08-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Mescidi Didâr

MESCİD-İ DİRAR
Münafıklar Müslümanlara oyun oynamak ve Rasûlullah’ı da bu oyuna âlet etmek istediler
-“Ahmet’in dinini yüceltmek için bir mescit yapalım ! ” dediler , işe koyuldular Döşemesini , tavanını , kubbesini yaptılar Amaçları cemaati bölmekti Halbuki bu mürtetlikten başka bir şey değildi
Nebi’nin huzuruna gelip deve gibi diz çöktüler , yalvarmaya başladılar
-Ya Rasûlullah!… Bu mescit yoksulluk gününün , zaruretler içinde bulunulan zamanın mescidi İstedik ki , gelen gariplerin yer bulacağı , hizmete ve bolluğu kavuşacağı bir yer yapalım Bu surette din şiarı , alameti olsun , etrafa yayılsın Lütfedip o mescide kadar teşrif etseniz , kademlerinizle kutlulandırsanız !… dediler
Ah ne olurdu bu sözleri gönülden söyleselerdi de muratları olsaydı Gönül istemeden ağıza gelen lâtif sözler ; külhanda ki yeşilliğe benzer Uzaktan bak , geç Yemeğe kalkışma Vefasızlara gitme
O merhametli , şefkatli Nebi gelenlerin niyetlerini de , kalplerindekini de biliyor , bilmemezlikten gelerek :
-Peki !… demişti
Münafıkların dileği üzerine Nebi , o tarafa doğru yürümeye niyetlenince: “Sözlerini dinleme, Söylediklerinin hepsi yalandır , hile ettiler sana!… Cehennem köprüsü üstüne köprü kurdular!… Maksatları kara yüzlülükten başka bir şey değildir!… Hıristiyanlarla Yahudiler nasıl olur da en hayırlı dini ararlar?…” sözlerine muttali oldu (Yahudiler , Şam’lı bir Yahudi’nin vaazından adeta sarhoş olmuşlar , amaçları onu getirmekti ) Münafıklara dönerek dedi ki:
-Gelmeye gelirdim ama savaşa gidiyoruz şimdi Dönünce o mescide giderim , buyurdu , defetti onları Dönünce , münafıklar tekrar gelip önce ki vaadini hatırlattılar Nebi’ye Ayet geldi :” Ey Nebi : Açıkça söyle , neticesi savaş bile olsa onların hıyanetlerini açığa vur !…” Bunun üzerine Allah Rasûlü dedi ki:
-Ey hilebaz kavim ; susun da sırlarınızı açığa vurmayayım , deyip gizlediklerinden bir kaçını söyleyiverdi Münafıkların hali kötüleşti
-Haşa , haşa !… demeye başladılar Her münafık Mushaf üzerine yemin ediyordu
Nebi dedi ki:
-Sizin yemininize mi inanayım , Allah’ın yeminine mi?…
Münafıklar yine ellerini Mushaf’a basarak:
-Bu doğru ve temiz olan kelam hakkı için , o mescidi Allah rızasını umarak kurduk Bu hususta hiçbir hilemiz ve düzenimiz yoktur Orada ancak Allah’ı anacak , O’na doğru bir yürekle ibadet edecektik !… dediler
Nebi dedi ki:
-Hak kulaklarınızı mühürledi de , Allah’ın sesini duyamıyorsunuz Halbuki benim kulağıma aynı diğer sesler gibi gelmekte , apaçık duymaktayım
Nebi’nin vaadinden dönmesi , sahabenin birinin gönlüne inkar düşüncesi doğurdu “ Nebi böyle ak sakallı , kamil , koca kişileri neden utandırıyor ?… Nerede kerem , haya , ayıp örtme?…” dedi ama bu itirazı yüzünden mahcup düşmemek için istiğfar etti “ Ey gizli şeyleri bütün inceliğiyle bilen Allah’ım ; beni küfrümde ısrar eder bir halde bırakma!… Bakışım nasıl elimde değilse , gönlüm de elimde değil!… Yoksa bu an hışımla gönlümü yakardım ! ” diye dualar etti Bu düşünceyle uykuya daldı Rüyasında münafıkların yaptığı mescidin taşları pislikle harap olmuş , içerisi fışkı ile dolu idi Her tarafından kara dumanlar çıkıyordu Çıkan bu dumanlar adamın ağzına girdi , boğazı yandı O acı dumanın kokusundan uyandı Hemen yüz üstü kapanıp ağlamaya başladı
Münafıkların yaptığı mescidin hakiki bir mescit olmayıp , hile yurdu, Yahudi tuzağı olduğu anlaşılınca Nebi:
-Onu yıkın, yerini çöplük yapın, buyurdu
Mesnevi : 2 Cilt - Sayfa : 217 -… - 232
|
|
|