Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ibadeti, namaz

Namaz İbadeti

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namaz İbadeti




Namaz İbadeti


İslâmiyet’te ilk farz olan ibadet namazdır Kuran’da
ibadetler içinde en çok tekrarlanan da yine namazdır Çünkü
namaz, kul ile Allah arasındaki maddi ve manevi yaklaşımı
sağlayan bir davranış biçimidir Müslüman kıldığı
namazlarında, ayakta, rukûda ve secdede Rabbi ile beraber
olmanın huzurunu maddi yönden, okuduğu âyet ve dualarla
Allah’la konuşmanın hazzını da manevi yönden yaşar Hz
Musa Tur dağında; Hz Peygamberimiz de, Miraç gecesi
“Sidretü’l- münteha” ötesinde Rabbi ile konuştu Miraçta
Cenab-ı Hak, Hz Muhammed’e nice âlemler gösterdi
Kulu Muhammed’e vahiy edeceğini vasıtasız vahiy etti Bu
makamda iken Hz Peygamber’e üç şey verildi:
-Beş vakit namaz farz kılındı (Daha önce sabah ve
akşam namazları kılınmakta idi),
-Bakara Suresinin son iki ayeti (âmene rasûluanlamı)
vahiy edildi,
-Hz Peygamber(s)’in ümmetinden Allah’a şirk
koşmayanların Cennete girecekleri müjdesi verildi (Müslim,
İman: 173)
Nasıl ki Hz Peygamberimiz (s), miraç olayında
Rabbine yaklaşıp O’nunla vasıtasız konuşma lütfuna sahip
oldu; bunun gibi Müslümanlar da günde beş vakit namazda
Allah’ın huzuruna durup O’nunla konuşma imkânına
kavuşurlar Bu nedenle müminin miracı da, namaz
olmaktadır Ancak hangi koşulları taşıyan namaz? Bu
ayrıntıların bilinmesi ve buna göre Müslüman’ın
davranışlarına yön vermesi gerekir Aksi halde kılınan
namaz, taklit ve gösteriş ötesine geçmeyen bir alışkanlık
biçimi olur
Namaz kılmayı emreden kimdir? Allah Teâlâ
Öyleyse makbul namazın koşullarını da O belirlemiştir Ne
diyor Yüce Rabbimiz:
“Kitaptan sana vahiy edileni oku ve
namazı dosdoğru kıl Şüphe yok ki namaz,
hayâsızlıklardan ve kötülüklerden alı koyar Ve elbette ki,
Allah’ın zikri en büyüktür Ve Allah ne yaptığınızı bilir
(Ankebut sur/45) “Namazlara ve orta namaza devam

edin Allah’a saygı ve bağlılık (huşu) içinde namaz kılın”
(Bakara Sur/238) “Onlar ki, namazlarında huşu
içindedirler” (Müminin Sur/2)
Yaratan’ın Müslüman’dan
istediği namaz, dosdoğru olacak ve aynı zamanda kişiyi
hayâsızlık, kötülük gibi davranışlardan uzak tutacak
özellikte bulunacaktır Konuyu biraz daha açalım: Dosdoğru
namaz, Allah’ın emirlerine ve Hz Peygamberimizin (s)
tavsiyelerine göre kılınmış namaz olmalıdır Şöyle ki, önce
belirlenen kurallara uygun aptes alınmalı, vaktini de
belirterek niyet yapmalı, tekbirleri, kıyam, kıraat, rukû,
sücud, teşehüt gibi hareketleri sırasına göre zamanında
yapmalı, namazın başlangıcı ile selâm verip çıkışına kadarki
sürede huşu içerisinde bulunup şeytanın vesvesesinden uzak
kalmaya çalışmalıdır Kişi niyet edip namaza başlayınca,
şeytanın güdümündeki nefsin etkisinde kalıp günlük
sorunlarını düşünmeye ve çare bulmaya kalkışırsa bu
kılınan dosdoğru namaz olamaz Peki, ne olur? Sevabından
öte, sadece üzerindeki farz borcu şeklen ödenmiş bir namaz
olur
Şimdi dosdoğru namaz kılacak bir Müslüman’ın
fıkıh kurallarına göre hareket tarzına beraberce göz atalım:
Önce bedeni ve elbisesini, varsa pislikten temizler Niyet
edip aptes almaya ellerini yıkamakla başlar Ağza- buruna
su verip çalkalar ve yüzünü yıkar Önce sağ sonra sol

kollarını dirseklere kadar yıkar Baş ve kulakları mesh edip
önce sağ sonra sol ayakları bileklere kadar yıkar Bütün bu
yıkama işlemlerini en az üçer defa tekrarlar Namaz vaktine
göre, o vaktin (Farz, Vacip, Sünnet) namazlarına niyet edip
usulüne uygun kılar Eğer namaz içerisinde bir yanlışlık
yapılmış veya unutma olmuş ise sonunda yanılma secdesi
yaparak namazını tamamlar Yanılma secdesi, namazın
vacipleri için yapılır Farz olan bölümlerdeki hata için
yapılmaz; geçerli olabilmesi için namaz tekrar kılınır
Namaz içinde iken şeytanın vesvesesi ile amansız bir
mücadele sürdürür Mümkün oldukça namazla ilgili
olmayan düşüncelerden uzak kalmaya çalışır İşte bütün
bunlar, Müslüman’ın namaz ibadetini yaparken karşısına
çıkan imtihan konularıdır Kuralları aynen uygulayan,
dosdoğru namaz kılmış olur Yine namazda iken, sağa- sola
bakmak, elbisesini düzeltmek, konuşmak işaret etmek veya
sorulan soruya cevap vermek, namaz yerindeki çöpleri
toplamak, sakız çiğnemek, bir şey yemek, uykuya dalmak
gibi meşguliyetler, Allah’a saygınlık ve bağlılığı engelleyen
birer imtihan konusu olup yapana puan kaybettirir Yani
bütün bunlar kazanılan sevabı azaltır
Bir de kişinin namaz dışı sınavı vardır Şeytan, kişi
ile namazı arasına girip zaman, mekân ve ortam koşullarına
göre caydırma işlemine kalkışır Havanın sıcak- soğuk
oluşunu bahane eder ve kişi üzerinde uyuşukluk yapar
Uyku hali getirip, “Başkaları namazla ilişkisi olmadığı halde
nasıl refah içinde yaşıyor; sen namaz kıldın da iki yakan bir
araya mı geldi? Namaz kılarsan gerici derler, sonra insanı
işinden- gücünden ederler; çocuklarına iyi gözle bakmazlar
ve dolayısı ile onların geleceklerini de olumsuz yönde
etkilersin” gibi düşüncelerle kişiyi meşgul eder Şimdi bir
tarafta Allah’ın “namaz kılın” emri, diğer tarafta nefsin
vesveseli itirazlarıHangi yönü tercih edecektir? Böylece
imtihanını başarı derecesi de ortaya çıkacaktır
Bu bölümde belki de bugüne dek bilmediğiniz,
görmediğiniz, okumadığınız ilginç bir konudan söz
edilecektir Yazarın araştırarak ve yaşayarak elde ettiği
deneyimleri sizlerle paylaşarak açılan pencereden bir
gerçeğin daha görülmesine yardımcı olunacaktır:
-Nasıl bir pencere?
-Gönül penceresi!
-Peki, gönül penceresinden bakılınca ne gibi gerçek
görülecek?
-‘Kılınan namaz, yapılan dua ve makamı ile okunan
Kuran’ın insan sağlığını olumlu yönde etkilediği ’ gerçeği!
Şimdi denebilir ki, bu konu çok önceden bilinmekte,
bunun neresi yeni bilgi? Size anlatılacak olan konu bunun
ötesinde başka bir yorum Sabırla okuyalım ve birlikte
görelim ; bakalım Mevlâ’m neylemiş, yaptıklarını ne kadar
güzel eylemiş!
Yüceler yücesi Ulu Allah buyuruyor:

Kuran okunduğu zaman onu dikkatle dinleyin ve
susun ki merhamet olunasınız (acınasınız)” (Araf
Sur/204)
Bu ayeti her Cuma hutbesinde İmam Arapça
metin olarak okur ve Müslümanları uyarır Böylece Kuran’a
saygı, Allah emrine itaat ve sevap kazanmak niyetiyle
Kuran okunduğu zaman meşguliyetler terk edilip huşu
içerisinde dikkatle dinlemek gerekir
Hal böyle iken birçok Müslüman, istedikleri halde
bir türlü Kuran’ın okunuşunu dikkatle dinleyemediklerinden
yakınırlar Dahası, dinlemeye başladıktan kısa süre sonra
ilgisi olmayan çeşitli düşüncelerin kendilerini meşgul
ettiklerini üzülerek ifade ederler Diğer bir deyişle, akıl ile
nefsin mücadelesine sahne olurlar Nedeni araştırılırken üç
sorun karşımıza çıkar:
1Kuran’ın usulüne uygun okunmadığı; veya ,
2Türkçe anlamı bilinmediğinden kısa süre sonra
dikkatin dağıldığı,
3Dinleme tekniğinin yeterince uygulanmadığı
Bu konuları biraz irdeleyerek soruna çözüm bulmaya
çalışalım:

Kuran, Hz Peygamberimize vahiy edilmeye
başladığı zaman Arap edebiyatının en güçlü olduğu
zamandı Yarışma yapılıyor, beğeni kazanan şiirler Kâbe
duvarına asılarak sahibi onurlandırılıyordu Böyle bir
ortamda müşrikler Kuran’ı dinleyip kötülemek, halkın
ilgisine engel olmak amacıyla kusur bulmaya çalıştılar
Fakat Kuran’ın anlatım ve okunuşundaki ahenk, getirdiği
hükümlerin tutarlılığı karşısında mantıklı bir söz
bulamadılar Kendi şiirlerinden kat kat üstün olduğunu da
anladılar; yine de, “Eskilerin masalları” diyerek
küçümsemek istediler Buna karşın yine de, dinleyenlerin
çoğunun Kuran’ın ilâhi cazibesine tutulup Müslüman
olmaları önlenemedi Hz Ömer’in Müslüman oluşuna
ilişkin gelişmeler de bu görüşün ilginç örneğini teşkil eder
Şöyle ki;
Hz Ömer, İslâm’a girmeden önce fiziki yapısı ve
davranışlarıyla çevresine korku salan bir kişiliğe sahipti Bir
gün henüz Müslüman olan kız kardeşinin evine gider
Kapıya yaklaştığında içeride okunan Kuran’ı işitir
Kendisine hâkim olamayarak kız kardeşini ve kocasını
tokatlar Hırsı geçince, işittiği şeyin ne olduğunu sorar ve
kendisine de okunmasını ister O güzelim Kuran’ı ahengiyle
dinleyince imana gelip hemen Hz Muhammed’in (s)
bulunduğu yere koşar Peygamber Efendimizin önünde diz
çökerek kelime-i şahadet getirip Müslüman olur ve seçkin
sahabeler arasında yerini alır


Alıntı Yaparak Cevapla

Namaz İbadeti

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namaz İbadeti




1961 yılında İstanbul Yük İslâm Enstitüsünde tefsir
ve fıkıh dersleri veren Pakistanlı bilim adamı Prof
Muhammed Hamidullah anlatıyor:
“İstanbul’da iken bana Avrupalı bir müzik profesörü
geldi:
-Kuran’ı tetkik ediyorum dedi Kuran şiir değildir
ama onda öyle bir musiki var ki, insanı hayrete düşürüyor
Şiirde bir kelimenin yerini değiştirirsen vezin bozulur,
musiki ve ahengin kaybolduğu derhal anlaşılır Ama
nesirden bir harf, birkaç kelime kaldırsan ahenk bozulmaz
Çünkü ölçü yoktur Kuran şiir olmamakla beraber ondan bir
harf kaldırsan derhal kendine has musikinin aksadığı
görülüyor Bu beşer sözünde olmaz Beşer sözünde böyle
istisnasız tam bir ahenk bulunamaz Bunun için Müslüman
oldum; yoksa ben Arapça bilmem, dedi
1
Müzik sanatıyla uğraşanların Müslüman oluşlarında,
bilhassa Kuran’ın harika ritim ve ahenginin büyük ölçüde
etkili olduğu görülür Hassas sanatçı kalpleri bu ilâhi
cazibeye takılıp İslâm’ı seçerken kendilerini huzur
ortamında bulduklarını ifade ederler Örneğin Cat Stevens
(Yusuf İslâm), Stewie Wonder ve M Becart bunlardan


birkaçı Pop müzik dünyasının en meşhur gruplarından olan
Boney-M’in iki vokalisti ile grubun menajeri de bu
gerekçeyle Müslüman olurlar
Bir İngiliz âlimi olan AJArberry de duygularını
şöyle ifade eder:
“Kuran’ı her ne zaman makamla okunurken işitsem,
bana müzik dinliyormuş gibi gelir Bu sürekli melodinin
altında kusursuz bir ritmin ısrarlı temposunu işitiyorum
Tıpkı kalbimin vuruşları gibi
2

