Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Tıp / Biyoloji / Farmakoloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
etkileri, insan, mineraller, üzerindeki

Mineraller Ve İnsan Üzerindeki Etkileri

Eski 09-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mineraller Ve İnsan Üzerindeki Etkileri







MİNERALLER VE MİNERALLERİN İNSAN ÜZERİNDEKİ ETİKLERİ

İnsanlar ve hayvanlar normal bir büyüme ve çeşitli biyolojik fonksiyonlar için besinler arasında vitaminler yanında inorganik elementlere de ihtiyaç duymaktadırlar Bu elementler ikiye ayrılırlar;

1 Bol bulunan elementler

2 Eser elementler

1- Bol bulunan elementler

Bu elementlere ihtiyaç fazladır

Çoğunlukla birden fazla fonksiyon gösterirler

Bu elementlere örnek olarak;

Kalsiyum Fosfor

Magnezyum Klor

Sodyum Potasyum

a) Kalsiyum ( Ca )

Kemiğin yapısal elementidir

Hücre zarı geçirgenliği ve kan pıhtılaşması için önemlidir

Bunun yanında kalp işlevleri ve sinir sisteminin düzenlenmesinde rol oynar

Hücre sitoplâzmasında önemli bir düzenleyicidir

Kan kalsiyum miktarı ile depo kalsiyum miktarı arasındaki dengeyi “parathormon” adındaki hormon sağlar

D vitamini; bağırsaklardan kalsiyum emilimini ve kemiklerde birikmesini hızlandırır Bu yüzden az miktarda D vitamini raşitizme, aşırı D vitamini ise kireçlenmeye neden olur

Bunun yanında; ıspanak, kakao gibi besinler ve sitrat, tartarak gibi bileşikler kalsiyum emilimini arttırır

Oksalik asit ve tahıllarda bulunan “Phytin” kalsiyum emilimini önler

Ani kalsiyum azalmaları kramplara neden olur

Sürekli kalsiyum azlığı;

Büyümede durgunluğa,

Beslenmede isteksizliğe,

Metabolizmanın artmasına,

Raşitizme,

Bacakta uyuşmalara ve felce,

Hemoroite,

Güçsüzlüğe ve sonuçta ölüme neden olur

Aniden verilen fazla miktarda D vitamini kalsiyum emilimini arttırır ve tetanos benzeri belirtilere neden olabilir Çocukların ilkbaharda zaman zaman kasılması bu nedene dayanır

b) Magnezyum ( Mg )

Bitkilerde klorofilin temel taşı olduğu için bitkisel besinlerde daha bol bulunur

Besinlerde magnezyumun %20-30 ’u ince bağırsağın üst kısmında emilir, %60-70 ‘i ise dışkıyla atılır

Kanda proteine bağlı halde bulunan magnezyum, albümin ve globülinlere bağlanır

ATP ’den bir fosfat alıcısına fosfat taşımasını katalize ederek ADP ve fosforlaşmış bir yapı oluşturan enzimlerin aktivasyonunda rol alır

Magnezyum, ATP ’ye gerek duyulan glikoz kullanımı, yağ, protein, nükleik asit sentezi ve kas kasılmasında önemli görevler alır

Magnezyum tarafından etkinleştirilen enzimler beynin fosfolipid, pirüvik asit ve glikoz metabolizmasına girmektedir

Mitokondride oksidatif fosforilasyon için de magnezyum istenir

Magnezyumun vücuttan esas atılım yolu böbrekler olup terle de önemli atılımı söz konusudur Uzun süren ateşli hastalıklar ve kas egzersizlerinde toplam magnezyum atılımının %10 –15 ‘i terle gerçekleşir

Magnezyum emilimini besinlerdeki laktoz, protein (özellikle serbest aminoasitler), fosfat, kalsiyum, lipidler engeller,

Magnezyum eksikliğinde;

