Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çocukla, iletişim, kurma, yolları

Çocukla İletişim Kurma Yolları

Eski 09-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çocukla İletişim Kurma Yolları



İletişim sosyal sürecin hayati noktasıdırÖzellikle çocukla kurulacak tutarlı ve etkili bir iletişim, çocuk eğitiminin ve mutlu bir yaşamın temel taşıdırİletişimde kişiyi etkili kılan,insanlarla yapıcı olarak konuşmasını öğrenmedirAynı zamanda iletişimde temel ilke kabul etmedirBaşkalarını olduğu gibi kabul etmek ,ilişkileri kuvvetlendirmede en önemli etkendirBu nedenle çocuğa yakınlaşırken onu ana-baba veya öğretmen olarak olduğu gibi kabullenmeli ve bu haliyle sevdiğini ,önemsediğini hissettirmelidir unutulmamalıdır ki çocuğu kendi isteklerimiz amaçlarımız yönünde programlamak değil çocuğun yetenek ve özelikleriyle yönlendirmek onu eğitmektirÇocukla iletişim kurmanın en etkili yolu onu dinlemektirOnu DUYMAK değil DİNLEMEK önemlidirÇocuğun anlattığı önemsediği şeyleri pasifçe dinleyip tepkide bulunmamak duymaktır ve çocukla iletişime fazlasıyla zarar verir Çocuk kendini değersiz hissederOlumsuz duygular yaşamasına sebep olurÇocukta etkin bir iletişim kurmak için ,duygularını ifade etmek ona yardımcı olması gerekirGenellikle çocuğu üzen-korkutan kötü duygulardan onu uzaklaştırmaya çalışırız Oysa bu çocuğu daha çok üzerÇocuk hissetmekle ve o an yaşamakta olduklarını karşıdan sözcüklerle duyduğunda rahatlarÇünkü bir başkası ,onun iç dünyasında yaşadıklarını anlayabilmiş ve bunu dile getirmiştirÇocuklarla devamlı uzun ve sıkıcı öğütler ya da mantıklı açıklamalar yerine bir şeyin ne kadar çok istendiğini ona hissettirinBöylece çocuğun gerçeği kabullenmesi kolaylaşırGünlük yaşamda gerek ebeveyn-çocuk gerekse eğitimci çocuk alanında yer yer mücadele yaşanır Öyleki zamanla bu bir güç gösterisi savaşına dönüşürBöylesi durumda yapılacak en mantıklı şey "çocuk olsaydım böyle bir durumda ben ne yapardım ? " sorusunu cevaplamaktırBöylece çocuğun karşısında yer yer olmak yerine onun yanında olunacaktırÇocuğun hatalarını şamar gibi yüzüne vurmak,problemi çözmek yerine,içinden çıkılmaz bir hal olmasına yol açarOysa sorunu dile getirip ,açıklık kazandırmak ,çocukların o anda yapmaları gerekeni kendi kendilerine bulmalarına yardımcı olacaktırÇünkü çocuk suçlanmak yerine konu hakkında bilgilendiklerinde yapması gerekeni anlar
ÇOCUĞUN AİLE İLE OLAN İLİŞKİLERİ

Anne-baba çocuk ilişkilerini ,içinde yaşanan toplumun etkisi belirlerTürk aile ve sistemine bakıldığında genelde otoriter kısıtlayıcı ,aşırı koruyucu ve kontrol edici bir yapının öne çıktığı, çocukların saygılı, baş eğici ,pasif,uysal kişilik yapısıyla biçimlendiği kurallarla uygun davranışlar ödüllendirilirken, aktif, sorgulayıcı, atılgan davranışların cezalandırıldığı görülmektedir Başka bir deyişle toplumumuzda çoğunlukla pasif ve söz dinleyen çocuklar anne-babayla olumlu ilişkilerle girmekte, kendi görüşlerini ifade edebilen aktif ve girişken çocuklar ise çatışma kaynağı olmaktadırBu zamanla öylesi bir hale dönüşür ki çocuk -aile ilişkisi bir kazanma kaybetme gibi bir güç gösterisine dönüşürBöylece bazen ebeveynler baskın çıkarak çocuk kaybeder, ya da çocuk baskın çıkarak anne babasına kaybettirirBu yöntemlerin her ikisi de son derece sağlıksız sonuçlar doğururEn güzel ve sağlıklı çözüm ,içinde -kaybeden tarafı olmadığı-bir yöntem üretebilmektirYeni ebeleyen ve çocuk sorunu karşılıklı doyum ilkesi içinde çözmelidirİhtiyaçlar karşılıklı dile yetirilmeli ve sorun iki tarafın kabul edebileceği şekilde çözümlenmelidirBurada önemli olan tarafların kendi ihtiyaç ve haklarını gözetmesi kadar, karşıdakinin ihtiyaç ve haklarına da saygı göstermesidirYeni bir uzlaşı noktasında birleşmektirAnne babalar çocuk eğitirken genelde üç gurupta toplanabilecek davranışlar sergilerler,Bunlardan ilki Denetleyici yaklaşımdırBurada anne- baba davranışlarının ortak yönü çocuğun tutum ve davranışını değiştirme yaklaşımıdır

