09-06-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Şizofrenler "Etiketlenmekten" Korkuyor
Akdeniz Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd Doç Dr Buket Cinemre, şizofreni hastalarının ''etiketlenmekten'' korktuklarını, ilaç kullanarak ve terapilere katılarak iyileşen hastalarının bile geçmişte şizofreni yaşadığını gizlemeyi tercih ettiğini bildirdi
Yrd Doç Dr Cinemre, şizofreninin toplumda daha çok kişilik bölünmesi, çoklu kişilik gibi algılandığını, halbuki bu rahatsızlığın bir beyin hastalığı olduğunu söyledi
Çocuklukta kötü muamele görmenin de bu hastalık üzerinde etkisinin bulunmadığına dikkati çeken Yrd Doç Dr Cinemre, hastalığın hipertansiyon veya diyabette olduğu gibi moleküler düzeydeki bozukluklardan kaynaklandığına işaret etti Yrd Doç Dr Cinemre, hastalığın ortaya çıktıktan sonra yaşam boyu görüldüğünü, şizofrenlerin önemli bir kısmının ömür boyu ilaç kullanmak zorunda kaldıklarını vurguladı Bu hastaların aktif dönemde olmayan sesler duyma ve hayaller görme gibi gerçek dışı düşüncelerinin olduğunu anlatan Yrd Doç Dr Cinemre, şöyle konuştu:
''Hastalarımız arasında zarar göreceğini, birilerinin kendini takip ettiğini, beynine çip yerleştirildiğini düşünenler var Bunları ilaçlarla düzeltebiliyoruz Bu dönem geçtikten sonra ise içe kapanıklık, karar verme yetisini kısmen kaybetme, karar verse de hayata geçirememe, işi başlatıp sonlandıramama gibi sorunlar ortaya çıkıyor Zaten esas sorun da burada Çünkü hastalık bu süreçte ciddi işlev kaybına neden oluyor Kişinin benlik saygısı azalıyor, hiç çalışamaz duruma geliyor ''
Hastalığın bu dönemini ''kırık bir kolun alçıdan çıktıktan sonraki ilk günlerine'' benzeten Yrd Doç Dr Buket Cinemre, ''Kırılmış bir kol alçıdan çıktıktan sonra anatomik olarak iyileşmiştir ama kol eski kol değildir Kaslar zayıflamıştır, eklemlerde zayıflık başlamıştır Şizofrenide de böyle bir durum sözkonusu Hastada akut dönem geçtikten sonra içe kapanıklık, işe yaramama duygusu gelişebiliyor'' dedi
HER 100 KİŞİDEN BİRİ ŞİZOFREN
Yrd Doç Dr Cinemre, şizofreninin daha çok ergenlik ve genç erişkinlik döneminde ortaya çıktığını ve toplumda görülme sıklığının yüzde 1 oranında olduğunu bildirdi Bu dönemin, kişilerin en üretken oldukları, hayatlarıyla ilgili önemli kararları aldıkları dönem olduğuna işaret eden Cinemre, hastalığın bu dönemde ortaya çıkmasıyla hastaların büyük kayıplar yaşadıklarını, en başta geleceklerini kaybettiklerini söyledi Şizofren kişilerin hastalıklarını farketmediklerine de işaret eden Yrd Doç Dr Cinemre, burada hastanın yakın çevresine büyük görev düştüğünü vurguladı Hastaların bu dönemde yaşadıkları kurguyu gerçek sandıklarını belirten Yrd Doç Dr Cinemre, şunları kaydetti:
''Bu kurguyu gerçek sandıkları için de tedaviyi reddediyorlar Hastalığı daha çok şizofreni olan kişinin yakın çevresi farkediyor Örneğin kişinin saçma konuşmalar yapması, kendi kendine konuşup gülmesi buna örnek Ama şizofreninin sinsi şekilde ortaya çıktığı durumlar var Hastalık bu şekilde gelişiyorsa içe kapanıklık veya depresyon sanılabiliyor Kişide özbakımda azalma, öğrenciyse ders başarısında düşme oluyor Buna da ancak uzman kontrolünde karar verilebiliyor ''
ETİKETLENME KORKUSU
Yrd Doç Dr Buket Cinemre, hastalığın ortaya çıkmasında gen-çevre ilişkisi bulunduğunu, kalıtsal etkinin yanı sıra çevresel koşulların hastalığı hızlandırabildiğini veya engelleyebildiğini bildirdi
Hastalığın toplumda da yeterince tanınmadığını, hastaların, kişilerin kendilerine ön yargıyla yaklaşmasından korktuğunu anlatan Yrd Doç Dr Cinemre, şunları söyledi:
''Hastalar etiketlenme korkusuyla, iyileştikten sonra bile kendilerini gizlemek istiyorlar çünkü ön yargılardan korkuyorlar Bu ön yargılar nedeniyle toplumla hastalar arasındaki mesafe de artıyor Bu hastalık kimsenin kendi tercihi olamaz Bana göre şizofreni, hipertansiyondan daha farklı bir hastalık değil Eğer doğru zamanda ve doğru şekilde müdahale edilirse, şizofrenlerin normale yakın ya da tamamen normal bir yaşam sürdürmeleri mümkün ''
|
|
|