|  | Deyimler Sözlüğü-M- |  | 
|  08-02-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Deyimler Sözlüğü-M-Kaynak:Türkceciler Deyimler Sözlüğü eyimler Sözlüğü-M-[/url] Maaşa geçmek: Aylığa geçmek  çalıştığı yerden ücret almaya başlamak  "Maaşa geçtiği günün ertesinde onu işten çıkardılar  " Madalyanın ters (öteki) yüzü: Olumlu bir olay  iş ya da durumun düşünülmesi  hesaba katılması gereken olumsuz yönü  Madik atmak: Hile  düzen ve oyunla aldatmak; dolap çevirmek  "Ona kolay kolay kimse madik atamaz  " Mahalle karısı: Kaba  terbiyesiz  görgüsüz  kavgacı kadın  Mahalleyi ayağa kaldırmak: Bağırıp çağırarak  gürültü kopararak konu komşuyu rahatsız etmek  telâşlandırmak  "Bağırıp durma öyle  mahalleyi ayağa kaldıracaksın  " Mahkemelik olmak: Kavga veya anlaşmazlık sonucu mahkemeye düşmek  "Bu gidişle mahkemelik olacağız galiba  " Mahşer midillisi: Kısa boylu  fitneci kimse  Mahşer gibi: Çok kalabalık  "Meydan mahşer gibiydi  " Makaraları koyvermek: Kendini tutamayıp kahkahayla gülmeye başlamak  uzun uzun gülmek  "Yüzükoyun çamura düşen arkadaşını görünce makaraları koy verdi  " Makas almak: Birinin yanağını orta parmakla gösterme parmağı arasında sıkmak  Mal bulmuş mağribi gibi: Büyük bir zenginliğe kavuşmuşcasına büyük sevinç ve coşku ile  Mal etmek: 1  Bir malı hakkı olmadığı hâlde kendisininmiş gibi göstermek veya saymak  2  Bir mala  bir değer karşılığında sahip olmak  "O tarlayı kendisine mal etmesine göz yummayacağım  " Malın gözü: 1  Aşağılık ve düzenci kimse  2  İffetsiz  3  İyi mal  Mânâ çıkarmak: Yanlış bir yargıya varmak  bir söz ya da hareketten kendine göre bir anlam çıkarmak  "Öyle alıngandı ki her sözümden bir mânâ çıkarıyordu  " Mânâ vermek: Kendine göre bir yargıya varmak  yorumlamak  "Senin bu davranışına bir mânâ veremiyorum  " Maneviyatı bozulmak: Moral gücü sarsılmak  kendine güveni yitirmek  kendini güçsüz ve dirençsiz hissetmek  "Düşmanlar  toplumumuzun önce maneviyatını bozdular  " Mantar gibi yerden bitmek: Birdenbire ya da kendiliğinden ortaya çıkmak  "Adamlar mantar gibi yerden bitmişlerdi  bir anda etrafımızı sarıverdiler  " Maraza çıkarmak: Anlaşmazlığa yol açacak işler yapmak  kavgaya yol açmak  Martaval atmak: İnanılmayacak şeyler uydurmak  yalan söylemek  "Amma da martaval atıyordu adam  " Mart içeri pire dışarı: Birbirinden hoşlanmayan iki kişiden biri gelince ötekinin dışarı çıkışını anlatmak için kullanılır  Masal okumak: İnandırıcı olmayan  oyalayıcı ve avutucu sözler söylemek  "Bana masal okuma  olayın gerçek yüzünü anlat  " | 
|   | 
|  | 
|  | Deyimler Sözlüğü-M- |  | 