Damar genişlemesi,

Kan miktarında artma,

Aşırı duyarlılık

Küçük beynin bazı hücrelerinde bozukluk,

Böbrek bozuklukları,

Kramplar,

Büyümede durgunluk,

Saç dökülmesi,

Ödem ortaya çıkar

Bu arazlar ancak çok uzun süre magnezyum alınmazsa meydana gelir

Gebeliğin son üç ayında, diabetik komanın insülinle tedavisi sırasında, hipertiroidizmde, bazı sindirim sistemi ve böbrek hastalıklarında hipermagnezami görülür

c) Sodyum ve Klor ( Na ve Cl )

Sodyum kas liflerinin uyarılmasında ve sinirlerdeki iletimde önemli rol oynar

Klor mide salgısında bulunur

Klor ayrıca amilaz enziminin aktivatörüdür

Sodyum eksikliğinde deride, gözün bağ dokusunda ve üremede bozukluklar görülür

Klor eksikliğinde sindirim ve büyüme bozuklukları ortaya çıkar

NaCl eksikliğinde, kramplar, baş dönmesi ve baygınlık görülür Vücut sıvılarının dengesi bozulur

d) Potasyum ( K )

Sodyum gibi sinirsel iletimde ve kasların uyarılmasında rol oynar

Bitkisel besinlerden alınır

Vücutta Na-K oranının sabit tutulması gerekir

Büyüyen hayvanlarda günlük potasyum gereksinimi artar

Eksikliğinde bazı metabolik bozukluklar görülürken fazlalığı Na-K dengesini bozacağından NaCl ihtiyacını arttırır

e) Fosfor ( P )

Tüm organizmaların bulundurmak zorunda olduğu elementlerin başında gelir

Nükleotitlerin yapıtaşı olan fosfatların oluşumu için kullanılır

Karbonhidratların ve yağların yıkımında; RNA ve DNA yapısına girerek kalıtsal bilginin taşınmasında rol alır

Fosfolipitlerde fosfat, proteinlerle birlikte embriyonun beslenmesi için salgılanır

Organik fosfat; hızlı büyüyen ve hızlı iş gören dokularda (kas ve sinir gibi) bolca bulunur

Omurgalı hayvanların kemik ve dişlerinde büyük miktarda vardır

Kandaki fosfat miktarı kalsiyum miktarına oranlanarak sabit tutulur

Fosfat verilmesi zihin ve vücut işlerini arttırır

Fosfat azlığında büyüme durur

İskelet bozuklukları görülür

Kanda kalsiyumun artması kemiklerden fosfor çekilmesine ve böylece kemiklerin yumuşamasına yol açar

Kanda fosforun artması ise kemiklerden kalsiyum çekilmesine neden olur Ancak bu daha yavaştır

2- Eser elementler

Eser elementlere günlük ihtiyaç fazla değildir

Enzim tepkimeleri için esas olanlar eser elementlerdir Bu tepkimelerde üç farklı şekilde yer alırlar

i Enzim tarafından katalizlenen kimyasal tepkimenin yapısında yer alır ve enzimin reaksiyon hızını arttırır

ii Substrat veya enzimin aktif merkezi ile kompleks yapar Bu durumda ikisi de aktif hâle gelir

iii Bazı hallerde katalitik faaliyetin bir safhasında elektron alırlar

Eser elementlere aşağıdakilere örnek verebiliriz;

Demir Krom

Bakır Arsenik

İyot Silisyum

Manganez Kalay

Çinko Nikel

Molibden Vanadyum

Selenyum Kobalt

Flor

a) Demir ( Fe )

Oksijen taşıyan proteinler olan hemoglobin ve miyoglobinin yapısında yer alır

Mitokondrial proteinlerin yapısında görülür

Bundan başka; demir emilimi için önemli, demirli bir protein olan “Ferritin” in yapısına katılır

Demir ihtiva eden enzimlere örnek olarak;

H2O2 ‘nin yıkımında görev alan katalaz,

Peroksitlerle organik bileşiklerin tepkimelerini hızlandıran peroksidaz,

Besinlerden gelen elektronla oksijenin suya redüksiyonunu katalizleyen sitikrom oksidaz verilebilir

Demir-sülfürlü enzimlerse hayvanlar, bitkiler ve bakteri hücrelerinde elektron taşınmasında görevlidirler

Demir eksikliği; fazla miktarda kuvvetli karbonhidrat (şeker, nişasta gibi) ve sütlü beslenmede, kan parazitlerinde ve aşırı kanamada görülür

Bu durum; kansızlığa, halsizliğe ve zeka geriliğine neden olur

b) Bakır ( Cu )

Sitikrom oksidaz enziminin aktivitesinde demirle birlikte rol oynar Bu aktivitedeki görevi Cu+ ve Cu++ haline dönüşerek elektronu oksijene taşımaktadır

Lizil oksidaz enziminin aktif grubunda yer alır Bu enzim, “kollajen” ve “elastin” polipeptitleri arasında çapraz bağlar yapılmasına yardım eder

Bunun yanında; katalaz, feniloksidaz ve aksorbik asit oksidazın yapısına katılır

Demirin vücutta düzenli bir şekilde kullanılması için de gereklidir Bakır olmazsa demir hemoglobine bağlanmaz

Yumru ve yapraklı sebzeler, süt, karaciğer, nohut, bakla, ceviz, fındık önemli derecede bakır içerir

Bakır ince bağırsaktan emilir

Vücutta en çok bakır içeren dokular sırasıyla karaciğer, kalp, beyin ve böbrektir

Hayvanlarda bakır eksikliğinde kollajen ve elastin polipeptitleri arasındaki bağlar yapılamayacağından damarlarda kopma ve çatlama görülür

Bağırsaktan bakır emiliminde bir hata oluşursa “Menkes Sendromu” ortaya çıkar Bu hastalıkta plazmada bakır ve bakır oksidaz düzeyi düşüktür Büyüme yavaşlar, vücut ısısı düşer, saçlar ağarır ve beyinde dejenerasyon meydana gelir

Bakır eksikliği kalp hastalığı riskini azaltır

Bağırsaktan bakır emilimi artarsa “Wilson hastalığı” görülür Bakır, beyin ve karaciğerde yığılır Normalde dışkıyla ve çok azı idrar ile atılır

Bakır içeren kapların yemek hazırlanmasında ve servisinde kullanılması “bakır zehirlenmesi” ne neden olabilir Bulantı, kusma, midede yanma ve diare bakır zehirlenmesinin belirtileridir

c) İyot ( I )

Tiroid bezinden salgılanan tiroksin hormonu için gereklidir

Deniz ürünlerinde; özellikle süngerlerin spongiolinden yapılmış iskeletlerinde bulunur

Brom, klor, nitrat, perklorat ve rhodanid, iyodun yerine geçerek fizyolojik iyon noksanlığına neden olur

Thioüre, thiourasil, sulfaguanidin ve lahanadaki thiokasalidan, tiroid bezindeki tirozin oksitlenmesini ve iyotlanmasını önleyerek rahatsızlıklara sebep teşkil eder

Bu durumlarda tiroid aşırı büyüyerek guatr hastalığını meydana getirir

Embriyonik ve gençlik devrelerinde iyot eksikliği cücelik ve zeka geriliğini (keratinizmus) ortaya çıkarır

Ergenlerde iyot eksikliğinde ise “miksödem” hastalığı görülür

Fazla iyot “Gravez (Basedow) hastalığı” nı ortaya çıkarır

d) Manganez ( Mn )

Manganez, bağ ve kemik dokusu oluşması, büyüme ve üreme fonksiyonları, karbonhidrat ve lipid metabolizması, protein sentezi, mukopolisakkarit üretimi ve fosforilasyonda rol oynar

Ceviz, fındık, tahıl ve sebzelerde oldukça yaygın; et, balık gibi besinlerde düşük miktardadır Bu bakımdan insan ve diğer memeliler manganezi daha çok bitkisel besinlerle alırlar

Özellikle çay manganez bakımından zengindir

Manganez, en yaygın biçimde mitokondrilerde yer alır Bu nedenle, mitokondrice zengin hücreler fazla manganez içerirler

Manganezin aktivite ettiği enzim grupları arasında hidrolazlar, kinazlar, dekarboksilazlar ve transferazlar bulunur

