|  | Yaratılış Efsanesi (Norse) |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Yaratılış Efsanesi (Norse)Kuzeye (Norveç) gitmek her zaman büyük dikkat ve önem istemiştir  Yolu  bulmak çok zordur  Yol çok kaygan ve akla gelmeyecek tehlikelerle  doludur  Yunanlı ve Romalı yazarlara göre Norveç vahşi barbarlar ve  garip fantastik öykülerle dolu efsanevi bir yer (Ultima Thule) dir  M  Ö  4  y  y  'da Yunanlı Pytheas doğa kanunlarının geçici olarak  durdurulduğu, hava, su ve toprağın bir arada özgürce aktığı, bir yer  tarif eder  Ünlü tarihçi HERODOT bütün kuzey bölgelerinin aynı  olmadığını çünkü birinin öbürüne uymadığından şikayet eder  Sebep olarak  da havada uçan kalın beyaz tüyler ve bunların yeri bile kaplamasını  verir  Bu yazıyı karı hiç görmemiş güneyli birisinin kar fırtınasını  başarısızca anlatması olarak değerlendirebiliriz  Bir bakıma da bu  doğruydu  Norveç her zaman tahminlerden çok daha soğuktur ve ülkenin  büyük bir bölümü kuzey kutup bölgesinde yer alır  Çok fazla buzul  vardır  Ve buzul çağı diğer yerlerden çok daha uzun sürmüştür   Putperestlik kuzeyde çok yaygındı  Avrupa'da bin yılı aşkın bir süredir  hıristiyanlık devam ederken Norveç'te halk hala putsal tanrılarına  tapmaktaydı  1000'li yıllarda Norveçlilere VİKİNGLER deniliyordu  Gemileriyle Avrupa ve Akdeniz'in kıyılarında terör estirdiler  Bu  "barbarlar" hiç tereddüt etmeksizin önlerine gelen her kilise ve  manastırı yerle bir ettiler  Bu gözü hiç bir şeyi görmeyen kör  barbarları ne durdurabilirdi? Neye inanıyorlardı?     Bu makale bin yıl önce tanrılar üzerine yazıldığı sanılan Eddik şiirlerinden, 13  y  y  'da İzlanda tabletlerinden alınmıştır    * Bu eski hikayeler günümüzde ne gibi anlamlar taşıyorlar? Peri masalları ve/veya mitolojik hikayeler hiçbir zaman eskimezler  Söze  sadece " O günlerde" veya "O zamanlarda " diye başlamaları onların  yaşsız ve evrensel kalitede kalmasını ve her zaman okunabilir nitelikte  olmalarını sağlamıştır   * Dünya nasıl yaratıldı? Başlangıçta sadece soğuk ve sıcak vardı  Bir tarafta soğuk ve sisler  ülkesi NİFLHEİM , diğer taraftaysa kızgın alevler denizi MUSPELLSHEİM ve  aralarında sonsuz bir boşluk dipsiz bir kuyu; GİNNUNGAGAP'dan başka  hiçbirşey yoktu  Bütün hayatın merkezi Ginnungagap'tı, ışık ve  karanlığın ortasında    Soğuk ve sıcak, buzla ateşin savaşı     Yavaş  yavaş karlar eridi ve damlalara dönüştü  Soğuk bu damlaları  şekillendirdi, sıcak can verdi ve böylelikle ilk canlı YMİR oluştu  Bir  troll, bir dev ki ondan daha büyük bir dev daha yoktu ve yaşamamıştı     Buzlar eridiğinde başka bir canlı daha oluştu  Memeli ve boynuzlu devasa  bir inek olan AUDHUMLA  Memelerinden akan süt bir nehir oluşturacak  kadar çok ve bereketliydi  Böylelikle Ymir bu sütle beslenebilecekti  Ve  Audhumla? O hemen çevresindeki tuzlu kayaları yalamaya ve emmeye  başlamıştı ki birden çok garip bir şey oldu; Audhumla bir kayaya  yapışmış olan saçları yalamıştı  