Bunu yaparken de tehdit ve şiddet kullandıkları gibi sevgiyi esirgeme ,küsme ya da aşağılama gibi tepkiler gösterirler Bu aşamada çocuk ,hangi davranışın hangi tepkiyi alacağı konusunda bir fikre sahip değildir Çocuk korku temelinde büyüdüğü için korkutulmuş sindirilmiş ya da isyankar bir birey olur Bazen her ikisi bir arada bulunabilirDiğer bir yaklaşım tarzı destekleyici yaklaşımdır

Burada çocuğa yakın ilgi gösterilir (hatta sözle veya dokunarak belirtilir),onunla ortak faaliyetlerde bulunulur ve en önemlisi çocuğun benliği onaylanırBöylece çocukta sağlıklı bir psiko sosyal gelişim yaşanır ve ebeveynlerin beklentilerine daha olumlu cevap verir

Çünkü çocuk ailesi tarafından olduğu gibi kabullenip ,sevilmiş ve desteklenmiştirÜçüncü yaklaşım ise pasif yaklaşımdır ki burada aile çocuğun etkinlikleri karşısında son derece ilgisiz ve kayıtsızdır Böylesi ailede yetişen çocukların öğretmen ve arkadaşlarına karsı olumsuz davranışlar sergilediği ve eşyalara zarar verdiği gözlemlenmiştirAilelerin aklında bulundurması gereken en önemli unsur ,çocuk bireysel özelikleri ve kapasitesine göre beklenti düzeyi geliştirmektirÇocuk eğitiminde aile öyle bir yerde durmalıdır ki çocuk her an anne-babanın yanında olduğunu bilerek destek bulsun ,hem de onların hiç görmeyerek özgür hissetsin

ÇOCUĞUN OKUL VE ÖĞRETMENLE OLAN İLİŞKİLERİ:

Aileden sonra okul,çocuğun ilk temel toplumsallaşma kurumu niteliğini taşırÇocuk okula başladığında çevresinde uygulaması gereken kurallarla ,özümsenmesi beklenen bilgileri bulurEğer birlikte yaşamaya yatkın ve okul olgunluğundaysa uyum da zorluk çekmezSınıf içi ve dışı etkinliklere katılır Kendini ifade etmede zorlanmaz Tam tersine kişilik özeliği ya da ailenin yanlış tutumu sonucu ,toplu yaşama,çalışma ve oynamaya yatkın değilse okula uyumda zorlanırÇocuğun okula başlama konusunda hazır bulunuşluğu farklıdırBu farkı göz ardı etmek sağlıksız sonuçlar doğurabilir

