Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
beyni, bilincin, insan, kaynağı, olamaz

İnsan Beyni Neden Bilincin Kaynağı Olamaz?

Eski 09-08-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İnsan Beyni Neden Bilincin Kaynağı Olamaz?



İnsan Beyni Neden Bilincin Kaynağı Olamaz?
İnsan Beyni Neden Bilincin Kaynağı Olamaz?

Bilincin kaynağını ısrarla beynin içinde arayan bilim adamları, her seferinde büyük hayal kırıklığı yaşamışlardır

Peki, bazı bilim adamlarının hayal kırıklığına uğramasına neden olan ve bilinç konusunda itiraf etmekten dahi kaçındıkları gerçek nedir?

Madde, mekan, zaman, renk, ses, şekil ve karşımızdaki insanı tanıma, karar verme, sevinme, düşünme gibi tecrübe ettiğimiz diğer tüm özellikler bilinçte nasıl meydana gelmektedir? Bu soru, içinde bulunduğumuz 21 yüzyılda bilim adamlarının halen cevabını aradıkları, üzerine kitaplar yazdıkları, konferanslar düzenledikleri, çözmeye çalıştıkları ama her nedense çözüm getirmekten çekindikleri bir sorudur Bilincin kaynağının ne olduğu sorusu üzerine yazılmış yüzlerce kitap ve makale ve sayısız bilim adamının yorumu bu konuda beklenen açıklamayı vermemiştir

Acaba bu konuda neden bazı bilim adamları açıklamasızdır? Yoksa bu konu kabul etmek istemedikleri, beklemedikleri bir gerçeğe mi işaret etmektedir? Acaba bu bilim adamları, yıllarca doğru kabul ettikleri materyalizmin etkisi altında mıdırlar?

Bilinç konusu, kuşkusuz ki açıklamasız değildir Bilincin kaynağının ne olduğu konusunda yapılan tüm çalışmalar, insan beyni ve ruhu konusunda önemli bir gerçeği ortaya koymuştur

Benliğimizin Kaynağı Beyin Değildir

Dokunma hissimiz, duyduğumuz kokular, aldığımız lezzetler, işittiğimiz sesler ve seyrettiğimiz bir manzara… Algılar dünyası, aslında elektrik sinyalleri yoluyla meydana gelen yapay bir dünyadır Peki, bu sinyalleri yorumlayıp, onları tanıdığımız bir dostumuza, güzel bir çiçeğe, uçsuz bucaksız bir manzaraya, annemize, sokakta oynayan çocuklara, sevimli bir yavru kediye dönüştüren beynimiz midir?

Materyalistler İnsan Benliğini Yanlış Yerde Ararlar…

Teknik anlamda sinyallerin beyinde yorumlandığı doğrudur Materyalistler buradan yola çıkarak, bir beynin içindeki nöronlardan (sinir hücreleri) ibaret olduğumuzu ve yaşadığımız dünyanın bu nöronların birbirleri ile olan iletişiminin bir sonucu olduğunu iddia ederler Bu nedenle bilincin gerçek kaynağını öğrenmek materyalistler için şaşırtıcıdır Çünkü materyalistler, insanı insan yapan tüm unsurları, sevincini, endişelerini, inançlarını, insanın kendi kişisel benliğini beyninin içinde bir yerlerde ararlar Bir dostunu gördüğünde insanı sevindirenin, bir yavru köpek gördüğünde insanın içini coşturan duygunun, karar verme, inanma, hissetme, duygulanma, sevinme, üzülme gibi hislerin kaynağının nöronlar olduğunu iddia ederler Ancak beynin içine girip nöronları inceleyen bilim adamları ve nörologlar, bunların hiçbirinin kaynağını beynin içinde bulamamışlardır

Kuşkusuz beyinde bulunan ve bilgisayar teknolojisine ilham verecek özelliklerle yaratılmış sistem, gerçek anlamda mükemmeldir Ancak yağ, su ve proteinlerin oluşturduğu beyin gibi bir yapının insanın benliğini meydana getirmesi, insanı algılayan, düşünen, sevinen, tepki veren, gurur duyan, heyecanlanan bir varlık haline getirmesi kuşkusuz ki mümkün değildir Materyalistlerin iddiaları, “algıların beyinden bağımsız olduğu gerçeği” karşısında tümüyle çöküntüye uğramıştır

Bilim Adamları İtiraf Ediyor…

Materyalistler düşünen, gülen, sevinen, karşısındaki insanı tanıyan, yorum yapabilen varlığın, DNA'yı keşfeden materyalist evrimci fizikçi Francis Crick'in deyimiyle, "bir nöron yığını" (Lecture 1: Phantoms in the Brain) olduğunu savunsalar da, aslında, beynin algıların kaynağı olmadığının, yalnızca bir aracı görevi gördüğünün farkındadırlar Koyu bir evrimci olarak anılmasına rağmen Thomas Huxley'in şu sözleri, hararetli bir materyalistin bile gerçekleri fark edebileceğinin önemli bir kanıtıdır:

"Bilinç gibi hayranlık uyandırıcı bir şeyin, birbiriyle etkileşim halindeki sinir dokusunun bir sonucu olması, Alaaddin'in lambasını ovaladığında içinden cinin çıkması gibi açıklanamaz bir şeydir" (Steven Pinker, How The Mind Works, Norton Publishing, 1999, s 132)

Algılayan, Allah'ın İnsana Vermiş Olduğu Ruhtur

İnsan, onur, sevgi, saygı, dostluk, vefa, dürüstlük gibi kavramlara sahip olan, fikir yürütebilen, fikirlere karşı çıkabilen bir varlıktır Nasıl parmağımızın ucundaki tek bir hücre düşünüp karar verme, üzülüp sevinebilme gibi yeteneklere sahip olamazsa, beyindeki benzer yapıya sahip nöronların da bu metafizik vasıflara sahip olma imkanları yoktur Bu, insanların tümünün rahatlıkla görebileceği, bilimsel delillere ihtiyaç duymadan kolaylıkla kavrayabileceği bir gerçektir

"Algılayan kim?" sorusunun tek bir cevabı vardır ve bu cevap artık fiziksel bir anlam taşımamaktadır: Algılayan, Allah'ın insana vermiş olduğu ruhtur İnsanlar, bunu bilmedikleri veya bilmiyormuş gibi davrandıkları sürece, bilinç ile ilgili yaptıkları çalışmaların ve açıklamaların hiçbir önemi yoktur Açıktır ki, insan bilinci, materyalistlerin iddia ettikleri her türlü maddesel kavramın ötesindedir Buna maddesel bir açıklama aramak, gerçeği tam anlamıyla görmezden gelmektir ve bir zaman kaybıdır

Beynimizdeki görüntüyü izleyen ruhumuzdur Beynimizdeki kokuları, tatları alan, bir şeye dokunduğu zaman onu hisseden, karşımızdaki kişinin konuşmasını dinleyen ruhumuzdur Günümüzde bilimsel olarak birçok delille kanıtlanmış olan gerçek, algılayanın beyin olmadığıdır Ünlü felsefeci Bergson'un belirttiği gibi, "Dünya imgelerden yapılmıştır, bu imgeler ancak bizim bilincimizde vardır; beynin kendisi ise bu imgelerden bir tanesidir" (Onuncu ders marksist materyalizmin ikinci çizgisi madde biliçten öncedir)

İnsanı insan yapan vasıf, insanın kendi bedeninden bağımsızdır Bir manzarayı seyretmekten zevk alan, küçük bir serçeye şefkat duyan, bir yemeğin lezzetinin farkına varan, güzel bir müzik dinlemekten keyif duyan, zor kararlar alabilen, düşünüp doğruyu bulabilen, kendi benliğini araştıran ve sonuçlara varan, Rabbimiz’in insana vermiş olduğu ruhtur

Tek Mutlak Varlık, Rabbimiz olan Yüce Allah'tır

Tarih boyunca materyalistler, Yüce Rabbimiz'in her şeyin Yaratıcısı ve hakimi olduğu gerçeğini inkar edebilmek için (Allah’ı tenzih ederiz), "maddenin mutlak olduğu" kandırmacasına büyük bir hırsla sarılmışlardır Maddenin aslına dair açıklamalar işte bu yüzden son derece önemlidir Çünkü bu bilgiler, yüzyıllardır sürdürülmeye çalışılan bu aldatmacanın geçersizliğini ispat etmektedir Maddenin yalnızca bir kopyasıyla muhatap olabildiğimizi anlamak, insanın yalnızca etten kemikten oluşan bir madde yığını değil, ruh ve bilinç sahibi bir varlık olduğunu da kavramamızı sağlar İnsandaki bu ruh ve bilinci yaratan ise Yüce Rabbimiz'dir ve insan, Allah'a ait bir kuldur Dolayısıyla, yerlere ve göklere hakim olan tek Varlık, yalnızca Yüce Rabbimiz'dir Bu, Allah'ın kudreti, hakimiyeti ve sanatındaki mükemmelliğe karşı büyük hayranlık uyandıracak bir gerçektir Rabbimiz'in yaratışında hiçbir eksiklik ya da kusur yoktur