Ertesi gün kayanın üzerinde bir kafa ve  yüz belirdi  3  gündeyse İnek Audhumla kayayı yalayarak bütün vücudu  ortaya çıkardı  Bu uzun boylu, yakışıklı bir erkekti  Adı BURE'ydi  Ve  ondan AESİR dediğimiz tanrılar gelecekti   Dev Ymir ise kendi çocuklarını doğurmuştu  Uykuya daldığında terlemeye  başladı ve aniden koltuk altından bir dişi ve bir erkek çıktı  Ayakları  da altta kalmamak için birleşerek altı kafalı bir oğul dünyaya  getirdiler  Bu olay Rime Devlerinin başlangıcı oldu  Onlara bazen  Troller de denmesine rağmen genel olarak JOTUN dendi   Bu farklı yaratıklar en azından bir süre için daha barış içinde yaşadılar  Her şeye rağmen birlikte çocukları oldu    ODİN-Daha sonra  tanrıların en yücesi olacak olan ; BURİ'nin oğlu BOR'un ve bir Jotun  olan BESTLA'nın oğlu    Rime devleri her nasılsa sayıca çoğalmaya  başladılar, böylelikle de her yer devlerle doldu  Sonunda Odin  kardeşleri VİLJE ve VE ile birlikte Ymir ve teba'asına başkaldırırlar  Böylece aralarında korkunç bir savaş başlar  Bu savaştan Odin ve  kardeşleri galip geldiler  Ymir'i katlettiler ve bir kan dalgası  Aesir'in düşmanlarını kaplayarak devleri boğdu      ikisi hariç  Bu  devler sisler ve soğuklar ülkesine kaçmış ve burada  kalmışlardır  Herhalde Audhumla'da bu kan dalgasına kapılmıştı , çünkü o  günden sonra kimse onu görmedi  Aesir Ymir'in ölü bedenini  Ginnungagap'ın tam ortasına astı, sonsuz boşluğun üstündeki bir mum  gibi   Daha sonra devin vücudundan dünyayı yarattılar  Kanı denizleri, vücudu  kara parçalarını, eklem yerleri uçurumları ve dağları, saçları ağaç ve  çalıları oluşturdu  Tanrılar beynini parçalayarak havaya attılar ve  böylece bulutlar oluştu  Ve gökyüzü    Gökyüzü ise Ymir'in kafasından  oluştu    Yarattıkları her şeyin üzerini kaplayan bir kubbe gibi  Sonra  tanrılar Muspellsheim'dan kıvılcımları alıp hala parladıkları yere  gökyüzüne attılar, böylece de yıldızlar oluştu  Küçük solucanlar, yer  altındaki mağaralarda yaşayan ilk cücelere (DWARF) dönüşmek için Ymir'in  cesedinden dışarı süründüler  Aesir bu yaratılan yeni cennetin dört bir  kenarını korumaları için dört cüceyi görevlendirdi  Bu cüceler DOĞU,  BATI, KUZEY ve GÜNEY 'dir   * İnsanoğlu nasıl yaratıldı? Bir gün Odin ve kardeşleri kumsalda yürürken iki tane ıslak kütük bulurlar  Bu kütükleri uç uca koyarak onlara hayat verirler  Odin  ruhlarını üfler, Vilje akıl, düşünce gücü ve hareket kabiliyeti verir,  Ve ise onlara konuşma, duyma ve görme gücü verir  Diğer tanrılar ise  onlara sıcakkanlılık ve renk verirler   Böylelikle kıyıya vurmuş olan kütükler Kadın ve Erkeğe dönüştüler  Kadına EMBLA ve Erkeğe de ASK dediler   * Zaman nasıl başlamıştı? Başlangıçta zaman yoktu, bir bakıma her şey olduğu yerde duruyordu  Aesir Jotun kadını GECE ve oğlu GÜNDÜZ'e birer at vererek dünyayı  dolaşmaları için gökyüzüne koydu  Önce Gece yeleleri gümüşten ve  kırağıyla kaplanmış kısrağı RİMFASKE üzerinde dolaşıyor ve her sabah  olan çiğ damlacıkları Rimfaske'nin yelelerinden etrafa yayılıyordu  Onu  daha sonra oğlu Gündüz takip ediyordu   Gündüz'ün atının adı  SKİNFAKSE'ydi bu isim ona yelelerinin parlaklığından dolayı verilmişti   Sonra da tanrılar Güneşi yaratmak için Muspellsheim'dan daha büyük kıvılcımlar aldılar  Ve Ay ile Güneşi kendi rotalarına oturttular ve  orada sabit kalmalarını saplayabilmek için her ikisine de birer at  arabası ve iki oğul verdiler  Ve iki büyük ve pis kurtu bu arabaları  takip etmeleri için Ay ve Güneşin peşine kattılar  Kim bilir belki de  bir gün bu iki koca pis kurt Ay ve Güneşi yakalamayı başaracaklar     * Onların dünyası yuvarlak mıydı? Evet yuvarlaktı  Ama bir elma veya top gibi değil daire şeklindeydi  İnce yassı bir odun parçasının kesiti gibi   * Biz ve Aesir bu dünyanın neresinde yaşadık? Başlangıçta her yer vahşi bir orman veya çöldü  Sonra Aesir hepimiz için  öncüler gibi herşeyi sildi yok etti ve sonra içinde yaşayabilmek için  bir yer yarattı  İnsanoğlunun yaşayacağı yere MİDGARD dediler  Çünkü  burası dünyanın merkeziydi  Midgard'ın merkezinde kadın ve erkek yalnız  ve terk edilmiş hissetmeyecekti  Tanrılar kendilerine ASGARD adını  verdikleri bir kale yaptılar  Bu dev kale çok uzun ve kalın surlarla  çevriliydi  Asgard'a sadece yoğun ateşlerden oluşan bir gökkuşağından  geçilerek girilebiliyordu  Bu surlar Midgard'ında çevresini sarıyordu  Surların dışındaki karanlık ve korkunç güçlerin vahşi saldırılarından  korumak için  Duvarların dışındaysa UTGARD ve JOTUNHEİM vardı, Jotun ve  trollerin yaşadıkları yer  Yani dünya bir ağacın halkaları gibi iç içe  yaratılmıştı  Tüm bu halkaların dışındaysa sonsuz bir okyanus vardı     * Bu dünyada Dwarflar ve Elfler'de yok muydu? Evet Elfler de Dwarflar da vardı  Dwarflar genelde Midgard ve  Utgard'daki kayalıkların oyuklarında veya yeraltı mağaralarında  yaşarlardı  Aynı zamanda çok usta birer demirciydiler ve çok  güvenilmezlerdi  Diğer taraftan Elfler tanrılara ve insanlara karşı çok  iyiydiler  Midgard ve Asgard'ın duvarları arasındaki ALVHEİM'da  yaşarlardı  Bazılarına göre onlara "Light Elves" ve "Dark Elves"  denmeliydi  VANAHEİM' da yaşayan VANİR adlı farklı bir tanrı ırkı da  vardı  Bir şekilde kaleleri yıkıldı ve şimdi hiçbir ölümlü o bölgenin  nerede olduğunu bilmiyor     * Dünyanın bir merkezi var mıydı? Midgard'ın merkezinde Asgard vardı, Asgard'ın merkezineyse tanrılar YGGDRASİL adını verdikleri devasa büyüklükte bir ağaç diktiler  Köklerinden biri Asgard'da, diğeri Jotunheim'da, üçüncüsü  NİFLHEİM'daydı  Ve dalları öylesine büyük ve engindi ki bütün dünyayı  sarıyordu  Yggdrasil dünyanın merkeziydi  Ve o yeşermeye, yeni dallar  yapraklar çıkarmaya devam ettikçe dünya yaşamaya devam edecekti     * Kim geleceği ve kaderin getirebileceklerini görebilirdi? Kaderin üç tanrıçası ; Asgard'da bir kuyunun başında yaşayan Nornlardan URD, VERDANDE, SKULD  Nornlar yaşayan her varlığın geleceğini  görebilirlerdi  Bazıları yaşayan başka Nornlar olduğuna da inanırlar  Elflerde veya cücelerde insanlara göre diğer insanların gördüklerinden  daha çok şey görebilen kadınlar vardı  Bunun gibi kahinlere VOLVE  denirdi  Değneği onun doğa üstü güçlerinin bir simgesiydi  Transa geçip  ruhlar alemiyle bağlantı kurabiliyordu ve bir çok güçlü büyü biliyordu   * En önemli tanrılar hangileriydi? Odin, tanrıların en büyüğü, güçlüsü ve yücesiydi  Bütün diğer tanrıları o  yönetirdi  Wednesday ( Wodan's day = Odin's day) yani Çarşamba onun,  Friday (Frejya's day) Cuma günü ise karısı Frejya'nın günüdür  Sekiz  bacaklı Sleipner adında bir atı, tüm dünyada olup biten herşeyi ona  gelip anlatan HUGİN ve MUNİN adında iki kuzgunu, hiç bir zaman hedefini  şaşırmayan mızrağı GUNGİR ve bir de yüzüğü vardı; DRAUPNE  Odin'in  sadece bir gözü vardı, diğer gözünü gençken dev MİME'ye sihirli akıl  çeşmesinden içebilmek için vermişti  Mime'in daha sonra kafası kesildi  fakat Odin kafasını bulup sihirli bir iksirle tekrar onu hayata döndürdü  ve daha sonraları Mime Odin'in en önemli danışmanlarından biri oldu   Odin'in oğlu THOR ikinci en önemli tanrıydı  Thursday (Thor's day) yani  Perşembe onun günüydü  Çok güçlüydü ve çok çabuk sinirlenirdi  Thor her  zaman devlerle veya trollerle savaşmaya hazırdı  Aynı zamanda TYR  (Tuesday = Tyr's day) belki biraz daha cesurdu fakat hiç bir tanrı  Thor'dan daha güçlü değildi  Ve çekici MJOLNİR bilinen en tehlikeli  silahtı  Thor onu istediği kadar büyültüp küçültebilirdi  Attığı zaman  çekiç hedefe gider, onu yok eder ve tekrar Thor'a geri dönerdi  Savaş  arabasını at yerine oğlaklar çekerdi  Oğlakları CRACKTOOTH ve GAPTOOTH,  akşam ölseler bile sabahları yeniden canlanırlardı  Fakat bunun olması  için bir tane bile kemiğin kırılmaması ve oğlakların derilerine  sarılmaları gerekirdi  SİV'in, yani Thor'un eşinin, saçları tamamen  altındandı ve sadece Güzellik ve aşk tanrıçası Frejya ondan daha  güzeldi   Frejya Aesir'e büyücülük sanatını vermişti  Büyük sihirli bir pelerini  vardı  Bu sihirli pelerin sayesinde bir şahin olup uçabiliyordu  Savaş  arabasını kaplanlar çekerdi  Her türlü sorun için herkes Frejya'dan  yardım istese de o kendi kırık kalbini onaramadı  Kocası onu dünyayı  dolaşmak için terk etmişti  Hiç kimse onun nereye gittiğini bilmiyordu  Frejya sık sık ardından altın göz yaşlarını akıtırdı   Frejya'nın erkek kardeşi FREY(önde giden)'di; Bereket tanrısı  Frey ve  Freya'nın kökenleri Vanir'e dayanır  (Vanir; zamanın başında dünyanın  kontrolünü sağlamak için Aesir'in savaştığı tanrı ırkı) Bu ikisi  yanlarında yaşlı babalarıyla Aesir'e rehine olarak getirilmişlerdi  Frey'in GOLDENBRİSTLE adında havada ve denizde de karadaki kadar hızlı  koşan sihirli bir domuzu vardı  Frey aynı zamanda yelkenleri her zaman  rüzgar dolu olan ve istenildiği an bir kumaş parçası kadar küçülebilen  sihirli gemi SKİDBLANDER'ın da sahibiydi   Asgard'daki tüm tanrıların bunlar gibi sayısız