Prof. Dr. Sinsi
|
Hz. İbrahim Kıssaları - Hz. İbrahim Kıssası - Hz. İbrahim'in Kıssaları
Hz İbrahim Kıssaları - Hz İbrahim Kıssası - Hz İbrahim'in Kıssaları
Hz İbrahim Kıssaları - Hz İbrahim Kıssası - Hz İbrahim'in Kıssaları
Hz İbrahim Kıssası
Hz İbrahim Kıssaları
peygamber kıssaları Hz İbrahim
Hz İbrahim Kıssaları
Hz Ibrahim ve Misafiri
Hz İbrahim (s a ) misafirleri çok severdi Evine misafir çağırmaktan,onlara ikramda bulunmaktan lezzet alırdı Yolculara karşı da iyi davranırdı Onları evine davet eder, yiyecek-içecek verir, yatacak yer gösterirdi Her sabah Evinin yanındaki yolun kenarında durur ve yoldan geçecek yolcuları beklerdi
Onları görür görmez de, ikramda bulunmak için evine davet ederdi Başka insanları memnun ve rahat ettirmek onu mutlu ederdi Bir günü sofrasında bir misafir olmadan geçtiğinde rahatsız olur, evinde bir yolcu ağırlamamışsa yemeğe kendisi de dokunmazdı Bir ara, yoldan üç gün boyunca hiçbir yolcu geçmedi Bu durum haliyle Hz İbrahim"i (s a ) üzdü Ama bıkmadan usanmadan yola çıkıp ümitle beklemeye devam etti Ufuğa gözlerini kısarak bakıyor, bir yolcunun gelmesini istiyordu Üç gün geçmiş ama hiçbir yolcu gelmemişti
Bir sabah, deve üzerinde yaşlı bir adam göründü yolda Hz İbrahim çok sevindi hemen yaşlı adamı yemeğe evine davet etti Adam bu daveti kabul etti Evde yemeğe oturduklarında Hz İbrahim yemeğe başlamadan önce "Bismillah" dedi, ama yaşlı adam hiçbir şey demeden yemeye başladı Hz İbrahim sordu:
"Neden besmeleyle başlamadın? Bize bu yiyecekleri hediye eden rabbimiz hem Rahman, hem de Rahim değil mi? Sunduğu bu rızkı yemeye başlamadan önce Onun ismini anmak doğru olmaz mı?
Yaşlı adamın cevabı:
"Benim dinimde böyle bir adet yok" şeklinde oldu
"Hangi dindensin sen?"
"Mecusiyim " Adam ateşe tapılan bir dine mensuptu Hz İbrahim buna çok kızdı ve adamı evinden kovdu Yaşlı adam oradan uzaklaşırken Hz Cebrail, Hz İbrahim"e geldi Bir mesaj getirmişti Ona, Allah"ın kendisine inanmayan bu adamı 70 senedir rızıklandırdığını, ama onun, yani Hz İbrahim"in bir öğün yemek bile tahammül edemediğini bildirdi Hz İbrahim hatasını anlamıştı Hemen ihtiyarın arkasından koştu, yetişti ve evine yemeğe devam etmek üzere
dönmeye ikna etti
İBRAHİM (A S) MIN KURBAN KISSASI
1 Aradan uzun yıllar geçmiş, Cenâb-ı Hak Hz İbrâhim’e sâlih bir evlat ihsan etmişti
Adı İsmâil’di
Fakat aradan uzun seneler geçtiğinden Hz İbrahim daha önce kendisine gelen meleklere konuştuğu sözü (Hz icin oğlumu bile kurban ederim )sözünü zaman içinde unutmuştu
Hz İsmâil en sevimli olduğu bir çağa gelmiş ve ihtiyacını görme çağına gelmiş Kabe’i muazzamayı inşa etmiş Bina tamamlanınca beytullahi hac ve tavaf etmiş Hac erkanını tamamlayıp ayrıldıkdan sonra terviye günü yani arafe gününden bir gün evvel bir rü´ya gördü Hz İbrâhim, yattığı yataktan, “Nezrini yerine getir, Yâ İbrâhim!” nidâsıyla, kalktı Bu rüyâ acaba ’tan mıydı? Nezri neydi, onu uzun uzun düşündü Iste bu tereddüdden dolayi bu güne terviye günü denildi
Ertesi gece, aynı rüyâyı, yeniden gördü Artık Hz İbrâhim anladı ve bildi ki, bu rüyâ
Hz ’tandır Bildiği için bu güne “Arefe” ismi verildi
Fakat nezri neydi, onu hatırlayamadı Bayram akşamı da aynı rüyâyı görünce, nezrini hatırladı Oğlunu kurban ettiğinin tatbikatını gördü ve bu günede kurban günü dendi
(Şir’atül İslam S 219)
