Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kitap Dünyası

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kelimeler, osmanlıca, türkçe

Türkçe - Osmanlıca Kelimeler

Eski 07-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkçe - Osmanlıca Kelimeler



Osmanlıca Kelimeler - osmanlıca - Osmanlıca Kelime AOsmanlı nlamları - Osmanlıca Kelime Sözlügü - Osmanlıca Sözlük - Osmanlıca Bazı Terimler



A

acele acele: acûlâne (A-F)

aceleci: acûl (A)

acizlik: Acz

Açık mavi: Âsumânî

Açık: Rûşen

Açıklama: Fâş, rûşen

Âdet: Adi

âdetler: âdât (A)

Ağaç : Dıraht درخت (F)

Ağaçlar: Eşcar

Ağız: Dehen

Ağlayan: Giryan

Ağustos: âb (F)

Ahir zaman: Kamer devranı (Edebiyatta)

Akıl: Havsala

Alışkanlıklar: âdât (A)

Altı dilim: Şeş-per

Altı: Şeş

Altın: Zer

Anıt: âbide (A)

Anıtlar: âbidât

Anıtsal: âbidevî (A)

Aniden: Nâgehan, nâgeh

Anlayış: Havsala

Ara: Fâsıla

Araba: Gerdûne

Aralık: Fâsıla

Arzu: Kâm, maksud, matlub, emniye, meram

Aslan: Şîr

Aşağı: Adi

Âşıklar: Uşşâk

Avuç: Kef

Ay: Meh, mâh

Ayak: Pâ, pây

Ayıran şey: Fâsıla

Ayna: âbgîne (F)

Ayrılık: Firak, iftirak

Ayyaş: âbkâr (F)

Azade: Vâreste

B

Bağış: Kerem

Bakış: Nigah, nazar

Basamak: Pâye

Başarısızlık: adem -i muvaffakiyet

Başıboş: Avare

Baştanbaşa: Ser-te-ser

Batan: âfil (A)

Bayağı: Adi

Bayındır: âbâd (F)

Bayraklar: a’lâm (A)

Beceri: Hüner هنر (Farsça)

Belirtiler: a’râz (A)

Ben: Hal

Bengisu: Ab-ı hayat

Bereket: Yümn

Beslenmiş: Perveriş

Bilgi: Marifet

Bin: Hezar

Bir araya gelememe: adem-i te’lîfiyet

Bulunmama: adem (A)

Bulut: Sehab, ebr

Bülbül: Hezar, andelib

Büyük dalga: âbhîz (F)

C

Cadı: acûz, acûze (A)

Cebrail: Akl-ı küll

Cehennem: Dûzâh

Coşma: Galeyan, feveran

Cömertlik: Cûd, seha

Ç

Çadır: Otağ

Çağlayan: âbşâr (F)

Çalkanma: Galeyan, feveran

Çaresiz: Nâçâr

Çaresizlik: Acz (A)

Çarşı: Sûk

Çiçek: Şukûfe

Çocuk: Tıfl

Çukur: Hufre

D

Dağ eteği: Râğ

Dağ tepesi: Kûh

Dağınık: Perişan

Daima: Hemîşe

Danışma: İstişare

Değerlendirilmek: addedilmek

Değerlendirmek: addetmek/eylemek

Değersiz: Âdî

Değersiz: âdi (A)

Değiştirme: Tebeddül

Değnek: Çevgân

Deli: Mecnun, şeyda

Delil: Hüccet

Deneyimsiz: acemî (A)

Dengesizlik: adem -i muvazenet

Deniz: âbdâr (F)

Deniz: Bahr

Derinlikler: a’mâk (A)

Dert ortağı: Gam-küsâr

Dertleşme: Hasbihal

Diken: Hâr

Dikkat: İltifat

Dil: Zeban

Dinlemek: Gûş (etmek)

Doğan: Şahbaz

Doğum: Tevellüdتولد (Arapça)

Dolu: âgîn (F)

Doruk: Kûh

Dost: Enis, hem-dem

Dostluk: Ünsiyet

Dönen: Gerdân, ser-gerdân

Dönmek: Devrدور (Arapça)

Dudak: Leb, la’l

Duman: Dûd

Dünya: Dehr

Düşkünler(âcizler): aceze (A)