sihirli eşyaları vardı  Bunlardan en güzeli tanrıça IDUNN'un sihirli elmalarıydı  Bu elmalar  gençlik elmalarıydı ve tüm tanrılar zamanın getirdiği etkileri yok etmek  için arada bir bu elmalardan ısırmak zorundaydılar   Odin'in bir çok oğlu vardı  HEİMDALL onun oğullarından biriydi ve yeri  tüm tanrılar içinde apayrıdır  HİMMELBERGET'de yaşar ve gökkuşağı  köprüsü BİFROST'un koruyucusu ve nöbetçisidir  Heimdall bir kuştan bile  daha az uyur, geceleri de gündüzdeki kadar net bir görüşü vardır ve  kulağı çok uzaklardaki çimenlerin ufak bir rüzgarda çıkardıkları  hışırtıları bile duyabilecek kadar hassastır  GİALLAR borazanının  sahibidir  Bununla çıkacak olan SON SAVAŞ'ta Aesir'i trollere ve  karanlığın güçlerine karşı uyaracaktır   BALDER Odin ve Frigg'in oğluydu; Akıl, centilmenlik ve arkadaşlık yetileriyle ünlüydü  Balder kabuslarında sürekli ölümle savaşır ve  ölümden çok korkardı  Tüm tanrıçalar içinde en güçlü tanrıça Frigg  annesi yaşayan ve yaşamayan her şeye Balder'a zarar vermemeleri için  yemin ettirmişti  Bundan kısa bir süre sonra tanrılar Balder'a bir oyun  oynamaya karar verdiler  Onu bir çok silahla defalarca öldürdüler  Taa  ki Balder ölümsüz olduğunu anlayıncaya kadar  En sonunda Balder ölümsüz  olduğunu kavramıştı ve ölmekten artık korkmuyordu  Ama annesi bir şeyi,  onu öldürebilecek tek şey olan "ökse otunu " unutmuştu  Bela çıkartıcı  LOKİ ökse otunu öğrendi  Ve bu oyun sayesinde en büyük amacı olan  Balder'ı öldürmeyi başardı, ökse otundan yapılmış bir oku Balder'ın tam  kalbine saplayarak    Aesir bunun üzerine HELHEİM'a (ölüler ülkesi)  Balder'ın geri gelip gelemeyeceğini öğrenmek için bir haberci yollar,  Helheim'ın kraliçesi HEL; "Dünyada yaşayan herkes ve herşeyin Balder  için göz yaşı döktüğü güne kadar o burada kalacak ve o gün geldiğinde  Balder özgür kalacak ve yaşama geri dönebilecek !" kehanetinde  bulunur     Tanrıların ve insanların Düşmanları kimlerdir? Çoğu kez Rime devleri ve Troll adıyla bilinmelerine rağmen Jotun'lardı  Bu devler korkunç dağlarla kaplı Utgard ve JOTUNHEİM'da yaşarlardı  Çok  çirkindiler ve kaosun gücüydüler  Aesir'de onlarla tek başına  savaşabilecek tek tanrı THOR'du  Jotunlar muazzam sihirli güçlere  sahiptiler  Bir keresinde kalaydan bir dev yarattılar  MOKKURKALVE adını  verdikleri bu yapay zeka var olan en korkunç yaratıktı  90 Km boyunda  ve göğüs açıklığı 30 Km'di  Jotun kraliçesi onu kurt ordusuyla  çektiriyordu  Onlar ne kadar korkunç ve canavarca olabiliyorlarsa bir o  kadar da ince ve güzel olabiliyorlardı    O kadar güzel ki Odin'i bile  baştan çıkarıp gözü kapalı maceralara atılmasına sebep olabiliyorlardı   * Loki ve çocukları daha tehlikeli değiller miydi? Loki tam bir baş belası ve entrikacı olmasıyla beraber bir Jotundu  Ama  genç yaşta bir şekilde kanı Odin'in kanıyla karıştı  Bu yüzden de  Aesir'e kabul edilmişti  Loki şakacı biriydi (ki bu özelliği onun  düşüşüne yol açtı  ) Aesir'e ihanet etti