Ruh, Rabbimiz'in Kendi ruhundan üflediği bir parçadır Bu da, tek mutlak Varlık’ın, bu ruhun gerçek sahibi olan Yüce Rabbimiz olduğunu açıkça göstermektedir Allah'ın varlığı, kudreti ve gücü her şeyi ve her yeri kuşatmıştır Yüce Allah bir ayetinde şöyle bildirir:

"Allah O'ndan başka İlah yoktur Diridir, kaimdir O'nu uyuklama ve uyku tutmaz Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır Onların korunması O'na güç gelmez O, pek Yücedir, pek büyüktür" (Bakara Suresi, 255)

Bilimadamları Beynin İçinde Bilincin Yerini Gösteremezler

Bir şeye karar veren, bir şeyi özleyen, bir şeye sempati duyan, bir şeyin güzelliğine hayran kalan beyindeki hangi nörondur? Eğer bunların tümünü bilinç gerçekleştiriyorsa, bilinç beyindeki hangi nörondadır? Yeri neresidir? Hangi kimyasal reaksiyon bilinci meydana getirmektedir? Hangi kimyasal reaksiyon bir insanın elmayı sevmesine, ıspanaktan hoşlanmamasına karar vermektedir? Eğer her şey beynin içinde oluyorsa, bu durumda düşünen hangi nörondur? Karar veren hangisidir? Kararlarından dolayı heyecan duyan nöron nerededir? Materyalistlerin tüm bunların cevabını vermeleri gerekmektedir Eğer "Her şeyin kaynağı bilinçtir" sonucuna ulaştılarsa, bu durumda beynin içinde bilincin yerini göstermelidirler Her şey maddesel dünyadan ibaretse, bunu yapmaları gerekir Eğer bilincin yerini gösteremiyorlarsa, bu demektir ki, insan bir nöron veya atom yığınından ibaret değildir Bilincin var olduğu yer, beynin gizli bir bölmesi değildir Bilinç bedenin herhangi bir yerinde de saklı değildir İnsan, tüm materyalist kavramların dışında bir varlıktır İnsan metafiziktir, sahip olduğu ruh ile insan vasfı kazanır Bu ruh, yalnızca Allah'a aittir

Allah’ın Ruhunu Taşıdığını Bilen Bir İnsan Nasıl Yaşar?

Bu gerçeğin şuuruna varan her insan, yaratılmış tüm varlıkların Allah'a ait olduğunu kavrar ve Rabbimiz'in bu üstün yaratışının hikmetlerini anlamaya çalışır

Dünya hayatının, kendisine gösterilen görüntüler doğrultusunda yaşadığı bir imtihandan ibaret olduğunun; asıl hayatın ise sonsuz ahirette yaşanacağının farkına varır

Hırs ve tutkuyla, hayalden ibaret olan bir dünyayı elde etmeye çalışmanın mantıksızlığını anlar Asıl olarak, varlığın ve sonsuzluğun gerçek hakimi olan Rabbimiz'in rızasını kazanmaya çalışır Asıl sevgisini, bağlılığını, her şeyin tek ve gerçek sahibi, Varlığı her şeyi kuşatmış olan, sonsuz kudret sahibi Rabbimiz'e yöneltir

Bu gerçeği kavramasıyla birlikte, hiçbir değeri olmayan geçici dünya hayatı için hırslara kapılıp üzülmek, menfaat elde etmek için çabalamak, bunun için zalimliğe, gaddarlığa ve acımasızlığa yönelmek yerine, güzel ahlakıyla nimetlerin sonsuz olanının dilediği an insana sunulduğu cennet hayatını kazanmayı hedefler

Her şeyin aslına ve en güzeline ahirette kavuşacağını umut eder ve bu sonsuz hayatta pişman olmamak için gücünün yettiği en fazla çabayı harcar Rabbimiz'in kudretini gereği gibi takdir edebildikçe, Allah'ın cennetteki sonsuz nimet gibi, cehennemde de sonsuz bir azap yarattığını anlar

Allah'ın her şeyi ve her yeri kapladığını bilen bir insan, Allah'a karşı hayatının her anında samimi davranır Her an ölümle karşılaşabileceğini, bu dünyanın sona ereceğini ve gerçek ahiret hayatı ile karşılaşacağını aklından çıkarmaz Bunu bilmek ve buna göre davranmak, insana sonsuz güzellikleri ve nimetleri getirecek olan büyük bir kazançtır

"Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?" (Enam Suresi, 32)

İnsan, aklını ve bilimi kullanarak Allah'ın yarattıklarını görebilir, onları keşfedebilir, bunların üzerindeki sanatı ve üstünlüğü kavrayabilir Bilim, evrende hakim olan yaratılışı anlamak, Allah'ın eserlerine ulaşmak ve onlardaki detayları görebilmek için yalnızca bir araçtır

Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 39 sayı (Eylül 2007) 34 sayfada yayınlanmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.