Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ali, dönemi, fitne, fitneciler, hakkında, osman

Hz. Osman Hakkında - Hz. Ali Hakkında - Fitne Fitneciler - Hz. Osman Dönemi

Eski 09-08-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hz. Osman Hakkında - Hz. Ali Hakkında - Fitne Fitneciler - Hz. Osman Dönemi



Hz Osman Hakkında - Hz Ali Hakkında - Fitne Fitneciler - Hz Osman Dönemi - Seçkin Sahabeler Fitnenin Sebepleri
Hz Osman Hakkında - Hz Ali Hakkında - Fitne Fitneciler - Hz Osman Dönemi

1 Hz Osman (ra) Zamanında Halkın Durumu:
Hz Osman (ra) döneminde fetihlerin çoğalması ve Haraç arazilerinin fazlalığından dolayı servet artmış, zenginlik ve refah yaygın hale gelmişti İslam dünyasının her tarafında zenginlik, bolluk ve huzur vardı Arap bedevileri asılardır görmediği bolluğa, güvene ve refaha kavuşmuştu Tam bir “Asr-ı Saadet” dönemi yaşanıyordu

Bununla beraber Hz Osman (ra) dönemi toplumun değişim ve dönüşüm dönemidir İslam’ın Mekke ve Medine dışına taşarak İran, Bizans ve Mısır medeniyet ve kültürünün etkisi altına girmeye başladığı bir dönem olmuştur Bu nedenle bedevi anlayışı büyük bir değişim geçirmeye başladı Zenginlik ve medeniyet, ilim ve kültürün yaygınlaşması da terakkinin ve gelişmenin kapılarını açtı Hz Peygamber (sav) döneminin sadelik, kanaatkârlık, cefa ve vefakârlık dönemi yerini rahatlık, lüks ve israfa bırakmaya başlamıştı Bilhassa yeni Müslüman olanlar İslam’ın imanını ve ahlakını tam olarak özümseyip kalplerine yerleştirmeden dünyanın zenginliği, makam ve mevkii, mülk ve saltanatına yönelerek birbirleri ile yarışmaya başladılar İlim fazilet için değil, makam ve mevki kapmak için öğrenilmeye başlandı

Hz Ömer (ra) bu durumu sezmiş ve bunun için bilhassa ulemayı ve makam sahiplerini uyarıcı mektuplar yazmış, sadelikten ve ihlastan ayrılmamayı tavsiye etmişti Hatta kendisini süslü elbiselerle karşılayan vali ve komutanları huzuruna kabul etmemiş, girenleri de kovmuştu Bu konuda peygamberimizin (sav) Necran papazlarını süslü elbiselerle huzuruna kabul etmemesini örnek gösteriyordu Ama Hz Osman (ra) zamanında servetin ve lüksün çoğalması toplumun temel düzenini ve dünyaya bakışını tamamen değiştirdi Hz Ömer (ra) Kisra’nın serveti getirilip ayakları altına atılınca “Ya Rabbi! Bunun bir istidrac olmasından ve bizi aldatmasından sana sığınırım!” diye dua etmiş ve insanların dikkatini servetten gelen tehlikelere çekmeye çalışmıştı Nitekim peygamberimiz (sav) “Ne zaman sizler servetin çokluğundan zevke ve sefaya dalar, cariyelere hizmet ettirmeye başlarsanız helak olmaya yaklaşmış olursunuz” hadisi ile Müslümanları ikaz etmişti Ancak gelen selin önünde durmak artık imkânsızdı

Hz Osman (ra) bu değişime rağmen azminden ve gayretinden hiçbir taviz vermeden “Hak ve Adaletin” ikamesi için çalışıyordu Bu konuda en büyük yardımcısı da şüphesiz Hz Ali (ra) idi Ama ne var ki bilhassa hilafetinin yedinci senesinden itibaren insanlar bozulmaya başlamıştı Seçkin sahabeler çeşitli İslam beldelerine ya resmi bir görev almış olarak veya ticaret ve yerleşme amacı ile dağılmış bulunuyordu Bu nedenle Hz Osman’ın ve İslam beldelerindeki vali, kadı ve muallim olarak görev yapan sahabelerin karşılaştığı insanlar sade karakterli, cefakâr ve vefakâr insanlar değildi Aksine dünyayı görmüş, serveti ve lüksü tanımış insanlardı İnsanın karakteri sağlam ve kalbi de güçlü bir imana sahip değilse gözleri dünyayı görür, kalbi dünyaya meyleder ve aklı da buna göre karışır ve şaşırır Servet ve lüks insanı menfaate ve dünyaya yönlendirir, bu da insanın azmasına ve hak arama bahanesi ile başkalarının hukukuna tecavüz etmesine sebep olur İşte toplum böyle bir duruma doğru sürüklenmeye başlamıştı

Hz Ömer (ra) bu durumun farkına vardığı için vefatına yakın şöyle dua ediyordu: “Allahım! Yaşlandım, gücüm ve kuvvetim azaldı Halkım da her tarafa dağıldı Bu durumda benim ruhumu al da, ne kimsenin hakkını yiyeyim, ne de bir kimse hakkında aşırılık yapıp haksızlığa sebep olayım!”

