Prof. Dr. Sinsi
|
İç Mimar İç Mimari İç Mimarlık İç Mimarlık Mesleği İç Mimarlık Hakkında İç Mimarlık
İç Mimar İç Mimari İç Mimarlık İç Mimarlık Mesleği İç Mimarlık Hakkında İç Mimarlık Bölümü İç Mimarlık Tanımı İç Mimarlık Bilgi İç Mimar Olmak
İç Mimar İç Mimari İç Mimarlık İç Mimarlık Mesleği İç Mimarlık Hakkında İç Mimarlık İç Mimari, İç Mimarlık
İç Mimari ev, okul, hastane, konser salonu, cami, kilise gibi akla gelebilecek her türlü yapının içinin düzenlenmesidir Tarih boyunca toplumsal, ekonomik, kültürel ve teknolojik gelişmeler insanları yeni yaşam biçimleri oluşturmaya, koşullara uygun yaşa*ma ortamları yaratmaya yöneltmiştir Mezo*potamya, Mısır, Afrika ve Güney Ameri*ka'da yapılan arkeolojik kazılar insanların barınmaya ve yaşamaya uygun bir ortam oluşturma çabaları konusunda önemli bilgiler sağlamıştır 
İç mimarlığın bilinçli bir etkinlik ve ayrı bir uzmanlık alanı olarak ortaya çıkması ve geliş*mesi 20 yüzyıl ortalarına rastlar İç mimarlık*ta amaç, yapının teknik özellikleri elverdiği ölçüde, kullanım amacına uygun ve hoş bir ortam yaratmaktır Tavanın, duvarların, dö*şemenin niteliği, pencere ve kapıların biçimi, boyutları, aydınlatma, dekorasyon ve renk seçimi gibi konuların tümü iç mimarlığın kapsamına girer Bu bakımdan iç mimarlık dekorasyon ve mimarlık dallarıyla sıkı bir ilişki içindedir Söz gelimi okullar çocukların ve gençlerin öğren*mek için günün belirli bir bölümünde içinde bulunmak zorunda oldukları yapılardır Bu nedenle sınıfların, toplantı salonlarının, oyun ve beden eğitimi alanlarının geniş, havadar, aydınlık ve sağlık koşullarına uygun biçimde düzenlenmesi gerekir Pencerelerin biçimi, büyüklüğü, kullanılan gereçlerin amaca ve sağlığa uygunluğu, mobilya ve renk seçimleri, salon, kantin ve yemekhanelerin düzenlenme biçimi, çocuklar ve gençler üzerinde yarataca*ğı etki açısından son derece önemlidir İç mimarlıkta güzellik ve işlevsellik birbirini tamamlayan iki ana öğedir Örneğin, bir konser salonu ne kadar güzel bir biçimde tasarlanmış olursa olsun, akustiği iyi değilse, yani ses dalgalarının yayılmasını ve yankılan*masını sağlayan mimari yapı elverişsizse, asıl işlevini yerine getiremiyor demektir
Bugünkü modern yapılar son derece kar*maşık teknolojilerin ve yöntemlerin ürünü*dür Bir mimarın tek başına yapıların her yönüyle ilgilenmesi ve çözüm getirmesi ola*naksızdır Bu bakımdan iç mimarlık kaçınıl*maz bir biçimde mimarlıkla bağlantılı ama aynı zamanda ayrı bir uzmanlık dalı olarak ortaya çıkmıştır
İlkçağ
Yaşamaya elverişli, korunaklı ve kalıcı bir iç düzen yaratma çabası tarihte ilk kez tarımsal yerleşik düzene geçişle birlikte başladı Yerle*şik düzene geçmeden önceki göçebelik döne*minde insanlar çadırlarda yaşarlardı Çadırla*rını kilim, halı, hasır ve örtü gibi toplanıp taşınması kolay eşyalarla döşerlerdi
Arkeolojik kazılardan anlaşıldığına göre Eski Mısır'da evler kerpiçten ya da pişmiş tuğladan yapılırdı Masa, koltuk, yatak gibi bugün bildiğimiz türden eşyalar olmadığın*dan, bez ya da hayvanjderileriyle kaplı, çeşitli boyutlarda pişmiş topraktan yapılmış tabla ve setlerden yararlanılırın Evlerin tabanı da topraktı Sandalye, masa türünden taşınabilir mobilya yapımına İ<D 2000-1600 yıllarında başlandı Ne var ki, o dönemde mobilya ya da vazo, çanak çömlek türünden süs eşyaları ancak varlıklı kimselerin evlerinde ve saray*larda bulunurdu Firavunların saraylarında duvarlar ve taban nilüfer, papatya, çeşitli kuş ve hayvan desenleri ya da parlak sarı, gri, beyaz, siyah ve kırmızı renklere boyanmış ahşap panolarla süslenirdi
Mezopotamya'da Sümer, Asur ve Babil uygarlıkları döneminjie evler kerpiçten yapı*lırdı Evlerin orta bölümünde bir büyük oda ve onu çevreleyen, justü kapalı ya da açık bırakılmış odalar bulunurdu Palmiye ağacın*dan yapılan kapı çerçeveleri, kötü ruhları kovacağı inancıyla, kırmızıya boyanırdı Var*lıklı kimselerin evlerinde ve saraylarda tunç ve fildişinden yapılmft süs eşyaları vardı 
Med ve Pers uygaljlıkları döneminde saray*larda duvarlar sırlı vle mineli çinilerle, tavan canlı renklerle resimlenerek süslenirdi Eski Yunan ve Girit Adası'nda gelişen Mınos uygarlığı döneminde süsleme sanatı doruğuna ulaşmıştı Girit Ada-sı'ndaki Knossos Sarayı'nda yapılan kazılar*da, o çağda insanların nasıl yaşadıklarını açıklayıcı kalıntılar Dulundu Saray duvarları çeşitli insan ve hayvan figürlerinden oluşan fresklerle, günlük yaşamı, av ve spor sahnele*rini betimleyen kabartmalarla bezenirdi İç bölümlerin süslenmesinde, doğayı canlandı*ran çeşitli kuş ve çiçek desenleri kullanılır, tabanda siyah beyaz ya da renkli mozaikler*den yapılma desenler yer alırdı
O dönemde kullanılan mermer, pişmiş top*rak, gümüş ve fildişinden yapılmış sandalye, koltuk, divan, sandık, çekmece gibi eşyaların bir bölümü günümfize kadar ulaşabilmiştir Zarif sütunlar, tana, yarı tanrı ve mitolojik kahramanların mermerden oyulmuş heykelle*ri saray ve tapınaklarda en çok kullanılan süs öğeleriydi
Romalılar ise mimarlık, dekorasyon ve mobilya yapımında Yunanlılar'ı taklit etmek*le yetindiler Sütunlar, duvar panoları, fresk*ler ve mozaiklerle donatılmış evlerini ve saraylarını, görkemli ve lüks bir yaşam sür*düklerini gösteren geniş divanlar, renkli ipek yastıklar, Mısır'dan ve Çin'den gelme altın, gümüş, ipek işli halılar, gümüş, altın, tunç ve fildişinden yapılma heykelcikler ve vazolarla süslerlerdi Fresklerde ve çanak çömlekte en çok göze çarpan desenler defne ve zeytin dalları, asma yaprağı, üzüm salkımı motifleri, kartal, aslan, koç ve efsanelerde adı geçen hayvan figürleriydi Doğu ülkelerinden getiri*len değişik renk ve nitelikteki mermerler önemli bir yapı gereciydi Romalılar cam işçiliğinde ileri bir düzeye ulaşmış olmakla birlikte, o dönemde cam pahalı bir gereç olduğundan yalnızca varlıklı kimselerin evle*rindeki pencerelerde kullanılırdı Bu evlerin bazılarında resim galerileri bulunurdu
Ortaçağ
Ortaçağın başlarında yapılara egemen olan Romanesk üslup 12 ve 13 yüzyıllarda yerini Gotik üsluba bıraktı Gotik üslubun en belir*gin özelliği göğe doğru yükselen sivri kuleler, kubbeler, kemerler ve renkli camlarla bezen*miş pencerelerdi O dönemde Avrupa'da aralıksız süren savaşlar olduğu için soylular hendeklerle çevrili, kale benzeri büyük şato*larda otururdu Doğu ülkelerinden getirtilen ipek örtüler, duvar halıları, altın ve gümüş gibi değerli madenlerden yapılmış eşyalar şatoları süslerlerdi Taban ve tavandaki canlı renklerle bezeli ahşap panolar resimlerle kaplı olurdu Bazı malikânelerde duvarlar o dönemde çok ender bulunan ve pahalı bir gereç olan duvar kâğıtlarıyla kaplanırdı
Toprağı işleyen sertler ve öteki halk kesim*leri ise kerpiçten yapılmış, son derece sade ve kaba görünüşlü evlerde yaşıyordu Bu evler genellikle tek odalı olurdu Duvarlar taş ya da ağır ve kalın ahşap kirişlerden yapılırdı Pen*cereler camsız, küçük ve dardı Soğuğa karşı korunmak için cam yerine ahşap kepenkler kullanıldığı için odalar yeterince ışık alamaz, insanlar gündüzleri de murn ya da kandil yakmak zorunda kalırlardı Odanın ortasında bir ateş yanar, duman tavanın ortasındaki delikten dışarı çıkaıdı Eşyalar kaba ağaç kütüklerinden yapılmış masa, sedir, tabure ve sandalyelerden oluşurdu Taban ise taş ya da topraktı