2 Artık Hz ’ın emrini yerine getirmesi lâzımdı Bayram sabahı olunca, Hacer vâlidemizi çağırdı Oğlu Hz İsmâil’i hazırlamasını söyledi Hacer vâlidemiz, Hz İsmâil’i giydirip, süsledi Baba oğul, beraberce Minâ istikâmetine doğru yola koyuldular Fakat nereye gidildiğini, ne evlat ne de annesi biliyordu
Şeytan bu duruma hayrette kalıp böyle imtihanda hiç görmedim İbrahim (A s) bu işide yaparsa ve ben böyle meselede onları caydıramazsam bir daha ebediyyen onlara te´sir edemem ve üzüntümden helak olurum demişti (Şir’atül İslam S 222 )
3 Hz İbrâhim’in önüne çıkarak: Yâ İbrâhîm! Böyle bir evlâdı nasıl kesersin? Hiç baba evlâdını kesebilir mi? Hz İbrâhim, şeytanın sözüne kulak bile vermedi, hiç tereddüt etmeyerek, yerden aldığı taşla şeytânı defetti
Şeytan durmuyordu Bu sefer Hâcer vâlidemizin yanına gelerek, onu kandırmaya çalıştı Fakat Hâcer vâlidemiz verdiği cevabla, teslimiyetin zirvesine varıyordu: “Eğer ’tan böyle bir emir gelmişse, ben de bir anne olarak, bu emre teslim olup, boynumu büküyorum ”Cünkü o bir peygamberdir peygamber yanlış yapmaz dedi
Şeytan vazgeçmiyordu Bu defa Hz İsmâil’in yanına gelip: “Baban seni nereye götürüyor, biliyor musun? Kesmeye götürüyor, kesmeye ” diyerek onu korkutmağa çalıştı
Hz İsmâil de, annesinden geri kalmayarak: O benim babamdır O bir Peygamberdir Eğer bu emri ’tan almışsa, emri muhakkak yerine getirmesi lâzımdır " cevâbını verdi ve şeytanı taşladı
Ibrahim a s kendine ve evladina vesvese veren Şeytani Mina mevkiinde taşladiığından dolayı aynı mahalde şeytan taşlamak bir sünnet olarak devam etmiş ve ahir zaman peygamberinin şeriatindada yer almıştır
Sonunda baba oğul işâret olunan yere kadar geldiler Fakat Hz İbrâhîm, oğluna nasıl söyleyecekti Bütün mesele buradaydı Sonunda: “Ey benim yavrucuğum Ben, seni, rüyâmda, kesiyor görüyorum Sen benim bu rüyâma bir bak, ne söylersin ” Hz İsmâil kıyâmete, kadar gelecek insanlığa ibret olacak şu sözleri söyledi: “Ey babacığım Sana ’dan ne emr olunmuşsa, onu derhal yerine getir İnşâAllah beni sabredenlerden bulacaksın ”
Artık baba oğul ’ın hükmünü yerine getirmeye hazırlanmıştı Bu esnâda Hz İsmâil: “Babacığım, birkaç ricâm var Yerine getirmeni istiyorum Babacıgım ellerimi bagla belki sana eziyet ederim Yüzümü yere çevir belki yüzüme bakarsında merhamet edersin
Gömleğimi anneme götür beni hatırlasın Anneme selâm söyle Allahin emrine sabir etsin Beni nasıl kesdiğini ve ellerimi bagladığını söyleme Ellerinden öptüğümü ilet Küçük çocukların arasına girmesin Olur ki, onlara bakıp, beni hatırlar da, ’a isyan edebilir
Hz İbrâhim oğlunun isteklerini yerine getirdi Biraz sonra Hz İsmâil tekrar: “Ey babacığım, ellerimi ve ayaklarımı çöz Beni görüyor, melekleri görüyor Ne isyankâr çocukmuş, babası, bağlamak zorunda kaldı, demesinler ” dedi
Artık baba oğul, ’ın hükmüne tam teslim olunca, Hz İbrâhim, Hz İsmâil’i, şakağı üzerine yatırdı Bogazına bıçagı koydu, çok şiddetli bir şekilde bıçagi bogazına sürdü Bu esnâda yerde gökte ne kadar melek varsa secdeye kapanmış: “’ım! Koru İsmâil’ini, Affet İsmâil’ini” diye yalvarıyordu Hz da meleklerine(Unzuru ila abdi keyfe yemürrüssikkin alal halki veledihi liecli rizai ve entüm gultüm Etec´alü fiha men yüfsidü fiha ve yesfiküddimae) Yani ‘Ey meleklerim benim kulum İbrahime bakınız benim rızam için oğlunun boğazına bıçagı nasıl sürüyor Halbuki siz Adem (A s )mı yaratacagım zaman yer yüzünde kan dökecek yeryüzünü ifsad edecek birisinimi yaratacaksiniz demiştinizde bende size benim bildiklerimi siz bilmezsiniz demistim’ buyurdu
|