|  08-02-2012 | #2 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Deyimler Sözlüğü-M-Maskara olmak: Gülünç hâllere düşmek  alay konusu olmak  "Kim düşmanının maskarası olmak ister?" Maskesi düşmek: Gerçek yüzü  kimliği  niteliği ortaya çıkmak  "Nihayet maskesi düştü  herkes onun ne mal olduğunu anlayacak  " Masrafa girmek: Çok para harcamak  "Evi yaptılar ama çok da masrafa girdiler  " Masrafı çekmek: Bir iş için gereken parayı ödemek  gideri karşılamak  "Yarınki gezide bütün masrafları Ahmet çekecekmiş  " Maşallahı var: Bir şey ya da kimsenin iyi durumda olduğunu anlatmak için kullanılır  "Adamın maşallahı var  hiçbir yoksulu geri çevirmedi  " Maşası olmak: Sakıncalı bir işte  biri tarafından araç olarak kullanılmak  "İşverense işveren  onun maşası olamam ben!" Mat etmek: 1  Satranç oyununda yenmek  2  Bir tartışmada  karşı tarafı söz söyleyemeyecek duruma getirmek  "İleri sürdüğü kanıtlar ile karşısındakileri kısa zamanda mat etti  " Matrak geçmek: Alay etmek  karşısındakiyle eğlenmek  dalga geçmek  "İnsanlarla matrak geçmeye bayılıyorsun  " Maval okumak: Tutarlı  inandırıcı olmayan  yalan sözler söylemek  "Kes sesini  maval okumandan bıktım artık!" Mayası bozuk: Karaktersiz  kötü yaradılışlı  aşağılık (kişi)  "Şu mayası bozuk adamın çenesini kapayın  sesini duymak istemiyorum  " Maymun iştahlı: Kararsız  hevesi çabuk geçen; bugün şunu yarın ötekini beğenen  "Maymun iştahlılığı yüzünden başına olmadık işler geldi  " Mekik dokumak: İki yer arasında durmadan gidip gelmek  "Mağaza ile ev arasında tam elli beş yıl mekik dokumuştu rahmetli  " Mendil açmak: Dilenmek  Merak etmek: 1  Kaygılanmak  2  Öğrenmek  anlamak isteği taşımak  "Merak etmeye başladım  bu saate kadar gelmeliydiler  " | 
|   | 
|  | 
|  | Deyimler Sözlüğü-M- |  | 
|  08-02-2012 | #3 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Deyimler Sözlüğü-M-Merhabası olmak: Birisiyle selâmlaşacak kadar tanışıklığı  yakınlığı bulunmak  Merhabayı kesmek: Biriyle ilgiyi kesmek  arkadaşlığa son vermek  "Onunla merhabayı keseli epey zaman olmuştu  " Mesele çıkarmak: Üzüntü verecek  içinden zor çıkılacak  bir anlaşmazlığa sebep olacak bir durum oluşturmak  "Haydi  bir mesele çıkarmadan çekip gidin buradan  " Mesken tutmak: Yerleşmek  "Yarim İstanbul`u mesken mi tuttun!" Meteliğe kurşun atmak: Parasız pulsuz kalmak  hiç parası olmamak  "Dün meteliğe kurşun atıyordu  ya bugün    " Metelik vermemek: Değer vermemek  umursamamak  aldırış etmemek  "Onun gibilere metelik vermem mi diyorsun?" Mevki sahibi olmak: Yüksek bir görevde  bir işte önemli bir aşamada bulunmak  "Mevki sahibi olmak için yıllarca çalışıp durdu  " Meydana çıkmak: 1  Görünmek  2  Belli olmak  3  Yetişmek  büyümek  olmak  "Korkak herif meydana çık da yüzünü görelim  " Meydana gelmek: 1  Olmak  oluşmak  vücut bulmak  2  Ortaya çıkmak  "Olay akşam üzeri meydana geldi diyorlar  " Meydanı boş bulmak: Kendisine mâni olacak kimse bulunmadığı için aşırı davranışlarda bulunmak  bir şeyden çekinmemek  "Meydanı boş bulan eşkıyalar ortalığı kasıp kavurmaya başlamışlardı  " Meydan okumak: Kavga ya da yarışmaya çağırmak  korkmadığını ve çekinmediğini açıkça bildirmek  "Bir an meydan okumayı içinden geçirdi  sonra bundan vazgeçti  " Meydan vermemek: Olumsuz bir olay ya da durumun gerçekleşmesine imkân ve zaman vermemek  engel olmak  "Onların kavga etmesine sakın meydan vermeyin çocuklar  " Mezhebi geniş: Namus konusunda gerekli olan titizliği göstermeyen  kadın-erkek ilişkilerinde