Düşman: A’da

Düşmanlar: a’dâ (A)

Düşmanlık: adâvet (A)

Düşünce: Rây

E

Edepler: âdâb (A)

Edinmek: Temin (etmek)

Ekmek: Nân

El değmemiş: Dûşîze

En büyük: a’zam (A)

En iyi bilen: a’lem (A)

En yüce: a’lâ (A)

En yüksek: a’lâ (A)

Engel: â’ik (A)

Erdemli: Fâzıl, fâzıla, fâik, a’la

Esenlik: âfiyet (A)

Eşraf: a’yân (A)

Etek: Dâmen

F

Faziletli: Fâzıl, fâzıla, fâik, a’la

Fışkırma: Feveran

G

Gebe: âbisten (F)

Gece: Şeb, leyl

Gelin: ‘Arûs

Gelinlik: ‘Arûs

Gibi: -veş, mânend

Gizli: Nihan

Göğe ait: Âsumânî

Gökyüzü: Sipihr

Gölge: Sâye

Gömlek: Pirahen

Gönül alma: İltifat

Gönül: Dil, hâtır

Görmek: addetmek/eylemek

Görülmek: addedilmek

Görünmeyen: Gayb

Görünmez: âfil (A)

Göz: Çeşm, dîde, ayn

Gözler: ‘Uyûn

Gözler: a’yün, a’yân (A)

Gözyaşı: âbgîne (F)

Gözyaşı: âbhiz (F)

Gözyaşı: Eşk, ab-ı dîde

Gül ağacı: Dıraht-ı gül, gülbün

Gül suyu: Gül-ab

Gülen: Handan

Gülücük: Hande

Gümüş: Sîmîn, sîm

Gün: Rûz

Gündüz: Rûz, nehar

Güneş: Âfitab, hurşid, mihr (F)

Gürültü: Debdebe

Güvercin: Hamam

Güzel yüzlü, parlak yüzlü, yüzü güneş gibi parlayan, sevgili, maşuk: Âfitâb-cemâl (F-A)

Güzellik: Hüsn

H

Haber: Peyam

Haberdar etmek: âgâh etmek

Haberdar olmak: âgâh olmak

Haberdar: âgâh, âgeh (F)

Halat: Resen

Hasta: Bîmâr

Hastalık: Bîmarlık

Hastalıklar: a’lâl (A)

Haşmet: Debdebe

Hatır Sorma: İltifat

Hava: âb (F)

Havuz: âbgîr (F)

Hazine: Genc

Hoş: âbdâr (F)

Huzur vermek: âbâd etmek/eylemek

Huzura kavuşmak: âbâd olmak

Hükümdar: Hüsrev, kaysar

I

Irmak: âbdâr (F)

Irmak: Cû, cûy

İ

İbadet eden: âbid (A)

İç yüz: Zamîr

İçki: Mey

İçmek: Nûş (etmek)

İffetli: afîf (A)

İftira: Bühtan

İğne: Suzen سوزن (Farsça)

İhtişam: Dârat, debdebe, dârû-berd

İklim: âbühava (F-A)

İlaç: Devâ دوا (Arapça)

İleri gelenler: a’yân (A)

İlginç: acâib, acîb (A)

İlgisizlik: adem -i teveccüh

İnleyen: Nâlân, zâr

İnsanlık: âdemiyyet (A)

İstek: Temenni

İş: Kârكار (Farsça)

İşler, ameller, davranışlar: a’mâl (A)

J

K

Kabul edilmek: addolunmak

Kaçmak: Firar

Kadeh: âbgîne (F)

Kadeh: Peymane, câm, sahba

Kâğıtlar: Evrak

Kalem: Hâme

Kalmak: Karar

Kan: Dem, hûn

Kanal: âbrâh (F)

Kanat: Pervaz

Kanlı Yaş: Eşk-i hûn-âlûd

Kapıcı: Derban

Karanlık: Zulmet

Kavuşma: İttisâl, vasl, visâl

Kaynak: Kân

Kaynama: Galeyan, feveran

Kederli: Dil-teng

Kesin: Kâtı’

Kevgir: âbke (F)

Kezzap: Tîz-ab

Kılıç: Tîg, seyf

Kınama: Ta’n

Kırmızı: Gül-gûn

Kocakarı: acûz, acûze (A)

Koku: Nükhet, bûy, râyiha

Kolay: Müyesser

Kolaylık: Yesar, yüsr

Korku: Havf

Koşmak: Yilmek, sa’y

Köle: abd (A)

Köle: Bende

Köleler: abîd (A)

Köpürme (Hiddetle): Feveran

Kör: a’mâ (A)

Köşe: Künc

Kristal: âbgîne (F)

Kul: abd (A)

Kullar: abîd (A)

Kurtulmuş: Vâreste

Kurtuluş: Necat, reha

Kuru: Huşk, yâbis

Kuyruk: Düm

Kuzey rüzgârı: Şimal

Kuzey: Şimal

L

Letafet: âb (F)

M

Mahrum: Bî-behre

Mamûr etmek: âbâd etmek/eylemek

Mamûr: âbâd (F)

Mavi: âbgûn, âbî (F)

Mektup: Nâme

Mevsim: Fasl

Mevsimler: Fusûl

Misafir: Mihman

Mum: Şem’

Mutlu: Şâd, şâmdan, târâb, said

Mübarek: Hümayun

Mücevher: Cevahir

N

Nasipsiz: Bî-Behre

Nergis: abher (A)

Numûne: Enmûzeç, nümûzeç

O

Organlar: a’zâ (A)

Orta: Sahn

Otlar: a’lâf (A)

Ova: Sahra

Oyun: Gûy

Ö

Ömürler: a’mâr (A)

Özel isimler: a’lâm (A)

Öz suyu: âbdâr (F)

P

Parlak: âbdâr (F)

Parlak: Tâb

Parlaklık: âb (F)

Parlaklık: Revnak

Parlayan: Tâbân

Pas: Jeng

Pınarlar: a’yün (A)

R

Rahatlama: Ferec

Renk: Gûn

Resim: Suretصورت (Arapça)

Riya: Zerk (Mec)

Riyakâr: Sâlûs

Rüzgâr: Bâd باد (Farsça)

Rüzgâr: Nesim, bad, saba

S

Saç örgüsü: Gîsû

Saç: Gîsû, zülf

Sağ: Yemin

Sağlamlaşma: İnzibat

Sağlığına kavuşmak: âfiyet bulmakKaynakwh: Türkçe-Osmanlıca Kelimeler

Saka: âbke (F)

Sakınma: HazerKaynakwh: Türkçe-Osmanlıca Kelimeler

Sap: Kabza

Sarhoş: Mest

Savaş: Rezm, cenk

Sayı: aded (A)

Sayıca: adeden (A)

Sayılar: a’dâd (A)

Sayılmak: addedilmek

Sayılmak: addolunmak

Sayısal: adedî (A)

Saymak: addetmek/eylemek

Sebep: Hikmet

Sebepler: a’lâl (A)

Sedefler: Asdaf

Sembol: Mazmun

Serçe: ‘Usfûr

Ses: Avaz, avaze

Seslenen: Hâtif

Sevgili: Nigar (Mec), canan

Sevimli: Şirin

Sevinç: Mesarr

Sevinçli: Handan, mesrur, târâb

Sığınma: İltica

Sıkıntı: Şiddet

Sıradan: âdi (A)

Sinirler: a’sâb (A)

Sinirli: Asabi

Sivilce: âbile (F)

Somurtkan: abûs (A)

Sosyete: a’yân (A)

Söz: Güftar

Su: Âb اَب (Farsça)

Su birikintisi: âbgîr (F)

Su kabarcığı: âbile (F)

Su kabarcıkları: Habâb

Su kabı: âb-câme, âb-dân (F)

Su kaynağı: âbhiz (F)

Su rengi: âbgûn, âbî (F)

Suyolu: âbrâh (F)

Su: âbdâr (F)

Subay: Zabit

Suç: Kabahat

Suçiçeği: âbile (F)

Suçlama: İtham

Sulu: âbdâr (F)

Sürahi: âbgîne (F)

Sürme: Tûtiya

Ş

Şan: Dârat

Şartlar: Erkan

Şaşkın: Vâlih

Şefkat: Mihr (Mec)

Şimşek: Berk

T

Tanıtma: Midhat

Tantana: Debdebe

Tarak: Şâne

Taşlar: Ahcar

Temel: Bünyad

Ter: âbdâr (F)

Terbiyeler: âdâb (A)

Tesbih tanesi: Sübha

Tip: Enmûzeç (Nümûzeç)

Titreyen: Lerzan

Toprak: Hâk خاك (Farsça)

Toprak: Hâk

Toz: Gubar

Tuhaf: acâib, acîb (A)

Tutacak yer: Kabza

Tükürük: âbdâr (F)

Tütsü kabı: Micmer

Tütsü: Buhur

U

Ululuk: Debdebe

Uydurma: Masnu’

Uygun: Muvâfık موافق (Arapça)

Uygunluk: Muvâfakat موافقت (Arapça)

Uyku: Hâb

Uymama: adem-i riâyet

Uzlaşamama: adem-i te’lîfiyet

Ü

Üyeler: a’zâ (A)

V

Y

Yağız: Dîz

Yağmur: Bârân

Yaka: Gırîbân

Yalan: Bühtan

Yanak: ‘İzar

Yaprak: Berk, berg

Yardım: Avn, inayet, dâd

Yasemin: abher (A)

Yastık: Bâlin

Yaşlar: a’mâr (A)

Yaya: âbir (A)

Yedi Bölge: Heft-iklim

Yedi: Heft

Yeni: Nev نو (Farsça)

Yeşillik: Sebze, çemen

Yıldızlar: Encüm

Yokluk ülkesi: adem-âbâd (A-F)

Yokluk: adem (A)

Yol Kesen: Rehzen

Yol yordam: âdâb (A)

Yol: Râh, reh

Yukarı: Fevk

Yük: Bârبار (Farsça)

Yükselme: Ref’ (etme)

Yürüyüş: Reftar

Yüz suyu: âb-ı rû (F)

Yüz yıllar: a’sâr (A)

Yüz: Rû, rûy, ruhsar, rûh, sima

Yüzsuyu: âb (F)

Z

Zaman zaman: Dem-be-dem

Zaman: Rûzgâr

Zenginlemek: âbâd olmak

Zenginleştirmek: âbâd etmek/eylemek

Zerrin kadeh çiçeği: abher (A)

Zihin: Havsala




Dönemlere göre sınıflandırma


1- Eski Osmanlıca (Eski Anadolu Türkçesi): 11yy’dan, 15yy sonuna kadar,


2- Klasik Osmanlıca: 16yy’dan, 19yy’ın ikinci yarısına kadar,


3- Yeni Osmanlıca: 19yy’ın ikinci yarısından 20yy’a kadar


20yybaşlarında gelişen Türkçülük hareketi dilde Türkçülük fikrini doğurmuş ve Modern Türkiye Türkçesi dönemi başlamıştır 1928 yılında yapılan Harf Devrimi ile Latin alfabesinin kullanılmaya başlaması ile Osmanlıca’nın kullanımı son bulmuştur

Osmanlı Devleti’nin yıkılışının ardından kullanımdan kalkmışsa da, Türk Tarihi’nin son 1000 yılına yakın bir dönemi bu yazı ile yazılmış olduğu için bu yazı araştırmacılar, edebiyatçılar ve tarihçiler tarafından birinci derecede önemli ve bilinmesi zorunlu bir dildir


Osmanlı yönetici sınıfının ve eğitimli seçkinlerin kullandığı bir yazışma ve edebiyat dili olan Osmanlıca, günlük hayatta konuşulan bir dil olmamıştır En belirgin özelliği, Türkçe cümle altyapısı üzerinde, İslam dünyasının klasik kültür dilleri olan Arapça ve Farsça'yı serbestçe kullanma imkânı tanımasıdır Günlük dilden farklı ve karmaşık kuralları olan bu dili ustalıkla yazma becerisine inşa adı verilir Bu beceri uzun bir eğitim süreci ile kazanılırdı


Osmanlı yazı dili 15 yüzyıl ortalarında biçimlenmeye başladı ve 16 yüzyıl başlarında klasik biçimine kavuştu 19 yüzyıl ortalarından itibaren gazeteciliğin ve Batı etkisindeki edebiyatın gelişmesiyle hızlı bir evrime uğrayan Osmanlıca, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından kısa bir süre sonra gerçekleştirilen Harf Devrimi (1928) ve Dil Devrimi (1932-) sonucunda yazı dili ve gramer olarak kullanımdan kalktı ancak, konuşma ve yayın alanındaki kullanımı Türk Dil Kurumu'nun yabancı kelimeleri türkçeleştirme uğraşları ve Batılılaşmanın ivme kazanması ile kullanıma giren yeni kelimeler sayesinde değişime uğrayarak devam etti ve bugün kullanmakta olduğumuz modern Türkçe'ye dönüştü