Tekrar o konuya dönelim Arapça bilmeyen,
çevresinde Arapça konuşulmayan, sanatçı olma dışında
başka özelliği bulunmayan bu kişiler, nasıl oluyor da adını
da, dinini de değiştirecek kadar Kuran’ın ritim ve ahengini
yaşamlarının vazgeçilmez bir parçası haline getirebiliyorlar?
Evet! Hayranlık duymuşlardır, çünkü hassas sanatçı kalpleri
ilâhi ahenk ile beşeri ahengin farklılığını kolayca ayırt
etmeğe daha duyarlı bulunmaktadır Diğer bir ifadeyle
dinleme tekniğini iyi kullanan kişilerin duydukları haz ile
sadece kulağa gelen sesi algılamaktan başka gayreti
bulunmayanların hissettikleri ahenk elbette farklı olacaktır
Birincisi haz duyarken, ikincisi sıkıntıdan yakınacaktır
Nedeni, dinleme tekniğinin yeterince kullanılmaması
Örneğin, okuma becerisini ele alalım Kimisi sesli
okur, kimisi sessiz okur; kimisi yavaş okurken kimisi de
hızlı okur Sesli okumada, konuşmada kullandığımız
organlar çalışır Sessiz okumada ise gözle takip edilir ve
anlam beyinde oluşur Bunun gibi dinlemede haz
duyabilmek için gerek şiir olsun, gerek müzik olsun kendini
melodinin akışına verip dikkatini bu noktaya odaklaması
gerekir Bu aşamada melodinin ses tonu ile nefes alış- veriş
biçimi de önem kazanır Ses tonu, konuşma ses ölçüsünü
aşmamalı, çünkü duyu organının sinir hücreleri buna
uyarlıdır; yüksek ses rahatsızlığa neden olur Nefes de
diyafram (karın) kullanılarak burundan alınmalı ve yavaş
yavaş dışarı verilmelidir Böyle bir uygulama ile dikkatin
dağılması da önlenmiş olur
Dinleme tekniği denen bu uygulama ile kişi
melodinin akışına kendini verip ritimli ve ahenkli ses
titreşimlerinin sinir hücrelerini terapi yapmasına olanak
sağlayabilirse haz duyulması gerçekleşmiş olur! Kişi bu
konuma geldiği zaman kalpten doğan titreşimlerinin bütün
vücuda dalga dalga yayıldığını hisseder Bunun sonucu
olarak haz dediğimiz iyimser duygu bütün benliği sarar
Demek ki, dinlenen bir melodiden haz duyulabilmesi
için;
-Ritim ve ahengin bulunması,
-Ses tonunun, konuşma ses ölçüsünü aşmaması
(konuşma ses tonu 40-60 desibel arasında),
-Dikkatin dinlenene odaklanıp takip edilmesi,
-Dinlemeye başlanınca diyafram kullanılarak
burundan nefes alıp yavaş yavaş dışarı verilmesi,
gerekecektir
Kuran’ın okunuşunda kendine özgü bir ritim ve
ahenk bulunması nedeniyle dinleme tekniğine göre okunuş
takip edilirse kesinlikle haz duyulacaktır Esasen, Allah’ın
Hz Peygamberimiz şahsında tüm Müslümanlara buyruğu da
bu yöndedir:
Biz onu okuttuğumuz zaman, onun
okunuşunu takip et”(Kıyamet Sur/18) Yani, dikkatini bu
noktaya topla ve okunuşu içinden takip et ki haz
duyabilesin Nitekim Peygamberimizden nakledilen bir
hadis de şöyledir:

“İbn-i Mes’ud anlatıyor: Nebi(SAV)” bana Kuran
oku,” deyince :
Ya Resullah, Sana mi okuyacağım? Hâlbuki Sana
inzal buyuruldu, dedim
Rasûl-i Ekrem (SAV):
Ben, Kur’an’ı başkalarından dinlemeyi daha çok
severim, buyurdu”( Müslim, Kitabu salatil-müsafirin ve
kasriha-247 (800
)
Peki, neden başkalarından dinlemeyi
daha çok seviyor? Kur’an’ın makamla okunmasının verdiği
hazdan yararlanmak için, değil mi? Evet!