*Okul ve Öğretmen:Öğretmenini öğretim yılı başında sergilediği tutum önemlidirBu tutum olumsuz davranışları pekiştirebildiği gibi daha iyi ve doyum sağlayıcı bir okul hayatı için yeni umutlar yaratabilir Her çocuğun kendini duygusal ve sosyal açıdan güvenli hissedebileceği,korkularını ve güvensizliğini yenebileceği öğretmeninin ve arkadaşlarının ona gülmeyeceği bir ortama ihtiyacı vardır Ancak bundan sonra çocuk korkularını ve güvensizliğini yenmeye ve okulda başarılı olmaya başlaya bilirAilesi tarafında gerekli ihtiyaçları karşılanmayan ve kendine güveni olmayan çocuktan okulda yardım olmaksızın kendine olan güvenini geliştirmez beklenmezBu durumda öğretmene önemli bir rol düşmektedirÇocuğa başarabileceği görev ve sorumluluklar verilmeli sınıf gazetesini yönetme ,müzik kolu başkanlığı ,sınıf başkanlığı gibi fırsatlar tanınmalıdırBöylece çocuk ,yeni yetenekler geliştirebilirKendini olan güvenini kazana bilir ve daha önemli başarılar için motive olabilirBaşarısız çocuklara yardımın en önemli öğelerinde biri,başarı tecrübeleri yaratılarak güvenini güçlendirmektirÇünkü öğrenmekten ve keşfetmekten doğan heyecan ve memnuniyeti tadamamış çocukların normal okul çalışmaları konusunda yeterince gayretli olmaları beklenemezİlk olarak bir arkadaşıyla birlikte sınıfta bir şeyler sunmak ,ortak ilgileri üzerine bir şeyler konuşmak ,dersin belirli bir konusunun sunulmasının paylaşılması ,bu ilk tecrübelere fırsat hazırlar Zira başarısız çocuklar düşük performansları yüzünden bir türlü gerçekleştirmedikleri paylaşmaya şiddetle ihtiyaç duyarlarBaşarısız çocuk ,genellikle kaybetmekten korkarÖğretmen çocuğun zayıflıklarında n çok,iyi ve güçlü taraflarından yararlanarak bu korku ile başa çıkmasında yardımcı olabilirBaşarısız çocuk ,öğretmenin kendisini anladığından emin olduğu taktirde onu memnun etmek amacıyla bir çaba içine girebilir İyi bir aaaain ardından çabasını takdir edilmesi sonucu ,çocuk her türlü okul faaliyetiyle daha fazla ilgilenmeye başlayabilirAncak bütün bunları yaparken öğretmenin çok sabırlı olması gerekir Yeterlik duygusu yüksek olan öğretmen ,öğrenci girişimciliğini teşvik eden,onu destekleyen ,bireysel ihtiyaçlara eğilen ,sınıf kontrolüne (disiplinine) az zaman ayıran kişidirBöyle bir öğrenme ortamı başarı düzeyini artırır Bunun tersine düşük yeterlik duygusu içindeki öğretmenler çocukları öğrenmeye motive edememekte ve başarısızlık tohumu ekmektedirAynı şekilde öğretmen düşük beklenti geliştirdiği öğrencilere genellikle daha az soru sormakta Kısaca,düşük beklenti geliştirilen öğrenciler öğretmenlerinden daha az olumlu,sıcak,kişisel ilgi ve sözler olmayan iletişim almaktadırOysa yüksek başarı için,yüksek motivasyon ihtiyaç bulunmaktadır

Öğretmenin beklentisinin düşük olması daha az övgü ve dikkat Öğretmenin Öğrencide başarı konusundaBeklentilerinin beklentinin az olmasıdaha da azalması Daha az çaba sarfetme ve daha kötü notlar Okul başarısızlığı bir kısırdöngüdürBu döngü, ancak öğretmenin beklentisini yüksek tutarak öğrenciyi motive etmesiyle kırılabilir

ÇOCUĞUN ARKADAŞLARIYLA OLAN İLİŞKİLERİ

Arkadaş İlişkileri:Arkadaşlık gereksinmesi bebelik dönemine kadar uzanırAğlayan bebek,yanına bir başkasının yaklaştığını görünce susarÇocuklar arkadaşlığa ,sadece doyum sağlamak için değil ,aynı zamanda deneyim kazanma amacıyla da gereksinme duyarlar Çocuklar diğerleriyle birlikte ola ola,grup isteklerini ve kabul edilen davranışı öğrenirler12 aylık bebekler yan yana getirdiklerinde ,bir karşılıklı ilişki kurma (interaction) isteği görülürBirbirlerine bakar,yaklaşır,keşfeder ve daha sonra oyuncaklarını paylaşırlarAncak bu temaslar çok kısa sürelidirBu tür karşılıklı ilişkilerin pek azının süresi bir dakikayı geçerYaşamın ikinci yılında yaşıtlar arası ilişkiler daha karmaşık ve çeşitlilik gösteren bir hal alırVe 3 yaşına gelindiğinde ,çocuklar yaşıtlarıyla ilişki kurmada kendilerine özgü ve kalıcı yöntemler geliştirmiş olurlarBazılarında olumsuz sosyal tavırlar görülürBunların kurdukları ilişkiler tartışma ,saldırı ve daha sosyaldirlerBunlarda yaşıtlarına bir şeyler verme,değerleriyle birlikte faaliyette bulunma ve sevgi gösterileri görülür3 ve 4 yaşları arasında yaşıtlarla kurulan arkadaşlıkların sayısında artış 6olurAnaokulu,yaşıtlarla birlikte olma ve onlarla faaliyette bulunma konusunda geniş olanaklar sağlar Ana baba ve öğretmenler ise,çocuğu sosyal faaliyetlere katılması için destekler Dıştan gelen bu desteklere ek olarak çocuğun gelişen bilişsel ,sosyal ve iletişimsel becerileri yaşıtlarıyla daha başarılı ilişkilere girmesine olanak hazırlar (5)

