Kitap Adı: Susacak Var |
09-07-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kitap Adı: Susacak VarKitap Adı: Susacak Var Yazar:Kahraman Tazeoğlu Kitap Tanıtımı Şiirden Romana geçiş yapan şair-yazar Kahraman Tazeoğlu son romanında küçük kız – büyük adam aşkını anlatıyor Kendinden yaşça büyük olan bir yazara (Akın Polat), tutkulu bir şekilde bağlanan genç kızın (Kayra), yaşanan inişli çıkışlı ilişkisi içinde yılardır kendisinden bir sır gibi saklanan, hiç bilmediği “özel durumu” ile yüz yüze gelmesiyle başlayan olaylar zinciri, Mardin’de boşaltılan köylerden ve annesine ait olduğunu bile bilmediği mezardan geçer… Yer yer şiirsel ve masalsı bir dilin kullanıldığı bu sürükleyici roman, Kahraman Tazeoğlu’nun kendine has üslûbu ve Türkçeyi zorlayan ifadeleriyle zihinlere çivi gibi çakılan tümcelere dönüşüyor “Bir aşk, bir adamın bakışlarında nasıl sizin olabilir? Siz ki küçük bir kız çocuğusunuz; o aşkı almaya cesareti nereden bulursunuz? Diyelim ki, cesaretsizliğinizin nazıyla, siz ellerinizi açmadan adam aşkı avuçlarınıza bıraktı (içinde gözleriyle birlikte) Siz nasıl taşıyabilirsiniz adama olduğu kadar aşka da çocuk kalırken? Ve bir yazar aşk yazmışsa sayfalara, kelimeleri daha mı anlaşılır okunur? Siz henüz adım atmadığınız halde görünen ufkunun çetrefilliğinde, yolları daha mı hızlı yürünür, gidilir? Ayrılıkla başlayan bir şarkının nakarata geldikçe vuslata ters ilerleyen sözlerinde, müziği daha mı kavuşulacakmış gibi dinlenir? Adam kaybetmediğini bulmuş olmanın sevinciyle aşka bürünüp çocuklaşırken, siz nasıl büyürsünüz suskunluğunuzla? Gözlerinizde dağların koyuluğu, neyi görmekten korkmazsınız? Adam bilirken içinizi ve yine de dilinize yabancı rolünü oynamaya çalışırken, siz neden sessizliğinizin inadında bir ‘’haklı’’ suretiyle ‘’suçlu’’ repliği söylersiniz: ‘’Susacak Var! |
Kitap Adı: Susacak Var |
09-07-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kitap Adı: Susacak Varkahraman tazeoğlu susacak var kitabından alıntı Aslında duvarlar kapılara örülüyor Pencereler ki, doğuştan demirli! "Güneş alsın kâfi" zihniyeti bir inşaat şekliyken böyle yapılmış evlerde yaşadıkça bir hayat felsefesi oluyor! "Güneş alsın kâfi!" Bir kentin ufuk çizgisinde bitmediğini anlamak için "gitmek" değilmiş gerekli olan Büyümek de istermiş sınırları görebilmek Büyüdük! Büyüdükçe, büyüdü dünyamız ve daha da yükseldi tel örgülerimiz Bir gün "aşarım" dedin, bir gün "aşarım" diyorum Kendi geleceğimizi ütopyalarla ipotek altına alıyoruz ve "yapacaklarımız" dolu yarınımıza şimdiden "düş" gözüyle bakıyoruz Benden yıllarca önde olan adam; tel örgülerin ilerisi mayın tarlası değilse, neden hala bu duruşumuz? Büyüdükçe korkak mı oluyoruz? Büyüdükçe, alışıp sınırlarımıza tel örgülere mi yeniliyoruz yoksa onlara sevdalanıyor muyuz? Duvar örülü kapıların gerisinde özgürce büyüdük ama anlamadın, anlamadım büyüdükçe büyüyen esirliğimizi, azalan özgürlüğümüzü! Kaçmak adına yapabildiğimiz en büyük firar, bir yüreğe sığınmak oldu Kaçtığımızı sandık oysa tutsak düştük bir aşka! Gönüllü esaretimizde unuttuk, yeryüzünün uzaklarının da olduğunu Unuttuk başkalarını Başkalaştığımıza inandığımız aşkta, en önce, inandıklarımızı reddettik Sen ve benden "biz" oldukça, göremedik, aslında senin nasıl da "ben" olduğunu; benimse, senin haricini tanımadığımı Gözlerinde olup bitenin farkında değilsin Farkında değilim bakışlarının elini ayağını bağladığımın Ben senin, kaçmak istediğinde açabileceğin ve sonrasında dünyanın yüzüne çarpıp gidebileceğin bir kapıyım! Gel, aç ve kaç Bir gün bırakıp gitmek istediğinde her şeyi; kitaplar dolusu rafları, masa üstünde sayfalara meydan okuyan kalemini, duvarlara yapıştırdığın ve unutulmaya yüz tutmuş dipnotlarını, yalnızlık döşeli evini ve belki de kendini ve belki de beni, terk etmek istediğinde ardına geçebileceğin bir kapıyım! Gel, aç ve kaç! Kahraman Tazeoğlu |
|