Prof. Dr. Sinsi
|
İman, İslâm Ve Takva Bağlantısı:
İman, İslâm ve Takva Bağlantısı:
İman ve İslâm'ın sözlük anlamları, tehlike, parçalanma ve çözülüp dağılmanın zıddı olarak güvenlik, barış/huzur ve bütünlük gibi temel unsurlar açısından ortaktırlar İlginçtir, takvanın kök anlamına dikkatlice baktığımızda aynı şeyi görürüz
'Vekâ' fiili, aynı zamanda korumak, mahvolmaktan kurtulmak ve muhafaza etmek manalarına da gelir 'Vikaye' veya 'vekâye', içine içilebilecek veya yenilebilecek birşeyin dökülmeyecek, parçalanmayacak ve böylece kaybolmayacak şekilde konulduğu kap veya gereç demektir,
'İttika' formunda bu fiil, kendini muhtemel tehlike ve saldırıdan korumak, huzur içinde dikkatli ve uyanık olmaktır İttika, Kur'an'daki yaygın kullanımı açısından ahlâkî bir anlam taşır, 'ahlâkî bozulmaya karşı uyanık olmak' veya 'kendini Allah'ın cezasına/azabına karşı korumak ' Bu da milletlerin çözülmesi ve yok olmasından, ahiret gününde fertlerin cezalandırılmasına kadar çeşitli şekillerde olabilir
Takva ile iman arasında da yakın bir ilişki vardır İman eden mü'min, bir anlamda içi 'Allah korkusu ile titreyen'dir Kur'an pekçok yerde iman ile takvayı birbirinin anlamdaşı olarak kullanmaktadır
Şu âyette bunu açıkça görmek mümkündür: "İnkâr edenlere dünya hayatı çekici kılındı (süslendi) Onlar, iman edenlerden kimileriyle alay ederler Oysa korkup sakınan (ittika edenler), kıyamet günü onların üstündedir Allah dilediğine hesapsız rızık verir ”
Kur'an bu bağlantıyı Müslümanlara, "Eğer iman ediyorsanız, Allah'tan ittika edin (korkup sakının) " şeklinde emir vererek, ya da "  Öyleyse siz Allah'a ve Rasûlüne iman edin Eğer iman eder ve Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle hareket ederseniz, sizin için büyük bir ecir vardır " şeklinde imandan sonra takva sahibi olmanın kazandırdıklarım kesin bir dille haber vererek kuruyor
Böylesine bir Allah korkusu, imanın özünde yer alır Küfür ise doğal olarak bunun karşıtıdır Takva sahibi muttakiler, Kur'an'da sürekli inkarcılar ile zıt anlamda karşılaştırılmaktadır
İman, hem âlemlerin Rabbinin gönderdiği dinin doğru olduğunu kabul etmek, hem de onları kabul etmekle güvene girmek ve batıldan, sapıklıktan, inkârın karanlıklarından emin olmak demektir İslâm ise bu imanın hayattaki pratik görüntüsü, uygulaması ve iman esaslarına teslimiyetle barışa, huzura ve kurtuluşa ermenin adıdır
İman, insandaki derûnî (iç) yaşantıyı, İslâm ise Allah'ın kanununa teslim olarak yaşamayı ifade eder Takva ise hem imanı hem de teslim olmayı (İslâm'ı) kapsar Nitekim Kur'an, Bakara Sûresi 177 âyetinde 'birr'i (iyiliği) anlatırken, imanın gönüllerde kök salması gerektiğinin, ve zahirî davranışların tek başlarına yeterli olmayacağının altını çiziyor Dahası;
Allah için kesilen kurbanların etlerinin değil, mü'minlerin takvasıyla Allah'a ulaşacağı, Allah'ın ölçülerine uymanın da kalplerin takvasından olduğu belirtiliyor Kur'an, namaz, zekât, cihad gibi ibadetlerin, kalbin takvası olmadan birer mekanik hareketler olacağını tekrar tekrar vurguluyor
İman etmek ve Müslüman olmak takvalı olmayı gerektirir Takva da Müslümanın imanım güçlendirir Takva, İslâmı yaşamadaki bilinç, titizlik ve dikkattir Allah'ın ölçülerine uymada kalbin duyduğu sorumluluk şuuru, görevini yapmamaktan dolayı karşılaşacağı kayıplar konusundaki derûnî endişedir
H Kerim Ece
|