Okul öncesi kurumlardaki 2-6 yaş çocuklarının sosyal etkileşimi,uzmanlarca farklı yöntemlerle ele alınmıştır Uzmanlardan bazıları araştırmalarda "Gözlem Yöntemleri" ni kullanırlarken, diğerleri "Sosyometrik Teknikler"e ağırlık vermişlerdir Çalışmalar,arkadaşlığın zamanla tutarlılık kazandığı yolunda birleşmektedir 2-3 yaş çocuğu,oyun arkadaşını çabucak değiştirebilir ve sınıfta başka bir arkadaşını sevdiğini söyleyebilir5 yaşlarında ise,çocuğun artık uzunca bir süre beraber olduğu bir ya da iki arkadaşı vardırOkul öncesi dönemi çocuklarının kişilik özelliklerini inceleyen Harput (1970),bu dönemdeki çocukların büyük bir bölümünün sosyalleşmesi arkadaş canlısı ve dışadönük olduklarını saptamıştır Saldırganlık davranışını konu alarak ele alan Feshbach (1970), " 2-5 Yaş çocuklarında sosyal Davranışının İncelenmesi" konulu 14 araştırmadan 97 sinde,özellikle erkek çocuklarda saldırgan tavır alışlar saptamıştır

4 yaşından önce çocuklar,normal olarak beraber oldukları,kişilerin oyun arkadaşları olmasını isterler Onlarla oyun faaliyetlerini paylaşmak arzusundadırlarBu dönemde çocuklar,kendileriyle oynayacak bir ya da iki arkadaşlarını seçerlerÖnceleri seçtikleri oyun arkadaşları her iki cinsten olabilirAncak okula girmeye hazırlandıkları sırada çocuklar oyun arkadaşlarını kendi cinslerinden seçmeye özen gösterirlerÇünkü sosyal baskı nedeniyle kendi cinslerine uygun oyunlar oynamayı öğrenmelidirlerÇocuk ilkokula başladığında,arkadaşlarının sayısı ve bunların çocuktaki etkisi anaokulundakilere göre daha çokturÇocuğun arkadaş sayısında görülen artışa rağmen ,bu dönemde henüz yakın arkadaşlıklara rastlanmazOysa ,son çocuklukta arkadaşlıklar sayı açısından değil ,yoğunluk açısından artış gösterir

Okul döneminde çocuklar,arkadaşlarını çoğunlukla yakın çevrelerindeki komşularından seçerlerAncak seçimi yaparken,kendi yaşlarına ,cinslerine ,zihinsel ve sosyal düzeylerine uygun olmalarına özen gösterirler Yıllar ilerledikçe ,arkadaş seçiminde ,yardımseverlik ,dürüstlük,sağduyu sahibi olmak arkadaş canlısı olmak gibi kişilik özellikleri ön sırayı almaya başlar

Guruplaşmalar ve(Çete Çağı):