dini kaidelere aldırış etmeyen  iffetsizliğe meydan veren  geniş davranan  Mezar kaçkını: Çok zayıf  bitkin  güçsüz düşmüş kişi  Mırın kırın etmek: Bir isteği yerine getirmemek için çeşitli bahaneler ileri sürüp nazlanmak  "Mırın kırın etmeyi bırak da yak şu sobayı  " Mızıkçılık etmek: Bir oyunu ya da birlikte yapılan bir işi çeşitli bahaneler ileri sürerek bozmaya çalışmak  razı olmamak  Mide bulandırmak: 1  Kusacak bir duruma getirmek  2  Kuşkulandırmak  "Çekil çabuk karşımdan  midemi bulandırıyorsun!" | 
|   | 
|  | 
|  | Deyimler Sözlüğü-M- |  | 
|  08-02-2012 | #4 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Deyimler Sözlüğü-M-Midesi bulanmak: 1  Kusacak gibi olmak  2  İğrenmek  tiksinmek  3  Kuşkulanmak  "Yaptığınız iş  mide bulandırıcı bir işti!" Mideye oturmak: Yenilen bir şeyin sindirim zorluğu vermesi  Mihenk (taşı): Birinin değerini  ahlâkını anlamaya yarayan ölçüt  Mim koymak: 1  (Bir şey) unutulmaması için işaret koymak  2  Önemli bularak üstünde durmak  dikkate almak  önemli şeyler arasında saymak  "Bu ata sözüne bir mim koy  dedi öğretmenim  " Minnet etmek: Boyun eğmek  yalvarmak  "Ona buna minnet etmeden yaşamak istediğimi biliyorsun değil mi?" Moda olmak: Yaygın duruma gelmek  gözde olmak  beğenilir ve arzu edilir olduğu için yapılır olmak  "Saçları kısa kestirmek bu yıl moda oldu  " Modası geçmek: Yaygın olmaktan çıkmak  önemini yitirmek  "Bu elbisenin modası geçti artık  " Mola vermek: Bir süre ara vermek; uzun süren yolculuğun  çalışmanın  yürüyüşün yorucu etkisini atmak için bir süre dinlenmek  "Yarım saat sonra mola verecekler  onlara mola yerinde yetişebiliriz  " Muhallebi çocuğu: Nazlı  el bebek gül bebek büyütülmüş  dayanıksız  narin kimse  "Senin gibi muhallebi çocuklarıyla iş yapamam ben  " Mukabelede bulunmak: Karşılık vermek  Mumla aramak: Çok istek ve özlemle aramak  "O anneyi siz mumla arayacak ama bir daha bulamayacaksınız  " Mum (gibi) olmak: 1  Yaramazlığı  hırçınlığı  uyumsuzluğu bırakıp yola gelmek  2  Razı olmak  "Askerde onun da mum gibi olacağına eminim  " Muradına ermek: Dileği gerçekleşmek  çok istediği şeye kavuşmak  "İnşallah muradına erersin kızım  " Mümkün mertebe: Olabildiğince  yapabildiği kadar  "Zararınızı mümkün mertebe karşılama yoluna gideceğimizden emin olun lütfen  " Mürekkebi kurumadan: Bir şeyin yazılmasından çok kısa bir süre sonra  Mürekkebi kurumadan bozmak: Bir kararı  sözleşmeyi  anlaşmayı yazılmasından kısa bir süre sonra bozmak  Mürekkep yalamış: Az çok öğrenim görmüş  okuyup yazmış  belli bir kültüre sahip olmuş kimse  "Maval okumayı bırakın  biz de mürekkep yalamışlardan sayılırız  " Mürüvvetini görmek (anne  baba için): 1  Özellikle evlâdının evlendiğini  çoluk çocuk sahibi olduğunu görmek  2  Çocuklarının sevinçli günlerini görerek mutluluk duymak  "Acaba çocuklarımın mürüvvetini görecek miyim?" Müslüman adam: Hak yemeyen  doğruluktan ayrılmayan  İslâm`ın emirlerine uyan kimse  "Müslüman adam  başı daima dik olan adamdır  " | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |