|  | Aşçılık’ta Ortaçağ Dönemi |  | 
|  06-21-2009 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   Aşçılık’ta Ortaçağ DönemiAşçılık’ta ortaçağ dönemi Ortaçağ boyunca, İngiltere ve Avrupa'daki büyük malikânelerde aşçılık, en az Eski Yunanlı ve Romalılar'ınki kadar iyi örgütlenmişti  Üstü açık ateş ocaklarında, hayvanlar bütün olarak bir sopaya geçirilip kızartılır ve çok büyük kazanlarda çorba ya da yahni pişirilirdi  Ateşin sönmemesi, sopanın çevrilmesi ve yahni ile çorbanın taşmadan kaynaması için pek çok yardımcıya gereksinim vardı  Bu yardımcılar, yemekleri pişmeye hazırlar ve birkaç koridor ötedeki, bazen de ayrı bir binadaki yemek salonuna götürürlerdi  Bu yüzden, yemek sofraya geldiğinde çoğu zaman soğuk olurdu  Büyük bir olasılıkla yemekler yavan ve hep aynı çeşitti  Hayvanlar kışın beslenemediğinden, yaz sonunda öldürülmeleri gerekiyordu; bu durumda etleri de daha sonra kullanılmak üzere kurutuluyor ya da tuzlanıyordu  Maydanoz, adaçayı ve kekik gibi kokulu otlar, baharat ve soğan yiyeceklere tat katıyordu  Kokulu otların çoğunu kendileri yetiştiriyorlardı; biber, karanfil ve tarçın gibi baharat çeşitleri doğudan geldiğinden kıt ve pahalıydı  Temizliğe önem verilmezdi  O zamanlar hiç kimse hastalıkların, mikrop ve pislikle ilgili olduğunu bilmezdi  Altı metre genişliğindeki açık ocağıyla kocaman bir mutfaktaki sıcaklık, bunaltıcı olurdu  Aşçıların birçoğu ferahlayabilmek için bol bol bira içerdi  Zamanla, Avrupa'nın doğu ve batısında, ayrı aşçılık yöntemleri geliştirildi  Bu ayrım, iklim koşullarına ve bulunan temel besin maddelerinin farklılığına bağlı olarak ortaya çıktı  Güney Avrupa ülkelerinde yemekler, güneşli yamaçlara öbek öbek yayılmış ağaçlarda yetişen zeytinden elde edilen yağ ile yapılıyordu  İklim, kış aylarında oldukça ılımandı; bütün yıl boyunca taze et ve balık bulunuyordu  Odun az bulunmakla birlikte, Avrupa'nın soğuk kuzey bölgelerinde olduğu gibi, evleri ısıtmak için büyük ateşler gerekmiyordu  Bunun için yemek pişirmenin başka yolları denendi  Az miktarda taze et ya da balık, çok sıcak kömür ateşinde çabucak pişirildi; başka bir deyişle, ızgara yapıldı  Kuzeyde ise hem ısınmak, hem de yemek pişirmek için gerekli olan odun bol bol bulunuyordu  Uzun ve sert geçen kış aylarındaki besin kaynakları, tuzlanıp kurutulmuş et ve balık ile yumru köklerdi  Et, sert ve kuru olduğu için, önce uzun süre pişiriliyor, sonra odun ateşi üzerinde kocaman kazanlarda pişirilen yahni ya da çorbaya katılıyordu  Hayvan yağı da kavanozlarda saklanarak kışın yemek pişirmede kullanılıyordu  Kurutulup tuzlanarak saklanan domuz eti ve jambon, Kuzey Avrupa'nın temel besiniydi  Balık, kış boyunca saklanmak için islenir, sebzeler de turşu yapılırdı  Bu dönemde İngiltere ile Almanya, et yemekleriyle ün kazanmıştı  Oysa Avrupa' mn güneyindeki ülkeler için yeşil sebzeler ve taze balık övünç kaynağıydı  1533'te İtalya'daki Urbino dükünün kızı Catherine de Medicis, Kral II  Henry ile evlenmek üzere Fransa'ya giderken, o zaman dünyanın en iyileri olarak kabul edilen Floransalı aşçıları da birlikte götürdü  Bu ustalar, Fransızlar'ca bilinmeyen çeşitli yemekler pişirdiler  Çok geçmeden Fransız soylularının evlerinde İtalyan usulü yemeklerin pişirilmesi moda oldu  İtalyan aşçılar ayrıca Fransızlar'a karnabahar, enginar, hamur işleri ve süt danası eti gibi yeni malzemeleri kullanmayı, yumurta ve krema ile sos yapmayı da öğrettiler  Böylece, bundan sonraki 400 yıl boyunca gelişen en yaygın aşçılık yöntemlerinin temelini İtalyan mutfağının oluşturduğu söylenebilir  
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |