Makrobiyotik Beslenme |
09-06-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Makrobiyotik BeslenmeBütünsel Bakışla Gelen Sağlık Hayata bütünsel bakan bir beslenme şekli ile gelen sağlık Mischio Kushi’nin makrobiyotik beslenme düşüncesinin temelini, doğal tedavi yöntemleriyle birlikte bedene, gerekli olan araçlar yani dengeli, doğal ve bütünsel besinler verildiği takdirde, beden kendi kendini tamir edebilir anlayışı oluşturur Bu düşünceye göre, bedensel olarak ortaya çıkan hastalıklarda da ilk olarak nedenlere ve sonuçlara bakılmalıdır Hastalığın esas nedeni yok edilmeyip sadece hastalığın ilerlemesi ya da hafifletilmesiyle ilgilenirsek elde edilecek sonuçlar da geçici sonuçlar olacaktır Makrobiyotik beslenmenin ne olduğunu anlamak için öncelikle temellerine göz atmamız gerekir Bir hastalığı incelerken, makrobiyotik beslenme, nedensel yaklaşım ilkesiyle yola çıkar Nedensel yaklaşımda, rahatsızlığın kaynağı tespit edilerek hastanın beslenmesindeki zararlı maddeler azaltılıp çıkartılarak tedavi uygulanır Doğulu hekimler binlerce yıldır, hastalığın nedenini araştırırken öncelikle, hastanın beslenmesiyle ilgilenmişler ve bunu hastalığın kökenine inmek için kullanmışlardır Besinlerin, bedensel ve zihinsel durumumuzu nasıl etkilediğini açıklayan bu doğal tedavi yöntemi ilk olarak Çin’ de doğmuş ve Japonlar sayesinde gelişmiş, tanınmıştır Bu beslenme sistemi, zihin, beden ve besin arasındaki karşılıklı ilişki ve etkileşimi kapsar Beslenmemize dahil ettiğimiz bazı besinlerin sağlığımız üzerindeki olumlu ya da olumsuz etkilerini net bir şekilde belirler Sistem, çeşitli yiyecek ve içeceklerin tüketimi ve emilimini izleyen sürelerde, bedende gerçekleşen değişimleri gözlemleyerek oluşturulmuştur Doğanın bütün döngülerinde var olan yin/ yang (dişil/ eril) prensibi, doğal olarak besinleri de etkiler Kimi besinler yin, kimi besinler de yang etkilerine daha çok maruz kaldıkları için maruz kaldıkları döngünün özelliklerinde olurlar Bununla birlikte, her bir besinin hem yin hem de yang özelliği vardır Bu iki özellik herşeyde olduğu gibi besinlerde de her zaman birlikte bulunurlar Çünkü yin/ yang; zıtlıkların bütünlüğü, dengesidir Besinlerdeki bu yin etkilerle, yang etkilerin baskınlık derecesi ise makrobiyotik beslenme açısından, besini, yin ya da yang olarak tanımlamaya yarar Şimdi yin ve yang olarak tanımlanan besinlerin bazı ortak özelliklerine bir göz atalım YANG Küçük, yoğun Sert Kuru Koyu kıvamlı, ağır Tuzlu, keskin Yuvarlak Sıkı yapılı Potasyumu düşük Soğuk havada yetişir Sodyumu fazla YİN Büyük, yayılmış Yumuşak Nemli, sulu Hafif Tatlı, ekşi Uzun Gevşek yapılı Potasyumu yüksek Sıcak havada yetişir Sodyumu düşük Yin ve yang prensibini, doğanın tüm döngülerinde ve doğada rahatlıkla tespit edebileceğimizi söylemiştik Aşağıdaki tabloda yine, yin ve yang özelliği gösteren canlıların ortak özelliklerini bulabilirsiniz YANG CANLILAR Hareketli Saldırgan Hızlı YİN CANLILAR Durağan Edilgen (Pasif) Yavaş Besinlere geri dönecek olursak örneğin karpuz yin bir besindir Aşırı karpuz tükettiğimizde yin özellikleri; durağanlık, pasiflik ve yavaşlık davranışları sergileriz Yine yang özellikleri fazla