ve Balder'in ölümüne sebep oldu  Bu hain hareketinin cezası olarak suratına ölümcül bir zehir tükürecek  olan bir yılanın altına zincirlendi  Ona sadık kalan karısı SİGYN elinde  bir kaseyle Loki'nin başucunda durarak zehiri yakalar  Fakat arada bir  kaseyi boşaltmak için arkasını döndüğünde zehir Loki'nin suratına damlar  ve Loki o kadar şiddetle kıvranır ki bütün dünya sallanır  Bunlara  deprem denir  Loki'nin de Asgard'da çocukları vardı  Dev kraliçesi  Angerboda'dan KURT FENRİS, YILAN MİDGARD ve HEL dünyaya gelir  SVADİLFARE  ile çiftleştikten sonra SLEİPNİR isimli atı doğurur   Kurt Fenris korkunç bir canavardı  Asgard'da büyümüştü ve sonra öyle  vahşi ve tehlikeli bir deve dönüştü ki sadece tanrı Tyr onu  besleyebildi  Aesir dwarflara onun için kırılmaz bir zincir yaptırttı;  GLEİPNİR adını verdikleri bu zincir kedinin ayak sesinden, kadının  sakalından, kayanın kökünden, balığın nefesinden ve bir kuşun kininden  yapılmıştı  Bu yüzden de kadınların sakalı, kedilerin ayak sesleri olmaz  vs    Büyük uğraşlar sonucunda kurtu sadece birazcık hareket edebilecek  biçimde bağladılar ve ağzına kimseyi ısıramaması için bir kılıç  soktular  Kurt sadece dünyanın sonu gelirken bağlarından kurtulabilecek   Loki'nin ikinci çocuğu yine Angerboda'dan olan bir yılandı  Aesir onu  dünyanın dışındaki sonsuz denize atmıştı  Orada büyüdü ve korkunç bir  boya ulaştı  Dünyayı gövdesiyle çepeçevre sarabildiği için ona MİDGARD  YILANI adını verdiler     Herhalde Aesir için en fazla sorun yaratan üç çocuğun sonuncusudur    Çok çirkin,yarısı siyah, yarısı beyaz bir kızdı  Asgard'dan kovuldu ve  kuzeyden çok uzaklara yollandı  O da gidebildiği kadar yerin altına  gitti  Orada kendi ölü, soğuk, nemli, gri dünyasını yarattı  Onun ve  kendi kurallarını koyduğu bu dünyanın adı HEL'di  Bütün yaşlılıktan veya  hastalıktan ölenler Hel'e giderlerdi  Ölüm kraliçesinin sahip olduğu  tek şey ise mezarlıklardaki isimsiz hayatlarolmuştur  Eski günlerde  hayalet gören insanlar,"Hel'e giden kapı açılmış!" derlermiş  En son ve  en büyük savaşın son günü Hel ve ölü ordusu Aesir'e karşı  savaşacaklardır   * Ölümden sonra gidilen başka bir yer var mı? Savaşta cesaret gösteren kahramanlar öldüklerinde ya Odin'e, ya da Frejya'nın yanına giderlerdi  Asgard'da ölümden Frejya ve Odin  sorumluydu  Ölülerin yarısı Odin'le birlikte VALHALLA' da ( Val; savaş  kalkanı) ve diğer yarısı da Frejya'yla birlikte FOLKVANG'da ( Folk;  savaşa giden askerler) yaşarlardı  Çok azı Folkvang da yaşamın nasıl  olduğunu bilirdi  Buna karşılık Valhalla hakkında bir çok söylenti  dolaşır Her sabah kahramanlar kol veya bacak kaybetmeyi önemsemeden  yiğitce savaşırlardı, çünkü akşam döndüklerinde sanki hiç savaşmamışlar  gibi bütün yaraları kendiliklerinden iyileşir, kopan uzuvları yerlerine  gelirdi  Ve son olarak da onlara muhteşem bir ziyafet verilirdi  Bu  ziyafette yenilen domuz SAEHRİMNİR de türünün tek örneğiydi  Her gün  kesilip