Manganez başlıca arginaz, pirüvatkarboksilaz, süperoksit diomütaz, fosfataz adlı enzimler için yapı taşıdır

Manganez, dişide normal fertilite için gerekli olup erkekte manganez eksikliği spermatogenezi bozarak kısırlığa yol açar

Bundan başka manganez eksikliğinde gözlenen başlıca bulgular; kan pıhtılaşma kusurları, hipokolesterolemi, dermatit, hipokalsemi, hiperfosforomi ve alkalen fosfataz aktivitesi yükselmesidir

Madenciler, ilaç endüstrisi çalışanları, seramik ve cam işçileri ve gıdasına manganez eklenenlerde görülen kronik mangan zehirlenmesi şizofreniye benzer psikiyatrik etki yapar Parkinson hastalığına yakın nörolojik bozukluklar ortaya çıkarır

e) Çinko ( Zn )

Çinko yaklaşık yüz enzimin yapısal komponentidir

Bu enzimlerden bazıları; karbonik anhidraz, alkalen fosfataz, RNA ve DNA polimerazlar, timidin kinaz, karboksipeptidazlar ve alkol dehidrojenazdır

Bu enzimler incelendiğinde, çinko genelde enzimin aktif bölgesinde bulunmuştur

İki yüzyıldan bu yana bilinen ve sayısız araştırmanın kanıtladığı bir bulgu, çinkonun önemli bir yara iyileştirici olduğudur Bu araştırmalar, çinkonun bağ doku biyosentez ve bütünlüğünde önemli bir eleman olduğunu kanıtlamıştır Bu nedenle, gıda ile yeterli çinko alınması, özellikle cerrahi girişim sonrası olgularda önem taşır

Çinko, protein ve nükleik asit yapılarını moleküler düzeyde stabilize eder

Subsellüler organellerin bütünlüğünü korur

Taşıma olaylarına katılır

İnsülin hormonu vücutta çinko olarak depolanır

Dildeki tat alma reseptörlerinin ve nazal boşluktaki koku alma reseptörlerinin düzenli bir şekilde çalışmasını sağlamak çinkonun görevidir

Vücutta çinkosu fazla dokular arasında prostat, semen, karaciğer, böbrek, retina ve kemik başta gelir

Et, balık ve süt ürünleri gibi proteinli besinler, çinko bakımından zengindir

Fazla protein çinko emilimini arttırırken, yetersiz protein engeller

Bitki ve tahıl tanelerinin fitatları, selüloz, hemiselüloz çinko emilimini azaltırlar

Bunun yanında kalsiyum, fosfor, flor ve bakır fazlalığı çinkonun bağırsaktan emilebilecek miktarını azaltır

Gebelikte fetüs anneden çokça çinko çeker Bu anne adayına koruyucu olarak folik asit ve vitamin B12 verilmesi, çinko emilimini azaltarak çinko eksikliğini daha da ağırlaştırır

Yanıklarda çinko yiter ve bu yüzden yanığın iyileşmesi gecikir

Travma ya da önemli ameliyatlarda da çinko kayıpları önem kazanır

ve bu gibi hallerde çinko eksikliği ortaya çıkabilir

Çinko eksikliğinde gözlenecek başlıca bulgular şöyle sıralanabilir;

Çocuk ve gençte büyüme geriliği

Erkekte hipogonadizm

Hafif dermatit

İştahsızlık ve kilo kaybı

Yaraların geç iyileşmesi

Karanlığa uymada anormallik

Zayıflamış bağışıklık

f) Molibden ( Mo )

Ksatin oksidaz, nitrat redüktaz ve hidrojenaz gibi flavinli enzimlerin yapısına katılır

Azot bakterilerinde havadaki azotun bağlanmasını sağlar

Geviş getirenlerde işkembe bakterilerinin gelişimi için önemlidir

Molibden her gün yeterli miktarda alınır; eksikliği hemen hemen söz konusu değildir

Fazla alındığında anemi, iskelet ve kas bozuklukları görülür

Molibden demirin hemoglobin yapımında kullanılmasını önler

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.