|
|||||||
![]() |
|
|
Konu Araçları |
| adları, hastalıkları, nelerdir, testis, türleri |
Testis Hastalıkları - Testis Hastalıkları Nelerdir Testis Hastalıkları Adları,Türleri |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Testis Hastalıkları - Testis Hastalıkları Nelerdir Testis Hastalıkları Adları,TürleriTestis Hastalıkları - Testis Hastalıkları Nelerdir Testis Hastalıkları Adları,Türleri Testis Hastalıkları - Testis Hastalıkları Nelerdir Testis Hastalıkları Adları,Türleri VARİKOSEL Skrotum içinde pleksus pampiniformisi oluşturan venlerin genişlemesi ve kıvrımlarının artmasıdır Genellikle ergenlikten sonra ortaya çıkmaktadır Yaklaşık %10 oranında görülür Varikosel genellikle sol tarafta görülür Bunun nedenleri;1 Sol spermatik ven sağa oranla daha uzun yol katederek vena kava inferiora ulaşır![]() 2 2 Sol spermatik ven dik açı ile sol renal vene açıldığı için drenaj daha zordur![]() 3 3 Sol spermatik ven yetersiz valvüler yapıya sahiptir![]() 4 4 Sol spermatik ven superior mezenterik arterin baskısına maruz kalarak drenajı güçleşmektedir![]() Sağ tarafta görülürse böbrek tümörü veya retroperitoneal tümörler akla gelmelidir İleri yaşdaki erkeklerde sol tarafta aniden varikosel gelişmesi de bu tip bir tümörün geç belirtisi olabilir Varikoselin yatar pozisyonda kaybolmaması da bu sebepleri düşündürmelidir![]() Varikosel bazen kasığa vuran künt ağrıya ve testisde çekilme hissine neden olabilir Ayakta uzun süre kalındığında ağrı artar bigisayarlı tomografi gibi daha ileri tetkikler planlanmalıdır![]() Varikoseli tespit edilen hastalarda spermogram spermlerin sayısı sperm yapıları bozulmuştur Bu vakalarda yüksek oranda infertilite (kısırlık) gelişir![]() Ağrısız varikosellerde testislerde ufalmaya ve infertiliteye neden olmaş ise cerrahi tedavi gereklidir En etkili cerrahi girişim internal ve eksternal spermatik venlerin bağlanmasıdır![]() Bir sperm hücresinin yapılmaya başlaması ile olgunlaşıp depo edilmesi arasında 75-90 gün gerektiğinden sol spermatik ven ligasyonundan ortalama 3 ay sonra sperm hücrelerine ait bozukluklar düzelmeye başlar ![]() ![]() HİDROSEL Hidrosel testisi saran zarlar arasında normalden çok daha fazla sıvı toplanmasıyla torbanın ileri derecede şişmesi durumudur Normal olarak bu aralıkta testisin kayganlığını sağlamak için 0 5-1 0 ml sıvı bulunur Hidroselde ise bu sıvı miktari 200- 300 ml hatta bazen çok daha fazla olur Hidroselin 4 şekli vardır;Erişkin hidroselinin iki şekli vardır ![]() Basit hidrosel : Tek taraflı oval şekilli hidrosellere basit hidrosel denir ![]() Semptomatik hidrosel genellikle erişkin yaşlarda skrotal bir patoloji sonucu meydana gelir Akut epididimit ve akut orşit sonucu emilenden daha fazla miktarda sıvı salgılanması sonucu olur Testis tümörlerinin % 10-15’inde kronik hidrosel gelişebilir Hidroselin tek tedavisi cerrahidir![]() SPERMATOSEL Testisin üzerinde ve arkasında yer alan testisin arka üst tarafında bir sertlik veya şişlik olduğunu fark eder Muayene ve ultrason ile tanı koyulur Büyük hacimlere ulaşmadığı taktirde tedaviye gerek yoktur Çok büyürse ameliyatla çıkarılır![]() ORŞİT Değişik mikroorganizmaların kan yoluyla testise ulaşması sonucu gelişen testis enfeksiyonudur E Coli klebsiella ve psödomonas en