yenilir ve şafak geldiğinde yeniden hayata dönerdi  Büyük  savaşta Odin Aesir'i ve bütün kahramanları tekrar Jotunların üstüne  sürecek, kendisi Kurt Fenris ile savaşacak ve canavar tarafından  yenilecekti  Bunların hepsi önceden biliniyordu   * Tanrılar ölümlü müdür? Evet tanrılar da ölebilirler   * Dünya nasıl son bulacak? Son yaklaşırken kıtlık ve savaşlar başlayacak  Bu son döneme RAGNAROK  deniyor  Yani "tanrıların alaca karanlığı"  Kardeş kardeşi, baba oğulu  öldürecek  Gökyüzündeki kurtlar güneşi ve ayı yakaladıktan sonra üç yıl  sürecek olan FİMBUL kışı başlayacak  Kurt Fenris zincirlerini kırarak  dünyayı dolaşacak ve terör estirecek  Sivri büyük köpek dişleriyle, alt  çenesi yere, üst çenesi bulutlaradeğerek, gözlerindeki korkunç  alevlerle, ve her nefes alıp verişinde burun deliklerinden çıkan  alevlerle önüne ne gelirse her şeyi mahvedecekti    Loki de özgür kalıp  ölü insanların tırnaklarından yapılmış gemi NAGLFAR'ı harekete  geçirecekti  Yırtık pırtık bir yelken ve çürümüş cesetlerden oluşan bir  tayfayla kızının karanlık ölüm ülkesinden yola çıkacak  Midgard yılanı  tarlaların ve çayırların üstünden sürünerek karaya çıkacak  Güneydeki  topraklar ikiye bölenecek  Odin'den çok daha önceden beri varolan  korkutucu ve bilinmeyen Muspellsheim'dan, parıldayan baltalar ve ateşten  kılıçlarla donanmış süvariler gelecek  Geçtikleri her yer ve değdikleri  herşey yanıp, alevler içinde kavrulacak  Büyük gökkuşağı köprüsü  ağırlıkları alrında çökecek  En sonunda sonucu belirleyecek kanlı savaş  VİGRİD OVASI'nda (Bin kilometre genişliğinde ve bin kilometre  uzunluğunda) başlayacaktı  Kurt Fenris, Odin'i yiyip yok edecek, Thor ve  Yılan Midgard tıpkı Loki ve Heimdall gibi birbirlerini yok edecek,  bütün dünya alevlerle sarılacak ve Görkemli ağaç Yggdrasil bile yanacak  Alevler bittiğinde müthiş bir sis başlayacak ve sonunda dünya sular  altında kalacak ve kaybolup gidecek   * Peki bu son mu olacak? Hayır  Denizin dışında rüya kadar bereketli yeni bir dünya yeşermeye ve  büyümeye başlayacak  Artık kimse acıkmayacak ve soğuktan  üşümeyecek  Dikkat!Güneşin yeni bir kızı oldu  Kötülüğün kökü  kazındı  Dünya artık tertemiz  Yeni bir hayat başlayabilir  Asgard artık  yok  Eski kaleye ait tek bir taş bile ayakta değil  Tıpkı bir rüya gibi  sevgi ve neşe dolu, kötülükten, açlıktan, yoksulluktan uzakta  Tüm tanrılar, Asgard yok olacak ve yaşam tekrar baştan başlayacak    * Öyleyse birileri hayatta kalacak? Evet  Bu şanslı kişiler yeni dünyayı devralacaklar   * Aralarında hiç ölümlü olacak mı? Sadece bir erkek ve dişi kurtulacak  LİF ve LİFTHRASİR adlarında iki  ölümlü  Büyük savaş sırasında HODDMİNİR'in HOLT'u denen bir yerde  gizlenecekler ve böylelikle hiç yara almadan kurtulmayı başaracaklar  Daha sonra deniz bu iki ölümlüyü dışarı kusacak  Gün ışığı yeni dünya  oluşana kadar onların tek yiyeceği olacak  Bu iki ölümlüden de ilk insan  dünyaya gelecekti    | 
|   | 
|  | 
|  |