Çok odalı ya da bölmeli konut biçimine 12 yüzyılda geçildi Evlare mutfak, oturma odası ve yatak odası gibi! ayrı bölümler eklendi Mutfaklarda büyük ijir ocak, duvarlarda kap kaçak asmak için irijçengeller, ortada genel*likle büyük bir ahşap masa olurdu
Avrupa'da iç mimarlığın gelişiminde 7 ve 8 yüzyıllarda İspanya'yı istila eden Araplar' ın ve Haçlı Seferler] sırasında Avrupalılar'ın tanıştığı doğu süsleme sanatlarının da etkisi olmuştur Mozaik, |aş ve çini işçiliği, çiçek motifleri ve geometrik desenlerden oluşan yüzey bezemeleri ağırlık kazanmıştır İspan*ya'nın Granada kentindeki Elhamra Sarayı , İran'da Isfahan, Meş-hed ve Tebriz kentlerindeki camiler; Anado*lu'da Ankara, Afyonkarahisar, Konya, Niğ*de, Kayseri, Erzurum ve Sivas'ta Anadolu Selçuklu Devleti'nden kalma cami, medrese, han ve kervansaraylar İslam sanatının iç mimarlık bakımından en yetkin örnekleridir
Rönesans
Sanat tarihinin en ı önemli olaylarından biri olan Rönesans sanatı, 15 yüzyılın başında İtalya'nın Floransa! kentinden Avrupa'nın öteki ülkelerine yakılarak 16 ve 17 yüzyıllar*da doruğuna ulaştı Düşünce ve sanat alanındaki yenilik ve gelişmelerin yanı sıra değişen toplum düzeni ve zenginleş
me süreci, insanların yaşam biçimini önemli ölçüde etkiledi Saraylar, şatolar ve kiliseler büyük bir özenle yalın ama görkemli bir biçimde süslendi Bu yapıların içleri geniş, yüksek tavanlı ve aydınlıktı
Yapıların içinde ve dışında resimler, hey*keller, sütunlar ve alçı kabartmalar yer alır*ken, ahşap ve fildişi oymacılığı, altın ve gü*müş işçiliği de gelişti Fresklerde, tavan ve du*var panolarında en çok göze çarpan desenler tarihsel olayları betimleyen görüntüler, çiçek, meyve, hayvan ve melek motifleriydi Tavan*lar yaldız ve altın kaplama, taban mermer ya da ahşaptandı Merdivenler, kapılar, pence*reler, şömineler dantel gibi oymalarla ve ka*bartmalarla bezendi Duvarlar bazen işlemeli ipek ve kadife örtülerle ya da son derece de*ğerli halılarla kaplandı
Fildişi ve sedef kakmalı mobilyalar, cam, kristal ve seramik eşyalar, vazolar, aynalar yapıların iç dekorasyonunda yaygın bir biçim*de kullanıldı
17 ve 18 Yüzyıllar
17 yüzyılda, Eski Yunan ve Roma sanatını yani klasik sanatı temel alan Rönesans üslubu yerini Barok üsluba bıraktı Barok mima*rinin en belirgin özelliği yapıların ve iç deko*rasyonun son derece gösterişli ve görkemli ol*masıydı Bu üslubun yaratıcısı İtalyan sanatçı Gian Lorenzo Bernini resim, heykel ve mi*marlık alanında verdiği yapıtlarla ün kazandı {bak Bernini, Gian Lorenzo) Mermer, ahşap, altın ve yaldız kaplamalar, kristal aynalar, alçı kabartmalar ve resimli panolar yapıla*rın iç süslemesinde yoğun bir biçimde kullanıl*dı Kral XIV Louis'nin yaptırdığı Versailles Sarayı bu üslubun en güzel örneklerinden bi*ridir
18 yüzyılın başlarında Barok sanatın yerini Rokoko aldı Bu yeni üslupta simetrik olma*yan desenlere yer veriliyordu Tavan, du*var süslemeleri ve mobilya yapımında en çok çiçek motifleri kullanıldı Süslü ve gösterişli duvar panolarında kır ve köy yaşamını betim*leyen resimler ağırlık kazandı O dönemde kullanılan başlıca dekorasyon öğeleri tunç, al*tın, gümüş, porselen biblolar, vazolar, yemek takımları, çiçek motifleriyle çerçevelenmiş büyük boyutlu aynalar, oymalı, altın ve yaldız kaplama mobilyalardı Tavan ve duvar beze*melerinde başta mavi ve beyaz olmak üzere çoğunlukla pastel renkler kullanıldı
|