Hac ve Umre amacıyla Mekke’de bulunup Kâbe’de
namaz kılan hacılar unutulmaz anı olarak o günlerini
nakledip hatıralarını yenilerler Düzgün ve akıcı Arapça şive
ile namazda okunan Kuran ve yapılan dualar cazibe odağı
olur Özellikle ezberde olup anlamı bilinen ayetlerin
okunuşunu takip ederken ritim ve ahengin titreşimleri
kalpten doğup bütün vücuda yayıldığı hissedilir
Namazlarda okunan ”Fatiha suresi” sonrası hep birden sesli
olarak (Hanefi Mezhebi dışındakiler) amiiiiiiiin denilmesi
de aynı heyecanı yaşatır Dahası, Beytullah (Allah’ın evi)
olarak bilinen Kâbe’nin etrafında tavaf yaparken mukaddes
bir mekânda bulunmanın vermiş olduğu heyecan içerisinde
okunan dualarda da aynı haz hissedilir Çoğu kez bazı hacı
adaylarının şu samimi itiraflarına tanık olunur: “Buraya
gelirken içimde bir endişe vardı; kalabalık ve sıcak ortamda
rahatsızlığım daha da artarsa, mukaddes görevimi nasıl
tamamlarım, diye! Fakat buraya geldikten sonra, ne baş
ağrısı ne dizlerin ağrısı ve dermansızlığı, ne de kalp
çarpıntısı kaldı Boş yere endişelenmişim Allah’a şükür!
Mukaddes bölgenin manevi gücü ile şimdi kendimi daha iyi
hissediyorum”derler
Medine’de, Peygamberimizin yanı başında, Onun
mescidinde cemaatla namaz kılmak da psikolojik açıdan son
derece heyecan verici ve zevkli bir ibadet olmakta Böyle
bir ortamda okunan Kur’an’ın ritim ve ahengini takip ederek
dinlemek mutluluk vermekte insana


Alıntı Yaparak Cevapla

Namaz İbadeti

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namaz İbadeti




Peki, haz dediğimiz iyimser duygu nasıl oluşur ve
insan yaşamını hangi yönde etkiler? Birazda bu konu
üzerinde durup gerçekleri görmeye çalışalım:
İnsan vücudunun çalışma sistemi hayli karışık
olmasına karşın yine de üzerinde araştırma yapanları hayret
ve hayranlık içinde bırakan pek çok metabolizma aktivitesi
belirlenip bizlerin bilgisine sunulmuştur Bunlardan biri de
sağlıklı yaşamı yönlendiren salgı bezlerinin salgıladıkları
kimyasallar, yani hormonlardır Salgı bezleri bedenin itici
gücü ve hareket mekanizmasıdır, dersek hiçte abartmış
olmayız Yaratan Güç öyle bir sistem oluşturmuş ki, salgı
bezlerinin,- bırak hiç çalışmaması,- normal seviyeden az
veya çok çalışıp hormon üretmesi dahi metabolizmada
dengesizliğe yol açıp kişide hastalıkların başlamasına neden
olur Örneğin, tiroit salgı bezinin iyot içerikli T3 ve T4
hormonları üretebilmesi için vücuttan ham madde alması
gerekir Eğer yediğimiz besinlerde iyot iyonları yoksa veya
miktarı az ise üretim hücreleri daha çok çalışma zorunda
kalır ki, bu da aşırı çalışma sonucu kişide guatr hastalığının
başlamasına neden olur Peki, iyodun azlığı veya çokluğu ne
gibi belirtiler gösterir?
Troit salgı bezi tarafından üretilip kana karışan iyot
hormonlarının azlığında (Hipotiroidı) kişide, yorgunluk,
halsizlik, kilo alma, kas ve eklem ağrıları, deride kuruma ve
saç dökülmesi gibi belirtiler görülür İyodun fazla üretimi
(Hipertiroidi) ise, kilo kaybı, çarpıntı, sinirlilik, uyku
bozukluluğu, ellerde titreme ve terleme, yorgunluk ve
halsizlik gibi rahatsızlıklar baş gösterir(28) Demek ki,
sağlıklı bir yaşam için salgı bezlerinin normal bir ölçüde
çalışması gerekmektedir
İnsanın neşelenmesine neden olan haz dediğimiz
iyimser duygu da, salgı bezlerinin salgıladığı hormonlar
sonucu ortaya çıkar Akşam karanlığı basınca uyku
hormonu denilen “Melatonin hormonu” salgılanır Kişi
uykuda gevşer ve rahat ederOrganizmada onarımlar yapılır
ve varsa stres baskısı giderilir;ertesi güne morali düzgün ve
daha dinç olarak başlarGüneş ışınlarının ortalığı
aydınlatmasıyla melatonin hormonu üretimi en aza inerken
bu defa adına” serotonin” denilen mutluluk hormonu
salgılanır En önemli görevi ise stres hormonlarının etkisini
bastırarak kişide haz, hoşlanma, sevinme gibi iyimser
duyguların oluşmasını sağlar Yeter ki kişide, yorgunluk,
açlık, kan şekeri düşmesi ve stres gibi olumsuz haller
bulunmasın; çünkü bunlar serotonin hormonu
salgılanmasını önleyen faktörlerdir Mutluluk hormonlarının
işlevini anlamak için stres konusunun iyi bilinmesi gerekir

Süleyman GÜNVER


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.