2 Fitnenin Ayak İzleri ve Ortaya Çıkması
H30/M655 yılından itibaren Hz Osman’ın (ra) son beş senesinde fitne Basra ve Kûfe gibi şehirlerde, Mısır ve Suriye gibi bölgelerde idareye karşı memnuniyetsizlik ve valilerden şikâyetler şeklinde baş gösterdi Bilhassa Irak ve Mısır’da odaklanmaya başladı

Hz Osman (ra) şikâyetler üzerine Basra Valiliğinden Ebu Musa el-Eş’âri’yi (ra) aldı yerine Abdullah b Âmir’i tayin etti Kûfe valiliğine ise önce Sa’d b Ebi Vakkas’ı (ra) sonra Velid B Ukbe’yi onun arkasından da Said b Âs’ı atadı Şam’da ise Hz Ömer’in (ra) atadığı Hz Muaviye (ra) Hz Osman’ın vefatına kadar kalmıştır Şam’da muallim olarak Hz Ebu Zer (ra) da bulunuyordu Hz Muaviye’nin mal biriktirmesi, lüks ve refah için de yaşaması Hz Ebu Zer’e (ra) ters geliyordu Bu nedenle Hz Muaviye’ye (ra) karşı bir muhalefet cephesi oluşturdu Kendisi eline geçen maaşı ve serveti bir günde fakirlere dağıtıyordu Bu nedenle fakir halk kendisine büyük bir sevgi besliyor ve her konuda destek veriyordu

Hz Muaviye durumu Hz Osman’a haber verdi Hz Osman (ra) da Hz Ebu Zer’i (ra) geri çağırdı Kendisine zekâtı verilen malın biriktirilmesinde dinen bir sakınca olmadığını söyledi Ama Hz Ebu Zer “peygamberimiz (sav) mal biriktirmezdi” diyerek bunu kabul etmedi Hz Osman (ra) da onun görevine son verdi Hz Ebu Zer (ra) Resulullah (sav) zamanındaki sadeliği, züht ve takvayı esas alıyor, toplumun zenginliğine ve değişen şartlara ayak uyduramıyordu Kendi arzusu ile Rebeze’ye giderek inzivaya çekildi Hayatını sade bir şekilde ve yalnızlık içinde geçirdi Ancak bu durum Hz Osman (ra) aleyhinde “Osman peygamberin gözde sahabesi Ebu Zer’i (ra) azlederek sürgüne gönderdi” şeklinde aleyhine propaganda malzemesi olarak kullanıldı

Hz Osman (ra) Mısır’da valilik yapan Amr b Âs’ı (ra) azlederek yerine Abdullah b Sa’d b Ebî Serh’i tayin etti Valilerden aslı olan ve olmayan çeşitli şikâyetler gelince hepsini Medine’ye çağırdı ve onlara nasihat etti Şikâyetler bitmeyince meseleyi “Şurâya” getirdi Şurada yapılan görüşmede şikâyetleri dinlemek ve valileri teftiş etmek üzere müfettişlerin gönderilmesine karar verildi

Hz Osman (ra) böylece H 35 senesinde Kûfe’ye Muhammed b Mesleme’yi, (ra) Basra’ya Üsame b Zeyd’i (ra) Şam’a Abdullah b Ömer’i (ra) ve Mısır’a Ammar b Yâsir’i (ra) gönderdi Müfettişler gizli olarak bu beldelere gittiler ve gerekli incelemeleri yaptılar, halk ile konuştular ve valilerin çalışmalarını denetlediler ve “Şikâyetlerin asılsız olduğu” yönünde raporlarını Hz Osman’a (ra) sundular