Sadaret ; Sadrazamlık makamı

Sadaret kaymakamı ; Sadrazam,Serdarı ekrem ünvanı ile ordunun başında sefere çıktığı zaman onun yerine istanbulda kalıp vekaleten sadrazamın işlerini yapan vezir düzeyindeki görevli

Sadaret kethüdası ; Sadrazamın birinci derecede yardımcısı

Sadrazam ; Osmanlılarda padişahtan sonra gelen ikinci adam,en yetkili devlet görevlisiGünümüz başbakanı

Sahilhane ; Devlet ileri gelenlerine ait deniz kenarındaki konak,yalı

Saka ; İşi,çeşme ve sarnıç gibi yerlerden su alarak evlere dağıtmak olan kişi

Saka başı ; Osmanlılarda sarayda bulunan ve sarayın su ihtiyacının karşılanmasında ve seferler sırasında ordunun su ihtiyacının karşılanması işinde görev yapan saka'ların yöneticisi

Saka gediği ; Sakalara verilen, çeşmelerden su alma imtiyazıBu imtiyaz yazılı bir senede bağlanır ve bu senet alınıp satılabilir veya varislere intikal edebilirdiSakaların su alabileceği çeşmelerde belirtilir ve sakalar her çeşmeden su alamazdı Sakalara verilmiş olan bu imtiyaz 1869 yılında kaldırılmıştır

Sakalar kethüdası ; Sakalar ocağının kahyası olup derece olarak sakabaşından sonra gelirGörevi divan toplantılarında vezirlere ibrik ve havlu tutmaktır

Salma mecra ; Kanalet şeklindeki üstü açık olan su isale hattı

Sarnıç ; Su ihtiyacını karşılamak amacı ile yapılan özel su toplama havuzu,su deposuÜstü açık yada kapalı olabilir

Serasker ; Padişah ve sadrazam sefere çıkmadığı zaman ordunun başında seferi yöneten vezire verilen ünvan / 1826 yılında yeniçeri ocağının kaldırılmasından sonra kurulan Asakiri Mansurei Muhammediye ordusunun kumandanı

Serçavuş ; Baş çavuş

Serdar ; Ordu kumandanı

Serdarıekrem ; Padişah sefere katılmadığı zaman ordu baş kumandanı olarak seferi idare eden sadrazama verilen ünvan

Sermimar ; Mimarların başı,baş mimar

Seyyid ( seyit ) ; Bir topluluğun ileri gelen kişisi,efendi

Sıbyan mektebi ; Osmanlılarda ilköğretim okulu

Silahtar ; Padişah ve vezir gibi devlet ileri gelenlerinin silahlarını koruyan ve bakım ve onarımını yapan görevli

Sipahi ; Kapıkulu süvarilerinin birinci bölüğünü oluşturan askeri ocak

Sipahi ağası ; Kapıkulu süvarilerinin birinci bölüğünü oluşturan sipahi ocağının kumandanı

Solak ; Osmanlı kapıkulu teşkilatı bünyesinde yer alan ve görevi padişahın muhafızlığını yapmak olan koruma görevlisi

Su nazırı ; Su işlerinin organizasyonundan sorumlu olan ve devşirme ve acemi oğlanlarından adam toplayarak gerekli işleri yaptıran görevli

Su nezareti ; İlk defa Kanuni Sultan Süleyman döneminde kurulan ve su işlerinden sorumlu olan idareÖnceleri padişaha bağlı iken sonradan şehremaneti bünyesinde bir müdürlük haline sokulmuştur

Su yolcu ; Su tesislerinin isale hatlarının bakım ve onarımından sorumlu olan kişi

Su yolcubaşı ; Su yolcuların idaresinden ve çeşmelerin bakım ve onarımından sorumlu olan kişi

Sülüs ; Arap alfabesi ile yazılan yazının bir çeşidi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.