![]() |
Mescidi Didâr
http://frmsinsi.net/images/forumsins...sinsi.net_.jpg
MESCİD-İ DİRAR Münafıklar Müslümanlara oyun oynamak ve Rasûlullah’ı da bu oyuna âlet etmek istediler. -“Ahmet’in dinini yüceltmek için bir mescit yapalım !..” dediler , işe koyuldular. Döşemesini , tavanını , kubbesini yaptılar. Amaçları cemaati bölmekti. Halbuki bu mürtetlikten başka bir şey değildi. Nebi’nin huzuruna gelip deve gibi diz çöktüler , yalvarmaya başladılar. -Ya Rasûlullah!… Bu mescit yoksulluk gününün , zaruretler içinde bulunulan zamanın mescidi. İstedik ki , gelen gariplerin yer bulacağı , hizmete ve bolluğu kavuşacağı bir yer yapalım. Bu surette din şiarı , alameti olsun , etrafa yayılsın. Lütfedip o mescide kadar teşrif etseniz , kademlerinizle kutlulandırsanız !… dediler. Ah ne olurdu bu sözleri gönülden söyleselerdi de muratları olsaydı. Gönül istemeden ağıza gelen lâtif sözler ; külhanda ki yeşilliğe benzer. Uzaktan bak , geç. Yemeğe kalkışma. Vefasızlara gitme. O merhametli , şefkatli Nebi gelenlerin niyetlerini de , kalplerindekini de biliyor , bilmemezlikten gelerek : -Peki !… demişti. Münafıkların dileği üzerine Nebi , o tarafa doğru yürümeye niyetlenince: “Sözlerini dinleme, Söylediklerinin hepsi yalandır , hile ettiler sana!… Cehennem köprüsü üstüne köprü kurdular!… Maksatları kara yüzlülükten başka bir şey değildir!… Hıristiyanlarla Yahudiler nasıl olur da en hayırlı dini ararlar?…” sözlerine muttali oldu. (Yahudiler , Şam’lı bir Yahudi’nin vaazından adeta sarhoş olmuşlar , amaçları onu getirmekti.) Münafıklara dönerek dedi ki: -Gelmeye gelirdim ama savaşa gidiyoruz şimdi. Dönünce o mescide giderim , buyurdu , defetti onları. Dönünce , münafıklar tekrar gelip önce ki vaadini hatırlattılar Nebi’ye. Ayet geldi :” Ey Nebi : Açıkça söyle , neticesi savaş bile olsa onların hıyanetlerini açığa vur !…” Bunun üzerine Allah Rasûlü dedi ki: -Ey hilebaz kavim ; susun da sırlarınızı açığa vurmayayım , deyip gizlediklerinden bir kaçını söyleyiverdi. Münafıkların hali kötüleşti. -Haşa , haşa !… demeye başladılar. Her münafık Mushaf üzerine yemin ediyordu. Nebi dedi ki: -Sizin yemininize mi inanayım , Allah’ın yeminine mi?… Münafıklar yine ellerini Mushaf’a basarak: -Bu doğru ve temiz olan kelam hakkı için , o mescidi Allah rızasını umarak kurduk. Bu hususta hiçbir hilemiz ve düzenimiz yoktur. Orada ancak Allah’ı anacak , O’na doğru bir yürekle ibadet edecektik !… dediler. Nebi dedi ki: -Hak kulaklarınızı mühürledi de , Allah’ın sesini duyamıyorsunuz. Halbuki benim kulağıma aynı diğer sesler gibi gelmekte , apaçık duymaktayım. Nebi’nin vaadinden dönmesi , sahabenin birinin gönlüne inkar düşüncesi doğurdu. “ Nebi böyle ak sakallı , kamil , koca kişileri neden utandırıyor ?… Nerede kerem , haya , ayıp örtme?…” dedi ama bu itirazı yüzünden mahcup düşmemek için istiğfar etti. “ Ey gizli şeyleri bütün inceliğiyle bilen Allah’ım ; beni küfrümde ısrar eder bir halde bırakma!… Bakışım nasıl elimde değilse , gönlüm de elimde değil!… Yoksa bu an hışımla gönlümü yakardım !.” diye dualar etti. Bu düşünceyle uykuya daldı. Rüyasında münafıkların yaptığı mescidin taşları pislikle harap olmuş , içerisi fışkı ile dolu idi. Her tarafından kara dumanlar çıkıyordu. Çıkan bu dumanlar adamın ağzına girdi , boğazı yandı. O acı dumanın kokusundan uyandı. Hemen yüz üstü kapanıp ağlamaya başladı. Münafıkların yaptığı mescidin hakiki bir mescit olmayıp , hile yurdu, Yahudi tuzağı olduğu anlaşılınca Nebi: -Onu yıkın, yerini çöplük yapın, buyurdu. Mesnevi : 2.Cilt - Sayfa : 217 -….- 232 |
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.