetim yavrusunu üzmemek için;
“İyiyim oğlum, bir şeyim yok” dese de ölümün derin kuyularına doğru çekiliyordu
Ayağa kalkacak dermanı yoktu
Bu âlemde hiçbir annenin ölümü Gül Sultan'ın ölümü kadar hisli değildi
Soylu kadın henüz daha otuz yaşındaydı
Hatıralar canlanıyordu son anlarını yaşadığı ağacın dibinde
***
Daha yedi yıl önceydi…
Gül Sultan, çok fazla dışarı çıkan birisi değildi
O gün her nedense yakıcı güneşin bağrında iyice ısınan şehrin yollarına vurmuştu kendini Sessizliğe bürünmüş tenha bir sokağı döndüğünde, bir delikanlı ile göz göze gelmişti
Aman Allah'ım! O ne güzellikti
Bu genç başka güzeldi
Bir gülün kokusunu duymuştu onda
Görür görmez gönlü akıvermişti ona
Sevmişti onu hem de bir başka sevmişti
Gül Sultan kendisi de güzeldi Baktığı zaman yere düşürecek kadar güzel gözleri vardı Yüzünün güzelliğini meleklerden ödünç almış gibiydi
Ama ilk defa gördüğü bu genç bir başkaydı Siyah saçlarının harelendiği geniş alnında bir nur parlıyordu
Ötelerden gelen bir nur…
İlk insandan bu yana altın halkayla, alından alına aktarılarak gelen bir nur
O gün, Gül Sultan yüreğinden ok yemiş bir ceylan gibi olmuştu
Gönlünü yaralayan gencin adını öğrenmişti
Abdullah'dı…
O günlerde güzelliği dillerde olan bu genci hep duymuştu ama bu kadar güzel olabileceğini hiç aklına getirmemişti
Abdullah da Gül Sultan'ı görür görmez vurulmuş ve eve döner dönmez konuyu ailesine açmıştı
Babası Abdülmuttalip, oğlunun bahsettiği kızın, yakın dostu Veheb'in kızı Amine olduğunu öğrenince sevincinden hıçkıra hıçkıra ağlamıştı
Gül Sultan doğduğunda kadınlar çağ atlamıştı İlk defa bir kız çocuğunun doğumunda bir baba bu kadar sevinmiş ve kulağına hüzünlü bir fısıltıyla;
“Bir kızınız oldu” denildiğinde;
“ Hemen kazanlar kurulsun, bütün Arabistan'a ziyafet veriyorum” demişti
Bu görülmüş şey değildi
Babası Veheb, Gül Sultan'ı kaptığı gibi Abdülmuttalipe götürmüş , adını koymasını istemişti
Abdülmuttalip de “Amine olsun” demişti
Sonra da kavmine
“ Ey kavmim! Ben Veheb kadar haysiyetli bir adam daha görmedim; kız çocuğunun doğumunda ziyafet verdi Bu insana yaraşır bir hakikatliliktir, , azizliktir ” demişti
Gönlündeki zarafeti kelimelere dökebilen, duyguları soylu bir sultandı
İyi bir şairdi
Yazdıkları büyük bir divan olurdu
Türkçeye bile intikal eden;
“Tek sen mutlu ol da ben yanayım” gibi sözler ilk o Gül Sultan'ın dudaklarından dökülmüştü
O çağda, öyle bir dönemde herkes onunla evlenmek için can atmıştı ama o mecbur olmadıkça hiç kimseyle konuşmamıştı bile
Bir gün evlerine dünür gelenlerin Abdullah'ın ailesi olduğunu öğrenince yüreğinde içten içe yanıp duran aşk ateşi nasılda birden bire harlaşmıştı
Abdullah, Mekke'nin damıtılmış delikanlısıydı
Uzun yıllar hiç evladı olmayan babası, bir gün;
“Allah'ım! Bana on erkek evlat ver de birini sana kurban edeyim” demişti Duası kabul olmuştu ama kurban işini ağırdan almıştı
Bir gece rüyasında verdiği söz ona hatırlatılınca evlatları arasında kura çekmiş ve kura Abdullah'a çıkmıştı
Atası İsmail (as) gibi;
“Babacığım! Niye canın sıkılıyor? Sen Allah'ın emrini yerine getir , diyerek sadakatini ortaya koymuşsa da, ne babasının, ne de Mekke'nin ileri gelenlerinin yüreği; yüzü de yüreği de güzel bir yiğidin kurban edilmesine razı olmamıştı
Gül Sultan kendisi gibi, ölümlerin arasından yürüyüp gelmiş olan eşiyle o kısacık evliliklerinde ne kadar da mutlu olmuştu
Hiçbir kadın kocasını bu kadar sevemezdi
Birbirlerinde erimişlerdi
Evlendikten sonra Gül Sultan daha bir güzelleşmiş, eşinin alnındaki parlayan nur ona intikal etmişti
Saadetin zirvesindeydiler
Ama hepi topu iki ay sürmüştü bütün mutlulukları
Kocasının ölüm haberi öldürücü bir darbe indirmişti Gül Sultan'ın yüreğine
Etine asit dökülmüş gibi derin yaralar açılmıştı yüreğinde
O hüzünle bir hafta bile yaşaması imkansızdı
Bir gece rüyasında;
“Sakın üzülme ! Sen Muhammed'i taşıyorsun,;kainatın en yücesi senden doğacak” demişlerdi
Bu defa da gönlü iki çarpışmanın arasında kalmıştı
Bir taraftan çok sevdiği efendisinden ayrılık ateşi yüreğini yakarken, diğer taraftan da dünyanın en güzel Gül'ünün nurlu bahçesi olmanın tatlı esintileri ruhunu serinletmişti
Hani çağların çıldırma anı olur ya, işte içinde bulunduğu çağ da öyleydi
Her türlü vahşi mahlukatın ürpetici sesleriyle çınlayan karanlık bir çöl gibiydi dünya
Işığa hamile kapkaranlık bir dünya
Değişim düşlerle başlardı
Dünya hayra yorulacak düşlerdeydi
Gül Sultan'ın düşleri, ufukların ilk muştusu olmuştu
Ve o muştuyu yeryüzünde ilk o almıştı
Neye hamile olduğunu çok iyi biliyordu
Henüz daha yirmi üç yaşındaydı
O, oğluna inanmış bir anneydi
O Gül Sultan'dı
O sene Mekke'ye bahar bir başka güzel gelmişti
Muştular vardı ötelerden
Madde ve mananın beklediği an gelmişti
Dünya sırılsıklamdı
Güneşin kalbi durmak üzereydi
Gül Sultan da, doğum yapacağı ev de “Kutlu Doğum”a hazırlanmıştı
Alemde ne varsa her şey sükun kesilmiş, atmosferin en seçkin molekülleri oraya sevk edilmiş ve o muhteşem anı beklemeye başlamıştı
Nihayet beklenen şafak gelmişti…
Evin içersinde sadece Şifa hatun değil, Hz Asiyeler, Hz Meryemler, koşuşturup duruyordu
Huriler sıra sıra ellerinde nurdan bohçalarla gelerek evin içini yüzlerinin nuruyla doldurmuştu
Ötelerden gül kokuları geliyordu
Derken bir anda gök kapıları açılmış ve karanlıklar sağa sola kaçışmaya başlamıştı
Evin her bir yanını sarmıştı melekler
Gül Sultan, nurlar içinde kendine geldiğinde ona yetim yavrusunu parmağı ile “Allah” derken göstermişler ve sonra yeniden bayılmıştı
Rüzgarlar gül kokuları taşımaya başlamış, ağaçlar gül esintisi kesilmişti
Bulutlar gül dökmeye başlamıştı insanlığın üzerine
571 yılının nisanıydı
Güneş yeni bir güne doğarken, melekler bütün madde ve manaya Nur Çocuğu müjdeleme yarışına girmişlerdi Bir niyaz yarışı başlamıştı varlıklar arasında
***
Nur Çocuk şimdi altı yaşındaydı ve aziz annesiyle hiç görmediği babasının kabrinden dönüyorlardı
Gül Sultan'ın gönlündeki yaralar yeniden kanamaya başlamıştı
Gözlerini , yaralı ceylanının gözlerinden hiç ayırmıyordu
Hiçbir anne evladını onun gibi sevmemişti
Yavrusu yetim dünyaya gelmişti, şimdi de yapayalnız kalıyordu ; Üzüntüsü ondandı
Babası, bütün ölüm cenderelerinden sanki sadece oğlunun dünyaya gelmesine vesile olmak için kurtulmuş ve sonra da daha gencecik yaşta Sonsuzluğun Sahibine gitmişti
Gül Sultan kendisi de bir melek dünyaya getireceği için, oğluna hamile kaldıktan sonra melekleşmiş ve bir başka beşerin kendisine dokunmasına izin verilmemişti Ve bir melek hayatı yaşamıştı
Bir azize gibi hayatını sürdürmüştü
Şimdi çok sevdiği eşine gidiyordu ama gönlü geride bıraktığı yetim yavrusuna tutsaktı
Yetim yavrusu başucunda;
“Anacığım! Neyin var” diye çırpınıp duruyordu
O gece karası, o kederli gözleriyle yetim yavrusunun kaderden sürmeli gözlerinin içine bakarak;
“Rüyalarda gördüğüm gerçek…
Oğlum! Sen âlemlere gönderilecek peygambersin!
Ben de öleceğim
Fakat senin gibi bir evlat bıraktığım için,
adım asla ölmeyecek…”
demiş ve oğluna ilk iman eden olarak bir sülün gibi uzanıvermişti ılık kumların üzerine
Nur Çocuk, “annemden sonra annem” dediği Ümmü Eymen'le birlikte döndü Mekke'ye
Gül Sultan gitmişti ama kainatta bing-bang gibi, bir ışık, bir gül patlaması yaşanmış, dünya bütünüyle, ışık ve gül banyosuna durmuştu
Bir tepeciğin üzerindeki mütevazı mezarını çöl rüzgarlarının, okşadığı Gül Sultan'ın, bu gül mevsiminde gölgede kalmasına gönlümüz razı olmadı Vakit, Sonsuz Nur'un gönderilişine vesile sevgili babasına, Gül Sultan'a ve Gönüllerimizin Sultanı'naYasinler yollama vaktidir

Harun Tokak

yenisafak

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.