Çocuk okula girdikten ve başka çocuklarla ilişki kurmaya başladıktan sonra ,evin civarında yalnız başına ya da bir,iki arkadaşla oynama hevesini kaybederArtık o,yalnız başına kalmayı can sıkıcı bulur Gezilirde, davetlerde veya aile toplantılarda anne babasıyla birlikte bulunmayı arzu etmezBu çağda kişisel oyunlardaki ilgi,gurup oyunlarına çevrilir ve arkadaşsız oyun önemini yitirirÇocukluğun sonlarına doğru arkadaş gurubunun daha etkili oluşunun,kısmen çocuğun zamanının büyük bir bölümünün arkadaşlarıyla birlikte geçirmesini rolü vardırÇocuğun içine girdiği bu çağa ,sosyal bilincin çok hızlı geliştiği bir dönem olması nedeniyle (Çete Çağı)"Geng Age" adı verilirÇeteler son çocukluk yıllarının normal sosyal guruplaşmalar-dır Çete,dışarıdan herhangi bir yardım görmeyen ve sosyal bir hedefi olmayan,kendiliğinden oluşan yöresel bir gurupturOrtak ilgilere sahip çocukların oluşturdukları oyun guruplarıdırAnne babaların,öğretmenlerin ya da gençlik liderlerinin herhangi bir desteği olmadan ,çocuklar tarafından kurulmuşturBu guruplar,çocukların kendi gereksinmelerine uygun bir toplum meydana getirmeleri için kendiliğinden bir çabanın sonucu oluşurlarÇete ,otorite itibariyle yetişkinlere düşman olabilirlerBununla birlikte çeteler,ne yetişkini onayına gereksinim duyar,ne de dışarıdan herhangi bir kontrole bağımlı olmak isterlerOnlar,kendi otoritelerini kendileri sağlarlarÇocuk ,aile çemberinden ,içinde akranlarının bulunduğu dünyaya doğru kaydıkça,bu kimselerle birlikte olmaktan daha çok doyum sağlamayı öğrenmek zorundadırUtangaç olsun olmasın,yabancılara dostça yaklaşma yollarını öğrenmelidirO,artık "akran gurubunu" bir bireyi olurBu gurup giderek çocuğun davranış ve tavırları üzerinde etkisini gösterecek ve aile gurubunun yerini alacaktırBu akran gurubu ,"birlikte duyan ve hareket eden aşağı yukarı aynı yaştaki kimselerin kümesi"olarak tanımlanabilirÇocukların ev dışı çevrelerindeki arkadaş ve diğer erişkinlerle olan ilişkileri ,olumlu ve doyum verici biçimde ise,onlar bu türlü bir sosyal ilişkiden memnun kalacaklar ve aynı ilişkilerin yenilenmesini isteyeceklerdirAksi gerçekleştiğinde ise,dış dünyayla ilişkilerini kesecekler ve aile üyelerine döneceklerdir6 yaşından 8 yaşına doğru gurup oyununda giderek bir artma görülürBu değişmeye koşut olarak sosyalleşmede de belirgin bir artış meydana gelirÇocuk daha az bencil ve saldırgan ,buna karşılık ,daha fazla grup bilincine sahip ve yardımsever olur Tipik bir çocuğun oyun gurubu (ya da çete gurubu ) ortak ilgileri olan çocuklardan oluşurBu gurubun temel amacı ,hoş vakit geçirmektirYapılan bazı araştırmalar ,neşeli ,iyi,arkadaşça olmak,ilgi ve zevk benzerliği,yakın oturmak gibi faktörlerin arkadaş seçiminde önemli etkenler olduğunu göstermiştir 6-7 yaşından itibaren kızlar ve erkekler ,,kendi cinslerinden oluşan guruplarıyla birlikte oynamaktan büyük bir zevk duyarlarYaklaşık olarak 7 veya8 yaşlarında 11 veya 12 yaşlarına kadar olan son çocukluk çağında ,söz konusu çocuk gurupları 6 kişiden 10 kişiye kadar yükselirFakat bu guruplar ,üyelik bakımından hala kesinleşmiş ve mükemmelleşmiş değildirGurup giderek kendi hareket tarzını kurallarını geliştirirBu ,üyelerin hile yapmadan oynamalarını sağlamak ,gurubun giriştiği işde herkesin kendi payına düşeni yapmasına olanak hazırlamak şeklinde gerçekleşirYaşın artmasıyla birlikte ,hem çocuğun ilişkide bulunduğu gurubun büyüklüğünde,hem de gurup faaliyetlerinin süresinde bir artış vardırOyun gurubu zamanla çocuğun yaşamına hükmetmeye başlarOna birtakım kavramlar kazandırırBunlardan bir bölümü doğru,bir bölümü yanlıştırBir gruba ait olma,çocuğu sadece arkadaş ve eğlence sağlamakla kalmaz,aynı zamanda ona gurur ve statü duygusu da verirSonuç olarak çocuk,gurubuna karşı güçlü bir bağlılık duygusu beslemeye başlar

Tek başına ele alındığında , kollektif oyun faaliyetinin ,çocuğu bencillikten kurtarması,işbirliğini geliştirmesi ve insanların birbirlerine gereksinmeleri olduğunu göstermesi bakımından önemi büyüktürÇocuğun arkadaş gurubu,onun sosyal tavırlarını etkilerBu sosyal tavırlar,çocuğun genellikle diğer bireylere ve sosyal yaşama karşı tüm tutum ve davranışlarını içerirBir dereceye kadar ailede kazanılan bu tavırlar ,çocuğun arkadaş gurubuyla olan deneyimleri sonucu değişebilirGenel bir kural ,okul öncesi dönemde aile içi deneyimler,okul döneminde de aile dışı deneyimler,kişilik oluşumu ve yapılanmasında büyük bir önem taşımaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.