H 35 yılında valilerden ve yönetimlerinden şikâyetler artarak devam etti Hatta fitneciler Hz Osman’a (ra) Âmir b Abdi’l-Kays adında bir de elçi gönderdiler Âmir halifenin karşısında edepsizce haddini aşarak konuştu Hz Osman (ra) bunun üzerine valilerden Hz Muaviye (ra) Abdullah b Sa’d (ra) Said b Âs (ra) Âmir b Âs (ra) ve Abdullah b Âmir’i (ra) Medine’ye çağırdı ve onlarla istişare etti Sonuçta her belde valisinin kendi bölgesinde asayişi temin etmesi, bunun için gerekli olan önlemleri alması ve halkı cihat ile meşgul etmesine karar verdiler

Alınan önlemler ile iki sene şikâyetlerin arkası kesildi ve herkes emniyet ve güven içinde yaşadı Ama fitneciler bu durumdan rahatsız oldular ve yeni bahaneler üreterek fitne ateşini yakmaya başladılar Medine’de bir grup sahabe durumdan rahatsız olarak Hz Ali’nin yanına geldiler, durumu müzakere ettiler ve halife Hz Osman (ra) ile konuşmasını istediler Hz Ali (ra) halife’nin huzuruna çıktı ve şöyle konuştu:

“Ya Osman! Müslümanlar geldiler ve benimle konuştular, sonra beni sana gönderdiler, kendileri de dışarıda bekliyorlar Vallahi ne söyleyeceğimi bilemiyorum Senin bilgin dışında bir şeyler biliyor değilim Hiçbir hususu sizden gizlemiş de değilim Benim bildiklerimi şüphesiz sen de biliyorsun Sen Resulullah’ın (sav) sohbetinde bulundun Onun damadı oldun Ebubekir ve Ömer senden üstün bir amel işlemiş değillerdir Akraba olarak Resulullah’a en yakın olan sensin

Yâ Osman! Allah’tan kork! Nefsini Allah’ın gadabından sakındır Vallahi gözlerin kapalı değil ki sana bir şeyler göstereyim Cahil değilsin ki bir şeyler öğreteyim Dinin emirleri çok açık ve yol gayet bellidir

Yâ Osman! Şunu biliyoruz ki Allah’ın kulları içinde en üstünü âdil halifedir Kendisi hidayet üzeredir, başkalarını da hidayete sevk eder, sünneti ihya eder, bidatları tümüyle yok eder Bunlar da bellidir ve bilinen ölçüler içindedirler En şerli ve kötü insan da zalim halifedir Kendisi dalalet üzeredir, başkalarını da dalâlete sürükler Onlar da sünnetleri öldürür, bidatları yaşatmaya çalışırlar

Yâ Osman! Bu ümmet içinde ölüm kapısını açıp kıyamete kadar devam etmesine sebep olacak işlerden sakın!”

Hz Osman (ra) devamlı olarak Hz Ali (ra) ile beraber hareket ettiği için bu tavsiyelerine tamamen uymuş, fitnecilerin tahriklerine kapılarak öldürme kapısını asla açmamış ve kendisini öldürmelerini kendisinin başkasını öldürmesine tercih etmiştir Zaten Hz Osman (ra) yanlış bir şey yapacak olsa Medine’de bulunan sahabelerin ve bilhassa Hz Ali’nin (ra) buna göz yumması asla düşünülemezdi

3 Fitnenin Sebepleri ve Fitne Ateşini Yakanlar:
Hz Osman (ra) zamanında toplumun bozulmasını ve fitne ortamının oluşmasını fırsat bilen münafıklar, İslamiyet’in gelişmesini hazmetmeyen Yahudiler, devletlerinin ve medeniyetlerinin yıkılmasını ve gurur-u millilerinin kırılmasını hazmedemeyen Hristiyan’lar ve İranlılar çeşitli sebeplerle aynı amaç için bir araya gelerek fitneyi ateşlemişlerdir Fitne ateşini yakanların başında ise Yahudi asıllı Abdullah b Sebe gelmektedir Abdullah b Sebe Yahudi asıllı olduğu için Tevrat’ı iyi biliyordu Yuşa b Nun’u (as) Hz Musa’nin vasisi olarak anlatıyor, “Hz Peygamberin (sav) vasisi de Hz Ali’dir” diyerek Ali taraftarlığına düşmanlığını bina ediyor ve Hz Ali’yi kendisine kalkan olarak kullanarak fitnesini gizli bir şekilde yaymaya, Müslümanların inançlarını bozmaya çalışıyordu Fitne için Hz Osman’ın (ra) yumuşak ve adilane idaresinden faydalanarak Hz Osman (ra) aleyhtarlığını her fırsatta körüklüyordu İlim ve takva elbisesini giyerek önce Mısır’a gitti Çünkü orada Hz Osman aleyhtarlığı vardı ve bunun arkasına gizlendi Sonra Basra’ya gelerek orada da Kaysoğulları eşrafından Hukeym b Cebele’nin desteği ile fitnesini yaydı Bu nedenle Basra valisi tarafından sürgün edildi O da bundan istifade ile Kûfe’ye geldi