sık rastlanan mikroorganizmalardır![]() Özellikle kabakulak orşiti sık görülmesi nedeniyle özel dikkat gerektirir Puberteden önce oldukça nadirdir Kabakulak orşitleri parotitislerin %20-35’inde görülür Bazen parotit olmadan da orşit görülebilir Genellikle parotitisden 3-4 gün sonra başlar skrotum eritemli ve ödemlidir Ateş 40 dereceye ulaşabilir Epididimitde görülen karakteristik üriner semptomlar yoktur Kabakulak orşiti olan vakaların %30’unda spermatogenez geri dönüşümsüz olarak hasar görmüştür Etkilenen testiste atrofi görülür![]() Orşitlerde testis büyümüş hassaslaşmıştır Skrotum cildi kızarık ve kalınlaşmıştır Hastanın ateş 40 dereceye çıkabilir![]() Tedavide antibiyotikler yatak istirahati ve lokal soğuk-sıcak uygulanması yararlıdır Testisin yukarı asılması hastayı rahatlatır![]() EPİDİDİMİT Değişik mikroorganizmaların epididime ulaşması sonucu gelişen epididim enfeksiyonudur Psödomonas N Gonorhoea ve C Trachomatis gibi mikroorganizmalar etkendir Skrotumda aniden başlayan şiddetli ağrı vardır Skrotum büyümüş ve derisi kızarıktır Epididim hassastır Önceleri epididim skrotumdan ayırd edilirken daha sonraki saatlerde skrotumda tek bir kitle halinde palpe edilir![]() Tedavi; antibiyotik spermatik kord çevresine anesaaai uygulanabilir :-):-):-):-)üel ve fiziksel aktivite kısıtlanır![]() Epididimitler iyi tedavi yapılırsa komplikasyonsuz iyileşir İyi tedavi yapılmaz ise kronikleşir hatta skrotal fistül gelişebilir![]() TESTİS TÜMÖRLERİ Testis tümörlerii tedavisi mümkün olan ve yüksek oranda kür elde edilebilen genç ve orta yaşlı erkeklerde daha sık izlenen tümörlerdir Seminom grubu testis tümörleri radyoterapiye çok duyarlı olup orşiektomi ve ışınlama ile tüm evreler için % 90’nın üstünde kür oranı elde edilir Non-seminom testis kanserlerinin tedavisinde efektif kemoterapi kombinasyonlarının kullanılmaya başlanmasıyla kür oranı % 40’lardan % 80’lere yükselmiştir![]() PATOLOJİ Testiküler malignitelerin çoğunluğu (%95) germ hücreli tümörlerdir Germinal hücreli tümnörler seminom ve non-seminom olmak üzre iki ana gruba ayrılırlar Seminomların klasik teratomlar ise non-seminomatöz germ hücreli tümörlerin sub gruplarıdır![]() KLİNİK GİDİŞ 20-34 yaşları arasında görülme sıklıkları artar Testiste ağrılı veya ağrısız şişlik en sık izlenen semptomdur Human koryonik gonodotropin (HCG) salgılayan tümörlerde jinekomasti izlenebilir Paraortik tutulumda ilk bulgu bel ağrısı olabilir![]() İlk yayılımları spermatik ven boyunca renal pedikül ve paraortik bölge lenfatiklerine doğru olur Paraortik ve vena cava çevresindeki lenfatiklere yayılım çoğu kez retrograttır Daha sonraki yayılım duktus torasikus yoluyla sol supraklavikuler bölgeye veya transdiyafragmatik lenfatiklere olur Hematojen :-):-):-):-)stazlar ise direk vasküler invazyonla en çok akciğer ve % 25’i evre III)TANI ve EVRELEME ÇALIŞMALARI Tanı histopatolojik olarak konulur Testiste kitle varlığında değerlendirme için yüksek spermatik kord bağlanması yoluyla yapılan radikal inguinal orşiektomi ilk tercihtir Transskrotal biyopsi tümörün skrotuma ve lokal lenfatiklere yayılma riski dolayısıyla kullanılmamalıdır Transskrotal yaklaşımların retrospektif olarak incelenmesi sonucunda yüksek inguinal orşiektomi ile kıyaslandığında küçük ancak istatistiki olarak anlamlı fark bulunmuştur (transkrotal da nüks oranı % 2 9 iken yüksek orşiektomide % 0 4)Evreleme çalışmasında fizik muayene eğer izleniyorsa bunlar non-seminom tümör gibi tedavi edilmelidir ![]() Nonseminom tümörlerin yaklaşık % 90’da BHCG ve AFP yükselir BHCG’ nin yarı ömrü bir gün iken AFP ‘ de bu süre beş güne ulaşır![]() Takipte akciğer filmi ekstanodal yağ dokusu invazyonu nüks ihtimalini arttırır 5 cm’den büyük lenf nodu (bulky hastalık) tutulumu kötü prognoza işaret eder Evre III’de ise hastalık artık retroperitoneal nodları da aşmıştır![]() TEDAVİ SEMİNOMLAR: Erken evre seminomlarda (Evre I ve II) yüksek orşiektomiyi takip eden radyoterapi ile % 90’nın üzerinde kür sağlanır Mikroskobik yayılım riski altındaki lenf nodu bölgeleri (homolateral iliak ve retroperitoneal) “hoaaa sopası” şeklinde bir alandan 25 Gy dozda ışınlanır ve evre I’de %98 oranında kür sağlanır Bu hastalarda aynı taraf iliak lenf nodlarının paraortik bölgeyle birlikte ışınlamasının sadece paraortik bölge ışınlaması ile karşılaştırılmasında üç yıllık nüks oranları sırasıyla % 96 0 ve %96 6 olarak bulunmuştur Sağ kalımda benzer şekilde %100 ve %99 3 olarak bulunmuştur Bu yüzden sadece paraortik bölge ışınlaması risk grubunda olmayan hastalarda alternatif bir tedavi yaklaşımıdır Cerrahi sonrası ışınlama yapılmaksızın sadece takip yapılan hastalarda nüks oranı % 15 olarak bulunmuştur Bu hastalarda nüks radyoterapi ve kemoterapi ile tedavi edilebilmiş VIP rejimleri de diğer kullanılan şemalardır Bu grup hastalarda ise beş yıllık sağ kalım % 60’ın altındadır![]() NON-SEMİNOMLAR Effektif kemoterapi rejimlerinin gelişmesiyle bu tümörlerin iyleşmesinde hayli başarı sağlanmıştır Erken evrede erişkinlerde abdominal yoldan testisin çıkarılması ve retroperitoneal lenf di:-):-):-):-)iyonu uygulanan bir metoddur (Bu metodun uygulandığı klinik olarak evre I olan % 27 hasta evre II ye yükselmiştir) Ancak çocuklarda retroperitoneal lenf nodu di:-):-):-):-)iyonunun morbidite (tam empotans veya retrograt ejekülasyon) dışında tedaviye bir katkısı yoktur Kemoterapi nüks düşünüldüğünde hemen uygulanmalıdır Diğer bir alternatif de lenf nodu di:-):-):-):-)iyonu uygulamadan yüksek inguinal orşiektomi yapılmasıdır Hastalar kısa aralıklarla dikkatli olarak takip edilmelidirler % 90-95 civarında kür elde edilebilir İleri hastalıkta ( bulky evre II sonuçları netleşmemiştir İleri hastalık grubunda kür oranı % 60-80 arasında değişmektedir![]() TEDAVİYE BAĞLI YAN ETKİLER ERKEN DÖNEM 25 Gy dozunda uygulanan radyoterapide yoğun yan etkiler gözlenmesi nadirdir Bulantı nötropeni ve allopesi gözlenir![]() GEÇ DÖNEM 25-35 Gy dozlarında da geç etkiler sık izlenmez Tedavi sırasında böbreğin aldığı doza dikkat edilmelidir İkincil malignite oluşması oldukça nadir olup en erken tedaviden 10 yıl sonra gözlenebilir Kemoterapiye bağlı oligospermi pulmoner toksik etkiler (bleomisin içeren rejimlerde) gözlenebilir![]() RADYASYONUN SAĞLAM TESTİSE ETKİLERİ Testis radyasyona çok hassastır 1 Gy oligospermiye onuncu haftadan sonra aspermiye rastlandığı rapor edilmiştir Genellikle bir yıl içinde düzelme izlenir Karşı testisi korumaya yönelik bloklama yapılırsa bu etkiler daha az oranda izlenir![]() |
|
|
|