olan bir besini fazla tükettiğimizde de yang özellikleri gösteririz Bedenimiz denge ister Hem bedensel hem zihinsel hem de duygusal bütünlüğümüz dahilinde baktığımızda, bizlerin gerçek doğası denge, uyum ve bununla beraber var olan mutluluk ve huzur halidir Bu dengeyi sağlayabilmek için belki de kullanabileceğimiz en basit yöntem, beslenme şeklimizde bu dengeye uygun davranmaktır Aşırı yin ya da aşırı yang besinlerle beslenmek yerine, hem yin hem de yang özelliğini dengeli bir şekilde barındıran ‘ılımlı’ besinlerle beslenmeye başladığımızda, beden de kendi kendini toparlamaya ve tedavi etmeye başlar Böylece, bedende başlayan bu uyum ve denge hali, zihinsel ve duygusal alanlarda da kendini, pozitif yönde, ortaya koyabilir Aşırı yin ve yang besinlerle beslenme sonucunda oluşan bazı hastalıklar: Aşırı Yin Beslenme Lösemi Menenjit Kolit Şeker Hastalığı Astım Cilt Kanseri Aşırı Duyarlılık Sinirlilik Aşırı Yang Beslenme Sarılık Gut Oniki Parmak Bağırsağı Ülseri Akciğer Kanseri Kalın Bağırsak Kanseri Kas Erimesi Öfke Paranoya Sistemin temelindeki bu sınıflandırmaya daha dikkatli göz attığımda, sistemin kişisel deneyimlerime çok uyduğunu farkettim Örneğin; aşırı yağlı ve tuzlu peynir tükettiğimde (yang), ister istemez bunu normalden biraz daha fazlaca domates, salatalık (ılımlı besinler) vb yiyerek dengelemeye çalışıyormuşum Yani aslında, beden dengeye gelmeyi kendisi istiyor ve ondan gelen sinyalleri alabilecek kadar ona kulak verebildiğimizde bilgeliğini konuşturuyor Tabi bu bedensel farkındalığı her zaman koruyamıyoruz Bu yüzden bana göre, bu sistemin temel bazı kurallarını bilmek çoğu zaman hem duygusal hem de bedensel çöküşlerden bizi koruyacaktır Makrobiyotik beslenme sistemi için besinin ana temeli kadar yenme ve pişirilme şekli de önemlidir Makrobiyolojiye göre hastalıklar, aşırı yin ya da aşırı yang beslenmekten kaynaklanıyor Bu yüzden yiyecekler dikkatlice seçilmeli, pişirilmeli ve yeterince çiğnenerek tüketilmelidir Yapılan araştırmalar, kimyasal katkı maddeleri eklenmiş besinlerle beslenen, anormal kişilk ve davranış özellikleri gösteren çocukların, doğal besinlerle beslenmeye geçtikten sonra bu davranışlarının, gözle görülür bir biçimde düzeldiğini gösteriyor Ruhsal durumumuz bedenimize bağlı ‘Ne yersen osundur’ çok bilinen bir deyiştir Yediğimiz besinleri önce bedenimize, sonra ruhumuza katıyoruz Aynı besin hem bedenimizi hem de ruhumuzu besliyor yani aslında Sağlıklı bir yaşam sürmek, genç kalmak ve de sağlıklı yaşlanmak için illaki tonlarca para harcamamıza gerek yok Tüm bunlar için yediklerimize, içtiklerimize dikkat etmek ve aldığımız besinlerin özlerini, özümüze kattığımızı hatırlamak yeterli sanırım Dengeli besinlerle beslenmek gibi çok temel bir yaşamsal ihtiyacın, tüm bedensel katmanlarımızda uyum ve dengeyi sağlarken bizim bu bütünlüğümüzün, ailemize, çevremize ve hatta tüm dünyaya dengeyi ve huzuru getirebileceğine inanıyorum Bizler kocaman bir bütünün, dengede kalmaya çalışan parçalarıyız ve birbirimizle sıkı bir etkileşim içerisindeyiz Bu yüzden de birimizde meydana gelecek olan gerçek doğaya; dengeye, huzura ve mutluluğa dönüş hepimizi mutluluğa taşıyacaktır |
|