Kûfe Hz Ömer (ra) tarafından askeri bir üs olarak kurulmuştu, ancak Hz Osman’ın (ra) son senelerinde fitne merkezi olmaya başladı Sâbit b Kays en-Nehâî, Kumeyl b Ziyad en-Nehâî, Cündüb b Kaab el-Ezdî, Urve b El-Ca’d, Ömer b El-Ca’d, Âmir b El-Hamle el-Huzâî ve Zeyd b Suhân el-Abdî fitnecilerin elebaşıları idiler Abdullah b Sebe ise nerede bir muhalefet varsa oraya yetişiyor ve bu muhalefeti fitneyi kötüklemek için kullanıyordu Mısır’da Hz Osman’dan valilik istediği halde alamayan Muhammed b Ebu Huzeyfe’yi, Şam’da vali ile problemi olan Hz Ebu Zerr’i (ra) kışkırtmıştır

Fitnenin diğer bazı sebeplerinin şöyle sıralayabiliriz:
1 Peygamberimizin (sav) seçkin sahabelerinin dağılmış olması ve pek çoklarının vefat etmiş olması Nitekim Hz Ömer (ra) fitneye düşme korkusu ile sahabelerin bir kısmının Medine’den çıkmasını yasaklamıştı Bunlardan bir kısmı Hz Ebuzer (ra) gibi saf olduğu ve başkaları tarafından alet edilmemeleri için, bir kısmı da İstişare üyesi olduğu için Medine dışına çıkmalarına müsaade etmemiştir

2 İslamiyet karşısında ve Müslümanların bilhassa Hz Ömer’in (ra) ve Hz Osman’ın (ra) darbeleriyle mağlup olan İran ve Bizans gibi milletlerin intikam hislerinden Yahudi ve münafıkların istifade etmeleri Bu nedenledir ki İran’ın resmi mezhebi olan Şia’ya mensup olanlar Ömer ve Osman ismine dahi büyük tepki vermekte ve çocuklarına isim olarak koymamaktırlar Bin yıllık devlet ve medeniyetlerinin Hz Ömer (ra) ve Osman (ra) tarafından yıkılmış olması Mecusi’lerin milli gururlarının kırılmış olması cibilli olarak İslam’dan intikam almaya ve bunun için her bahaneyi vesile yapmışlar fitneciler de bundan istifade etmişlerdir

3 Asabiyet-i kavmiye ve milliye ile hareket edilmesi Bilhassa Hz Osman’ın (ra) kendi akrabalarından vali ve memur tayin etmesi Emevilerin kabile asabiyetini körüklemiş, diğerlerinin de Emevilere karşı cephe almalarını netice vermiştir Bu da karışıklığa sebep olmuş, İbn-i Sebe gibi Yahudi ve münafıklar bundan istifade etmişlerdir

4 Hz Osman’ın (ra) akrabalarına olan sevgisi ve yüce Allah’ın “Akrabaya iyilik yapın” ayetine olan bağlılığı başkaları tarafından yanlış anlaşılarak aleyhine kullanılmıştır Hz Osman (ra) şöyle diyordu: “Ömer Allah rızası için akrabalarını devlet hizmetinden men etti Ben ise Allah rızası için akraba ve yakınlarımı gözetiyorum” Hz Osman’ın (ra) bu samimiyetinden istifade ederek makam ve mevkiye gelenlerin yanlışlarını elbette Hz Osman’ı (ra) bağlamaz ve “Suç işleyenindir” kuralına göre bundan dolayı da Hz Osman (ra) suçlanamaz Bu ayrıca Hz Osman’ın da (ra) onların zulümlerini onayladığı anlamana gelmez Fitne döneminde Hz Osman’ın akrabalarına son derece güvenmesi ve onları önemli görevlere getirmesi normaldir Zira idarenin kolay olması itaatin iyi olmasına bağlıdır Bu da karşılıklı güven ile sağlanır Fitnecilerin her olayı ve her şeyi kendi fitnelerine alet etmeleri ve istismar etmeleri fitne ve fesadın kötülüğünden kaynaklanır “Hırsıza kitli kapı olmadığı” gibi fitneciye de bahane olmaz


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.